REKLAM

Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 38/43 İlkİlk ... 1328293031323334353637383940414243 SonSon
423 sonuçtan 371 ile 380 arası

Konu: Günün Şiiri

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    VİSÂL
    Beni zaman kuşatmış, mekan kelepçelemiş;
    Ne sanattır ki, her şey, her şeyi peçelemiş...
    Perde perde veralar, ışık başka, nur başka;
    Bir anlık visal başka, kesiksiz huzur başka.
    Renk, koku, ses ve şekil, ötelerden haberci;
    Hayat mı bu sürdüğün, kabuğundan, ezberci?
    Yoksa göz, görüyorum sanmanın öksesi mi?
    Fezada dipsiz sükut, duyulmazın sesi mi?
    Rabbim, Rabbim, Yüce Rab, âlemlerin Rabbi, sen!
    Sana yönelsin diye icad eden kalbi, sen!
    Senden uzaklık ateş, sana yakınlık ateş!
    Azap var mı alemde fikir çilesine eş?
    Yaşamak zor, ölmek zor, erişmekse zor mu zor?
    Çilesiz suratlara tüküresim geliyor!
    Evet, ben, bir kapalı hududu aşıyorum;
    Ölen ölüyor, bense ölümü yaşıyorum!
    Sonsuzu nasıl bulsun, pösteki sayan deli?
    Kendini kaybetmek mi, visalin son bedeli?
    Mahrem çizgilerine baktıkça örtünen sır;
    Belki de benliğinden kaçabilene hazır.
    Hatıra küpü, devril, sen de ey hayal, gömül!
    Sonu gelmez visalin gayrından vazgeç, gönül!
    O visal, can sendeyken canını etmek feda;
    Elveda toprak, güneş, anne ve yâr elveda!

    Necip Fazıl Kısakürek

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    NE İÇİNDEYİM ZAMANIN

    Ne içindeyim zamanın,
    Ne de büsbütün dışında;
    Yekpare, geniş bir anın
    Parçalanmaz akışında.

    Bir garip rüya rengiyle
    Uyuşmuş gibi her şekil,
    Rüzgarda uçan tüy bile
    Benim kadar hafif değil.

    Başım sükutu öğüten
    Uçsuz bucaksız değirmen;
    İçim muradına ermiş
    Abasız, postsuz bir derviş.

    Kökü bende bir sarmaşık
    Olmuş dünya sezmekteyim,
    Mavi, masmavi bir ışık
    Ortasında yüzmekteyim.



    Ahmet Hamdi TANPINAR

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Ah ulan Rıza

    Neden halâ gelmedi, yoksa
    Saati mi şaşırdı hıyar?
    Gerçi hiç saati olmadı ama
    En azından birine sorar.

    Cebimde bir lira desen yok,
    Madara olduk meyhaneye!
    Ah eşşek kafam benim,
    Nasıl da güvendim bu hergeleye!

    Gelse, balığa çıkacaktık,
    Ne çekersek kızartıp birayla yutacaktık.
    Kafamız tam olunca, şarkılar döktürüp
    Enteresan hayâllere dalacaktık.

    Bu sandalı geçen hafta denk getirip
    Çalıntıdan düşürdük.
    Arkadaşlar ısrar etti,
    Biz de, iyi olur, bize uyar diye düşündük.

    Saat sekizde gelecekti,
    Bana birkaç milyon borç verecekti.
    Yoksa o nemrut karısı kaçtı da
    Onun peşinden mi gitti?

    Eğer öyleyse yandık,
    Gudubet gene yaptı yapacağını!
    Geçen sene de merdivenden itip
    Kırmıştı Rıza'nın bacağını.

    Abi, kadında boy şu kadar;
    Kalça fırıldak, göz patlak, kafa çatlak!
    Korkuyorum, bir gün ya kendini asacak,
    Ya horlarken Rıza'yı boğacak!

    Bak, şimdi acıdım, aşkolsun adama,
    Ben olsam, vallahi baş edemem!..
    Hele beş tane velet var ki boy-boy,
    Allah'tan düşmanıma dilemem!

    Aslında iyi çocuktur Rıza, efendi huyludur,
    Herkesin suyuna gider.
    Yoksa, kalıba vursan hani,
    Tek başına on tane adam eder!

    Bir keresinde, hiç unutmam
    Üç-beş zibidi haraca dadandı;
    Rıza, sandalyeyi kaptığı gibi
    Herifleri hastaneye kadar kovaladı!

    Aynı mahallede büyüdük, aynı kızları sevdik,
    Aynı kafadaydık.
    Orta ikiden bıraktık, matematik ağır geliyordu,
    Biz, başka havadaydık.

    Aynı gömleği giyer, aynı sigaraya takılır,
    Aynı takımı tutardık.
    Fener'in her maçına iddialaşıp
    Millete az mı yemek ısmarladık!..

    Bir tek askerde ayrıldık,
    Bana Bornova düştü, ona Gelibolu.
    Döner dönmez evlendirdiler,
    En büyük salaklığı da bu oldu!..

    Bense hiç düşünmedim, zaten param yoktu.
    Hep tek tabanca gezdim.
    Benim beğendiğimi anam istemedi,
    Onun gösterdiğini ben sevmedim.

    Neyse, bunlar derin mevzu...
    Anlaşıldı, bu herif artık gelmeyecek.
    Ufaktan yol alayım
    Anam evde yalnız, şimdi merağından ölecek!..

    Gittim, vurup kafayı yattım;
    Rüyamda gördüm, gülümseyerek geldiğini.
    Ne bilirdim, yolda kamyon çarpıp
    Hastaneye kavuşmadan can verdiğini!..

    Vay be Rıza!..
    Sonunda sen de düşüp gittin Azrail'in peşine!
    Dün, boşuna günahını almışım,
    Ne olur, kızma bu kardeşine!

    Öğlen kahvede söylediler, Rıza öldü, dediler
    Ne kolay söylediler!
    Sanki dev bir taş ocağını
    Kökünden dinamitleyip üstüme devirdiler!

    Ah dostum... o kocaman gövdene
    O beyaz kefeni nasıl kıyıp giydirdiler?
    O zalim tabutun tahtalarını
    Senin üstüne nasıl böyle çivilediler?

    Yani sen şimdi gittin, yani yoksun,
    Yani bir daha olmayacak mısın?
    Yani bir daha borç vermeyecek,
    Bir daha bira ısmarlamayacak mısın?

    Peki, beni kim kızdıracak,
    Kim zar tutacak, kim ağzını şapırdatacak?
    Peki, beni bu köhne dünyada
    Senin anladığın kadar kim anlayacak?

    Ulan Rıza... ne hayâllerimiz vardı oysa,
    Ne acayip şeyler yapacaktık...
    Totoyu bulunca dükkân açacak,
    Adını Dostlar Meyhanesi koyacaktık.

    Talih yüzümüze gülecekti be!..
    Karıyı boşayıp sıfır mersedes alacaktık.
    Hafta sonu iki yavru kapıp
    Boğaz yolunda o biçim fiyaka atacaktık!

    Ah ulan Rıza... bu mahallenin,
    Nesini beğenmedin de öte yere taşındın?
    Ara sıra gıcıklaşırdın ama inan ki,
    Benim en kıral arkadaşımdın!..

    Ah ulan Rıza... ben şimdi,
    Bu koca deryada tek başıma ne halt ederim?
    Senden ayrılacağımı sanma,
    Bir kaç güne kalmaz, ben de gelirim!..

    Yusuf Hayaloglu

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Gülce

    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Ulu dilber kalesinin burcunda
    Muhteşem belaya nazır
    Topuklarım boşluğun avcunda
    Derin yar adımı çağırır
    Dikildim parmaklarımın ucunda
    Bir gamzelik rüzgâr yetecek
    Ha itti beni, ha itecek
    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Civan hazır
    Divan hazır
    Ferman hazır
    Kurban hazır

    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Güzelliğin zulme çaldığı sınır
    Başım döner, beynim bulanır
    El etmez
    Gel etmez
    Gülce'm uzaktan dolanır
    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Gülce bir davet
    Mecaz değil
    Maraz değil
    Gülce bir afet
    Peri değil
    Huri değil
    Gülce beyaz sihir
    Gülce ölümcül naz
    Buram buram zehir
    Yar yüzünde infaz

    Bir gamzelik rüzgâr yetecek
    Ha itti beni, ha itecek
    Güzelliğin zulme çaldığı sınır
    Uçurumun kenarındayım Hızır
    Ben fakir
    En hakir
    Bin taksir
    Ateşten
    Kalleşten
    Mızrakla gürzden
    Dabbetülarz'dan
    Deccal’dan, yedi düvelden
    Korku nedir bilmeyen ben
    Tir tir titriyorum Gülce’den
    Ödüm patlıyor Gülce’ye bakmaktan
    Nutkum tutuluyor, ürperiyorum
    Saniyeler gözlerimde birer can
    Her saniyede bir can veriyorum


    Ömer Lütfi Mete

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Yavaş yavaş ölürler
    Seyahat etmeyenler.
    Yavaş yavaş ölürler
    Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
    Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.
    Yavaş yavaş ölürler
    Alışkanlıklarına esir olanlar,
    Her gün aynı yolları yürüyenler,
    Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
    Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile
    girmeyenler,
    Bir yabancı ile konuşmayanlar.
    Yavaş yavaş ölürler
    Heyecanlardan kaçınanlar,
    Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
    görmek istemekten kaçınanlar.
    Yavaş yavaş ölürler
    Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,
    Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
    Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına
    çıkmamış olanlar
    Pablo Neruda

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bilmem siz de özlüyor musunuz,
    insanların o eski samimiyetlerini...
    Tadı damaklarınızda kalan o bahçe sohbetlerini...
    Menfaatler daha henüz geçmemişken paylaşımdaki bereketin önüne ve mütevazilik iyi insan olmanın mayasıyken henüz...
    Şimdilerde insanlar, huzur dışında her şeye sahip, çok şeyleri var. Ama içlerinde bir fırtına, bakışlarda güvensizlik ve yürekleri dört duvar...

    -Uğur Gökbulut-

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Benden Sonra Mutluluk


    Bunca yıl yaşadım
    Elime ne geçtiyse yitirdim
    Biraz daha yaşayacağım
    Yalnız bir şey biriktirdim

    Bir bakış, bir görüş, bir duyu, bir düşünce
    Belki aç kalacağım

    Suçlanacağım ölünce
    Biraz yazdım, artık hep yazacağım

    Hüzünden baş alamadım
    Görünce


    Özdemir Asaf

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Anne ben geldim, üstüm başım
    Uzak yolların tozlarıyla perişan
    Çoktan paralandı ördüğün kazak
    Üzerinde yeşil nakışlar olan

    Anne ben geldim, yoruldum artık
    Her yolağzında kendime rastlamaktan
    Hep acılı, sarhoş ve sarsak
    Şiirler çırpıştıran bi adam

    Kurumuş kuyunun suyu, incirin
    sütü çoktan çekilmiş
    Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi
    Ayrık otları, dikenler bürümüş

    Kapıdaki çıngırak kararmış nemden
    Atnalı ve sarmısak duruyor ama
    Oğlum, mektup yaz diyen
    Sesin hala kulaklarımda

    Anne ben geldim, ağdaki balık
    Bardaktaki su kadar umarsızım
    Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
    Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın..

    Ahmet Erhan

  9. #9

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim
    akar suyun
    meyve çağında ağacın
    serip gelişen hayatın düşmanı.
    Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına :
    - çürüyen diş dökülen et-
    bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler
    Ve elbette ki sevgilim elbet
    dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya
    dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle : işçi tulumuyla
    bu güzelim memlekette hürriyet.
    Bursa da havlucu Recebe
    Karabük fabrikasında tesviyeci Hasana düşman
    fakir köylü Hatçe kadına
    ırgat Süleymana düşman
    sana düşman bana düşman

    düşünen insana düşman
    vatan ki bu insanların evidir
    sevgilim onlar vatana düşman…

    Nazım Hikmet RAN

  10. #10

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Şurdan bir tren geçiyor ki
    bende o trene bakıyorum ki
    trenin üzerinde bir yazı yazıyor ki
    odada expressmiş ki
    trenin içinde bir güzel var ki
    ama ben güzeli tanımıyorum ki
    bende mahsus trene biniyorum ki
    ondan sonra Haydar paş. Istanbul-Haydarpaşada iniyoruz ki
    Bende mahsus kendimi bir köşeye giriyorum ki
    Maksat tanışmak için ki
    Ondan sonra oda trenden iniyor bende iniyorum ki
    kendimi mahsus değdiriyorum diyor önüne baksana diyor.

Sayfa 38/43 İlkİlk ... 1328293031323334353637383940414243 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •