REKLAM

Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 23/43 İlkİlk ... 131415161718192021222324252627282930313233 ... SonSon
423 sonuçtan 221 ile 230 arası

Konu: Günün Şiiri

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Çaresiz

    ah bilsen bir bilsen duyduklarımı
    sanki bir dağ ağırlığı kalkacak üzerimden
    ve nehirler boşalacak bir anda içerimden
    sakın bilme...

    anlatsan duyarım bütün güzellikleri
    erir dağlarımın başındaki kar
    sussan içerimde kıyamet kopar
    sakın konuşma...

    ha küreğe mahkum olmak prangaya vurulmak
    ha görmemek gözlerini, ikisi de bir
    bütün kördüğümleri çözecek gözlerindir
    sakın bakma...

    bir haberin gelse iki satırlık
    yüreğim birdenbire kanatlanır yücelir
    bir martı gibi çıkar kapına gelir
    sakın yazma...

    çıkıp gittiğinden beri, sessiz sedasız
    başıboş kalan esir, zindanda yatan hürüm
    dönmezsen çaresiz kalır ölürüm
    sakın gelme...

    işte dağlar, taşlar şahidim olsun
    yüzüme bakma, konuşma, yazma istemiyorum
    dipsiz karanlıklara bağırıp duruyorum
    sakın işitme...

    Yavuz Bülent Bakiler

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    erguvanlardan koru anılarını
    gecikmiş bir yağmur gibi çözülüyorsa akşam
    "içindeki şarkıyı" mırıldanan masada
    geçmiş bir zamanı yanıtlıyorsa kalbin
    ve ışıklar
    ayın saklı yüzünde kırılıyorsa


    soğuk bir ürperti gibi dolaşıyorsa
    yangınlardan artakalan teninde
    çırılçıplak bir kıvılcım
    ırmakları koru göz yaşlarından


    "bir belirip bir görünmez" olduysa hayat
    düşlerinden koru yalnızlığını
    balkonuna ansızın konuveren bir kuşun
    balkonundan ansızın uçuveren bir kuşun
    kostak kanatlarından
    koru içindeki yorgun rüzgârı


    ama "ağır bir su gibi" biriktirdiğin
    baharlardan kalmış yabani bir erguvan
    açıverdiyse ansızın
    soğuk bir gecenin ortasına kurulmuş bir masada
    "göğün altından geçmeyi" sakın unutma

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Ben deli bir kadınım
    Hep olmazlardadır aklım.
    Bakmadan insanın doğasına..
    Sonsuzluk isterim mesela, barışta ve aşkta.
    Ben deli bir kadınım
    Hep olmazlardadır aklım.
    Bakmadan su gibi akıp giden yıllara...
    Yaşlanmam, meydan okurum zamana
    Ben deli bir kadınım
    Hep olmazlardadır aklım.
    Kör bir inatla inanırım umuda...
    Düşerim, düştüğüm uçurumun kıyısından tutunurum hayata
    Ben deli bir kadınım
    Hep olmazlardadır aklım.
    Gün gelir, ellerimle örerim etrafımdaki duvarı
    Gün gelir, bir pire için yakarım ısındığım yorganı
    Aşk dersen...Hep aynı...
    Gencliyimin heyecanı.
    Dedim ya; Ben deli bir kadınım.
    Kimseyle ilgisi olmaz yaşadığımın.
    Mutluluğumu da mutsuzluğumu da,

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ÇİÇEĞİM
    Çiçeğim, bir mesel var, eski bir atasözü
    Zararın neresinden dönersen kâr, çiçeğim.
    Senin hayat çağının henüz baharı, yazı
    Benim ömür bahçeme kar düştü, kar çiçeğim
    Baktığım her aynada aldığım tek uyarı
    Terk etmen yakın diyor dünya denen diyârı.
    Renk düştü gurubuma altın saçından sarı,
    Menekşe gözlerinden mor düştü, mor çiçeğim
    Sebebini ararsan ağlamaklı sesimin,
    Elveda bestesidir sana olan hissimin!
    Bahçeleri süslerken senin kiraz mevsimin,
    Benim ömür payıma nar düştü, nar çiçeğim
    Hiç sevip sevilmedim derken şansım değişti.
    Gönlümün imdadına bakışların yetişti.
    Senin lâle devrine billûr jaleler düştü.
    Benim kasımpatıma kır düştü, kır çiçeğim
    Uyanıp bir rüyanın rengârenk yatağından
    Ayrılmak ne kadar zor sımsıcak kucağından
    Dünyadan giderayak öptüğüm dudağından
    Yüreğime aşk denen kor düştü, kor çiçeğim
    Seninle gezemedim çıkmadım bir tarafa
    Dile düşeriz diye görünmedim etrafa
    Utancım mâni oldu aşkımı itirafa
    Yüzüme ateş düştü ar düştü ar çiçeğim
    Cemâl SÂFİ

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    •hayatta ki herşeyini kaybetmiştir genç.
    karanlıkta renkleri görmeye çalışır, ılık bir özlem ile...
    boğazında ki düğümü satırlarıyla paylaşır.
    titreyen ellerini ovuşturur zaman zaman.
    umut gemisine dönüşür son mektubu.
    salıverir denize mâtemle.
    sitem naralarıyla kalakalır genç.
    yine yalnızdır.
    hıçkıran kelimeleri uzaklaşır usulca.
    ufuklara doğru buğulanır, katran koyusu gözleri.
    pili bitmeye yaklaşan bir saat gibidir genç.
    karanlığa alışmalıdır

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Uzaktan Uzağa

    Sana haykırmak istiyorum aşkımı...
    Dillerin dönmediği gibi..
    Sözlerin anlamını taşıyamadığı gibi..
    Sana aşkımı anlatmak istiyorum...
    Sessiz bir nida ile ortalığı inleterek..
    Sana olan sevdamı haykırarak..
    Bu deli gönle düştün düşeli..
    Muhabbetini anlatmak istiyorum..
    Ne güzel bakışlı yarsın sen...
    Uzaktan uzağa yazılan bir sevdanın yaşanan hali oldun.
    İçimde dinmeyen duygularım var bu gece...
    Sana uzanan yollarda yürüyesim değil uçasım var bu gece...
    Hiç olmadığı kadar sevesim var seni..
    Daha neler var içimde anlatmak istediğim..
    Bu nasıl bir aşk...
    Girdap gibi...
    Sedef içinde inci gibi..
    Sen nisan yağmuru oldun...
    Ben bir taş iken sayende..
    İnci ye döndüm..
    Gözlerimde yeşeren bir sevda oldun...
    Yaşlar ile beslediğimden...
    Anlatamıyorum ki..
    Bak nede çaresiz kaldı sözler..
    İşte seni anlatamayacak kadar..
    Anlatasım var bu gece..
    Ve bu gece Sana Aşkımı ilan edesim var...
    Nerdesin
    Ey Sevgili yar..
    Bu gece sana seni anlatasım var...

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    BEN SANA MECBURUM
    Ben sana mecburum bilemezsin
    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    Büyüdükçe büyüyor gözlerin
    Ben sana mecburum bilemezsin
    İçimi seninle ısıtıyorum.
    Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    Bu şehir o eski İstanbul mudur
    Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    Sokak lambaları birden yanıyor
    Kaldırımlarda yağmur kokusu
    Ben sana mecburum sen yoksun.
    Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
    İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
    Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
    Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
    Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
    Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
    Durup köşe başında deliksiz dinlesem
    Sana kullanılmamış bir gök getirsem
    Haftalar ellerimde ufalanıyor
    Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    Ben sana mecburum sen yoksun.
    Belki haziran da mavi benekli çocuksun
    Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
    Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
    Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Bu kurtlar sofrasında belki zor
    Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Sus deyip adınla başlıyorum
    İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    Hayır başka türlü olmayacak
    Ben sana mecburum bilemezsin.
    Attila İLHAN

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi...

    Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi

    İnsan hergün anımsar mı aynı gözleri

    SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu

    Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesten başkaydı işte...

    Güldüğün zaman yukarıya bakardın;

    Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı...

    Ne güzeldiler sen bilmiyordun...

    BEN SENİ SEVİYORDUM...

    Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler

    Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu

    Geri dönüyordu, çoğalarak

    Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteleyişim oluyordun

    Kalp ağrısı oluyordun,

    Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,

    Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,

    Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk

    Cesurduk...

    Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller...

    Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun...

    Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun

    Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra

    Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları

    Derken bir gün uzaktan gördüm seni...

    Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı

    Kalbimi acıttı her zamanki gibi...

    Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun

    Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi...

    İclal Aydın

  9. #9

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Gün olur, alır başımı giderim,
    Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
    Şu ada senin, bu ada benim,
    Yelkovan kuşlarının peşi sıra.

    Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
    Çiçekler gürültüyle açar;
    Gürültüyle çıkar duman topraktan.

    Hele martılar, hele martılar,
    Her bir tüylerinde ayrı telaş!...

    Gün olur, başıma kadar mavi;
    Gün olur başıma kadar güneş;
    Gün olur, deli gibi...

    Orhan Veli Kanık

  10. #10

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Gidelim buradan... Göğsünü sıkan, içini daraltan o laneti geride bırakıp gidelim. Burada yağmur bile güzel yağmıyor artık. Yağmuru güzel yağan bir yerlere gidelim.

    Gidelim buradan... Burası bizim değil. Nasıl başederiz bu kadar saçmalıkla? Her şeye sıfırdan başlanabilecek bir yerlere gidelim.

    Gidelim buradan... İlaçlarını yanına alma. Kitaplarımı almayayım ben de. Biraz da onlar çıldırtmıyor mu bizi? Havası ilaç, denizi kitap bir yerlere gidelim.

    Gidelim buradan... Bıktım tepemizde sallanan manasız sorulardan. Soru sorma artık bana. Soru sormayayım sana. Her türlü sorunun tedavülden kalktığı bir yerlere gidelim.

    Gidelim buradan. Burada insanlar kötü. Hep bir şeyler anlatmamızı bekliyorlar, hep bir şeyler anlatmamızı isteyecekler, bitmeyecek bu hiç bitmeyecek. Kimseye bir şey anlatmak zorunda kalmayacağımız bir yerlere gidelim.

    Gidelim buradan... Bak uyuyamıyorum yine. Senin de uykuların defolu, bölük pörçük. Huzur içinde uyuyabileceğimiz bir yerlere gidelim.

    Gidelim buradan. Ya sen bana gel ya da ben geleyim sana. Sonra gidelim. Hadi...

Sayfa 23/43 İlkİlk ... 131415161718192021222324252627282930313233 ... SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •