Bakın Mevlana hep eskilere, törelere, geleneklere bağlı bir yetişme tarzının ardındaki akıl için neler demektedir?
“Aklın deveciye benzer, sense devesin;
Seni emrine bağlar; ister-istemez,
Dilediği yere çeker, götürür.”
Mevlana der ki:
“Cahilin sonradan göreceği şeyi
Akıllı kişiler önceden görür.”
Yaşamımız süresince şunu asla unutmamamız gerekir ki; Akıl ve zeka bir takım kör inançların ya da kalıplaşmış geleneklerin değil, yaşanan deneyimlerin değerlendirmecisidir.
Hiçbir şey, hiçbir önyargı, hiçbir dogma aklın yerine geçemez.
Akıl ve zeka, yaradılışımızın, varoluşumuzun, kendimizi arayış ve buluşumuzun anahtarıdır. Akıl beş duyunun herhangi biri ile değil yalnız algılama ve gönül gözü ile sezinlenebilir. Ancak dikkatli bir gözlem, aklımızın ve hatta zekamızın; hali hazır durumu ile bir alışkanlıklar ve tutkular birikimi olduğunu göstermektedir. Ama alışkanlıklar değiştirilebilir, tutkuların putları kırılabilir. Yani, kısacası; aklımız istediğimiz şekilde düşünce üretebileceğimiz en önemli varoluş aracımızdır.
Mevlana’ya göre, akıl genel olarak ikiye ayrılmaktadır. Birincisi “Bireysel Akıl”, diğeri de “Yaratıcı Gücün Aklı”dır.
“Bireysel akıl”da insan düşüncesi ile güncel ve bireysel sonuçlar üretmekle meşguldür.
“Yaratıcı gücün Aklı” ise yaratıcı kudretin algılanmasına ve onda yansımasını bulmasına yaramaktadır. Bu akıl aynı zamanda her şeyi ortaya koyan, bulan ve meydana getirendir.
Mevlana’ya göre, mademki akıl ve zeka, ölçüsü herkese göre değişen oransal bir kavramdır ve birden çok akıl bir araya gelince üstünlük kazanır. İşte Mevlana’nın aklı ikinci derece açıklayan deyişleri:
“Akıl, başka bir akılla kuvvet bulur.”
“İnsanın aklı, kolu kanadı gibidir.
Aklı olmayan başka bir aklı rehber edinmelidir.”
MEVLANA FELSEFESİNDE“İNSAN YAŞAMINDA BİLGİNİN YERİ VE KONUMU”
“Kitaptan maksat içindeki bilgilerdir; ama dilersen sen onu yastık yapıp başının altına da koyabilirsin.”Mevlana
Yer imleri