Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 32/43 İlkİlk ... 7222324252627282930313233343536373839404142 ... SonSon
423 sonuçtan 311 ile 320 arası

Konu: Günün Şiiri

  1. #311

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ÖLÜMÜN SIRRI [Nazım Hikmet]

    Ölümün sırrını sordum bir gence
    Güldü de bu ani suale önce
    Ölüm dedi, ölüm bir hiçtir bence
    Gençliğimi yalnız aşk ile ördüm

    Rast geldim ak saçlı bir ihtiyara
    Lanetler ederdi bir eski yare
    Sorunca ölümü dedi bir çare
    Çünkü rüya gibi bir hayat sürdüm

    Bu sırrı sormağa karar verdim ben
    Hayatı hicranla dolu ölüden
    Baktı boş gözlerle ayet okurken
    Dedi ben hayatı ölümde gördüm

  2. #312

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ÖLÜM NEDİR? [Bayram Tunca]

    Her şeyin bir ömrü, bir de ölümü vardır.
    Aslında ölüm her yerde her zaman vardır.
    Bedenimizdeki hücrelerde her an ölüm var.
    Duygu ve düşüncemizde her gün ölüm var.

    Tabiattaki canlılarda her zaman ölüm var.
    Küreyi-arzdaki gece ve gündüzde ölüm var.
    Hatta Kainattaki yıldızlarda bile ölüm var.
    Hayat olan her yerde her zaman ölüm var.

    Ölüm, hayatın son noktası, son durağıdır.
    Ölenin yatağı toprak, yorganı ot-yapraktır.
    Eğer lâyıksa, ondan sonraki bineği buraktır.
    Yoksa, gideceği yer cehennem, işi haraptır.

    Aslında, ölüm her an göz kırpıp duruyor.
    Genç ihtiyar tanımıyor, her an gelebiliyor.
    Her şeyin faniliğini en güzel ölüm anlatıyor.
    Ey nefsim, hisse almadınsa şair ne anlatıyor.

    Şu dünyada İnsanlar farklı farklıdır.
    İnsanların Ölümleri de farklı farklıdır.
    Alimin ölümü, zalimin ölümü farklıdır.
    Şehidin ölümü, teröristin ölümü farklıdır.

    Bazı hayatlar vardır, ölümden de beter.
    Eğer aradığını bulduysan o sana yeter.
    Eğer aradığını bulmadıysan sonun beter.
    Ey nefis, bu kadar nasihat da sana yeter.

    Her gece kefensiz yatıp kefensiz kalkıyoruz.
    Görüp duyduğumuz ölüme hayretle bakıyoruz.
    Farkında değiliz hayatımızı boşuna geçiriyoruz.
    Dünyalık her şeyi, kabir kapısında bırakıyoruz.

    Madem kabir kapası açık, ölüme çare yoktur.
    O zaman ömrümüzü baki bir ömre çevirmeliyiz.
    Madem ömür kısa, hayatta lüzumlu işler çoktur.
    Ömrümüzü her an lüzumlu işlerde harcamalıyız.

    Kimbilir Azrail, ne zaman ne şekilde kapıyı çalacak.
    Bilemiyoruz, canımızı neyi vesile edip, nasıl alacak.
    Sizi bilmem ama, bana hayatta birkaç kez ikaz yaptı.
    Dünya fani, ölüm hak, sakın unutma bak ikazını yaptı.

    Ey Ademoğlu, inanmazsan ölüm idam-ı ebedidir.
    Eğer inanırsan, ölüm senin için terhis teskeresidir.
    İnanmazsan kabir senin için bir zindan-ı ebedidir.
    Eğer inanırsan, cennet bahçesine açılan bir kapıdır.

  3. #313

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ÖLÜM [Bayram Tunca]

    Ey nefsim, kaç bakalım kaç sen.
    Daha ne kadar kaçacaksın sen.
    Başıma ne işler açacaksın sen.
    Fizana da kaçsan, Azrail’den kurtulamasın.

