28- Yol:
Sırat kelimesinin arapçada asıl anlamı yol demektir. Âmir b. et-Tufeyl şöy*le der: "Onların topraklarını atlılarla doldurduk, o kadar ki Onları yoldan da daha zelil halde bıraktık." Bir başka şair şöyle demektedir:
"Mü'minlerin emiri bir yol üzeredir ki Dosdoğrudur o, gelen yollar eğilip büküldüğünde." Bir diğer şair de şöyle demektedir:
"Ve o açık seçik yoldan alıkoydu."
en-Nekkaş'ın naklettiğine göre sırat Rumcada yol demekmiş. Ancak İbn Atiyye, bu oldukça zayıftır demiştir. Bu kelime yutmak anlamına gelen ve dan türeyen (sad harfi yerine) sin harfi ile şeklinde de okunmuştur. Yani sanki yol kendisini takip edeni yutuyormuş gibi bir anlam ifade eder. Aynı şekilde "sırat" sad ile "z" arasında bir sesle de okunduğu gi*bi safi bir "z" ile de okunmuştur. Ancak aslolan sin'dir.
Seleme, el-Ferra'dan şöyle dediğini nakletmektedir: "ez-Zirat" kelimesi, Uz-re, Kelb ve Benu Kaynlıların bir şivesidir. Bunlar mesela, "asdak" diyecek yer*de "ezdak" derler. Yine bunlar "esd" diyecek yerde "ezd" derler. Yine bun*lar "lesaka bihi" ifadesinde (sad yerine sin harfini kullanarak) leseka bihi der*ler.
kelimesinin son harfinin fethalı (nasb ile) okunması ikinci me-ful olduğundan dolayıdır. Çünkü hidâyetten türeyen fiil harfi cer ile birlik*te ikinci mefule de geçişli olur. Nitekim yüce Allah da şöyle buyurmaktadır: Onları cehennemin yoluna götürün." (es-Saffat, 37/23) (Tefsiri yapılan) bu âyette olduğu gibi harf-i cersiz olarak da iki me*fule geçiş yapabilir.
Âyetteki "dosdoğru" kelimesi, yol'un sıfatıdır. Bu ise eğriliği ve sapması olmayan demektir. Yüce Allah'ın şu buyruğu da böyledir: "Ve şüphesiz ki bu Benim dosdoğru yolumdur. O halde ona uyunuz." (el-En'am, 6/153) Bunun aslı şeklindedir. Vav harfinin harekesi kafa alındı, kaf harfi de ken*disinden önceki harfin esreli olması sebebiyle ya'ya dönüştü. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
29- Nimete Mazhar Olanlar:
"Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna":
Buradaki sırat (yol), birinci "sırat"dan, birşeyin birşeyden bedel olması şek*linde bir bedeldir. Senin: Bana Zeyd -yani baban- geldi demen gibi. Anlamı ise: Bizim hidâyetimizi sürekli kıl, demektir. Çünkü insan, bazen doğru yo*la iletilir, sonra da bu doğruluk yolu üzere olması sona erdirilebilir.
Bu âyet-i kerimede sözü geçen sırat'ın (yolun) bir başkası olduğu da söy*lenmiştir. Bunun anlamı ise, yüce Allah'ı gereği gibi bilip tanımak, onun buy*ruklarını anlamaktır. Bu açıklamayı Cafer b. Muhammed yapmıştır.
Kur'ân-ı Kerim'in kullanışında Kimseler" kelimesi her üç du*rumda da (ref, nasb ve cer hallerinde de) değişmez. Huzeylliler, ref halinde derler. Kimi arap kabileleri de derken, kimisi de demektedir. Buna dair açıklama ileride gelecektir.
Kendilerine" kelimesi, on şekilde söylenebilir. Bunların çoğu ile de okunmuştur. (Bu okuma şekillerinin ilk altısı kıraat imamlarından nakle*dilmiş olmakla birlikte sonraki dört okuyuş araplardan nakledilmiş olup kı*raat imamlarından rivayet edilmemiştir. ) He harfini ötreli, mim harfini cezim-li okuyarak şeklinde; he harfini esreli mim harfini sakin şeklinde; he harfi esreli, mim harfi esreli ve esreden sonra da ya harfini ge*tirmek suretiyle (şeklinde, he harfi esreli, mim ötreli ve ötreden son*ra da bir vav eklemek suretiyle şeklinde; he harfi ve mim harfi öt*reli, ayrıca mimden sonra da vav getirmek suretiyle şeklinde. Di*ğer taraftan vav eklemeksizin he ve mim harflerini ötreli okuyarak şeklinde. Bu altı okuyuş kıraat imamlarından nakledilmiştir. Bundan sonra*ki dört okuyuş şekli ise araplardan nakledilmekle birlikte kıraat imamların*dan nakledilmiş değildir: He harfi ötreli, mim esreli ve mimden sonra ya har*fi getirmek suretiyle şeklinde. Bunu Hasan-ı Basri araplardan nak-letmiştir. Ha harfi ötreli ya harfi eklemeksizin mim harfi esreli olarak şeklinde; he harfi esreli vav eklemeksizin mim harfi ötreli şeklin*de; ha ve mim harfleri esreli ve mimden sonra ya getirmeksizin şeklinde. Bütün bu okuyuş şekilleri doğrudur. Bu açıklamaları İbnu'1-Enbâ-rî yapmıştır. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
30- Nimet Verilenler Kimlerdir:
Ömer b. el-Hattab ve İbn ez-Zübeyr (r.ahnuma) âyetin bu kısmını (sırat kelimesinden sonra "men" ekleyerek): şeklinde oku*muşlardır.
"Kendilerine nimet verilenlerin kimler oldukları hususunda farklı görüş*ler ileri sürülmüştür. Ancak müfessirlerin büyük çoğunluğu der ki: Burada peygamberlerin sıddîklann, şehidlerin ve salihlerin yolu kastedilmiştir. Bu gö*rüşlerini de yüce Allah'ın şu buyruğundan çıkartmışlardır: "Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse işte onlar Allah'ın kendilerine nimetler verdiği pey*gamberlerle, sıddîklarla, şehidlerle, salihlerle beraberdirler. Onlar ne iyi, ne güzel arkadaşdırlar." (en-Nisa, 4/69) Âyet-i kerime bunların dosdoğru yol üzere olduklarını göstermektedir. Fatiha süresindeki âyette de kastedilen iş*te budur. Bu hususta ileri sürülen bütün görüşler dönüp dolaşıp buraya ge*lir. O bakımdan konu ile ilgili ileri sürülmüş görüşleri tek tek sıralamanın an*lamı yoktur. Yardımı Allah'tan talep ederiz. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Yer imleri