REKLAM

Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 1/7 1234567 SonSon
63 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Hergün 1 Yeni Bilgi

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Phone 43 Hergün 1 Yeni Bilgi

    Hergün 1 Yeni Bilgi
    02.04.2011

    Yasaklanmış ve Delirten Enstrüman: Glass Armonica

    18.yy da Benjamin Franklin tarafından bulunan "Glass armonica" enstrüman dan çıkan notalar yüzünden müzisyenler ve dinleyecilerin delirdiği gözlendiği için tamamen yasaklamıştır(yada korku yüzünden insanlar çalmayı bırakmıştır). Armonica dan çıkan sesin insan beyni ve kulaklarıyla bilin...meyen bi etkileşimi olduğu varsayılıyor çünkü çıkan ses 1000 ve 4000 hertz aralığında. 4000 hertz altında sesleri insan beyni sağ ve sol kulak arasındaki tam nirengi noktası bulamadığı "katman/safha farklılığına"(phase differences) yol açıyor. Yani sesin nerden geldiğini anlayamayan beyin ambale oluyor buda duyma problemlerine yol açıyor. Bazı insanlarda deliliğe, depresyona ve birbirleri arasında iletişimde kavgaya kadar götürdüğü söyleniyor..

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    03.04.2011

    Erkek Bebekler Neden Mavi Giyer ?

    Bu gelenek aslında yüzyıllar önce ortaya çıkan bri inanış biçimin bir sonucudur. Bu inanış biçimi insanların yaşam şekillerini etkilerken aynı zamanda yeni doğan çocuklarının da bu inanış biçimine göre yaşamasına neden olmuştur. Bu yaşamsal biçim önceden gelen inanışın bir sonucu bir gelenek olarak günümüze kadar gelmiştir.
    Yüzyıllar önce insanlar özellikle inanış biçiminden başlarına gelebilecek tehlikeleri önlemek için bir çok yola başvurmuşlardır. O dönemde özellikle şeytanların varlığına ev insanlara zarar verebileceğine inanan insanlar buna karşı önlemler almaya başlamıştır. Şeytanların özelikle küçük yaştaki çocuklara ve bebeklere girerek onların ruhlarını ele geçireceğine inanan insanların bir çok farklı yönteme başvurmuşlardır. Bu yöntemlerden en önemlisi ise çocukların ve bebeklerin giysilerinde tercih edilen renkler olmuştur.
    Şeytani güçlerin gök mavisiyle kovulduğu inancınında hakim olması ile yeni doğan bebeklerin bu renkle giydirilmesi bir inanış haline döndü. Neslin devamının erkekler tarafından sağlandığı gerekçesiyle ortaya çıkan bu inanış sadece erkek çocukların ve bebeklerin mavi üstlerle giydirilmesini öngörüyordu.
    İlerleyen yıllarda gelenek haline gelen bu durum insanların sürekli tercih ettiği bir durum haline gelmeyi başardı. Fakat kız çocuklarınında erkekle aynı öneme sahip olması ile onlara özel bir renginde olması gerektiği düşünüldü. Özellikle renkli çiçeklerin bir çoğunun kırmızı ve tonlarının olması kız çocukların bu renklerle giydirilmesine neden oldu. Yani erkeklerin mavi
    giyme geleneği uzun yıllar sonra kız çocuklarınında farklı giymesine neden oldu.

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    04.04.2011

    60 Yıl Kullanılmayıp Daha Sonra Dünyada Devrim Yapan Buluş: Jiroskop

    Her yönde dönen ve yalnız kütle merkezi sâbit olan bir kütle veya tekerlek. Gemilerin hareketini kontrol için kullanıldığı gibi silâh yörüngesi kontrolünde ve yön tâyininde de kendisinden faydalanılır. Esas olarak jiroskop bir tekerlek veya dönen bir silindir rotor ve eksenden ibârettir.

    Fransız Jean Bernard Leon Foucault 1852’de dünyânın döndüğünü göstermek için yaptığı bu âlete jiroskop ismini vermiştir. Ancak devamlı dönmeyi tatbik edecek bir teknik meydana gelmediğinden yaklaşık olarak 60 yıl jiroskop matematikçilerin oyuncağı olarak kalmıştır. Gemilerde çelik kullanılması arttıkça magnetik pusulaya güven azalmış ve jiroskopik pusula önem kazanmıştır. Önce Almanya’da ve daha sonra Amerika Birleşik Devletlerinde uygulama sahası ortaya çıkmıştır. Gemi ve uçakların hareketlerini kontrol etmek için jiroskopik âletler geliştirilmiştir. Gemilerde yalpa hareketlerini önleyen jiroskoplar ayrıca torpidolara da yön vermek için kullanılır. 1943’te deniz toplarının yönlendirilmesinde istifâde edilmiştir. İkinci Dünyâ Harbi jiroskopun hızla gelişmesini zorlamıştır.

    Uçaklarda otomatik uçuş kontrolünde ve rota tesbitinde önemli kullanış alanına sâhiptir. Yeraltında ise petrol kuyularının ekseninin şaşmaması önemli durumlarda jiroskoplarla sağlanır.
    Roket füze ve güdümlü nükleer füzelerin hassas hız ve ivme ölçümlerinde jiroskop vazgeçilmez bir vâsıtadır. Ölçümlerde kullanılan hassas âletlerin yalnız harekete âit değerleri ölçmesi istenildiğinden dolayı yerçekimi etkisinin gözönüne alınmaması gerekir. Bu ise jiroskop ile sağlanır. Böylece ölçümün yerçekimine dik olarak yapılması gerçekleştirilir. Ölçü âletlerinin konulduğu tablanın kullanılan bir kaç jiroskopla yatay iki eksen etrafında kararlılığı sağlanır.

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    05.04.2011

    Hamam Böceklerinin Radyasyondan Etkilenmedikleri Doğru Mu?

    Hamam böceklerinin kitinden oluşan dış vücut örtüleri, radyoaktif alfa ışınlarını bloke etme özelliğine sahip. Ancak diğer radyoaktif ışımalar için aynı şey geçerli değil. Yani, hamam böcekleri çok yüksek miktarlarda radyasyona karşı direnç gösterebiliyorlar, ancak radyasyona karşı tamamen dirençli değiller.
    Böcek bilimciler, yaptıkları bazı çalışmalarla, hamam böceklerinin radyasyona direnç miktarını sayılara dökmeyi de başarmışlar. Buna göre, normal bir insanın dayanabileceği güvenli radyasyon üst sınırı 5 rem iken, insanlar için öldürücü doz 800 rem olarak kabul ediliyor. Hamam böceklerindeyse, türe bağlı olarak öldürücü dozun 67.500-105.000 arasında değişebildiği görülmüş. Bu değer, neredeyse termonükleer bir patlamaya eşdeğer.

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    06.04.2011


    Saat Neden Sol Kola Takılır ?

    İnsanlar bu soruya farklı farklı cevaplar vermektedir. Fakat şuan günümüzde geçerli ve insanlar tarafından bilinen cevap, sağ elini kullanan insanların bu eli ile birden fazla işi yaptıkları ve hareketli oldukları nedeniyle saatlerini sol ellerini taktıkları cevabını vermiştir. Mantıken bakılınca verilen bu cevap doğrudur. Oldukça fazla hareketli olan sağ elde bulunan saatlerin zarar görmesi kaçınılmaz bir olaydır. Peki sol ellerini kullanan kişiler neden saatlerini yine sol ellerini takmaya devam etmişlerdir? Bu soruya cevabı ise tarih bilimcileri yaptıkları araştırmalar ile vermektedirler. Yapılan araştırma da insanlar tarafından kullanılmaya başlanan ilk saatlerin kolsuz ve zincirli olduğu görünmektedir. Bu saatlerde saat ayarlama vidaları tam 3 hızasında bulunmaktadır. O dönemde yapılan saatler sürekli sorunlar çıkarmakta ve yeniden kurma ihtiyacı duymaktadır. Bu nedenle insanlar hem daha kolay olması açısından saatlerini sol elleriyle tutarak kurmakta ve sağ elleri yardımıyla vidaları çevirmektedirler.
    Bu olayların sonrasında ise kordonlu saatlerin çıkması bu alışkanlığın devam etmesine ve insanların saatlerini sol kollarına takmasına neden olmuştur.

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    07.04.2011

    Soğan doğranırken niçin gözler yaşarır ?



    Soğan besleyici bir gıda olmasının yanı sıra müthiş bir aromatik özelliğe de sahiptir. Bu aromada içindeki kükürtlü maddelerin büyük etkisi vardır, ancak aroma tek başına kükürtlü maddelerden kaynaklanmamaktadır. Soğan ve sarmısakta sülfür ihtiva eden aminoasitlerin türevleri de vardır.
    Bir soğanı kestiğinizde bunlardan 'S1 propenylcysteine-sulphoxide' adı verilen kısım çözülür ve gözlerimizi tahriş eden 'proponal-S oxit' adlı kısmı ortaya çıkar. Kimya ilminin karışık kelimeleri aklımızı karıştırmadan esasa geçersek, bu maddenin gözümüze değmesi ile bir çeşit hidroliz olur ve içinde eser miktarda bulunan sülfrik asit gözümüzü yakar ve yaşarmasına neden olur.
    Bu bileşimler çok dengeli değillerdir. Örneğin çok düşük bir ısı işlemi sonucunda dahi tamamen yok olurlar. Bu nedenle de pişmiş soğanda hiç bulunmazlar ve göz yaşartamazlar. Soğan doğrarken gözlerinizin yaşarmaması için önerilen birçok önlem vardır.
    Önce en ciddisini söyleyelim. Bazı aşçılar soğanı kesmeden önce ıslatmayı, keserken de ıslak tutmayı veya soğanı çeşmeden akan suyun altında kesmeyi öneriyorlar. Bir başka görüş ise soğan doğrarken ağızdan nefes almayı tavsiye ediyor. Bu görüşe göre gaz nefesimizle birlikte burnumuza girip gözümüze yaklaşmak yerine doğrudan ciğerlerimize girer ve çıkarmış. Bunu sağlamak için de dişlerimizin arasına bir metal kaşık koymak yeterliymiş.
    Soğan doğrarken gözlerin yaşlanmasını önlemek için, dudaklar arasında bir limon dilimi, dişler arasında bir kesme şeker veya dörtte bir dilim ekmek bulundurmayı önerenler de var. Böylece ağzımıza alacağımız bu gibi şeylerin, aldığımız nefesteki sülfür gazını emdiğini iddia ediyorlar.
    Diğer görüşler ise, soğanın doğranılmasına tepesinden başlanılması ve cücüğünün en sona bırakılması veya soğanın doğramadan önce yarım saat buzdolabında tutulması şeklinde. Soğan doğrarken deniz gözlüğü veya kontakt lens takılmasının faydalı olacağını ileri sürenler de var..

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    08.04.2011

    Atmosferdeki Oksijen oranı azalabilir mi?


    Dünyamızın değişilmez ve vazgeçilemez kaynaklardan biride hiç kuşkusuz oksijendir. Bu gaz insanların yaşamsal faaliyetleri içinde oldukça önemli olmasının yanında insanlar kadar hayvanlar ve bitkilerinde sürekli olarak kullandığı bir gazdır. Atmosferde sürekli olarak bulunan bu gazın oranında herhangi bir değişikliğin olması mümkün olabilir mi? Oran değişirse insanlar ve diğer canlılar üzerinde ki etkisi neler olur? Oranın sabit tutulması için evrende kendiliğinden gelişen bir sistem varmıdır? Tüm b usorularımızın cevapları yazımızın detaylarında.
    Avustralyada yapılan çalışmalarda dünya üzerinde yani atmosferde bulunan oksijenin oranı tam olarak ifade edilmiştir. Yaoılan araştırmalarda oksijenin diğer gazlara oranla bulunma yüzdesi tam olarak 20.95 şeklinde belirtilmiştir. Yine aynı araştırma son yıllardaki oksijen oranınıda incelemiş ve birbirinden ilgin. sonuçlarla karşı karşıya kalmıştır. Bu çalışmalarda bir önceki 10 yıla göre oksijenin oranında yaklaşık olarak 0.02 yüzdesinde bir azalma görünmüştür.
    Bu azalma insanların yaşamlarını olumsuz yöne etkileyebilecek kadar büyük bir azalma değildir. Bu azalmanın nedenlerini de araştıran bilim insanların son yıllarda olan orman yangınları ve yakıt kullanımı artmasının bu oranı doğrudan etkilediği sonucuna varmıştır. Ön görülen çalışmalarla bu oranın tekrar eski haline getirilmesi hedeflenmektedir. Bu oranın daha da düşmesi sonucunda dünyayı olumsuz bir çok yeni olay bekleyebilir.
    Dünya üzerinde diğer gazların ve oksijen gazının oranını sabitleyen hiç bir yapı yoktur. Yani bu oranın korunmasını sağlayan tek varlık insandır.

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    09.04.2011

    Gazeteler Neden Enine Düzgün Yırtılmaz ?



    Hepimiz bu deneyi evlerimizde bir kez dahi olsa yapmış bulunmaktayız. Dikey doğrultuda kestiğimiz gazete kağıdı düzgünce yırtılırken yatay yani enine yırtmak istediğimiz gazete kağıdı ise zıkzaklar çizerek düzgün olmayan bir görüntü ile karşı karşıya kalmamıza neden olmaktadır.
    Gazete kağıdının bir çok matbaa malzemesinin olduğu gibi ana maddesini ağaçlar oluşturmaktadır. Bir çok ağacın uzun uğraşlar sonucu işlenmesi ile ham madde artık üzerine yazılabilir bir hal almaktadır. Ham maddesi olan ağacın liflerinden yapılmakt aolan evlerimizin vazgeçilmezi gazeteler dikey olarak liflerin dizilmesi ile üretilmektedir.
    Bu sebepten dolayı ise yırtılmak istenildiğinde gazete dikey doğrultuda liflerden oluştuğu için yırtılma çizgisi yönünü kaybetmeden işlemi sonlandırabilir. Liflerin boylarına parelel olarak uygun bir yırtma yapılabilmektedir.
    Enine yırtılma yapıldığında ise karşılaşılan her lif yeni bir zikzagın oluşmasına ve düzensiz bir yırtılmaya neden olmaktadır. Peki gazetelerin imalatında neden lifler dikey olarak kullanılmaktadır. Liflerin sulanması yapıldığında kurumaya bırakılan kağıtlar dikey olarak uzamakta ve bu nedenlede lifler dikey bir şekilde dizilmektedir.

  9. #9

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    10.04.2011


    Kutuplardaki Hayvanlar Neden Beyazdır ?

    Kutuplarda yaşamlarını sürdüren bir çok hayvan beyaz rengi ile dikkat çekmektedir. Bunun bir çok nedeni vardır. Yazımız da kutuplarda yaşayan hayvanların neden beyaz olduğu konusuna değineceğiz. Nedenlerini tek tek ele alacağımız yazımız da bir çok ayrıntıyı ele alacağız. Kutuplar hayvanların yaşamlarını oldukça zor hale getiren hava durumlarının oldukça olumsuz olduğu alanlardır. Bu olumsuzlukların sıcaklık olması yaşamı daha da olumsuz şekilde etkilemektedir. Sıcaklığın hızlı düşüşü sonucunda ise vücuda ve deriye renk veren madde melanin çalışmaz bir hale gelmektedir.
    Bunun sonucunda ise bu hayvanlar beyaz renkli olarak yaşamlarını sürdürmektedir. Ayrıca beyaz renk uzun süre yaşamın havyanlara kazandırdığı kalıtsal bir özellik olarak bilim araştırmaların da yerini almıştır. Daha kolay bir şekilde avlanma ve saklanmayı sağlayan beyaz renk kutuplarda hayvanlara büyük bir kolaylık sağlamaktadır. Beyaz yeryüzü üstünde beyaz renkli hayvanların farkedilmesi pek mümkün olmayacaktır.
    Fakat tüm bu nedenlere rağmen bu bölgelerde yaşayan bazı hayvanlar ise beyaz rengin dışında farklı renklerde görülebilir. Bunun nedeni ise dişilerin erkekler tarafından erkeklerin ise dişileri tarafından daha kolay farkedilmesini sağlar. Bunun sonucunda ise türün devamı başarılı bir şekilde sağlanmış olmaktadır. Daha renkli ve daha fazla dikkat çeken unsuru üzerinde bulunduran bu hayvanlar türün devamı için avlanmayı göze alırlar.

  10. #10

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Mucizevi Anne Sütünün Zamanlaması!

    Anne sütü, hamilelikte gelmez iken çocuk doğduktan sonra nası geliyor?

    Anne sütünü özel bir hormon olan Prolaktin üretir. Beyinin hipotalamus bölgesi bu hormonun salgılanmasını engelleyen bir hormon salgılar. Bu hormona da PIH(Prolaktin Engelleyici Hormon) denir. Bu hormon anne sütünü üreten Prolaktin hormonu üretimini epey yavaşlatır.... Peki neden PIH(Prolaktin Engelleyici Hormon) üretimi durdurk yere artıyor? Yine hamilelik döneminde üretilen östrojen isimli bir hormon, beyine(hipotalamusa) PIH üretmesini söyler. Bebek doğdukdan sonra östrojen üretimi dolayısıylada PIH üretimide azalır. Gitgide çoğalan Prolaktin hormonlarıda süt bezlerini harekete geçirir. Böylece anne artık süt üretmeye başlar.

Sayfa 1/7 1234567 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •