Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 25/28 İlkİlk ... 1516171819202122232425262728 SonSon
272 sonuçtan 241 ile 250 arası

Konu: Saglı Bilgisi ve Ansiklopedisi

  1. #241

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Havuç

    ( daucus carota )
    Maydanozgillerden; uzunca koni şeklinde ve etli olan kökünden dolayı sebze olarak yetiştirilen bir çeşit bitkidir. İçeriğinde şeker, A vitamini ve karotin vardır.
    Kullanıldığı yerler: Müzmin kabızlığı giderir. Çocuk ishallerini keser. Bağırsak iltihaplarını giderir. Mide ve bağırsak kanamalarını keser. Kansızlığı giderir. Cilde canlılık verir. Anne sütünü artırır. Cilt ve göz hastalıklarını önler. Böbrek ağrılarını dindirir. Vücuda kuvvet verir. Astım, bronşit, ses kısıklığında göğsü yumuşatır, rahatlık verir. Veremde de faydalıdır. Mide ve onikiparmak ülserinde şikayetleri giderir. Kalp hastalıkları ve damar sertliğinde faydalıdır. İdrar ve bağırsak gazlarını söktürür. Aybaşı halinin muntazam ve ağrısız olmasını sağlar. Diş etlerini kuvvetlendirir. Yüz ve boyun kırıklıklarını giderir. Görme gücünü artırır.

  2. #242

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Hayıt

    ( ayıt )
    Mineçiçeğigiller familyasından; batı ve güney Anadolu'da yetişen bir ağaçtır. Haziran - Temmuz aylarında mor renkli çiçekler açar. Dalları ve yapraklarında, uçucu ve sabit yağ, tanen, sineol, şekerleri kristalize maddeler ve bir glikozit vardır.
    Kullanıldığı yerler: İdrar söktürür. Sancıları keser. Aybaşı kanamalarını düzenler. Anne sütünü artırır. Hazımsızlığı giderir. Karın ağrısını ve ishali keser. Ayak şişlerini indirir. Akrep ve arı sokmalarında faydalıdır

  3. #243

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Helvacıkabağı

    ( kestanekabağı )
    Kabakgillerden tatlısı yapılan bir çeşit kabaktır. Yaprakları uzun ve büyüktür. Çekirdekleri yoktur. Ev ilaçlarında çekirdekleri kullanılır.
    Kullanıldığı yerler: Bağırsak kurtlarının düşürülmesinde yardımcı olur.

  4. #244

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Şifalı Bitkiler 1
    DAR YAPRAKLI SİNİRLİOT(Plantago lanceolata-majör)

    Bağa yaprağı, Ateş yaprağı olarak ta bilinir. Geniş yapraklı sinirli ot da aynı etkilere sahiptir ve aynı biçimde kullanılır. Her ikisi de kır yollarında, çimenlik tarla kıyılarında, çukurlarda ve nemli arazide yetişir.Yaprakları;müsilaj,tanen,pektin ve organik asitler (sitrik asit) içerir. İnfüsyon yada dekoksiyon (Bir maddeyi suda kaynatarak etkili özünü çıkarma işlemi ve elde edilen ürün (elde edilecek sıvının özellikleri, miktarı ve ısıtılma süresi işlenecek maddeye göre değişir.)) olarak kullanılır.
    Bitkinin, kök, sap, yapraklar, çiçekler ve tohumları kullanılır.

    *Solunum organları hastalıklarında kullanılır. Balgam söktürür, öksürük, nezle, boğmaca, astım ve akciğer tüberkülozun da , kan, akciğer ve mideyi temizler, peklik verir. Temriye, egzama ve zayıf böbrekli kişiler, ses kısıklığı, gelişmeyen çocuklar da etkilidir.Ateş düşürücü etkisi vardır.
    Astımda, karaciğer ve mesane rahatsızlıklarında, Sinirli ot ve kekik otu eşit karışımı çay harmanı faydalıdır.
    Çay hazırlama: Bir dilim limon atılmış bir fincan soğuk su, bir kahve kaşığı dolusu növbet şekeri ile kaynatılır. 4-5 taşım kaynatıldıktan sonra ocaktan çekilir ve bir çay kaşığı dolusu bitki karışımı bu kaynak suda haşlanır. Demlenmesi için yarım dakika beklenir. Ağır hastalara 4-5 kere taze çay yapılması gerekir. Dayanabildiğince sıcak yudumlanarak içilir.

    *İdrar söktürücüdür, taş oluşmasını önleyici, böbrek taşlarının düşmesine yardım eder, Sinirliot tohumları günde 8 gr alınır ve Sinirliot çayı içmek gerekir. İdrar yolları ve mesane şikayetlerini giderir.

    *Kan temizleyici olarak Sinirliot pekmezi kullanılır. Her gün yemeklerden önce bir yemek kaşığı alınır (Çocuklar için bir çay kaşığı).

    *Kesiklere, yara ve çatlaklara, yabanarısı sokmasına, hatta köpek ısırmasına, zehirli hayvan yılan ısırmalarına karşı taze yapraklar ezilerek uygulanır.Tuz ile lapa yapılarak yaranın üzerine konur.

    *Guatr da, taze yapraklar iki el arasında ovalanıp biraz tuzla karıştırılarak boğaza sarılırsa iyileşme görülür.

    *Çok yürümekten oluşan ayaktaki kabarcıklara, Sinirliot ayakkabının içine yatırılır. Nasırlar üzerinde etkilidir.
    Çıban ve beze hastalıklarında, taze ezilmiş bitki yaprakları ile iyileştirilebilir. Ayrıca taze Mercanköşk (yoksa kuru bitki) zeytinyağına yatırılır. Bir şişeye doldurulan Mercanköşkün üstüne zeytinyağı doldurulur. 10 gün sıcak bir yerde bekletilir. Bu Mercanköşk yağı hasta bölgeye sürülür. Ezilmiş sinirliot yaprakları üstüne yatırılır ve bir bezle bağlanır. Kısa sürede iyileşme başlayacaktır.

