Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 2/4 İlkİlk 1234 SonSon
34 sonuçtan 11 ile 20 arası

Konu: Temel Dini Bilgiler Arşiv....

  1. #11

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    CÂMİLERE HÜRMET

    Soru: Câmi âdâbı nedir?

    Cevap: Câmiye, mescide sağ ayakla girilir ve önce sol ayakkabı çıkarılır. Câmiden sol ayakla çıkılıp, önce sağ ayakkabı giyilir. Câmiye girerken i'tikâfa niyet edilir.

    Mescide girince, iki rek'at nâfile namaz kılmak sünnettir. Buna Tehiyyet-ül-mescid namazı denir. Mescide girince, farz veya başka namaz kılınınca, tehiyyet-ül-mescid namazı da kılınmış olur.

    Kur'ân-ı kerîm okunuyorsa, bu namaz kılınmaz. Çünkü, Kur'ân-ı kerîmi dinlemek farzdır. Farz-ı kifâye sevâbı, farz sevâbıdır. Sünnet sevâbı, farzın yanında denizde damla bile değildir.

    Câmideki yasaklar

    Soru: Câmide dikkat edilmesi gereken şeyler nelerdir?

    Cevap: Câmide dikkat edilecek husûslardan ba'zıları şunlardır:

    1- Câminin altına abdesthâne yapmak mekrûhtur. Çünkü, câmilerin üstü, semâya kadar mesciddir. Altı da böyledir. Altını şadırvan, hamâm yapmak câizdir.

    2- İş elbisesi ile ve büyüklerin yanına çıkılamıyacak elbise ile ve fena kokulu elbise ve çorapla namaz kılmak mekrûhtur.

    Soğan, sarmısak yiyen de, kokusu gitmeden câmiye gelmemelidir.

    3- Câmilerde ilâhî ve mevlidleri, namaz kılanlara mâni' olmamak şartı ile, ara sıra okumak câizdir.

    Her zaman okuyup, âdet hâline getirmek câiz değildir.

    4- Câmide yüksek sesle konuşmak mekrûhtur. İbâdet etmeyip, câmide dünya kelâmı ile meşgûl olmak tahrîmen mekrûhtur.

    Ateş odunu yiyip bitirdiği gibi, câmide dünya kelâmı konuşmak da, insanın sevâblarını giderir. İbâdetten sonra, mubâh olan şeyleri, hafîf sesle konuşmak câizdir.

    5- Câmiye abdestsiz girmek mekrûhtur.

    6- Ön safta yer varken, arka safta durmak mekrûhtur.

    7- İmâmın, son sünneti, farzı kıldığı yerde kılması mekrûhtur. Biraz sağ veya solda kılar. Cemâ'atin aynı yerde kılması ise câizdir...

  2. #12

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    CEMÂ'AT İLE NAMAZ

    Soru: Cemâ'at ve İmâmlık nedir?

    Cevap: Namazda, en az iki kişiden birinin imâm olması ile cemâ'at meydana gelir. Beş vakit namazın farzlarını cemâ'at ile kılmak, erkeklere sünnettir. Cum'a ve bayram namazlarında ise şarttır.

    Nâfile namazları cemâ'at ile kılmak mekrûhtur.

    Bir mazeretle câmiye gitmeyip, evinde âilesi ile cemâ'at yapan kimse, câmi'deki cemâ'atin sevâbına kavuşamaz. Fakat evde cemâ'at ile kılınca da, cemâ'at sevâbına, ya'nî 27 kat sevâba kavuşur.

    Bir rek'ati kaçıran kimse, o namazı cemâ'at ile kılmamış olur. Fakat, cemâ'at sevâbına kavuşur. Son rek'ati de kaçıran, imâma teşehhüdde yetişirse, yine cemâ'at sevâbını kazanır. İftitâh tekbîrini imâmla birlikte söylemenin ayrıca çok sevâbı vardır.

    Soru: Cemâ'ate gitmemeyi mubâh kılan mazeretler, özürler nelerdir?

    Cevap: Hastanın, felçlinin, bir ayağı kesik olanın, yürüyemiyen ihtiyârın ve a'mânın cemâ'ate gitmesi lâzım değildir. Yardımcıları, nakil vâsıtaları olsa da, lâzım değildir. Yağmur, çamur, çok soğuk ve karanlık da özürdür.

    Hırsız ve başka sebeple maIı gitmek korkusu, yolcunun nakil vâsıtasını kaçırmak korkusu, hastaya bakmak cemâ'ate gitmemek için özürdür.

  3. #13

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    İmâmlığın şartları

    Soru: İmâm olmak için lâzım olan şartlar nelerdir?

    Cevap: İmâm olmak için altı şart lâzımdır. Bunlardan biri bulunmadığı bilinen imâmın arkasında namaz kılmak sahîh olmaz:

    1- Müslüman olmak.

    2- Bulûğ çağında olmak.

    3- Akıllı olmak.

    4- Erkek olmak.

    5- Hiç olmazsa, Fâtiha ile bir âyeti doğru okuyabilmek.

    6- Özürsüz olmaktır. Özrü olan, özrü olmayanlara imâm olamaz. Özür, bir yerinden durmadan kan akmak, idrâr kaçırmak, "te" ve "fe" harflerini tekrarlıyarak okumak, "sin" harfini "se", "ra" harfini "gayn" okumak ve benzeri şeylerdir.

    Özürleri birbirine benziyenler birbirlerine ve bir özürlü olan, iki özürlü olana imâm olabilir. Yara üstündeki merheme, sargıya mesh eden özürlü sayılmaz.

    Rükü' ve secde yapamıyan, yapana imâm olamaz. A'mâ, âlim ise, imâm olur.

    İmâma uymanın şartları

    Soru: İmâma uymanın doğru olması için şartlar nelerdir?

    Cevap: İmâma uymanın doğru olması için lâzım olan şartlardan ba'zısı şunlardır:

    1- Namaza dururken, tekbîri söylemeden önce, imâma uymaya niyet etmek.

    2- İmâmın, kadınlara imâm olmaya niyet etmesi lâzımdır. İmâmın erkeklere imâm olmaya niyet etmesi lâzım değildir. Fakat niyet ederse, kendisi de cemâ'at sevâbına kavuşur.

    3- Cemâ'atin topuğu, imâmın topuğunun gerisinde olmak.

    4- İmâm ile cemâ'at, aynı farz namazı kılmak. Farzı kılmış olan kimse, tekrar imâma uyunca, imâm ile kıldığı nâfile olur.

    5- İmâmın kendisini görse, yâhut sesini işitse, aradaki duvar mâni' olmaz. Arada kayık geçecek nehir ve araba geçecek yol mâni' olur.

    6- İmâmın veya müezzinin sesini işitmek yâhut bunları görmek veya cemâ'atin hareketlerini görmek lâzımdır. İşitmeye, görmeye elverişli penceresi olmayan duvar arada olmamalıdır.

    İmâma yetişmek

    Soru: İmâma yetişmek nasıl olur?

    Cevap: Rükü'ya yetişemiyen, o rek'ati imâmla kılmış olmaz. İmâm rükü'da iken gelen, niyet eder ve ayakta tekbîr getirip, namaza girer. Hemen rüküya eğilip imâma uyar. Rükü'da imâma yetişen, o rekati imâmla kılmış olur....

  4. #14

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    CUM'A NAMAZI

    Soru: Cum'a namazı kaç rek'attir?

    Cevap: Cum'a namazı 16 rek'attir. Bunun 2 rek'atini kılmak her erkeğe farz-ı ayındır. İnanmıyan, önem vermiyen kâfir olur. Öğle namazından daha kuvvetli farzdır.

    Cum'a namazı için, birinci ezânı işiten her müslümanın, işini, alış-verişini bırakıp namaza gitmesi farzdır. Namaz vakti alış-veriş sahîhdir. Fakat günâhtır.

    Soru: Cum'a namazı nasıl kılınır?

    Cevap: Öğle ezânı okununca, hemen dört rek'at Cum'a namazının ilk sünneti kılınır. Sonra, câmi' içinde, ikinci ezân okunur. Sonra hutbe okunur. Sonra, cemâ'at ile iki rek'at Cum'a namazının farzı kılınır. Sonra, dört rek'at son sünneti, bundan sonra, dört rek'at, vaktine yetişip de kılmadığım son öğle namazının farzını kılmaya diye niyet ederek, âhır zuhur namazı kılınır. Bundan sonra, iki rek'at vaktin sünneti kılınır. Cum'a sahîh olmadı ise, bu on rek'at, öğle namazı olur. Bundan sonra, Âyet-el-kürsî ve tesbîhler okunup, duâ edilir.

    Cum'anın farz olması

    Soru: Cum'anın farz olmasının şartları nelerdir?

    Cevap: Cum'a namazının farz olması için, iki türlü şartı vardır: Birincisi Vücûb şartları, ikincisi Edâ şartlarıdır. Edâ şartlarından biri noksan olursa, namaz sahîh olmaz. Vücûb şartları bulunmazsa, sahîh olur. Edâ şartları yedidir:

    1- Namazı şehirde kılmaktır. şehir, cemâ'ati, en büyük câmiye sığmayan yer demektir.

    Bugün hükümetin tasdik ve kabûl ettiği muhtarı veya jandarma bulunan köyler ve şimdiki büyük şehirlerin içinde bulunan nâhiyelerin herbiri yukarıdaki iki ta'rîfe göre de, Cum'a namazı için ayrı birer şehir sayılmaktadır. Böyle köylerde ve nâhiyelerde Cum'a ve bayram namazları kılınır.

    2- İzin ile kılmaktır.

    3- Öğle namazının vaktinde kılmaktır.

    4- Vakit içinde hutbe okumaktır.

    5- Hutbeyi namazdan önce okumaktır.

    6- Cum'a namazını cemâ'at ile kılmaktır. İmâmdan başka, 3 erkek yetişir.

    7- Câminin herkese açık olmasıdır.

    Cum'anın vücûb şartları

    Soru: Cum'anın vücûb şartları nelerdir?

    Cevap: Cum'a namazının vücûb şartları dokuzdur. Ya'nî, bir kimseye farz olması için şu dokuz şart lâzımdır:

    1- Mukim olmaktır. Seferî olana farz değildir.

    2- Sağlam olmaktır. Hastaya ve hastanın yanından ayrılamıyan hasta bakıcıya ve çok ihtiyara farz değildir.

    3- Hür olmaktır.

    4- Erkek olmaktır.

    5- Âkıl ve bâlig olmaktır.

    6- Kör olmamaktır. Yolda götüren olsa bile, a'mâya farz değildir. Yardımcısız câmiye gidebilen a'mâya farzdır.

    7- Yürüyebilmektir. Felçliye, ayaksıza farz değildir.

    8- Mahbûs olmamak ve düşman ve zâlimden korkusu olmamaktır.

    9- Çok yağmur, kar, fırtına, çamur ve çok soğuk olmamaktır.

    Cum'a hutbesinin hükmü

    Soru: Cum'a hutbesinin hükmü nedir ve nasıl okunur?

    Cevap: Cum'a hutbesini okumak farzdır.

    Hutbeyi kısa okumak sünnettir, uzun okumak mekrûhtur.

    İki kısa hutbe okumak sünnettir. İki hutbe arasında oturmamak günâhtır.

    İmâm minbere çıkınca, cemâ'atin namaz kılması ve konuşması harâm olur. Hatîb efendi duâ ederken, cemâ'at sesli âmîn demez. İçinden sessiz denir.

    Namaz kılarken yapması harâm olan her şey, hutbe dinlerken de harâmdır.

    Cum'a günü

    Soru: Cum'a günü sünnet olan şeyler nelerdir?

    Cevap: Cum'a günü yapılması sünnet olan şeylerden ba'zıları şunlardır:

    Cum'a namazı için gusletmek; güzel koku sürünmek; yeni, temiz giyinmek; saç, tırnak kesmek; câmiye erken gelmek sünnettir.

    Her müslümanın Cum'a günleri, Cum'a namazından önce veya sonra başını tıraş etmesi ve tırnaklarını kesmesi sünnettir. Namazdan sonra kesilmesi efdaldir. Cum'a günü kesemiyen, başka günlerde kesmelidir. Sonraki Cum'a günü kesmeyi beklememelidir.

    Her Cum'a günü yıkanarak ve koltuk ve kasık kıllarını tıraş ederek temizlemek müstehabdır ...

  5. #15

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    KAZÂ NAMAZLARI

    Soru: Namazın edâsı, iâdesi ve kazâsı ne demektir?

    Cevap: Her namazı vaktinde kılmaya (Edâ) denir. Nâfile kılmaya başlandığı vakit, bu nâfile namazın vakti olur. Tamamlanması vâcib olur. Fâsid olursa, bozulursa kazâsı vâcib olur. Bir namazı vakti içinde tekrar kılmaya (İâde) denir.

    Vaktinde kılınmazsa, vaktinden sonra kılmaya (Kazâ) denir. Farzı, kazâ etmek farzdır.

    Vâcibi kazâ etmek ve fâsid olan sünnet ve nâfile namazları iâde etmek vâcibdir. Vaktinde kılınmayan sünneti kazâ etmek emredilmedi.

    Soru: Namaz hangi hâllerde kazâya bırakılabilir?

    Cevap: Farz ve vâcib olan bir namazı bile bile kazâya bırakabilmek için, iki özür vardır: Biri, düşman karşısında olmaktır. İkincisi, seferde olan kimsenin hırsızdan, yırtıcı hayvandan, selden, fırtınadan korkmasıdır. Îmâ ile de kılma imkânı yoksa, kazâya bırakabilir.

    Ayrıca uyku ve unutmak sebebi ile kaçırmak günâh olmaz. Harâm olan üç vakitten başka, boş vakitlerinde kılmak şartı ile, çoluk çocuğunun rızkını kazanacak kadar geciktirmek câiz olur. Daha fazla geciktirirse, günâha girmeye başlar. Nitekim, Resûlullah efendimiz, Hendek muhârebesinin şiddetinden kılamadıkları dört namazı, hemen o gece, Eshâb-ı kirâm yaralı ve çok yorgun oldukları hâlde, cemâ'at ile kıldı.

    Kazâ günâhından kurtulmak

    Soru : Namazı kazâ edince günâhtan kurtulur muyuz?

    Cevap: Farz namazı, özrü olmadan, vakti geçtikten sonra kılmak, ya'nî kazâya bırakmak harâmdır. Bir an önce kazâ etmelidir. Kazâ ettikten sonra, ayrıca tevbe etmek de lâzımdır. Kazâ edince, yalnız namazı kılmamak günâhı affolur. Kazâ kılmadan, tevbe edilince, terk günâhı affolmadığı gibi, tehîr günâhı da affolmaz. Çünkü, tevbenin kabûl olması için, günâhtan sıyrılmak şarttır.

    Kazâ borçlarının telâfisi

    Soru: Tenbellikle kılınamamış farz borçları nasıl telâfi edilebilir?

    Cevap: Namazlarını özürsüz terkedenler, namaz borcu ile can vermemek, Cehennem azâbından kurtulmak için, hiç olmazsa, beş vakit namazdan dördünün sünnetlerini kılarken, kazâ kılmaya da niyet etmelidir.

    Sabah namazının sünneti vacibe yakın olduğundan, sabah namazının sünnetini, sünnete niyet ederek kılmalıdır.

    Başkasının yerine namaz

    Soru: Başkasının yerine namaz kılınabilir mi?

    Cevap: Namaz, beden ile yapılan ibâdet olduğundan, başkası yerine kılınamaz. Herkesin kendi kılması lâzımdır. Ağır hasta ve çok ihtiyâr kimse, namaz yerine fakîre fidye [para] veremez.

    Özürlü ve özürsüz olarak namazı terkedenin, bunu kazâ etmesi lâzımdır. Namazı bilerek terketmenin büyük günâh olduğunu ve kazâ etmek lâzım olduğunu, bütün âlimler ittifakla bildirmektedir....

  6. #16

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    RAMAZAN ORUCU

    Soru: Orucun farzları nelerdir?

    Cevap: İslâmın beş şartından dördüncüsü, mübârek Ramazan ayında, hergün oruç tutmaktır. Oruç, hicretten onsekiz ay sonra, Şa'bân ayının onuncu günü, Bedr gazâsından bir ay evvel farz oldu. Ramazan, yanmak demektir. Çünkü, bu ayda oruç tutan ve tevbe edenlerin günâhları yanar, yok olur. Ramazanda oruç tutmak akıl bâlig olan her müslümana farzdır.

    Orucun farzları

    1- Niyet etmek,

    2- Niyeti ilk ve son vakitleri arasında yapmak,

    3- Fecr-i sâdık, ya'nî tan yeri ağarmasından, güneşin batmasına kadar olan zaman [ya'nî şer'î gündüz] içinde, orucu bozan şeylerden sakınmaktır.

    Ramazanın girişi

    Soru: Ramazanın girişi nasıl tespit edilir?

    Cevap: Hadîs-i Şerîfte, (Ayı görünce oruç tutunuz! Tekrar görünce, orucu bırakınız!) buyuruldu. Bu emre göre, Ramazan ayı, hilâlin [yeni ayın] görülmesi ile başlar. Hilâli görmeden önce yapılan hesâb ile, takvîm ile başlamak câiz olmaz.

    Şa'bân ayının otuzuncu gecesi, güneş gurûb edince, hilâli aramak vâcib-i kifâyedir. Oruç, fecrin ağarmasından, güneş batıncaya kadar, yemeyi, içmeyi ve cimâ'ı terketmektir.

    Orucun niyet vakti

    Soru: Orucun niyet vakti ne zaman başlar?

    Cevap: Bir gün evvel güneş batmasından, oruç günü (Dahve-i kübrâ)ya kadar, Ramazan orucuna kalb ile niyet etmek de farzdır. Belli gün olan adak orucunun ve nâfile orucun niyet zamanı da böyledir.

    Hergün ayrı niyet etmek lâzımdır. Ramazan orucuna niyet ederken, Ramazan demeyip, yalnız oruç demek veya nâfile oruç demek de câizdir. Dahve-i kübrâ vakti, oruç müddetinin ya'nî şer'î gündüz müddetinin yarısıdır ki, zevâl vaktinden öncedir.

    Fecr, ya'nî imsâk vaktinden evvel niyet ederken, (Niyet ettim, yarın oruç tutmaya) denir. İmsâktan sonra niyet ederken, (bugün oruç tutmaya) denir. Ramazan-ı Şerîf orucu, her müslümana farz olduğu gibi, tutamıyanların kazâ etmeleri de farzdır. Kazâ ve keffâret orucuna ve mu'ayyen olmayan adak oruçlarına fecrden sonra niyet edilemez...

  7. #17

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Hayvan zekâtı

    Soru: Hayvanların zekâtı var mıdır?

    Cevap: Yılın yarıdan fazlasında parasız çayırda otlıyan hayvanlar, üretmek için, [sütü için] olursa, bunlara (Sâime) hayvan denir. Sâime hayvan sayısı, nisâb miktarı olduktan bir yıl sonra, zekâtı verilir. Yün için, yük taşımak için, binmek için olursa, sâime denilmez ve zekât lâzım olmaz. Deve, sığır gibi başka cinsden sâime hayvanlar, birbirlerine ve diğer ticâret eşyâsına eklenmez.

    Deve zekâtı: Devenin nisâbı beştir. Beş devesi olan, bir koyun verir.

    Sığır zekâtı: Sığırın nisâbı otuzdur. Otuz sığır için bir adet, bir yaşını aşmış erkek veya dişi buzağı verilir. Kırktan ellidokuza kadar sığırı olan, bir adet, iki yaşını bitirmiş, erkek veya dişi dana verir. Manda zekâtı, sığır gibidir.

    Koyun zekâtı: Koyunun nisâbı kırktır. 40'dan 120'ye kadar koyunu olan, yalnız bir koyun verir.

    Kimler oruç tutmaz

    Soru: Hasta olanlar nasıl oruç tutar?

    Cevap: Dînimiz, insana yapamıyacağı işleri yüklememiştir. İbâdetlerde her türlü kolaylığı göstermiştir. Meselâ, hasta, hastalığı artacak ise, hâmile kadın, süt veren kadın, harbeden asker zayıf olursa, oruç tutmaz. İyi olunca kazâ eder.

    Sefere çıkan, ya'nî üç günlük yola [104 kilometreye] gitmek için niyet ederek yola çıkan, seferî olur. Böyle misâfir, orucunu ertesi gün bozabilir ve Ramazandan sonra kazâ eder ise de, zarar etmezse, tutması efdaldir.

    Yolda ve onbeş günden az kalacağı yerde tuttuğu orucu bozarsa, keffâret lâzım olmaz. Misâfirliği bitip evine gelince veya gittiği yerde onbeş gün kalmaya niyet edince, tutmadığı günleri kazâ eder.

    Hasta, hastalığının artmasyndan veya iyi olmasının gecikmesinden yâhud şiddetli ağrı gelmesinden korkar ise, oruç tutmayıp sonra kazâ eder. Bu, Tabîb-i müslim-i hâzık'ın söylemesi ile anlaşılır. Hâzık, mütehassıs, uzman olmak demektir. Kâfir ve fâsık, ya'nî büyük günâh işlediği bilinen tabîbe muâyene ve tedâvî, zarûrî hâllerde câizdir. Fakat bunların sözleri ile ibâdet bozulmaz. Orucunu bozarsa, keffâret lâzım olur.

    Ba'zı ağır hastalar hariç hemen hemen her hasta oruç tutabilir. Yıllarca oruç tutturulmayan birçok hastaya, yakinen tanıdığımız dahiliye mütehassısı bir doktor, oruç tutturdu. İlâçların dozlarını oruç vaktine, ya'nî sahura ve imsâka göre ayarladı. Hastaların en ufak bir sıkıntısı olmadı. Yeter ki doktor, hastasının oruç tutmasını istesin. Peşin hükümlü olmasın. Tedâviyi ona göre ayarlar. Bu olmıyacak bir iş değildir. Bunun için dînimiz, her doktorun değil, o branşta mütehassıs olma şartını ve müslüman olması şartını getirmiştir. Mütehassısı olmazsa yanlış karar verebilir. Sâlih müslüman değilse, dînin emir ve yasaklarına önem vermiyeceği için, bunun sözünü de ölçü kabûl etmemiştir.

    İhtiyâr olup, ölünceye kadar Ramazan orucunu veya kazâya kalmış oruçlarını tutamıyacak kimse ve iyi olmasından ümit kesilen hasta, oruç tutmaz, fakat gizli yer. Böyle kimse zengin ise, hergün için bir fıtra, ya'nî binyediyüzelli gram buğday veya un veya kıymeti kadar altın veya gümüş parayı, bir veya birkaç fakîre verir. Ramazanın başında veya sonunda toptan hepsi bir fakîre de verilebilir. Fidye verdikten sonra hasta iyileşirse, Ramazan oruçlarını ve kazâ oruçlarını tutar.

    Kutuplarda oruç

    Soru: Kutuplarda olan nasıl oruç tutar?

    Cevap: Kutuplara ve Ay'a giden müslümanın da, seferî değilse, Ramazanda gündüzleri oruç tutması lâzımdır.

    24 saatten daha uzun günlerde, oruca saatle başlar ve saatle bozar. Gündüzü böyle uzun olmıyan bir şehirdeki müslümanların zamanına uyar. Eğer oruç tutmazsa, gündüzleri uzun olmayan yere gelince kazâ eder..

  8. #18

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Oruç çeşitleri

    Soru: Kaç çeşit oruç vardır?

    Cevap: Sekiz çeşit oruç vardır. Bunlar şunlardır:

    1- Farz oruçlar: İki kısımdır. Birincisi, belli bir zamanda tutulan Ramazan-ı Şerîf orucu.

    2- İkincisi, belli bir zamanda olmıyan kazâ ve keffâret oruçları.

    3- Vâcib oruçlar: Bunlar da, mu'ayyen olur. Belli gün veya günler oruç tutmayı adamak gibi.

    4- Gayrı mu'ayyen oruçlar: Herhangi bir gün veya birkaç gün oruç adamak gibi.

    5- Sünnet olan oruçlar: Muharremin dokuzuncu ve onuncu günleri oruç tutmak gibi.

    6- Müstehab oruçlar: Her Arabî ayın 13, 14 ve 15. günleri oruç tutmak gibi.

    7- Harâm olan oruçlar: Ramazan bayramının birinci günü ve Kurban bayramının her dört günü oruç tutmak.

    8- Mekrûh olan oruçlar: Muharremin yalnız onuncu günü, yalnız cumartesi günleri, Nevruz ve Mihrican günleri ve bütün sene, her gün oruç tutmak ve konuşmamak şartıyla oruç tutmak mekrûhtur.

    Orucu bozan şeyler

    Soru: Orucu bozan şeylerin belli başlıları nelerdir?

    Cevap: İlmihâl kitaplarında orucu bozan ve keffâret gerektiren hâller için genel kâide bildirilmiştir. Gıda veya devâ ya'nî ilâç olarak, faydalı birşey yemek, içmek, zevk, keyif veren birşeyi ağızdan almak ve cima' orucu bozar. Orucu bozan bu şeyler, bilerek yapılınca hem kazâ hem keffâret gerekir.

    Orucu bozup hem kazâyı, hem de keffâreti gerektiren husûslardan ba'zıları şunlardır:

    1- Ramazan ayında oruçlu olduğunu bildiği hâlde ve imsâktan önce niyetli iken, gündüz fâideli birşey yiyip içmek.

    2- Sigara içmek.

    3- Kan aldırmak ve gıybet etmek gibi orucu bozmadığı iyi bilinen bir şeyden sonra, orucu bozuldu sanarak bile bile yemek.

    4- Ramazanın bir gününde, kazâ lâzım olan birşeyi yaparak orucunu bozan kimse, başka gününde de bu şeyi kasten yine yaparsa keffâret de lâzım olur.

    5- Ağzına giren kar, yağmur ve doluyu istiyerek yutmak.

    6- Toprak yeme alışkanlığı olan kimsenin, yenmesi âdet olan toprak ve kil yemesi.

    7- Az tuz yemek.

    8- Oruçlu olduğunu unutarak yiyen kimse, oruçlu olduğunu hatırladıktan sonra orucu bozulmadığını bildiği hâlde, yine yiyip içerse orucu bozulur. Hem kazâ hem de keffâret lâzım olur.

    Orucu bozup sadece kazâ gerektiren hâller

    1- Hatâ ile meselâ, abdest alırken boğaza su kaçması.

    2- Kulağa yaş, ilâç damlatmak, derideki yaradan içeri girecek ilâç koymak.

    3- Vücuda, iğne ile ilâç ve aşı şırınga etmek.

    4- Kağıt, pamuk, ot, pişmemiş pirinç, darı, mercimek tanesi gibi ilâç ve gıda olmıyan birşeyi yutmak.

    5- Zorlıyarak ağız dolusu kusmak.

    6- Dişlerin kanamasında, yalnız kanı veya tükürükle aynı miktardaki karışık kanı yutmak.

    7- İmsâk vaktinden sonra, daha gece zannederek yiyip içmeye devam etmek.

    8- Güneş battı, ezân okundu zannederek, iftâr vakti gelmeden yimek.

    9- Oruçlu olduğunu unutup, yiyip içtikten sonra, orucum bozuldu diyerek, yiyip içmeye devam etmek.

    10- İstimna, (mastürbasyon) yapmak. [Uykuda iken ihtilâm olmak orucu bozmaz.]

    11- Tahâretlenirken içeri su kaçırmak.

    12- Lavman yaptırmak, orucu bozar. Kadınların, kadın hastalıklarından muayenelerinde oruç bozulabilir.

    13- Zorla orucu bozdurulmuş olmak.

    14- Burna sıvı ilâç damlatmak.

    15- Burna kolonya çekmek. Burna çekmeyip sadece koklarsa bir zararı olmaz.

    16- Başkalarının içtiği sigara dumanını istiyerek çekmek.

    17- Diş çektirmek için uyuşturucu iğne vurdurmak.

    18- Astım hastalarının, kriz hâlinde ilâçlı sprey kullanmaları orucu bozar. İlâçsız oksijen gazı bozmaz.

    19- Hastaların, dil altından, yutmasa da ilâç alması orucu bozar.

    Kalb rahatsızlığı için sağlam deri üzerine konan ve derinin gözeneklerinden emilerek kalbe fayda veren ilâç, sağlam deri üzerine konulduğu için orucu bozmaz.

    20- Kadınların ve erkeklerin ilâç olarak fitil kullanmaları orucu bozar. Fakat guslü gerektirmez.

    Orucu bozmayan şeyler

    Soru: Orucu bozmayan şeyler nelerdir?

    Cevap: Bir ibâdeti yaparken, o ibâdetin farzlarını, vâciblerini, sünnetlerini, mekrûhlarını ve müfsitlerini ya'nî bozan şeyleri de bilmek lâzımdır. Bunlar bilinmezse, yapılan ibâdet sıhhatli olmaz. Hattâ öyle olur ki, ibâdet yaptığımızı zannettiğimiz hâlde, o ibâdet bozulmuş, ibâdet olmaktan çıkmış olabilir.

    Meselâ, orucun farzlarından birisi, orucun başlayış vaktinden bitiş zamanına kadar, orucu bozan şeylerden sakınmaktır. Bunun için orucun farzlarını, mekrûhlarını ve müfsitlerini, ya'nî orucu bozan hâlleri ve bozmayan şeyleri iyi bilmek lâzımdır.

    Orucu bozmayan şeylerden ba'zıları:

    1- Oruçlu olduğunu unutarak yiyip içmek.

    2- İhtilâm olmak.

    3- Tentürdiyot ve yaş sürünmek ve sürme çekmek. (Bunların rengi, kokusu tükürükte, idrarda belli olsa bile orucu bozmaz.)

    4- Gıybet etmek. (Gıybet orucu bozmaz ise de, harâmdır orucun sevâbını azaltır.)

    5- İstemiyerek ağız dolusu kusmak.

    6- İsteyerek, zorlayarak, biraz kusmak.

    7- Kulağına su kaçmak.

    8- Ağzına, burnuna, boğazına toz, duman ve sinek kaçmak.

    9- Oksijen gazı tüpü ile sun'î hava verilmek. (Gazın içine ilâç konmuş ise bozar.)

    10- Başkalarının içtiği sigaranın dumanı, sakındığı hâlde ağzına burnuna girmek.

    11- Ağzını yıkadıktan sonra, ağzında kalan yaşlığı tükürük ile yutmak.

    12- Gözüne ilâç koymak.

    13- Diş çukuruna ilâç koymak. (Tadı boğazda duyulsa bile bozmaz.)

    14- Yutmadan yemeğin tadına bakmak.

    15- Çiçek, kolonya koklamak. Kolonyayı burnuna iyice çekerse bozulur.

    16- Dişleri arasında sahur vaktinden kalan, nohuttan küçük şeyi yutmak.

    17- Gelen kusuntunun geri gitmesi.

    18- Orucu bozmaya niyet edip de bozmamak.

    19- Diş çektirmek. [Diş çekmek için morfin vurulması orucu bozar.]

    20- Diş çektirince gelen kanı tükürmek, yâhut tükürükten az ise yutmak da orucu bozmaz.

    21- Arının kendiliğinden sokması.

    Oruç keffâreti

    Soru: Oruç keffâreti nedir, nasıl tutulur?

    Cevap: Keffâret, Ramazan ayının hürmet perdesini yırtmanın, ya'nî Ramazan orucunu bile bile bozmanın cezâsıdır. Oruç keffâreti için ard arda altmış gün oruç tutmak lâzımdIr. Ramazan günü özürsüz, bir orucu bozmanın cezâsı, altmış gün, bir gün kazâsı ile 61 gün oruç tutmaktır.

    Bunun için keffârete halk arasında "61" denmektedir. Keffâret sadece Ramazanda kasten bozulan orucun cezâsıdır. Başka oruçlar bozulduğunda keffâret gerekmez.

    Birkaç Ramazanda keffâretleri olan veya bir Ramazanda iki gün keffâreti olan kimse, birinci keffâreti yapmamış ise, ikisi için yalnız bir keffâret yapar. Birinci keffâreti yapmış ise, ikinci keffâreti de ayrıca yapması lâzımdır.

    Keffâret orucu, hastalık, yolculuk gibi bir özür ile veya bayram günlerine rastlamak sebebi ile bozulursa veya Ramazana rastlarsa, yeniden altmış gün tutmak lâzım olur. Kadınlar özür sebebiyle bozunca, yeniden başlamaz. Özrü bitince geri kalan günleri tutarak, altmışa tamamlar.

    Devamlı hasta veya yağlı olup altmış gün oruç tutamıyan kimse, bir fakîri, bir günde iki defa doyurmak üzere altmış gün yedirir. Altmış fakîrin her birine 1750 gram buğday veya un, yahut bunların kıymeti kadar ekmek, başka mal veya altın, gümüş vermek veya bunları bir fakîre altmış gün vermek de câiz olur.

    Doyurmak için kâğıt para da verilir. Oruç tutabilen kimsenin fakîrleri doyurmak sûretiyle keffâretten kurtulmaya çalışması câiz değildir....

  9. #19

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    SADAKA-İ FITR

    Soru: Sadaka-i fıtr nedir ve nasıl verilir?

    Cevap: İhtiyâcı olan eşyadan ve borçlarından fazla olarak, zekât nisâbı kadar malı, parası bulunan her hür müslümanın, Ramazan bayramının birinci günü sabahı, tan yeri aydınlanırken, Fıtra vermesi vâcib olur.

    Fıtra ve kurban nisâbı hesâbına katılacak malın ticâret için olması şart olmadığı gibi, elinde bir yıl kalmış olması da lâzım değildir. Bayramın birinci günü sabah namazı girdiği anda, nisâb miktârı kadar mala mâlik olmak şarttır. O andan sonra nisâba kavuşanın, dünyaya veya îmâna gelenin fıtra vermesi vâcib olmaz.

    Kimler fıtra verir?

    Nisâba mâlik olmayan herkes fakîr sayılır, zekât alabilir. Fıtra nisâbına mâlik olana zengin denir. Bunun fıtra vermesi vâcib, zekât alması ise harâm olur. Çalışamıyan fakîr akrabâsına yardım etmesi vâcib olur.

    Memur, 30 milyon lira maaş alsa, fakat nisâba mâlik değilse, ya'nî borçları çıkınca geriye nisâb miktarı parası, malı kalmıyorsa fakîr sayılır. Aksine asgari maaş alan bir kimse, borçları çıktıktan sonra, nisâba mâlik ise, zengin sayılır, fıtra vermesi lâzım olur.

    Seferde olanın da fıtra vermesi lâzımdır.

    Küçük çocuğun ve delinin malları varsa, bunların fıtraları da, mallarından verilir. Velîleri vermezse, çocuk büyüdükte, deli iyi oldukta, eski fıtralarını da kendileri verir.

    Bâlig olmıyan çocukların malı yoksa, bunların fıtrasını babaları, kendi fıtrası ile birlikte verir. Ya'nî kendi zengin ise verir. Zevcesi ve büyük çocukları için vermez. Fakat verirse sevâb olur.

    Fıtra miktarları

    Soru: Bir kimse, kendi malından başkasının fıtrasını verebilir mi?

    Cevap: Bir kimse, kendi malından, başkası için fıtra verince, o önceden emretmiş ise, câiz olur. Emri ile vermemiş ise, sonradan râzı olsa da, câiz olmaz. Onun malı ile vermiş ise, râzı olunca câiz olur. Bir adam, evinde beslediği kimselerin fıtralarını, onların emri olmadan verebilir.

    Sadaka-i fıtrın miktarı her sene değişmez. Fıtra olarak yarım sâ' buğday veya un, yâhut bir sâ' arpa, hurma veya kuru üzüm verilir. Yarım sâ' ölçek, ihtiyatlı olarak 1750 gramdır. Bir sâ' ise 3500 gramdır. Bu miktarlar kıyâmete kadar hiç değişmez. Fıtra olarak, ya bizzat buğday, un, arpa, hurma veya kuru üzüm verilir. Yâhut değeri kadar altın veya gümüş verilir. Buğday, un ve diğerlerini vermek güç olursa, bunların kıymeti kadar, ekmek veya mısır verilebilir.

    Fıtra zamanı

    Soru: Sadaka-i fıtr ne zaman verilir?

    Cevap: Sadaka-i fıtr, Ramazan-ı Şerîfte verilir. Ramazandan önce ve bayramdan sonra da vermek câiz ise de bayram namazından önce verilmiş olması daha çok sevâbdır. Şâfiî'de Ramazandan önce verilmez. Bayramdan sonraya da bırakılmaz

    Soru: İhtiyaç eşyası nelerdir?

    Cevap: İhtiyaç eşyası demek, kıymetleri ne kadar çok olursa olsun, bir ev, bir aylık yiyecek, her yıl üç kat elbise, çamaşır, evde kullanılan eşya ve âletler, binecek vâsıtası, meslek kitapları ve ödeyeceği borçlarıdır.

    Bu eşyanın mevcût olması şart değildir. Eğer mevcût iseler, zekât, fItra ve kurban için nisâb hesâbına katılmazlar.

    Ticâret için olmıyan, ihtiyacından artan eşya, kirâdaki evler, evindeki süs eşyası, yere serili olmıyan halılar, kullanılmayan fazla ev eşyası, san'at ve ticâret âletleri, burada ihtiyaç eşyası sayılmaz. Bunlar fıtra ve kurban için, nisâb hesâbına katılır.

    Soru: Fakîr de sadaka-i fıtr verir mi?

    Cevap: İhtiyacı olan eşyadan ve borçlarından fazla olarak zekât nisâbı kadar malı, parası bulunan müslümanın fıtra vermesi vâcib olur. Nisâba mâlik değilse fıtra vermesi vâcib olmaz. Fakat vermesi iyidir...

  10. #20

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    KURBAN KESMEK

    Soru: Kimlere kurban kesmek vâcibdir?

    Cevap: Mukîm olan, seferde olmıyan, âkıl-bâlig, hür, müslüman erkek ve kadının, ihtiyaç eşyasından fazla nisâb miktarı malı veya parası varsa, kurban kesmeleri vâcibdir. Kurban, koyun, keçi, sığırr, deveden birini, kurban bayramının ilk üç gününde, kurban niyeti ile kesmek demektir.

    Seferî olan zenginin veya durumu müsâit olan fakîrin, kurban kesmesinde hiçbir mahzûr yoktur. Çok iyi olur, sevâb olur.

    İhtiyaç eşyası

    Soru: Neler ihtiyaç eşyasına girer?

    Cevap: İhtiyaç eşyası demek, kıymetleri ne kadar çok olursa olsun, bir ev, bir aylık yiyecek, her yıl üç kat elbise, çamaşır, evde kullanılan eşya ve âletler, binecek vâsıtası, meslek kitapları ve ödeyeceği borçlarıdır. Bu eşyaların mevcut olması şart değildir. Eğer mevcut iseler, zekât ve kurban için nisâb hesâbına katılmazlar.

    Ticâret için olmayan, ihtiyacından artan eşya, evindeki süs eşyası, yere serili olmayan halılar, kullanılmayan fazla ev eşyası, san'at ve ticâret âletleri, kurban için ihtiyaç eşyası sayılmaz. Bunlar, fıtra ve kurban için, nisâb hesâbına katılır.

    Tarlasından aldığı mahsûl veya tarlanın, evin, dükkânın, atelyenin, kamyonun bir senelik kirâsı, ne kadar çok olursa olsun, bir yılıIk ev ihtiyacını veya aylık geliri, aylık ihtiyacını ve kul borcunu karşılamıyan kimse, İmâm-ı Muhammed hazretlerine göre, fakîrdir. Fetvâ da böyledir.

    İmâm-ı a'zama göre ise zengin sayılır. Çünkü, mülkü olan tarlanın ve bu demirbaş malların değeri, ihtiyacın karşılar ve nisâb kadar da artar. Bunun, kirâyı her alışta, bir miktar ayırıp, biriktirerek kurban kesmesi lâzımdır. Ya'nî, büyük sevâba kavuşması lâzımdır. Fıtra vermez ve kurban kesmezse, imâm-ı Muhammed'e göre, günâhtan kurtulur.

    Soru : Nisâba mâlik olup, güç geçinen kurban keser mi?

    Cevap: Aldığı kira ile güç geçinen kimse, nisâba mâlik ise, para biriktirip, kurban kesmelidir. Etin hepsini kavurma yapıp, birkaç ay et parasından biriktirerek, gelecek yılın fıtra ve kurban parası olarak saklamalıdır. Böylece, kurban sevâbından mahrûm kalmamalıdır.

    Kurbanda ortaklık

    Soru: Büyük baş hayvana kaç kişi girebilir?

    Cevap: Bir sığırı en fazla yedi kişi ortak olarak kesebilir. Bunlara, nâfile kurban, adak veya akîka da ortak edilebilir.

    Zenginin satın aldığına, sonradan ortak olmak câiz ise de mekrûhtur. Hiçbirinin hissesi yedidebirden az olmamalıdır. Sekiz kişinin yedi sığırı veya iki kişinin iki koyunu ortak satın almaları câiz olmaz. Çünkü, herbirinin her hayvanda hissesi vardır.

    Kurbanlık hayvan

    Soru: Kurbanlık hayvanın vasıfları nelerdir?

    Cevap: Kurbanlık hayvanda aranan vasıflar ve dikkat edilecek husûslar şunlardır:

    Bir gözü görmiyen, topal olup yürüyemiyen, dişlerinin yarısı yok olan, gözünün, kulağının veya kuyruğunun çoğu, ön veya arka bir ayağı kesilmiş olan, çok zayıf olan hayvan kurban olmaz.

    Koyunun, keçinin bir yaşını, sığırın iki yaşını geçmiş olması lâzımdır. Altı ayı geçmiş koyun, iri, semiz ise, câiz olur. Kesilen hayvandan çıkan yavru diri ise, kesmek lâzımdır. Ölü ise, yenmez.

    Satın alırken kusûrlu ise veya kesmeye uygun olarak alınıp sonradan, kesmeye mâni' bir kusûr hâsıl olursa, zengin kimse bir başkasını alıp keser.

    Adak olan kurban kusûrlu olursa, zengin de, fakîr de onu keser. Adak ölürse, başka almaları îcâb etmez.

    Hayır kurumları

    Soru: Kurbanını, hayır kurumuna hediye etmek istiyen kimse nasıl vekâlet verir?

    Cevap: Kurbanını bir hayır cemiyetine vermek istiyen kimse, parasını veya kurbanını götürüp, bu işle vazîfeli memûra teslîm ederken, "Allah rızâsı için, bayram veya nezir (adak) kurbanımı almaya, aldırmaya, kesmeye ve dilediğine kestirmeye ve etini ve derisini dilediğine vermeye seni umûmî vekîl ettim" demelidir.

    Vekâlet, mektupla, faksla veya telefonla da verilir. Kurban parası, önceden verilebildiği gibi, daha sonra da gönderilebilir.

    Vazîfeli kimse, gelen kurbana bir numara başlar. Bu numarayı ve kurban sâhibinin ismini deftere yazar. Kesilirken, sahiplerinin ismini söyliyerek kasapları vekîl eder. Ancak böyle kesilen kurbanlar sahîh olur. Etleri dilediği kimselere ve derileri bir fakîr vazîfeliye verir.

    Bu fakîr, derilerin kıymeti ile, nisâb miktarına mâlik olmadan önce, elindekileri toptan, dilediğine hediye eder. Bu da satar. Paraları arzû edilen yere verilir. Fakîrin, kendisine verilen derileri satması veya hediye etmesi câizdir.

    Soru: Kurban kesmesini bilmiyen, başkasına nasıl kestirir?

    Cevap: (Allah rızâsı için bayram kurbanımı kesmeye seni vekîl ettim) demesi ve kalben de niyet etmesi lâzımdır. Eğer kurbanı da başkasına aldıracaksa, kurbanı alacak kimse de, kesmeyi bilmediği için başkasına kestirecekse, (Allah rızâsı için bayram kurbanımı almaya, aldırmaya, kesmeye ve kestirmeye seni umûmî vekîl ettim) der.

    Kurban ne zaman kesilir

    Soru: Kurban ne zaman kesilir?

    Cevap: Kurban, bayramın birinci günü bayram namazı kılındıktan sonra, üçüncü günü güneş batıncaya kadar kesilebilir.

    Bayramda Kesilememiş ise

    Bayram kurbanını üçüncü günün akşamına kadar kesmiyen kimse, kurbanı satın almışsa, canlı olarak kendini veya kıymetini gümüş veya altın olarak fakîrlere verir. Bayramdan sonra keser ise, etinden kendi yiyemez. Hepsini fakîrlere dağıtır.

    Etin tamamının kıymeti canlı kıymetinden az ise, değer farkını da sadaka verir. Satın almamış ise, orta derecede bir kurban değerini fakîrlere verir. Böylece, cezâdan kurtulur ise de, kurban kesmek sevâbını kazanamaz.

    Kurban kesilmeden önce, yününden, sütünden istifâde câiz değildir. Vaktinden önce kesip, etinden yemek ve zenginlere yedirmek de helâl değildir. Bunlar fakîrlere verilir.

    Adak kurbanı

    Soru: Adak kurbanının da bayramda mı kesilmesi lâzımdır?

    Cevap: Bayram kurbanından başka bir de nezir [adak] kurbanı vardır. Adak yaparken kurban kelimesini söylemeyip de, filan işim olursa, Allah rızâsı için bir koç keseceğim diyen, dileği hasıl olunca, bayramı beklemeden kesebilir. Kurban hayvanı fakîrlere veya hayır cemiyetlerine diri olarak verilmez. Mutlaka kesilmesi gerekir.

    Kurban nasıl kesilir?

    Soru: Kurban kesilirken nelere dikkat edilir?

    Cevap: Kurban satın alınırken, (Bayram günü kesmesi vâcib olan kurbanı almaya) niyet etmelidir. Bunu keserken, tekrar niyet etmesi şart değildir.

    Hayvanı keserken üç kerre bayram tekbîri okunur. Sonra "Bismillahi Allahü ekber" diyerek, hayvanın boğazının herhangi bir yerinden kesilir. "Bismillahi" derken, (h) yi belli etmek lâzımdır.

    Hayvanın boğazında "Merî" denilen yemek borusu, "Hulkûm" denilen hava borusu ve "Evdâc" denilen iki yanda birer kan damarı vardır. Bu dört borudan üçü bir anda kesilmelidir. Kesenin de kıbleye karşı dönmesi sünnettir.

    Hayvan tamamen ölüp, çırpınması durmadan, kafasını koparmak ve derisini yüzmeye başlamak da mekrûhtur. Kesmesini bilenin kendi kesmesi müstehabdır. Bilmiyenin, vekîline kestirmesi ve kesilirken yanında bulunup, (En'âm) sûresinin yüzaltmışikinci "İnne salâtî" âyetini "lâ şerîke leh"e kadar okuması müstehabdır....

Sayfa 2/4 İlkİlk 1234 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •