Glikozitler
Enzim veya seyreltik asitler etkisiyle şeker olmayan bir kısım ile, bir veya daha fazla şeker molekülüne ayrılan bileşiklerdir. Tedavi etkisi, şeker olmayan bölümlere aittir. Flavonlar ve acı maddeler de genellikle glikozittir. Etkileri güçlü olan maddeler de glikozitler gurubuna dahildir. Bunların en çok tanınanları, yüksükotunun ve inciçiçeği otunun kalbi güçlendirici (zehirli) glikozitleri, sinameki yaprağının müshil etkili Anthranoid maddesi, bayırturpu, sarmısak, soğan ve hardal tohumunda bulunan hardal glikozitleridir. Ihlamur çiçeğinin terletici etkisi de glikozitlerden kaynaklanmaktadır.
Silisik Asitler
Atkuyruğu ve sinirliot gibi çeşitli bitkiler silisik asidi topraktan alarak bünyelerinde depolarlar. Silisik asit, insan organizması için vazgeçilemez bir yapı taşıdır ve özellikle katılgandoku, deri, kas lifleri, bağdoku, saçlar ve tırnaklar için yaşamsal önem taşır. Silisik asit içerikli bitkiler, yukarıda belirtilen bölgelere hastalık, yaşlılık veya spordan kaynaklanan aşınma belirtileri nedeniyle, yeterince silisik asidin beslenme yoluyla ulaşamaması halinde kullanılabilir. Silisik asit kullanımı, doğuştan katılgandoku zafiyeti olan kişiler için de gereklidir; bu tür kişilerde genellikle varis ve selülit rahatsızlıklarına rastlanır.
Saponinler
Saponinler, glikozit gruplarına aittirler. Suda kaynatıldığında, maddeye adını veren sabun(Latince sapo = sabun) gibi köpük oluştururlar. Sığırkuyruğu çiçeği ve çuhaçiçeği gibi saponin içerikli bitkiler, balgam söktürücü olarak kullanılırlar. Bulunduğu bölgeye tutunarak duran balgam, saponin tarafından akışkan hale getirilir ve öksürükle kolayca dışkılanabilir. Ayrıca, mukozayı hafifçe uyararak, salgıların artmasını da sağlar. Saponin içeren meyan kökü gibi bitkiler, ayrıca idrar arttırıcı, metabolizmayı uyarıcı ve iltihap önleyici özelliklere de sahiptirler. Steroit saponinleri olarak adlandırılan bir başka saponin gurubu da, kimyasal yapıları bakımından, insan bedeninde salgılanan hormonlara benzerler. Bu grupta en önde gelen bitkilerden biri ginseng köküdür. Saponinlerin tedavi amaçlı kullanımlarının bir başka önemli nedeni de, normalde midenin sindiremeyeceği bazı bitkisel maddeleri sindirilebilir kıvama getirebilmeleridir. Ama saponinler yüksek dozajda kullanıldıklarında, mide-bağırsak mukozasını tahriş edebilirler. Bu nedenle, önerilen dozajlara uymak gerekir.
Müsilajlar
Müsilajlar karbonhidrat içeren maddelerdir. Pek çok bitkide bulunurlar, ama genelde miktarları yetersiz olduğu için pek yararlı olamazlar. Müsilaj maddeleri suyla karıştırıldıklarında şişer ve sümüksel bir lapa haline gelirler. İşte bu sümüksel özellikleriyle, tahriş olmuş veya iltihaplanmış mukozanın üzerinde koruyucu bir tabaka oluştururlar. Örneğin, yutak ve gırtlak iltihaplarında, keten tohumu, hasta mukozayı koruma altına alır, yatıştırır ve iyileşebileceği bir ortama kavuşturur.
Şişme özelliği sayesinde keten tohumu, mekanik müshil ilacı olarak kullanılabilir. Keten tohumu unu bol suyla birlikte kullanıldığında, şişerek, bağırsak duvarlarına baskı yapar ve böylece, bağırsak kaslarının harekete geçmesini sağlar. Dışkılama, bu yöntem sayesinde normalleştirilebilir ve hatta uygun saatlere göre programlanabilir.
Vitaminler, Mineraller ve Mikroelementler
Önemli bitkisel maddeleri gözden geçirirken, vitaminlerin, minerallerin ve mikroelementlerin ihmal edilmemesi gerekir. Çünkü onlar, dokular, hücreler, enzimler, hormonlar ve bağışıklık sistemi için yaşamsal öneme sahip yapı taşlarıdır. Ayrıca tüm organlarımızın işlevlerinin ve bedenin sıvı dengesini etkilerler. Bazı bitkiler, yalnızca belirli vitaminleri veya vitamin gruplarını bünyelerinde yüksek ölçüde depolayabilirler. Örneğin, buğday filizinde ve tüm yeşil yapraklarda yüksek derecede E Vitamini konsantrasyonu vardır. Tohumlarda, baklagillerde, ceviz ve fındıkta, tahıl filizlerinde bol miktarda B Vitaminleri grubu bulunur. C Vitamini(askorbik asit), öncelikle turunçgillerden limon ve portakal gibi meyvelerde, dolmalık biber, maydanoz, kuşburnu ve pek çok meyve ve sebzede bulunur. Minerallere ise bitkilerin çoğunda rastlamak mümkündür: Demir ısırganotunda, kalsiyum ve magnezyum rezenede, demir ve magnezyum kuşburnu meyvesinde bol miktarda vardır. Yulafta ise hemen hemen tüm mineraller mevcuttur. Yaşamsal öneme sahip bu maddelerin eksikliklerinden kaynaklanan hastalık belirtilerinde ve bu maddelere yüksek oranda ihtiyaç duyulduğunda, bu bitkilerin çayları belirli bir plan doğrultusunda içilmelidir. Taze bitki özsuları da, vitamin ve mineral kombinasyonları ile üstün iyileştirici güçlere sahiptiler.
Yer imleri