    *Ağız ısırıklarında ve oluşan sertliklerin giderilmesinde sinirliot ezilip, sürülür. Çiğnendiğinde diş ağrılarını da giderir. Kökleri ve yaprakları kaynatılarak ta gargara yapılır. Diş etlerini kuvvetlendirir. Suyu ile ağız yaraları gargara yapılır.

    *Saf suyu çıkarılıp içilirse barsak iltihaplarına karşı faydalıdır. Basur ve akciğer kanamalarında, fistüllerde kullanılır. Tohumları bal ile macun yapılarak ta yutulur.

    *Yara ve şişliklere ayrıca soğuk suda hazırlanan Ebegümeci suyu ile bacaklar banyo ettirilir. Banyodan sonra Aynısafa merhemi sürülür.

    *Tromboz da da sinirliot yaprakları kullanılır.Bazı deri hastalıklarında iki taş arasında ezilerek deriye sürülür.

    *Hayvanların apselerini boşaltıcı olarak kullanılır.Kaynatılmış yaprak suyu yine hayvanlara da ishal kesici olarak verilir.

    KULLANIM BİÇİMLERİ

    Çay hazırlama: Bir çay kaşığı dolusu bitki bir fincan kaynar suda haşlanır ve demlenmesi için kısaca beklenir.

    Çay harmanı: Sinirliot ve kekikotu harmanından bir çay kaşığı bitki, bir fincan kaynar suda haşlanır, demlenmesi için kısaca beklenir.

    Yaprak lapası: Dar veya geniş sinirliot taze yaprakları iyice yıkanarak bir tahta tabla üstünde kalın oklava ile lapa haline getirilir ve uygulanır.

    Bitki pekmezi 1. İki avuç dolusu yıkanmış bitki yaprağı kıyma makinasından geçirilir. Bu yaprak lapasına biraz su 300gr ham şeker ve 250gr doğal bal karıştırılır. Ağır ateş üstünde sürekli karıştırılarak koyu bir sıvı elde edilene kadar kaynatılır. Soğumadan kaplara boşaltılarak buzdolabında saklanır.

    Bitki pekmezi 2: Yıkanmış yapraklar cam bir turşu kabına aralarına ham şeker konularak yerleştirilir ve yukardan bastırıldıkça yapraklar çöker. Daha sonraki günlerde kapta yer kalmayana dek sıralar çoğaltılır. Bahçenin ayak altı olmayan bir yerine bir çukur kazılır ve 3-4 kat parşömen kağıdıyla kapatılmış olan kap bu çukura yerleştirilir. Kabın üstüne enli bir tahta örtülür. Ve tahtanın üstüne de bir ağırlık koyulur. Sonra hepsi toprakla örtülür. Fakat tahta ve ağırlık görülebilmelidir. Toprağın değişmeyen sıcaklığı sayesinde yapraklar ve şeker mayalanarak şurup haline gelir. Üç ay sonra kap topraktan çıkarılır ve içindeki şurup bir meyve püresi ile sıkılır ( bezle sıkılmamalı). İyice kaynatılır ve iyi kapanabilen cam kaplara doldurulur.

    ADAÇAYI (Salvia officinalis)

    Ballıbabagillerden olan Adaçayı, Dişotu ve Meryemiye diye de tanınır. Akdeniz kıyılarının kır bitkisidir. Ülkemizde kışın sert geçmediği yörelerde, bahçelerde de tohumlardan üretilir. Hafif kireçli, kolay su geçiren, kuru toprakları sever. Tohumları Nisan ve Eylülde ekilir. Şifası kenarları tırtıllı, buruşuk görülen, açık yeşil yapraklarındadır. Taen , uçucu yağ, acı madde ve B vitamini içermektedir. İki çeşit adaçayı vardır.

    1)Bahçe Adaçayı (Salvia officinalis): Gerçek Adaçayıdır, şifalılık bakımından daha etkilidir. 30-70 cm boyunda menekşe renkli çiçekleri halka dizilişlidir. Karşılıklı olan beyaz keçeli yaprakları gümüş gibi parıldar ve acımtırak ıtırlı bir koku yayar. Bahçe Adaçayı güneşli yerde yetiştirilmelidir. Don olayına karşı duyarlı olduğu için kış boyunca çam dalları ile örtülmelidir.

    2)Çayır Adaçayı (Salvia pratensis):Çayırlarda, bayırlarda ve meralarda yetişir.Çevresine ıtırlı hoş bir koku yayan koyu mavi menekşe renkli çiçeklerinin pırıltısı uzaktan seçilebilir.
    Yapraklar, çiçeklenme başlamadan Mayıs ve Haziran'da toplanmalıdır. Bitki kuru ve güneşli günlerde, eterli yağlar oluşturduktan sonra, yapraklar öğle güneşinde toplanır ve gölge yerde kurutulur, yıl boyu kullanılır.

    *Adaçayı, tüm bedeni güçlendirir , kalp krizi tehlikesini azaltır ve kötürümlüklerde oldukça faydalıdır. Adaçayı sirkesiyle de, yatalak hastalara uzunca bir süre masaj yapılırsa rahatlatıcı ve canlandırıcı etkisinden faydalanılır.

    *Gece terlemelerinde lavanta ile kullanılır. (günde iki fincan) Mikroplu hastalıkların neden olduğu gece terlemelerini keser.

    *Kramp, omurilik rahatsızlıkları, beze hastalıkları ve organ titrekliklerinde başarı ile kullanılır. (günde iki fincan çay)

    *Kan temizleyici etkisi vardır. Karaciğer hastalıklarında faydalıdır , vücuttaki toksinleri atar, safrayı söker. Mide ve bağırsak gazlarını, bulantıyı giderir. Mide sularının düzenli çalışmasını sağlar. Hazmı kolaylaştırır , iştah açıcıdır, ülsere ve ishale iyi gelir.İdrarı artırır. (günde en fazla 3 kahve fincanı ) Kansızlığın iyileşme döneminde içilir.

    *Böbrek ve mesane taşlarını daha rahat düşürmek için 80 gr olan yarım avuç Adaçayı 1litre suda haşlanır. Şeker ve küçük bir parça limonla çay gibi içilir.

    *Adaçayı Papatya ile içilirse daha etkili olur. (bir-iki bardak ,bal ilave edilir)

    *Grip ve soğuk algınlığında ve bunlardan ileri gelen adale ağrılarında kullanılır .Antiseptiktir , ateşi düşürür ve vücudu dinlendirir. Bademcik iltihabı , boğaz hastalıklarında adaçayı özellikle önerilir. -Bir bardak sütün içine bir tatlı kaşığı adaçayı ufalanıp ilave edilir , beş dakika kaynatılıp demlenir.Bir tatlı kaşığı bal ilavesi ile sıcak içilir, gece içilirse rahat uyumayı sağlar,Terletir, ateşi düşürür, boğmacada en iyi formüldür.
    -Bademcik iltihapları için çiçeklerinden elde edilen mayi ile gargara daha etkili olur.
    -15gr Adaçayı 1lt suda kaynatılarak sıcak olarak bol bol içilir.
    -Adaçayı kaynatılarak içine biraz sirke ve bal eklenip gargara yapılır. Bu formül dişeti kanamalarında da daha etkilidir.
    -Çay olarak demlenip bal ve sirke ilave edilerek içilir.
    -Diş iltihaplanmalarında kanayan ve sallanan dişlerde ve diş eti çekilmesinde iyi gelir.Gargara yapılır veya çaya pamuk batırılarak hasta bölgeye tampon uygulanır.
    -Toz haline getirilen Adaçayı yaprakları, diş temizliğinde kullanılır. Dişleri sağlamlaştırır, beyazlatır.

    *Sinir yorgunluğu ve döl yatağı hastalıklarında da arasıra Adaçayı oturma banyoları alınmalıdır. Depresyon ve el titremeleri için faydalıdır. Astım sıkıntılarını giderir. Adet düzensizliklerini ve sancılarını iyileştirir, rahim iltihaplarını giderir.

    *Şeker hastalığında, çay şekersiz içilir.

    *Yaralar, iltihaplı yaralar ve çıbanlar (apseler) kaynatılmış Adaçayının suyu ile pansuman edilebilir.Yapraklarından elde edilen Adaçayı tozu da kullanılabilir.

    *Böcek sokmalarında, sokulan yere ufalanmış Adaçayı yaprağı uygulanır. Yaprakları ezilip merhem haline getirilerek sivrisinek, arı vs. sokmalarında sürülürse acıyı dindirir, kaşıntıyı önler. Ayrıca emziren annelerin çok fazla sütü aktığı taktirde bu merhem meme ucuna sürülürse, sütün aşırı akmasını önler.

    *Çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarında Adaçayı içmeleri faydalıdır.

    *Adaçayı, Ihlamur ile beraber öksürük kesici, Nane ve Kekik ile kaynatılmış suyu mideyi düzenlemek için verilir.

    *Adaçayı, koku değiştirici olarak, su ile kaynatılır ve çıkan buharın kokuyu alması sağlanır.

    *Yemeklere, ızgaralara etlere, çorbalara ekilir.

    *Saçların bakımında , saçların fazla yağını alıp deriyi temizler , ölü hücreleri yok eder. Saç derisini canlandırır , saç dökülmesini önler , derinlemesine temizlik sağlar. Adaçayının yağı papatya ile birlikte kullanılırsa daha faydalı olur.
    Saçlar için besleyici ve etkili bir toniktir; 8 bardak kaynatılmış suya bir avuç Adaçayı konur , üstü kapalı beş dakika kaynatılır , 30 dakika demlenir , süzülür.Her banyodan sonra, saç dipleri bu tonik ile ovulur , durulanmaz , soğuk kullanılması daha etkilidir. Aynı zamanda papatya ve adaçayı içmeye devam edilir.
    Adaçayı ezilerek elde edilen mayi ile masaj yapılan saçlar siyahlaşır ve gürleşir.

    *UYARI: Lüzumundan fazla kullanılırsa,(günde 3 kahve fincanından fazla) vücuda zarar verir, zehirlenmelere sebep olur. Damakta şişmeler meydana gelir. Doktora başvurulmalıdır. Çocuklara az miktarda verilebilir.

    KULLANIM BİÇİMLERİ

    Çay hazırlamak: Bir çay kaşığı bitki, çeyrek litre suda haşlanır ve demlenmesi için kısaca beklenir.

    Adaçayı sirkesi: Geniş ağızlı bir şişe, boğazına kadar Yabani Adaçayı ile doldurulur. Çiçeklerinin üstüne çıkacak kadar Doğal üzüm sirkesi eklenir ve şişe 14 gün güneşte veya sıcak bir yerde bekletilir.

    Oturma banyosu: İki avuç dolusu yaprak soğuk suda gece boyunca bekletilir. Ertesi gün kaynama derecesine kadar ısıtılır ve banyo suyuna eklenir. (genel bölümdeki, oturma banyosuna bak)

    ANASON( Pimpinella anisum)

    Maydanoz türünde bir bitkidir. Beyaza çalan yaprakları, meyvesinde iki tane birbirine yapışık şifalı tohumlarının kendine özgü kokusu vardır. Nisan ve Mayıs sonuna kadar dikilen tohumları filizlenince bir buçuk karış aralıklarla seyreltilir. Kuru havalarda çapalanır ve dipleri doldurulur. Yazın açan çiçekleri Ağustos ve Eylül arasında tohum verir. Temmuz -Ağustosta toplanır.

    *Mide bulantısını keser. Hamilelerin yemeklerden tiksinmesini engeller.

    *Bağırsak gazlarını giderir (yemeklerden sonraki) , hazımsızlığı giderir. Sindirimi uyarır. Susuzluğu ve zehrin zararını giderir.Bebeklerin karın ağrısı, hazım bozukluğu, gaz ve uykusuzluk problemlerine karşı eskiden beri kullanılır. 1 kahve kaşığı anason tohumu 2 su bardağı suda haşlanır, süzülür. Acımsı olduğu için biraz şeker ilave edilerek birer kahve kaşığı ve çok ılık olarak bu sudan günde 3-4 kez içilir. Ya da bebekler için ; bir çay kaşığı tohumdan bir bardak suyla çayı hazırlanır. Yemeklerden önce veya süte katılarak birkaç çay kaşığı verilir.

    *Akciğerin, dalağın, mesanenin, böbreklerin, rahmin tıkanık damarlarını açar. Yemeklerden sonra 1'er çorba kaşığı yutulur veya kaynatılır birer bardak suyu içilir.

    *Meniyi çoğaltır, kadınların sütünü artırır, aybaşı kanamalarını söktürür, iştah açıcıdır, beyin yorgunluğunu giderir, sinir sistemine etki eder uyku verir. İdrar söktürücü etkisi vardır. Migren ağrılarını dindirir. Hıçkırığı giderir.

    *Romatizmaya iyi gelir. Anoson, sedef çiçeği ile birlikte yutulur.

    *Enfeksiyonlara karşı koyma gücünü artırır. Kaynar suya atılan bir miktar anason vücut ağrılarını dindirir.

    Sürme yapılıp göze çekilince gözdeki perdeyi alır. Baş ağrısı ve baş dönmesine tütsüsü yapılırsa iyi gelir.

    *Göğüsü yumuşatır, astım, nefes darlığı, bronşit, öksürüğe iyi gelir, kaynatılarak içilir.

    *Kan dolaşımını düzenler. Kalp çarpıntısı rahatsızlığında etkili olduğu belirtiliyor. Kan yapar. Ağız kokusunu giderir.

    *Vazelinle vücuda sürülürse vücut bitlerini öldürür.

    *Mide ekşimeleriyle, fazla alınan alkolden sonra ; bir çay kaşığı karbonata, kaşığın ancak ucunda kalacak kadar anason tohumu unu katılır. Bir bardak suda iyice karıştırılarak içilirse, hastayı rahatlatır.

    -İmbikten çekme usulü ile tohumlarından elde edilen anason yağı mide rahatsızlıklarına iyi gelir.İştah açıcıdır. Çiğneyerekte kullanılabilir.

    -Anason tohumu ; raziyane, karaviye, kişniş tohumları katılmak suretiyle karışımlar yapılır. Bazı yerlerde anason dövülerek ekmek hamuruna karıştırılarak midesi zayıf olanlar için galeta unlu maddeler yapılır.

    *Ezilen tohumu gül yağı ile karıştırılıp süzülürse , kulağın ağrı ve cerahatini giderir.

    *Çocuk ishaline karşı gülyağı, kimyon, anason, kereviz tohumu dövülür, gülyağı ile karına yakı gibi vurulur.

    *Toz haline getirilirken anason tohumları üzüm şırasına karıştırılarak içildiğinde böbrek taşlarını düşürür.
    *Göğüs sarkmasını önler. Genç kızların göğüslerinin büyümesini temin eder.

    *Ağızda devamlı anason tohumu çiğneyen kadının çocuk yapma kabiliyeti fazlalaşır. Kadınlardaki beyaz akıntıyı durdurur.
    *Yüze canlılık ve güzellik verir. Kaynatılıp şerbet yapılıp içilir.

    *UYARI: Fazla kullanıldığında uyuşukluk verir. Hamileler ve adet görenler kullanmamalı, baş ağrısı ve görme bozukluğu yapar. Daimi kullanmalarda anisizm hastalığına sebep olur

  5. #245

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Şifalı BitkilerHakkında

    İyileştirici bitki çaylarının ve tentürlerinin yanı sıra, Akupressur, Aromaterapi ve Ayurveda gibi alternatif tedavi yöntemlerine duyulan ilginin de gitgide artıyor olması, pek çok kişinin, sağlığı ile ilgili davranışlarını değiştirmeye başladığının bir işaretidir. Kişi artık bedeninin sesine kulak vermek ve onun ihtiyaçları için sorumluluk üstlenmek gereğini duymaya başladı. Çok olumlu bir gelişmedir bu. Önemli hastalıkların tedavisi tabi ki uzman doktorlar tarafından uygulanmalıdır, ama her ufak tefek rahatsızlıkta da kişinin hemen doktor kontrolüne girmesi gerekmeyebilir.

    Elinizdeki şifalı bitkiler kitabı size bu konuda yardımcı olacaktır. Size bitkileri tanıtacak, etkinlik biçimleri hakkında bilgilendirecek ve bitkileri doğadan kendi ellerinizle toplayıp kurutmaya sizi davet edecektir. Bu arada da sık sık, şifalı bitki çayları ile kişinin kendini tedavi edebilmesinin ayrıntıları ve sınırları hakkında sizleri uyaracaktır. Bitki çayları ve tentürleri etkili ve zararsız ilaçlardır. Ama önemli hastalıklarda ancak, bir uzmanın uyguladığı tedaviye eşlik edebilir veya onu destekleyebilir.

    Şifalı Bitkiler Hakkında Temel Bilgiler

    Şifalı bitkilerle ilgilenmek isteyen kişinin, bitkinin yapısı, organları ve bu organların işlevleri hakkında bazı temel bilgilere sahip olması gerekir. Bir bitkinin çeşitli organları, birbirine benzemeyen çeşitli etken maddeler içerir. Şifalı bitkilerle tedavi alanında bu organlar, bitkisel droglar olarak tanımlanır. Yaygınlıkla kullanılan organ, glikozitler ve alkaloitler içeren yapraklardır. Kök ve yapraklar arasında taşıma işlevi üstlenen bir yol olarak da tanımlanabilecek saplar ise genellikle kullanılmaz, ama bu kural bazı bitkilerde değişebilir. Yani, bazı bitkilerin sapları da etken madde içerebilir. Aynı biçimde, bazı ağaçların kabukları da etken madde açısından zengindir. Yeraltındaki, adeta depo görevi üstlenen sürgünler, biçimlerine göre, köksap, yumru, kök veya soğan adları ile tanımlanır. Kökler, topraktan emdikleri su ve madensel tuzları yapraklara gönderirler. Genellikle şeker, bazen vitaminler ve alkaloitler depolarlar. Çiçek ve meyve, bitkinin soyunun devamının sağlanması görevini üstlenmişlerdir. Genellikle içerdikleri etkin maddeler nedeniyle, şifalı bitkilerle tedavi alanında önemli yere sahiptirler. Toplanmayan çiçek meyve oluşturur. Bitki tohumu, bitkinin gelişme aşamasında gerekli olan etken maddelerin özünü içeren bir depodur. Çiçeksiz bodur bitkiler ise, çiçek tozu(polen) benzeri, sarımsı tozlar üretirler.

    Şifalı Bitkilerin Toplanması ve Kurutulması

    Yanlışlıkla zehirli bir bitki toplamamak için, toplanmadan önce, söz konusu bitkinin kesin olarak tanınması gerekir! Örneğin maydanozgiller ailesine ait bitkilerin arasında zehirli türler de vardır. Bu nedenle, çok dikkatli olmak gerekir.

    Bitkiler, hiçbir zaman, yağmurlu, sisli ve nemli havalarda toplanmamalıdır! Toplama için en uygun saat ise, 10-16 arasıdır. Bu saate kadar güneş yükselmiş ve sabah kırağısı ile nemlenmiş olan bitkileri kurutmuş olacaktır. Yalnızca temiz ve lekesiz olan bitkiler toplanmalıdır. Kurutulmak üzere toplanan bitkiler, kesinlikle yıkanmamalıdır! Yoksa hiçbir biçimde kurutulamaz, kararır ve küflenirler. Bitki toplanan yerlerin, çevre kirliliği etkisine girmemiş olması gerekir. Şifalı bitkiler, otoyol kıyılarından kesinlikle toplanmamalıdır. Bu bitkiler, motor egzozlarından çıkan dumanların içindeki kurşunla kirlenmiş olduklarından, zehirli sayılmalıdırlar! Bitki toplanan bahçelerin, tarlaların, çayırların yakınında veya uzağında haşerata karşı ilaçlama yapılmamış olması gerekir, çünkü rüzgar o ilaçları çevreye taşıyabilir.

    Bitki yaprakları genç, ama tam gelişmiş olduklarında, çiçekler ise tam olarak açtıklarında, genç ve tazeyken toplanmalıdır. Toprağın üstündeki bitkinin tümü, çiçeklenme aşamasında, meyveler ise tam olarak olgunlaştıklarında toplanır. Kökler, ancak gelişmelerini tamamladıklarında, genellikle ilkbaharda veya sonbaharda sökülmelidir. Ağaç kabukları ise ilkbaharda, genç dallardan soyulmalıdır. Dallar bu mevsimde henüz kurumamış olduğu için, kabuklar daldan kolayca ayrılacaktır.

    Şifalı bitkilerin kurutulması, içerdikleri etken maddelerin değişime uğramasını ve yok olmasını önler. Ayrıca, mantarların ve bakterilerin yaşam alanları da böylece kurutulmuş olur. Bitkilerin kurutulmasının, konserve etmek anlamında algılanması gerekir ve toplamanın hemen ardından gerçekleştirilmelidir. Kurutma için en uygun ortam, havadar ve gölgeli bir yer olacaktır. Güneş altında kurutulmak istenen bitkiler, çiçek, yaprak ve meyvelerinde bulunan uçucu yağları yitirirler. En ideali, bitkileri büyücek bir elek üstüne yatırılarak veya demet halinde saplarından bağlanıp, yüksek bir yere asılarak kurutulmasıdır. Bitkilerin tam anlamıyla kurumasına çok dikkat edilmelidir. Kuruma aşaması sona erdiğinde, bitkiler elden geldiğinse ince kıyılarak, hava almayan kaplarda, kullanıma hazır biçimde saklanmalıdır.

    Bitkiler yapay ısıda da kurutulabilirler, ama ısı derecesine dikkat etmek gerekir. Aromatik kokulu bitkilerin tümü, uçucu yağ içerdikleri için, ancak 35 dereceye kadar dayanabilirler. Öteki bitkilerin ise genelde 60 dereceye kadar dayanabildikleri söylenebilir. Ama, fermentasyon oluşmaması için, hava akımı yaratılması şarttır. Çok ince olmayan kökler, fırçalanarak iyice yıkandıktan sonra, havadar bir ortamda kurutulmalıdır.

  6. #246

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bitki organları tam anlamıyla kuruduktan sonra, nem ve ışıktan korunacakları, hava almayan kaplara doldurulur. Saydam cam kaplar ışığı geçirecekleri için, loş ortamda saklanmalıdır. Bitkilerin saklandığı kapların üstüne, toplama tarihi ve bitki hakkında bilgi veren etiketler yapıştırılmalıdır. Çünkü bitkiler, kuruyup ince kıyıldıktan sonra, birbirlerinden kolayca ayırt edilemezler. Bitkilerin saklanması için, metal veya tahta kutular, renkli cam kavanozlar kullanılabilir.

    Şifalı Bitki Toplama Kuralları

    Şifalı bitkileri doğadan kendisi toplamak isteyen kişinin, en azından temel botanik bilgilerine sahip olması gerekir. Bu bilgilere sahip olup olmadığını kişinin kendisi de pekala saptayabilir. Bunun için kendisine şu soruları soması yeterlidir:

    *Aradığım bitkiyi doğada, hiçbir soru işaretine yer bırakmayacak kesinlikle bulabilir miyim?

    *Bazı bitkilerin zehirli ikizleri olduğunu biliyor muyum?

    *Zehirli oldukları için ölüm tehlikesine yol açabilecek bitkilerle kendimi veya bir yakınımı tedavi etmeye kalkışmamam gerektiğini biliyor muyum?

    *Hangi ortamlardan bitki toplayabileceğime, hangi çayırların, tarla ve orman kıyılarının çevre kirliliğinden etkilenip etkilenmediğine karar verebilir miyim?

    *Etken maddelerinin en yoğun olduğu zamanda toplayarak, bitkilerin şifalı gücünden en fazla yararı sağlayabilmek için, onları hangi mevsimde ve günün hangi saatlerinde toplamam gerektiğini biliyor muyum?

    *Çay hazırlayabilmek için bitkinin hangi organının drog hazırlamaya elverişli olduğunu (çiçek, meyve, tohum, yaprak, kök, kabuk veya bitkinin tümü) biliyor muyum?

    Şifalı bitkiler toplama sırasında genel olarak özen gösterilmesi gereken konuların başında, doğayı koruma kavramı yer almalıdır. Bitkileri planlı bir biçimde toplayınız. Rastladığınız bir bitki kümesinin tümünü toplamayınız ki, bir sonraki mevsimde orada aynı bitkileri yine bulabilesiniz. Çiçeklerini, yapraklarını veya meyvelerini topladığınız ağaçları veya çalı türü bitkileri hırpalamayınız, dallarını kırmayınız. Çayırlara, çimenliklere, çiğneyip ezmeden, dikkatle giriniz. İhtiyacınızdan fazla bitkiyi toplamamaya özen gösterin. Drog olarak köklerinden yararlanılan bitkilerin soylarının kurutulmasına katkıda bulunabileceğinizi hiçbir zaman unutmayınız.

    Şifalı bitkileri kendisi toplamak isteyen kişi, bilgisizlik nedeniyle veya yanlışlıkla zehirli bitki kullanarak büyük bir sorumluluk altına girebileceğinin bilincinde olmalıdır! Bitki toplamaya yardım eden çocukların sürekli kontrol altında tutulmaları gerekir. Kesin olarak tanımadığınız bitkileri toplamayınız. Onları, eğer rastlayabilirseniz, güvenebileceğiniz bir bitki satıcısından, belki de kullanıma çok daha elverişli durumda satın alabilirsiniz.

    Şifalı bitkilerin ve şifalı bitkilerden elde edilen drogların insan sağlığı açısından ne denli önem taşıdığı tartışılamaz bir gerçektir. Her bitki, bünyesinde, tedavi edici özelliğine göre, etkin-yönlendirici-dengeleyici maddeler taşır. Belirli bir hastalığın tedavisinde, ancak bu maddelerin birlikte oluşturdukları genel etki sayesinde olumlu sonuca ulaşılabilinir. Ama, şifalı bitkilerden bu olumlu etkiyi elde edebilmenin de özel koşulları vardır. Bu özel koşullar, doğru seçilen bitkinin zamanında toplanması, kurutulması, kullanıma hazırlanması ve saklanması olarak sıralanabilir. Şifalı bitkiler ve onlardan elde edilen droglar, ülkemizde ancak şifalı bitki satıcılarından veya büyük alışveriş merkezlerinden satın alınabildiğine göre, tüketici, satıcıya güvenmek zorundadır. İşte konunun can alıcı noktası da buradadır! Çünkü ülkemizde, konu ile ilgili gerekli denetimler yapılmamaktadır. Durum böyle olunca da, konu hakkında hiçbir bilgisi olmayan kişiler bile şifalı bitki ticaretine girişebilmektedirler. Ancak, sayıları çok az olmakla birlikte, mesleğine sevgi ve ilgiyle yaklaşan satıcıları da göz ardı etmemek gerekir. Böyle güvenilir satıcıları veya aradığı ender bulunabilen bir bitkiyi bulabilme şansına sahip olmayan kişilerin, aradıkları bitkileri yurt dışından temin etmeleri de mümkündür. Ülkemize yakınlıkları ve güvenilirlikleri bakımından, Batı Avrupa ülkelerindeki eczaneler tercih edilebilir. İstenilen bitkinin tanıtılması için, genelde Latince bitki adı yeterli olabilir.

  7. #247

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bitkilerin Etken Maddeleri

    Bitkiler, topraktan emdikleri cevherleri kendi metabolizmalarında, insan bedeninin özümleyebileceği bileşimlere dönüştürürler: Örneğin, temel besin maddelerinden, karbonhidratlar, proteinler, yağlar, vitaminler ve mineraller.

    Bitki metabolizmasında oluşan öteki değerli bileşimler ise, tedavi amacıyla kullanılan etken maddelerdir: Örneğin, eterli uçucu yağlar (esanslar), alkaloitler, tanenler ve acı maddeler. Bunlar, savunma gücünü arttırarak, organların işlevlerini destekleyerek veya iyileşmeyi hızlandırarak, organizmamızdaki belirli dokulara, organlara ve işlevlere olumlu etkiler yaparlar. Bu maddelerden bazıları, kendilerini bünyesinde oluşturan bitkinin varlığını sürdürebilmesi için de önemli görevler üstlenirler. Bitkiler ayrıca, içerdikleri ana etken maddelerin insan bedeni tarafından özümlenmesini hızlandırıcı veya yavaşlatıcı özellikler içeren pek çok sayıda, dengeleyici ve yönlendirici ikincil maddeler de içerirler.

    Bu tür ikincil etken maddelerin, bir bitkinin iyileştirici özelliğini ne ölçüde etkileyebildiği, ancak bitkinin ana etken maddesi izole edildiğinde anlaşılabilir. Yani, yönlendirici ve dengeleyici maddelerden ayrıştırılarak kullanılan ana etken maddenin etkileyiş biçiminde önemli farklar görülebilir: Bazen etkisiz kalır veya etkisi artar ve bitkide hiç tanınmayan yan etkiler ortaya çıkabilir. Bitkilerde, birbirlerini dengeleyen, güçlendiren, yönlendiren ve içlerindeki bazı zararlı maddelerin gücünü azaltabilen, pek çok sayıda ana etken madde ve ikincil maddeler vardır. İşte bu nedenle, bir bitkinin özgül etkisi, içerdiği tüm maddelerin bileşiminin oluşturduğu bir genel etkidir. Bitkinin yalnızca 1-2 ana etken maddesinin izole edilmesiyle elde edilen preparatların etkinliği, bazen bitki çaylarının iyileştirici etkinlikleri gibi yeterli olmayabilir.

    Değişik Etken Maddeler

    İyileştirici etki içeren ana etken maddeler, bitkinin tüm organlarında eşit oranda bulunmazlar. Yüksek dereceli konsantrasyonlar, bazen kökte ve kabukta, ama bitkinin tümünde veya yapraklarında, çiçeklerinde, tohumlarında veya meyvelerinde de bulunabilir. Ayrıca, bitkilerin etken madde içerikleri, o bitkinin bulunduğu bölgeye ve kendisini besleyen toprağın niteliklerine göre de değişiklikler gösterebilir. Öteki etkenler ise, mevsimler, hava şartları ve güneşin durumudur. Bu faktörlerin etkisi, bitkinin cinsine ve organlarına göre değişiklikler gösterir. Bitki çayının yeterli miktarda etken madde içerdiğine güvenmek isteyen kişi, kullanacağı şifalı bitkileri güvenilir satıcılardan almalıdır.

    Bitkilerin iyileştirici güçlerinin sırlarına ulaşabilmek için, önemli etken maddeler hakkında bilgi sahibi olmak en doğru yoldur. Burada yalnızca, önemli etken maddelere değineceğiz.

  8. #248

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Alkaloitler

    Bitkisel tedavide alkaloitler, en etkili maddeler grubuna girer. Suda çözünen azot içerikli bu bitkisel etken maddeler, doğrudan sinir sistemini etkiler. Bazıları salgı sistemini uyarır, bazıları ise dölyatağı ve bağırsak kaslarının kasılmalarını destekler. Cezayir menekşesinin içerdiği Vinzamin adlı alkaloit, öncelikle beyinin daha fazla kan ve oksijenle beslenmesini sağlar; şahtereotunun içerdiği Fumarin adlı alkaloit ise safra salgılarını düzenler. Kahvedeki koffein ve tütündeki nikotin de bu maddeler grubundandır.

    Alkaloit içerikli ve çok etkili bitkilerin önemli bir bölümü ancak uzmanlarca kullanılabilir ve konuyu bilmeyenlerce kullanılmamalıdır, çünkü onlar çok etkili zehirlerdir! Ancak bir uzmanın elinden geçtikten sonra iyileştirici etkilerinden rahatlıkla yararlanılabilir. Bu çok tehlikeli ve reçetesiz satılmaması gereken alkaloitler, örneğin güzelavratotundaki kramp çözücü Atropin ve haşhaş bitkisinden elde edilen afyon sakızının içerdiği, en etkili ağrı kesici olarak bilinen Morphin(morfin), pek çok hastalıkta önemli kullanım alanları olan çok etkili türlerdir.

    Uçucu Yağlar (Bitki esansları)

    Uçucu yağlar, bitki metabolizmasına geri dönmeyen, çevresine keskin kokular yayan ve kolayca uçup giden bitkisel maddelerdir. Pek çok bitkinin başlıca özelliğini oluştururlar; böcekler için bitkiyi çekici kılarlar, bitkiyi bakterilerden, mantarlardan ve sıvı kaybından korurlar. Şifalı bitkilerle tedavide, onların antibiyotik özelliklerinden bolca yararlanılır. Bitkilerdeki uçucu yağ oranı, %0,01 ve %10 arasında değişir. Kekikotu, biberiye, adaçayı ve rezene gibi bitkilerdeki oranları bir hayli yüksektir. Herhangi bir bitkiyi, örneğin bir otu parmaklarınızın arasında ezdiğinizde bir koku oluşuyorsa, o bitkide uçucu yağ var demektir.

    Uçucu yağlar pek çok maddenin bir araya gelmesiyle oluşurlar, öyle ki, bazı uçucu yağlarda yüzden(100) fazla değişik madde vardır ve bu gerçek bilimsel olarak defalarca kanıtlanmıştır. Etkinlik alanları çok yaygındır, ama, değişik ölçülerde de olsa, antibiyotik, dezenfekte edici ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkilerde birleşirler. Ayrıca, pek çok uçucu yağ, özgül etkiler içerir. Öksürüğü kolaylaştırır, krampları çözer, idrarı arttırır, mide-bağırsak-karaciğer-safrakesesi gibi sindirim organlarını güçlendirir veya kalbi ve kan dolaşımını destekleyebilirler. Eterli yağlar deri tarafından da kolaylıkla emilebilirler. Mikroplarla doğrudan mücadele edebilecek derecedeki saldıranlıklarına rağmen, önerilen dozajlarda kullanıldıklarında, hasta dokulara herhangi bir zarar vermezler. Örneğin, çok düşük bir kekik esansı dozu(0,7 ml), 1.000 ml sıvının içindeki tüm mikropları yok edebilir. Uçucu yağların bedenimizi terk ettiği bölgeler, onların antibiyotik etkilerinden yararlanırlar: Örneğin, ökaliptus ve kekik yağları akciğerleri, maydanoz ve paprika(kırmızı biber) böbrek, idrar kesesi ve idrar yollarını çok olumlu etkiler. Böbrek, idrar kesesi ve idrar yollarını etkileyen uçucu yağların kullanımında dikkatli olmak gerekir, çünkü yanlış kullanımlar nedeniyle bu organlar tahriş olabilir.

  9. #249

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Acı Maddeler

    Acı maddeler kimyasal bir gruba dahil değildirler. Pek çok maddelerin yanı sıra, öncelikle glikozitlerin, organik asitlerin ve alkaloitlerin bir bileşimidirler. Ana etken maddeleri acı maddeler içeren çok sayıda bitki arasından en doğru seçimi yapabilme olanağı geniş anlamda vardır. Acı madde içerikli bitki çaylarının hemen hemen tümü, sindirim salgılarını arttırarak ve iştahı açarak, besin maddelerinin mide ve bağırsaklar tarafından daha kolay sindirilebilmesine yardımcı olurlar. Düzensiz dışkılama, şişkinlik, iştahsızlık ve gaz oluşumu gibi çok yaygın rahatsızlıkların giderilmesine yardım ederler. Sindirimi kolaylaştırması için yemeklerden sonra içilen bir kadeh bitki likörü veya konyak gibi içkiler içilir. Bunların yerine pekala acı madde içerikli bitki çayları da içilebilir. Acı maddeler suda çözünebildikleri için, çay biçiminde rahatlıkla kullanılabilirler.

    Acı maddeler yalnızca sindirim sistemini güçlendirmekle kalmayıp, organizmayı bir bütün olarak da güçlendirirler. Güç kaybında, halsizliklerde ve kansızlıkta, yaşlılarda hastalık sonrası güçsüzlüklerde, güçlendirici tonik olarak başarıyla kullanılabilirler. Yeni araştırmalar, bazı acı madde bitkilerinin bilinmeyen etkileri hakkında çok aydınlatıcı olmuştur: Buna göre, mübarekdikeni ve centiyane kökü kalp işlevlerini pekiştiriyor, pelinotu ve centiyane kökü, bedenin savunma güçlerini destekliyor.

    Kullanımda önerilen dozajlara özenle uyulması çok doğru olur, çünkü yüksek dozajlar genelde mukoza tahrişlerine yol açabilir.

  10. #250

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Acı Madde Grupları

    Acı madde droglarından söz edildiğinde, etkinlikleri yalnızca bu acı maddelerce oluşturulan şifalı bitkileri anlamamız gerekir. Şifalı bitkilerle tedavi biliminde(fitoterapi), acı madde drogları, amara olarak adlandırılır ve içerdikleri maddelerin bileşimine göre üç guruba ayrılırlar.

    Amara tonica

    Amara tonica (katışıksız acı madde içerenler)grubuna dahil edilebilecek pek çok bitki vardır, ama bunların içinde, etkinlik açısından kendini kanıtlamış olanların sayısı sınırlıdır.

    Centiyane kökü, küçük kantaron, turunç meyve kabuğu, kınakına ağaç kabuğu, bu grubun en önemli droglarıdır. Sindirim güçlüğü çeken kişilerde sindirim salgılarını düzenleyerek, bedenin genel anlamda güçlenmesinde önemli görevler üstlenebilirler. Bu droglar, hastalık sonrasındaki halsizliklerde, kansızlıkta, sinirsel yorgunluk hallerinde de başarıyla kullanılabilirler.

    Amara aromatica

    Acı maddelerin yanı sıra önemli ölçüde eterli uçucu yağlar da içerirler. Bu droglar, eterli uçucu yağ içermeyen acı madde droglarından pek farklı değildirler, ama kullanım alanları, uçucu yağlardan ötürü daha geniştir. Tipik örnekleri, civanperçemi, melekotu kökü ve pelinotu.

    Genel olarak, amara tonica grubundaki bitkiler gibi de kullanılabilirler. Ama etkileri mide ile sınırlı kalmayıp, bağırsaklara kadar uzanır ve ayrıca safrakesesi ve karaciğeri de çok olumlu etkileyebilirler. Bunun yanı sıra, eterli uçucu yağların antiseptik etkileri de göz önüne alındığında, bu tür drogların, bakteri ve parazitlere karşı da kullanılabileceği anlaşılır. Özellikle, bağırsaklarda gözlemlenen mayalanma(fermentasyon) oluşumunda bu droglar başarıyla kullanılabilir. Ayrıca, genellikle rahatlatıcı bulunan, idrar arttırıcı yan etki de içerirler.

    Amara acria

    Yakıcı maddeler de içerdikleri için, acı-yakıcı tada sahip olan bitkiler grubudur. Tipik örnekleri, zencefil ve karabiber. Bu tür droglar, özellikle kan basıncının düzenlenmesinde kullanılabilir. Sindirim sistemindeki aksaklıklar, kan basıncı düzensizliklerine de yol açabileceğine göre, aradaki ilişkiyi göz ardı etmemek gerekir. Ama bu amaçla, tüm acı madde grupları da denenmelidir.

Sayfa 25/28 İlkİlk ... 1516171819202122232425262728 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •