Cinsel Sistemde Hastalık Belirtileri
Öncelikle, cinsel sistem hastalıklarını dört grupta toplayabiliriz: Bu gruplar, adet kanamaları, gebelik ve doğum, menopoz süreci ve enfeksiyonlarla ilgilidir.
Adet kanamaları
Normal ve sıkıntısız adet görebilmenin koşullarını oluşturabilmek için dölyatağını güçlendirici ilaçların uzun süreli veya adet döneminden 3-5 gün öncesinden başlanarak kullanılması gerekir. Burada normal, kişiye özgü bir kavram olarak anlaşılmalı, her kadının aynı ölçüde ve biçimde adet göremeyeceği unutulmamalıdır.
Adet kanamalarının olmaması (Amenorrhoea)
Ergenlik çağında ilk adet kanaması çeşitli nedenler yüzünden gecikebilir. Bu durumda, dölyatağını güçlendirici ilaçların kullanımı, doğal bir bedensel ritmin oluşmasını destekleyecektir. Bu konuda en etkili olan bitkiler: Civanperçemi, sedefotu, hayıt meyvesi(tohumu), sarı kantaron, bozotu(Marrubium vulgare), anason, pelinotu, eğir kökü, biberiye.
Erişkinlerde adet kanaması geciktiğinde de yine dölyatağını güçlendirici ilaçların kullanılması gerekir. Özellikle de doğum kontrol haplarının kullanımına son verilmesinden sonra bu tür ilaçlar kullanılmalıdır. Böylece beden, doğal ritmine yeniden kolayca kavuşabilir.
Gebelik hakkında birkaç söz: Adet kanamalarının kesilmesinin nedenlerinden biri de gebelik sürecinin başlamış olmasıdır. Bu olasılık da göz önüne alınarak uygun testlerin yapılması gerekir, çünkü önerilen bitkilerin kullanımı bazı bünyelerde düşüklere neden olabilir.
Aşırı adet kanaması (Menorrhagi)
Bu tür kanamalar, doğal işlevler aksatılmadan, sıkıştırıcı/büzüştürücü ilaçlarla dengelenebilir. Aşırı adet kanaması birkaç ay devam ettiğinde, bu duruma yol açan önemli bir aksaklık olup olmadığı araştırılmalıdır. Bir jinekoloji uzmanı bu konuda gerekeni yapacaktır.
Sıkıştırıcı/büzüştürücü ilaçların çoğu bu amaçla kullanılabilir, ama en etkili olanları, dölyatağına ve dölyatağı dokularına uygunluk gösterenleridir. Aşağıdaki bitki karışımının çayı ile yapılacak bir tedavi kısa sürede rahatlatabilir: Arslanpençesi 2 ölçü, çobançantası 1 ölçü, atkuyruğu 1 ölçü, mayıs papatyası 1 ölçü. Bitkiler ince kıyılır, ölçülür ve iyice karıştırılır. Bir tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, ağzı kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Adet görme tarihinden 3-5 gün öncesinden başlanarak, günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan, aç karnına veya öğün aralarında, kanama sona erene kadar içilir. Eğer problem sona ermezse, bir aylık dönem boyunca günde 1-2 bardak çay içilmelidir.
Hayıt meyvesi(tohumu), hormon dengesindeki her tür değişikliğe karşı kullanılabildiği için, aşırı kanamalara karşı da önemle önerilebilir. Ayrıntılı bilgi için, “şifalı bitkiler” bölümüne bakın.
Soğuk kompresler kanamanın azalmasına yardımcı olabilir. Kalça ekleminden alt kaburgaya kadarki bölgeyi kaplayabilecek genişlikte ve beden eninin iki misli uzunluğunda olan bir pamuklu bezi yatağınıza yayın. Aynı ölçüdeki bir başka pamuklu bezi soğuk çobançantası çayına batırıp çıkardıktan sonra hafifçe sıkın ve kuru bezin üstüne yayın. Bezlerin üstüne sırtüstü yatın ve önce bir ucu sonra da öteki ucu üstünüze örtün. Dizlerinizi hafifçe kırarak 20 dakika boyunca sırtüstü yatın. Bu tedaviyi günde iki kere uygulayın. En uygun zaman sabah ve akşam saatleridir.
Kanamanın biraz olsun azalabilmesini sağlayabilmek için ayrıca, beklenen adet görme tarihinin 2-5 gün öncesinden başlayarak daha az sıvı alınması da yararlı olabilir.
Aşırı adet kanamaları genellikle kansızlığa, konsantrasyon bozukluklarına ve kan dolaşımı yetersizliklerine yol açabilir. Dengeyi koruyabilmek için demir içerikli besinlere yönelmek gerekir.
Ara kanamalar (Metrorhagie)
Adet kanamaları dışında görülen dölyatağı kanamaları da aşırı adet kanamalarına karşı kullanılan bitkilerle tedavi edilebilir. Ama öncelikle yapılması gereken, bu kanamaların nedeninin teşhis edilmesidir. Genelde, bu duruma karşı, dölyatağını güçlendirici ilaçlar, örneğin arslanpençesi ve hayıt meyvesi(tohumu) gibi bitkiler veya bu bitkilerin preparatları kullanılabilir. Kan kaybının önlenebilmesi için, demir içerikli besinlere öncelik verilmesi gerekir.
Ağrılı adet kanamaları (Dysmenorrhoe)
Bu rahatsızlık, kadının tüm etkinliklerini aksatabilen ve bazen de felce uğratabilen boyutlara varabilir. Bu ağrıları hafifletebilmek için dölyatağını güçlendirici, kramp çözücü ve sinir sistemini güçlendirici ilaçlar kullanılmalıdır. Böyle bir bitki karışımı aşağıdaki gibi olabilir: Arslanpençesi 2 ölçek, çobançantası 1 ölçek, sarı kantaron 1 ölçek, mayıs papatyası 1 ölçek, turnagagası 1 ölçek. Bitkiler çok ince kıyılarak ölçülür ve iyice karıştırılır. Bir tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Gerektiği sürece, günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay, soğutulmadan, aç karnına veya öğün aralarında içilir.
Ayrıca, hayıt meyvesi(tohumu) çayı veya preparatları da yardımcı olabilir.
Adet öncesi gerginliği
Adet görme öncesi günlerde bazı kadınlarda korku, huzursuzluk ve depresyon, bazen bedende sıvı birikimi ile birlikte göğüslerin aşırı duyarlı oluşu ve benzer belirtiler oluşur. Tüm bu belirtiler, o süreçteki hormonel değişimlere karşı oluşan bedensel tepkilerin bir sonucudur. Burada yanıtlanması gereken önemli soru, söz konusu kadın için bu bedensel tepkilerin normal olup olmadığı veya bu tepkilerin oluşumunda ruhsal nedenlerin payı olup olmadığıdır. Tepkiye öncelikle ruhsal durum mu, yoksa hormon dengesindeki değişimler mi yol açıyor sorusunun da mutlaka sorulması gerekir.
Adet kanamaları, tüm kadınlar için, yaşamın büyüleyici yönünü açıklayan önemli bir olaydır. Adet görmeyi doğal bir olay olarak kabullenmek veya gizli tutulması gereken pis bir şeymiş gibi görmek eğilimi, toplumların gerçek kültürünün bir yansıması olarak algılanabilir. Kadının adet görme sürecini algılayış biçimi, bedensel tepkileri önemli ölçüde etkileyen bir faktördür. Adet öncesi gerginliğe yol açabilecek öteki faktörler ise, cinselliği algılayış biçimi, akrabaların tutumu, çocukluk deneyimleri, gerginliğin başlamasını bekleyiş veya adet kanaması sürecinde önemli aktivitelerin aksayabileceği beklentisi olarak belirtilebilir. Eğer kadın adet görmeye karşı olumsuz duygulara sahipse, bu olumsuzluk adet görme sürecine de yansıyacaktır. Adet görmeye olumlu bakıldığında, doğallığı ve kaçınılmazlığı rahatlıkla kabullenildiğinde, bu olumlu bakış açısı adet görme sürecini de olumlu etkileyecektir.
Yukarıda dile getirdiklerimizden yola çıkarak, adet öncesi gerginliğe karşı şifalı bitkilerden yararlanabileceğimizi söyleyebiliriz. Kediotu kökü, sarı kantaron eşit karışımının çayı, gerekli görüldüğü süre boyunca, günde 2-3 bardak içilebilir. Eğer gerginliğe kramplar da eşlik ediyorsa, mayıs papatyası veya civanperçemi çayı rahatlatıcı olabilir. Bedende sıvı birikmesine karşı ise, hindiba, altınbaşak veya ısırganotu kullanılabilir.
Doğum kontrol hapı
Dünya nüfusunun hızla artışı göz önüne alındığında, etkili doğum kontrol ilaçlarının kullanımı tartışılamaz, ama hormon bazında etkileyen ilaçların kullanımı da problemlere yol açabiliyor. Fiziksel açıdan bakıldığında, doğum kontrol ilaçlarının uzun süreli kullanımlarının beden sistemleri üzerindeki etkileri çok düşündürücüdür.
Doğum kontrol hapı, bir problemi çözerken en azından yeni bir problem oluşturan çağdaş teknolojinin nasıl bir iki ağızlı bıçak olduğunun çok iyi örneklerinden sayılabilir.
Doğum kontrol hapının kullanımına son verildiğinde, bedenin (özellikle hormon dengesi) doğal işlevini yeniden düzenleyebilmek için zamana ihtiyacı vardır. İç salgı sistemini ve dölyatağını dengeleyici etki içeren bitkiler, doğal dengenin sağlıklı biçimde ve daha kısa bir sürede kurulabilmesine yardımcı olabilirler.
Arslankuyruğu 1 ölçek, hayıt meyvesi(tohumu 1 ölçek, arslanpençesi 1 ölçek, meyan kökü 1 ölçek. Bitkiler çok ince kıyılır, ölçülür ve iyice karıştırılır (hayıt tohumu havanda hafifçe ezilir). Bir tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür.
İki hafta boyunca günde 3 bardak, üçüncü hafta boyunca günde 2 bardak, dördüncü hafta boyunca günde 1 bardak taze demlenmiş çay, soğutulmadan, aç karnına veya öğün aralarında içilir.
Bu karışımda meyan kökü böbreküstü bezlerini destekler, hayıt tohumu ve arslanpençesi dölyatağını ve ilgili salgı bezlerini güçlendirerek hormon yapımını düzene sokar, arslankuyruğu bu iyileşme sürecini destekler ve aynı zamanda da sinir sistemini güçlendirerek, doğal dengenin tam olarak kurulabilmesinin yolunu açar.
Gebelik ve doğum
Gebelik, anne adayı, baba adayı ve beklenen bebek için çok değerli bir süreçtir; büyük dikkat ve saygı gerektirir. Bebek için, annenin yaşam biçiminden ve çevresinden bağımsız olarak, beraberlik ve dinginlik, güvenlik ve bütünlük demektir. Anne adayının bu süreçte aldığı besinler, bebeğin bedeninin gelişimini destekler. Düşünceleri ve duygu dünyası (yakın çevresindeki kişilerinki de dahil olmak üzere) bebeği biçimlendirir ve etkiler. Bu bağlantıların bilincine varmak, göz önünde bulundurmak ve onlara özen göstermek zorundayız.
Gebelik mucizesini ilk öğrenen ve bebeği karnında taşıyan annedir, ama hepimiz annemizin karnında yaşamaya başladık. Durumla ilişkisi olan herkes, anlayış ve sevgiyle bu sürece katılmalıdır, çünkü bu davranış biçimi bebeğin sağlıklılığı bakımından çok önemlidir. Sevgi, bilinç ve gerekenlerin yapılması için her an hazır olmak, tüm bunların anahtarıdır. Bu davranış biçimi, her bakımdan bütünselleşmenin de başlıca temelidir. Şifalı bitkiler kullanımı ve özenle beslenmek ise yalnızca sürecin parçalarıdır; doğal bir doğum ve sağlıklı bir bebek sahibi olmak için yeterli değildir.
Doğanın, anne ve bebek için her bakımdan gerekli önlemleri almış olmasına karşın, bu süreç yine de bazı önlemler ve şifalı bitkilerle desteklenebilir. Doğal bir doğum için gereken tüm ayrıntıları içeren çok yararlı kitaplardan pek çok önemli konu öğrenilebilir. Benim dile getireceklerim de umarım bu önemli bilgilere bazı katkılar sağlayabilir.
Gebeliğin her aşamasında kullanılabilecek zengin bir bitki çeşitliliğini doğa bize sunuyor. Bazıları gebeliğin belirli süreçlerinde kullanılırken, dokuları yatıştıran, güçlendiren ve doğumu kolaylaştıran bazıları da tüm gebelik süreci boyunca kullanılabiliyor. En önde gelen bitkiler, ahududu yaprağı ve böğürtlen yaprağı, yalnız başlarına veya eşit oranda karıştırılarak kullanılabilir. Son 3 ay boyunca(daha da iyisi tüm gebelik süresince) günde en az 1 bardak bitki çayı içilmelidir. Ayrıca genel sağlık durumunun iyileştirilmesi, beslenmenin ve bedensel işlevlerin aksamaması için başka bitkiler de kullanılabilir. Örneğin, doğal demir kaynağı olarak ısırganotundan bolca yararlanılabilir.
Gebelik sürecinde kullanılmaması gereken bitkiler!
Bazı bitkiler dölyatağını önemli ölçüde uyarırlar; kanamayı arttırıcı bitkilerin etkinlik biçimleri böyledir. Bu etkinlik biçimi genelde bir sorun yaratmaz, ama gebelik sürecinde düşüklere neden olabilecek kramplara yol açılabilir düşüncesiyle, dölyatağının dışardan uyarılmaması gerekir. Bu tür bitkilerin önde gelenleri: Amberparis kökü, sedefotu, acıçiğdem tohumu, şekerciboyası kökü, solucanotu, adaçayı, ardıç kozalağı, pelinotu, eğreltiotu kökü, kurtpençesi, banotu, istanbul kekiği(Origanum vulgare), melekotu kökü, centiyane, barut ağacı kabuğu, eğir kökü, biberiye, kereviz çayı, güzelavratotu, sarısabır, sinameki.
Düşük tehlikesi
Düşükler genelde, bazı durumlara karşı oluşan doğal tepkilerdir ve şifalı bitkiler bu konuda yardımcı olamaz. Ama eğer yanlış beslenme, stres veya travma(dış darbe sonucu oluşan lezyon) nedeniyle bir düşük olasılığı varsa, şifalı bitkiler kullanımı ile beden genel anlamda güçlendirilebilir. Özgül bitkilerin yanı sıra, arslanpençesi, gilaburu ağaç kabuğu, sarı kantaron, çobançantası gibi, dölyatağını güçlendirici bitkilerin öncelikle kullanılması gerekir. Arslanpençesi 2 ölçek, gilaburu ağaç kabuğu 1 ölçek, sarı kantaron 1 ölçek, çobançantası 1 ölçek. Bitkiler çok ince kıyılarak ölçülür ve iyice karıştırılır. Bir tatlı kaşığı bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3 bardak taze demlenmiş çay, öğün aralarında, soğutulmadan içilir.
Stres ve korkuya karşı ise, sinir sistemini güçlendirici etki içeren kediotu kökü veya arslankuyruğu çayı kullanılabilir.
Uyarı: Anne adayının kan basıncının alçak olması da düşük olasılığını arttıran bir faktördür. Uzman doktor bu durumu göz önüne alacaktır.
Gebelikte kusma
Gebeliğin ilk aylarında genellikle sabahları, mide henüz boşken ortaya çıkan ve yaygınlıkla görülen bir belirtidir. Değişik nedenlerin sonucu olarak ortaya çıkar. Başlıca neden tabii ki hormon dengesinde oluşan önemli değişimler ve ayrıca kan şekeri düzeyinin düşük olması veya kan basıncının alçak oluşudur. Şifalı bitkilerle tedavi bilimine (Fitoterapi) göre bu durum, bedeni gebeliğe hazırlayan bir temizlik işlemidir.
Gebelik sürecinde tüm ilaçlardan uzak durmanın en doğru davranış biçimi olmasına karşın, keçisakalı, şerbetçiotu, mayıs papatyası ve nane gibi bitkilerin çayı rahatlıkla kullanılabilir. Günde 2-3 bardak veya gerektiğinde 1 bardak taze demlenmiş çay, soğutulmadan içilir.
Ayrıca, balkabağı kompostosu da çok rahatlatıcı olabilir.
Doğum sancıları
En azından son 3 ay boyunca içilen ahududu ve böğürtlen yaprağı çayı, doğum sancılarının doğal gidişini genelde garanti altına alabilir. Ama ağrılar uzadığında ve dölyatağı zorlanmaya başladığında, dölyatağı kasılmalarını güçlendirebilecek bitkiler kullanılabilir. Bu durumda gönül rahatlığı ile kullanılabilecek en değerli bitki pelinotudur. Gebelik sürecinde kesinlikle kullanılmaması gereken bitki, doğum sancıları sırasında kullanılabilecek ve doğumu kolaylaştırabilecek niteliklere sahiptir.
Bir çay kaşığı dolusu(1-1,5g) çok ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Ağrı sırasında, 10-15 dakikada 1-2 yudum olmak üzere, 1-2 bardak içirilebilir. Önerilen dozaja özenle uyulmalıdır!
Süt üretimi
Süt üretiminin başlangıcında bazen problemler söz konusu olabilir. Uzun bir süre boyunca yeterli sütün üretilmesinde de zorluklar yaşanabilir. Mümkün olduğunca uzun bir süre boyunca anne sütü içebilmesi bebek için çok önemli ve gereklidir. Bu durumda, anason, rezene, boyotu tohumu, sedefotu(Galega officinalis), sütotu(Polygala amara), frenk kimyonu, dereotu tohumu gibi bitkiler kullanılabilir. Etkili bir karışım aşağıdaki gibi olabilir: Frenk kimyonu 2 ölçü, anason 1 ölçü, rezene 1 ölçü veya boyotu tohumu 1 ölçü, anason 1 ölçü, dereotu tohumu 1 ölçü. Her iki karışımda da tohumlar havanda hafifçe ezilir, bir tatlı kaşığı dolusu tohum, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Demleme kabının altında oluşan damlacıklar tekrar kabın içine süzülür ve böylece uçucu yağların kaybı önlenmiş olur. Günde 3 bardak taze demlenmiş çay, soğutulmadan içilir.
Herhangi bir nedenden ötürü süt üretiminin kesilmesi istendiğinde, günde 2-3 bardak adaçayı içilebilir.
Menopoz dönemi
Ne yazıktır ki, uygar dünyamızdaki pek çok kadın menopozu büyük bir korkuyla bekler: Cinsel yaşamları artık sona ermiştir, annelik veya olası annelik rolleri azalmıştır, çocuklar evi terk etmişlerdir artık, erkeğin para kazanmasına yaptıkları katkı genellikle hedefine ulaşmıştır. Kişiliğimizi toplumun belirlediği rollerden oluşturmaya, hatta o rolü özümsemeye yatkın olduğumuz için, toplum değerleri değiştiğinde, kişiliğimizden geriye pek bir şey kalmıyor. Ama biz, yalnızca toplumun belirlediği rollerden ibaret değiliz!
Menopoz, kadınların yaşamında büyük bir armağan, bir kurtuluş, yeni bir başlangıç olabilir! Bu süreç onlara, gerçekte yaşamın anlamını yeniden düşünme, yaşamı yeniden düzenleme ve değiştirme olasılığını sunar; bu değişikliklerin korkutucu değil, kişiliklerin geliştirilebilmesine katkı sağlayıcı oldukları düşünülmelidir.
Menopoz süreciyle başlayan fiziksel değişim, bedendeki hormonal değişimlerle ilişkilidir. Menopozun fiziksel özellikleridir bunlar ve sıkıntılarla dolu belirtilere yol açabilirler. En belirgin olanları, birden kana karışan hormonların yol açtığı, aşırı terleme ve ateş basması belirtileridir, ama salgı sistemi yeni duruma uyum sağladıkça azalırlar. Bu belirtilerin yanı sıra yarım baş ağrıları, ayak ve el parmaklarında karıncalanmalar ve baş dönmesi de görülebilir. Ayrıca, huzursuzluk, kendine güvenin kaybolması, depresyon, melankoli, uykusuzluk, anormal hassasiyet, ve yorgunluk gibi birçok psikolojik rahatsızlıklar da ortaya çıkabilir. Hormon dengesindeki düzensizlikler nedeniyle oluşan değişikler ve kişinin duygu dünyasındaki kendisiyle ilgili kuruntular, fiziksel belirtilerin ortaya çıkmasında başlıca etkenlerdir!
Ama bu bir şifalı bitkiler kitabı olduğu için, konuyu artık bitkisel ilaçlara yöneltmem gerekiyor. Bu konuda da öncelikle bilinmesi gereken gerçek, yalnızca hormon bazında değişimler olmadığı ve bu değişim sürecinde yardımcı olabilecek bir dizi psikoterapi yönteminin de göz ardı edilmemesi gereğidir.
Tüm belirtiler sona erene ve değişim tamamlanana kadar kullanılabilecek etkili bir bitki karışımı: Hayıt tohumu 2 ölçü, civanperçemi 1 ölçü, yeşil yulaf 1 ölçü, sarı kantaron 1 ölçü, ökseotu 1 ölçü, mayıs papatyası 1 ölçü.
Bitkiler çok ince kıyılır, ölçülür ve iyice karıştırılır. Yarım veya bir tatlı kaşığı bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay, öğün aralarında, soğutulmadan içilir. Eğer istenirse, biraz balla tatlandırılabilir. Şeker hastaları tatlandırmaz!
Bu karışım, menopoz döneminde ortaya çıkan belirtileri azaltır ve bedenin yeni bir hormon dengesi oluşturmasına yardımcı olur. Neye ihtiyacı olduğunu en iyi bilenin bedenimiz olduğunu unutmamalıyız!
Üriner Sistem İçin Şifalı Bitkiler
Böbreklerin önemini göz önüne aldığımızda, böbrek işlevlerini destekleyen bu kadar çeşitli bitkiyi doğanın kullanımımıza sunmakta oluşuna şaşmamak gerekir. Böbreklerin üstlenmiş olduğu rolü bütünsellik açısından gözden geçirdiğimizde, tüm organlarımızın kusursuz çalışabilmesinin, atıkların ve zehirli maddelerin düzenli biçimde dışkılanabilmesine bağlı olduğu açıkça ortaya çıkar. Ama besin maddelerinin genellikle yapay ve zararlı kimyasal maddeler içermesi, yaşam biçimimizin çevremizle ve iç dünyamızın ihtiyaçlarıyla uyum sağlayamaması nedeniyle, böbreklerin önemi gitgide artmaktadır. Böbrekleri rahatlatabilen bitkiler yalnızca idrar yolları problemlerinde etkili olmakla kalmayıp, mevcut problemlerden bağımsız olarak, tüm bedeni tedavi eder ve böylece, bedenimizin temizleyiciliğini üstlenmiş olan böbrekleri destekler.
İdrar arttırıcı ilaçlar (Diüretika)
Bir diüretikum, idrar dışkılanmasını ve idrar akışını arttıran bir bitkidir. Genelde bu tanım, böbrekleri ve idrar kesesini etkileyen her bitki için kullanılır. Diüretika listesi bu nedenden ötürü çok uzundur, ama hindiba(yaprak veya kök) belki de en etkili ve en değerli idrar arttırıcı bitkidir. Hindiba, idrar arttırıcı kimyasal ilaçlar kadar etkili olmakla kalmayıp bol miktarda da potasyum içerir. Halbuki, öteki idrar arttırıcı ilaçlar kullanıldığında bedenden bol miktarda potasyum dışkılanması nedeniyle çok zararlı yan etkiler oluşabilir. Hindiba kullanıldığında ise yalnızca bu yan etkilerden uzak durulmaz, bedendeki potasyum düzeyi de ayrıca yükseltilmiş olur. Hindiba ayrıca, karaciğer güçlendirici olarak çok ünlüdür ve çok yönlü kullanılabilir.
Bu bölümde değineceğimiz tüm bitkiler, idrar arttırıcı etkilerinin yanı sıra idrar yolları rahatsızlıklarına karşı da başarıyla kullanılabilir. Yoğurtotu, özellikle anılması gereken, genel anlamda diüretik etkiye sahip olan değerli bir bitkidir. Kan temizleyici, lenf sistemini temizleyici ve idrar arttırıcı etkileri sayesinde, bu sistemde görülen tüm hastalıklarda öncelikle kullanılabilir. Ayrıca kullanılabilecek bitkiler: Huş ağacı yaprağı, fasulye kabuğu, ısırganotu, altınbaşak, atkuyruğu, meyan kökü, maydanoz, kayışkıran kökü(Onanis spinoza).
İdrar yolları için antiseptik ilaçlar
Bazı idrar arttırıcı bitkilerin antiseptik etkisi, içerdikleri uçucu yağlardan kaynaklanır. Bu yağlar böbrek kanalcıklarından dışkılanırlar ve böylece mikropları doğrudan etkileyebilirler. Tipik örnekleri: Civanperçemi, kereviz tohumu, funda(yaprak ve çiçek), kayışkıran kökü, huş ağacı yaprağı, ayrıkotu kökü, ardıç kozalağı, sarmısak.
İdrar yollarında mukoza koruyucu ilaçlar
Bazı hastalıklarda idrar yolları mukozası, enfeksiyon veya sürtünme nedeniyle tahriş olur ve yatıştırılması gerekir. Hatmi yaprağı, mısır püskülü ve ayrıkotu kökü mukoza koruyucu etki içerirler ve başka bitkilerle karıştırılarak da kullanılabilirler.
İdrar yolları için sıkıştırıcı/büzüştürücü ilaçlar
İdrarda kan görülmesi doktor teşhisi gerektiren bir belirtidir, ama eğer önemli bir hastalık söz konusu değilse, sıkıştırıcı/büzüştürücü (adstringent) ilaçlarla tedavi edilebilir. Adstringent ilaçlar böbreklerdeki, idrar kesesindeki ve idrar yollarındaki kanamaları durdurabilirler ve yaralanmaların iyileşme sürecini desteklerler. En önde gelen adstringent bitkiler: Atkuyruğu, sinirliot, ceviz yaprağı, huş ağacı yaprağı, ebegümeci.
Taş oluşumunu önleyici ilaçlar (Lithagoga)
Çeşitli idrar arttırıcı bitkilerin önemli bir özelliği de taş oluşumuna karşı önlem oluşturması veya üriner sistemden taşların ve kumun dışarı atılmasını desteklemeleridir. Pek çok bitkinin taş oluşumunu önlediği söylenir. Ama aşağıdaki bitki karışımları bu konuda başarıyla yardımcı olabilir: 20’şer g ısırganotu kökü, kuşburnu, maydanoz kökü, sinirliot, çok ince kıyılarak iyice karıştırılır. Bir tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, hafif ateşte üstü kapalı olarak 4-5 dakika kaynatıldıktan sonra 10 dakika demlendirilir ve süzülür. Sabahları aç karnına 1-2 bardak içilir.
Cüce mürver kökü(toz haline getirilir), yeşil yulaf(veya sinirliot), frenk üzümü yaprağı, ardıç kozalağı, çok ince kıyılarak eşit oranda karıştırılır. Bir tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 15 dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyunca 2-3 bardak taze demlenmiş çay, aç karnına içilir.
Veya, kuşburnu, kayışkıran kökü(toz haline getirilir), ada soğanı, ardıç kozalağı, atkuyruğu, sinirliot, çok ince kıyılarak eşit oranda karıştırılır. Hazırlanışı ve kullanımı yukarıdaki gibidir.
Üriner Sistemde Hastalık Belirtileri
Bedenin herhangi bir bölgesindeki problemin bir yansıması olarak idrar yollarında, böbreklerde ve idrar kesesinde çeşitli rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. İdrar yolları hastalıklarının ise, sistemin özel problemlerinin belirtileri olarak görülmesi gerekir.
Enfeksiyonlar
Üriner sistemde çeşitli enfeksiyonlar görülebilir. Bedende oluşan enfeksiyonların tümü, ancak savunma sistemlerinin gereğince işlemediği zamanlarda gelişebilir. Savunma sistemi yetersizliği, ölçüsüzce yiyip içmekten veya kabızlıktan kaynaklanabilir. Bir başka neden de, antibiyotik kullanımı nedeniyle sistemin şoka girmesi ve ekolojik dengenin bozulmasıdır. Bu tür ilaçların kullanımından sonra savunma gücüne yeniden kavuşabilmesi için, bedenin mutlaka desteklenmesi gerekir. Bu destek, C vitamini alımı ve katkı madde içermeyen yoğurt yemekle sağlanabilir. Yoğurt, bağırsakların doğal bakteri florasını yenileyebilir.
İdrar kesesi iltihabı (Sistit)
İdrar dışkılanırken yakıcı ağrılar hissedilir. Ayrıca, idrar kesesi boş olduğu halde, yoğun biçimde idrara çıkma ihtiyacı duyulur. Bu durumda, civanperçemi, ısırganotu, altınbaşak, ayrıkotu kökü, kuşburnu, mayıs papatyası, sinirliot, atkuyruğu bitkileri kullanılabilir. Soğutulmadan bolca içilen civanperçemi çayı bu tür rahatsızlıkları genellikle ortadan kaldırabilir, ama aşağıdaki karışım da etkilidir: Civanperçemi 2 ölçü, ısırganotu 1 ölçü, mayıs papatyası 1 ölçü, kuşburnu 1 ölçü. Bitkiler çok ince kıyılarak ölçülür ve iyice karıştırılır. Bir tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. İki saatte 1 bardak sıcak çay, tamamen iyileşene kadar içilir. Yakıcı ağrı aşırı düzeyde olduğunda veya idrarda kan görüldüğünde, mısır püskülü gibi mukoza koruyucu bitkiler de karışıma eklenebilir.
İdrar yolu enfeksiyonları (Üretra iltihabı)
İdrar yolu enfeksiyonları da idrar kesesi iltihabı gibi tedavi edilebilir, ama mukoza koruyucu bitki oranının arttırılması doğru olur.
Prostat iltihabı (Prostatit)
Bir prostat iltihabında, idrar kesesi iltihabındaki gibi belirgin rahatsızlıklar pek görülmez. Bu nedenle, idrar kesesi iltihabında kullanılan bitki karışımına 2 ölçü yakıotu(küçük çiçekli) karıştırılmalıdır. Yakıotu çayı, prostat büyümesine karşı da başarıyla kullanılabilir. Etkili bir karışım şöyle olabilir: Yakıotu 2 ölçü, ısırganotu 1 ölçü, atkuyruğu 1 ölçü, ayrıkotu kökü 1 ölçü. Bitkiler çok ince kıyılarak ölçülür ve iyice karıştırılır. Bir tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3 bardak taze demlenmiş çay, aç karnına veya öğün aralarında, soğutulmadan içilir.
Böbrek çanağı iltihabı (Piyelit)
Böbrek çanağı iltihabı, böbrek dokularına da sıçrayabilir ve genellikle dayanılmaz ağrılara yol açar. Bu durumda en doğru davranış, hemen bir uzman doktora başvurmaktır. Tıbbi tedavinin yanı sıra, atkuyruğu tam banyoları veya oturma banyoları gün aşırı alındığında iyileşme süreci kısalacak ve ağrılar dinecektir. Bataklıklarda veya sulak bölgelerde yetişen uzun boylu atkuyruğu (yalnızca banyo katkısı olarak) çok daha etkilidir. Ayrıca, idrar kesesi iltihabına karşı içilen bitki çayının da yararlı olacağı unutulmamalıdır.
Böbrek hastalıkları
Pek çok bitki, ağır veya hafif böbrek hastalıklarında kullanılabilir. Ama, yaşamımız ve sağlığımız için çok önemli olan bu organımızla ilgili tüm rahatsızlıkların uzman doktorlar(Nefrolog) tarafından tedavi edilmesine özen gösterilmelidir.
Ödemler (Bedende sıvı birikimi)
Böbrekler yeterince sıvı dışkılayamadıklarında, (genellikle yerçekimi nedeniyle) bacaklarda ve ayaklarda ödem oluşur. Bu birikimin nedenlerinin teşhis edilmesi gerekir; ya böbrekler gereğince çalışmıyordur veya kan dolaşımında herhangi bir aksaklık söz konusudur. Ödemlerin tedavisi, ancak nedenlerinin teşhis edilip ortadan kaldırılmasıyla mümkündür, ama biriken sıvının dışkılanabilmesini sağlayabilecek bitkiler de vardır. Öncelikle atkuyruğu olmak üzere hindiba, civanperçemi, ısırganotu ve huş ağacı yaprağı çayları başarıyla kullanılabilir. Yeşil mercimek kaynama suyu veya çorbası da ödemlerin çözülmesinde yardımcı olabilir.
Böbrek taşları
Mineral kalıntılardan oluşan böbrek taşlarının veya böbrek kumunun oluşumu şifalı bitkilerin de yardımıyla önlenebilir. Böbrek taşları ve kumu, oxalit asit tuzlarından, ürik asit, fosfat veya aminoasitler ve sistein(kükürt kaynağı) bileşiminden oluşabilirler. Taşların bileşim biçimi saptanabildiğinde, tüketilen besin maddeleri bu amaçla programlanabilir. Ama bu pek mümkün olmadığı için, genellikle bilinen önerilere uyulmaya çalışılır. Besin maddeleri mümkün olduğunca az asit içerikli olmalıdır. Oxalit asit oranı yüksek olan besinlerden(örneğin ıspanak) uzak durulmalıdır. Bünyesi taş oluşturmaya yatkın olanların, sistemin gereğince yıkanabilmesi için bolca su içmeleri gerekir. Bunun anlamı, günde en az 3 litre suyun içilmesidir; terleme arttığında içilen su miktarının da arttırılması gerekir.
Böbrek taşlarının şifalı bitkilerle tedavisinde, taş oluşumunu önleyici (Lithagoga) niteliklere sahip olan ve oluşmuş olan taşları ve kumu çözerek dışkılanmalarını sağlayan, ayrıca olası birikimleri önleyen ilaçların kullanımı gerekir. İdrar arttırıcı ilaçlar da böbreklerden geçen sıvının arttırılması yoluyla, kalıntıların dışkılanabilmesine yardımcı olurlar. Taş oluşumunu önleyen ilaçlar da zaten genellikle idrar arttırıcı özelliğe sahiptirler. Sinirliot(yaprak ve tohum), havuç, koyunotu(Agrimonia eupatoria), ısırganotu, kara turp, huş ağacı yaprağı, taş anasonu(Pimpinella saxifraga), kayışkıran kökü (Ononis spinoza), dulavratotu kökü, kuşekmeği bu amaçla kullanılabilir.
-Kuşburnu, ardıç kozalağı, hindiba(kök ve yaprak) ve atkuyruğu, ince kıyılır ve eşit oranda karıştırılır. Bir yemek kaşığı dolusu bitki, bir litre suda 4-5 saat bekletildikten sonra kısaca kaynatılır ve 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Yemeklerden yarım saat önce olmak üzere, günde 3 bardak içilir.
-Kara turp rendelenir ve akşamdan şaraba yatırılır. Sabah aç karnına 1-2 bardak içilir.
-Kısa aralıklarla sürekli olarak ıhlamur çayı içildiğinde, bezelye iriliğinde taşlar bile düşürülebilir. Ama bitki kaynatılmaz, haşlanarak demlenir!
-Böbrek taşı ve kumuna karşı, sıcak atkuyruğu tam banyosu yapılırken, arka arkaya atkuyruğu çayı içilir ve basınçlı bir biçimde boşaltabilmek için, idrar elden geldiğince tutulur. Basınçlı idrarla birlikte genellikle taş ve kum da dışkılanır. Ama önceden, taşların idrar yollarından geçebilecek boyutta olup olmadığı bir uzman tarafından saptanmalıdır.
-Kayışkıran kökü(Ononis spinoza) çayı özellikle önerilir. İdrar arttırıcı ve taş düşürücü özellikleri ile eski çağlardan beri başarıyla kullanılır. Çok ince kıyılmış bir tatlı kaşığı dolusu bitki kökü, bir bardak soğuk suda 8-10 saat bekletilir, 1-2 dakika kaynatılır ve süzülür. Yemeklerden yarım saat önce 1 bardak olmak üzere, günde 3-4 bardak içilebilir. Hiçbir yan etkisi yoktur.
-Magnezyum alımının arttırılması doğru olacaktır. Böylece büyük bir olasılıkla, yeni taş oluşumu önlenmiş olur. Meyve ve sebzede bol miktarda magnezyum vardır. Bazı maden sularında da yüksek oranda magnezyum bulunabilir. Araştırınız!
Tüm bu önlemlerden olumlu bir sonuç alınamadığında, ameliyatı ciddi biçimde düşünmek gerekecektir.
Böbrek ağrısı (Kolik)
Yerinden oynayan küçük bir taşın idrar yoluna ulaşarak idrar akışını engellemesi sonucunda oluşan dayanılması zor ağrılardır. Kediotu kökü, mayıs papatyası, kekik, atkuyruğu gibi bitkilerin çayı ve oturma banyoları rahatlatıcıdır, ama ancak ağrıya yol açan neden ortadan kaldırıldıktan sonra ağrılar sona erebilir.
İstemsiz idrar dışkılama (İnkontinens)
İdrar kaçırma olarak da adlandırılan bu durum, bir dizi psikolojik veya fiziksel nedenden kaynaklanabilir. Eğer herhangi bir organik bozukluk veya hastalık söz konusu değilse, bu rahatsızlık şifalı bitkilerle kontrol altına alınabilir. İdrar kesesi kaslarında güçsüzlük veya genel bir kas ve/veya sinir güçsüzlüğü söz konusu olduğunda da şifalı bitki tedavisinden yararlanılabilir. Aşağıdaki bitki karışımı bu konuda yardımcı olacaktır: Atkuyruğu 2 ölçü, koyunotu 1 ölçü, sarı kantaron 1 ölçü, civanperçemi 1 ölçü, mayıs papatyası 1 ölçü.
Bitkiler çok ince kıyılır, ölçülür ve iyice karıştırılır. Yarım veya bir tatlı kaşığı bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3-4 bardak taze demlenmiş çay, aç karnına veya öğün aralarında, soğutulmadan içilir.
Çocukların uykuda idrar kaçırmaları genellikle psikolojik nedenlerden kaynaklanır. Sarı kantaron çayı günde 2-3 bardak içildiğinde bu rahatsızlık büyük bir olasılıkla ortadan kalkar. Aksi halde bir doktora başvurulması doğru olur.
Enfeksiyonlar
Öteki sistemlerde olduğu gibi, cinsel sistemde de enfeksiyonlar oluşur. Sistem dışa açıldığı için, dışsal temaslar nedeniyle de ayrıca bir enfeksiyon olasılığı söz konusudur. Bu açıdan, kulak-burun-boğaz sistemiyle benzerlikleri vardır, çünkü her iki durumda da mukoza tabakası enfeksiyonlara açıktır. Bir vajinal enfeksiyonu tedavi edebilmek için, tüm bedeni destekleyebilen ve temizleyebilen ilaçların kullanılması gerekir. Vajinal yıkamalar veya lokal tedaviler ancak belirtilerin bir süre için yok olmalarını sağlayabilir.
Etkili bir tedavide mikrop kırıcı, lenf sistemini temizleyici bir bitki karışımının kullanılması gerekir. İltihaplı dokuların iyileştirilebilmesi için ayrıca dokuyu sıkıştırıcı/büzüştürücü ilaçlardan da yararlanılmalıdır. Tüm bunların yanı sıra, genel sağlık durumu da göz önüne alınarak, uygun bitkilerin yardımıyla bedenin güçlendirilmesine çalışılmalıdır. Kesinlikle ihmal edilmemesi gereken vajinal enfeksiyonlar, doğum kontrol hapı kullanımı sırasında veya bırakılmasından kısa süre sonra ortaya çıkabilir, çünkü hormon dengesindeki sapmalar, vajinal bölgede önemli bir ekolojik denge değişikliğine yol açar.
Civanperçemi 2 ölçü, altınbaşak 1 ölçü, turnagagası 1 ölçü, mayıs papatyası 2 ölçü, yoğurtotu 1 ölçü, ceviz yaprağı 1 ölçü, adaçayı 1 ölçü olmak üzere, bitkiler çok ince kıyılır, ölçülür ve iyice karıştırılır. Bir tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3-4 bardak taze demlenmiş çay, aç karnına veya öğün aralarında, soğutulmadan içilir.
Yine bu ölçülere göre hazırlanan çayla vajinal yıkamalar veya oturma banyoları günde 1-3 kere uygulanabilir. Bu tedavi, belirtiler sona erdikten sonra da 3-4 gün sürdürülmelidir. Vajinal yıkamalarda yoğurt da kullanılabilir. Bu tedavi, doğal vajina bakteri florasını yeniden oluşturur ve oluşan yeni ekolojik denge sayesinde rahatsızlık kısa sürede sona erer. Bu tedavi, öncelikle antibiyotik kullanımı sonrası için önerilir. Doğal olarak bu tür rahatsızlıklarda, enfeksiyonlara karşı uygulanan genel tedavi yöntemleri de geçerlidir. Ayrıca, bol mineral ve vitamin içerikli besinlerin tüketilmesi gerekir. C Vitamininin ise antibiyotik tedavisi sırasında ihmal edilmemesi doğru olur. Son olarak, mümkün olduğunca bol miktarda çiğ sarmısak yiyebilmeye çalışılmalıdır.
Şifalı bitkiler ve cinsellik
Dünya kültürlerinin hemen hepsinde cinsel isteği arttırdığı ve iktidarsızlığa karşı etkili olduğu söylenen bazı bitkilerden söz edilir. Afrodizyak olarak tanımlanan bu bitkilerin cinsel isteği doğrudan etkiledikleri şimdilik bir tartışma konusu. Bence, doğrudan etki yapabilen bir bitki yok. Ama beden bütünsellik açısından ele alındığında, cinsel isteğin şifalı bitkilerle arttırılması mümkün olabilir. Beden eğer diri ve esnekse, kişi ruhsal açıdan dengeli ve sakinse, bu durum cinselliğe olumlu yansıyacaktır. Aynı biçimde, gerginlikleri giderici ve duyguları düzenleyici etki yapan şifalı bitkiler dolaylı olarak cinsel isteği arttırabilirler. Ginseng kökü, hayıt meyvesi(tohumu) ve ülkemizde tanınmayan, Lat. Sabal serrulata ve damiana(Turnera aphrodiziaka) adlı bitkiler, üreme organları üzerinde, özellikle de erkek üreme organı üzerindeki olumlu etkileriyle tanınırlar.
Ginseng, genelde bedeni güçlendirici, dengeleyici özelliği ile tanınır. Damla veya draje biçiminde kullanılması doğru olur, ama güvenilir bir firmanın üretimi olmasına dikkat edilmelidir. Kullanım tarifnamesindeki dozajlara uyulmalıdır, ama dozaj yükseltilebilir de, çünkü bilinen hiçbir yan etkisi yoktur. Ancak uzun süreli kullanım sonucunda etkisi görülebilir, kısa süreli kullanımlarda etki görülmez.
Hayıt meyvesi(tohumu), üreme organlarını güçlendirici hipofiz bezinin işleyişini, özellikle progesteron düzeyi açısından normalleştirir. Afrodizyak ve antiafrodizyak olarak bilinir; yani, bedenin ihtiyacına göre görev yapar. Kadınlardaki hormonal dengesizliklere karşı da başarıyla kullanılabilir.
Yarım tatlı kaşığı tohum havanda hafifçe ezildikten sonra, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3 bardak taze demlenmiş çay, aç karnına veya öğün aralarında, soğutulmadan içilir.
Hayıt tohumu tentürünün kullanımı daha basittir. Bilimsel adı Agnus castus olan tentürden, günde 3-4 kere, 20-25 damla, yarım kahve fincanı suya eklenerek alınır.
Preparatlar: Agnolyt, Auroplatin, Mastodyon N, Mulimen, Oestrolut.
Sabal serrulata(Latince), Saegepalme(Almanca), Saw Palmetto(İng.) Bitki ülkemizde yetişmez ve tanınmaz.
Bitki tentürü: Sabal serrulata D1, iktidarsızlığa karşı, günde 3-4 kere, 20-25 damla, yarım kahve fincanı suya eklenerek alınır. Bilinen bir yan etkisi yoktur. Batı ülkeleri eczanelerinden temin edilebilir.
Damiana(Turnera aphrodiziaca), Maya Kızılderililerinin geleneksel afrodizyak bitkisidir(bitkinin Latince adından da anlaşılabileceği gibi). Cinsel gücü arttırıcı etkisi açısından bilimsel bir araştırma konusu olmamıştır. Ayrıca, güçlendirici, uyarıcı, depresyona karşı, ağrılı adet görmeye ve buna bağlı baş ağrılarına karşı da kullanılabilir.
Bitki tentürü: Damiana D1, günde 4-5 kere, 30-35 damla, yarım kahve fincanı suya eklenerek alınır. Batı ülkeleri eczanelerinden temin edilebilir. Bilinen hiçbir yan etkisi yoktur.
Stres ve gerginlikten kaynaklanan cinsel problemlere karşı yeşil yulaf, kediotu kökü veya ıhlamur yardımcı olabilir.
Genel sağlık durumu açısından sorunlar varsa eğir kökü, centiyane, pelinotu gibi acı madde droglarının kullanımı yardımcı olabilir.
Eski şifalı bitki kitaplarında, kadında aşırı cinsel isteğe(nymphomania) ve erkekte masturbasyon alışkanlığına karşı kullanılabilecek bitkilerden de söz edilir. Cinsel isteğin gerçekten de azaltılması gerekiyorsa, kediotu kökü, şerbetçiotu, passiflora gibi ilaçlara başvurulabilir.
Yer imleri