    Baki değilsin ki, ilelebet yaşayacaksın.
    Ne kadar kaçsan da Azrail’den kaçamazsın.
    Hem hiç kurtulan olmuş ki sen kurtulasın.
    Hiç istisna edilmiş ki sen istisna olacaksın.

    Gidenlerin çetelesi tutulmak istenseydi.
    Ne katip, ne kalem ne de defter yeterdi.
    Hem gidenler gelenlerden daha çoktur.
    Hem gidenlerden geri gelen hiç yoktur.

    Gelenler konuyor, konanlar da göçüyor.
    Ömrün azı da çoğu da bir yel gibi geçiyor.
    Yaptıkların gizli kamera ile kayda geçiyor.
    Kara kutusu açılan gerçeği görüp şaşıyor.

    Ey nefsim sonradan şaşırmak istemiyorsan
    Helal dairesi keyfe kafidir, harama kaçma
    Benim başıma da daha fazla işler açma
    Bak! ben de şikayetçi olurum sonra senden

  4. #314

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    BEYAZ BİR GEMİDİR ÖLÜM [Behçet Aysan]

    sen bu şiiri okurken
    ben belki başka bir şehirde olurum

    kötü geçen bir güzü
    ve umutsuz bir aşkı anlatan

    rüzgarla savrulan
    kağıt parçalarına
    yazılmış

    dağıtılmamış
    bildiriler gibi

    uzun bir yolculuğa hazırlanan
    yalnız bir yolculuğa.

    çünkü beyaz bir gemidir ölüm

    siyah denizlerin hep
    çağırdığı

    batık bir gemi

    sönmüş yıldızlar gibidir

    yitik adreslere benzer
    ölüm

    yanık otlar gibi.

    Sen bu şiiri okurken
    ben belki başka bir şehirde
    ölürüm.

  5. #315

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    YOKLUK AYRILIK VE ÖLÜM [Emrah Sakallığolu]

    Soğuk ve karklı gecelerde
    Pislikleri örttüğü sanılan kar
    Mezarım oldu benim
    Benim en büyük acım

    Seninle bir cadde köşesinde,
    Buluşmayıda sevmiştim.
    O cadde köşesinde,
    Yok olmayıda.

    Kimsenin görmediği ve bilmediği
    Bir canavar vardı karların altında
    Biz ona ayrılık diyoruz hani
    Onun için,

    Ben seninle bir cadde köşesinde,
    Buluşmayıda sevmiştim.
    O cadde köşesinde,
    Ayrılmayıda.

    Kimsesiz caddelerde gözlerimizin
    Birbirlerine fısıldaşarak söyledikleri
    Aşk sözcüklerinde yemin etmiştik hani
    Onun için,

    Ben seninle bir cadde köşesinde,
    Buluşmayıda sevmiştim.
    O cadde köşesinde,
    Ölmeyide.

  6. #316

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ÖLÜME İNAT [Mustafa Alıcı]

    gökyüzüne resim çizdin mi hiç
    karanlığa inat
    yıldızlar serpip saçlarına,
    bekledin mi güneşin doğuşunu
    zamana inat
    uçabileceğine inandın mı hiç
    yıldızlara kavuşmak için
    bir kuşun kanadından düşüp
    öldün mü
    yaşadın mı
    sana inat
    aşka inat
    ve öldün mü
    herşeye inat

  7. #317

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ÖLÜM [Murat Özkıyıkçı]

    ölmek nedir sizce
    toprağa konup üzerinizin kapatılmasınımı
    yoksa...
    kimsenin hatırlamadığı bi doğum günümü
    etlerinizin toprağa karışmasımı?
    en sevdiğiniz filmi yanlız seyretmekmi
    ölmek
    nedir sizce
    hiç hatırlanmamak mı?
    unutulmakmı?
    Yoksa...
    gözlerinizi kapattığınızda
    sizi kimsenin düşünmediğini bilmekmi?
    nedir ölmek
    sadece sizi taşıyan etlerin durmasımı
    yoksa sizin o etleri taşımanızmı?

  8. #318

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ÖLÜM İŞARETİ [Emre Erkut]

    Sonbahar esintisi yapraklar solmuş sarı sarı
    Hafifçe esen rüzgar ılık uğultulu
    Baktığım zaman mevsimin aynasına karanlık
    Korkutuyor gördüklerim doğanın yok oluşu
    Nehirlerin ırmakların kuruması bile sebep oldu korkuma
    Bir gün geldi aynamı bile bulamadım karşımda

    Herşey gibi doğa gibi insanlık ırk gibi yok olmuştu
    Sebep neydi yok eden insan hiç düşünmeden
    Yok eden hırs istekti dünyaya yetip biten
    Biz aslında hiç düşünmeden kendimizi yok ettik
    Bir varoluşun sıra dışı isteklerine boyun bükerek
    Bir kayboluş ve karanlığı kendimize benimsedik

    Ölümün işareti kadar hain kendi cocuğuna kıyacak kadar gaddar
    Ne beklesin insanlık tarihinden sevgimi saygımı
    Ne bulsunki seven aşık deger verdiği eşinden
    Ölüm işareti kadar yakın bir deprem kadarda sessizdi kıyamet

  9. #319

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ÖLÜM [Emre Alptekin]

    Herşey bu kadar kolay mı?
    Sen geldin aklıma,niye desem bende bilmiyorum.Seyrettiğim bir yaşam belkide benimki,müdahale etmek
    senin tarzın,benimse tembelliğim.Niye yazıyorum yine ?
    Kaçışım bu sayfalar,beyaz üzerine siyah,kalemin rengi...Benim rengim.Gerçekler acı olmaya başlayınca
    buraya gelirim ,severim burayı.
    Beyazı hayelleri hatırlatır bana,siyahı gerçekleri...
    Ama sen bu sayfaya baktığında nedense yazıları görürsün...siyahı
    Kimsenin aklına gelmez üstüne yazılan...beyaz.
    Düşünürümde,düşünmek beni üzer.
    Artık sevmeyeceğim diye başlar yeni hayatın ,bitince eskisi,
    Bir boşluktur kaplar seni,aşkın küllenir yine.
    Bekler rüzgarını...engeli sen olursun,hatıralar olur.

  10. #320

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    YİNE ÖLÜME DAİR [Nazım Hikmet]

    Zevcem,
    ruhu revanım
    Hatice Pîrâyende,
    ölümü düşünüyorum,
    demek ki arteryo skleroz
    başlıyor bende...
    Bir gün
    kar yağarken,
    yahut
    bir gece,
    yahut
    bir öğle sıcağında,
    hangimiz ilkönce,
    nasıl
    ve nerde öleceğiz?
    Nasıl
    ve ne olacak
    ölenin son duyduğu ses,
    son gördüğü renk,
    kalanın ilk hareketi
    ilk sözü
    ilk yediği yemek?
    Belki de birbirimizden uzakta öleceğiz.
    Haber
    çığlıklarla gelecek,
    yahut da ima edecekler,
    ve kalanı yalnız bırakıp
    gidecekler...
    Ve kalan
    karışacak kalabalığa.
    Yani efendim, hayat...
    Ve bütün bu ihtimâlât
    1900 kaç senesinin
    kaçıncı ayı
    kaçıncı günü
    kaçıncı saatinde?
    Zevcem,
    ruhu revanım
    Hatice Pîrâyende,
    ölümü düşünüyorum,
    geçen ömrümüzü düşünüyorum.
    Kederli
    rahat
    ve hodbinim.
    Hangimiz ilkönce
    nasıl
    ve nerde ölürsek ölelim,
    seninle biz
    birbirimizi
    ve insanların en büyük dâvasını sevebildik
    - dövüştük onun uğruna -,
    «yaşadık»
    diyebiliriz.

Sayfa 32/43 İlkİlk ... 7222324252627282930313233343536373839404142 ... SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •