6- İman ve Amel:
Denilse ki: İmam, hadis hafızı, Ebu Muhammed Abdülğani b. Said el-Mıs-rî'nin zındıklık sebebiyle asılmış Muhammed b. Said eş-Şami'den -ki bu ; i Muhammed b. Ebu Kays'tır- onun Süleyman b. Musa'dan -ki bu da el-Eşdak j diye bilinir- onun Mücahid b. Cebr'den, onun İbn Abbas'tan rivayetine gö- ; re: Bize Ebu Rezin el-Ukayli haber vererek dedi ki: Rasûlullah (s.a) bana de- / di ki: "Ey Ebu Rezin, ben ve sen tadı hiçbir şekilde değişmeyen bir sütten/ (cennette) içeceğiz" Ben dedim ki: Allah ölüleri nasıl diriltir? Bana şu ceva-i' <n bı verdi: "Kurumuş halde sana ait olan bir araziden hiç geçtin mi, sonra ay- 7 ) nı yerden geçerken onun yeşermiş olduğunu, sonra aynı yerden geçerken \ tekrar kurumuş olduğunu, sonra aynı yerden geçerken yine yeşermiş oldu*ğunu hiç gördün mü?" Ben: Gördüm, deyince Hz. Peygamber şöyle buyur*du: "İşte öldükten sonra diriliş de böyledir." Ben yine: Benim mü'min oldu*ğumu nasıl bilebilirim? dedim şu cevabı verdi: "Bu ümetten -İbn Ebi Kays der ki: Veya benim ümmetimden diye buyurdu- olan herkes bir iyilik yapar, bu*nun iyilik olduğunu bilir ve buna karşılık Allah'ın kendisine hayır ile karşı-i lık vereceğini bilirse veya bir kötülük işler, bunun kötülük olduğunu bilir, Al*lah'ın buna karşılık ona kötü bir ceza vereceğini yahut o kötülüğü ona bağışlayacağını bilirse o kişi muhakkak mü'mindir." Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Derim ki: Bu hadis-i şerif senet itibariyle her ne kadar güçlü değil ise de manası doğrudur ve İbn Mes'ud tarafından rivayet edilen az önce kaydet*tiğimiz hadis-i şerife aykırı değildir. Çünkü o hadis-i şerifteki ifade ölüm ha*li ile alakalıdır, Peygamber (s.a)'ın: "Ameller ancak sonuçlan iledir" hadisi*ni andırmaktadır. Bu hadis-i şerif ise, böyle olan kimsenin o haliyle mü'min olacağını göstermektedir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
7- Münafık'a Bu Adın Veriliş Sebebi:
Dil alimleri der ki: "Münafık"a münafık deniliş sebebi, içinde gizlediğin*den başka birşeyi açığa vurmasıdır. Bu isimin ona verilmesiyle o, yafean fa*resi denilen hayvana benzetilmiştir. Bu cerboa (Arap tavşanı, yaban faresi) denilen hayvanın "en-Nafika (bugünkü diliyle tünel anlamında)" adını alan bir deliği bulunur. İkinci bir deliği daha vardır ki o deliğin adı da "el-Kâsiâ"dır. Bu hayvan yeri deler, içeri girer. Yerin yüzeyine yakın ve toprağı inceltince-ye kadar deliğini sürdürür. Herhangi bir tehlike sezdiği vakit kafası ile bu top*rağı iter ve dışarı çıkar. O bakımdan bu hayvanın deliğinin dışı toprak, içe*risi ise, kazılmış halde olur. Münafıkın durumu da işte böyledir. Onun dış gö*rünüşü iman, içi ise küfürdür. Bu anlamdaki açıklamalar daha önce geçmiş bulunuyor. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
9- Allah'ı ve mü'minleri aldatmaya çalışırlar, halbuki onlar, ancak kendilerini aldatırlar da farkına varmazlar.
Aldatmak Bozgunculuktur:
İlim adamlarımız der ki: "Allah'ı... aldatmaya çalışırlar" buyruğu, ken*dilerince ve kendi kanaatlerine göre onu aldatmaya çalışırlar demektir. Al*lah'ın bu şekilde buyurmasının sebebi, yaptıkları işin, aldatmak isteyen kimsenin işine benzediğinden dolayıdır. Bu ifadede bir hazf (söylenmemiş bir lafız)ın olduğu da ileri sürülmüştür. Bunlara göre ifadenin takdiri şöyle*dir: "Onlar Rasûlullah (s.a)'ı aldatmaya çalışırlar." Bu görüş el-Hasen ve başkalarından rivayet edilmiştir. Bu şekilde onların Allah'ın Peygamberini al*datmaya çalışmaları bizzat Allah'ı kandırmaya çalışmak gibi değerlendirilmiş olur. Çünkü Allah onları peygamberine verdiği risalet aracılığıyla çağırmak*tadır. Aynı şekilde mü'minleri aldatmaya çalıştıkları vakit de Allah'ı aldatma*ya kalkışmaları demektir.
Onların aldatmaya çalışmaları, içlerinde gizledikleri küfre uymayan açığa vurdukları imanlarıdır. Bu şekilde davranmakla kanlarını ve mallarını korumak isterler. Böylelikle kurtulduklarını ve karşılanndakini aldattıklannı sanırlar. Bu*nu tefsir ilmiyle uğraşan birtakım kimseler söylemiştir. Dil bilginleri de der ki: Arap dilinde aldatma (el-had')ın asıl anlamı, fesat ve bozuluştur. Bunu Saleb İbnu'l-Arabi'den nakletmekte ve şu beyiti buna delil göstermektedir:
"Rengi beyaz tadı lezzetlidir Tükürük bozulursa da yine tükürüğü hoştur."
Derim ki: Buna göre "Allah'ı aldatmaya çalışırlar" buyruğunun anlamı şöyle olur.- Onlar kendileriyle Allah arasındaki hallerde riyakarlıkta bulunmak suretiyle iman ve amellerini bozarlar. Nitekim Peygamber (s.a) den de - ile*ride açıklanacağı üzere- bu şekilde açıklandığına dair rivayet gelmiştir. Kur'ân-ı Kerim'de de: "İnsanlara karşı riyakarlık yaparlar" (en-Nisa, 4/142) diye buyurulmaktadır.
Bunun asıl itibariyle gizlemek demek olduğu da söylenmiştir. Eşyanın içe*risinde bulunduğu evin gizli saklı tarafına da "el-mehda" tabirinin kullanıl*ması da buradan gelmektedir. Bunu İbn Faris ve başkaları nakletmektedir. Araplar da Kertenkele yuvasında gizlendi" derler. Yüce Allah'ın: "Halbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar" buyruğun*da bir olumsuz ifade ve bir olumluluk vardır. Yani bu aldatmanın akıbeti yal*nızca kendilerini bulur. "Her kim asla aldatılamayanı aldatmaya kalkışırsa, an*cak kendisini aldatır" diye bir söz de vardır. Bu doğrudur. Çünkü aldatmak ancak gizlilikleri bilemeyen kimseye karşı yapılabilir. Gizlilikleri bilen kim*seyi aldatmaya kalkışan ancak kendisini aldatmış olur.
Bu aynı zamanda Allah'ı tanımadıklarını da göstermektedir. Çünkü onlar Allah'ı tanımış olsalardı O'nun asla aldatılamayacağını da bilirlerdi. Hz.Pey-; 'gamber'in şöyle buyurduğuna daha önce dikkat çekilmişti: "Allah'ı aldatma*ya çalışma. Çünkü her kim Allah'ı aldatmaya kalkışırsa Allah onu aldatır ve yo kişi eğer farkında ise aslında kendisini aldatır." Bunu duyanlar: Ey Allah'ın ( ' peygamberi, Allah nasıl aldatılmaya çalışılabilir ki? deyince, Hz. Peygamber şöyle buyurur: "Sen Allah'ın sana emrettiği şeyi yaparsın, fakat bu işi yaparken O'ndan başkasını amaç olarak gözetirsin." Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Yüce Allah'ın da ne şekilde aldattığı: "Allah onlarla alay eder" (el-Baka-ra, 2/15) buyruğu tefsir edilirken açıklanacaktır.
Nafi', İbn Kesir ve Ebu Amr, bu kelimeyi her iki yerde de lafızlar arasın*da da cinas olsun diye şeklinde okumuşlardır. Asım, Hamza, Ki-sai ve İbn Amir ise ikinci kelimeyi şeklinde okumuşlardır.
Bu kelimenin mastarı Hı harfinin esreli okunuşu ile ve şeklindedir. Bunu Ebu Zeyd nakletmiştir. Muverrik el-İcli ise, ya harfini öt-reli, hı harfini üstünlü, dal harfini şeddeli olmak üzere ve çoğul ifade ede*cek şekilde Allah'ı çokça aldatmaya çalışırlar" şeklinde okumuştur. Ebû Tâlût Abdüsselâm b. Şeddâd ile el-Cârûd ise, ya harfi ötreli, hı harfi sakin ve dal harfi üstün olmak üzere şeklinde ve: "Ancak ken*dileri tarafından aldatılmaktadırlar" anlamında okumuşlardır. Bu okuyuşa gö*re, aradaki harf-i cer hazfedilmiş olur. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmuş*tur: Musa kavmini (n arasından)., seçti" (el-A'râf, 7/155) anlamını ifade eder.
Yüce Allah'ın: "... farkına varmazlar" buyruğunun anlamına gelince, yani onlar bu aldatmalarının vebalinin tekrar kendilerine döneceğini bilmez*ler. Bu aldatmaları sayesinde kurtulduklarını ve amaçlarına ulaştıklarını sa*nırlar. Ancak bu, dünyada böyledir. Âhirette ise, -ileride de görüleceği gibi-onlara: "Geride bıraktığınıza dönün de nur arayın" (el-Hadid, 57/13) deni*lecektir.
Dilciler der ki: birşeyin farkına varıldığı zaman: Farkına vardım" denilir. Şair kelimesi de burdan gelmektedir. Çünkü şair başkasının farkına varamadığı, değişik birtakım anlamların farkına varabilir. Arapların: Keşke bilmiş olsaydım, anlamında kullandıkları şeklindeki de*yimleri de buradan gelmektedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
10. Kalplerinde hastalık vardır. Allah onların hastalıklarını artırdı. Yalan söylediklerinden dolayı onlara acıklı bir azap vardır.


Teşekkur:
Beğeni: 



Yer imleri