REKLAM

Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 17/43 İlkİlk ... 78910111213141516171819202122232425262742 ... SonSon
423 sonuçtan 161 ile 170 arası

Konu: Günün Şiiri

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Beni kimseler anlamasın!.
    Martılara hasret "deniz" anlasın,
    Baharına hasret "çiçek" anlasın,
    Ölümüne hasret "hayat" anlasın,
    Sen anla.
    Ey Rabbim,
    Sen anla!

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Öyle yıkma kendini,
    Öyle mahzun, öyle garip...
    Nerede olursan ol,
    İçerde, dışarda, derste, sırada,
    Yürü üstüne üstüne,
    Tükür yüzüne celladın,
    Fırsatçının, fesatçının, hayının...
    Dayan kitap ile
    Dayan iş ile.
    Tırnak ile, diş ile,
    Umut ile, sevda ile, düş ile
    Dayan rüsva etme beni.

    Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
    Namuslu, genç ellerinle.
    Kızlarım,
    Oğullarım var gelecekte,
    Her biri vazgeçilmez cihan parçası.
    Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
    Gözlerinden,
    Gözlerinden öperim,
    Bir umudum sende,
    Anlıyor musun?

    Ahmed Arif

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Üçüncü Şahsın Şiiri

    Gözlerin gözlerime değince
    Felaketim olurdu, ağlardım
    Beni sevmiyordun, bilirdim
    Bir sevdiğin vardı, duyardım
    Ne vakit karşımda görsem
    Öldüreceğimden korkardım
    Felaketim olurdu, ağlardım

    Ne vakit Maçka'dan geçsem
    Limanda hep gemiler olurdu
    Ağaçlar kuş gibi gülerdi
    Bir rüzgâr aklımı alırdı
    Sessizce bir cigara yakardın
    Parmaklarımın ucunu yakardın
    Kirpiklerini eğerdin, bakardın
    Üşürdüm, içim ürperirdi
    Felaketim olurdu, ağlardım

    Akşamlar bir roman gibi biterdi
    Jezabel kan içinde yatardı
    Limandan bir gemi giderdi
    Sen kalkıp ona giderdin
    Benzin mum gibi giderdin
    Sabaha kadar kalırdın
    Hayırsızın biriydi fikrimce
    Güldü mü cenazeye benzerdi
    Hele seni kollarına aldı mı
    Felaketim olurdu, ağlardım

    ATTİLA İLHAN

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    'Yaklaşmadan anlatmadan anlaşılmadan....
    Ben seni beklentisiz seviyorum.
    Hiçbir şey ummadan talepte bulunmadan hayal bile kurmadan.

    Kendi içimde taşıdığım sessiz sedasız bir sır bu.
    Ben belki de senden çok bu sırrı seviyorum.'

    'Seni uzaktan seviyorum....' diye geçirdi kadın içinden
    ve başını çevirdi.
    Bakmadı bile ondan yana. Bakması gerekmedi.

    Uzaktan sevmek daha güzeldir bazen.
    Ne incitir ne acıtır. Ne yaralar ne kanatır.
    Gözlerinle görmediğin ama sesini duyduğun
    Varlığıyla huzur bulduğun bir denizin
    Yakınında yürümek gibidir böyle sevmek...
    Uzaktan sevmek en güzelidir bazen."

    ELİF ŞAFAK

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Ayak Sesleri

    Hep bu ayak sesleri, hep bu ayak sesleri,
    Dolaşıyor dışarıda, gün batışından beri,
    Bu sesler dokunuyor en ağrıyan yerime,
    Bir eski çıban gibi işliyor içerime,
    Ey şimdi kara haber gibi bana yaklaşan,
    Sonra saadet olup yanımdan uzaklaşan,
    Sesler, ayak sesleri kesilmez çıtırdılar!
    Bana gelen müjdeyi galiba caydırdılar,
    Böyle adım atarlar, ayrılanlar eşinden,
    Böyle yürür, gidenler, bir tabutun peşinden,
    Kimsesiz gecelerim, bu kesik sesle doldu,
    Artık, atan kalbimde bir ayak sesi oldu
    Bir gün, sönük göğsüme düştüğü vakit başım
    Benden ayrılıyormuş gibi bir can yoldaşım,
    Gittikçe uzaklaşan bu sesi duya duya,
    Yavaşça dalacağım, o kalkılmaz uykuya

    Necip Fazıl Kısakürek

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Demedim Mi?

    Oraya gitme demedim mi sana?
    Seni yalnız ben tanırım demedim mi?
    Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi benim?

    Bir gün kızsan bana

    alsan başını yüzbin yıllık yere gitsen
    Dönüp kavuşacağın yer benim demedim mi?

    Demedim mi şu görünene razı olma
    Demedim mi sana yaraşır otağ kuran benim asıl.
    Onu süsleyen bezeyen benim demedim mi?

    Ben bir denizim demedim mi sana.
    Sen bir balıksın demedim mi


    Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın.
    Senin duru denizin benim demedim mi?

    Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
    Demedim mi senin uçmanı sağlayan benim


    Senin kolun kanadın benim

    demedim mi?

    Demedim mi yolunu vururlar senin


    Demedim mi tövbeni bozarlar senin.

    Oysa senin ateşin benim

    sıcaklığın benim demedim mi?
    Onu süsleyen bezeyen benim demedim mi?

    Ben bir denizim demedim mi sana.
    Sen bir balıksın demedim mi


    Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın.
    Senin duru denizin benim demedim mi?

    Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
    Demedim mi senin uçmanı sağlayan benim


    Denin kolun kanadın benim

    demedim mi?

    Demedim mi yolunu vururlar senin


    Demedim mi tövbeni bozarlar senin.

    Oysa senin ateşin benim

    sıcaklığın benim demedim mi?

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Vur da Öyle Git

    İdam mahkumunun söz hakkı vardır
    Bari son arzumu sor da öyle git
    Arının çiçekte göz hakkı vardır
    Bir buse için dur da öyle git

    Madem gidiyorsun bura son durak
    Ne adres, ne mektup, ne resim bırak
    Kendinden bir parça bir cisim bırak
    Saçından birkaç tel ver de öyle git

    Ardımdan bir damla yaş dökeceksen
    Adımı andıkça ah ah çekeceksen
    Kabrime bir gonca gül dikeceksen
    Ne olur yaşatma vur da öyle git

    Hem yıllarca oyna gönül sahnemde
    Hem perdeyi kapat en mutlu demde
    Sitem oklarına hedef sinemde
    Açtığın yarayı sar da öyle git

    Pişmanlık duyarda dönersen geri
    Gel de gör aşkından kalan eseri
    Seyret ateşinin düştüğü yeri
    Hasretin zulmünü gör de öyle git

    CEMAL SAFI

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ETME

    Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
    Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme

    Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
    Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme

    Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
    Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme

    Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
    Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme

    Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
    Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme

    Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
    Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme

    Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
    Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme

    Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
    Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme

    Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
    Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme

    Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
    O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme

    Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
    Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme

    Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
    Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme

    İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
    aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme

  9. #9

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN

    Her şey sende gizli
    Yerin seni çektiği kadar ağırsın
    Kanatların çırpındığı kadar hafif
    kalbinin attığı kadar canlısın
    Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç
    Sevdiklerin kadar iyisin
    Nefret ettiklerin kadar kötü
    Ne renk olursa olsun kaşın gözün
    Karşındakini gördüğüdür rengin
    Yaşadıklarını kar sayma
    Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
    Ne kadar yaşarsan yaşa
    Sevdiğin kadardır ömrün
    Gülebildiğin kadar mutlusun
    Üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin
    Sakın bitti sanma her şeyi;
    Sevdiğin kadar sevileceksin
    Ay ışındadır sevgiliye duyulan hasret
    Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
    Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
    Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak
    Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
    Ve güçlü his ettiğin kadar güçlü
    Kendini güzel hissettiğin kadar güzel
    İşte budur hayat, işte budur yaşamak
    Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
    Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün;
    Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
    Çiçek sulandığı kadar güzeldir
    kuşlar ötebildiği kadar sevimli
    Bebek ağladığı kadar bebektir
    Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin
    Bunu da öğren;
    SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN

    Can YÜCEL

  10. #10

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Gitmek (CAN YÜCEL )


    Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
    Küçük bir sahil kasabasına,
    Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara…

    Hayatından memnun olan yok.
    Kiminle konuşsam aynı şey…
    Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.

    Öyle “yanına almak istediği üç şey” falan yok.
    Bir kendisi.
    Bu yeter zaten.
    Her şeyi, herkesi götürdün demektir.
    Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
    Ama olmuyor.

    Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
    Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.

    Böyle gidiyoruz işte.
    Bir yanımız “kalk gidelim”,
    öbür yanımız “otur” diyor.

    “Otur” diyen kazanıyor.
    O yan kalabalık zira…
    İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
    Güvende olma duygusu…
    En kötüsü alışkanlık.
    Alışkanlığın verdiği rahatlık,
    Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
    Kalıyoruz…
    Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.

    Evlenmeler…
    Bir çocuk daha doğurmalar…
    Borçlara girmeler…
    İşi büyütmeler…
    Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.



    Misal ben…
    Kapıdaki Rex’i bırakıp gidemiyorum.
    Değil bu şehirden gitmek,
    İki sokak öteye taşınamıyorum.
    Alıp götürsem gelmez ki…
    Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında,
    Herkes onu, o herkesi seviyor.
    Hangi birimizle gitsin?

    “Sırtında yumurta küfesi olmak” diye bir deyim vardır;
    Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin,
    Kendi imalatımız küfeler.

    Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
    Ölüm var zira.
    Ölüme inat tutunmak lazım,
    İnadına kök salmak lazım.

    Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
    Var tabii yapanlar, ama az.
    Sadece kaymak tabakası.
    Hepimiz kaçabilsek…
    Bütçe, zaman, keyif… Denk olsa.
    Gün içinde mesela… Küçücük gitmeler yapabilsek.
    Ne mümkün.
    Sabah 9, akşam 18
    Sonra başka mecburiyetler
    Sıkışıp kaldık.
    Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
    Bu kadar ağır olmamalı.

    Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
    Bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
    Ne saçma…
    Bahar mıdır bizi bu hale getiren? Galiba.

    Ben her bahar aşık olmam ama
    Her bahar gitmek isterim.
    Gittiğim olmadı hiç,
    Ama olsun… İstemek de güzel.

Sayfa 17/43 İlkİlk ... 78910111213141516171819202122232425262742 ... SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •