Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 33/43 İlkİlk ... 82324252627282930313233343536373839404142 ... SonSon
423 sonuçtan 321 ile 330 arası

Konu: Günün Şiiri

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ÖLÜME DAİR [Nazım Hikmet]

    Buyrun, oturun dostlar,
    hoş gelip sefalar getirdiniz.
    Biliyorum, ben uyurken
    hücreme pencereden girdiniz.
    Ne ince boyunlu ilâç şişesini
    ne kırmızı kutuyu devirdiniz.
    Yüzünüzde yıldızların aydınlığı
    başucumda durup el ele verdiniz.
    Buyrun, oturun dostlar
    hoş gelip sefalar getirdiniz.

    Neden öyle yüzüme bir tuhaf bakılıyor?
    Osman oğlu Hâşim.
    Ne tuhaf şey,
    hani siz ölmüştünüz kardeşim.
    İstanbul limanında
    kömür yüklerken bir İngiliz şilebine,
    kömür küfesiyle beraber
    ambarın dibine...

    Şilebin vinci çıkartmıştı nâşınızı
    ve paydostan önce yıkamıştı kıpkırmızı kanınız
    simsiyah başınızı.
    Kim bilir nasıl yanmıştır canınız...
    Ayakta durmayın, oturun,
    ben sizi ölmüş zannediyordum,
    hücreme pencereden girdiniz.
    Yüzünüzde yıldızların aydınlığı
    hoş gelip sefalar getirdiniz...

    Yayalar-köylü Yakup,
    iki gözüm,
    merhaba.
    Siz de ölmediniz miydi?
    Çocuklara sıtmayı ve açlığı bırakıp
    çok sıcak bir yaz günü
    yapraksız kabristana gömülmediniz miydi?
    Demek ölmemişsiniz?

    Ya siz?
    Muharrir Ahmet Cemil?
    Gözümle gördüm
    tabutunuzun
    toprağa indiğini.

    Hem galiba
    tabut biraz kısaydı boyunuzdan.
    Onu bırakın Ahmet Cemil,
    vazgeçmemişsiniz eski huyunuzdan,
    o ilâç şişesidir
    rakı şişesi değil.
    Günde elli kuruşu tutabilmek için,
    yapyalnız
    dünyayı unutabilmek için
    ne kadar çok içerdiniz...
    Ben sizi ölmüş zannediyordum.
    Başucumda durup el ele verdiniz,
    buyrun, oturun dostlar,
    hoş gelip sefalar getirdiniz...

    Bir eski Acem şairi :
    «Ölüm âdildir» — diyor,—
    «aynı haşmetle vurur şahı fakiri.»

    Hâşim,
    neden şaşıyorsunuz?
    Hiç duymadınız mıydı kardeşim,
    herhangi bir şahın bir gemi ambarında
    bir kömür küfesiyle öldüğünü?...

    Bir eski Acem şairi :
    «Ölüm âdildir» — diyor.
    Yakup,
    ne güzel güldünüz, iki gözüm.
    Yaşarken bir kerre olsun böyle gülmemişsinizdir...
    Fakat bekleyin, bitsin sözüm.
    Bir eski Acem şairi :
    «Ölüm âdil...»
    Şişeyi bırakın Ahmet Cemil.
    Boşuna hiddet ediyorsunuz.
    Biliyorum,
    ölümün âdil olması için
    hayatın âdil olması lâzım, diyorsunuz...

    Bir eski Acem şairi...
    Dostlar beni bırakıp,
    dostlar, böyle hışımla
    nereye gidiyorsunuz?

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ÖLÜMLÜ İNSANLAR İÇİN [Cahit Külebi]

    Hepiniz öleceksiniz!
    Tanrı katına çıkacaksınız utanmadan!
    Ruhlarınız koyup kaçacak sizi!
    Topraklara gömüleceksiniz.

    Kurtlar, böcekler, solucanlar
    Sevinçle saldıracak üstünüze.
    Elleriniz bomboş kalacak,
    Kimse bakmayacak resminize.

    Sevilmiş kadınların hayali
    Dumanlar gibi dağılacak;
    Faydaydı, şöhretti, merhametti
    Semtinize uğramayacak.

    Gözleriniz yok artık!
    Dünyamızı göremeyeceksiniz!
    Okşamak, gülmek, konuşmak
    Yok olmuş bir selde yüzeceksiniz,

    Yavaş yavaş çürüyeceksiniz

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    FARENİN ÖLÜMÜ [Cahit Külebi]

    Umutsuzdu, yalnızdı, hali yoktu,
    Canı çok yanıyordu günlerden beri.
    Ne alnında dolaşan bir dost eli
    Ne yardım isteyecek kimsesi vardı,
    Ne Tanrısı, ne de peygamberi.

    Günlerdir karanlık deliklerde
    Yanıp sönüyordu gözleri.
    Sevinç değil ki paylaşılsın
    Kendi kendinindi kaderi.

    Sürüne sürüne dışarı çıktı.
    Kıvrıldı ateşte pençeleri.
    Kurtuldu rahat etti farecik,
    Rahat etti dişleri.

    Kibardı, incecikti kuyruğu,
    Vücudu, küçücük pençeleri.
    Bir makara gibi çözüldü,
    Unuttu kedileri.

    Farecik! Nazlıcık! Garipçik!
    Canı çok yanıyordu günlerden beri.
    Kibardı, incecikti kuyuğu;
    Boş koydu delikleri.

    Bir varken bir yok oldu,
    İşte dünyamızın işleri.

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ÖLÜME EĞİLMEK [Aziz Nesin]

    Uyumaya değil
    Rüyalarıma gidiyorum
    Orada yaşayacağım isteğimce
    Uyanıkken hiç yaşayamadığım
    Hepsi de gençti güzeldi
    Sevdim sevildim diye aldanarak
    Son gördüğüm onlar olacak
    Bunca yıldır sevgiye dayanamadığım
    Ölüme değil
    Sonsuzluğa gidiyorum
    Orda dinleneceğim gönlümce
    Yaşarken hiç mi hiç dinlenemediğim
    Kalemim yine elimde
    Kağıtlarım da önümde
    Son uykusunda düşecek başım
    Sağlığımda hiç eğmediğim

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    HACI MURAD'IN ÖLÜMÜ [Attila İlhan]

    hacı murad'la öldük eski kafkasya'da
    ihtiyar çuvasgili santur calıyordu
    ne çaldığı zaten anlaşılmıyordu
    oğlu belki o saat asılıyordu
    şarap patlak vermişti isyan masada

    atlas gömlekleri boyundan ilikli
    sabahlara kadar hançer dokuyanlar
    mezmur okuyarak duvar duvar
    dudaklarında karanlık ilkbahar
    gözbebekleri çelik çekirdekli

    çalarak getirdiği korkak tatarların
    bakunin yazması kitaplarından
    dinamitler yürür bakü sokaklarından
    siyah bir toz olur doru kısraklarından
    öfkeli kazakları II'nci nikola'nin

    ölmek fısıldadıkça son semaveri
    bulutlanır çay kristal fincanda
    ışıklar gizlice bilenir zindanda
    bir ustura çizgisi azerbeycan'da
    hacı murad'ın üzengileri

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ÖLÜM BİLE [Ahmet Erhan]

    Ölüm bile geç kaldıktan sonra
    Bütün ilkleri sona bırakmanın belki de tam zamanı
    Ben her şey bir ırmaktır sanırdım
    Bunun için günlükler tutmaya kalktım
    Ve tarihleri karıştırdım nasıl da

    Aldım şapkamı gidiyorum şimdi
    İniyorum kentin çekirdeğine
    kendime yeni dalgınlıklar buldum son günlerde
    Dev yapılar ufuk çizgisinin önünde birer parmaklık gibi
    Kırmaya kalksam çocuklar uyanacak
    Ben odama döneyim en iyisi

    Öyleyse nice yağmur
    Niye bir kız saçı gibi sokaklarda
    Aynaya baksam kalbim görünür
    Aklımda gitgide büyüyen yara
    Bir ağacın en uzak dalı gibi sessizce çürür
    Ölüm, evet ölüm bile geç kaldıktan sonra

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ÖLÜME UYANIŞ [Ahmet Arslan]
    Uyansam, uyandirilsam simdi, çok geç olmadan.
    Bu rüya kötüye gidiyor, uyandirin beni bu uykudan.
    Gördüklerim çok gerçekci, acaba yaniliyormuyum?
    Herkes yasiyorda, ben mi uyukluyorum!

    Yürüdügüm yollarin sonu çikmaz sokak.
    Hiç yabanci degil bu yol, ayaklarim önceden geçmis olacak.
    Bilmiyorum bu kaçinci geçisim bu yoldan, bir kisir dönence.
    Uyanmayi bekliyorum, ayni dönemeci tekrar görünce!

    Istiyorum kalkmayi, uyanmayi, herseyi silip bastan baslamayi.
    Gayretimi tazeleyip yola koyulmayi, O'nu aramayi.
    Bulmayi, beni uyandiracak olani, kapisina köle olmayi.
    O ki, beni yasatip, yapan imtihani, ögreten aklimi kullanmayi!

    Rüyamda bir dünya var, akarsulari soguk, denizleri derin.
    Bir de levhâ var, yaziyor: mânayi maddeden ayirt edin!
    Içimde bir fisilti; bir gün ayrilacagim ama bu kadar mi çabuk?
    Dünya hayati, bitirmem gereken yolculuk!

    Yollar eskisi gibi degil artik, sokaklar da degisik.
    Insanlar ayni, lâkin rüyalardan açilmis birer pencerecik.

    Bir uyanisa dogru ilerliyorum simdi, içimde haykiris...
    Rüyamin sonu belliymis meger, ölüme uyanis!

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Nerede İnsanlık?

    Nerdesin ey insanlık, yitik mi kardeşliğin?
    Çaresizlik içinde kıvranıyor bak canlar
    Bize miydi nisyanlık, bitik mi serkeşliğin?
    Feleğin pençesinden, kaçamıyor insanlar..

    Çaresizlik içinde çöpte lokma bulanlar
    Muhtaç bir yudum süte aç biilaç çocuklar
    Kurumuş göğüslerden kan damlatır analar
    Yara derinde merhem bulamıyor insanlar..

    Fırınlarda ekmekler pişmiyor can yanarken
    Sular serinletmiyor göz yaş olup kanarken
    Dünya ibret almıyor insan boğazlanırken
    ********* diz boyu uslanmıyor insanlar..

    Can taşıyan her varlık, hani çok kutsal idi
    Böcekteki can neyse insandaki o idi
    İnsanların içine bu duygu nasıl girdi
    Vampir olsa doyunca bırakmıyor insanlar..

    Gün gelip devran döner, mazluma doğar güneş
    Hayat yağar göklerden, sonsuz rahmetlere eş
    Gazap sararsa korku imansıza tebelleş
    Girecek delik kalmaz inanmıyor insanlar..

    Yaşadıkça dünyada akla getir mazlumu
    Tek gayesi durdurmak yaşanan bu zulüm’ü
    Bir avuç petrol için ey Allahın zalimi
    Kazılan kuyuları göremiyor insanlar..

    Büyük devletlik başka bizde büyük devlettik
    Asırlarca dünyada üç kıta da hükmettik
    Savaş çıktığı anda zannetme ki seyrettik
    Medeniyet dağıttık, unutmuyor insanlar..

    Yeniden doğar biri az kaldı sıkı durun
    Belki son çırpınışlar haydi son kez kudurun
    Tepenize binince isterseniz durdurun
    Atom-matom vız gelir bileniyor insanlar..

    Hesapları yapmışlar okyanuslar ardından
    Yüzü sevgiyle baksa irin akar karnından
    Herkes gelip geçecek bu feleğin çarkından
    Allahın hesabı var bilemiyor insanlar..

  9. #9

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Atatürk Şiirleri



    ***Atatürk Ağlamasın

    Düşmanlar gülüyor
    Dostları nerede
    Atatürk ağlıyor

    Gaziler uyuyor
    Bayramlar nerede
    Atatürk ağlıyor

    Şehitler küsüyor
    Gençleri nerede
    Atatürk ağlıyor

    Dereler akmıyor
    Güneşi nerede
    Atatürk ağlıyor

    Tabiat kurumuş
    Ormanlar nerede
    Atatürk ağlıyor

    Ekinler kurumuş
    Efendi nerede
    Atatürk ağlıyor

    Balıklar ölüyor
    Denizler nerede
    Atatürk ağlıyor

    Kuyusu kazınmış
    Seveni nerede
    Atatürk ağlıyor

    Düşmanı koruyan
    Yalaka nerede
    Atatürk ağlıyor

    Doğrular kovulmuş
    Köyleri nerede
    Atatürk ağlıyor

    Hainler korunmuş
    Yiğitler nerede
    Atatürk ağlıyor

    Atayı savunan
    Aydınlar nerede
    Atatürk ağlıyor

    Vatanı gidiyor
    Askerler nerede
    Atatürk ağlıyor

    Akşamlar geliyor
    Sabahlar nerede
    Atatürk ağlıyor

    Şeriat geliyor
    Laikler nerede
    Atatürk ağlıyor

    Kasımlar ağlıyor
    Nisanlar nerede
    Atatürk soruyor

    Hüzünler çağırıyor
    Mutluluk nerede
    Atatürk ağlıyor

    Gülmeyi unutmuş
    Çocuklar nerede
    Atatürk ağlıyor

    Sevmeyi unutmuş
    Gönüller nerede
    Atatürk ağlıyor

    Bırakın kavgayı
    Dostluklar nerede
    Atatürk ağlıyor

    Bırakın savaşı
    İnsanlık nerede
    Atatürk ağlıyor

    Atatürk ölüyor
    Dernekler nerede
    Vatanı ağlıyor

  10. #10

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Atatürk (100.Yıl Marşı)

    Dünya lideridir ATATÜRK,
    Seninle dimdik,
    En yüce Türk,
    ATATÜRK,ATATÜRK,
    Bir ulus seninle uyandı,
    Bayrağımız al beyaz,
    Semada dalgalandı,
    En yüce Türk,
    ATATÜRK,ATATÜRK,
    Dünyanın gözü bizde,
    En güzel bayramlar bizde,
    En yüce Türk,
    ATATÜRK,ATATÜRK,
    Yüzyılın içinde tarih yazdık,
    Vatan uğruna şehitler verdik,
    En yüce Türk,
    ATATÜRK,ATATÜRK,
    Dünya lideridir ATATÜRK,
    Seninle dimdik,
    En yüce Türk,
    ATATÜRK,ATATÜRK.

Sayfa 33/43 İlkİlk ... 82324252627282930313233343536373839404142 ... SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •