Lösev
Sayfa 163/204 İlkİlk ... 63113138153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173188 ... SonSon
2040 sonuçtan 1.621 ile 1.630 arası

Konu: Her Gün Bir Ayet Bir Hadis 1

  1. #1621

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Kahraman, insanları mağlup eden değildir


    “Kahraman, insanları mağlup eden değildir. Fakat kahraman, gazap ve hiddet ânında, nefsini mağlup edendir.” (Râmuz-ül Ehadis sh: 363)
    goldmaster sg2100 disegc motorlu 110 cm çanakla 90 East den 34.5 West kadar 46 adet uydu dreambox hd 800 se orijinal
    4 sabit antenle humax 5400 ze

    Uydular.90.85.74.70.68.66.62.60.54.53/52.5/52.50.46.45.42.39.36.33.32.31.30.28.26.23.21.19.16.13.10.9.7.5.3.1.dogu
    34.30.22.20.15.14.8.7.4.3.01. batı

  2. #1622

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Kul kırk yaşına ulaşır da hala hayrı şerrine gâlip gelmezse, şeytan onun iki gözünün arasından öper ve “Ebediyyen iflâh olmayacak bir yüze kurban olayım!” der.”

    (İbnü’l-Cevzî, Mevzûat, I, 178)
    goldmaster sg2100 disegc motorlu 110 cm çanakla 90 East den 34.5 West kadar 46 adet uydu dreambox hd 800 se orijinal
    4 sabit antenle humax 5400 ze

    Uydular.90.85.74.70.68.66.62.60.54.53/52.5/52.50.46.45.42.39.36.33.32.31.30.28.26.23.21.19.16.13.10.9.7.5.3.1.dogu
    34.30.22.20.15.14.8.7.4.3.01. batı

  3. #1623

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    “Kıyamet gününde, ALLAH nazarında en kötü olanlardan bir kısmını da iki yüzlülerin teşkil ettiğini göreceksiniz. Bunlar bazılarına bir yüzle, diğer bazılarına da başka bir yüzle giden insanlardır.”

    (Buhari, Edeb 52)
    goldmaster sg2100 disegc motorlu 110 cm çanakla 90 East den 34.5 West kadar 46 adet uydu dreambox hd 800 se orijinal
    4 sabit antenle humax 5400 ze

    Uydular.90.85.74.70.68.66.62.60.54.53/52.5/52.50.46.45.42.39.36.33.32.31.30.28.26.23.21.19.16.13.10.9.7.5.3.1.dogu
    34.30.22.20.15.14.8.7.4.3.01. batı

  4. #1624

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Kim Allâh Teâlâ’nın rızâsı için bir derece tevâzû gösterirse, bu sebeple Allâh onu bir derece yükseltir. Kim de Allâh’a karşı bir derece kibir gösterirse, Allâh da onu bu sebeple bir derece alçaltır, netîcede onu esfel-i sâfilîne (aşağıların aşağısına) atar.”

    (İbn-i Mâce, Zühd, 16)
    goldmaster sg2100 disegc motorlu 110 cm çanakla 90 East den 34.5 West kadar 46 adet uydu dreambox hd 800 se orijinal
    4 sabit antenle humax 5400 ze

    Uydular.90.85.74.70.68.66.62.60.54.53/52.5/52.50.46.45.42.39.36.33.32.31.30.28.26.23.21.19.16.13.10.9.7.5.3.1.dogu
    34.30.22.20.15.14.8.7.4.3.01. batı

  5. #1625

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Îman edenlerin Allah’ı anma ve O’ndan inen Kur’an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir.”

    (Hadîd, 16)
    goldmaster sg2100 disegc motorlu 110 cm çanakla 90 East den 34.5 West kadar 46 adet uydu dreambox hd 800 se orijinal
    4 sabit antenle humax 5400 ze

    Uydular.90.85.74.70.68.66.62.60.54.53/52.5/52.50.46.45.42.39.36.33.32.31.30.28.26.23.21.19.16.13.10.9.7.5.3.1.dogu
    34.30.22.20.15.14.8.7.4.3.01. batı

  6. #1626

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Allah, zulme uğrayanın dile getirmesi dışında


    Allah, zulme uğrayanın dile getirmesi dışında, çirkin sözün açıklanmasını sevmez. Şüphesiz Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Nisâ Sûresi, 148)







    Kahraman, insanları mağlup eden değildir


    “Kahraman, insanları mağlup eden değildir. Fakat kahraman, gazap ve hiddet ânında, nefsini mağlup edendir.” (Râmuz-ül Ehadis sh: 363)





    Allah’ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da!


    İbrahim şöyle dedi: “Öyle ise siz, (hâlâ) Allah’ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?” “Yazıklar olsun, size de; Allah’ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?” (Enbiyâ Sûresi, 66-67)





    Bir adamın bir hikmet kelimesini işitmesi


    “Bir adamın bir hikmet kelimesini işitmesi, bâzen olur ki, ona bir sene ibâdetten hayırlı olur. Ve bir saat ilim müzâkeresi yanında oturmak, bir köle azad etmekten daha hayırlıdır.” (Râmuz-ül Ehadîs sh: 343)





    Bunlar, hikmet dolu Kitab’ın


    Elif Lâm Mîm. Bunlar, hikmet dolu Kitab’ın; iyilik yapanlara bir hidayet ve rahmet olarak indirilmiş âyetleridir. Onlar; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren kimselerdir. Onlar ahirete de kesin olarak inanırlar. (Lokmân Sûresi, (1-4))





    Din ile dünyayı talep edenlere


    “Din ile dünyayı talep edenlere veyl (yazıklar) olsun.” (Râmuz-ül Ehadîs sh: 461)





    Firavun, “Âlemlerin Rabbi de nedir?” dedi.


    Firavun, “Âlemlerin Rabbi de nedir?” dedi. Mûsâ, “O, göklerin ve yerin ve her ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. Eğer gerçekten inanırsanız bu böyledir.” (Şuarâ Sûresi, 23-24)





    İlminden menfaat görülen bir âlim


    “İlminden menfaat görülen bir âlim, bin abidden (kendisini ibadete verenden) daha hayırlıdır.” (Râmuz-ül Ehadîs sh: 314)





    Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım


    “Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden kıldı.” (Şuarâ Sûresi, 21)





    Bir adamın bir hikmet kelimesini işitmesi


    “Bir adamın bir hikmet kelimesini işitmesi, bâzen olur ki, ona bir sene ibâdetten hayırlı olur. Ve bir saat ilim müzâkeresi yanında oturmak, bir köle azad etmekten daha hayırlıdır.” (Râmuz-ül Ehadîs sh: 343)





    Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının


    Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirmekte olduğu çocuğundan geçer ve her hamile kadın da karnındaki çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş görürsün; halbuki onlar sarhoş değillerdir. Ne var ki Allah’ın azabı çok şiddetlidir. (Hac Sûresi, 1-2)





    Ey Allah’ın Rasûlü! Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?


    Hz. Aişe validemiz demiştir ki; Rasûlüllah (s.a.s)’e:

    “- Ey Allah’ın Rasûlü! Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?” diye sordum. Rasûlüllah (s.a.s):

    “- Allahümme inneke afüvvün tühıbbü’l-afve fa’fu annî: Allah’ım sen çok affedicisin, affi seversin, beni affet.” diye dua et, buyurdu (Tecrîd-i Sarih Tercemesi, VI, 314).





    Biz Kur’an’ı kutlu bir gecede indirdik.


    “Biz Kur’an’ı kutlu bir gecede indirdik.” (Duhân sûresi, 3)





    Kim Kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah’tan bekleyerek


    “Kim Kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah’tan bekleyerek ibadet ve taatla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır” (Buhârî, Kadir, 1).





    Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik


    Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir. (Kadir Sûresi, 1-5)





    Bir âlimin, yatağına yaslanarak ilmine (kitabına) bir saat bakması


    “Bir âlimin, yatağına yaslanarak ilmine (kitabına) bir saat bakması, yetmiş saat ibâdetten hayırlıdır.” (Râmuz-ül Ehadîs sh: 295)





    Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı


    Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikafta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar. (Bakara Sûresi, 187)









    İlmi öğreniniz!


    “İlmi öğreniniz! Çünkü onun öğrenilmesi; Allah’a karşı haşyettir, tâlebi ibâdettir, müzâkeresi tesbihtir, ondan bahis ise cihâddır.” (Râmuz-ül Ehadîs sh: 254)





    O, yeryüzünü sizin ayaklarınızın altına serendir


    O, yeryüzünü sizin ayaklarınızın altına serendir. Haydi onun üzerinde yürüyün ve Allah’ın rızkından yiyin. Dönüş ancak onadır. (Mülk Sûresi,15)





    İki çeşit gülme vardır: Bir gülme vardır ki, Allah sever. Bir gülme vardır ki, Allah gazap eder.


    “İki çeşit gülme vardır: Bir gülme vardır ki, Allah sever. Bir gülme vardır ki, Allah gazap eder. Allah’ın sevdiği gülme şudur: Kişi görmeyi arzuladığı bir din kardeşiyle karşılaşır ve onu gördüğünden dolayı sevinir. Allah’ın gazap ettiği gülme ise, kişi incitici, eziyet verici, küçük düşürücü, alay edici, kaba veya batıl bir sözü hem gülmek ve hem de başkalarını güldürmek amacıyla söyler. Bu yüzden yetmiş kat Cehennem uçurumundan aşağı yuvarlanır.” (Câmiü’s-Sağîr, 3/1149)





    Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz


    Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz? (Necm Sûresi, 59-61)





    Kur’an’ı öğrenen ve öğreten, içindeki hakaikı ders verenler bilmiş olsunlar ki


    “Kur’an’ı öğrenen ve öğreten, içindeki hakaikı ders verenler bilmiş olsunlar ki, (kıyâmet gününde) onların cennete girmelerine, sâik ve delil ben olacağım.” (Râmuz-ül Ehadîs sh: 170)





    Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin


    De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.” “Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de hesapsız rızık verirsin.” (Âl-i İmrân Sûresi, 26-27)





    Ay yirmi dokuz gündür


    Ay yirmi dokuz gündür. Dolayısıyla siz (Ramazan ayına ait) hilâli görmedikçe oruç tutmayın, yine (Şevval ayına ait) hilâli görmedikçe de bayram yapmayın. Eğer hava bulutlu olursa ayı takdir edin (otuza tamamlayın). (Müslim, Sıyâm, 6)





    Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, kalplerimizi saptırma


    Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, kalplerimizi saptırma. Senin katından bize vehbi olarak rahmet bağışla. Muhakkak ki sen, Vehhab’sın (vehbi olarak bağışlayansın). (Âli İmrân, 8)





    Ramazan ayının ilk gecesi olunca, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur


    Ramazan ayının ilk gecesi olunca, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur, cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır ve hiçbiri kapanmaz. Sonra bir (melek) şöyle seslenir: ‘Ey hayır dileyen, ibadet ve kulluğa gel! Ey şer isteyen uzatma, günahlarından vazgeç!’ Allah’ın bu ayda ateşten azat ettiği nice kimseler vardır ve bu Ramazan boyunca her gece böyledir. (Tirmizî, Savm, 1)





    Melekler ve ilim sahipleri de adaletle kâim oldular


    Allah, şehâdet (şahitlik) etti: Muhakkak ki O’ndan başka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de adaletle kâim oldular (şahit oldular) ki, O’ndan başka ilâh yoktur, (O) Azîz’dir, Hakîm’dir. (Âli İmrân, 18)





    Mübarek Ramazan ayına kavuştunuz


    Mübarek Ramazan ayına kavuştunuz. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır. (Nesâî, Sıyâm, 5)





    Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun


    Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah’ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir. (Bakara, 185)







    İmanın yetmiş küsur şubesi vardır




    “İmanın yetmiş küsur şubesi vardır. Bunların en üstünü ‘Lâ ilâhe illâllah’ (Allah’tan başka ilâh yoktur.) sözüdür. En alt derecesi ise, yoldaki eziyet veren şeyleri kaldırmaktır. Hayâ da
    imanın bir şubesidir.” (Nesâî, Îmân, 16)



    Allah, kocası hakkında seninle tartışan




    Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikayette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, sizin sürdürdüğünüz konuşmayı (zaten) işitmekteydi. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Mücâdele Sûresi, 1)



    Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.




    “İman; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.” (Müslim, Îmân, 1)



    Bir selam ile selamlandığınız zaman




    “Bir selam ile selamlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile selamlayın; yahut aynı ile karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını arayandır.” (Nisa, 86)



    Recep ayı girdiği zaman Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle dua ederdi




    Recep ayı girdiği zaman Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle dua ederdi:

    “Allahım! Recep ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır!”

    (Taberânt, el-mu’cemü’l-evsat, IV, 189)



    Senin göğsünü açıp genişletmedik mi?




    (Ey Muhammed!) Senin göğsünü açıp genişletmedik mi? Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı? Senin şânını yükseltmedik mi? ﴾4﴿ Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul. Ancak Rabbine yönel ve yalvar. (İnşirâh Sûresi, 1-8)



    ‘Allah’ım! Onun servetini de çoluk çocuğunu da çoğalt.’ diye dua etti.




    “(Enes b. Malik (r.a.) anlatıyor Annem Ümmü Enes beni Resülullah’a (s.a.s.) getirdi. Başörtüsünün yarısını altıma, yarısını da üstüme giysi yapmıştı. ‘Ey Allah’ın Resulü! Bu, oğlum Enesçiktir. Onu sana hizmet etsin diye getirdim. Onun için Allah’a dua et.’ dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, ‘Allah’ım! Onun servetini de çoluk çocuğunu da çoğalt.’ diye dua etti.” 40 hadiste Çocuk.indd 39 (Müslim, Fedıiilü’s-sahdbe, 143)



    Hamd, göklerdeki ve yerdeki her şey kendisinin olan Allah’a mahsustur.




    Hamd, göklerdeki ve yerdeki her şey kendisinin olan Allah’a mahsustur. Hamd ahirette de O’na mahsustur. O, hüküm ve hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır. (Sebe’ Sûresi,1)



    Çünkü ben bunlara merhamet ediyorum.




    “(Üsame b. Zeyd anlatıyor Resülullah (s.a.s.) beni alıp bir dizine oturtur, Hasan’ı da öbür dizine oturturdu. Sonra bizi göğsüne basar ve “Allah’ım! Bu ikisine rahmet eyle! Çünkü ben bunlara merhamet ediyorum.” derdi. (Buharı, Edeb, 22)



    Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarımdan korkuyorum.




    “Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!” (Allah şöyle dedi “Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik.” (Meryem Sûresi,5-7)





    İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır




    “… İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır. Ve Allah Âdem’i topraktan yaratmıştır” (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 49; Ebû Dâvûd, Edeb, 110-111



    Mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah




    (Ey Muhammed!) Mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah, sana ve senden öncekilere işte böyle vahyeder. (Şûrâ Sûresi,3)



    O sadece sizin gönüllerinize ve davranışlarınıza bakar




    “Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. O sadece sizin gönüllerinize ve davranışlarınıza bakar.” (Müslim, Birr ve sıla, 34)



    Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman




    Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. (Cuma Sûresi, 9)





    Haccetmek isteyen kimse acele etsin!




    “Haccetmek isteyen kimse acele etsin! Olur ki hastalanır veya bineği kaybolur ya da (haccı engelleyici) bir ihtiyaç ortaya çıkar.” (İbn Mâce, Menâsik, 1; Ebû Dâvûd, Menâsik, 5)



    llah hakkında tartışmaya girer ve her azgın şeytanın ardına düşer




    İnsanlardan kimi vardır ki, hiçbir bilgisi olmadığı halde Allah hakkında tartışmaya girer ve her azgın şeytanın ardına düşer. Şeytan hakkında, “Her kim onu dost edinirse mutlaka o kimseyi saptırır ve onu cehennem azabına sürükler” diye yazılmıştır. ﴾Hac Sûresi, 3-4﴿



    Çünkü bilmiyorum; belki bu haccımdan sonra bir daha haccedemem!




    “Hac ibadetlerinizi (benden iyi) öğrenin! Çünkü bilmiyorum; belki bu haccımdan sonra bir daha haccedemem!” (Müslim, Hac, 310; Ebû Dâvûd, Menâsik, 77)



    Ne var ki Allah’ın azabı çok şiddetlidir.




    Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirmekte olduğu çocuğundan geçer ve her hamile kadın da karnındaki çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş görürsün; halbuki onlar sarhoş değillerdir. Ne var ki Allah’ın azabı çok şiddetlidir. ﴾Hac Sûresi, 2﴿



    Hac size farz kılındı, artık haccedin




    “Ey insanlar! Hac size farz kılındı, artık haccedin!” (Müslim, Hac, 412)



    Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir.




    Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. ﴾Hac Sûresi, 1﴿



    Dinin başı İslam, direği ise namazdır.




    “Dinin başı İslam (Kelime-i şehadet getirerek Allah’a teslim olmak), direği ise namazdır.” (Tirmizî, Îmân, 8; İbn Hanbel, V, 231)



    Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder




    Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder. Eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de (cezaya) döneriz. Biz cehennemi kafirlere bir zindan yapmışızdır. ﴾İsrâ Sûresi, 8﴿



    Rükûları, secdeleri, abdestleri ve vakitlerine riayet ederek beş vakit namaz(ı kılmay)a devam eden




    “Rükûları, secdeleri, abdestleri ve vakitlerine riayet ederek beş vakit namaz(ı kılmay)a devam eden ve bu beş vakit namazın Allah katından gelen bir emr-i hak olduğunu kabul eden kimse cennete girer.” (İbn Hanbel, IV, 266)



    İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz




    İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik.) ﴾İsrâ Sûresi, 7﴿



    Müslümanın, din kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir




    “Müslümanın, din kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir. Onlar birbirleriyle karşılaştıklarında birisi yüzünü şu tarafa, diğeri ise öte tarafa çevirir. Onların en hayırlısı önce selam verendir.” (Tirmizî, Birr, 21)



    Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi, kadından cezayı kaldırır




    Kocasının yalancılardan olduğuna dair Allah’ı dört defa şahit getirmesi (Allah adına yemin etmesi), beşinci defada da eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi, kadından cezayı kaldırır. ﴾Nûr Sûresi, 8-9﴿



    Nerede benim rızam için birbirlerini sevenler




    “Allah Teâlâ (kıyamet günü) şöyle buyurur: ‘Nerede benim rızam için birbirlerini sevenler! Gölgem dışında hiçbir gölgenin olmadığı bir günde onları kendi gölgemde gölgelendireceğim. (Benim himayemden başka hiçbir himayenin olmadığı bir günde onları, özel himayeme alacağım).” (İbn Hanbel, II, 338)



    Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin




    Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir. ﴾Nûr Sûresi, 4﴿



    Ey insanlar! Dikkat edin, Rabbiniz bir, atanız da birdir




    “Ey insanlar! Dikkat edin, Rabbiniz bir, atanız da birdir. Takva dışında ne Arap’ın Arap olmayana ne de Arap olmayanın Arap’a; ne beyazın siyaha, ne de siyahın beyaza bir üstünlüğü vardır …” (İbn Hanbel, 5/411)



    Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun




    Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dini(nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Mü’minlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun. ﴾Nûr Sûresi, 2﴿



    Her kim, ‘Şehâdet ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur




    “Her kim, ‘Şehâdet ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur, O tektir, ortağı yoktur; Muhammed O’nun kulu ve elçisidir; İsa da Allah’ın kulu ve Allah’ın kullarından bir kadının oğlu, Meryem’e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve Allah tarafından (gelen) bir ruhtur. Cennet haktır, cehennem haktır.’ derse Allah onu, cennetin sekiz kapısından hangisini dilerse oradan cennetine koyar.” (Müslim, Îmân, 46)



    Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik




    Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Adem için saygı ile eğilin” dedik. İblisten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı. ﴾A’râf Sûresi, 11﴿



    Kim kalbiyle tasdik ederek Allah’tan başka ilâh olmadığına




    “Kim kalbiyle tasdik ederek Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü
    olduğuna şehâdet ederse Allah ona cehennemi haram kılar.”
    (Buhârî, İlim, 49)



    Andolsun, size yeryüzünde imkan ve iktidar verdik




    Andolsun, size yeryüzünde imkan ve iktidar verdik. Sizin için orada birçok geçim imkanları da yarattık. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz! ﴾A’râf Sûresi, 10﴿



    Allah’tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah’ın Rasûlü olduğuma şehâdet edip




    “Allah’tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah’ın Rasûlü olduğuma şehâdet edip buna kalbiyle kesin bir şekilde inanarak ölen herkesi Allah mağfiret eder.” (İbn Mâce, Edeb, 54)



    Rabbinizden size indirilene uyun




    Rabbinizden size indirilene uyun. Onu bırakıp başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz! ﴾A’râf Sûresi, 3﴿



    İmanın yetmiş küsur şubesi vardır




    “İmanın yetmiş küsur şubesi vardır. Bunların en üstünü ‘Lâ ilâhe illâllah’ (Allah’tan başka ilâh yoktur.) sözüdür. En alt derecesi ise, yoldaki eziyet veren şeyleri kaldırmaktır. Hayâ da
    imanın bir şubesidir.” (Nesâî, Îmân, 16)



    Artık ondan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın




    Bu, sana, kendisiyle (insanları) uyarman için ve mü’minlere öğüt olarak indirilmiş bir kitaptır. Artık ondan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın. ﴾A’râf Sûresi, 2﴿



    Ayağa kalktığı zaman onu kucağına alır


    Resûlullah (s.a.s.), kızı Zeyneb ile Ebu’l-Âs b. Rebî’den olan (kız torunu) Ümâme kucağında olduğu hâlde namaz kılardı. Ayağa kalktığı zaman onu kucağına alır,
    secdeye vardığında bırakırdı. (Müslim, Mesâcid, 41; Buhârî, Salât, 106)





    Allah’ı bırakıp da, sizin için ne bir zarara ne de bir yarara gücü yeten şeylere mi tapıyorsunuz?


    (Ey Muhammed!) De ki: “Allah’ı bırakıp da, sizin için ne bir zarara ne de bir yarara gücü yeten şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (Mâide Sûresi, 76)





    Namazı ayakta kıl


    “… Namazı ayakta kıl, buna gücün yetmezse oturarak kıl, buna da gücün yetmezse yan üstü yatarak kıl.” (Buhârî, Taksîru’s-Salât, 19)





    Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi?


    De ki: “Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.” (Mâide Sûresi, 60)





    Namaz bir nurdur


    “…Namaz bir nurdur, sadaka bir burhandır, sabır bir ışıktır…” (Müslim, Tahâret, 1)





    Siz namaza çağırdığınız vakit


    Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır. (Mâide Sûresi, 58)





    İslam beş esas üzerine kurulmuştur




    “İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Buhârî, Îmân, 2)



    Öyle ise ona kulluk et ve ona tevekkül et




    Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah’a mahsustur. Bütün işler ona döndürülür. Öyle ise ona kulluk et ve ona tevekkül et. Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir. (Hûd Sûresi, 123)



    İnsan ölünce şu üçü dışında amellerinin sevabı kesilir




    “İnsan ölünce şu üçü dışında amellerinin sevabı kesilir: Sadaka-i cariye (faydası süregelen hayır), kendisinden faydalanılan ilim ve arkasından dua eden hayırlı bir evlat.” (Müslim, Vasiyyet, 14)



    Cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın




    Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız, veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince ya da eşlerinizle cinsel ilişkide bulunup, su da bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa yönelip, (niyet ederek onunla) yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır. (Nisâ Sûresi, 42)



    Küçüklerimize merhamet etmeyen




    “Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” (TirmiZ!, Birr ve sıla, 15)



    Andolsun, “Allah üçün üçüncüsüdür” diyenler kafir oldu




    Andolsun, “Allah üçün üçüncüsüdür” diyenler kafir oldu. Halbuki bir tek ilahtan başka hiçbir ilah yoktur. Eğer dediklerinden vazgeçmezlerse andolsun onlardan inkar edenlere elbette elem dolu bir azap dokunacaktır. (Mâide Sûresi, 73)



    Merhamet etmeyene merhamet edilmez!




    “(Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor Bir keresinde Temim kabilesinden Akra’ b. Habis Resülullah’ın (s.a.s.) yanında otururken O (torunu) Hasan’ı öptü. Bunun üzerine Akra’ ‘Benim on çocuğum var ama hiçbirini öpmüş değilim.’ dedi. Resülullah (s.a.s.) dönüp ona baktı ve ‘Merhamet etmeyene merhamet edilmez!’ buyurdu.” (Buhô.rt, Edeb, 18)



    Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.




    Andolsun, “Allah, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler kesinlikle kafir oldu. Oysa Mesih şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları! Yalnız, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. Kim Allah’a ortak koşarsa artık Allah ona cenneti muhakkak haram kılmıştır. Onun barınağı da ateştir. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.” (Mâide Sûresi, 72)



    Size sadakanın en değerlisini öğreteyim mi?




    “Size sadakanın en değerlisini öğreteyim mi?
    (Evlendikten sonra herhangi bir sebepten dolayı) sana dönüp gelen ve senden başka da geçimini sağlayacak kimsesi olmayan kızına (yaptığın harcamadır)!” (İbn Mıice, Edeb, 3)



    Andolsun, İsrailoğullarından sağlam söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik




    Andolsun, İsrailoğullarından sağlam söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik. Fakat her ne zaman bir Peygamber onlara nefislerinin hoşlanmadığı bir hükmü getirdiyse; onlardan bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler. (Mâide Sûresi, 70)



    Onlara güzel davranırsa, cennet onundur




    “Kim üç kız çocuğunun geçimini üstlenir, anlan terbiye edip evlendirir ve onlara güzel davranırsa, cennet onundur!” (Ebu Ddviıd, Edeb, 120-121)



    Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için hiçbir korku yoktur




    Şüphesiz inananlar (müslümanlar) ile Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan (her bir grubun kendi şeriatında) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır” (diye hükmedilmiştir.) (Mâide Sûresi, 69)



    Kimin bir kızı olur, onu diri diri gömmez




    “Kimin bir kızı olur, onu diri diri gömmez/öldürmez, hor görmez ve oğlunu kızından üstün görmezse, Allah onu cennete koyar.” (Eba Dô.vad, Edeb, 120-121)



    Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir




    Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. (Mâide Sûresi, 67)



    Hasan için akika kurbanıolarak bir koyun kesti




    “(Ali b. Ebu Talib (r.a.) anlatıyor Resülullah (s.a.s.), (torunu) Hasan için akika kurbanı olarak bir koyun kesti ve kızına ‘Fatıma, onun başını tıraş et ve saçının ağırlığı kadar gümüşü sadaka olarak ver.’ buyurdu.” (Tirmizi, Edô.hi, 19)



    Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar




    Bir de Yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Hayır, onun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, sana Rabbinden indirilen (Kur’an) onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır. Biz onların arasına kıyamete kadar düşmanlık ve kin saldık. Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah bozguncuları sevmez. (Mâide Sûresi, 64)



    Resülullah’ın (s.a.s.), onun kulağına namaz ezanı gibi ezan okuduğunu gördüm




    “(Ebü Rafi’ anlatıyor Fatıma Hasan’ı dünyaya getirdiğinde, Resülullah’ın (s.a.s.), onun kulağına namaz ezanı gibi ezan okuduğunu gördüm.” (Tirmizi, Eddhi, 16)



    Bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır.




    Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır. (Mâide Sûresi, 58)



    Kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağınlacaksınız




    “Kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağınlacaksınız. O halde güzel isimler koyunuz.” (Eba Ddvad, Edeb, 61)



    Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kafirleri dost edinmeyin




    Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kafirleri dost edinmeyin. Eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının. (Mâide Sûresi, 57)



    Sana iyi davranmalan senin çocukların üzerindeki hakkındır




    “Sana iyi davranmalan senin çocukların üzerindeki hakkındır. Aynı şekilde çocuklar arasında adil davranman da onların senin üzerindeki hakkıdır.” (Ebu Ddviıd, Büyü’ (İcdre), 83)



    Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir




    Kim Allah’ı, onun peygamberini ve inananları dost edinirse bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir. (Mâide Sûresi, 56)



    Üç kişiden sorumluluk kaldırılmıştır




    “Üç kişiden sorumluluk kaldırılmıştır: Uyanıncaya kadar uyuyandan, iyileşene kadar aklını kaybedenden ve büyüyünceye kadar çocuktan.” (Ebo. DavO.d, HudO.d, 1 7)



    Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resûlüdür ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü’minlerdir.




    Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resûlüdür ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü’minlerdir. (Mâide Sûresi, 55)



    O, süt emmeyi cennette tamamlayacaktır.’ buyurdu




    “(Hz. Hüseyin (r.a.) anlatıyor Resülullah’ın (s.a.s.) oğlu Kasım vefat edince, (annesi) Hz. Hatice ‘Ey Allah’ın Resulü! Kasım’ın sütü hala damlıyor. Keşke Allah süt emmeyi tamamlayıncaya kadar onu yaşatsaydı.’ dedi. Bunun üzerine Resülullah (s.a.s.) ‘O, süt emmeyi cennette tamamlayacaktır.’ buyurdu.” (İbn Mdce, Cendiz, 2 7)



    Sizden kim dininden dönerse




    Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. (Mâide Sûresi, 54)



    Göz yaşam, kalp üzülür fakat biz Rabbimizin razı olacağındanbaşka söz söylemeyiz.




    “Enes b. Malik (r.a.) anlatıyor: (Son çocuğu dünyaya geldiğinde) Resülullah (s.a.s.) ‘Bu gece bir oğlum oldu. Ona atam İbrahim’in ismini verdim.’ buyurdu … (Yaklaşık bir buçuk yıl sonra) o bebeği Resülullah’m (s.a.s.) gözleri önünde can verirken gördüm. Resülullah’m (s.a.s.) gözlerinden yaşlar döküldü ve şöyle buyurdu: ‘Göz yaşam, kalp üzülür fakat biz Rabbimizin razı olacağından başka söz söylemeyiz. İbrahim, biz senin ölümünden dolayı gerçekten üzgünüz.'” (Ebu Davud, Cencliz, 23, 24)



    Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz




    İşte kalplerinde bir hastalık (nifak) bulunanların, “Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek onların arasında koşup durduklarını görürsün. Ama Allah yakın bir fetih veya katından bir emir getirir ve onlar içlerinde gizledikleri şeye (nifaka) pişman olurlar. (Mâide Sûresi, 52)



    Kişinin imtihanı, ailesi, malı, çocuğu ve komşusu iledir




    “Kişinin imtihanı, ailesi, malı, çocuğu ve komşusu iledir. Namaz, oruç, sadaka ve (iyiliği) emredip (kötülükten) sakındırma işte bu imtihan için kefaret olur.” (Buharı, Mevakıtü’s-sa!at, 4)



    Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin




    Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez. (Mâide Sûresi, 51)



    Gelmiş geçmiş herkesin önünde onu rezil eder




    “Kim göz göre göre çocuğunu(n kendisine ait olduğunu) inkar ederse Allah da (kıyamet günü) ondan öylece uzaklaşır ve gelmiş geçmiş herkesin önünde onu rezil eder.” (Ebu Dô.viJ.d, Talak, 28-29)



    Kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?




    Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir? (Mâide Sûresi, 50)



    Sizin için üç şeyi de çirkin görmüştür




    “Aziz ve Yüce olan Allah, annelere saygısızlık etmeyi, kız çocuklarını diri diri gömmeyi, hak etmediğini istemeyi size haram kılmıştır. Sizin için üç şeyi de çirkin görmüştür: Dedikodu, anlamsız çok soru sormak ve malı boşa harcamak!” (Müslim, Akdiye, 12)



    Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse




    Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Mâide Sûresi, 39)



    İnsan ölünce şu üçü dışında amellerinin sevabı kesilir




    “İnsan ölünce şu üçü dışında amellerinin sevabı kesilir: Sadaka-i cariye (faydası süregelen hayır), kendisinden faydalanılan ilim ve arkasından dua eden hayırlı bir evlat.” (Müslim, Vasiyyet, 14)



    Allah’a karşı gelmekten sakının




    Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, ona yaklaşmaya vesile arayın ve onun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz. (Mâide Sûresi, 35)



    İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır




    “… İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır. Ve Allah Âdem’i topraktan yaratmıştır” (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 49; Ebû Dâvûd, Edeb, 110-111)



    Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası




    Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır. Mâide Sûresi, 33)



    Irkçılığa çağıran bizden değildir




    “Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen bizden değildir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 111-112)



    Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitapta) şunu yazdık




    Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitapta) şunu yazdık: “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller (mucize ve âyetler) getirdiler. Ama onlardan birçoğu bundan sonra da (hâlâ) yeryüzünde aşırı gitmektedir. (Mâide Sûresi, 32)



    Komşusunun, kendisine kötülük yapabileceği kaygısından




    “Komşusunun, kendisine kötülük yapabileceği kaygısından kurtulamadığı kimse cennete giremez.” (Müslim, Îmân, 73)



    Korkanların içinden Allah’ın kendilerine nimet verdiği iki adam şöyle demişti




    Korkanların içinden Allah’ın kendilerine nimet verdiği iki adam şöyle demişti: “Onların üzerine kapıdan girin. Oraya girdiniz mi artık siz kuşkusuz galiplersiniz. Eğer mü’minler iseniz yalnızca Allah’a tevekkül edin.” (Mâide Sûresi, 23)



    Büyük günah işlenmedikçe




    “Büyük günah işlenmedikçe beş vakit namaz ve iki cuma, aralarındaki günahlara kefarettir.” (Müslim, Tahâret, 14)



    Göklerdeki ve yerdeki her şey




    Göklerdeki ve yerdeki her şey, mülkün sahibi, mukaddes, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’ı tespih eder. (Cuma Sûresi, 1)



    İnsanların en kötüsü, şerrinden dolayı insanların kendisinden çekindiği kimsedir




    “İnsanların en kötüsü, şerrinden dolayı insanların kendisinden çekindiği kimsedir.” (Muvatta’, Hüsnü’l-hulk, 1)



    Ey kavmim! Allah’ın size yazdığı kutsal toprağa girin




    “Ey kavmim! Allah’ın size yazdığı kutsal toprağa girin. Sakın ardınıza dönmeyin. Yoksa ziyana uğrayanlar olursunuz.” (Mâide Sûresi, 21)



    İnsanlar iyilik yaparlarsa biz de iyilik yaparız, zulmederlerse biz de zulmederiz




    “ ‘İnsanlar iyilik yaparlarsa biz de iyilik yaparız, zulmederlerse biz de zulmederiz,’ diyen zayıf karakterli kimseler olmayın. Bilâkis iyilik yaptıklarında insanlara iyilik yapmayı, kötülük yaptıklarında ise onlara zulmetmemeyi içinize (bir ilke olarak) yerleştirin.” (Tirmizî, Birr, 63)



    Hani Mûsâ kavmine demişti ki




    Hani Mûsâ kavmine demişti ki: “Ey kavmim! Allah’ın, üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani içinizden peygamberler çıkarmıştı. Sizi hükümdarlar kılmıştır ve (diğer) toplumlardan hiçbirine vermediğini size vermişti.” (Mâide Sûresi, 20)



    Bizi aldatan, bizden değildir




    “Bizi aldatan, bizden değildir.” (Müslim, Îmân, 164)



    Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada




    Ey kitap ehli! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada “Bize ne müjdeleyici bir peygamber geldi, ne de bir uyarıcı” demeyesiniz diye, işte size (hakikatı) açıklayan elçimiz (Muhammed) geldi. (Evet,) size bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir. (Mâide Sûresi, 19)



    Satarken, satın alırken, alacağını talep ederken hoşgörülü davranıp




    “Satarken, satın alırken, alacağını talep ederken hoşgörülü davranıp kolaylık gösteren kimseye Allah rahmetiyle muamele eylesin.” (Buhârî, Büyû’, 16)



    Andolsun, “Allah, Meryemoğlu Mesih’dir”, diyenler kesinlikle kâfir oldular




    Andolsun, “Allah, Meryemoğlu Mesih’dir”, diyenler kesinlikle kâfir oldular. De ki: “Şâyet Allah, Meryemoğlu Mesih’i, onun anasını ve yeryüzünde olanların hepsini yok etmek istese, Allah’a karşı kim ne yapabilir? Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunan her şeyin hükümranlığı Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.” (Mâide Sûresi, 17)



    Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen




    “Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen ve iyiliği emredip/teşvik edip kötülükten sakındırmayan/uzaklaştırmayan bizden değildir.” (Tirmizî, Birr, 15)



    Allah onunla rızası peşinde olanları selamet yollarına iletir




    Allah onunla rızası peşinde olanları selamet yollarına iletir ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola iletir. (Mâide Sûresi, 16)



    Geçmiş toplumların hastalığı size de bulaştı




    “Geçmiş toplumların hastalığı size de bulaştı: Haset ve kin beslemek! İşte bunlar, kökten yok edicidir. Saçı tıraş eder demiyorum, aksine dini kökünden kazıyıp yok eder…” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 56)



    O, kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden birçoğunu sizlere açıklıyor




    Ey kitap ehli! Artık size elçimiz (Muhammed) gelmiştir. O, kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden birçoğunu sizlere açıklıyor, birçoğunu da affediyor. İşte size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kur’an) gelmiştir. (Mâide Sûresi, 15)



    Müslümanlar arasında kim bir yetimi yiyecek ve içeceğini üstlenecek şekilde sahiplenirse




    “Müslümanlar arasında kim bir yetimi yiyecek ve içeceğini üstlenecek şekilde sahiplenirse, affedilmeyecek bir günah işlememişse, Allah onu mutlaka cennete koyar.” (Tirmizî, Birr, 14)



    İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lanetledik




    İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lanetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah iyilik yapanları sever. (Mâide Sûresi, 13)



    Kıyamet günü en şiddetli azap görecek kimseler




    “Kıyamet günü en şiddetli azap görecek kimseler, dünyada insanlara en çok işkence edenlerdir.” (Tayâlisî, Müsned, II, 11; İbn Hanbel, IV, 90)



    Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı




    Andolsun, Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı. Onlardan on iki temsilci -başkan- seçmiştik. Allah şöyle demişti: “Sizinle beraberim. Andolsun eğer namazı kılar, zekatı verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere gönülden yardımda bulunarak) Allah’a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örterim ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim inkar ederse, mutlaka o, dümdüz yoldan sapmıştır.” (Mâide Sûresi, 12)



    Kardeşinin başına gelen bir şeye sevinip gülme




    “Kardeşinin başına gelen bir şeye sevinip gülme. Sonra Allah ona merhamet edip seni (o şeyle) imtihan eder.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 54)



    Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın




    Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya (tecavüze) kalkışmıştı da Allah (buna engel olmuş) onların ellerini sizden çekmişti. Allah’a karşı gelmekten sakının. Mü’minler yalnız Allah’a tevekkül etsinler. (Mâide Sûresi, 11)



    Pazartesi ve Perşembe günleri cennetin kapıları açılır




    “Pazartesi ve Perşembe günleri cennetin kapıları açılır ve Allah’a şirk koşmayan her kul bağışlanır. Ancak kardeşi ile arasında husumet bulunan kişi müstesna. (Onlar hakkında) şöyle denir: ‘Şu iki kişiyi, birbiriyle barışıncaya kadar bekletin, şu iki kişiyi, birbiriyle barışıncaya kadar bekletin, şu iki kişiyi, birbiriyle barışıncaya kadar bekletin!’” (Müslim, Birr, 35)



    İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlar var ya




    İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlar var ya; işte onlar cehennemliklerdir. (Mâide Sûresi, 10)



    Müslüman kardeşine bir sene küs duran kimse




    “Müslüman kardeşine bir sene küs duran kimse, onun kanını dökmüş gibi (vebalde) dir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 47; İbn Hanbel, IV, 219)



    Allah, iman edip salih ameller işleyenler hakkında




    Allah, iman edip salih ameller işleyenler hakkında, “Onlar için bir bağışlama ve büyük bir mükafat vardır” diye vaatte bulunmuştur. (Mâide Sûresi, 9)



    Kardeşinle (düşmanlığa varan) tartışmaya girme




    “Kardeşinle (düşmanlığa varan) tartışmaya girme, onunla (kırıcı şekilde) şakalaşma ve ona yerine getiremeyeceğin sözü verme.” (Tirmizî, Birr, 58)



    Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan




    Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Mâide Sûresi, 8)



    İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.




    “İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.” (Buhârî, Tevhîd, 2; Müslim, Fedâil, 66)



    Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve “işittik, itaat ettik” dediğinizde ona verdiğiniz




    Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve “işittik, itaat ettik” dediğinizde ona verdiğiniz ve sizi kendisiyle bağladığı sağlam sözü hatırlayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir. (Mâide Sûresi, 7)



    Mümin, müminin aynasıdır ve mümin, müminin kardeşidir




    “Mümin, müminin aynasıdır ve mümin, müminin kardeşidir. Onun geçimini muhafaza eder ve onu arkadan çepeçevre sarıp (tehlike ve zararlardan) korur.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 49)



    Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez




    Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat o sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz. (Mâide Sûresi, 6)



    Allah katında dünyanın yok olması




    “Allah katında dünyanın yok olması, bir Müslümanın öldürülmesinden daha hafiftir.” (Tirmizî, Diyât, 7; Nesâî, Muhârebe, 2)



    Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin




    Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helâl saymamanız kaydıyla, okunacak (bildirilecek) olanlardan başka hayvanlar, size helal kılındı. Şüphesiz Allah istediği hükmü verir. (Mâide Sûresi, 1)



    Birbirinizden nefret etmeyin




    “Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir Müslümanın din kardeşiyle üç günden fazla küs durması helâl olmaz!” (Buhârî, Edeb, 62)



    Çocuğu olmayan bir kişi ölür de




    Senden fetva istiyorlar. De ki: “Allah size “kelâle” (babasız ve çocuksuz kimse)nin mirası hakkında hükmünü açıklıyor: Çocuğu olmayan bir kişi ölür de kız kardeşi bulunursa bıraktığı malın yarısı onundur. Eğer kız kardeşi ölür ve çocuğu da bulunmazsa, erkek kardeş ona varis olur. Eğer kız kardeşler iki iseler, (erkek kardeşin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kardeşler erkekli kızlı iseler o zaman, (bir) erkeğe, iki kızın hissesi kadar (pay) vardır. Sapmayasınız diye Allah size (hükmünü) açıklıyor. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. (Nisâ Sûresi, 176)



    Sonra insanlara şöyle hitap etti




    “Hz. Peygamber (s.a.s.) (Veda Haccı’nda) devesinin üstüne oturdu, bir adam da devenin yularını tutuyordu… Sonra insanlara şöyle hitap etti: “(Ey insanlar!) Bu (Zilhicce) ayınızda, bu (Mekke) şehrinizde bu (arefe) gününüz nasıl mukaddes ise, kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız (şeref ve namusunuz) da aynı şekilde mukaddestir…” (Buhârî, İlim, 9; Müslim, Kasâme, 30)



    Allah’a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise




    Allah’a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacak ve onları kendisine varan doğru bir yola iletecektir. (Nisâ Sûresi, 175)



    Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede




    “Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.” (Müslim, Birr, 66)



    Size Rabbinizden kesin bir delil




    Ey insanlar! Size Rabbinizden kesin bir delil (Hz. Muhammed) geldi ve size apaçık bir nur (Kur’an) indirdik. Nisâ Sûresi, 174)



    Kendisi cehennem ateşine ve cehennem ateşi de kendisine haram olan kişiyisize bildireyim mi?




    “Kendisi cehennem ateşine ve cehennem ateşi de kendisine haram olan kişiyi size bildireyim mi? Cana yakın, yumuşak huylu, kolaylaştırıcı kimse.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 45)



    İman edip salih ameller işleyenlere gelince




    İman edip salih ameller işleyenlere gelince, (Allah) onların mükafatlarını eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha da fazlasını verecektir. Allah’a kulluk etmekten çekinenlere ve büyüklük taslayanlara gelince; (Allah) onları elem dolu bir azaba uğratacaktır ve onlar kendilerine Allah’tan başka bir dost ve yardımcı da bulamayacaklardır. (Nisâ Sûresi, 173)



    Allah için size sığınan kimseye sığınak olun




    “Allah için size sığınan kimseye sığınak olun. Allah için isteyen kimseye verin. Sizi davet edene icabet edin, size bir iyilik yapana karşılığını verin. Eğer onun karşılığını verecek bir şey bulamazsanız, karşılıkta bulunduğunuza kanaat getirinceye kadar ona dua edin.” (Ebû Dâvûd, Zekât, 38)



    Mesih de, Allah’a yakın melekler de




    Mesih de, Allah’a yakın melekler de, Allah’a kul olmaktan asla çekinmezler. Kim Allah’a kulluk etmekten çekinir ve büyüklük taslarsa, bilsin ki, O, onların hepsini huzuruna toplayacaktır. (Nisâ Sûresi, 172)



    İnsanların gizli hâllerini araştırırsan




    “İnsanların gizli hâllerini araştırırsan ya aralarına fesat sokmuş olursun ya da aralarında neredeyse fesat çıkmasına sebep olursun.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 37)



    Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin




    Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin. Meryemoğlu İsa Mesih, ancak Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve peygamberlerine iman edin, “(Allah) üçtür” demeyin. Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah ancak bir tek ilahtır. O çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. Vekil olarak Allah yeter. (Nisâ Sûresi, 171)



    İnsanlarla bir arada yaşayan ve onların eziyetlerine sabreden mümin




    “İnsanlarla bir arada yaşayan ve onların eziyetlerine sabreden mümin, insanlarla bir arada yaşamayan ve onların eziyetlerine sabretmeyen müminden daha büyük ecre nail olur.” (İbn Mâce, Fiten 23; İbn Hanbel, II, 44)



    Ey insanlar! Peygamber size Rabbinizden hakkı (gerçeği) getirdi




    Ey insanlar! Peygamber size Rabbinizden hakkı (gerçeği) getirdi. O halde kendi iyiliğiniz için iman edin. Eğer inkar ederseniz bilin ki, göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisâ Sûresi, 170)



    Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol!




    “Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlâka uygun biçimde davran!” (Tirmizî, Birr, 55)



    Fakat Allah sana indirdiğini kendi ilmiyle indirmiş olduğuna şahitlik eder




    Fakat Allah sana indirdiğini kendi ilmiyle indirmiş olduğuna şahitlik eder. Melekler de buna şahitlik eder. Şahit olarak Allah yeter. Şüphesiz inkar edenler, insanları Allah yolundan alıkoyanlar derin bir sapıklığa düşmüşlerdir. (Nisâ Sûresi, 166-167)



    Size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi?




    “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi? Aranızda selâmı yayın.” (Müslim, Îmân, 93)



    Müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdik ki




    Müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdik ki, peygamberlerden sonra insanların Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisâ Sûresi, 164)



    Peygamber (s.a.s.) bize şu yedi şeyi emretti




    “Peygamber (s.a.s.) bize şu yedi şeyi emretti: Hastayı ziyaret etmek, cenazeyi (kabre kadar) takip etmek, aksırana Allah’tan rahmet dilemek, zayıfa yardım etmek, mazluma yardım etmek, selâmı yaymak ve yemin edenin yeminini tasdik etmek.” (Buhârî, İsti’zân, 8



    Biz Nûh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi




    Biz Nûh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyüb’e, Yûnus’a, Hârûn’a ve Süleyman’a da vahyetmiştik. Davûd’a da Zebûr vermiştik. Daha önce kıssalarını sana anlattığımız peygamberler gönderdik. Anlatmadığımız (nice) peygamberler de gönderdik. Allah Mûsa ile de doğrudan konuştu. (Nisâ Sûresi, 163-164)



    Allah Teâlâ (kıyamet günü) şöyle buyurur




    “Allah Teâlâ (kıyamet günü) şöyle buyurur: ‘Nerede benim rızam için birbirlerini sevenler! Gölgem dışında hiçbir gölgenin olmadığı böyle bir günde onları kendi gölgemde gölgelendireceğim. (Benim himayemden başka hiçbir himayenin olmadığı böyle bir günde onları, özel himayeme alacağım).” (İbn Hanbel, II, 338)



    Yahudilerin yaptıkları zulüm




    Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kimseyi Allah yolundan alıkoymaları, kendilerine yasaklanmış olduğu halde faiz almaları, insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle önceden kendilerine helal kılınmış temiz ve hoş şeyleri onlara haram kıldık.İçlerinden inkar edenlere de acı bir azap hazırladık. (Nisâ Sûresi, 160-161)



    İnsanlar bir zalimi görürler de onun zulmüne engel olmazlarsa




    “İnsanlar bir zalimi görürler de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.” (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 5; Ebû Dâvûd, Melâhim, 17)



    Kitap ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar




    Kitap ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar. (Buna şaşma!) Mûsâ’dan, bundan daha büyüğünü istemişler ve “Allah’ı bize açıkça göster” demişlerdi. Böylece zulümleri sebebiyle onları yıldırım çarptı. Sonra kendilerine apaçık deliller gelmesinin ardından (tuttular) buzağıyı tanrı edindiler. Biz bunu da affettik ve Mûsâ’ya apaçık bir güç ve yetki verdik. (Nisâ Sûresi, 153)



    Kim zarar verirse Allah da ona zarar verir




    “Kim zarar verirse Allah da ona zarar verir. Kim (insanlara) güçlük çıkarırsa, Allah da ona güçlük çıkarır.” (Ebû Dâvûd, Kadâ’ (Akdiye), 31)



    Allah’a ve peygamberlerine iman edenler




    Allah’a ve peygamberlerine iman edenler ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara gelince, işte onlara Allah mükafatlarını verecektir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (Nisâ Sûresi, 152)



    Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete girmek isterse




    “Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete girmek isterse Allah’a ve âhirete inanırken ölüm kendisine erişsin. İnsanların kendisine nasıl davranmalarını istiyorsa, o da onlara öyle davransın.” (Müslim, İmâre, 46)



    Allah’ı ve peygamberlerini inkar edenler




    Şüphesiz, Allah’ı ve peygamberlerini inkar edenler, Allah’a inanıp peygamberlerine inanmayarak ayrım yapmak isteyenler, “(Peygamberlerin) kimine inanırız, kimini inkar ederiz” diyenler ve böylece bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isteyenler var ya;işte onlar gerçekten kafirlerdir. Biz de kafirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır (Nisâ Sûresi, 150-151)



    Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et




    “Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et.” Bunun üzerine birisi, “Ey Allah’ın Resûlü! Eğer mazlum ise yardım ederim, ancak zalimse ona nasıl yardım edeceğim?” dedi. Resûlullah buyurdu ki, “Onu zulümden uzaklaştırırsın veya onun zulmüne engel olursun. İşte bu ona yapacağın yardımdır.” (Buhârî, İkrâh, 7)



    Bir hayrı açıklar veya gizlerseniz




    Bir hayrı açıklar veya gizlerseniz, yahut bir kötülüğü affederseniz (bilin ki), Allah da çok affedicidir, her şeye hakkıyla gücü yetendir. (Nisâ Sûresi, 149)



    Mümin cana yakındır




    “Mümin cana yakındır. (İnsanlarla) yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur.” (İbn Hanbel, 2/40)



    Allah, zulme uğrayanın dile getirmesi dışında




    Allah, zulme uğrayanın dile getirmesi dışında, çirkin sözün açıklanmasını sevmez. Şüphesiz Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Nisâ Sûresi, 148)





    Allah katında arkadaşların en hayırlısı




    “Allah katında arkadaşların en hayırlısı, arkadaşına karşı hayırlı davranandır. Allah katında komşuların en hayırlısı ise komşusuna karşı hayırlı davranandır.” (Tirmizî, Birr, 28; Dârimî, Siyer, 3)



    Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin




    Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah’a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz? (Nisâ Sûresi, 144)



    Kişinin, Müslüman kardeşini küçük görmesi




    “Kişinin, Müslüman kardeşini küçük görmesi kötülük olarak kendisine yeter.” (Müslim, Birr, 32)



    Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar




    Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar. (Nisâ Sûresi, 142)



    Kişinin, Müslüman kardeşini küçük görmesi




    “Kişinin, Müslüman kardeşini küçük görmesi kötülük olarak kendisine yeter.” (Müslim, Birr, 32)



    Onlar, mü’minleri bırakıp kafirleri dost edinen kimselerdir




    Onlar, mü’minleri bırakıp kafirleri dost edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Halbuki bütün izzet ve şeref Allah’a aittir. (Nisâ Sûresi, 139)



    Hoş gör ki, hoş görülesin




    “Hoş gör ki, hoş görülesin.” (İbn Hanbel, 1/249)



    İman edip sonra inkâr eden, sonra inanıp tekrar inkar eden




    İman edip sonra inkâr eden, sonra inanıp tekrar inkar eden, sonra da inkarlarında ileri gidenler var ya; Allah onları bağışlayacak da değildir, doğru yola iletecek de değildir. (Nisâ Sûresi, 137)



    Müslüman, dilinden ve elinden insanların selâmette olduğu kişidir




    “Müslüman, dilinden ve elinden insanların selâmette olduğu kişidir. Mümin ise insanların canları ve malları konusunda (kendilerine zarar vermeyeceğinden) emin oldukları kişidir.” (Nesai, İman, 8)



    Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin




    Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur. (Nisâ Sûresi, 136)



    Kim bir Müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse




    ” َKim bir Müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve âhirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir Müslümanın ayıbını örterse, Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını örter. Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 60)



    Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için şahitlik yaparak




    Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Nisâ Sûresi, 135)



    Müslüman, dilinden ve elinden insanların selâmette olduğu kişidir




    “Müslüman, dilinden ve elinden insanların selâmette olduğu kişidir. Mümin ise insanların canları ve malları konusunda (kendilerine zarar vermeyeceğinden) emin oldukları kişidir.” (Nesai, İman, 8)



    Allah lütfu geniş olandır




    Eğer ayrılırlarsa, Allah bol lütuf ve nimetiyle onların her birini zengin kılar (başkalarına muhtaç bırakmaz). Allah lütfu geniş olandır. O hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisâ Sûresi, 130)



    َKim bir Müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse




    ” َKim bir Müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve âhirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir Müslümanın ayıbını örterse, Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını örter. Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 60)



    Ne kadar uğraşırsanız uğraşın




    Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, kadınlar arasında adaleti yerine getiremezsiniz. Öyle ise (birine) büsbütün gönül verip ötekini (kocası hem var, hem yok) askıda kalmış kadın gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir. (Nisâ Sûresi, 129)



    Şunu iyi bilin ki, Rabbiniz birdir




    “Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki, Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a; beyazın siyaha, siyahın beyaza takva dışında bir üstünlüğü yoktur…” (İbn Hanbel, 5/411)



    Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından




    Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından, yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Uzlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Nisâ Sûresi, 128)



    Allah’ım! Seyahatimizde bizim sahibimiz ve geride bıraktığımız ailemizin vekili sensin




    [Allah Resulü (s.a.s.) yolculuğa çıkacağı zaman şöyle dua ederdi.]
    “Allah’ım! Seyahatimizde bizim sahibimiz ve geride bıraktığımız ailemizin vekili sensin! Allah’ım! Yolculuğun sıkıntısından, kederli görünüşten, aile ve malımızın kötü hallere düşmesinden sana sığınınm.” (Müslim, Hac, 425)



    Kimin dini, iyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden




    Kimin dini, iyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden ve hakka yönelen İbrahim’in dinine tabi olan kimsenin dininden daha güzeldir? Allah İbrahim’i dost edindi. (Nisâ Sûresi, 125)



    Allah’ım! Senden dünya ve ahirette afiyet dilerim




    [Allah Resulü (s.a.s.) akşam ve sabah şöyle dua ederdi.]
    “Allah’ım! Senden dünya ve ahirette afiyet dilerim. Allah’ım! Senden dinim, dünyam, ailem ve malım hakkında af ve afiyet dilerim. Allah’ım! Ayıbımı gizle.” (Ebû. Dâvûd, Edeb, 100-101)



    Mü’min olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse




    Mü’min olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar. (Nisâ Sûresi, 124)



    Allah Resulü (s.a.s.) namazlannın sonunda şöyle dua ederdi




    [Allah Resulü (s.a.s.) namazlannın sonunda şöyle dua ederdi.]
    “Allah’ım! Ey Rabbimiz ve her şeyin Rabbi! Beni ve ailemi dünya ve ahirette her an sana ihlasla bağlı kıl. Ey yücelik ve ikram sahibi!” (Ebu Davud, Vitr 25)



    İş, ne sizin kuruntunuza, ne de kitap ehlinin kuruntusuna göredir




    İş, ne sizin kuruntunuza, ne de kitap ehlinin kuruntusuna göredir. Kim kötü bir iş yaparsa onunla cezalandırılır. O kendisine Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı bulabilir. (Nisâ Sûresi, 123)



    Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi




    “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.” (Ebu Davud, Zekat, 4 5)



    Ancak gerçekten zayıf ve güçsüz olan




    Ancak gerçekten zayıf ve güçsüz olan, çaresiz kalan ve hicret etmeye yol bulamayan erkekler, kadınlar ve çocuklar başkadır. (Nisâ Sûresi, 98)



    Kişinin imtihanı, ailesi, malı, çocuğu ve komşusu iledir




    “Kişinin imtihanı, ailesi, malı, çocuğu ve komşusu iledir. Namaz, oruç, sadaka ve (iyiliği) emredip (kötülükten) sakındırma işte bu imtihan için kefaret olur.” (Buharı, Mevakıtü’s-sa!at, 4)



    Mü’minlerden özür sahibi olmaksızın




    Mü’minlerden özür sahibi olmaksızın (cihattan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır.Gerçi Allah (mü’minlerin) hepsine de en güzel olanı (cenneti) vadetmiştir. Ama mücahitleri büyük bir mükafat ile, kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet ile cihattan geri kalanlara üstün kılmıştır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Nisâ Sûresi, 95-96)



    Allah’ın kadın kullarının




    “Allah’ın kadın kullarının Allah’ın mescitlerine gelmelerine engel olmayın!” (Müslim, Saldt, 136)



    Kendilerine zulmetmekteler iken meleklerin canlarını aldığı kimseler var ya




    Kendilerine zulmetmekteler iken meleklerin canlarını aldığı kimseler var ya; melekler onlara şöyle derler: “Ne durumdaydınız? (Niçin hicret etmediniz?)” Onlar da, “Biz yeryüzünde zayıf ve güçsüz kimselerdik” derler. Melekler, “Allah’ın arzı geniş değil miydi, orada hicret etseydiniz ya!” derler. İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir. (Nisâ Sûresi, 97)



    Bazen (kıraatı) uzatma niyetiyle namaza başlıyorum da




    “Bazen (kıraatı) uzatma niyetiyle namaza başlıyorum da bir çocuğun ağlayışını duyunca annesinin onun ağlamasıyla ne çok tedirgin olduğunu bildiğimden namazımı kısa tutuyorum.” (Buharı, Ezan, 65)



    Kim Allah yolunda hicret ederse




    Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genişlik de. Kim Allah’a ve Peygamberine hicret etmek amacıyla evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, şüphesiz onun mükafatı Allah’a düşer. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (Nisâ Sûresi, 100)



    Yavrum! Ailenin yanına girdiğin zaman selam ver




    “Yavrum! Ailenin yanına girdiğin zaman selam ver. Bu, sana ve ev halkına bereket olur.” (Tirmizi, İsti’zô.n, 10)



    Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit




    Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır. (Nisâ Sûresi, 101)



    Ailesini müdafaa ederken öldürülen şehittir.




    “Ailesini müdafaa ederken öldürülen şehittir.” (Yirmiz!, Diyat, 21)



    Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi




    Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı. (Nisâ Sûresi, 89)



    Kim üç kız çocuğunun geçimini sağlar




    “Kim üç kız çocuğunun geçimini sağlar, onlan terbiye edip evlendirir ve onlara güzel davranırsa, cennet onundur!” (Eba Davad, Edeb, 120-121)



    Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı




    Kendilerine güvenlik (barış) veya korku (savaş) ile ilgili bir haber geldiğinde onu yayarlar. Halbuki onu peygambere ve içlerinden yetki sahibi kimselere götürselerdi, elbette bunlardan, onu değerlendirip sonuç (hüküm) çıkarabilecek nitelikte olanları onu anlayıp bilirlerdi. Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, pek azınız hariç, muhakkak şeytana uyardınız. (Nisâ Sûresi, 83)



    Çocuklarınız arasında adaletli olun!




    “Allah’tan korkun ve çocuklarınız arasında adaletli olun!” (Müslim, Hibe, 13)



    Hâlâ Kur’an’ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı?




    Hâlâ Kur’an’ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı. (Nisâ Sûresi, 82)



    Güzel terbiyeden daha kıymetli




    “Hiçbir baba, evladına güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.” (Tirmiz’.l, Birr ve sıla, 33)



    Sana “baş üstüne” derler




    Sana “baş üstüne” derler. Fakat senin yanından çıktıklarında, içlerinden bir takımı, geceleyin; (senin gündüz) söylediklerinin aksini kurarlar. Allah onların geceleyin kurduklarını yazmaktadır. Sen onlara aldırma. Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter. (Nisâ Sûresi, 81)



    Sakın babalarınızdan yüz çevirip uzaklaşmayın




    “Sakın babalarınızdan yüz çevirip uzaklaşmayın! Kim babasından yüz çevirirse (bu davranış) nankörlüktür.” (Buharı, Feriliz, 29)



    Hayır! Rabbine andolsun ki onlar




    Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar. (Nisâ Sûresi, 65)



    Dul kalıp da asil ve güzel olduğu halde evlenmeyerek




    “Dul kalıp da asil ve güzel olduğu halde evlenmeyerek, yetimleri ev bark sahibi oluncaya ya da ölünceye kadar kendisini onlara adayan …. Ve bu uğurda iki yanağı çökmüş olan kadınla ben, kıyamet günü -şu iki parmağım gibi- birbirimize yakın olacağız.” (Ebu Davud, Edeb, 120-121)



    Biz her peygamberi sırf




    Biz her peygamberi sırf, Allah’ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah’tan günahlarının bağışlamasını dileseler ve Peygamber de onlara bağışlama dileseydi, elbette Allah’ı tövbeleri çok kabul edici ve çok merhametli bulacaklardı. (Nisâ Sûresi, 64)



    Sizin için üç şeyi de çirkin görmüştür




    “Aziz ve Yüce olan Allah, annelere saygısızlık etmeyi, kız çocuklarını diri diri gömmeyi, hak etmediğini istemeyi size haram kılmıştır. Sizin için üç şeyi de çirkin görmüştür: Dedikodu, anlamsız çok soru sormak ve malı boşa harcamak!” (Müslim, Akdiye, 12)



    Senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün




    Münafıklara, “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) ve Peygambere gelin” dendiği zaman onların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün. (Nisâ Sûresi, 61)



    Sıla-i rahim yapan




    “Sıla-i rahim yapan, akrabasından gördüğü iyiliğe karşılık veren değil, akrabası kendisiyle ilişkiyi kestiğinde bile ona iyilik yapandır.” (Buharı, Edeb, 15)



    Şüphesiz âyetlerimizi inkar edenleri




    Şüphesiz âyetlerimizi inkar edenleri biz ateşe atacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini yenileyeceğiz. Şüphesiz, Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisâ Sûresi, 56)



    Her doğan fıtrat üzere doğar




    “Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hıristiyan ya da Mecusi yapar.” (uhar, Ceniz, 92)



    Sonuç bakımından da daha güzeldir




    Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (idarecilere) de. Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resûlüne arz edin. Bu, daha iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir. (Nisâ Sûresi, 59)



    Kim anneyi yavrusundan ayırırsa




    “Kim anneyi yavrusundan ayırırsa, Allah da kıyamet günü onu sevdiklerinden ayım.” (iriz, Büyü’, 52)



    Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi




    Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (Nisâ Sûresi, 58)



    Kim rızkının bollaştınlmasını




    “Kim rızkının bollaştınlmasını yahut ecelinin geciktirilmesini arzu ederse, akraba ilişkilerini sürdürsün!” (Müslim, Birr ve sıla, 20)



    Biz de o nankörlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır




    Bunlar cimrilik eden, insanlara da cimriliği emreden ve Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimeti gizleyen kimselerdir. Biz de o nankörlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır. (Nisâ Sûresi, 37)



    Anne baba cennet kapılannın en ortancasıdır




    “Anne baba cennet kapılannın en ortancasıdır. Bu kapıdan girme fırsatını ister kaçınrsın ister yakalarsın.” (Tirmizt, Birr ve sıla, 3)



    Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez




    Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez. (Nisâ Sûresi, 36)



    Üç çeşit duanın kabul edilmesinde şüphe yoktur




    “Üç çeşit duanın kabul edilmesinde şüphe yoktur: Haksızlığa uğrayan kimsenin duası, yolcunun duası ve anne babanın çocuklanna bedduası.” (Tirmizt, Birr ve sıla, 7)



    Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz




    Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. Şüphesiz, Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır. (Nisâ Sûresi, 35)





    Veren el üstündür




    “Veren el üstündür. Vermeye, geçimini sağlamakla yükümlü olduğun kimselerle; annenle, babanla, kız ve erkek kardeşlerinle başla. Sonra da yakınlık durumuna göre devam et.” (Nesaı, Zekdt, 51)



    Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır




    Allah’ın, kiminizi kiminize üstün kılmaya vesile yaptığı şeyleri (haset ederek) arzu edip durmayın. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah’tan, onun lütfunu isteyin. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir. (Nisâ Sûresi, 32)



    Allah’tan umarak ailesine harcama yaptığında




    “Bir kişi, sevabını Allah’tan umarak ailesine harcama yaptığında, bu harcama onun için sadaka olur.” (Buharı, İman, 41)



    Sizin küçük günahlarınızı örteriz




    Eğer size yasaklanan (günah)ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız. (Nisâ Sûresi, 31)



    Kişinin harcadığı en hayırlı para




    “Kişinin harcadığı en hayırlı para, ailesi için harcadığı, Allah yolunda cihad için hayvanına harcadığı ve yine Allah yolunda arkadaşları için harcadığı paradır.” (Müslim, Zekat, 38)



    Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin




    Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helak etmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir. (Nisâ Sûresi, 29)



    Çünkü insan zayıf yaratılmıştır




    Allah sizden (yükümlülükleri) hafifletmek istiyor. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır. (Nisâ Sûresi, 28)



    Hepsi de kocalarından şikayetçiydi




    “Allah’ın hanım kullarına vurmayın!… (Bu gece) Muhammed’in eşlerine pek çok kadın geldi. Hepsi de kocalarından şikayetçiydi. Bu adamlar sizin hayırlılarınız değillerdir.”
    (Ebu Davud, Nikah, 41-4 2)



    Onun için alçaltıcı bir azap vardır




    Kim de Allah’a ve Peygamberine isyan eder ve onun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedi kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır. (Nisâ Sûresi, 14)



    Ailesinin işlerini görür, ezanı duyunca çıkardı.




    Hz. Aişe’ye (r.a.) “Hz. Peygamber (s.a.s.) evde ne yapardı?” diye sorduğumda şöyle cevap vermişti: “Ailesinin işlerini görür, ezanı duyunca (namaz için) çıkardı.”
    (Buhô.rt, Nafakat, 8)



    Kadınlara mehirlerini gönül hoşluğuyla verin




    Kadınlara mehirlerini (bir görev olarak) gönül hoşluğuyla verin. Eğer kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin. (Nisâ Sûresi, 4)



    Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere




    “Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere adaletli davrananlar, Allah Teala katında, Rahman’ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar.” (Nesd!, Addbü1-kuddt, 1)



    Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir




    “Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir: Utanma (haya) duygusu, güzel koku sürmek, misvak kullanmak ve evlenmek.” (Tirmiz!, Nikah, 1)



    Yetimlere mallarını verin




    Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla (helâli haramla) değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır. (Nisâ Sûresi, 2)



    Sizi bir tek nefisten yaratan




    Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözetleyicidir. (Nisâ Sûresi, 1)



    Çocuğunun senin üzerinde hakkı var




    Çocuğunun senin üzerinde hakkı var! (Müslim, Sıydm, 183)



    Allah katında arkadaşların en hayırlısı




    “Allah katında arkadaşların en hayırlısı, arkadaşına karşı hayırlı davranandır. Allah katında komşuların en hayırlısı ise komşusuna karşı hayırlı davranandır.” (Tirmizî, Birr, 28; Dârimî, Siyer, 3)



    Öyleyse ona ibadet edin




    “Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse ona ibadet edin. İşte bu, doğru yoldur.” (Âl-i İmrân Sûresi, 51)



    Hoş gör ki, hoş görülesin




    “Hoş gör ki, hoş görülesin.” (İbn Hanbel, 1/249)



    Allah onu İsrailoğullarına bir Peygamber olarak gönderecek




    Allah onu İsrailoğullarına bir Peygamber olarak gönderecek (ve o da onlara şöyle diyecek): “Şüphesiz ben size Rabbinizden bir mucize getirdim. Ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yapar, ona üflerim. O da Allah’ın izniyle hemen kuş oluverir. Körü ve alacalıyı iyileştiririm ve Allah’ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer mü’minler iseniz bunda sizin için elbette bir ibret vardır.” (Âl-i İmrân Sûresi, 49)



    Müslüman kardeşini küçük görmesi




    “Kişinin, Müslüman kardeşini küçük görmesi kötülük olarak kendisine yeter.” (Müslim, Birr, 32)



    Allah seni kendi tarafından bir kelime ile müjdeliyor




    Hani melekler şöyle demişti: “Ey Meryem! Allah seni kendi tarafından bir kelime ile müjdeliyor ki, adı Meryemoğlu İsa Mesih’dir. Dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah’a çok yakın olanlardandır.” (Âl-i İmrân Sûresi, 45)



    Dinin başı İslam direği ise namazdır




    “Dinin başı İslam (Kelime-i şehadet getirerek Allah’a teslim olmak), direği ise namazdır.” (Tirmizî, Îmân, 8; İbn Hanbel, V, 231)



    Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin




    Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir. (Kadir Sûresi, 1-5)



    Rahman’ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar




    “Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere adaletli davrananlar, Allah Teala katında, Rahman’ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar.” (Nesd!, Addbü1-kuddt, 1)



    Ey Meryem! Allah seni seçti




    Hani melekler, “Ey Meryem! Allah seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı.” “Ey Meryem! Rabbine divan dur. Secde et ve (onun huzurunda) rükû edenlerle beraber rükû et” demişlerdi. (Âl-i İmrân Sûresi, 42 – 43)



    Ailenin senin üzerinde hakkı var




    “Ailenin senin üzerinde hakkı var!” (Eba Davad, Tatavvu’, 27)



    Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir




    De ki: “İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.” (Âl-i İmrân Sûresi, 29)



    Hakkımızda vahiy indirilir korkusuyla hanımlarımıza karşı söz söylemekten




    İbn Ömer (r.a.) şöyle diyor: “Biz Peygamber (s.a.s.) zamanında hakkımızda vahiy indirilir korkusuyla hanımlarımıza karşı söz söylemekten ve istediğimiz gibi davranmaktan çekinirdik. Ancak Peygamber (s.a.s.) vefat edince istediğimizi söylemeye ve rahat davranmaya başladık.” (Buhdn, Nikah, 81)



    Seni inkar edenlerden kurtararak temizleyeceğim




    Hani Allah şöyle buyurmuştu: “Ey İsa! Şüphesiz, senin hayatına ben son vereceğim. Seni kendime yükselteceğim. Seni inkar edenlerden kurtararak temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.” (Âl-i İmrân Sûresi, 55)



    Mümin bir kimse, eşine karşı nefret beslemesin




    “Mümin bir kimse, eşine karşı nefret beslemesin. Çünkü onun bazı huylanndan hoşlanmasa da hoşlandığı başka huylan mutlaka vardır.” (Müslim, Radcı’, 61)



    Şüphesiz Allah katında din İslam’dır




    Şüphesiz Allah katında din İslam’dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkar ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir. (Âl-i İmrân Sûresi,19)



    Kadınlar hakkında Allah’tan korkun




    “Kadınlar hakkında Allah’tan korkun. Çünkü siz, anlan Allah’ın emaneti olarak aldınız ve Allah’ın adıyla (nikah kıyıp) anlan kendinize helal kıldınız.” (Müslim, Hac, 147)



    Hiç kimseye haksızlık edilmeden herkese kazandığı




    Bakalım, kendilerini o geleceğinde hiç şüphe olmayan gün için bir araya topladığımız ve hiç kimseye haksızlık edilmeden herkese kazandığı tamamen ödendiği vakit, halleri nice olacaktır. (Âl-i İmrân Sûresi, 25)



    Akitlerinizi yerine getirin




    Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helâl saymamanız kaydıyla, okunacak (bildirilecek) olanlardan başka hayvanlar, size helal kılındı. Şüphesiz Allah istediği hükmü verir. (Mâide Sûresi, 1)



    Allah katında konumu en kötü olacak insanlardan birisi




    “Kıyamet gününde, Allah katında konumu en kötü olacak insanlardan birisi, karısı ile beraber olup da onun (özel hayatına ilişkin) sırlarını yayan kimsedir.” (Müslim, Nikah, 123)



    Hanımlarınızın üzerinde hakkınız vardır




    Dikkat edin! Sizin, hanımlarınızın üzerinde hakkınız vardır. Hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin hanımlarınız üzerindeki hakkınız, namuslarını muhafaza etmeleri ve hoşlanmadığınız kimselerin evinize girmesine izin vermemeleridir. Dikkat edin! Hanımlarınızın sizin üzerinizdeki hakkı ise onların giyim ve gıda ihtiyaçlarını güzelce karşılamanızdır.” (TirmiZ!, Radd’, 11)



    Allah sizin imanınızı daha iyi bilir




    Sizden kimin, hür mü’min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse sahip olduğunuz mü’min genç kızlarınızdan (cariyelerinizden) alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları halinde sahiplerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Nisâ Sûresi, 25)



    Onların en hayırlısı önce selam verendir




    “Müslümanın, din kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir. Onlar birbirleriyle karşılaştıklarında birisi yüzünü şu tarafa, diğeri ise öte tarafa çevirir. Onların en hayırlısı önce selam verendir.” (Tirmizî, “Birr ve Sıla” 21)



    O mallarla onları besleyin




    Allah’ın, sizin için geçim kaynağı yaptığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin. O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. (Nisâ Sûresi, 5)



    Din kardeşine yardımcı olduğu sürece




    “Kul, din kardeşine yardımcı olduğu sürece Allah da onun yardımcısı olur.” (Ahmed b. Hanbel, II. 252)



    Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin




    Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla (helâli haramla) değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır. (Nisâ Sûresi,2)



    Mümin de insanların can ve malları konusunda




    “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mümin de insanların can ve malları konusunda kendisinden emin oldukları kimsedir.” (Tirmizî, Îmân, 12)



    Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözetleyicidir




    Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözetleyicidir. (Nisâ Sûresi, 1)



    Sizden biriniz kendisi için sevdiğini




    “Sizden biriniz kendisi için sevdiğini mü’min kardeşi için de sevmedikçe gerçek mü’min olamaz.” ([2515, Tirmizt, “Sıfatü1-Kıyô.me” 59)



    Allah hesabı çok çabuk görendir




    Şüphesiz Allah katında din İslam’dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkar ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir. (Âl-i İmrân Sûresi, 19)



    İslam beş esas üzerine kurulmuştur




    “İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Buhârî, Îmân, 2)



    Sonra göğe yönelip onları




    O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları yedi gök halinde düzenleyendir. O, her şeyi hakkıyla bilendir. (Bakara,29)



    Allah da onun yardımcısı olur




    “Kul, din kardeşine yardımcı olduğu sürece Allah da onun yardımcısı olur.” (Ahmed b. Hanbel, II. 252)



    Rabbinize ibadet edin ki




    Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan ayet, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız. (Bakara, 21)



    Mübarek Ramazan ayına kavuştunuz




    Mübarek Ramazan ayına kavuştunuz. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır. (Nesaî, Sıyâm, 5)



    Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir




    Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar. (Bakara, 2-3)



    O sadece sizin gönüllerinize ve davranışlarınıza bakar




    “Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. O sadece sizin gönüllerinize ve davranışlarınıza bakar.”

    (Müslim, Birr ve sıla, 34)



    Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz




    Bismillahirrahmânirrahîm ﴾1﴿

    Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah’a mahsustur. (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. (Fatiha, 2-7)



    İyi ar*ka*daş*la kö*tü ar*ka*da*şın mi*sâ*li




    “İyi ar*ka*daş*la kö*tü ar*ka*da*şın mi*sâ*li; misk ta*şı*yan*la kö*rük çe*ken in*san*lar gi*bi*dir. Misk sahibi ya sa*na ko*ku*sun*dan ik*ram eder ve*ya sen on*dan sa*tın alır*sın. Kö*rük çe*ke*ne ge*lin*ce; o, ya se*nin el*bi*se*ni ya*kar, ya*hut da onun pis ko*ku*su sa*na si*râ*yet eder.” (Bu*hâ*rî, Bu*yû, 38)



    Allâh’tan ittikâ edin ve sâdıklarla berâber olun!




    “Ey îmân edenler! Allâh’tan ittikâ edin ve sâdıklarla berâber olun!” (Tevbe, 119)



    Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir




    “Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir. Sadece Allâh’ı zikretmek ve O’na yaklaştıran şeylerle, ilim (mârifet ilmi) öğreten âlim ve (Hakk’a lâyıkıyla kul olmak için) tahsil gören talebe bundan müstesnâdır.” (Tirmizî, Zühd, 14)



    Onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir




    “Îman edenlerin Allah’ı anma ve O’ndan inen Kur’an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir.” (Hadîd, 16)



    İyilik güzel ahlâktır, kötülük




    “İyilik güzel ahlâktır, kötülük vicdânını rahatsız eden, duymasını istemediğin şeydir.” (Tirmizi, Zühd, 52; Müsned, IV, 182)



    İnsanlar için basiret nurları




    “Bu (Kur’an), insanlar için basiret nurları, kesin olarak inanan bir toplum için hidayet ve rahmettir. Yoksa kötülük işleyenler ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini, inanıp iyi ameller işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar!” (Câsiye, 20-21)



    Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir




    “Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir. Sadece Allâh’ı zikretmek ve O’na yaklaştıran şeylerle, ilim (mârifet ilmi) öğreten âlim ve (Hakk’a lâyıkıyla kul olmak için) tahsil gören talebe bundan müstesnâdır.” (Tirmizî, Zühd, 14)



    Îman edenlerin Allah’ı anma ve O’ndan




    “Îman edenlerin Allah’ı anma ve O’ndan inen Kur’an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir.” (Hadîd, 16)



    Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden




    “Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdetâ) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse, onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, onu korurum.” (Buhârî, Rikak 38)



    Ölüm sana erişinceye kadar




    “Ölüm sana erişinceye kadar Rabbine kulluk et!” (Hicr, 99)



    Allah’tan başka dostlar edinenleri




    Allah’tan başka dostlar edinenleri Allah daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin.

    Şehirlerin anası (olan Mekke’de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur’an vahyettik. (İnsanların) bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir.

    Allah dileseydi onları bir tek millet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine kavuşturur; zalimlerin ise hiçbir dostu ve yardımcısı yoktur.

    (Şura 6-8)



    Allah bir kuluna hayır murad ettimi




    “Allah bir kuluna hayır murad ettimi onun cezasını tacil edip dünyada verir; bir kulu hakkında da kötülük murad ettimi onun günahlarını tutar, Kıyamet günü cezasını verir.”

    Tirmizi, Zühd 57, (2398).



    Bir cemaat oturup Allah’ı zikrederse




    “Ben şehâdet ederim ki Ebü Hüreyre ve Ebü Said (radıyallâhu anhümâ) Resülullah (aleyhissalâtu vesselam)’in şöyle söylediğine şehâdet ettiler: “Bir cemaat oturup Allah’ı zikrederse, mutlaka melekler etraflarını sarar, AIlah’ın rahmeti onları bürür, üstlerine sekine iner ve Allah onları yanında bulunan (büyük melek)lere anar.”

    Müslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Daavât 7, (3375).



    Şüphesiz sizin çabalarınız elbette çeşit çeşittir




    (Ortalığı) bürüdüğü zaman geceye andolsun,

    Açılıp aydınlandığı zaman gündüze andolsun,

    Erkeği ve dişiyi yaratana andolsun ki,

    Şüphesiz sizin çabalarınız elbette çeşit çeşittir.

    Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah’a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.

    Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.

    (Leyl 1-10)



    O da bunu ketmedip söylemezse




    “Kim, bir ilimden sorulur, o da bunu ketmedip söylemezse (Kıyamet günü) ateşten bir gem ile gemlenir.”

    Ebu Davud, İlm 9, (3658); Tirmizi, İlim 3, (2651).​



    Allah, insanlar için ne rahmet açarsa




    Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. O, yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.

    Allah, insanlar için ne rahmet açarsa, artık onu tutacak (engelleyecek) yoktur. Neyi de tutarsa, bundan sonra onu gönderecek yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

    (Fatır 1-2)



    Bir erkek hanımına bir defada




    “Bir erkek hanımına bir defada “Sen üç talakla boşsun!” dese, bu bir talâk sayılır.”

    Ebu Davud, Talak 10, (2197).



    Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.




    (Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik de ona inandık. Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”

    “Doğrusu Rabbimizin şanı çok yücedir; ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk.”

    (Cin,1-3)





    Yani bize hayvanlar (a yaptığımız iyilikler) için de ücret mi var?




    “Bir adam yolda, yürürken susadı ve susuzluğu arttı. Derken bir kuyuya rastladı. İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: “Bu köpek de benim gibi susamış” deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışından memnun kaldı ve günahlarını affetti.”

    Resülullah’ın yanındakilerden bazıları:

    “Ey Allah’ın Resülü! Yani bize hayvanlar (a yaptığımız iyilikler) için de ücret mi var?” dediler. Aleyhissalâtu vesselâm:

    “Evet! Her “yaş ciğer” (sahibi) için bir ücret vardır” buyurdu.”

    Buhâri, Şirb 9, Vudü 33, Mezâlim 23, Edeb 27; Müslim, Selâm 153, (2244); Muvatta, Sıfatu’n Nebi 23, (2, 929-930); Ebü Dâvud, Cihâd 47, (2550



    Benim katımda söz değiştirilmez




    “Allah ile beraber, başka bir ilâh edinen o kimseyi atın şiddetli azabın içine!”

    Arkadaşı (olan şeytan) der ki: “Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi.”

    Allah, şöyle der: “Benim huzurumda çekişmeyin. Çünkü ben bu (konudaki) uyarıyı size önceden yaptım.”

    “Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim.”

    (Kâf 26-29)



    Yerde ve gökte hiçbir şeyin zararı dokunmaz




    Allah’ın adıyla Onun adıyla (hareket edildiğinde) yerde ve gökte hiçbir şeyin zararı dokunmaz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

    Tirmizî, Deavât,13



    Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın




    De ki: Rabbim! Bağışla, merhamet et. Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!

    (Müminûn, 118)



    Ben sizi terkettikçe siz de beni bırakınız




    “Ben sizi terkettikçe siz de beni bırakınız. Zîra, sizden öncekileri, suallerinin çokluğu ve peygamberleri üzerindeki ihtilafları helâk etmiştir. Öyle ise sizi birşeyden nehiy mi ettim (niçin, neden? diye sormaya kalkmadan) ondan kaçının. Bir şey emrettiğim zaman da onu elinizden geldiğince yapmaya çalışın, (soru sormayın).”

    Buhârî, İ’tisâm 2; Müslim, Hacc 412, (1337); Tirmizî, İlm 17, (2681); Nesâî, Hacc 1, (5,110).



    Kişinin önceden elleriyle yaptıklarına bakacağı




    Şüphesiz biz sizi, kişinin önceden elleriyle yaptıklarına bakacağı ve inkârcının, “Keşke toprak olaydım!” diyeceği günde gerçekleşecek olan yakın bir azaba karşı uyardık.

    (Nebe, 40)



    Her kim şahit olduğu gerçeği gizlerse




    Şahitliği gizlemeyin. Her kim şahit olduğu gerçeği gizlerse, şüphesiz ki onun kalbi günahkârdır

    Bakara, 283.



    Müslümanın, müslüman üstündeki hakkı beştir




    “Müslümanın, müslüman üstündeki hakkı beştir: “Selamını almak, hasta ziyaretine gitmek, cenazesine katılmak, davetine icabet etmek, hapşırınca yerhamükallah demek.”

    Buhari, Cenaiz 2; Müslim, Selam 4, (2162); Ebu Davud, Edeb 98, (5030); Tirmizi, Edeb 1, (2738); Nesai, Cenaiz 52, (4, 52).



    Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla




    Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.

    Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla ve kalben mutmain olarak mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir ki, bol yağmur alınca iki kat ürün verir. Bol yağmur almasa bile ona çiseleme yeter. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

    (Bakara 264-265)





    Size bir selâm verildiği zaman




    Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.

    (Nisâ, 86 )



    Ramazan Bayramı namazında




    Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, Ebu Bekir, Ömer ve Osman ile birlikte Ramazan Bayramı namazında hazır bulundum. Bunların hepsi de namazı hutbeden önce kıldırır, sonra da hutbeyi okurlardı.

    Bir defasında Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin hutbeden sonra minberden aşağıya indiğini, cemaatin dağılmaması için eliyle “oturun” işareti yaptığını görür gibiydim.

    Sonra yanında Bilâl olduğu halde, erkeklerin saflarını yara yara kadınların bulunduğu yere geldi. Resulü Ekrem:

    “Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah´a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlerini kabul et ve onlar için Allah´tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir” (Mümtehine Suresi, 12) âyetini okuduktan sonra kadınlara:

    “Sizler bu biat üzere sabit misiniz?” diye sordu.

    İçlerinden kim olduğu bilinmeyen bir kadın:

    “Evet, ey Allah´ın Resulü” dedi.

    Diğerleri cevap vermedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Öyle ise sadaka verin” buyurdu.

    Bilâl elbisesini yayarak, “Babam, annem size feda olsun! Haydi gelin atın” dedi.

    Onlar da halkalarını, yüzüklerini Bilâl´in elbisesi içine atmaya başladılar.”

    (Müslim, Salâtü´l-İydeyn: 1)



    Ramazan ve Kurban bayramı gecelerini




    Ramazan ve Kurban bayramı gecelerini, sevabını Allah’tan umarak ibadetle ihya edenlerin kalbi, bütün kalplerin öldüğü günde ölmeyecektir.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 68)



    Bu rüzgâr, Allah’ın rahmetindendir.




    Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

    “Bu rüzgâr, Allah’ın rahmetindendir. Rahmeti de, azabı da getirir. Onu görünce, sakın ona sövmeyin. Allah’tan rüzgârın hayr (getirmes)ini dileyin, şerr (getirmes)inden Allah’a sığının.”

    Ebu Dâvud, Edeb 113, (5097).



    Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.




    De ki: “O, Allah’tır, bir tektir.”

    “Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)”

    O’ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir).”

    “Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”

    (İhlas 1-4)



    Bir hastalık veya sefer girerek ameline mani olsa




    Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

    “Bir kul, salih amel işlerken araya bir hastalık veya sefer girerek ameline mani olsa, Allah ona sıhhati yerinde ve mukim iken yapmakta olduğu salih amelin sevabını aynen yazar.”

    Buhari, Cihad 134; Ebu Davud, Cenaiz 2, (3091).





    Allah sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğinizi de bilir.




    (Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.

    De ki: “Bana ancak, ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyolunuyor. Artık müslüman oluyor musunuz?”

    Eğer yüz çevirirlerse, de ki: “(Bana emrolunanı, ayırım yapmadan) size eşit olarak bildirdim. Tehdit edildiğiniz şey yakın mı yoksa uzak mı, bilmiyorum.”

    “Şüphesiz, Allah sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğinizi de bilir.”

    (Enbiyâ 107-110)



    Gecede bir saat vardır ki




    Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Gecede bir saat vardır ki, müslüman bir kimsenin Allah’tan, dünya veya ahirete müteallik bir hayır talebi, o saate rastlarsa, Allah dilediğini ona mutlaka verir. Bu saat her gecede vardır.”

    Müslim, Müsafirin 166, (757).



    Allah’a ibadette şirk koşmasın.




    “Kim Allah’ın rahmetine müstehak olmak için Rabbiyle karşılaşmayı temenni ediyorsa sâlih amel yapsın, Allah’a ibadette şirk koşmasın.”

    (Kehf; 110)





    O bedenin bir organı acı çektiği zaman






    “Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet etmede ve birbirlerine şefkat göstermede tek bir beden gibidir. O bedenin bir organı acı çektiği zaman, bedenin diğer organları da uykusuz kalıp acı çekerler.”

    (Müslim,”Birr”,66)



    Allah, onlara karşı seni koruyacaktır.




    (Yahudiler) “Yahudi olun” ve (Hıristiyanlar da) “Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız” dediler. De ki: “Hayır, hakka yönelen İbrahim’in dinine uyarız. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.”

    Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab’lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz.”

    Eğer onlar böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, gerçekten doğru yolu bulmuş olurlar; yüz çevirirlerse onlar elbette derin bir ayrılığa düşmüş olurlar. Allah, onlara karşı seni koruyacaktır. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

    (Bakara 135-137)



    Eğer o bozulursa bütün vücut bozulur




    ” İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.”

    (Buhârî, “Îmân”, 39; Müslim, “Müsâkât”, 107)



    Allah ki kendinden başka ilah yoktur




    “Allah ki kendinden başka ilah yoktur. Daima diri ve yarattıklarını koruyup gözetendir. Kendisini ne bir uyuklama ne de uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nun’dur. O’nun izni olmadan kendisinin katında kim şefaat edebilir? Onların önlerinde ve arkalarında olanı bilir. (Mahlûkat) O’nun ilminden, kendisinin dilediğinden başka bir şey kavrayamaz. O’nun kürsüsü, gökleri ve yeri kaplamıştır. Onları korumak kendisine ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.”

    [Bakara: 255]



    Hayır tebliğ eden kimse yalancı değildir




    “İki kişinin arasını düzelten, hayır söyleyip, hayır tebliğ eden kimse yalancı değildir.”

    Buhari, Sulh 2; Müslim, Birr 101, (2605); Ebu Davud, Edeb 58, (4921); Tirmizi, Birr 26, (1939).



    Görmedikleri hâlde Rablerinden korkanlar için




    Görmedikleri hâlde Rablerinden korkanlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.

    Sözünüzü gizleyin, yahut onu açığa vurun; (fark etmez). Şüphesiz Allah, sinelerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilir.

    Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.

    (Mülk 12-14)





    Beni göz açıp kapayıncaya kadar




    Ey Allahım! Senin rahmetini umuyorum, beni göz açıp kapayıncaya kadar (da olsa) nefsimle başbaşa bırakma. Halimi tümüyle düzelt, Senden başka ilâh yoktur.

    Ebu Dâvûd , Edeb,110



    İyilikle kötülük bir olmaz




    İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.

    (Fussilet,34)



    Bir kimse güzelce abdest alarak cuma namazına gelir




    “Bir kimse güzelce abdest alarak cuma namazına gelir, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, boş ve mânasız bir iş yapmış olur.”

    Müslim, Cum`a 27. Ayrıca bk. Müslim, Cum`a 26; Ebû Dâvûd, Salât 203; Tirmizî, Cum`a 5; İbni Mâce, İkâmet 62, 81



    Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman




    Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. (CUMA 9)



    İki haslet vardır ki bir mü’minde asla




    “İki haslet vardır ki bir mü’minde asla beraber bulunmazlar: Cimrilik ve kötü ahlâk.” [Tirmizî, Bir 41, (1963)]



    Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla




    Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla, yahut perde arkasından konuşur. Yahut bir elçi gönderip, izniyle ona dilediğini vahyeder. Şüphesiz O yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir.

    İşte sana da, emrimizle, bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen doğru bir yola iletiyorsun; göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah’ın yoluna. İyi bilin ki, bütün işler sonunda Allah’a döner.

    (Şûrâ 51-53)



    Merhamet duygusu ancak vicdansız




    Merhamet duygusu ancak vicdansız ve zalim kimselerin kalbinden çıkarılmıştır.

    (Tirmizi, Birr: 16)



    Yeryüzünde böbürlenerek yürüme




    Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.

    (İsrâ, 37)



    Kim bir müslümanı saygınlığının kaybolması




    “Kim bir müslümanı saygınlığının kaybolması şerefinin elden gitmesi söz konusu olan bir yerde yardımsız bırakırsa Allah da onu kendisine yardım edilmesini çok arzu ettiği bir yerde yalnız bırakır.

    Kim de bir müslümana şerefinin elden gitmesi ve saygınlığının yitirilmesi söz konusu olan bir yerde yardım ederse Allah da ona kendisine yardım edilmesini çok arzu ettiği bir yerde eder.”

    [Ebu Davud Edeb 36 (4884); Ahmed b. Hanbel Müsned 4/39]



    vekil olarak Allah yeter




    Allah’a güven vekil olarak Allah yeter. (Ahzab, 3)



    Sizin işimi bitirmezden önce söyleyebileceğime kanaatim gelse




    Ebu Zerr radıyallahu anh demiştir ki: “Eğer kılıncı şuraya koysanız -eliyle ensesini göstermiştir- ben bu esnada, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’dan işitmiş bulunduğum bir hadisi, sizin işimi bitirmezden önce söyleyebileceğime kanaatim gelse onu mutlaka söylerim.”

    Buhari, İlim 10.



    Ey insanlar! Size bir örnek verildi




    Ey insanlar! Size bir örnek verildi. Şimdi ona iyi kulak verin. Sizin Allah’tan başka taptıklarınız bir sinek dahi yaratamazlar, hepsi bunun için toplansalar bile. Eğer sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan kurtaramazlar. İsteyen de âciz, istenen de.

    (Hacc, 73)



    Ey Âdemoğlu! Kendini ibâdetime ver ki




    Ey Âdemoğlu! Kendini ibâdetime ver ki gönlünü zenginlikle doldurayım, ihtiyaçlarını gidereyim. Böyle yapmazsan ellerini meşguliyetle doldururum, ihtiyaçlarını da kapamam.

    Tirmizî, Kıyamet: 30; İbni Mâce, Zühd: 2.



    Kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir




    Allah’tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir. Keşke bilselerdi!

    (Ankebût, 41)



    Nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip




    “…Nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilhâm edene yemin ederim ki; nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyân etmiş, hüsrâna uğramıştır.” (Şems, 7-10)



    Ramazan-ı Şerîf’in ne olduğunu lâyıkıyla bilselerdi




    “Eğer insanlar, Ramazan-ı Şerîf’in ne olduğunu lâyıkıyla bilselerdi, senenin tamamının Ramazan olmasını arzu ederlerdi.” (İbn-i Huzeyme, Sahîh, III, 190)



    Kullarından bizde kalacak insanlar kıl!




    “Cennet seneden seneye Ramazan için süslenerek şöyle der: Allâh’ım! Bizim için bu ayda kullarından bizde kalacak insanlar kıl!..” (Taberânî)



    Akşama kadar orucu tamamlayın




    …Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın…” (Bakara, 187)



    Kolaylık murad eder, zorluk değil




    “Allah Teâlâ siz kulları için kolaylık murad eder, zorluk değil.” (Bakara Suresi, 2/185)



    Bizim orucumuz ile Ehl-i kitabın orucu arasındaki




    “Bizim orucumuz ile Ehl-i kitabın orucu arasındaki en önemli fark sahur yemeğidir.” Müslim, Sıyâm, 46)



    Kesin olarak inananlar için yeryüzünde




    “Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinizde birçok alametler vardır. Hâlâ görmüyor musunuz?” (Zâriyât, 20, 21)



    Kullarım Ben’i senden soracak olurlarsa




    “Kullarım Ben’i senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben pek yakınım. Bana dua edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlar da dâvetime icabet ve Bana hakkıyla inanıp tasdik etsinler ki doğru yolda yürüyerek selâmete ersinler.” (Bakara Suresi, 2/185)



    Allah, rızası uğrunda bir gün oruç tutan bir kulunu




    “Allah, rızası uğrunda bir gün oruç tutan bir kulunu cehennemden yetmiş mevsimlik mesafe uzaklaştırır.” (Buhârî, Cihâd, 36; Müslim, Sıyâm,167-168)



    Ramazan ayı girdiğinde cennetin kapıları açılır




    “Ramazan ayı girdiğinde cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar zincirlere vurulur.” (Buhârî, Savm 5; Müslim, Sıyâm, 1-5)



    Siz şükredip iman ettikten sonra




    “Siz şükredip iman ettikten sonra Allah ne diye sizi cezalandırsın ki? Gerçekten Allah şükredenlerin mükâfatlarını bol bol verir ve her şeyi hakkıyla bilir.” (Nisa Suresi, 4/147)



    Oruç günahlara karşı bir kalkandır




    “Oruç günahlara karşı bir kalkandır. Sizden biriniz oruç tuttuğu zaman kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da sataşırsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.” (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163)



    Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terketmezse




    “Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terketmezse, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına kıymet vermez.”

    (Buhârî, Savm, 8, Ebû Dâvûd, Savm, 25)



    Artık her kim Allah’ın şeâirine hürmet gösterir




    Artık her kim Allah’ın şeâirine hürmet gösterir, onların hukukunu muhafaza ederse şüphe yok ki bu, kalplerin takvâsındandır. (Hac Suresi, 22/32)



    Allah katında misk kokusundan daha güzeldir




    “Muhammed’in (aleyhissalatü vesselam) canı kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.” (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163)



    Sizden öncekilere farz kılındığı gibi




    “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. Böylece umulur ki takva dairesine girer, fenalıklardan sakınırsınız.” (Bakara Suresi, 2/183)



    Oruçlu mü’minin ferahlayıp sevineceği iki an vardır




    “Oruçlu mü’minin ferahlayıp sevineceği iki an vardır: Birisi iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır.” (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163)



    O Ramazan ayı ki insanlığa bir rehber olan




    “O Ramazan ayı ki insanlığa bir rehber olan, onları doğru yola götüren ve hakkı batıldan ayıran en açık ve parlak delilleri ihtiva eden Kur’ân o ayda indirildi.” (Bakara Suresi, 2/185)



    Ben aileme karşı hepinizden daha




    “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı hayırlı olandır. Ben aileme karşı hepinizden daha hayırlıyım. Arkadaşınız öldüğü zaman (kusurlarını zikretmeyi) terkedin.” [Tirmizî, Menâkıb 85]



    Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla




    Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.

    (Nahl Suresi, 116)



    Herhangi bir işi için bir adam gönderse




    Ebü Müsa (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtü vesselâm) herhangi bir işi için bir adam gönderse şu tembihte bulunurdu: “Sevindirin, nefret ettirmeyin, kolaylaştırın, zorlaştırmayın.”

    Ebü Dâvud, Edep 20, (4835); Müslim, Cihâd 6, (1737).



    Onu kendiliğimden değiştirmem benim için




    Âyetlerimiz kendilerine apaçık birer delil olarak okunduğunda, (öldükten sonra) bize kavuşmayı ummayanlar, “Ya (bize) bundan başka bir Kur’an getir veya onu değiştir” dediler. De ki: “Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edecek olursam, elbette büyük bir günün azabından korkarım.”

    De ki: “Eğer Allah dileseydi, ben size onu okumazdım, Allah da size onu bildirmezdi. Ben sizin aranızda bundan (Kur’an’ın inişinden) önce (kırk yıllık) bir ömür yaşadım. Hiç düşünmüyor musunuz?”

    (Yûnus 15-16)



    Kim yıldızlarla ilgili bir ilim iktibas etmişse




    “Kim, Allah’ın zikrettiğinin gayrısı için yıldızlar ilminden bir bab iktibas ederse sihirden bir şu’be iktibas etmiş olur. Müneccim kâhindir; kâhinde sihirbazdır, sihirbaz da kâfirdir.”

    Rezin tahric etmiştir.

    Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir:Kim yıldızlarla ilgili bir ilim iktibas etmişse sihirden bir şube iktibas etmiş demektir. (Yıldız ilmi) arttıkça (sihir ilmi de) artar.”

    Ebu Dâvud, Tıbb 22, (3905).



    Peygambere düşen apaçık tebliğden başka




    İbrahim’i de peygamber olarak gönderdik. Hani o, kavmine şöyle demişti: “Allah’a kulluk edin, O’na karşı gelmekten sakının. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.”

    “Siz, Allah’ı bırakarak ancak putlara tapıyorsunuz ve yalan uyduruyorsunuz. Allah’ı bırakarak taptıklarınızın size hiçbir rızık vermeye güçleri yetmez. Öyle ise rızkı Allah’ın katında arayın. O’na kulluk edin ve O’na şükredin. Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.”

    “Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir.”

    (Ankebût 16-18)



    Temizlik üzere zikrederek uyuyan




    Akşamdan (abdestli olarak) temizlik üzere zikrederek uyuyan ve geceleyin de uyanıp Allah’tan dünya ve âhiret için hàyır taleb eden hiç kimse yoktur ki Allah dilediğini vermesin.

    Ebû Dâvud, Edeb 105, (5042).



    İnananların imanlarını kat kat artırmaları için




    Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik. (1)

    Ta ki Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın, sana olan nimetini tamamlasın, seni doğru yola iletsin ve Allah sana, şanlı bir zaferle yardım etsin.

    O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

    Bütün bunlar Allah’ın; inanan erkek ve kadınları, içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetlere koyması, onların kötülüklerini örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir başarıdır.

    Bir de, Allah’ın, hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve Allah’a ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Kötülük girdabı onların başına olsun! Allah onlara gazap etmiş, onları lânetlemiş ve kendilerine cehennemi hazırlamıştır. Orası ne kötü bir varış yeridir!

    Dipnot (1) Âyetteki “fetih” ile daha sonra gerçekleşecek Mekke fethi kastedilmektedir. Ayrıca sûrenin inmesinden önce gerçekleşen ve Mekke fethine zemin hazırlamış olan Hudeybiye barışının kastedilmiş olması da mümkündür.

    (Fetih 1-6)



    Halbuki kendisine ikram edecek bir şeyi yoktur.




    Ebu Şüreyh el-Adevi radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Kim Allah ve âhirete inanıyorsa, misafirine câize”sini ikrâm etsin!”

    Yanındakiler sordular:

    “Ey Allah’ın Resulü! Câizesi de nedir?” Aleyhissalâtu vesselâm açıkladı:

    “Bir gecesi ve gündüzüdür. Misâfırlik üç gündür. Bundan fazlası sadakadır. Misafire, ev sâhibini günaha sokuncaya kadar yanında kalması hoş değildir.”

    Tekrar sordular:

    “Misafir ev sahibini nasıl günaha sokar?” Aleyhissalatu vesselam açıkladı:

    “Adamın yanında ikamet eder kalır, halbuki kendisine ikram edecek bir şeyi yoktur.”

    Buhari, Edeb 85, 31, Rikak 23; Müslim, Lukata 77, (48); Muvatta, Sıfatu’n-Nebiyy 22, (2, 929); Ebu Davud, Et’ime 5, (3748); Tirmizi, Birr 43, (1968, 1969).



    Gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur




    Şüphesiz Allah, ağaç altında sana bîat ederlerken inananlardan hoşnut olmuştur. Gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur, güven duygusu vermiş ve onlara yakın bir fetih (3) ve elde edecekleri birçok ganimetler nasip etmiştir. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

    Dipnot : (3) Âyette sözü edilen fetih, Hudeybiye barışından hemen sonra gerçekleşen Hayber’in fethi olayıdır. Daha sonraki âyetlerde sözü edilen ganimetler de burada elde edilen ganimetlerdir.

    (Fetih 18-19)



    Her bir dinin kendine has bir ahlâkı vardır




    “Her bir dinin kendine has bir ahlâkı vardır. İslâm´ın ahlâkı hayadır.”

    [Muvatta, Hüsnü´l-Hulk 9, (2, 905); İbnu Mâce, Zühd 17, (4181, 4182).]



    Kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez




    Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez. Herkesin kazandığı hayır kendisine, yaptığı kötülüğün zararı yine kendisinedir. Ey Rabbimiz, eğer unuttuk ya da yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme! Ey Rabbimiz, bize bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmeyeceği yükü de yükleme! Bağışla bizi, mağfiret et bizi, rahmet et bize! Sensin bizim Mevlamız, kâfir kavimlere karşı yardım et bize.

    (Bakara Suresi, 286)



    Öyleyse biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest alsın




    “Öfke şeytandandır, şeytan da ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile söndürülmektedir; öyleyse biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest alsın.”

    Ebu Davud, Edeb 4, (4784).





    Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz




    Sen ancak Zikr’e (Kur’an’a) uyanı ve görmediği hâlde Rahmân’dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükâfatla müjdele.

    Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) bir bir kaydetmişizdir.

    (Yâsîn 11-12)



    Din nasihattır, samimiyettir




    Allah Rasûlü; “Din nasihattır, samimiyettir” buyurdu.

    “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk.

    O da; “Allah’a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün Müslümanlara” diye cevap verdi.

    (Müslim, İmân, 95)



    Yalnız Allah yardımcınızdır




    Hayır! Yalnız Allah yardımcınızdır. O, yardımcıların en hayırlısıdır.

    (Ali İmran, 150))



    Allah Teâla hazretleri ferman etti ki




    Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

    “Allah Teâla hazretleri ferman etti ki: “Ben Azimu’ş-Şân, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım.” Ebu Hureyre ilaveten dedi ki:

    “Dilerseniz şu ayet-i kerimeyi okuyun. (Mealen): “Yaptıklarına karşılık Allah katında onlar için göz aydınlığı olacak ne mükâfaatların saklandığını kimse bilemez” (Secde 17).

    Buhari, Bed’ü’l-Halk 8, Tefsir, Secde 1, Tevhid 35; Müslim, Cennet 2, (2824); Tirmizi, Tefsir, (3195).



    İşte biz suçlu toplumu böyle cezalandırırız




    Andolsun, sizden önceki nice nesilleri peygamberleri, kendilerine apaçık deliller getirdikleri hâlde (yalanlayıp) zulmettikleri vakit helâk ettik. Onlar zaten inanacak değillerdi. İşte biz suçlu toplumu böyle cezalandırırız.

    Sonra, nasıl davranacağınızı görelim diye, onların ardından yeryüzünde sizi onların yerine getirdik.

    (Yûnus 13-14)



    İslâm hidayeti nasip edilen




    “İslâm hidayeti nasip edilen ve yeterli miktarda maişeti olup, buna kanaat edene ne mutlu!”

    Tirmizi, Zühd 35, (2350).



    Neticede onlar zulümlerini sürdürürlerken




    Andolsun, biz, Nûh’u kendi kavmine peygamber olarak gönderdik. O da dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. Neticede onlar zulümlerini sürdürürlerken tûfan kendilerini yakalayıverdi.

    Biz de onu (Nûh’u) ve gemide bulunanları kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret kıldık.

    (Ankebût 14-15)





    Sanki dünyalar onun olmuştur




    Sizden kim nefsinden emin, bedeni sıhhatli ve günlük yiyeceği de mevcut ise sanki dünyalar onun olmuştur.

    Tirmizi, Zühd 34, (2347); İbnu Mâce, Zühd 9, (4141).



    İçlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar




    Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. (Bunlar savaşa katılmak zorunda değillerdir.) Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Kim de yüz çevirirse, onu elem dolu bir azaba uğratır.

    (Fetih 17)



    Kişinin cemaatle kıldığı namaz




    Kişinin cemaatle kıldığı namaz, evinde ve işyerinde kıldığı namazından yirmi beş kat daha sevablıdır. Çünkü, güzelce abdest alır, mescide gider. Bu gidişte gayesi sadece ve sadece namazdır. Her adım atışında bir derece yükseltilir, günahından da bini dökülür. Namazını kılınca, namazgahında kıldığı müddetçe melekler ona mağfiret duasında bulunur ve: “Allah’ım ona mağfiret et, Allah’ım ona rahmet et, Allah’ım onun tevbesini kabul et” derler. Bu kimseye, orada eza vermedikçe, hadeste bulunmadıkça böyle devam eder.”

    Ebu Hureyre radıyallahu anh’a: “Hadeste bulunması ne demek?” diye sorulmuştu: “Sesli veya sessiz yel bırakmadıkça!” diye açıkladı. “Sizden biri, namazı beklediği müddetçe namazdadır.”

    Buhari, Ezan 30, Salat 87, Büyü 49; Müslim, Mesacid 246, (649); Muvatta, Taharet 33, (1, 33); Ebu Davud, Salat 49, (559); Tirmizi, Salat 423, (603).





    Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım




    Bunların oradaki duaları, “Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım!”, aralarındaki esenlik dilekleri, “selâm”; dualarının sonu ise, “Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur” sözleridir.

    Eğer Allah, insanlara onların hemen hayra kavuşmayı istedikleri gibi, şerri de acele verseydi, elbette onların ecellerine hükmolunurdu. İşte biz, bize kavuşmayı ummayanları, kendi azgınlıkları içinde bocalar hâlde bırakırız.

    İnsana bir sıkıntı dokundu mu, gerek yan üstü yatarken, gerek otururken, gerekse ayakta iken (her hâlinde bu sıkıntıdan kurtulmak için) bize dua eder. Ama biz onun bu sıkıntısını ondan kaldırdık mı, sanki kendisine dokunan bir sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi geçer gider. İşte o haddi aşanlara, yapmakta oldukları şeyler, böylece süslenmiş (hoş gösterilmiş)tir.

    (Yûnus 10-12)



    Allah’ın senin hakkında takdir ettiği




    “Allah’ın emirlerini gözet ki, Allah da seni gözetip korusun. Allah’ın rızasını her işte önde tut ki, O’nu önünde bulasın. Bir şey isteyeceksen Allah’tan iste. Yardım dileyeceksen O’ndan dile. Ve bil ki; bütün bir ümmet toplanıp sana fayda temin etmeye çalışsalar. Ancak Allah’ın senin için takdir ettiği faydayı temin edebilirler. Yine eğer bütün ümmet, sana zarar vermeye kalksalar, ancak Allah’ın senin hakkında takdir ettiği zararı verebilirler. Çünkü artık kaderi yazan kalem yazmaz olmuş, yazıları değişmeyecek şekilde kesinleşmiştir.” (Tirmizi, Kıyamet, 59)



    Yeryüzünde vuku bulan veya başınıza gelen




    “Yeryüzünde vuku bulan veya başınıza gelen hiç bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir kitapta yazılı olmasın. Şüphesiz bu Allah’a göre kolaydır. Kaybettiklerinize aşırı üzülmeyiniz ve O’nun size verdikleriyle şımarmayasınız diye böyle yapmıştır.” (Hadid, 22-23)



    O, kullarının tevbesini kabul eden




    “O, kullarının tevbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir.” (Şûrâ, 25)



    Şaban ayının onbeşinci gecesi olduğu zaman




    “Şaban ayının onbeşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünü oruç tutun. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ (Keyfiyeti bizce meçhul bir halde) dünyaya en yakın göğe inerek (o andan) fecir oluncaya kadar: “Benden mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım. (Bir bela ile) mübtela olan yok mu, ona kurtuluş vereyim. Şöyle olan yok mu? Böyle olan yok mu?” buyurur.” (İbn Mâce, H. no: 1388)



    kıyâmet günü ümmetimin diğerlerinden daha çok




    “Gönderilen her peygambere, insanların îmâna gelmesine vesile olacak bir mûcize muhakkak verilmiştir. Bana verilen mûcize de Allah’ın gönderdiği Kur’ân-ı Kerîm’dir. Bu sebeple kıyâmet günü ümmetimin diğerlerinden daha çok olmasını ümîd ediyorum.” (Buhârî, İ’tisam, I)



    İnsanı yarattı ve ona açıklamayı öğretti




    “Rahmân (çok merhametli olan Allah), Kur’ân-ı öğretti. İnsanı yarattı ve ona açıklamayı öğretti.” (Rahmân, 1-4)



    Dalâlete düşmekten ve başkaları tarafından




    “Bismillâh! Allâh’a tevekkül ettim. Allâh’ım! Dalâlete düşmekten ve başkaları tarafından dalâlete sürüklenmekten, kaymaktan ve kaydırılmaktan, haksızlık yapmaktan ve haksızlığa uğramaktan, câhilce davranmaktan ve câhillerin davranışlarına muhâtap olmaktan Sana sığınırım.”

    (Ebû Dâvûd, Edeb, 102-103/5094; Tirmizî, Deavât, 35)



    Eğer sana bir hayır verirse




    “Eğer Allah seni bir zarar uğratırsa, onu kendisinden başka giderecek yoktur. Ve eğer sana bir hayır verirse, (bunu da geri alacak yoktur). Şüphesiz O her şeye kadirdir.” (En’âm, 17)



    O, dilediğini bağışlar dilediğine ceza verir




    Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. O, dilediğini bağışlar dilediğine ceza verir. Allah çok bağışlayandır çok merhamet edendir.

    (Fetih 14)



    Mutlaka melekler etraflarını sarar




    Ebü Müslim eI-Eğarr (rahimehullah) diyor ki: “Ben şehâdet ederim ki Ebü Hüreyre ve Ebü Said (radıyallâhu anhümâ) Resülullah (aleyhissalâtu vesselam)’in şöyle söylediğine şehâdet ettiler: “Bir cemaat oturup Allah’ı zikrederse, mutlaka melekler etraflarını sarar, AIlah’ın rahmeti onları bürür, üstlerine sekine iner ve Allah onları yanında bulunan (büyük melek)lere anar.”

    Müslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Daavât 7, (3375).



    Muhakkak ki rahmetim gazabıma galebe çalmıştır




    “Allah celle şânühü mahlukâtın olmasına hükmettiği zaman -Müslim’in rivâyetinde: “Allah mahlükâtı yarattığı zaman”- yanında bulunan Arş’ın gerisindeki bir kitaba şunu yazdı: “Muhakkak ki rahmetim gazabıma galebe çalmıştır.”

    Buhâri Tevhid 15 22 28 55 Bedi’ül’-Halk 1; Müslim Tevbe 14 (2751); Tirmizi Daavat 109(3537).)



    İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan




    İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.

    (Ankebut 2)



    Bana öyle bir amel emret ki




    “Ey Allah’ın Resülü dedim, bana öyle bir amel emret ki (yaptığım takdirde) Allah beni mükâfaatlandırsın.”

    “Sana dedi, orucu tavsiye ederim, zira onun bir eşi yoktur.”

    Nesâi, Sıyam 43, (4, 165).





    Allah, elbette kendisine iman edenleri de bilir




    İman edip de salih amel işleyenler var ya, biz onları mutlaka salihler (iyiler) arasına sokacağız.

    İnsanlardan öyleleri vardır ki, “Allah’a inandık” derler. Ama Allah uğrunda bir ezaya uğratılınca, insanlardan gördükleri baskı ve işkenceyi Allah’ın azabı gibi tutar. Andolsun, Rabbinden bir yardım gelecek olsa mutlaka, “Biz de sizinle beraberdik” derler. Allah, herkesin kalbinde olanı en iyi bilen değil midir?

    Allah, elbette kendisine iman edenleri de bilir ve elbette münafıkları da bilir.

    (Ankebut 9-11)



    Kulum, hakkımda nasıl bir zan yürütürse ben öyleyimdir




    Allah Teâla hazretleri diyor ki: “Kulum, hakkımda nasıl bir zan yürütürse ben öyleyimdir. O, beni zikredince ben onunla beraberim. O beni içinden geçirirse, ben de onu içimden geçiririm. O, beni bir cemaat içerisinde anarsa, ben de onu, onunkinden daha hayırlı bir cemaatte anarım. O, bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim.”

    Buhâri, Tevhid 50; Müslim, Zikr 2, (2675); Tirmizi, Daavât 142, (3598).



    Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu




    Bedevîlerin (savaştan) geri bırakılanları sana, “Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu; Allah’tan bizim için af dile” diyecekler. Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: “Allah, sizin bir zarara uğramanızı dilerse, yahut bir yarar elde etmenizi dilerse, O’na karşı kimin bir şeye gücü yeter? Hayır, Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”

    (Ey münafıklar!) Siz aslında, Peygamberin ve inananların bir daha ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu, sizin gönüllerinize güzel gösterildi de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak eden bir kavim oldunuz.

    Kim Allah’a ve Peygambere inanmazsa bilsin ki, şüphesiz biz, inkârcılar için alevli bir ateş hazırladık.

    (Fetih 11-13)



    Bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça




    Hiçbir kul, ben kendisine ailesinden, malından ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça tam manasıyla iman etmiş olamaz.

    (Müslim, İman: 69)



    Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi




    Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.

    (Nahl Suresinin 116. Ayeti)



    Benim, sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir




    Alimin abide üstünlüğü, benim, sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir. buyurdu. Sonra Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdular: Allah, melekleri, göklerin ve yerlerin halkı, hatta yuvalarındaki karıncalar ve hatta balıklar, insanlara hayır (faydalı şey) öğreten kişiye dua ederler.

    (Tirmizi,ilim 19,2825)



    Yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için




    Hepinizin dönüşü ancak O’nadır. Allah, bunu bir gerçek olarak va’detmiştir. Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra, iman edip salih ameller işleyenleri adaletle mükâfatlandırmak için onu (yaratmayı) tekrar eder. Kâfirlere gelince, inkâr etmekte olduklarından dolayı, onlar için kaynar sudan bir içki ve elem dolu bir azap vardır.

    O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona menziller takdir edendir. Allah, bunları (boş yere değil) ancak gerçek ile (hikmeti gereğince) yaratmıştır. O, âyetlerini, bilen bir topluma ayrı ayrı açıklamaktadır.

    (Yunus 4-5)



    Kim ilim taleb ederse




    “ Kim ilim taleb ederse, bu işi, geçmişteki günahlarına kefaret olur.” (Tirmizi, İlim 2)



    Verdiği sözden dönen kendi aleyhine dönmüş olur




    (Ey Muhammed!) Şüphesiz biz seni bir şâhit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.

    Ey insanlar! Allah’a ve Peygamberine inanasınız, ona yardım edesiniz, ona saygı gösteresiniz ve sabah akşam Allah’ı tespih edesiniz diye (Peygamber’i gönderdik.)

    Sana bîat edenler ancak Allah’a bîat etmiş olurlar.(2) Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Verdiği sözden dönen kendi aleyhine dönmüş olur. Allah’a verdiği sözü yerine getirene, Allah büyük bir mükâfat verecektir.

    Dipnot (2) “Bîat”, el tutuşup söz vermek demektir. Âyette, Hudeybiye’de müslümanların, Hz. Peygamber’e bağlılık göstereceklerine, gerektiğinde onunla birlikte savaşacaklarına dair söz vermeleri kastedilmektedir. Bu olay, İslâm tarihinde “Bey’atu’r-Rıdvan” diye anılır.

    (Fetih 8-10)



    Üç yerde lezzet ve haz duymakta ileri gidin




    Resûlullah Sallallahu Aleyhi Vessellem buyurdular ki:

    “Üç yerde lezzet ve haz duymakta ileri gidin:

    Namazda

    Kur’an okuma esnasında

    Allah’ı anarken.”

    (Salih b. Beflir el-Mürri)



    Kendileri için büyük bir mükafat olduğunu




    Gerçekten bu Kur’an (insanlara) en doğru olan yolu gösterir salih ameller işleyen mü’minlere de kendileri için büyük bir mükafat olduğunu müjdeler.

    (İsra 9)





    Yerine sadaka vermem ona kefaret olur mu




    Ebu Hureyre (r.a.)’tan rivayet edilmiştir:

    “Bir adam Resulullah (s.a.s.)’e

    “Babam ölüp ardında mal bıraktı ve hiçbir vasiyette de bulunmadı. Yerine sadaka vermem ona kefaret olur mu?” diye sordu.

    Resulullah (s.a.s.) “Evet olur” diye cevap verdi.”

    [Müslim (5/73) Neseî (2/129) İbn Mâce (2/160)]



    Fakat şeytan onlara amellerini




    Allah’a yemin olsun ki; senden önceki ümmetlere (resûller) göndermiştik. Fakat şeytan onlara amellerini süslü gösterdi. Artık o gün onların dostu o (şeytan) olacaktır. Onlar için elîm azap vardır.

    (Nahl – 63)



    Benim hakkımda en çok korktuğunuz şey nedir




    Süfyan İbnu Abdillah radıyallahu anh anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü dedim, uyacağım bir amel tavsiye et bana!” şu cevabı verdi:

    “Rabbim Allah’tır de, sonra doğru ol!”

    “Ey Allah’ın Resûlü dedim tekrar. Benim hakkımda en çok korktuğunuz şey nedir?” Eliyle dilini tutup sonra: “İşte şu!” buyurdu.”

    Tirmizi Zühd 61, (2412).



    hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz




    O, hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz. (Yaptığı iyiliği) ancak yüce Rabbinin rızasını istediği için (yapar). (1)

    Elbette kendisi de hoşnut olacaktır.

    Dipnot (1) Rivayete göre, Hz. Ebubekir, Bilâl-i Habeşî’yi efendisinden satın alıp hürriyetine kavuşturunca müşrikler, “Ebubekir, Bilâl’den gördüğü bir iyilik karşılığında onu âzâd etti” demişlerdi. Bu âyetler işte bu olay üzerine inmiştir.

    (Leyl 19-21)



    Ey Allah’ın Resûlü! dedik, mü’min korkak olur mu?




    Safvân İbnu Süleym radıyallahu anh anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü! dedik, mü’min korkak olur mu?”

    “Evet!” buyurdular. “Pekiyi cimri olur mu?” dedik, yine:

    “Evet!” buyurdular. Biz yine:

    “Pekiyi yalancı olur mu?” diye sorduk. Bu sefer: “Hayır!” buyurdular.”

    Muvatta, Kelâm 19, (2, 990).





    Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır




    Güneşe ve onun aydınlığına andolsun,

    Onu izlediğinde Ay’a andolsun,

    Onu ortaya çıkardığında gündüze andolsun,

    Onu bürüdüğünde geceye andolsun,

    Göğe ve onu bina edene andolsun,

    Yere ve onu yayıp döşeyene andolsun,

    Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

    Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.

    (Şems 1-10)



    Bilakis zenginlik göz tokluğuyladır




    “Zenginlik mal çokluğuyla değildir. Bilakis zenginlik göz tokluğuyladır.”

    Buhari, Rikak 15; Müslim, Zekât 120, (1051); Tirmizi, Zühd 40, (2374).



    Cehenneme yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez




    Cehenneme yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.

    Şüphesiz bize düşen sadece doğru yolu göstermektir.

    Şüphesiz ahiret de dünya da bizimdir.

    Sizi alevler saçan ateşe karşı uyardım.

    O ateşe, ancak yalanlayıp yüz çeviren en bedbaht kimse girer.

    Temizlenmek için malını hayra veren en muttekî (Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır.

    (Leyl 11-18)





    Güvercinin peşine düşüp onunla eğlenen




    Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir güvercinin peşine düşüp onunla eğlenen bir adam görmüştü: “Bir şeytan bir şeytaneyi takip ediyor!” buyurdular.”

    Ebu Dâvud, Edeb 65, (4940); İbnu Mâce, Edeb 44, (3765).​



    İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan




    İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.

    (Ankebut 2 )







    İnsanların hidâyetine vesîle olacak




    “Gönderilen her peygambere, insanların hidâyetine vesîle olacak bir mûcize muhakkak verilmiştir. Bana verilen de Allâh’ın bana vahyettiği kelâm nev’inden olan Kur’ân-ı Kerîm’dir. Bu sebeple kıyâmet günü ümmetimin diğer ümmetlerden sayıca daha çok olmasını ümîd ediyorum.” (Buhârî, İ’tisam 1, Fedâilü’l-Kur’ân 1; Müslim, Îmân, 279)



    Mucizeler ancak Allah’ın katındadır




    “«Ona Rabbinden (başkaca) mucizeler indirilmeli değil miydi?» derler. De ki: Mucizeler ancak Allah’ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım. Kendilerine okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmemiş mi? Elbette iman eden bir kavim için onda rahmet ve ibret vardır.” (Ankebût, 50-51)



    Mutlaka melekler etraflarını sarar




    Ebü Müslim eI-Eğarr (rahimehullah) diyor ki: “Ben şehâdet ederim ki Ebü Hüreyre ve Ebü Said (radıyallâhu anhümâ) Resülullah (aleyhissalâtu vesselam)’in şöyle söylediğine şehâdet ettiler: “Bir cemaat oturup Allah’ı zikrederse, mutlaka melekler etraflarını sarar, AIlah’ın rahmeti onları bürür, üstlerine sekine iner ve Allah onları yanında bulunan (büyük melek)lere anar.”

    Müslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Daavât 7, (3375).



    Açılıp aydınlandığı zaman gündüze andolsun




    (Ortalığı) bürüdüğü zaman geceye andolsun,

    Açılıp aydınlandığı zaman gündüze andolsun,

    Erkeği ve dişiyi yaratana andolsun ki,

    Şüphesiz sizin çabalarınız elbette çeşit çeşittir.

    Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah’a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.

    Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.

    (Leyl 1-10)



    Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.




    Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.

    O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.

    (Alâk 3-5)



    İstikamet üzere olun




    “İstikamet üzere olun. (Bunun sevabını) siz sayamazsınız. Şunu bilin ki, en hayırlı ameliniz namazdır. (Zâhirî ue bâtînî temizliği koruyarak) abdestli olmaya ancak mü’min riayet eder.”

    Muvatta, Tahâret 36, (1, 34); İbnu Mâce, Tahâret 4, (277).



    Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır.




    Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır.

    Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.

    Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.

    Ancak Rabbine yönel ve yalvar.

    (İnşirâh 5-8)





    Allah, peygamberlerin cesetlerini çürütmeyi toprağa yasaklamıştır




    “Günlerinizin en üstünü Cuma günüdür. O gün bana çok salât ve selâm getirin. Çünkü sizin salât ve selâmlarınız bana sunulur.”“Ey Allah’ın Elçisi, sen ölüp de senden bir iz kalmadıktan sonra, salât ve selâmlarımız sana nasıl sunulur?” diye sordular. Peygamberimiz buyurdu ki:“Allah, peygamberlerin cesetlerini çürütmeyi toprağa yasaklamıştır.”

    (Ebû Davud, Salât: 201.)



    Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik




    Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.

    Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.

    Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükâfat vardır.

    (Ey insan!) Böyle iken, hangi şey sana hesap ve cezayı yalanlatıyor?

    Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?

    (Tin 4-8)



    Benim misâlimle sizin misâliniz




    “Benim misâlimle sizin misâliniz, şu temsile benzer: Bir adam var ateş yakmış. Ateş etrafı aydınlatınca, pervaneler (gece kelebekleri) ve aydınlığı seven bir kısım hayvanlar bu ateşe kendilerini atmaya başlarlar. Adamcağız onları kurtarmaya (mâni olmaya) çalışır. Ancak hayvanlar galebe çalarak çoklukla ateşe atılırlar. Ben (tıpkı o adam gibi) ateşe düşmemeniz için belinizden yakalıyorum, ancak siz ateşe ateşe koşuyorsunuz”

    Buhârî, Rikâk 26, Enbiya 40; Müslim, Fezâil 17, (2284); Tirmizî, Emsâl 7, (2877).



    Yaratan Rabbinin adıyla oku




    Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı.

    (Alâk 1-2 )



    getirdiklerimi tekzip edip yalanlayanları göstermektedir




    “Benim misalimle Cenab-ı Hakk’ın benimle göndermiş bulunduğu şeyin misâli şu adamın misali gibidir: “Bir adam kendi kavmine gelip: “Ben gözlerimle düşman ordusunu gördüm, tehlikeyi haber veriyorum, tedbir alın!” der. Kavminden bir kısmı tavsiyesine uyup, geceleyin, telaşa düşmeden oradan uzaklaşır. Bir kısmı da bu haberciyi yalanlar ve yerinden ayrılmaz. Ancak sabahleyin ordu onları yakalar ve imha eder. İşte bu temsil bana itaat edip getirdiklerime uyanlarla, bana isyan edip Cenab-ı Hakk’tan getirdiklerimi tekzip edip yalanlayanları göstermektedir.”

    Buhârî, Rikak 26; Müslim, Fezâil 15, (2283).



    Yer yüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı




    Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman,

    İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır.

    Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir.

    O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır.

    Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.

    Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.

    (Zilzâl 1-8)



    Kendini nasıl buluyorsun?




    Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ölmek üzere olan bir gencin yanına girmişti. Hemen sordu:

    “Kendini nasıl buluyorsun?”

    “Ey Allah’ın Resûlü, Allah’tan ümidim var, ancak günahlarımdan korkuyorum” diye cevap verdi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da şu açıklamayı yaptı: “Bu durumda olan bir kulun kalbinde (ümit ve korku) birleşti mi Allah o kulun ümid ettiği şeyi mutlak verir ve korktuğu şeyden de onu emin kılar.”

    Tirmizî, Cenâiz 11, (983); İbnu Mâce, Zühd 31, (4261).



    Hiç şüphesiz buna kendisi de şahittir.




    Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.

    Hiç şüphesiz buna kendisi de şahittir.

    Hiç şüphesiz o, mal sevgisi sebebiyle çok katıdır.

    Acaba o bilmiyor mu ki, kabirlerde bulunanlar çıkarıldığı ve kalplerdeki ortaya konulduğu zaman, işte o gün onların Rabbi kendilerinin her hâlinden mutlaka haberdardır.

    (Âdiyât 1-11)





    Evleniniz! Zira ben, diğer ümmetlere karşı




    “Nikah benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimle amel etmezse benden değildir. Evleniniz! Zira ben, diğer ümmetlere karşı siz(in çokluğunuz) ile iftihar edeceğim. Kimin maddi imkanı varsa hemen evlensin. Kim maddi imkan bulamazsa (nafile) oruç tutsun. Çünkü oruç, onun için şehveti kırıcıdır.”

    Kutubusitte.6527



    Mal toplayan ve onu durmadan sayan




    Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline!

    O, malının, kendisini ebedîleştirdiğini sanır.

    Hayır! Andolsun ki o, Hutâme’ye atılacaktır.

    Hutame’nin ne olduğunu sen ne bileceksin?

    O, Allah’ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir.

    Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları hâlde) ateş onların üzerine kapatılacaktır.

    (Hümeze 1-9)



    Senin uğurunu kendi ağzından işittik




    Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm hoşuna giden bir kelime işitince: (“Âmin!”; “Dediğin çıksın!”; “Allah muradını versin!” manasında olmak üzere): “Senin uğurunu kendi ağzından işittik!” buyururlardı.”

    Ebu Davud, Tıbb 24, (3917).



    Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı




    Rabbinin, fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi?

    Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?

    Üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar atan sürü sürü kuşlar gönderdi. Nihayet onları yenilmiş ekin yaprakları hâline getirdi.

    (Fil 1-5)



    Hutame’nin ne olduğunu sen ne bileceksin




    Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline!

    O, malının, kendisini ebedîleştirdiğini sanır.

    Hayır! Andolsun ki o, Hutâme’ye atılacaktır.

    Hutame’nin ne olduğunu sen ne bileceksin?

    O, Allah’ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir.

    Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları hâlde) ateş onların üzerine kapatılacaktır.

    (Hümeze 1-9 )



    Allah indinde günlerin en büyüğü




    “Allah indinde günlerin en büyüğü Kurban bayramı günüdür, bunu, fazilette Nefr günü (teşrik günlerinin ikinci günü) takib eder.”

    Ebu Davud, Menasik 19, (1765).



    Şüphesiz biz sana Kevseri verdik




    Şüphesiz biz sana Kevseri verdik.

    O Halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes.

    Doğrusu sana buğzeden, soyu kesik olanın ta kendisidir. (1)

    Dipnot : (1) Hz. Peygamberin oğlu Kâsım vefat edince, münafıklardan Âs b. Vâil Hz. Peygamber hakkında, “Bırakın şu soyu kesik adamı. Ölünce unutulup gidecek” demişti. Bunun üzerine bu sûre inmiştir.

    (Kevser 1-3)



    Karnı üzerine yatmış bir adam




    Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm karnı üzerine yatmış bir adam görmüştü; hemen müdahale edip: “Bu Allah Teâla Hazretlerinin sevmediği bir yatıştır!” buyurdular.”

    Tirmizî, Edeb 21, (2769).



    Kadınlara karşı hayırhah olun




    “Kadınlara karşı hayırhah olun. Çünkü onlar sizin yanınızda esirler gibidirler. Onlara iyi davranmaktan başka bir hakkınız yok, yeter ki onlar açık bir çirkinlik işlemesinler. Eğer işlerlerse yatakta yalnız bırakın ve şiddetli olmayacak şekilde dövün. Size itaat ederlerse haklarında aşırı gitmeye bahane aramayın. Bilesiniz, kadınlarınız üzerinde hakkınız var, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakkı var. Onlar üzerindeki hakkınız, yatağınızı istemediklerinize çiğnetmemeleridir. İstemediklerinizi evlerinize almamalarıdır. Bilesiniz onların sizin üzerinizdeki hakları, onlara giyecek ve yiyeceklerinde iyi davranmanızdır.”

    Tirmizi, Tefsir Tevbe, (3087).



    Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.




    De ki: “Ey Kâfirler!”

    “Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem.”

    “Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz.”

    “Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk edecek değilim.”

    “Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz.”

    “Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.”

    (Kâfirûn 1-6)



    Yeryüzünde, mâsiyet veya sıla-i rahmi koparıcı olmamak




    “Yeryüzünde, mâsiyet veya sıla-i rahmi koparıcı olmamak kaydıyla Allah’tan bir talepte bulunan bir Müslüman yoktur ki Allah ona dilediğini vermek veya ondan onun mislince bir günahı affetmek suretiyle icabet etmesin. ”

    Tirmizî, Daavât 126, (3568).



    O, tövbeleri çok kabul edendir




    Allah’ın yardımı ve fetih (Mekke fethi) geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O’ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir.

    (Nasr 1-3)



    Nefsim kudret elinde olan




    “Nefsim kudret elinde olan Allâh’a yemin olsun ki; sizden biriniz, ben kendisine anasından, babasından, evlâdından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadıkça hakikî mânâda îmân etmiş olamaz.” (Buhârî, Îman, 8)



    Müminlere kendi canlarından daha




    “Peygamber, müminlere kendi canlarından daha yakındır…” (Azhâb, 6)



    Bu dâhâ şerli, dâhâ kötü




    Hz. Enes (radıyallâhu anh): “Resülullah (aleyhissâlâtu vesselâm) ayakta içmeyi yasakladı” demişti. Kendisine:

    “Ya yemek? (Bu husustaki hüküm nedir)” diye soruldu.

    “Bu dâha şiddetle yâsâktır!” dedi veya şöyle dedi.

    “Bu dâhâ şerli, dâhâ kötü!”

    Müslim, Eşribe 113. (2024); Tirmizî, Eşribe 11, (1880); Ebü Dâvud, Eşribe 13, (3717).



    Yarattığı şeylerin kötülüğünden




    De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”

    (Felak 1-5 )



    Yürüme sırasında geride kalır




    “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) yürüme sırasında geride kalır, (kafileye kavuşturmak için) zayıf hayvanı sürer, üzerindekini terkisine alır ve onlara dua ederdi.”

    Ebü Dâvud, Cihâd 103, (2639).



    İnsanların kalplerine vesvese veren




    De ki: Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanlarn Rabbine, insanların Melikine, insanların İlahına sığınırım.

    (Nas 1-6)



    Temiz şeylerinden kim ne tasadduk ederse




    “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Temiz şeylerinden kim ne tasadduk ederse -ki Allah sadece temizi kabul eder- Rahman onu sağ eliyle alır -ki O’nun her iki eli de sağdır- bu sadaka bir tek hurma bile olsa, O, Rahman’ın avucunda dağdan daha iri oluncaya kadar büyür, tıpkı sizin bir tayı veya bir boduğu büyütmeniz gibi (O da sadakanızı büyütür).”

    Buhari, Zekat 8; Müslim, Zekat 63, (1014); Muvatta, Sadakat 1, (2, 995); Tirmizi, Zekat 28, (661); Nesai, Zekat 48, (5, 57); İbnu Mace, 28, (1842).



    Boynunda bükülmüş hurma liflerinden




    Ebû Leheb’in elleri kurusun. Zaten kurudu.

    Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.

    O, bir alevli ateşe girecektir.

    Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip olduğu hâlde sırtında odun taşıyarak karısı da (o ateşe girecektir). (1)

    Dipnot : (1) Ebu Leheb, Hz. Peygamberin amcası olmasına rağmen ona düşmanlık edenlerin en başında geliyordu. Karısı Ümmü Cemil de bu düşmanlığında kocasına katılır, hatta zaman zaman dikenli çalılar taşıyıp Hz. Peygamberin geleceği yollara dökerdi. Sûrede, bunların hem bu düşmanlıkları, hem de bu yüzden uğrayacakları azap dile getirilmektedir.

    (Tebbet 1-5)



    Sizden biri, hoşuna gitmeyen kötü bir rüya




    “Rüya Allah’tandır. Hulm (sıkıntılı rüya) şeytandandır. Öyle ise, sizden biri, hoşuna gitmeyen kötü bir rüya (hulm) görecek olursa sol tarafına tükürsün ve ondan Allaha istiâze etsin (sığınsın). (Böyle yaparsa şeytan) kendisine asla zarar edemiyecektir.”

    Buharî Tıbb 39, Bed’ü’l-Halk 11, Tà’bir 3, 4, 10,14, 46; Müslim, Rüya 5, (2262); Muvatta 1, (2, 957); Tirmizî, Rüya 4, (2288); Ebu Dâvud, Edeb 96, (5021).



    Yedi göğü tabaka tabaka yaratandır




    Hükümranlık elinde olan Allah, yücedir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.

    O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.

    O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun?

    Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin hâlde sana dönecektir.

    (Mülk 1-4)



    Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir




    De ki: “O, Allah’tır, bir tektir.”

    “Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)”

    O’ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir).”

    “Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”

    (İhlas 1-4)



    Sanki dünyalar onun olmuştur




    “Sizden kim nefsinden emin, bedeni sıhhatli ve günlük yiyeceği de mevcut ise sanki dünyalar onun olmuştur.”

    Tirmizi, Zühd 34, (2347); İbnu Mâce, Zühd 9, (4141).



    Beni bir gün zikreden veya bir makamda




    “Allahu Teâlâ hazretleri şöyle seslenir: “Beni bir gün zikreden veya bir makamda benden korkan kimseyi ateşten çıkarın!”

    Tirmizî, Cehennem 9, (2597).



    Onlardan ortada olanlar vardır




    Sonra biz, o kitabı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere (Muhammed’in ümmetine) miras olarak verdik. Onlardan kendine zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar vardır. Yine onlardan Allah’ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır. İşte bu büyük lütuftur.

    Onlar, Adn cennetlerine girerler. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Oradaki elbiseleri de ipektir.

    Şöyle derler: “Hamd, bizden hüznü gideren Allah’a mahsustur. Şüphesiz Rabbimiz çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.”

    “O, lütfuyla bizi kalınacak yurda yerleştirendir. Bize orada bir yorgunluk dokunmaz. Bize orada usanç da gelmez.”

    (Fâtır 32-35)



    Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun




    Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

    “Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?”

    “Allah ve Resûlü daha iyi bilir!” dediler. Bunun üzerine:

    “Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!” açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam:

    “Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)” dedi. Aleyhissalatu vesselam:

    “Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir.”

    Ebu Davud, Edeb 40, (4874); Tirmizi, Birr 23, (1935); Müslim, Birr 70, (2589).





    Kitap ehlinden inkâr edenler ile




    Kitap ehlinden inkâr edenler ile Allah’a ortak koşanlar, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar (küfürden) ayrılacak değillerdi.

    Bu delil, tertemiz sahifeleri okuyan, Allah tarafından gönderilen bir peygamberdir.

    O sahifelerde dosdoğru hükümler vardır.

    Kendilerine kitap verilenler, ancak kendilerine o apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.

    Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.

    (Beyyine 1-5)





    İşte o gün zorlu bir gündür.




    O Sûr’a üfürüldüğü zaman var ya,

    İşte o gün zorlu bir gündür.

    Kâfirler için (hiç de) kolay değildir.

    (Müddessir 8-10)



    İflâs edenin yanında malını aynen




    “Bir kimse, iflâs edenin yanında malını aynen bulmuş ise, bu mala o, herkesten daha ziyâde hak sâhibidir.”

    Buharî, İstikrâz 14; Müslim, Müsâkat 22, ( 559); Muvatta, Büyü 42, (2, 678); Tirmizî, Büyü 36, (1262); Ebu Dâvud, Büyü 76, (3519-3520, 3522); Nesâî, Büyü 95, (7, 311); İbnu Mâce, Ahkâm 26, (2358, 2359).



    Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık




    Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.

    (Hucurât 13)



    Bir erkek hanımına bir defada




    “Bir erkek hanımına bir defada “Sen üç talakla boşsun!” dese, bu bir talâk sayılır.”

    Ebu Davud, Talak 10, (2197).





    Bana cinlerden bir topluluğun




    (Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik de ona inandık. Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”

    “Doğrusu Rabbimizin şanı çok yücedir; ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk.”

    (Cin 1-3)



    Bir sefere üç kişi beraber çıkınca




    “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Bir sefere üç kişi beraber çıkınca birini emîr (başkan) yapsınlar.”

    Ebü Dâvud, Cihâd 87, (2609).



    Biz bu Kur’an’da insanlara her türlü




    De ki: “Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler.”

    89. Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu ancak inkârda direttiler.

    (İsrâ 88-89)



    Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar




    “Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar geri çevrilmez: Bunlar: Recebin ilk Cuma gecesi, Şabanın on beşinci gecesi, Cuma geceleri, Ramazan Bayramı gecesi, Kurban bayramı gecesi.” (Camiu’s-Sagîr, c. III, s. 454.)



    Kimde bu hasletler bulunursa




    “Dört haslet vardır; kimde bu hasletler bulunursa o kimse halis münafıktır. Kimde de bunlardan biri bulunursa, onu bırakıncaya kadar kendinde nifaktan bir haslet var demektir: Emanet edilince hiyanet eder, konuşunca yalan söyler, söz verince sözünde durmaz, husûmet edince haddi aşar.”

    Buhâri, İman 24, Mezâlim 17, Cizye 17; Müslim, İman 106, (58); Ebu Dâvud, sünnet 16, (4688); Tirmizi, İman 14, (2634); Nesâi, İman 20, (8, 116).



    Onu rahmetimizin içine soktuk




    Biz, Lût’a da bir hikmet ve bir ilim verdik ve onu çirkin işler yapan memleketten kurtardık. Gerçekten onlar kötü bir toplum idiler, fasık (Allah’ın emrinden çıkan kimseler) idiler.

    Onu rahmetimizin içine soktuk. Çünkü o, gerçekten salih kimselerdendi.

    (Ey Muhammed!) Nûh’u da hatırla. Hani o daha önce dua etmişti de biz onun duasını kabul ederek, kendisini ve ailesini o büyük sıkıntıdan (tufandan) kurtarmıştık.

    Âyetlerimizi yalanlayanlara karşı ona yardım etmiştik. Şüphesiz onlar kötü bir toplumdu. Bu yüzden biz de onları topyekûn suda boğduk.

    (Enbiyâ 74-77)



    Sana vahyettiğimiz kitap




    (Ey Muhammed!) Sana vahyettiğimiz kitap (Kur’an), kendinden öncekini tasdik eden hak kitaptır. Şüphesiz Allah (kullarından) hakkıyla haberdardır. Onları hakkıyla görür.

    (Fâtır 31)



    Kim bunu korursa Allah onunla




    “Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semâda bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalık bağı) Rahmân’dan bir bağdır. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bağı) kurar, kim de koparırsa, Allah da ondan (rahmet bağını) koparır.”

    Tirmizi, Birr 16, (1925); Ebü Dâvud, Edeb 66, (4941).



    Misafirlik üç gündür




    “Misafirlik üç gündür. Bundan fazlası sadakadır.”

    Ebu Dâvud, Et’ime 5, (3749).



    O gün birtakım yüzler vardır ki




    Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.

    O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar,

    Gülerler, sevinirler.

    O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler.

    Onları bir siyahlık bürür.

    İşte onlar, kâfirlerdir, günaha dalanlardır.

    (Abese 33-42)





    Rab olarak Allah’ı, din olarak İslâm’ı




    “Kim: ‘Rab olarak Allah’ı, din olarak İslâm’ı, Resûl olarak Hz. Muhammed’i seçtim (ve onlardan memnun kaldım)’ derse cennet ona vâcip olur”.

    Ebu Dâvud, Salât 361, (1529).





    İnsana nimet verdiğimizde




    İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirip yan çizer. Kendisine şer dokununca da umutsuzluğa düşer.

    De ki: “Herkes kendi yapısına uygun işler görür. Rabbiniz, en doğru yolda olanı daha iyi bilir.”

    Sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir.”

    (İsrâ 83-85)





    Ameller niyetlere göredir




    “Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır. Öyleyse kimin hicreti Allah’a ve Resülüne ise, onun hicreti Allah ve Resülünedir. Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa veya nikâhlanacağı bir kadına ise, onun hicreti de o hicret ettiği şeyedir.”

    Buhâri, Bed’ü’l-Vahy 1, Itk 6, Menâkıbu’l-Ensâr 45, Nikâh 5, Eymân 23, Hiyel 1; Müslim, İmâret 155, (1907); Ebu Dâvud, Talâk 11, (2201); Tirmizi, Fedâilu’I-Cihâd 16, (1647); Nesâî, Tahâret 60, (1, 59, 60)



    Allah’ın kitabını öğrenip okumaya devam edenler




    ‘Allah’ın kitabını öğrenip okumaya devam edenler, namazı dos doğru kılanlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık bağışta bulunanlar kat’iyen zarar etmeyecek bir kazanç umarlar. Çünkü Allah onların mükâfatını eksiksiz verir.’

    (Fâtır Sûresi, 29-30)



    Şüphesiz biz Nûh’u kavmine




    Şüphesiz biz Nûh’u kavmine “Kendilerine elem dolu bir azap gelmeden önce kavmini uyar” diye peygamber olarak gönderdik.

    Nûh şöyle dedi: “Ey kavmim! Şüphesiz ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım.”

    “Allah’a ibadet edin. O’na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vakte kadar ertelesin. Şüphesiz Allah’ın belirlediği vakit gelince ertelenmez. Keşke bilseydiniz.”

    Nûh şöyle dedi: “Ey Rabbim! Gerçekten ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim.” Fakat benim davetim ancak onların kaçışını artırdı.”

    (Nuh 1-6)



    Suyu deve gibi bir solukta içmeyin




    “Suyu deve gibi bir solukta içmeyin. İki-üç solukta (dinlene dinlene) için. Su içerken besmele çekin. Bitirince de Allâh’a hamdedin.”

    Tirmizî Eşribe 13 (1886).





    Onların bu işlerini sen kendilerine




    Babalarına şöyle dediler: “Ey babamız! Yûsuf hakkında bize neden güvenmiyorsun? Hâlbuki biz onun iyiliğini isteyen kişileriz.”

    “Yarın onu bizimle beraber gönder de gezip oynasın. Şüphesiz biz onu koruruz.”

    Babaları, “Doğrusu onu götürmeniz beni üzer, siz ondan habersiz iken onu kurt yer, diye korkuyorum.”

    Onlar da, “Andolsun biz kuvvetli bir topluluk iken onu kurt yerse (o takdirde) biz gerçekten hüsrana uğramış oluruz” dediler.

    Yûsuf’u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de ona, “Andolsun, (senin Yûsuf olduğunun) farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine haber vereceksin” diye vahyettik.

    (Yusuf 11-15)



    koyun güden bir çobanın




    “Rabbin, koyun güden bir çobanın, bir dağın zirvesine çıkıp namaz için ezan okuyup sonra da namaz kılmasından hoşlanır ve AIIah Teâlâ hazretleri şöyle der: “Benim şu kuluma bakın! Ezan okuyor, namaz kılıyor, yani benden korkuyor. Kasem olsun, kulumu affettim ve onu cennetime dahil ettim.”

    Ebü Dâvud, Salât 272, (1203); Nesâî, Ezân 26, (2, 20).





    İki topluluğun karşılaştığı gün




    İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları, şeytan ancak yaptıkları bazı hatalardan dolayı yoldan kaydırmak istemişti. Ama yine de Allah onları affetti. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).

    Ey iman edenler! Kardeşleri sefere veya savaşa çıktığında onlar hakkında, “Onlar bizim yanımızda olsalardı, ölmezlerdi ve öldürülmezlerdi” diyen inkârcılar gibi olmayın. Allah, bunu (bu düşünceyi) onların kalplerine bir hasret (yarası) olarak koydu. Allah, yaşatır ve öldürür. Allah, yaptıklarınızı görmektedir.

    Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah’ın bağışlaması ve rahmeti onların topladıkları (dünyalıkları)ndan daha hayırlıdır.

    ( Âl-i İmrân, 155-157 )



    Kim tavla oyunu oynarsa




    “Kim tavla oyunu oynarsa elini domuz kanına bulamış gibi olur”

    Müslim, Şi’r 10, (2260); Ebu Dâvud, Edeb 64, (4939).



    İşte bunlar doğru yolda olanların ta kendileridir.




    Bilin ki, aranızda Allah’ın elçisi bulunmaktadır. Eğer o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize güzel göstermiş; inkârı, fasıklığı ve (İslâm’ın emirlerine) karşı çıkmayı da çirkin göstermiştir. İşte bunlar doğru yolda olanların ta kendileridir.

    Allah, kendi katından bir lütuf ve nimet olarak böyle yaptı. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir

    (Hucurât 7-8)





    Her iki derece arasında




    “Cennette yüz derece vardır. Her iki derece arasında yüz yıl(lık yürüme mesafesi) vardır.”

    Tirmizi, Cennet 4, (2531).





    Doğruluk ve esenlik içinde




    De ki: “Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver.”

    De ki: “Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkûmdur.”

    Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır.

    (İsra 80-82 )



    İslâm hidayeti nasip edilen




    “İslâm hidayeti nasip edilen ve yeterli miktarda maişeti olup, buna kanaat edene ne mutlu!”

    Tirmizi, Zühd 35, (2350).



    Gecenin bir kısmında da uyanarak




    Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud’a ulaştırsın.

    (İsra 79)



    Sizden birinizin kapısının önünden




    “Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve bu nehirde hergün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiç kir kalır mı, ne dersiniz?”

    “Bu hal, dediler, onun kirlerinden hiçbir şey bırakmaz!” Aleyhissalâtu vesselâm:

    “İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah onlar sayesinde bütün hataları siler” buyurdu.”

    Buhâri, Mevâkît 6; Müslim, Mesâcid 282, (666); Tirmizî, Emsâl 5, (2872); Nesâî, Salât 7, (1, 231); Muvatta, Sefer 91, (1,174).





    Sana vahyettiğimizden başkasını bize




    Onlar, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için az kalsın seni ondan şaşırtacaklardı. (Eğer böyle yapabilselerdi) işte o zaman seni dost edinirlerdi.

    Eğer biz sana sebat vermiş olmasaydık, az kalsın onlara biraz meyledecektin.

    İşte o zaman sana, hayatın da, ölümün de katmerli acılarını tattırırdık. Sonra bize karşı kendine hiçbir yardımcı bulamazdın.

    (İsra 73-75 )



    Onun hakkında sual külfetine girmeyiniz




    “Helâl, Allah Teâla hazretlerinin kitabında helal kıldığı şeydir. Haram da Allah Teâla Hazretlerinin kitabında haram kıldığı şeydir. Hakkında sükût ettiği şey ise affedilmiştir. Onun hakkında sual külfetine girmeyiniz.”

    Rezin tahric etmiştir. Tirmizi, Libas 6, (1726); İbnu Mace, Et’ime 60, (3367).



    Ben de buna şahitlik edenlerdenim




    Andolsun, daha önce de İbrahim’e doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini verdik. Biz zaten onu biliyorduk.

    Hani o, babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti.

    “Babalarımızı bunlara ibadet ediyor bulduk” dediler.

    İbrahim, “Andolsun, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz” dedi.

    “Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen bizimle eğleniyor musun?” dediler.

    İbrahim, dedi ki: “Hayır! Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir. O, bunları yaratandır ve ben de buna şahitlik edenlerdenim.”

    (Enbiya 51-56 )



    Her ne amel üzere olursa olsun




    “Kim Allah’tan başka ilâh olmadığına Allah’ın bir ve şeriksiz olduğuna ve Muhammed’in onun kulu ve Resûlu (elçisi) olduğuna, keza Hz. İsâ’nın da Allah’ın kulu ve elçisi olup, Hz. Meryem’e attığı bir kelimesi ve kendinden bir ruh olduğuna, keza cennet ve cehennemin hak olduğuna şehâdet ederse, her ne amel üzere olursa olsun Allah onu cennetine koyacaktır.”

    Buhârî, Enbiya 47; Müslim, İmân 46, (28); Tirmizî, İmân 17, (2640).



    Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir




    Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmanına teslim etmez. Din kardeşinin ihtiyacını karşılayanın, Allah da ihtiyacını karşılar. Müslüman’dan bir sıkıntıyı giderenin Allah da kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir.

    Buhari, Mezalim, 3



    Yeryüzünde böbürlenerek yürüme




    Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin

    (İsrâ, 37)



    Bizi ve bizden önce gelip geçmiş




    Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş mümin kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Muhakkak ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin.

    (Haşr 10)



    Kıyamet gününde haklar




    Kıyamet gününde haklar sahiplerine mutlaka verilecektir. Hatta boynuzsuz koyun için, boynuzlu koyundan kısas alınacaktır.

    Müslim, Birr 60



    Fayda vermeyen ilimden




    Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, huşu duymayan kalpten, kabul olunmayan duadan, doymayan nefisten sana sığınırım.

    Müslim, Zikir,73



    Rabbini, içinden yalvararak




    Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam zikret ve gafillerden olma.

    (Araf, 205 )



    Bir kimse bir atiyyede bulunur




    “Bir kimse bir atiyyede bulunur veya bir hibede bulunursa, sonradan atiyye ve hibesinden rücü etmesi ona helal olmaz, sadece baba çocuğuna yaptığı bağıştan dönebilir.”

    Bir rivayette: “Atiyye veya hibesinden dönen, kusmuğuna dönen köpek, gibidir” denmiştir.”

    Ebu Dâvud, Büyü’ 83, (3539); Tirmizî, Büyü’ 52, (1299); Nesâî, Hibe 2, (6, 265); İbnu Mâce, Hibe 2, (2377).



    Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek




    Eğer siz (Uhud’da) bir yara aldıysanız, şüphesiz o topluluk da (Müşrikler de Bedir’de) benzeri bir yara almıştı. İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. (Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne.) Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. Allah, zalimleri sevmez.

    Bir de Allah, iman edenleri arındırmak ve küfre sapanları mahvetmek için böyle yapar.

    Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?

    (Âl-i İmrân, 140-142)



    Yalan yere yemin ederse




    “Kim, (mahkeme gereği, yapması icabeden) bir yeminde yalan yere yemin ederse bu yemini sebebiyle cehennemdeki yerini hazırlamış olur.”

    Ebu Dâvud, Eymân 1, (3242).





    Onlar Kıyamet gününde kendilerinin




    “Onlar Kıyamet gününde kendilerinin yüklerini (günahlarını) tamamen yüklendikten başka, bilgisizce saptırdıkları kimselerin yüklerinden bir kısmını da yükleneceklerdir. Dikkat! Taşıyacakları bu yükler ne kötüdür!”

    (Nahl: 25)



    İlim öğrenmek için yola çıkan




    İlim öğrenmek için yola çıkan kimse dönünceye kadar Allah yolundadır.

    Tirmizi, İlim 2, (2649)





    Şüphesiz zulmedenler için




    Şüphesiz zulmedenler için (önceki müşrik) arkadaşlarının azap payı gibi payları vardır. Artık azabımı acele istemesinler.

    Uyarıldıkları günlerinden dolayı vay o inkâr edenlerin hâline!

    (Zariyat 59-60)



    Âdemoğlu için iki vâdi dolusu mal olsaydı




    “Âdemoğlu için iki vâdi dolusu mal olsaydı, mutlaka bir üçüncüyü isterdi. Âdemoğlunun iç boşluğunu ancak toprak doldurur. Allah tevbe edenleri affeder.”

    Buhârî, Rikâk 10; Müslim, Rikak 116, (1048); Tirmizî, Zühd 27, (2338).



    Yeryüzünde gezin dolaşın da




    Sizden önce(ki milletlerin başından) nice olaylar gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezin dolaşın da yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu bir görün.

    Bu (Kur’an), insanlar için bir açıklama, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir hidayet ve bir öğüttür.

    Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.

    (Âl-i İmrân, 137-139 )



    Ey insanların Rabbi! Sıkıntıyı gider




    Allah’ım, ey insanların Rabbi! Sıkıntıyı gider, şifa ver. Şifayı veren ancak sensin. Senin vereceğin şifadan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, hastalık nedir bırakmasın.

    Buhârî, Tıb,37



    Allah’a ve Resûlüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin




    Allah’a ve Resûlüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.

    (Enfâl, 46)



    Ben kimin iki sevdiğini almışsam




    Allah Teâla hazretleri şöyle demiştir: “Ben kimin iki sevdiğini almışsam ve o da sevabını umarak sabretmişse, ona cennet dışında bir mükafaat vermeye razı olmam.”

    Tirmizi, Zühd 58, (2403).



    Ellerinizin altında bulunanlar




    İnkâr edenlerin (Allah’ı) yeryüzünde âciz bırakacaklarını sanma! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeridir o!

    Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (köleleriniz) ve sizden henüz bulûğ çağına ermemiş olanlar, günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza girecekleri zaman) sizden izin istesinler. Bu üç vakit sizin soyunup dökündüğünüz vakitlerdir. Bu vakitlerin dışında (izinsiz girme konusunda) ne size, ne onlara bir günah vardır. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. Allah, âyetlerini size işte böylece açıklar. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

    Çocuklarınız erginlik çağına geldiklerinde, kendilerinden öncekilerin izin istedikleri gibi izin istesinler. İşte Allah âyetlerini size böyle açıklar. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

    (Nur 57-59 )



    Kendisine iki beraet yazılır




    “Kim kırk gün, iftitah tekbirini kaçırmadan cemaatle namaz kılarsa, kendisine iki beraet yazılır; ateşten beraet, nifaktan beraet.”

    Tirmizi, Salat 178, (241).



    İman edip de salih ameller işleyenlere




    Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.

    Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Resûle itaat edin ki size merhamet edilsin

    (Nur 55-56 )



    Ademoğlunun şu üç şey dışında




    Ademoğlunun şu üç şey dışında (temel) hakkı yoktur: İkamet edeceği bir ev, avretini örteceği bir elbise, katıksız ekmek ve su.

    Tirmizi, zühd 30, (2342).





    Aralarında hüküm vermek için




    Aralarında hüküm vermek için Allah’a (Kur’an’a) ve Resûlüne davet edildiklerinde, mü’minlerin söyleyeceği söz ancak, “işittik ve iman ettik” demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

    Kim Allah’a ve Resûlüne itaat eder, Allah’tan korkar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, işte onlar başarıyı elde edenlerin ta kendileridir.

    Münâfıklar, sen kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka savaşa çıkacaklarına dair en ağır bir şekilde Allah’a yemin ettiler. De ki: “Yemin etmeyin. Sizden istenen güzelce itaat etmektir. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”

    “Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin” de. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki ona yüklenen sorumluluğu ancak ona ait; size yüklenen görevin sorumluluğu da yalnızca size aittir. Eğer ona itaat ederseniz doğru yola erersiniz. Peygambere düşen ancak apaçık bir tebliğdir.

    (Nur 51-54 )





    Kardeşinin gıyabında dua eden




    Kardeşinin gıyabında dua eden hiçbir mü’min yoktur ki melek de: ‘Bir misli de sana olsun’ demesin.

    Hadis-i Şerif ,Müslim, Zikr 86,88



    Allah da güzel davranışta bulunanları




    O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.

    Âl-i imrân sûresi – 134



    Diri ile ölünün misali gibidir




    İçerisinde Allah zikredilen evlerin misali ile içerisinde AIIah zikredilmeyen evlerin misâli, diri ile ölünün misali gibidir.

    Buhâri, Daavât 66; Müslim, Salâtü’l-Müsâfırin 211, (779).



    Ne yerlerinden kalkmaya güçleri yetti




    Âd kavminde de ibretler vardır. Hani onların üzerine köklerini kesen rüzgârı göndermiştik.

    Üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu kül ediyordu.

    Semûd kavminde de ibretler vardır. Hani onlara, “Bir süreye kadar faydalanın bakalım” denmişti.

    Derken Rablerinin emrinden uzaklaşıp azmışlardı. Bu yüzden bakınıp dururken kendilerini yıldırım çarpıvermişti.

    Artık, ne yerlerinden kalkmaya güçleri yetti, ne de başkasından yardım görebildiler.

    (Zariyat 41-45 )



    Kime ilme müstenid olmayan bir fetva verilmişse




    Kime ilme müstenid olmayan bir fetva verilmişse, bunun günahı ona fetva verene aittir. Kim, bir kardeşine, gerçeğin başka olduğunu bile bile, farklı bir irşadda bulunursa ona ihanet etmiş olur.”

    Ebu Dâvud, İlm 8, (3657).



    Her şey O’na muhtaçtır




    De ki: “O, Allah’tır, bir tektir.”

    “Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)”

    O’ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir).”

    “Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”

    (İhlas 1-4 )



    Allah’tan ona bir noksanlık vardır




    Kim bir yere oturur ve orada Allah’ı zikretmez (ve hiç zikretmeden kalkar) ise AIIah’tan ona bir noksanlık vardır. Kim bir yere yatar, orada AIIah’ı zikretmezse, ona AIIah’tan bir noksanlık vardır. Kim bir müddet yürür ve bu esnada Allah’ı zikretmese, Allah’tan ona bir noksanlık vardır.

    Ebü Davud Edeb 31. (4856) 107,(5059); Tirmizi, Daavat 8, (33 77); Hadisin metni Ebü Davud’a aittir. Sondaki ziyade İbnu Hibbân’ın Mevârid’inden alınmadır (2319).



    Aralarında hüküm vermesi için




    (Münâfıklar), “Allah’a ve peygambere inandık ve itaat ettik” derler. Sonra da onların bir kısmı bunun ardından yüz çevirirler. Hâlbuki onlar inanmış değillerdir.

    Aralarında hüküm vermesi için Allah’a (Kur’an’a) ve peygambere çağırıldıkları zaman, bir de bakarsın ki içlerinden bir grup yüz çevirmektedir.

    Ama gerçek (verilen hüküm) kendi lehlerinde ise, boyun eğerek ona gelirler.

    Kalplerinde bir hastalık mı var, yoksa şüphe ve tereddüde mi düştüler? Yoksa Allah ve Resûlünün kendilerine karşı zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, işte onlar asıl zalimlerdir.

    (Nur 47-50 )



    Çocuğa yedi yaşındayken




    “Çocuğa yedi yaşındayken namaz kılmayı öğretiniz. On yaşına bastığı halde kılmazsa, cezalandırınız.”

    Ebü Davüd, Salat 26; Tirmizî, Mevakît 182





    O ise kuvvetine güvenerek yüz çevirdi




    Mûsâ kıssasında da ibret vardır. Hani biz onu açık bir delil ile Firavun’a göndermiştik.

    O ise kuvvetine güvenerek yüz çevirdi ve “Bu bir büyücü veya delidir” dedi.

    Bunun üzerine biz de kendisini ve ordularını yakalayıp denize attık. O ise (pişman olmuş), kendini kınıyordu.

    (Zariyat 38-40 )



    Eğer fazla malını Allah yolunda




    “Ey âdemoğlu! Eğer fazla malını Allah yolunda harcarsan bu senin için daha hayırlıdır, kendine saklarsan senin için zararlıdır. Kefâf (yeterli miktar) sebebiyle levm edilmezsin.

    (Harcamaya), bakımları üzerinde olanlardan başla. Üstteki el (yani veren), alttaki elden (yani alandan) daha hayırlıdır.”

    Müslim, Zekât 97, (1036), Tirmizi, Zühd 32, (2344).



    Orada, elem dolu azaptan korkacaklar




    İbrahim, onlara: “O hâlde asıl işiniz nedir ey elçiler?” dedi.

    Onlar şöyle dediler: “Biz suçlu bir kavme (Lût’un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik.”

    Orada (Lût’un yöresinde) bulunan mü’minleri çıkardık.

    Zaten orada bir ev halkından başka müslüman bulamadık.

    Orada, elem dolu azaptan korkacaklar için bir ibret bıraktık.

    (Zariyat 31-37 )





    Sana karşı gelmemek hususunda




    “Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeğe geldikleri zaman, biatlarını kabul et ve onlar için Allah’tan mağfiret dile…”



    İnsanın sahip olabileceği nimetlerin en hayırlısı




    ”En güzel dünya nimeti, insanın sahip olabileceği nimetlerin en hayırlısı: Zikreden dil, şükreden kalp ve insanın iman doğrultusunda (müslümanca) yaşamasına yardımcı olan kadındır..”

    (Hadis-i Şerif /Tirmizî, Birr 13)



    Güzel ahlaktan daha ağır basan




    “Kıyâmet günü, mü’minin mizanında güzel ahlaktan daha ağır basan bir şey yoktur. Allah Teâla hazretleri, çirkin düşük söz ve davranış) sahiplerine buğzeder.”

    Tirmizî, Birr 62, (2003, 2004); Ebu Dâvud, Edeb 8, (4799);



    Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için




    Ey inananlar! Allah’ı çokça zikredin. Ve O’nu sabah-akşam tesbih edin.

    Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O’dur. Melekleri de size istiğfar eder. Allah, müminlere karşı çok merhametlidir.

    Kendisine kavuştukları gün, Allah’ın onlara iltifatı, “selâm” dır. Allah onlara çok değerli mükâfat hazırlamıştır.

    Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.

    Allah’ın izniyle, bir davetçi ve nûr saçan bir kandil olarak (gönderdik).

    ( Ahzab 41-46)



    Adn cennetinde, cennetliklerle




    “Gümüşten iki cennet vardır. Kapları ve içinde bulunan diğer şeyleri de gümüştendir. Altından iki cennet vardır, kapları ve içlerinde bulunan diğer eşyaları da hep altındandır. Adn cennetinde, cennetliklerle Rablerini görmeleri arasında Allah’ın veçhindeki rıdâu’l-kibriyadan (büyüklük perdesinden) başka bir şey yoktur.”

    Buhari, Tefsir, Rahman 1, 2, Bedu’l-Halk 8, Tevhid 24; Müslim, İman 180, (296); Tirmizi, Cennet 3, (2530).



    Ey kalpleri hâlden hâle çeviren




    Ey kalpleri hâlden hâle çeviren Allahım, kalbimi dinin üzere sabit kıl.

    Tirmizî, Deavât,124



    Kalbinde hardal tanesi kadar




    “Kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunan bir kimse cehenneme girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse de cennete girmez.”

    Müslim, İman 147; Ebu Dâvud, Edeb 29. (4091); Tirmizi, Birr 61, (1999).



    Ağırlanan misafirlerinin haberi




    İbrahim’in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi? (Bunlar meleklerdi.)

    Onlar İbrahim’in yanına girmişler, selam vermişlerdi. İbrahim de selamı almış, içinden, “Bunlar, yabancılar” demişti.

    Hemen ailesinin yanına giderek semiz bir dana (kebabını) getirmiş,

    Onların önüne koyup “Yemez misiniz?” demişti.

    Derken onlardan korkmaya başladı. “Korkma” dediler ve ona bilgin bir oğlan çocuğu müjdelediler.

    Karısı çığlık atarak geldi. Elini yüzüne çarparak: “Ben kısır bir kocakarıyım!” dedi.

    Onlar: “Bu böyledir. Rabbin söylemiştir. O, hikmet sahibidir, bilendir” dediler.

    (Zariyat 24-30 )



    Issız çöllerdeki serap gibidir ki




    İnkâr edenlere gelince, onların amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su

    - - - Updated - - -

    Allah, zulme uğrayanın dile getirmesi dışında


    Allah, zulme uğrayanın dile getirmesi dışında, çirkin sözün açıklanmasını sevmez. Şüphesiz Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Nisâ Sûresi, 148)







    Kahraman, insanları mağlup eden değildir


    “Kahraman, insanları mağlup eden değildir. Fakat kahraman, gazap ve hiddet ânında, nefsini mağlup edendir.” (Râmuz-ül Ehadis sh: 363)





    Allah’ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da!


    İbrahim şöyle dedi: “Öyle ise siz, (hâlâ) Allah’ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?” “Yazıklar olsun, size de; Allah’ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?” (Enbiyâ Sûresi, 66-67)





    Bir adamın bir hikmet kelimesini işitmesi


    “Bir adamın bir hikmet kelimesini işitmesi, bâzen olur ki, ona bir sene ibâdetten hayırlı olur. Ve bir saat ilim müzâkeresi yanında oturmak, bir köle azad etmekten daha hayırlıdır.” (Râmuz-ül Ehadîs sh: 343)





    Bunlar, hikmet dolu Kitab’ın


    Elif Lâm Mîm. Bunlar, hikmet dolu Kitab’ın; iyilik yapanlara bir hidayet ve rahmet olarak indirilmiş âyetleridir. Onlar; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren kimselerdir. Onlar ahirete de kesin olarak inanırlar. (Lokmân Sûresi, (1-4))





    Din ile dünyayı talep edenlere


    “Din ile dünyayı talep edenlere veyl (yazıklar) olsun.” (Râmuz-ül Ehadîs sh: 461)





    Firavun, “Âlemlerin Rabbi de nedir?” dedi.


    Firavun, “Âlemlerin Rabbi de nedir?” dedi. Mûsâ, “O, göklerin ve yerin ve her ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. Eğer gerçekten inanırsanız bu böyledir.” (Şuarâ Sûresi, 23-24)





    İlminden menfaat görülen bir âlim


    “İlminden menfaat görülen bir âlim, bin abidden (kendisini ibadete verenden) daha hayırlıdır.” (Râmuz-ül Ehadîs sh: 314)





    Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım


    “Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden kıldı.” (Şuarâ Sûresi, 21)





    Bir adamın bir hikmet kelimesini işitmesi


    “Bir adamın bir hikmet kelimesini işitmesi, bâzen olur ki, ona bir sene ibâdetten hayırlı olur. Ve bir saat ilim müzâkeresi yanında oturmak, bir köle azad etmekten daha hayırlıdır.” (Râmuz-ül Ehadîs sh: 343)





    Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının


    Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirmekte olduğu çocuğundan geçer ve her hamile kadın da karnındaki çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş görürsün; halbuki onlar sarhoş değillerdir. Ne var ki Allah’ın azabı çok şiddetlidir. (Hac Sûresi, 1-2)





    Ey Allah’ın Rasûlü! Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?


    Hz. Aişe validemiz demiştir ki; Rasûlüllah (s.a.s)’e:

    “- Ey Allah’ın Rasûlü! Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?” diye sordum. Rasûlüllah (s.a.s):

    “- Allahümme inneke afüvvün tühıbbü’l-afve fa’fu annî: Allah’ım sen çok affedicisin, affi seversin, beni affet.” diye dua et, buyurdu (Tecrîd-i Sarih Tercemesi, VI, 314).





    Biz Kur’an’ı kutlu bir gecede indirdik.


    “Biz Kur’an’ı kutlu bir gecede indirdik.” (Duhân sûresi, 3)





    Kim Kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah’tan bekleyerek


    “Kim Kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah’tan bekleyerek ibadet ve taatla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır” (Buhârî, Kadir, 1).





    Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik


    Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir. (Kadir Sûresi, 1-5)





    Bir âlimin, yatağına yaslanarak ilmine (kitabına) bir saat bakması


    “Bir âlimin, yatağına yaslanarak ilmine (kitabına) bir saat bakması, yetmiş saat ibâdetten hayırlıdır.” (Râmuz-ül Ehadîs sh: 295)





    Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı


    Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikafta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar. (Bakara Sûresi, 187)









    İlmi öğreniniz!


    “İlmi öğreniniz! Çünkü onun öğrenilmesi; Allah’a karşı haşyettir, tâlebi ibâdettir, müzâkeresi tesbihtir, ondan bahis ise cihâddır.” (Râmuz-ül Ehadîs sh: 254)





    O, yeryüzünü sizin ayaklarınızın altına serendir


    O, yeryüzünü sizin ayaklarınızın altına serendir. Haydi onun üzerinde yürüyün ve Allah’ın rızkından yiyin. Dönüş ancak onadır. (Mülk Sûresi,15)





    İki çeşit gülme vardır: Bir gülme vardır ki, Allah sever. Bir gülme vardır ki, Allah gazap eder.


    “İki çeşit gülme vardır: Bir gülme vardır ki, Allah sever. Bir gülme vardır ki, Allah gazap eder. Allah’ın sevdiği gülme şudur: Kişi görmeyi arzuladığı bir din kardeşiyle karşılaşır ve onu gördüğünden dolayı sevinir. Allah’ın gazap ettiği gülme ise, kişi incitici, eziyet verici, küçük düşürücü, alay edici, kaba veya batıl bir sözü hem gülmek ve hem de başkalarını güldürmek amacıyla söyler. Bu yüzden yetmiş kat Cehennem uçurumundan aşağı yuvarlanır.” (Câmiü’s-Sağîr, 3/1149)





    Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz


    Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz? (Necm Sûresi, 59-61)





    Kur’an’ı öğrenen ve öğreten, içindeki hakaikı ders verenler bilmiş olsunlar ki


    “Kur’an’ı öğrenen ve öğreten, içindeki hakaikı ders verenler bilmiş olsunlar ki, (kıyâmet gününde) onların cennete girmelerine, sâik ve delil ben olacağım.” (Râmuz-ül Ehadîs sh: 170)





    Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin


    De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.” “Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de hesapsız rızık verirsin.” (Âl-i İmrân Sûresi, 26-27)





    Ay yirmi dokuz gündür


    Ay yirmi dokuz gündür. Dolayısıyla siz (Ramazan ayına ait) hilâli görmedikçe oruç tutmayın, yine (Şevval ayına ait) hilâli görmedikçe de bayram yapmayın. Eğer hava bulutlu olursa ayı takdir edin (otuza tamamlayın). (Müslim, Sıyâm, 6)





    Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, kalplerimizi saptırma


    Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, kalplerimizi saptırma. Senin katından bize vehbi olarak rahmet bağışla. Muhakkak ki sen, Vehhab’sın (vehbi olarak bağışlayansın). (Âli İmrân, 8)





    Ramazan ayının ilk gecesi olunca, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur


    Ramazan ayının ilk gecesi olunca, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur, cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır ve hiçbiri kapanmaz. Sonra bir (melek) şöyle seslenir: ‘Ey hayır dileyen, ibadet ve kulluğa gel! Ey şer isteyen uzatma, günahlarından vazgeç!’ Allah’ın bu ayda ateşten azat ettiği nice kimseler vardır ve bu Ramazan boyunca her gece böyledir. (Tirmizî, Savm, 1)





    Melekler ve ilim sahipleri de adaletle kâim oldular


    Allah, şehâdet (şahitlik) etti: Muhakkak ki O’ndan başka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de adaletle kâim oldular (şahit oldular) ki, O’ndan başka ilâh yoktur, (O) Azîz’dir, Hakîm’dir. (Âli İmrân, 18)





    Mübarek Ramazan ayına kavuştunuz


    Mübarek Ramazan ayına kavuştunuz. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır. (Nesâî, Sıyâm, 5)





    Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun


    Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah’ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir. (Bakara, 185)







    İmanın yetmiş küsur şubesi vardır




    “İmanın yetmiş küsur şubesi vardır. Bunların en üstünü ‘Lâ ilâhe illâllah’ (Allah’tan başka ilâh yoktur.) sözüdür. En alt derecesi ise, yoldaki eziyet veren şeyleri kaldırmaktır. Hayâ da
    imanın bir şubesidir.” (Nesâî, Îmân, 16)



    Allah, kocası hakkında seninle tartışan




    Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikayette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, sizin sürdürdüğünüz konuşmayı (zaten) işitmekteydi. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Mücâdele Sûresi, 1)



    Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.




    “İman; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.” (Müslim, Îmân, 1)



    Bir selam ile selamlandığınız zaman




    “Bir selam ile selamlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile selamlayın; yahut aynı ile karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını arayandır.” (Nisa, 86)



    Recep ayı girdiği zaman Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle dua ederdi




    Recep ayı girdiği zaman Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle dua ederdi:

    “Allahım! Recep ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır!”

    (Taberânt, el-mu’cemü’l-evsat, IV, 189)



    Senin göğsünü açıp genişletmedik mi?




    (Ey Muhammed!) Senin göğsünü açıp genişletmedik mi? Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı? Senin şânını yükseltmedik mi? ﴾4﴿ Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul. Ancak Rabbine yönel ve yalvar. (İnşirâh Sûresi, 1-8)



    ‘Allah’ım! Onun servetini de çoluk çocuğunu da çoğalt.’ diye dua etti.




    “(Enes b. Malik (r.a.) anlatıyor Annem Ümmü Enes beni Resülullah’a (s.a.s.) getirdi. Başörtüsünün yarısını altıma, yarısını da üstüme giysi yapmıştı. ‘Ey Allah’ın Resulü! Bu, oğlum Enesçiktir. Onu sana hizmet etsin diye getirdim. Onun için Allah’a dua et.’ dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, ‘Allah’ım! Onun servetini de çoluk çocuğunu da çoğalt.’ diye dua etti.” 40 hadiste Çocuk.indd 39 (Müslim, Fedıiilü’s-sahdbe, 143)



    Hamd, göklerdeki ve yerdeki her şey kendisinin olan Allah’a mahsustur.




    Hamd, göklerdeki ve yerdeki her şey kendisinin olan Allah’a mahsustur. Hamd ahirette de O’na mahsustur. O, hüküm ve hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır. (Sebe’ Sûresi,1)



    Çünkü ben bunlara merhamet ediyorum.




    “(Üsame b. Zeyd anlatıyor Resülullah (s.a.s.) beni alıp bir dizine oturtur, Hasan’ı da öbür dizine oturturdu. Sonra bizi göğsüne basar ve “Allah’ım! Bu ikisine rahmet eyle! Çünkü ben bunlara merhamet ediyorum.” derdi. (Buharı, Edeb, 22)



    Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarımdan korkuyorum.




    “Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!” (Allah şöyle dedi “Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik.” (Meryem Sûresi,5-7)





    İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır




    “… İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır. Ve Allah Âdem’i topraktan yaratmıştır” (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 49; Ebû Dâvûd, Edeb, 110-111



    Mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah




    (Ey Muhammed!) Mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah, sana ve senden öncekilere işte böyle vahyeder. (Şûrâ Sûresi,3)



    O sadece sizin gönüllerinize ve davranışlarınıza bakar




    “Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. O sadece sizin gönüllerinize ve davranışlarınıza bakar.” (Müslim, Birr ve sıla, 34)



    Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman




    Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. (Cuma Sûresi, 9)





    Haccetmek isteyen kimse acele etsin!




    “Haccetmek isteyen kimse acele etsin! Olur ki hastalanır veya bineği kaybolur ya da (haccı engelleyici) bir ihtiyaç ortaya çıkar.” (İbn Mâce, Menâsik, 1; Ebû Dâvûd, Menâsik, 5)



    llah hakkında tartışmaya girer ve her azgın şeytanın ardına düşer




    İnsanlardan kimi vardır ki, hiçbir bilgisi olmadığı halde Allah hakkında tartışmaya girer ve her azgın şeytanın ardına düşer. Şeytan hakkında, “Her kim onu dost edinirse mutlaka o kimseyi saptırır ve onu cehennem azabına sürükler” diye yazılmıştır. ﴾Hac Sûresi, 3-4﴿



    Çünkü bilmiyorum; belki bu haccımdan sonra bir daha haccedemem!




    “Hac ibadetlerinizi (benden iyi) öğrenin! Çünkü bilmiyorum; belki bu haccımdan sonra bir daha haccedemem!” (Müslim, Hac, 310; Ebû Dâvûd, Menâsik, 77)



    Ne var ki Allah’ın azabı çok şiddetlidir.




    Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirmekte olduğu çocuğundan geçer ve her hamile kadın da karnındaki çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş görürsün; halbuki onlar sarhoş değillerdir. Ne var ki Allah’ın azabı çok şiddetlidir. ﴾Hac Sûresi, 2﴿



    Hac size farz kılındı, artık haccedin




    “Ey insanlar! Hac size farz kılındı, artık haccedin!” (Müslim, Hac, 412)



    Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir.




    Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir. ﴾Hac Sûresi, 1﴿



    Dinin başı İslam, direği ise namazdır.




    “Dinin başı İslam (Kelime-i şehadet getirerek Allah’a teslim olmak), direği ise namazdır.” (Tirmizî, Îmân, 8; İbn Hanbel, V, 231)



    Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder




    Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder. Eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de (cezaya) döneriz. Biz cehennemi kafirlere bir zindan yapmışızdır. ﴾İsrâ Sûresi, 8﴿



    Rükûları, secdeleri, abdestleri ve vakitlerine riayet ederek beş vakit namaz(ı kılmay)a devam eden




    “Rükûları, secdeleri, abdestleri ve vakitlerine riayet ederek beş vakit namaz(ı kılmay)a devam eden ve bu beş vakit namazın Allah katından gelen bir emr-i hak olduğunu kabul eden kimse cennete girer.” (İbn Hanbel, IV, 266)



    İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz




    İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik.) ﴾İsrâ Sûresi, 7﴿



    Müslümanın, din kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir




    “Müslümanın, din kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir. Onlar birbirleriyle karşılaştıklarında birisi yüzünü şu tarafa, diğeri ise öte tarafa çevirir. Onların en hayırlısı önce selam verendir.” (Tirmizî, Birr, 21)



    Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi, kadından cezayı kaldırır




    Kocasının yalancılardan olduğuna dair Allah’ı dört defa şahit getirmesi (Allah adına yemin etmesi), beşinci defada da eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi, kadından cezayı kaldırır. ﴾Nûr Sûresi, 8-9﴿



    Nerede benim rızam için birbirlerini sevenler




    “Allah Teâlâ (kıyamet günü) şöyle buyurur: ‘Nerede benim rızam için birbirlerini sevenler! Gölgem dışında hiçbir gölgenin olmadığı bir günde onları kendi gölgemde gölgelendireceğim. (Benim himayemden başka hiçbir himayenin olmadığı bir günde onları, özel himayeme alacağım).” (İbn Hanbel, II, 338)



    Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin




    Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir. ﴾Nûr Sûresi, 4﴿



    Ey insanlar! Dikkat edin, Rabbiniz bir, atanız da birdir




    “Ey insanlar! Dikkat edin, Rabbiniz bir, atanız da birdir. Takva dışında ne Arap’ın Arap olmayana ne de Arap olmayanın Arap’a; ne beyazın siyaha, ne de siyahın beyaza bir üstünlüğü vardır …” (İbn Hanbel, 5/411)



    Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun




    Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dini(nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Mü’minlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun. ﴾Nûr Sûresi, 2﴿



    Her kim, ‘Şehâdet ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur




    “Her kim, ‘Şehâdet ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur, O tektir, ortağı yoktur; Muhammed O’nun kulu ve elçisidir; İsa da Allah’ın kulu ve Allah’ın kullarından bir kadının oğlu, Meryem’e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve Allah tarafından (gelen) bir ruhtur. Cennet haktır, cehennem haktır.’ derse Allah onu, cennetin sekiz kapısından hangisini dilerse oradan cennetine koyar.” (Müslim, Îmân, 46)



    Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik




    Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Adem için saygı ile eğilin” dedik. İblisten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı. ﴾A’râf Sûresi, 11﴿



    Kim kalbiyle tasdik ederek Allah’tan başka ilâh olmadığına




    “Kim kalbiyle tasdik ederek Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü
    olduğuna şehâdet ederse Allah ona cehennemi haram kılar.”
    (Buhârî, İlim, 49)



    Andolsun, size yeryüzünde imkan ve iktidar verdik




    Andolsun, size yeryüzünde imkan ve iktidar verdik. Sizin için orada birçok geçim imkanları da yarattık. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz! ﴾A’râf Sûresi, 10﴿



    Allah’tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah’ın Rasûlü olduğuma şehâdet edip




    “Allah’tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah’ın Rasûlü olduğuma şehâdet edip buna kalbiyle kesin bir şekilde inanarak ölen herkesi Allah mağfiret eder.” (İbn Mâce, Edeb, 54)



    Rabbinizden size indirilene uyun




    Rabbinizden size indirilene uyun. Onu bırakıp başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz! ﴾A’râf Sûresi, 3﴿



    İmanın yetmiş küsur şubesi vardır




    “İmanın yetmiş küsur şubesi vardır. Bunların en üstünü ‘Lâ ilâhe illâllah’ (Allah’tan başka ilâh yoktur.) sözüdür. En alt derecesi ise, yoldaki eziyet veren şeyleri kaldırmaktır. Hayâ da
    imanın bir şubesidir.” (Nesâî, Îmân, 16)



    Artık ondan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın




    Bu, sana, kendisiyle (insanları) uyarman için ve mü’minlere öğüt olarak indirilmiş bir kitaptır. Artık ondan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın. ﴾A’râf Sûresi, 2﴿



    Ayağa kalktığı zaman onu kucağına alır


    Resûlullah (s.a.s.), kızı Zeyneb ile Ebu’l-Âs b. Rebî’den olan (kız torunu) Ümâme kucağında olduğu hâlde namaz kılardı. Ayağa kalktığı zaman onu kucağına alır,
    secdeye vardığında bırakırdı. (Müslim, Mesâcid, 41; Buhârî, Salât, 106)





    Allah’ı bırakıp da, sizin için ne bir zarara ne de bir yarara gücü yeten şeylere mi tapıyorsunuz?


    (Ey Muhammed!) De ki: “Allah’ı bırakıp da, sizin için ne bir zarara ne de bir yarara gücü yeten şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (Mâide Sûresi, 76)





    Namazı ayakta kıl


    “… Namazı ayakta kıl, buna gücün yetmezse oturarak kıl, buna da gücün yetmezse yan üstü yatarak kıl.” (Buhârî, Taksîru’s-Salât, 19)





    Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi?


    De ki: “Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.” (Mâide Sûresi, 60)





    Namaz bir nurdur


    “…Namaz bir nurdur, sadaka bir burhandır, sabır bir ışıktır…” (Müslim, Tahâret, 1)





    Siz namaza çağırdığınız vakit


    Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır. (Mâide Sûresi, 58)





    İslam beş esas üzerine kurulmuştur




    “İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Buhârî, Îmân, 2)



    Öyle ise ona kulluk et ve ona tevekkül et




    Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah’a mahsustur. Bütün işler ona döndürülür. Öyle ise ona kulluk et ve ona tevekkül et. Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir. (Hûd Sûresi, 123)



    İnsan ölünce şu üçü dışında amellerinin sevabı kesilir




    “İnsan ölünce şu üçü dışında amellerinin sevabı kesilir: Sadaka-i cariye (faydası süregelen hayır), kendisinden faydalanılan ilim ve arkasından dua eden hayırlı bir evlat.” (Müslim, Vasiyyet, 14)



    Cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın




    Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız, veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince ya da eşlerinizle cinsel ilişkide bulunup, su da bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa yönelip, (niyet ederek onunla) yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır. (Nisâ Sûresi, 42)



    Küçüklerimize merhamet etmeyen




    “Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” (TirmiZ!, Birr ve sıla, 15)



    Andolsun, “Allah üçün üçüncüsüdür” diyenler kafir oldu




    Andolsun, “Allah üçün üçüncüsüdür” diyenler kafir oldu. Halbuki bir tek ilahtan başka hiçbir ilah yoktur. Eğer dediklerinden vazgeçmezlerse andolsun onlardan inkar edenlere elbette elem dolu bir azap dokunacaktır. (Mâide Sûresi, 73)



    Merhamet etmeyene merhamet edilmez!




    “(Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor Bir keresinde Temim kabilesinden Akra’ b. Habis Resülullah’ın (s.a.s.) yanında otururken O (torunu) Hasan’ı öptü. Bunun üzerine Akra’ ‘Benim on çocuğum var ama hiçbirini öpmüş değilim.’ dedi. Resülullah (s.a.s.) dönüp ona baktı ve ‘Merhamet etmeyene merhamet edilmez!’ buyurdu.” (Buhô.rt, Edeb, 18)



    Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.




    Andolsun, “Allah, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler kesinlikle kafir oldu. Oysa Mesih şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları! Yalnız, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. Kim Allah’a ortak koşarsa artık Allah ona cenneti muhakkak haram kılmıştır. Onun barınağı da ateştir. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.” (Mâide Sûresi, 72)



    Size sadakanın en değerlisini öğreteyim mi?




    “Size sadakanın en değerlisini öğreteyim mi?
    (Evlendikten sonra herhangi bir sebepten dolayı) sana dönüp gelen ve senden başka da geçimini sağlayacak kimsesi olmayan kızına (yaptığın harcamadır)!” (İbn Mıice, Edeb, 3)



    Andolsun, İsrailoğullarından sağlam söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik




    Andolsun, İsrailoğullarından sağlam söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik. Fakat her ne zaman bir Peygamber onlara nefislerinin hoşlanmadığı bir hükmü getirdiyse; onlardan bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler. (Mâide Sûresi, 70)



    Onlara güzel davranırsa, cennet onundur




    “Kim üç kız çocuğunun geçimini üstlenir, anlan terbiye edip evlendirir ve onlara güzel davranırsa, cennet onundur!” (Ebu Ddviıd, Edeb, 120-121)



    Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için hiçbir korku yoktur




    Şüphesiz inananlar (müslümanlar) ile Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan (her bir grubun kendi şeriatında) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır” (diye hükmedilmiştir.) (Mâide Sûresi, 69)



    Kimin bir kızı olur, onu diri diri gömmez




    “Kimin bir kızı olur, onu diri diri gömmez/öldürmez, hor görmez ve oğlunu kızından üstün görmezse, Allah onu cennete koyar.” (Eba Dô.vad, Edeb, 120-121)



    Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir




    Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. (Mâide Sûresi, 67)



    Hasan için akika kurbanıolarak bir koyun kesti




    “(Ali b. Ebu Talib (r.a.) anlatıyor Resülullah (s.a.s.), (torunu) Hasan için akika kurbanı olarak bir koyun kesti ve kızına ‘Fatıma, onun başını tıraş et ve saçının ağırlığı kadar gümüşü sadaka olarak ver.’ buyurdu.” (Tirmizi, Edô.hi, 19)



    Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar




    Bir de Yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Hayır, onun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, sana Rabbinden indirilen (Kur’an) onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır. Biz onların arasına kıyamete kadar düşmanlık ve kin saldık. Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah bozguncuları sevmez. (Mâide Sûresi, 64)



    Resülullah’ın (s.a.s.), onun kulağına namaz ezanı gibi ezan okuduğunu gördüm




    “(Ebü Rafi’ anlatıyor Fatıma Hasan’ı dünyaya getirdiğinde, Resülullah’ın (s.a.s.), onun kulağına namaz ezanı gibi ezan okuduğunu gördüm.” (Tirmizi, Eddhi, 16)



    Bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır.




    Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır. (Mâide Sûresi, 58)



    Kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağınlacaksınız




    “Kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağınlacaksınız. O halde güzel isimler koyunuz.” (Eba Ddvad, Edeb, 61)



    Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kafirleri dost edinmeyin




    Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kafirleri dost edinmeyin. Eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının. (Mâide Sûresi, 57)



    Sana iyi davranmalan senin çocukların üzerindeki hakkındır




    “Sana iyi davranmalan senin çocukların üzerindeki hakkındır. Aynı şekilde çocuklar arasında adil davranman da onların senin üzerindeki hakkıdır.” (Ebu Ddviıd, Büyü’ (İcdre), 83)



    Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir




    Kim Allah’ı, onun peygamberini ve inananları dost edinirse bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir. (Mâide Sûresi, 56)



    Üç kişiden sorumluluk kaldırılmıştır




    “Üç kişiden sorumluluk kaldırılmıştır: Uyanıncaya kadar uyuyandan, iyileşene kadar aklını kaybedenden ve büyüyünceye kadar çocuktan.” (Ebo. DavO.d, HudO.d, 1 7)



    Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resûlüdür ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü’minlerdir.




    Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resûlüdür ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü’minlerdir. (Mâide Sûresi, 55)



    O, süt emmeyi cennette tamamlayacaktır.’ buyurdu




    “(Hz. Hüseyin (r.a.) anlatıyor Resülullah’ın (s.a.s.) oğlu Kasım vefat edince, (annesi) Hz. Hatice ‘Ey Allah’ın Resulü! Kasım’ın sütü hala damlıyor. Keşke Allah süt emmeyi tamamlayıncaya kadar onu yaşatsaydı.’ dedi. Bunun üzerine Resülullah (s.a.s.) ‘O, süt emmeyi cennette tamamlayacaktır.’ buyurdu.” (İbn Mdce, Cendiz, 2 7)



    Sizden kim dininden dönerse




    Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. (Mâide Sûresi, 54)



    Göz yaşam, kalp üzülür fakat biz Rabbimizin razı olacağındanbaşka söz söylemeyiz.




    “Enes b. Malik (r.a.) anlatıyor: (Son çocuğu dünyaya geldiğinde) Resülullah (s.a.s.) ‘Bu gece bir oğlum oldu. Ona atam İbrahim’in ismini verdim.’ buyurdu … (Yaklaşık bir buçuk yıl sonra) o bebeği Resülullah’m (s.a.s.) gözleri önünde can verirken gördüm. Resülullah’m (s.a.s.) gözlerinden yaşlar döküldü ve şöyle buyurdu: ‘Göz yaşam, kalp üzülür fakat biz Rabbimizin razı olacağından başka söz söylemeyiz. İbrahim, biz senin ölümünden dolayı gerçekten üzgünüz.'” (Ebu Davud, Cencliz, 23, 24)



    Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz




    İşte kalplerinde bir hastalık (nifak) bulunanların, “Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek onların arasında koşup durduklarını görürsün. Ama Allah yakın bir fetih veya katından bir emir getirir ve onlar içlerinde gizledikleri şeye (nifaka) pişman olurlar. (Mâide Sûresi, 52)



    Kişinin imtihanı, ailesi, malı, çocuğu ve komşusu iledir




    “Kişinin imtihanı, ailesi, malı, çocuğu ve komşusu iledir. Namaz, oruç, sadaka ve (iyiliği) emredip (kötülükten) sakındırma işte bu imtihan için kefaret olur.” (Buharı, Mevakıtü’s-sa!at, 4)



    Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin




    Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez. (Mâide Sûresi, 51)



    Gelmiş geçmiş herkesin önünde onu rezil eder




    “Kim göz göre göre çocuğunu(n kendisine ait olduğunu) inkar ederse Allah da (kıyamet günü) ondan öylece uzaklaşır ve gelmiş geçmiş herkesin önünde onu rezil eder.” (Ebu Dô.viJ.d, Talak, 28-29)



    Kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?




    Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir? (Mâide Sûresi, 50)



    Sizin için üç şeyi de çirkin görmüştür




    “Aziz ve Yüce olan Allah, annelere saygısızlık etmeyi, kız çocuklarını diri diri gömmeyi, hak etmediğini istemeyi size haram kılmıştır. Sizin için üç şeyi de çirkin görmüştür: Dedikodu, anlamsız çok soru sormak ve malı boşa harcamak!” (Müslim, Akdiye, 12)



    Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse




    Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Mâide Sûresi, 39)



    İnsan ölünce şu üçü dışında amellerinin sevabı kesilir




    “İnsan ölünce şu üçü dışında amellerinin sevabı kesilir: Sadaka-i cariye (faydası süregelen hayır), kendisinden faydalanılan ilim ve arkasından dua eden hayırlı bir evlat.” (Müslim, Vasiyyet, 14)



    Allah’a karşı gelmekten sakının




    Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, ona yaklaşmaya vesile arayın ve onun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz. (Mâide Sûresi, 35)



    İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır




    “… İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır. Ve Allah Âdem’i topraktan yaratmıştır” (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 49; Ebû Dâvûd, Edeb, 110-111)



    Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası




    Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır. Mâide Sûresi, 33)



    Irkçılığa çağıran bizden değildir




    “Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen bizden değildir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 111-112)



    Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitapta) şunu yazdık




    Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitapta) şunu yazdık: “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller (mucize ve âyetler) getirdiler. Ama onlardan birçoğu bundan sonra da (hâlâ) yeryüzünde aşırı gitmektedir. (Mâide Sûresi, 32)



    Komşusunun, kendisine kötülük yapabileceği kaygısından




    “Komşusunun, kendisine kötülük yapabileceği kaygısından kurtulamadığı kimse cennete giremez.” (Müslim, Îmân, 73)



    Korkanların içinden Allah’ın kendilerine nimet verdiği iki adam şöyle demişti




    Korkanların içinden Allah’ın kendilerine nimet verdiği iki adam şöyle demişti: “Onların üzerine kapıdan girin. Oraya girdiniz mi artık siz kuşkusuz galiplersiniz. Eğer mü’minler iseniz yalnızca Allah’a tevekkül edin.” (Mâide Sûresi, 23)



    Büyük günah işlenmedikçe




    “Büyük günah işlenmedikçe beş vakit namaz ve iki cuma, aralarındaki günahlara kefarettir.” (Müslim, Tahâret, 14)



    Göklerdeki ve yerdeki her şey




    Göklerdeki ve yerdeki her şey, mülkün sahibi, mukaddes, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’ı tespih eder. (Cuma Sûresi, 1)



    İnsanların en kötüsü, şerrinden dolayı insanların kendisinden çekindiği kimsedir




    “İnsanların en kötüsü, şerrinden dolayı insanların kendisinden çekindiği kimsedir.” (Muvatta’, Hüsnü’l-hulk, 1)



    Ey kavmim! Allah’ın size yazdığı kutsal toprağa girin




    “Ey kavmim! Allah’ın size yazdığı kutsal toprağa girin. Sakın ardınıza dönmeyin. Yoksa ziyana uğrayanlar olursunuz.” (Mâide Sûresi, 21)



    İnsanlar iyilik yaparlarsa biz de iyilik yaparız, zulmederlerse biz de zulmederiz




    “ ‘İnsanlar iyilik yaparlarsa biz de iyilik yaparız, zulmederlerse biz de zulmederiz,’ diyen zayıf karakterli kimseler olmayın. Bilâkis iyilik yaptıklarında insanlara iyilik yapmayı, kötülük yaptıklarında ise onlara zulmetmemeyi içinize (bir ilke olarak) yerleştirin.” (Tirmizî, Birr, 63)



    Hani Mûsâ kavmine demişti ki




    Hani Mûsâ kavmine demişti ki: “Ey kavmim! Allah’ın, üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani içinizden peygamberler çıkarmıştı. Sizi hükümdarlar kılmıştır ve (diğer) toplumlardan hiçbirine vermediğini size vermişti.” (Mâide Sûresi, 20)



    Bizi aldatan, bizden değildir




    “Bizi aldatan, bizden değildir.” (Müslim, Îmân, 164)



    Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada




    Ey kitap ehli! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada “Bize ne müjdeleyici bir peygamber geldi, ne de bir uyarıcı” demeyesiniz diye, işte size (hakikatı) açıklayan elçimiz (Muhammed) geldi. (Evet,) size bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir. (Mâide Sûresi, 19)



    Satarken, satın alırken, alacağını talep ederken hoşgörülü davranıp




    “Satarken, satın alırken, alacağını talep ederken hoşgörülü davranıp kolaylık gösteren kimseye Allah rahmetiyle muamele eylesin.” (Buhârî, Büyû’, 16)



    Andolsun, “Allah, Meryemoğlu Mesih’dir”, diyenler kesinlikle kâfir oldular




    Andolsun, “Allah, Meryemoğlu Mesih’dir”, diyenler kesinlikle kâfir oldular. De ki: “Şâyet Allah, Meryemoğlu Mesih’i, onun anasını ve yeryüzünde olanların hepsini yok etmek istese, Allah’a karşı kim ne yapabilir? Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunan her şeyin hükümranlığı Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.” (Mâide Sûresi, 17)



    Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen




    “Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen ve iyiliği emredip/teşvik edip kötülükten sakındırmayan/uzaklaştırmayan bizden değildir.” (Tirmizî, Birr, 15)



    Allah onunla rızası peşinde olanları selamet yollarına iletir




    Allah onunla rızası peşinde olanları selamet yollarına iletir ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola iletir. (Mâide Sûresi, 16)



    Geçmiş toplumların hastalığı size de bulaştı




    “Geçmiş toplumların hastalığı size de bulaştı: Haset ve kin beslemek! İşte bunlar, kökten yok edicidir. Saçı tıraş eder demiyorum, aksine dini kökünden kazıyıp yok eder…” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 56)



    O, kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden birçoğunu sizlere açıklıyor




    Ey kitap ehli! Artık size elçimiz (Muhammed) gelmiştir. O, kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden birçoğunu sizlere açıklıyor, birçoğunu da affediyor. İşte size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kur’an) gelmiştir. (Mâide Sûresi, 15)



    Müslümanlar arasında kim bir yetimi yiyecek ve içeceğini üstlenecek şekilde sahiplenirse




    “Müslümanlar arasında kim bir yetimi yiyecek ve içeceğini üstlenecek şekilde sahiplenirse, affedilmeyecek bir günah işlememişse, Allah onu mutlaka cennete koyar.” (Tirmizî, Birr, 14)



    İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lanetledik




    İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lanetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah iyilik yapanları sever. (Mâide Sûresi, 13)



    Kıyamet günü en şiddetli azap görecek kimseler




    “Kıyamet günü en şiddetli azap görecek kimseler, dünyada insanlara en çok işkence edenlerdir.” (Tayâlisî, Müsned, II, 11; İbn Hanbel, IV, 90)



    Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı




    Andolsun, Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı. Onlardan on iki temsilci -başkan- seçmiştik. Allah şöyle demişti: “Sizinle beraberim. Andolsun eğer namazı kılar, zekatı verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere gönülden yardımda bulunarak) Allah’a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örterim ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim inkar ederse, mutlaka o, dümdüz yoldan sapmıştır.” (Mâide Sûresi, 12)



    Kardeşinin başına gelen bir şeye sevinip gülme




    “Kardeşinin başına gelen bir şeye sevinip gülme. Sonra Allah ona merhamet edip seni (o şeyle) imtihan eder.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 54)



    Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın




    Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya (tecavüze) kalkışmıştı da Allah (buna engel olmuş) onların ellerini sizden çekmişti. Allah’a karşı gelmekten sakının. Mü’minler yalnız Allah’a tevekkül etsinler. (Mâide Sûresi, 11)



    Pazartesi ve Perşembe günleri cennetin kapıları açılır




    “Pazartesi ve Perşembe günleri cennetin kapıları açılır ve Allah’a şirk koşmayan her kul bağışlanır. Ancak kardeşi ile arasında husumet bulunan kişi müstesna. (Onlar hakkında) şöyle denir: ‘Şu iki kişiyi, birbiriyle barışıncaya kadar bekletin, şu iki kişiyi, birbiriyle barışıncaya kadar bekletin, şu iki kişiyi, birbiriyle barışıncaya kadar bekletin!’” (Müslim, Birr, 35)



    İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlar var ya




    İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlar var ya; işte onlar cehennemliklerdir. (Mâide Sûresi, 10)



    Müslüman kardeşine bir sene küs duran kimse




    “Müslüman kardeşine bir sene küs duran kimse, onun kanını dökmüş gibi (vebalde) dir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 47; İbn Hanbel, IV, 219)



    Allah, iman edip salih ameller işleyenler hakkında




    Allah, iman edip salih ameller işleyenler hakkında, “Onlar için bir bağışlama ve büyük bir mükafat vardır” diye vaatte bulunmuştur. (Mâide Sûresi, 9)



    Kardeşinle (düşmanlığa varan) tartışmaya girme




    “Kardeşinle (düşmanlığa varan) tartışmaya girme, onunla (kırıcı şekilde) şakalaşma ve ona yerine getiremeyeceğin sözü verme.” (Tirmizî, Birr, 58)



    Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan




    Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Mâide Sûresi, 8)



    İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.




    “İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.” (Buhârî, Tevhîd, 2; Müslim, Fedâil, 66)



    Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve “işittik, itaat ettik” dediğinizde ona verdiğiniz




    Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve “işittik, itaat ettik” dediğinizde ona verdiğiniz ve sizi kendisiyle bağladığı sağlam sözü hatırlayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir. (Mâide Sûresi, 7)



    Mümin, müminin aynasıdır ve mümin, müminin kardeşidir




    “Mümin, müminin aynasıdır ve mümin, müminin kardeşidir. Onun geçimini muhafaza eder ve onu arkadan çepeçevre sarıp (tehlike ve zararlardan) korur.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 49)



    Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez




    Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat o sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz. (Mâide Sûresi, 6)



    Allah katında dünyanın yok olması




    “Allah katında dünyanın yok olması, bir Müslümanın öldürülmesinden daha hafiftir.” (Tirmizî, Diyât, 7; Nesâî, Muhârebe, 2)



    Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin




    Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helâl saymamanız kaydıyla, okunacak (bildirilecek) olanlardan başka hayvanlar, size helal kılındı. Şüphesiz Allah istediği hükmü verir. (Mâide Sûresi, 1)



    Birbirinizden nefret etmeyin




    “Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir Müslümanın din kardeşiyle üç günden fazla küs durması helâl olmaz!” (Buhârî, Edeb, 62)



    Çocuğu olmayan bir kişi ölür de




    Senden fetva istiyorlar. De ki: “Allah size “kelâle” (babasız ve çocuksuz kimse)nin mirası hakkında hükmünü açıklıyor: Çocuğu olmayan bir kişi ölür de kız kardeşi bulunursa bıraktığı malın yarısı onundur. Eğer kız kardeşi ölür ve çocuğu da bulunmazsa, erkek kardeş ona varis olur. Eğer kız kardeşler iki iseler, (erkek kardeşin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kardeşler erkekli kızlı iseler o zaman, (bir) erkeğe, iki kızın hissesi kadar (pay) vardır. Sapmayasınız diye Allah size (hükmünü) açıklıyor. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. (Nisâ Sûresi, 176)



    Sonra insanlara şöyle hitap etti




    “Hz. Peygamber (s.a.s.) (Veda Haccı’nda) devesinin üstüne oturdu, bir adam da devenin yularını tutuyordu… Sonra insanlara şöyle hitap etti: “(Ey insanlar!) Bu (Zilhicce) ayınızda, bu (Mekke) şehrinizde bu (arefe) gününüz nasıl mukaddes ise, kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız (şeref ve namusunuz) da aynı şekilde mukaddestir…” (Buhârî, İlim, 9; Müslim, Kasâme, 30)



    Allah’a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise




    Allah’a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacak ve onları kendisine varan doğru bir yola iletecektir. (Nisâ Sûresi, 175)



    Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede




    “Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.” (Müslim, Birr, 66)



    Size Rabbinizden kesin bir delil




    Ey insanlar! Size Rabbinizden kesin bir delil (Hz. Muhammed) geldi ve size apaçık bir nur (Kur’an) indirdik. Nisâ Sûresi, 174)



    Kendisi cehennem ateşine ve cehennem ateşi de kendisine haram olan kişiyisize bildireyim mi?




    “Kendisi cehennem ateşine ve cehennem ateşi de kendisine haram olan kişiyi size bildireyim mi? Cana yakın, yumuşak huylu, kolaylaştırıcı kimse.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 45)



    İman edip salih ameller işleyenlere gelince




    İman edip salih ameller işleyenlere gelince, (Allah) onların mükafatlarını eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha da fazlasını verecektir. Allah’a kulluk etmekten çekinenlere ve büyüklük taslayanlara gelince; (Allah) onları elem dolu bir azaba uğratacaktır ve onlar kendilerine Allah’tan başka bir dost ve yardımcı da bulamayacaklardır. (Nisâ Sûresi, 173)



    Allah için size sığınan kimseye sığınak olun




    “Allah için size sığınan kimseye sığınak olun. Allah için isteyen kimseye verin. Sizi davet edene icabet edin, size bir iyilik yapana karşılığını verin. Eğer onun karşılığını verecek bir şey bulamazsanız, karşılıkta bulunduğunuza kanaat getirinceye kadar ona dua edin.” (Ebû Dâvûd, Zekât, 38)



    Mesih de, Allah’a yakın melekler de




    Mesih de, Allah’a yakın melekler de, Allah’a kul olmaktan asla çekinmezler. Kim Allah’a kulluk etmekten çekinir ve büyüklük taslarsa, bilsin ki, O, onların hepsini huzuruna toplayacaktır. (Nisâ Sûresi, 172)



    İnsanların gizli hâllerini araştırırsan




    “İnsanların gizli hâllerini araştırırsan ya aralarına fesat sokmuş olursun ya da aralarında neredeyse fesat çıkmasına sebep olursun.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 37)



    Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin




    Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin. Meryemoğlu İsa Mesih, ancak Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve peygamberlerine iman edin, “(Allah) üçtür” demeyin. Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah ancak bir tek ilahtır. O çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. Vekil olarak Allah yeter. (Nisâ Sûresi, 171)



    İnsanlarla bir arada yaşayan ve onların eziyetlerine sabreden mümin




    “İnsanlarla bir arada yaşayan ve onların eziyetlerine sabreden mümin, insanlarla bir arada yaşamayan ve onların eziyetlerine sabretmeyen müminden daha büyük ecre nail olur.” (İbn Mâce, Fiten 23; İbn Hanbel, II, 44)



    Ey insanlar! Peygamber size Rabbinizden hakkı (gerçeği) getirdi




    Ey insanlar! Peygamber size Rabbinizden hakkı (gerçeği) getirdi. O halde kendi iyiliğiniz için iman edin. Eğer inkar ederseniz bilin ki, göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisâ Sûresi, 170)



    Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol!




    “Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlâka uygun biçimde davran!” (Tirmizî, Birr, 55)



    Fakat Allah sana indirdiğini kendi ilmiyle indirmiş olduğuna şahitlik eder




    Fakat Allah sana indirdiğini kendi ilmiyle indirmiş olduğuna şahitlik eder. Melekler de buna şahitlik eder. Şahit olarak Allah yeter. Şüphesiz inkar edenler, insanları Allah yolundan alıkoyanlar derin bir sapıklığa düşmüşlerdir. (Nisâ Sûresi, 166-167)



    Size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi?




    “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi? Aranızda selâmı yayın.” (Müslim, Îmân, 93)



    Müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdik ki




    Müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdik ki, peygamberlerden sonra insanların Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisâ Sûresi, 164)



    Peygamber (s.a.s.) bize şu yedi şeyi emretti




    “Peygamber (s.a.s.) bize şu yedi şeyi emretti: Hastayı ziyaret etmek, cenazeyi (kabre kadar) takip etmek, aksırana Allah’tan rahmet dilemek, zayıfa yardım etmek, mazluma yardım etmek, selâmı yaymak ve yemin edenin yeminini tasdik etmek.” (Buhârî, İsti’zân, 8



    Biz Nûh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi




    Biz Nûh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyüb’e, Yûnus’a, Hârûn’a ve Süleyman’a da vahyetmiştik. Davûd’a da Zebûr vermiştik. Daha önce kıssalarını sana anlattığımız peygamberler gönderdik. Anlatmadığımız (nice) peygamberler de gönderdik. Allah Mûsa ile de doğrudan konuştu. (Nisâ Sûresi, 163-164)



    Allah Teâlâ (kıyamet günü) şöyle buyurur




    “Allah Teâlâ (kıyamet günü) şöyle buyurur: ‘Nerede benim rızam için birbirlerini sevenler! Gölgem dışında hiçbir gölgenin olmadığı böyle bir günde onları kendi gölgemde gölgelendireceğim. (Benim himayemden başka hiçbir himayenin olmadığı böyle bir günde onları, özel himayeme alacağım).” (İbn Hanbel, II, 338)



    Yahudilerin yaptıkları zulüm




    Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kimseyi Allah yolundan alıkoymaları, kendilerine yasaklanmış olduğu halde faiz almaları, insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle önceden kendilerine helal kılınmış temiz ve hoş şeyleri onlara haram kıldık.İçlerinden inkar edenlere de acı bir azap hazırladık. (Nisâ Sûresi, 160-161)



    İnsanlar bir zalimi görürler de onun zulmüne engel olmazlarsa




    “İnsanlar bir zalimi görürler de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.” (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 5; Ebû Dâvûd, Melâhim, 17)



    Kitap ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar




    Kitap ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar. (Buna şaşma!) Mûsâ’dan, bundan daha büyüğünü istemişler ve “Allah’ı bize açıkça göster” demişlerdi. Böylece zulümleri sebebiyle onları yıldırım çarptı. Sonra kendilerine apaçık deliller gelmesinin ardından (tuttular) buzağıyı tanrı edindiler. Biz bunu da affettik ve Mûsâ’ya apaçık bir güç ve yetki verdik. (Nisâ Sûresi, 153)



    Kim zarar verirse Allah da ona zarar verir




    “Kim zarar verirse Allah da ona zarar verir. Kim (insanlara) güçlük çıkarırsa, Allah da ona güçlük çıkarır.” (Ebû Dâvûd, Kadâ’ (Akdiye), 31)



    Allah’a ve peygamberlerine iman edenler




    Allah’a ve peygamberlerine iman edenler ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara gelince, işte onlara Allah mükafatlarını verecektir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (Nisâ Sûresi, 152)



    Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete girmek isterse




    “Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete girmek isterse Allah’a ve âhirete inanırken ölüm kendisine erişsin. İnsanların kendisine nasıl davranmalarını istiyorsa, o da onlara öyle davransın.” (Müslim, İmâre, 46)



    Allah’ı ve peygamberlerini inkar edenler




    Şüphesiz, Allah’ı ve peygamberlerini inkar edenler, Allah’a inanıp peygamberlerine inanmayarak ayrım yapmak isteyenler, “(Peygamberlerin) kimine inanırız, kimini inkar ederiz” diyenler ve böylece bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isteyenler var ya;işte onlar gerçekten kafirlerdir. Biz de kafirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır (Nisâ Sûresi, 150-151)



    Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et




    “Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et.” Bunun üzerine birisi, “Ey Allah’ın Resûlü! Eğer mazlum ise yardım ederim, ancak zalimse ona nasıl yardım edeceğim?” dedi. Resûlullah buyurdu ki, “Onu zulümden uzaklaştırırsın veya onun zulmüne engel olursun. İşte bu ona yapacağın yardımdır.” (Buhârî, İkrâh, 7)



    Bir hayrı açıklar veya gizlerseniz




    Bir hayrı açıklar veya gizlerseniz, yahut bir kötülüğü affederseniz (bilin ki), Allah da çok affedicidir, her şeye hakkıyla gücü yetendir. (Nisâ Sûresi, 149)



    Mümin cana yakındır




    “Mümin cana yakındır. (İnsanlarla) yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur.” (İbn Hanbel, 2/40)



    Allah, zulme uğrayanın dile getirmesi dışında




    Allah, zulme uğrayanın dile getirmesi dışında, çirkin sözün açıklanmasını sevmez. Şüphesiz Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Nisâ Sûresi, 148)





    Allah katında arkadaşların en hayırlısı




    “Allah katında arkadaşların en hayırlısı, arkadaşına karşı hayırlı davranandır. Allah katında komşuların en hayırlısı ise komşusuna karşı hayırlı davranandır.” (Tirmizî, Birr, 28; Dârimî, Siyer, 3)



    Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin




    Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah’a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz? (Nisâ Sûresi, 144)



    Kişinin, Müslüman kardeşini küçük görmesi




    “Kişinin, Müslüman kardeşini küçük görmesi kötülük olarak kendisine yeter.” (Müslim, Birr, 32)



    Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar




    Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar. (Nisâ Sûresi, 142)



    Kişinin, Müslüman kardeşini küçük görmesi




    “Kişinin, Müslüman kardeşini küçük görmesi kötülük olarak kendisine yeter.” (Müslim, Birr, 32)



    Onlar, mü’minleri bırakıp kafirleri dost edinen kimselerdir




    Onlar, mü’minleri bırakıp kafirleri dost edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Halbuki bütün izzet ve şeref Allah’a aittir. (Nisâ Sûresi, 139)



    Hoş gör ki, hoş görülesin




    “Hoş gör ki, hoş görülesin.” (İbn Hanbel, 1/249)



    İman edip sonra inkâr eden, sonra inanıp tekrar inkar eden




    İman edip sonra inkâr eden, sonra inanıp tekrar inkar eden, sonra da inkarlarında ileri gidenler var ya; Allah onları bağışlayacak da değildir, doğru yola iletecek de değildir. (Nisâ Sûresi, 137)



    Müslüman, dilinden ve elinden insanların selâmette olduğu kişidir




    “Müslüman, dilinden ve elinden insanların selâmette olduğu kişidir. Mümin ise insanların canları ve malları konusunda (kendilerine zarar vermeyeceğinden) emin oldukları kişidir.” (Nesai, İman, 8)



    Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin




    Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur. (Nisâ Sûresi, 136)



    Kim bir Müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse




    ” َKim bir Müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve âhirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir Müslümanın ayıbını örterse, Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını örter. Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 60)



    Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için şahitlik yaparak




    Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Nisâ Sûresi, 135)



    Müslüman, dilinden ve elinden insanların selâmette olduğu kişidir




    “Müslüman, dilinden ve elinden insanların selâmette olduğu kişidir. Mümin ise insanların canları ve malları konusunda (kendilerine zarar vermeyeceğinden) emin oldukları kişidir.” (Nesai, İman, 8)



    Allah lütfu geniş olandır




    Eğer ayrılırlarsa, Allah bol lütuf ve nimetiyle onların her birini zengin kılar (başkalarına muhtaç bırakmaz). Allah lütfu geniş olandır. O hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisâ Sûresi, 130)



    َKim bir Müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse




    ” َKim bir Müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve âhirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir Müslümanın ayıbını örterse, Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını örter. Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 60)



    Ne kadar uğraşırsanız uğraşın




    Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, kadınlar arasında adaleti yerine getiremezsiniz. Öyle ise (birine) büsbütün gönül verip ötekini (kocası hem var, hem yok) askıda kalmış kadın gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir. (Nisâ Sûresi, 129)



    Şunu iyi bilin ki, Rabbiniz birdir




    “Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki, Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a; beyazın siyaha, siyahın beyaza takva dışında bir üstünlüğü yoktur…” (İbn Hanbel, 5/411)



    Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından




    Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü davranmasından, yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Uzlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik eder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Nisâ Sûresi, 128)



    Allah’ım! Seyahatimizde bizim sahibimiz ve geride bıraktığımız ailemizin vekili sensin




    [Allah Resulü (s.a.s.) yolculuğa çıkacağı zaman şöyle dua ederdi.]
    “Allah’ım! Seyahatimizde bizim sahibimiz ve geride bıraktığımız ailemizin vekili sensin! Allah’ım! Yolculuğun sıkıntısından, kederli görünüşten, aile ve malımızın kötü hallere düşmesinden sana sığınınm.” (Müslim, Hac, 425)



    Kimin dini, iyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden




    Kimin dini, iyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden ve hakka yönelen İbrahim’in dinine tabi olan kimsenin dininden daha güzeldir? Allah İbrahim’i dost edindi. (Nisâ Sûresi, 125)



    Allah’ım! Senden dünya ve ahirette afiyet dilerim




    [Allah Resulü (s.a.s.) akşam ve sabah şöyle dua ederdi.]
    “Allah’ım! Senden dünya ve ahirette afiyet dilerim. Allah’ım! Senden dinim, dünyam, ailem ve malım hakkında af ve afiyet dilerim. Allah’ım! Ayıbımı gizle.” (Ebû. Dâvûd, Edeb, 100-101)



    Mü’min olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse




    Mü’min olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar. (Nisâ Sûresi, 124)



    Allah Resulü (s.a.s.) namazlannın sonunda şöyle dua ederdi




    [Allah Resulü (s.a.s.) namazlannın sonunda şöyle dua ederdi.]
    “Allah’ım! Ey Rabbimiz ve her şeyin Rabbi! Beni ve ailemi dünya ve ahirette her an sana ihlasla bağlı kıl. Ey yücelik ve ikram sahibi!” (Ebu Davud, Vitr 25)



    İş, ne sizin kuruntunuza, ne de kitap ehlinin kuruntusuna göredir




    İş, ne sizin kuruntunuza, ne de kitap ehlinin kuruntusuna göredir. Kim kötü bir iş yaparsa onunla cezalandırılır. O kendisine Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı bulabilir. (Nisâ Sûresi, 123)



    Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi




    “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.” (Ebu Davud, Zekat, 4 5)



    Ancak gerçekten zayıf ve güçsüz olan




    Ancak gerçekten zayıf ve güçsüz olan, çaresiz kalan ve hicret etmeye yol bulamayan erkekler, kadınlar ve çocuklar başkadır. (Nisâ Sûresi, 98)



    Kişinin imtihanı, ailesi, malı, çocuğu ve komşusu iledir




    “Kişinin imtihanı, ailesi, malı, çocuğu ve komşusu iledir. Namaz, oruç, sadaka ve (iyiliği) emredip (kötülükten) sakındırma işte bu imtihan için kefaret olur.” (Buharı, Mevakıtü’s-sa!at, 4)



    Mü’minlerden özür sahibi olmaksızın




    Mü’minlerden özür sahibi olmaksızın (cihattan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır.Gerçi Allah (mü’minlerin) hepsine de en güzel olanı (cenneti) vadetmiştir. Ama mücahitleri büyük bir mükafat ile, kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet ile cihattan geri kalanlara üstün kılmıştır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Nisâ Sûresi, 95-96)



    Allah’ın kadın kullarının




    “Allah’ın kadın kullarının Allah’ın mescitlerine gelmelerine engel olmayın!” (Müslim, Saldt, 136)



    Kendilerine zulmetmekteler iken meleklerin canlarını aldığı kimseler var ya




    Kendilerine zulmetmekteler iken meleklerin canlarını aldığı kimseler var ya; melekler onlara şöyle derler: “Ne durumdaydınız? (Niçin hicret etmediniz?)” Onlar da, “Biz yeryüzünde zayıf ve güçsüz kimselerdik” derler. Melekler, “Allah’ın arzı geniş değil miydi, orada hicret etseydiniz ya!” derler. İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir. (Nisâ Sûresi, 97)



    Bazen (kıraatı) uzatma niyetiyle namaza başlıyorum da




    “Bazen (kıraatı) uzatma niyetiyle namaza başlıyorum da bir çocuğun ağlayışını duyunca annesinin onun ağlamasıyla ne çok tedirgin olduğunu bildiğimden namazımı kısa tutuyorum.” (Buharı, Ezan, 65)



    Kim Allah yolunda hicret ederse




    Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genişlik de. Kim Allah’a ve Peygamberine hicret etmek amacıyla evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, şüphesiz onun mükafatı Allah’a düşer. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (Nisâ Sûresi, 100)



    Yavrum! Ailenin yanına girdiğin zaman selam ver




    “Yavrum! Ailenin yanına girdiğin zaman selam ver. Bu, sana ve ev halkına bereket olur.” (Tirmizi, İsti’zô.n, 10)



    Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit




    Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır. (Nisâ Sûresi, 101)



    Ailesini müdafaa ederken öldürülen şehittir.




    “Ailesini müdafaa ederken öldürülen şehittir.” (Yirmiz!, Diyat, 21)



    Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi




    Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı. (Nisâ Sûresi, 89)



    Kim üç kız çocuğunun geçimini sağlar




    “Kim üç kız çocuğunun geçimini sağlar, onlan terbiye edip evlendirir ve onlara güzel davranırsa, cennet onundur!” (Eba Davad, Edeb, 120-121)



    Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı




    Kendilerine güvenlik (barış) veya korku (savaş) ile ilgili bir haber geldiğinde onu yayarlar. Halbuki onu peygambere ve içlerinden yetki sahibi kimselere götürselerdi, elbette bunlardan, onu değerlendirip sonuç (hüküm) çıkarabilecek nitelikte olanları onu anlayıp bilirlerdi. Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, pek azınız hariç, muhakkak şeytana uyardınız. (Nisâ Sûresi, 83)



    Çocuklarınız arasında adaletli olun!




    “Allah’tan korkun ve çocuklarınız arasında adaletli olun!” (Müslim, Hibe, 13)



    Hâlâ Kur’an’ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı?




    Hâlâ Kur’an’ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı. (Nisâ Sûresi, 82)



    Güzel terbiyeden daha kıymetli




    “Hiçbir baba, evladına güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.” (Tirmiz’.l, Birr ve sıla, 33)



    Sana “baş üstüne” derler




    Sana “baş üstüne” derler. Fakat senin yanından çıktıklarında, içlerinden bir takımı, geceleyin; (senin gündüz) söylediklerinin aksini kurarlar. Allah onların geceleyin kurduklarını yazmaktadır. Sen onlara aldırma. Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter. (Nisâ Sûresi, 81)



    Sakın babalarınızdan yüz çevirip uzaklaşmayın




    “Sakın babalarınızdan yüz çevirip uzaklaşmayın! Kim babasından yüz çevirirse (bu davranış) nankörlüktür.” (Buharı, Feriliz, 29)



    Hayır! Rabbine andolsun ki onlar




    Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar. (Nisâ Sûresi, 65)



    Dul kalıp da asil ve güzel olduğu halde evlenmeyerek




    “Dul kalıp da asil ve güzel olduğu halde evlenmeyerek, yetimleri ev bark sahibi oluncaya ya da ölünceye kadar kendisini onlara adayan …. Ve bu uğurda iki yanağı çökmüş olan kadınla ben, kıyamet günü -şu iki parmağım gibi- birbirimize yakın olacağız.” (Ebu Davud, Edeb, 120-121)



    Biz her peygamberi sırf




    Biz her peygamberi sırf, Allah’ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah’tan günahlarının bağışlamasını dileseler ve Peygamber de onlara bağışlama dileseydi, elbette Allah’ı tövbeleri çok kabul edici ve çok merhametli bulacaklardı. (Nisâ Sûresi, 64)



    Sizin için üç şeyi de çirkin görmüştür




    “Aziz ve Yüce olan Allah, annelere saygısızlık etmeyi, kız çocuklarını diri diri gömmeyi, hak etmediğini istemeyi size haram kılmıştır. Sizin için üç şeyi de çirkin görmüştür: Dedikodu, anlamsız çok soru sormak ve malı boşa harcamak!” (Müslim, Akdiye, 12)



    Senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün




    Münafıklara, “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) ve Peygambere gelin” dendiği zaman onların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün. (Nisâ Sûresi, 61)



    Sıla-i rahim yapan




    “Sıla-i rahim yapan, akrabasından gördüğü iyiliğe karşılık veren değil, akrabası kendisiyle ilişkiyi kestiğinde bile ona iyilik yapandır.” (Buharı, Edeb, 15)



    Şüphesiz âyetlerimizi inkar edenleri




    Şüphesiz âyetlerimizi inkar edenleri biz ateşe atacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini yenileyeceğiz. Şüphesiz, Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisâ Sûresi, 56)



    Her doğan fıtrat üzere doğar




    “Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hıristiyan ya da Mecusi yapar.” (uhar, Ceniz, 92)



    Sonuç bakımından da daha güzeldir




    Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (idarecilere) de. Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resûlüne arz edin. Bu, daha iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir. (Nisâ Sûresi, 59)



    Kim anneyi yavrusundan ayırırsa




    “Kim anneyi yavrusundan ayırırsa, Allah da kıyamet günü onu sevdiklerinden ayım.” (iriz, Büyü’, 52)



    Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi




    Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (Nisâ Sûresi, 58)



    Kim rızkının bollaştınlmasını




    “Kim rızkının bollaştınlmasını yahut ecelinin geciktirilmesini arzu ederse, akraba ilişkilerini sürdürsün!” (Müslim, Birr ve sıla, 20)



    Biz de o nankörlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır




    Bunlar cimrilik eden, insanlara da cimriliği emreden ve Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimeti gizleyen kimselerdir. Biz de o nankörlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır. (Nisâ Sûresi, 37)



    Anne baba cennet kapılannın en ortancasıdır




    “Anne baba cennet kapılannın en ortancasıdır. Bu kapıdan girme fırsatını ister kaçınrsın ister yakalarsın.” (Tirmizt, Birr ve sıla, 3)



    Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez




    Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez. (Nisâ Sûresi, 36)



    Üç çeşit duanın kabul edilmesinde şüphe yoktur




    “Üç çeşit duanın kabul edilmesinde şüphe yoktur: Haksızlığa uğrayan kimsenin duası, yolcunun duası ve anne babanın çocuklanna bedduası.” (Tirmizt, Birr ve sıla, 7)



    Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz




    Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. Şüphesiz, Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır. (Nisâ Sûresi, 35)





    Veren el üstündür




    “Veren el üstündür. Vermeye, geçimini sağlamakla yükümlü olduğun kimselerle; annenle, babanla, kız ve erkek kardeşlerinle başla. Sonra da yakınlık durumuna göre devam et.” (Nesaı, Zekdt, 51)



    Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır




    Allah’ın, kiminizi kiminize üstün kılmaya vesile yaptığı şeyleri (haset ederek) arzu edip durmayın. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah’tan, onun lütfunu isteyin. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir. (Nisâ Sûresi, 32)



    Allah’tan umarak ailesine harcama yaptığında




    “Bir kişi, sevabını Allah’tan umarak ailesine harcama yaptığında, bu harcama onun için sadaka olur.” (Buharı, İman, 41)



    Sizin küçük günahlarınızı örteriz




    Eğer size yasaklanan (günah)ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız. (Nisâ Sûresi, 31)



    Kişinin harcadığı en hayırlı para




    “Kişinin harcadığı en hayırlı para, ailesi için harcadığı, Allah yolunda cihad için hayvanına harcadığı ve yine Allah yolunda arkadaşları için harcadığı paradır.” (Müslim, Zekat, 38)



    Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin




    Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helak etmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir. (Nisâ Sûresi, 29)



    Çünkü insan zayıf yaratılmıştır




    Allah sizden (yükümlülükleri) hafifletmek istiyor. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır. (Nisâ Sûresi, 28)



    Hepsi de kocalarından şikayetçiydi




    “Allah’ın hanım kullarına vurmayın!… (Bu gece) Muhammed’in eşlerine pek çok kadın geldi. Hepsi de kocalarından şikayetçiydi. Bu adamlar sizin hayırlılarınız değillerdir.”
    (Ebu Davud, Nikah, 41-4 2)



    Onun için alçaltıcı bir azap vardır




    Kim de Allah’a ve Peygamberine isyan eder ve onun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedi kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır. (Nisâ Sûresi, 14)



    Ailesinin işlerini görür, ezanı duyunca çıkardı.




    Hz. Aişe’ye (r.a.) “Hz. Peygamber (s.a.s.) evde ne yapardı?” diye sorduğumda şöyle cevap vermişti: “Ailesinin işlerini görür, ezanı duyunca (namaz için) çıkardı.”
    (Buhô.rt, Nafakat, 8)



    Kadınlara mehirlerini gönül hoşluğuyla verin




    Kadınlara mehirlerini (bir görev olarak) gönül hoşluğuyla verin. Eğer kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin. (Nisâ Sûresi, 4)



    Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere




    “Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere adaletli davrananlar, Allah Teala katında, Rahman’ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar.” (Nesd!, Addbü1-kuddt, 1)



    Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir




    “Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir: Utanma (haya) duygusu, güzel koku sürmek, misvak kullanmak ve evlenmek.” (Tirmiz!, Nikah, 1)



    Yetimlere mallarını verin




    Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla (helâli haramla) değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır. (Nisâ Sûresi, 2)



    Sizi bir tek nefisten yaratan




    Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözetleyicidir. (Nisâ Sûresi, 1)



    Çocuğunun senin üzerinde hakkı var




    Çocuğunun senin üzerinde hakkı var! (Müslim, Sıydm, 183)



    Allah katında arkadaşların en hayırlısı




    “Allah katında arkadaşların en hayırlısı, arkadaşına karşı hayırlı davranandır. Allah katında komşuların en hayırlısı ise komşusuna karşı hayırlı davranandır.” (Tirmizî, Birr, 28; Dârimî, Siyer, 3)



    Öyleyse ona ibadet edin




    “Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse ona ibadet edin. İşte bu, doğru yoldur.” (Âl-i İmrân Sûresi, 51)



    Hoş gör ki, hoş görülesin




    “Hoş gör ki, hoş görülesin.” (İbn Hanbel, 1/249)



    Allah onu İsrailoğullarına bir Peygamber olarak gönderecek




    Allah onu İsrailoğullarına bir Peygamber olarak gönderecek (ve o da onlara şöyle diyecek): “Şüphesiz ben size Rabbinizden bir mucize getirdim. Ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yapar, ona üflerim. O da Allah’ın izniyle hemen kuş oluverir. Körü ve alacalıyı iyileştiririm ve Allah’ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer mü’minler iseniz bunda sizin için elbette bir ibret vardır.” (Âl-i İmrân Sûresi, 49)



    Müslüman kardeşini küçük görmesi




    “Kişinin, Müslüman kardeşini küçük görmesi kötülük olarak kendisine yeter.” (Müslim, Birr, 32)



    Allah seni kendi tarafından bir kelime ile müjdeliyor




    Hani melekler şöyle demişti: “Ey Meryem! Allah seni kendi tarafından bir kelime ile müjdeliyor ki, adı Meryemoğlu İsa Mesih’dir. Dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah’a çok yakın olanlardandır.” (Âl-i İmrân Sûresi, 45)



    Dinin başı İslam direği ise namazdır




    “Dinin başı İslam (Kelime-i şehadet getirerek Allah’a teslim olmak), direği ise namazdır.” (Tirmizî, Îmân, 8; İbn Hanbel, V, 231)



    Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin




    Şüphesiz, biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir. (Kadir Sûresi, 1-5)



    Rahman’ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar




    “Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere adaletli davrananlar, Allah Teala katında, Rahman’ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar.” (Nesd!, Addbü1-kuddt, 1)



    Ey Meryem! Allah seni seçti




    Hani melekler, “Ey Meryem! Allah seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı.” “Ey Meryem! Rabbine divan dur. Secde et ve (onun huzurunda) rükû edenlerle beraber rükû et” demişlerdi. (Âl-i İmrân Sûresi, 42 – 43)



    Ailenin senin üzerinde hakkı var




    “Ailenin senin üzerinde hakkı var!” (Eba Davad, Tatavvu’, 27)



    Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir




    De ki: “İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.” (Âl-i İmrân Sûresi, 29)



    Hakkımızda vahiy indirilir korkusuyla hanımlarımıza karşı söz söylemekten




    İbn Ömer (r.a.) şöyle diyor: “Biz Peygamber (s.a.s.) zamanında hakkımızda vahiy indirilir korkusuyla hanımlarımıza karşı söz söylemekten ve istediğimiz gibi davranmaktan çekinirdik. Ancak Peygamber (s.a.s.) vefat edince istediğimizi söylemeye ve rahat davranmaya başladık.” (Buhdn, Nikah, 81)



    Seni inkar edenlerden kurtararak temizleyeceğim




    Hani Allah şöyle buyurmuştu: “Ey İsa! Şüphesiz, senin hayatına ben son vereceğim. Seni kendime yükselteceğim. Seni inkar edenlerden kurtararak temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.” (Âl-i İmrân Sûresi, 55)



    Mümin bir kimse, eşine karşı nefret beslemesin




    “Mümin bir kimse, eşine karşı nefret beslemesin. Çünkü onun bazı huylanndan hoşlanmasa da hoşlandığı başka huylan mutlaka vardır.” (Müslim, Radcı’, 61)



    Şüphesiz Allah katında din İslam’dır




    Şüphesiz Allah katında din İslam’dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkar ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir. (Âl-i İmrân Sûresi,19)



    Kadınlar hakkında Allah’tan korkun




    “Kadınlar hakkında Allah’tan korkun. Çünkü siz, anlan Allah’ın emaneti olarak aldınız ve Allah’ın adıyla (nikah kıyıp) anlan kendinize helal kıldınız.” (Müslim, Hac, 147)



    Hiç kimseye haksızlık edilmeden herkese kazandığı




    Bakalım, kendilerini o geleceğinde hiç şüphe olmayan gün için bir araya topladığımız ve hiç kimseye haksızlık edilmeden herkese kazandığı tamamen ödendiği vakit, halleri nice olacaktır. (Âl-i İmrân Sûresi, 25)



    Akitlerinizi yerine getirin




    Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helâl saymamanız kaydıyla, okunacak (bildirilecek) olanlardan başka hayvanlar, size helal kılındı. Şüphesiz Allah istediği hükmü verir. (Mâide Sûresi, 1)



    Allah katında konumu en kötü olacak insanlardan birisi




    “Kıyamet gününde, Allah katında konumu en kötü olacak insanlardan birisi, karısı ile beraber olup da onun (özel hayatına ilişkin) sırlarını yayan kimsedir.” (Müslim, Nikah, 123)



    Hanımlarınızın üzerinde hakkınız vardır




    Dikkat edin! Sizin, hanımlarınızın üzerinde hakkınız vardır. Hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin hanımlarınız üzerindeki hakkınız, namuslarını muhafaza etmeleri ve hoşlanmadığınız kimselerin evinize girmesine izin vermemeleridir. Dikkat edin! Hanımlarınızın sizin üzerinizdeki hakkı ise onların giyim ve gıda ihtiyaçlarını güzelce karşılamanızdır.” (TirmiZ!, Radd’, 11)



    Allah sizin imanınızı daha iyi bilir




    Sizden kimin, hür mü’min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse sahip olduğunuz mü’min genç kızlarınızdan (cariyelerinizden) alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları halinde sahiplerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Nisâ Sûresi, 25)



    Onların en hayırlısı önce selam verendir




    “Müslümanın, din kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir. Onlar birbirleriyle karşılaştıklarında birisi yüzünü şu tarafa, diğeri ise öte tarafa çevirir. Onların en hayırlısı önce selam verendir.” (Tirmizî, “Birr ve Sıla” 21)



    O mallarla onları besleyin




    Allah’ın, sizin için geçim kaynağı yaptığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin. O mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. (Nisâ Sûresi, 5)



    Din kardeşine yardımcı olduğu sürece




    “Kul, din kardeşine yardımcı olduğu sürece Allah da onun yardımcısı olur.” (Ahmed b. Hanbel, II. 252)



    Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin




    Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla (helâli haramla) değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır. (Nisâ Sûresi,2)



    Mümin de insanların can ve malları konusunda




    “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mümin de insanların can ve malları konusunda kendisinden emin oldukları kimsedir.” (Tirmizî, Îmân, 12)



    Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözetleyicidir




    Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözetleyicidir. (Nisâ Sûresi, 1)



    Sizden biriniz kendisi için sevdiğini




    “Sizden biriniz kendisi için sevdiğini mü’min kardeşi için de sevmedikçe gerçek mü’min olamaz.” ([2515, Tirmizt, “Sıfatü1-Kıyô.me” 59)



    Allah hesabı çok çabuk görendir




    Şüphesiz Allah katında din İslam’dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkar ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir. (Âl-i İmrân Sûresi, 19)



    İslam beş esas üzerine kurulmuştur




    “İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Buhârî, Îmân, 2)



    Sonra göğe yönelip onları




    O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları yedi gök halinde düzenleyendir. O, her şeyi hakkıyla bilendir. (Bakara,29)



    Allah da onun yardımcısı olur




    “Kul, din kardeşine yardımcı olduğu sürece Allah da onun yardımcısı olur.” (Ahmed b. Hanbel, II. 252)



    Rabbinize ibadet edin ki




    Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan ayet, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız. (Bakara, 21)



    Mübarek Ramazan ayına kavuştunuz




    Mübarek Ramazan ayına kavuştunuz. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır. (Nesaî, Sıyâm, 5)



    Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir




    Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar. (Bakara, 2-3)



    O sadece sizin gönüllerinize ve davranışlarınıza bakar




    “Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. O sadece sizin gönüllerinize ve davranışlarınıza bakar.”

    (Müslim, Birr ve sıla, 34)



    Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz




    Bismillahirrahmânirrahîm ﴾1﴿

    Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah’a mahsustur. (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. (Fatiha, 2-7)



    İyi ar*ka*daş*la kö*tü ar*ka*da*şın mi*sâ*li




    “İyi ar*ka*daş*la kö*tü ar*ka*da*şın mi*sâ*li; misk ta*şı*yan*la kö*rük çe*ken in*san*lar gi*bi*dir. Misk sahibi ya sa*na ko*ku*sun*dan ik*ram eder ve*ya sen on*dan sa*tın alır*sın. Kö*rük çe*ke*ne ge*lin*ce; o, ya se*nin el*bi*se*ni ya*kar, ya*hut da onun pis ko*ku*su sa*na si*râ*yet eder.” (Bu*hâ*rî, Bu*yû, 38)



    Allâh’tan ittikâ edin ve sâdıklarla berâber olun!




    “Ey îmân edenler! Allâh’tan ittikâ edin ve sâdıklarla berâber olun!” (Tevbe, 119)



    Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir




    “Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir. Sadece Allâh’ı zikretmek ve O’na yaklaştıran şeylerle, ilim (mârifet ilmi) öğreten âlim ve (Hakk’a lâyıkıyla kul olmak için) tahsil gören talebe bundan müstesnâdır.” (Tirmizî, Zühd, 14)



    Onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir




    “Îman edenlerin Allah’ı anma ve O’ndan inen Kur’an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir.” (Hadîd, 16)



    İyilik güzel ahlâktır, kötülük




    “İyilik güzel ahlâktır, kötülük vicdânını rahatsız eden, duymasını istemediğin şeydir.” (Tirmizi, Zühd, 52; Müsned, IV, 182)



    İnsanlar için basiret nurları




    “Bu (Kur’an), insanlar için basiret nurları, kesin olarak inanan bir toplum için hidayet ve rahmettir. Yoksa kötülük işleyenler ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini, inanıp iyi ameller işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar!” (Câsiye, 20-21)



    Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir




    “Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir. Sadece Allâh’ı zikretmek ve O’na yaklaştıran şeylerle, ilim (mârifet ilmi) öğreten âlim ve (Hakk’a lâyıkıyla kul olmak için) tahsil gören talebe bundan müstesnâdır.” (Tirmizî, Zühd, 14)



    Îman edenlerin Allah’ı anma ve O’ndan




    “Îman edenlerin Allah’ı anma ve O’ndan inen Kur’an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir.” (Hadîd, 16)



    Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden




    “Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdetâ) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse, onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, onu korurum.” (Buhârî, Rikak 38)



    Ölüm sana erişinceye kadar




    “Ölüm sana erişinceye kadar Rabbine kulluk et!” (Hicr, 99)



    Allah’tan başka dostlar edinenleri




    Allah’tan başka dostlar edinenleri Allah daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin.

    Şehirlerin anası (olan Mekke’de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur’an vahyettik. (İnsanların) bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir.

    Allah dileseydi onları bir tek millet yapardı. Fakat O, dilediğini rahmetine kavuşturur; zalimlerin ise hiçbir dostu ve yardımcısı yoktur.

    (Şura 6-8)



    Allah bir kuluna hayır murad ettimi




    “Allah bir kuluna hayır murad ettimi onun cezasını tacil edip dünyada verir; bir kulu hakkında da kötülük murad ettimi onun günahlarını tutar, Kıyamet günü cezasını verir.”

    Tirmizi, Zühd 57, (2398).



    Bir cemaat oturup Allah’ı zikrederse




    “Ben şehâdet ederim ki Ebü Hüreyre ve Ebü Said (radıyallâhu anhümâ) Resülullah (aleyhissalâtu vesselam)’in şöyle söylediğine şehâdet ettiler: “Bir cemaat oturup Allah’ı zikrederse, mutlaka melekler etraflarını sarar, AIlah’ın rahmeti onları bürür, üstlerine sekine iner ve Allah onları yanında bulunan (büyük melek)lere anar.”

    Müslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Daavât 7, (3375).



    Şüphesiz sizin çabalarınız elbette çeşit çeşittir




    (Ortalığı) bürüdüğü zaman geceye andolsun,

    Açılıp aydınlandığı zaman gündüze andolsun,

    Erkeği ve dişiyi yaratana andolsun ki,

    Şüphesiz sizin çabalarınız elbette çeşit çeşittir.

    Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah’a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.

    Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.

    (Leyl 1-10)



    O da bunu ketmedip söylemezse




    “Kim, bir ilimden sorulur, o da bunu ketmedip söylemezse (Kıyamet günü) ateşten bir gem ile gemlenir.”

    Ebu Davud, İlm 9, (3658); Tirmizi, İlim 3, (2651).​



    Allah, insanlar için ne rahmet açarsa




    Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. O, yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.

    Allah, insanlar için ne rahmet açarsa, artık onu tutacak (engelleyecek) yoktur. Neyi de tutarsa, bundan sonra onu gönderecek yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

    (Fatır 1-2)



    Bir erkek hanımına bir defada




    “Bir erkek hanımına bir defada “Sen üç talakla boşsun!” dese, bu bir talâk sayılır.”

    Ebu Davud, Talak 10, (2197).



    Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.




    (Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik de ona inandık. Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”

    “Doğrusu Rabbimizin şanı çok yücedir; ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk.”

    (Cin,1-3)





    Yani bize hayvanlar (a yaptığımız iyilikler) için de ücret mi var?




    “Bir adam yolda, yürürken susadı ve susuzluğu arttı. Derken bir kuyuya rastladı. İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: “Bu köpek de benim gibi susamış” deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışından memnun kaldı ve günahlarını affetti.”

    Resülullah’ın yanındakilerden bazıları:

    “Ey Allah’ın Resülü! Yani bize hayvanlar (a yaptığımız iyilikler) için de ücret mi var?” dediler. Aleyhissalâtu vesselâm:

    “Evet! Her “yaş ciğer” (sahibi) için bir ücret vardır” buyurdu.”

    Buhâri, Şirb 9, Vudü 33, Mezâlim 23, Edeb 27; Müslim, Selâm 153, (2244); Muvatta, Sıfatu’n Nebi 23, (2, 929-930); Ebü Dâvud, Cihâd 47, (2550



    Benim katımda söz değiştirilmez




    “Allah ile beraber, başka bir ilâh edinen o kimseyi atın şiddetli azabın içine!”

    Arkadaşı (olan şeytan) der ki: “Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi.”

    Allah, şöyle der: “Benim huzurumda çekişmeyin. Çünkü ben bu (konudaki) uyarıyı size önceden yaptım.”

    “Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim.”

    (Kâf 26-29)



    Yerde ve gökte hiçbir şeyin zararı dokunmaz




    Allah’ın adıyla Onun adıyla (hareket edildiğinde) yerde ve gökte hiçbir şeyin zararı dokunmaz. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

    Tirmizî, Deavât,13



    Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın




    De ki: Rabbim! Bağışla, merhamet et. Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!

    (Müminûn, 118)



    Ben sizi terkettikçe siz de beni bırakınız




    “Ben sizi terkettikçe siz de beni bırakınız. Zîra, sizden öncekileri, suallerinin çokluğu ve peygamberleri üzerindeki ihtilafları helâk etmiştir. Öyle ise sizi birşeyden nehiy mi ettim (niçin, neden? diye sormaya kalkmadan) ondan kaçının. Bir şey emrettiğim zaman da onu elinizden geldiğince yapmaya çalışın, (soru sormayın).”

    Buhârî, İ’tisâm 2; Müslim, Hacc 412, (1337); Tirmizî, İlm 17, (2681); Nesâî, Hacc 1, (5,110).



    Kişinin önceden elleriyle yaptıklarına bakacağı




    Şüphesiz biz sizi, kişinin önceden elleriyle yaptıklarına bakacağı ve inkârcının, “Keşke toprak olaydım!” diyeceği günde gerçekleşecek olan yakın bir azaba karşı uyardık.

    (Nebe, 40)



    Her kim şahit olduğu gerçeği gizlerse




    Şahitliği gizlemeyin. Her kim şahit olduğu gerçeği gizlerse, şüphesiz ki onun kalbi günahkârdır

    Bakara, 283.



    Müslümanın, müslüman üstündeki hakkı beştir




    “Müslümanın, müslüman üstündeki hakkı beştir: “Selamını almak, hasta ziyaretine gitmek, cenazesine katılmak, davetine icabet etmek, hapşırınca yerhamükallah demek.”

    Buhari, Cenaiz 2; Müslim, Selam 4, (2162); Ebu Davud, Edeb 98, (5030); Tirmizi, Edeb 1, (2738); Nesai, Cenaiz 52, (4, 52).



    Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla




    Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.

    Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla ve kalben mutmain olarak mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir ki, bol yağmur alınca iki kat ürün verir. Bol yağmur almasa bile ona çiseleme yeter. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

    (Bakara 264-265)





    Size bir selâm verildiği zaman




    Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.

    (Nisâ, 86 )



    Ramazan Bayramı namazında




    Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, Ebu Bekir, Ömer ve Osman ile birlikte Ramazan Bayramı namazında hazır bulundum. Bunların hepsi de namazı hutbeden önce kıldırır, sonra da hutbeyi okurlardı.

    Bir defasında Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin hutbeden sonra minberden aşağıya indiğini, cemaatin dağılmaması için eliyle “oturun” işareti yaptığını görür gibiydim.

    Sonra yanında Bilâl olduğu halde, erkeklerin saflarını yara yara kadınların bulunduğu yere geldi. Resulü Ekrem:

    “Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah´a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlerini kabul et ve onlar için Allah´tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir” (Mümtehine Suresi, 12) âyetini okuduktan sonra kadınlara:

    “Sizler bu biat üzere sabit misiniz?” diye sordu.

    İçlerinden kim olduğu bilinmeyen bir kadın:

    “Evet, ey Allah´ın Resulü” dedi.

    Diğerleri cevap vermedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Öyle ise sadaka verin” buyurdu.

    Bilâl elbisesini yayarak, “Babam, annem size feda olsun! Haydi gelin atın” dedi.

    Onlar da halkalarını, yüzüklerini Bilâl´in elbisesi içine atmaya başladılar.”

    (Müslim, Salâtü´l-İydeyn: 1)



    Ramazan ve Kurban bayramı gecelerini




    Ramazan ve Kurban bayramı gecelerini, sevabını Allah’tan umarak ibadetle ihya edenlerin kalbi, bütün kalplerin öldüğü günde ölmeyecektir.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 68)



    Bu rüzgâr, Allah’ın rahmetindendir.




    Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

    “Bu rüzgâr, Allah’ın rahmetindendir. Rahmeti de, azabı da getirir. Onu görünce, sakın ona sövmeyin. Allah’tan rüzgârın hayr (getirmes)ini dileyin, şerr (getirmes)inden Allah’a sığının.”

    Ebu Dâvud, Edeb 113, (5097).



    Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.




    De ki: “O, Allah’tır, bir tektir.”

    “Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)”

    O’ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir).”

    “Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”

    (İhlas 1-4)



    Bir hastalık veya sefer girerek ameline mani olsa




    Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

    “Bir kul, salih amel işlerken araya bir hastalık veya sefer girerek ameline mani olsa, Allah ona sıhhati yerinde ve mukim iken yapmakta olduğu salih amelin sevabını aynen yazar.”

    Buhari, Cihad 134; Ebu Davud, Cenaiz 2, (3091).





    Allah sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğinizi de bilir.




    (Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.

    De ki: “Bana ancak, ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyolunuyor. Artık müslüman oluyor musunuz?”

    Eğer yüz çevirirlerse, de ki: “(Bana emrolunanı, ayırım yapmadan) size eşit olarak bildirdim. Tehdit edildiğiniz şey yakın mı yoksa uzak mı, bilmiyorum.”

    “Şüphesiz, Allah sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğinizi de bilir.”

    (Enbiyâ 107-110)



    Gecede bir saat vardır ki




    Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Gecede bir saat vardır ki, müslüman bir kimsenin Allah’tan, dünya veya ahirete müteallik bir hayır talebi, o saate rastlarsa, Allah dilediğini ona mutlaka verir. Bu saat her gecede vardır.”

    Müslim, Müsafirin 166, (757).



    Allah’a ibadette şirk koşmasın.




    “Kim Allah’ın rahmetine müstehak olmak için Rabbiyle karşılaşmayı temenni ediyorsa sâlih amel yapsın, Allah’a ibadette şirk koşmasın.”

    (Kehf; 110)





    O bedenin bir organı acı çektiği zaman






    “Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet etmede ve birbirlerine şefkat göstermede tek bir beden gibidir. O bedenin bir organı acı çektiği zaman, bedenin diğer organları da uykusuz kalıp acı çekerler.”

    (Müslim,”Birr”,66)



    Allah, onlara karşı seni koruyacaktır.




    (Yahudiler) “Yahudi olun” ve (Hıristiyanlar da) “Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız” dediler. De ki: “Hayır, hakka yönelen İbrahim’in dinine uyarız. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.”

    Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab’lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz.”

    Eğer onlar böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, gerçekten doğru yolu bulmuş olurlar; yüz çevirirlerse onlar elbette derin bir ayrılığa düşmüş olurlar. Allah, onlara karşı seni koruyacaktır. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

    (Bakara 135-137)



    Eğer o bozulursa bütün vücut bozulur




    ” İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.”

    (Buhârî, “Îmân”, 39; Müslim, “Müsâkât”, 107)



    Allah ki kendinden başka ilah yoktur




    “Allah ki kendinden başka ilah yoktur. Daima diri ve yarattıklarını koruyup gözetendir. Kendisini ne bir uyuklama ne de uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nun’dur. O’nun izni olmadan kendisinin katında kim şefaat edebilir? Onların önlerinde ve arkalarında olanı bilir. (Mahlûkat) O’nun ilminden, kendisinin dilediğinden başka bir şey kavrayamaz. O’nun kürsüsü, gökleri ve yeri kaplamıştır. Onları korumak kendisine ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.”

    [Bakara: 255]



    Hayır tebliğ eden kimse yalancı değildir




    “İki kişinin arasını düzelten, hayır söyleyip, hayır tebliğ eden kimse yalancı değildir.”

    Buhari, Sulh 2; Müslim, Birr 101, (2605); Ebu Davud, Edeb 58, (4921); Tirmizi, Birr 26, (1939).



    Görmedikleri hâlde Rablerinden korkanlar için




    Görmedikleri hâlde Rablerinden korkanlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.

    Sözünüzü gizleyin, yahut onu açığa vurun; (fark etmez). Şüphesiz Allah, sinelerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilir.

    Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.

    (Mülk 12-14)





    Beni göz açıp kapayıncaya kadar




    Ey Allahım! Senin rahmetini umuyorum, beni göz açıp kapayıncaya kadar (da olsa) nefsimle başbaşa bırakma. Halimi tümüyle düzelt, Senden başka ilâh yoktur.

    Ebu Dâvûd , Edeb,110



    İyilikle kötülük bir olmaz




    İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.

    (Fussilet,34)



    Bir kimse güzelce abdest alarak cuma namazına gelir




    “Bir kimse güzelce abdest alarak cuma namazına gelir, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, boş ve mânasız bir iş yapmış olur.”

    Müslim, Cum`a 27. Ayrıca bk. Müslim, Cum`a 26; Ebû Dâvûd, Salât 203; Tirmizî, Cum`a 5; İbni Mâce, İkâmet 62, 81



    Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman




    Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. (CUMA 9)



    İki haslet vardır ki bir mü’minde asla




    “İki haslet vardır ki bir mü’minde asla beraber bulunmazlar: Cimrilik ve kötü ahlâk.” [Tirmizî, Bir 41, (1963)]



    Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla




    Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla, yahut perde arkasından konuşur. Yahut bir elçi gönderip, izniyle ona dilediğini vahyeder. Şüphesiz O yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir.

    İşte sana da, emrimizle, bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen doğru bir yola iletiyorsun; göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah’ın yoluna. İyi bilin ki, bütün işler sonunda Allah’a döner.

    (Şûrâ 51-53)



    Merhamet duygusu ancak vicdansız




    Merhamet duygusu ancak vicdansız ve zalim kimselerin kalbinden çıkarılmıştır.

    (Tirmizi, Birr: 16)



    Yeryüzünde böbürlenerek yürüme




    Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.

    (İsrâ, 37)



    Kim bir müslümanı saygınlığının kaybolması




    “Kim bir müslümanı saygınlığının kaybolması şerefinin elden gitmesi söz konusu olan bir yerde yardımsız bırakırsa Allah da onu kendisine yardım edilmesini çok arzu ettiği bir yerde yalnız bırakır.

    Kim de bir müslümana şerefinin elden gitmesi ve saygınlığının yitirilmesi söz konusu olan bir yerde yardım ederse Allah da ona kendisine yardım edilmesini çok arzu ettiği bir yerde eder.”

    [Ebu Davud Edeb 36 (4884); Ahmed b. Hanbel Müsned 4/39]



    vekil olarak Allah yeter




    Allah’a güven vekil olarak Allah yeter. (Ahzab, 3)



    Sizin işimi bitirmezden önce söyleyebileceğime kanaatim gelse




    Ebu Zerr radıyallahu anh demiştir ki: “Eğer kılıncı şuraya koysanız -eliyle ensesini göstermiştir- ben bu esnada, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’dan işitmiş bulunduğum bir hadisi, sizin işimi bitirmezden önce söyleyebileceğime kanaatim gelse onu mutlaka söylerim.”

    Buhari, İlim 10.



    Ey insanlar! Size bir örnek verildi




    Ey insanlar! Size bir örnek verildi. Şimdi ona iyi kulak verin. Sizin Allah’tan başka taptıklarınız bir sinek dahi yaratamazlar, hepsi bunun için toplansalar bile. Eğer sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan kurtaramazlar. İsteyen de âciz, istenen de.

    (Hacc, 73)



    Ey Âdemoğlu! Kendini ibâdetime ver ki




    Ey Âdemoğlu! Kendini ibâdetime ver ki gönlünü zenginlikle doldurayım, ihtiyaçlarını gidereyim. Böyle yapmazsan ellerini meşguliyetle doldururum, ihtiyaçlarını da kapamam.

    Tirmizî, Kıyamet: 30; İbni Mâce, Zühd: 2.



    Kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir




    Allah’tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir. Keşke bilselerdi!

    (Ankebût, 41)



    Nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip




    “…Nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilhâm edene yemin ederim ki; nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyân etmiş, hüsrâna uğramıştır.” (Şems, 7-10)



    Ramazan-ı Şerîf’in ne olduğunu lâyıkıyla bilselerdi




    “Eğer insanlar, Ramazan-ı Şerîf’in ne olduğunu lâyıkıyla bilselerdi, senenin tamamının Ramazan olmasını arzu ederlerdi.” (İbn-i Huzeyme, Sahîh, III, 190)



    Kullarından bizde kalacak insanlar kıl!




    “Cennet seneden seneye Ramazan için süslenerek şöyle der: Allâh’ım! Bizim için bu ayda kullarından bizde kalacak insanlar kıl!..” (Taberânî)



    Akşama kadar orucu tamamlayın




    …Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın…” (Bakara, 187)



    Kolaylık murad eder, zorluk değil




    “Allah Teâlâ siz kulları için kolaylık murad eder, zorluk değil.” (Bakara Suresi, 2/185)



    Bizim orucumuz ile Ehl-i kitabın orucu arasındaki




    “Bizim orucumuz ile Ehl-i kitabın orucu arasındaki en önemli fark sahur yemeğidir.” Müslim, Sıyâm, 46)



    Kesin olarak inananlar için yeryüzünde




    “Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinizde birçok alametler vardır. Hâlâ görmüyor musunuz?” (Zâriyât, 20, 21)



    Kullarım Ben’i senden soracak olurlarsa




    “Kullarım Ben’i senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben pek yakınım. Bana dua edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlar da dâvetime icabet ve Bana hakkıyla inanıp tasdik etsinler ki doğru yolda yürüyerek selâmete ersinler.” (Bakara Suresi, 2/185)



    Allah, rızası uğrunda bir gün oruç tutan bir kulunu




    “Allah, rızası uğrunda bir gün oruç tutan bir kulunu cehennemden yetmiş mevsimlik mesafe uzaklaştırır.” (Buhârî, Cihâd, 36; Müslim, Sıyâm,167-168)



    Ramazan ayı girdiğinde cennetin kapıları açılır




    “Ramazan ayı girdiğinde cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar zincirlere vurulur.” (Buhârî, Savm 5; Müslim, Sıyâm, 1-5)



    Siz şükredip iman ettikten sonra




    “Siz şükredip iman ettikten sonra Allah ne diye sizi cezalandırsın ki? Gerçekten Allah şükredenlerin mükâfatlarını bol bol verir ve her şeyi hakkıyla bilir.” (Nisa Suresi, 4/147)



    Oruç günahlara karşı bir kalkandır




    “Oruç günahlara karşı bir kalkandır. Sizden biriniz oruç tuttuğu zaman kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da sataşırsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.” (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163)



    Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terketmezse




    “Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terketmezse, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına kıymet vermez.”

    (Buhârî, Savm, 8, Ebû Dâvûd, Savm, 25)



    Artık her kim Allah’ın şeâirine hürmet gösterir




    Artık her kim Allah’ın şeâirine hürmet gösterir, onların hukukunu muhafaza ederse şüphe yok ki bu, kalplerin takvâsındandır. (Hac Suresi, 22/32)



    Allah katında misk kokusundan daha güzeldir




    “Muhammed’in (aleyhissalatü vesselam) canı kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.” (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163)



    Sizden öncekilere farz kılındığı gibi




    “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. Böylece umulur ki takva dairesine girer, fenalıklardan sakınırsınız.” (Bakara Suresi, 2/183)



    Oruçlu mü’minin ferahlayıp sevineceği iki an vardır




    “Oruçlu mü’minin ferahlayıp sevineceği iki an vardır: Birisi iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır.” (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163)



    O Ramazan ayı ki insanlığa bir rehber olan




    “O Ramazan ayı ki insanlığa bir rehber olan, onları doğru yola götüren ve hakkı batıldan ayıran en açık ve parlak delilleri ihtiva eden Kur’ân o ayda indirildi.” (Bakara Suresi, 2/185)



    Ben aileme karşı hepinizden daha




    “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı hayırlı olandır. Ben aileme karşı hepinizden daha hayırlıyım. Arkadaşınız öldüğü zaman (kusurlarını zikretmeyi) terkedin.” [Tirmizî, Menâkıb 85]



    Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla




    Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.

    (Nahl Suresi, 116)



    Herhangi bir işi için bir adam gönderse




    Ebü Müsa (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtü vesselâm) herhangi bir işi için bir adam gönderse şu tembihte bulunurdu: “Sevindirin, nefret ettirmeyin, kolaylaştırın, zorlaştırmayın.”

    Ebü Dâvud, Edep 20, (4835); Müslim, Cihâd 6, (1737).



    Onu kendiliğimden değiştirmem benim için




    Âyetlerimiz kendilerine apaçık birer delil olarak okunduğunda, (öldükten sonra) bize kavuşmayı ummayanlar, “Ya (bize) bundan başka bir Kur’an getir veya onu değiştir” dediler. De ki: “Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edecek olursam, elbette büyük bir günün azabından korkarım.”

    De ki: “Eğer Allah dileseydi, ben size onu okumazdım, Allah da size onu bildirmezdi. Ben sizin aranızda bundan (Kur’an’ın inişinden) önce (kırk yıllık) bir ömür yaşadım. Hiç düşünmüyor musunuz?”

    (Yûnus 15-16)



    Kim yıldızlarla ilgili bir ilim iktibas etmişse




    “Kim, Allah’ın zikrettiğinin gayrısı için yıldızlar ilminden bir bab iktibas ederse sihirden bir şu’be iktibas etmiş olur. Müneccim kâhindir; kâhinde sihirbazdır, sihirbaz da kâfirdir.”

    Rezin tahric etmiştir.

    Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir:Kim yıldızlarla ilgili bir ilim iktibas etmişse sihirden bir şube iktibas etmiş demektir. (Yıldız ilmi) arttıkça (sihir ilmi de) artar.”

    Ebu Dâvud, Tıbb 22, (3905).



    Peygambere düşen apaçık tebliğden başka




    İbrahim’i de peygamber olarak gönderdik. Hani o, kavmine şöyle demişti: “Allah’a kulluk edin, O’na karşı gelmekten sakının. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.”

    “Siz, Allah’ı bırakarak ancak putlara tapıyorsunuz ve yalan uyduruyorsunuz. Allah’ı bırakarak taptıklarınızın size hiçbir rızık vermeye güçleri yetmez. Öyle ise rızkı Allah’ın katında arayın. O’na kulluk edin ve O’na şükredin. Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.”

    “Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir.”

    (Ankebût 16-18)



    Temizlik üzere zikrederek uyuyan




    Akşamdan (abdestli olarak) temizlik üzere zikrederek uyuyan ve geceleyin de uyanıp Allah’tan dünya ve âhiret için hàyır taleb eden hiç kimse yoktur ki Allah dilediğini vermesin.

    Ebû Dâvud, Edeb 105, (5042).



    İnananların imanlarını kat kat artırmaları için




    Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik. (1)

    Ta ki Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın, sana olan nimetini tamamlasın, seni doğru yola iletsin ve Allah sana, şanlı bir zaferle yardım etsin.

    O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

    Bütün bunlar Allah’ın; inanan erkek ve kadınları, içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetlere koyması, onların kötülüklerini örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir başarıdır.

    Bir de, Allah’ın, hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve Allah’a ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Kötülük girdabı onların başına olsun! Allah onlara gazap etmiş, onları lânetlemiş ve kendilerine cehennemi hazırlamıştır. Orası ne kötü bir varış yeridir!

    Dipnot (1) Âyetteki “fetih” ile daha sonra gerçekleşecek Mekke fethi kastedilmektedir. Ayrıca sûrenin inmesinden önce gerçekleşen ve Mekke fethine zemin hazırlamış olan Hudeybiye barışının kastedilmiş olması da mümkündür.

    (Fetih 1-6)



    Halbuki kendisine ikram edecek bir şeyi yoktur.




    Ebu Şüreyh el-Adevi radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Kim Allah ve âhirete inanıyorsa, misafirine câize”sini ikrâm etsin!”

    Yanındakiler sordular:

    “Ey Allah’ın Resulü! Câizesi de nedir?” Aleyhissalâtu vesselâm açıkladı:

    “Bir gecesi ve gündüzüdür. Misâfırlik üç gündür. Bundan fazlası sadakadır. Misafire, ev sâhibini günaha sokuncaya kadar yanında kalması hoş değildir.”

    Tekrar sordular:

    “Misafir ev sahibini nasıl günaha sokar?” Aleyhissalatu vesselam açıkladı:

    “Adamın yanında ikamet eder kalır, halbuki kendisine ikram edecek bir şeyi yoktur.”

    Buhari, Edeb 85, 31, Rikak 23; Müslim, Lukata 77, (48); Muvatta, Sıfatu’n-Nebiyy 22, (2, 929); Ebu Davud, Et’ime 5, (3748); Tirmizi, Birr 43, (1968, 1969).



    Gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur




    Şüphesiz Allah, ağaç altında sana bîat ederlerken inananlardan hoşnut olmuştur. Gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur, güven duygusu vermiş ve onlara yakın bir fetih (3) ve elde edecekleri birçok ganimetler nasip etmiştir. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

    Dipnot : (3) Âyette sözü edilen fetih, Hudeybiye barışından hemen sonra gerçekleşen Hayber’in fethi olayıdır. Daha sonraki âyetlerde sözü edilen ganimetler de burada elde edilen ganimetlerdir.

    (Fetih 18-19)



    Her bir dinin kendine has bir ahlâkı vardır




    “Her bir dinin kendine has bir ahlâkı vardır. İslâm´ın ahlâkı hayadır.”

    [Muvatta, Hüsnü´l-Hulk 9, (2, 905); İbnu Mâce, Zühd 17, (4181, 4182).]



    Kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez




    Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez. Herkesin kazandığı hayır kendisine, yaptığı kötülüğün zararı yine kendisinedir. Ey Rabbimiz, eğer unuttuk ya da yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme! Ey Rabbimiz, bize bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmeyeceği yükü de yükleme! Bağışla bizi, mağfiret et bizi, rahmet et bize! Sensin bizim Mevlamız, kâfir kavimlere karşı yardım et bize.

    (Bakara Suresi, 286)



    Öyleyse biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest alsın




    “Öfke şeytandandır, şeytan da ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile söndürülmektedir; öyleyse biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest alsın.”

    Ebu Davud, Edeb 4, (4784).





    Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz




    Sen ancak Zikr’e (Kur’an’a) uyanı ve görmediği hâlde Rahmân’dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükâfatla müjdele.

    Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) bir bir kaydetmişizdir.

    (Yâsîn 11-12)



    Din nasihattır, samimiyettir




    Allah Rasûlü; “Din nasihattır, samimiyettir” buyurdu.

    “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk.

    O da; “Allah’a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün Müslümanlara” diye cevap verdi.

    (Müslim, İmân, 95)



    Yalnız Allah yardımcınızdır




    Hayır! Yalnız Allah yardımcınızdır. O, yardımcıların en hayırlısıdır.

    (Ali İmran, 150))



    Allah Teâla hazretleri ferman etti ki




    Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

    “Allah Teâla hazretleri ferman etti ki: “Ben Azimu’ş-Şân, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım.” Ebu Hureyre ilaveten dedi ki:

    “Dilerseniz şu ayet-i kerimeyi okuyun. (Mealen): “Yaptıklarına karşılık Allah katında onlar için göz aydınlığı olacak ne mükâfaatların saklandığını kimse bilemez” (Secde 17).

    Buhari, Bed’ü’l-Halk 8, Tefsir, Secde 1, Tevhid 35; Müslim, Cennet 2, (2824); Tirmizi, Tefsir, (3195).



    İşte biz suçlu toplumu böyle cezalandırırız




    Andolsun, sizden önceki nice nesilleri peygamberleri, kendilerine apaçık deliller getirdikleri hâlde (yalanlayıp) zulmettikleri vakit helâk ettik. Onlar zaten inanacak değillerdi. İşte biz suçlu toplumu böyle cezalandırırız.

    Sonra, nasıl davranacağınızı görelim diye, onların ardından yeryüzünde sizi onların yerine getirdik.

    (Yûnus 13-14)



    İslâm hidayeti nasip edilen




    “İslâm hidayeti nasip edilen ve yeterli miktarda maişeti olup, buna kanaat edene ne mutlu!”

    Tirmizi, Zühd 35, (2350).



    Neticede onlar zulümlerini sürdürürlerken




    Andolsun, biz, Nûh’u kendi kavmine peygamber olarak gönderdik. O da dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. Neticede onlar zulümlerini sürdürürlerken tûfan kendilerini yakalayıverdi.

    Biz de onu (Nûh’u) ve gemide bulunanları kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret kıldık.

    (Ankebût 14-15)





    Sanki dünyalar onun olmuştur




    Sizden kim nefsinden emin, bedeni sıhhatli ve günlük yiyeceği de mevcut ise sanki dünyalar onun olmuştur.

    Tirmizi, Zühd 34, (2347); İbnu Mâce, Zühd 9, (4141).



    İçlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar




    Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. (Bunlar savaşa katılmak zorunda değillerdir.) Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Kim de yüz çevirirse, onu elem dolu bir azaba uğratır.

    (Fetih 17)



    Kişinin cemaatle kıldığı namaz




    Kişinin cemaatle kıldığı namaz, evinde ve işyerinde kıldığı namazından yirmi beş kat daha sevablıdır. Çünkü, güzelce abdest alır, mescide gider. Bu gidişte gayesi sadece ve sadece namazdır. Her adım atışında bir derece yükseltilir, günahından da bini dökülür. Namazını kılınca, namazgahında kıldığı müddetçe melekler ona mağfiret duasında bulunur ve: “Allah’ım ona mağfiret et, Allah’ım ona rahmet et, Allah’ım onun tevbesini kabul et” derler. Bu kimseye, orada eza vermedikçe, hadeste bulunmadıkça böyle devam eder.”

    Ebu Hureyre radıyallahu anh’a: “Hadeste bulunması ne demek?” diye sorulmuştu: “Sesli veya sessiz yel bırakmadıkça!” diye açıkladı. “Sizden biri, namazı beklediği müddetçe namazdadır.”

    Buhari, Ezan 30, Salat 87, Büyü 49; Müslim, Mesacid 246, (649); Muvatta, Taharet 33, (1, 33); Ebu Davud, Salat 49, (559); Tirmizi, Salat 423, (603).





    Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım




    Bunların oradaki duaları, “Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım!”, aralarındaki esenlik dilekleri, “selâm”; dualarının sonu ise, “Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur” sözleridir.

    Eğer Allah, insanlara onların hemen hayra kavuşmayı istedikleri gibi, şerri de acele verseydi, elbette onların ecellerine hükmolunurdu. İşte biz, bize kavuşmayı ummayanları, kendi azgınlıkları içinde bocalar hâlde bırakırız.

    İnsana bir sıkıntı dokundu mu, gerek yan üstü yatarken, gerek otururken, gerekse ayakta iken (her hâlinde bu sıkıntıdan kurtulmak için) bize dua eder. Ama biz onun bu sıkıntısını ondan kaldırdık mı, sanki kendisine dokunan bir sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi geçer gider. İşte o haddi aşanlara, yapmakta oldukları şeyler, böylece süslenmiş (hoş gösterilmiş)tir.

    (Yûnus 10-12)



    Allah’ın senin hakkında takdir ettiği




    “Allah’ın emirlerini gözet ki, Allah da seni gözetip korusun. Allah’ın rızasını her işte önde tut ki, O’nu önünde bulasın. Bir şey isteyeceksen Allah’tan iste. Yardım dileyeceksen O’ndan dile. Ve bil ki; bütün bir ümmet toplanıp sana fayda temin etmeye çalışsalar. Ancak Allah’ın senin için takdir ettiği faydayı temin edebilirler. Yine eğer bütün ümmet, sana zarar vermeye kalksalar, ancak Allah’ın senin hakkında takdir ettiği zararı verebilirler. Çünkü artık kaderi yazan kalem yazmaz olmuş, yazıları değişmeyecek şekilde kesinleşmiştir.” (Tirmizi, Kıyamet, 59)



    Yeryüzünde vuku bulan veya başınıza gelen




    “Yeryüzünde vuku bulan veya başınıza gelen hiç bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir kitapta yazılı olmasın. Şüphesiz bu Allah’a göre kolaydır. Kaybettiklerinize aşırı üzülmeyiniz ve O’nun size verdikleriyle şımarmayasınız diye böyle yapmıştır.” (Hadid, 22-23)



    O, kullarının tevbesini kabul eden




    “O, kullarının tevbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir.” (Şûrâ, 25)



    Şaban ayının onbeşinci gecesi olduğu zaman




    “Şaban ayının onbeşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünü oruç tutun. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ (Keyfiyeti bizce meçhul bir halde) dünyaya en yakın göğe inerek (o andan) fecir oluncaya kadar: “Benden mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım. (Bir bela ile) mübtela olan yok mu, ona kurtuluş vereyim. Şöyle olan yok mu? Böyle olan yok mu?” buyurur.” (İbn Mâce, H. no: 1388)



    kıyâmet günü ümmetimin diğerlerinden daha çok




    “Gönderilen her peygambere, insanların îmâna gelmesine vesile olacak bir mûcize muhakkak verilmiştir. Bana verilen mûcize de Allah’ın gönderdiği Kur’ân-ı Kerîm’dir. Bu sebeple kıyâmet günü ümmetimin diğerlerinden daha çok olmasını ümîd ediyorum.” (Buhârî, İ’tisam, I)



    İnsanı yarattı ve ona açıklamayı öğretti




    “Rahmân (çok merhametli olan Allah), Kur’ân-ı öğretti. İnsanı yarattı ve ona açıklamayı öğretti.” (Rahmân, 1-4)



    Dalâlete düşmekten ve başkaları tarafından




    “Bismillâh! Allâh’a tevekkül ettim. Allâh’ım! Dalâlete düşmekten ve başkaları tarafından dalâlete sürüklenmekten, kaymaktan ve kaydırılmaktan, haksızlık yapmaktan ve haksızlığa uğramaktan, câhilce davranmaktan ve câhillerin davranışlarına muhâtap olmaktan Sana sığınırım.”

    (Ebû Dâvûd, Edeb, 102-103/5094; Tirmizî, Deavât, 35)



    Eğer sana bir hayır verirse




    “Eğer Allah seni bir zarar uğratırsa, onu kendisinden başka giderecek yoktur. Ve eğer sana bir hayır verirse, (bunu da geri alacak yoktur). Şüphesiz O her şeye kadirdir.” (En’âm, 17)



    O, dilediğini bağışlar dilediğine ceza verir




    Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. O, dilediğini bağışlar dilediğine ceza verir. Allah çok bağışlayandır çok merhamet edendir.

    (Fetih 14)



    Mutlaka melekler etraflarını sarar




    Ebü Müslim eI-Eğarr (rahimehullah) diyor ki: “Ben şehâdet ederim ki Ebü Hüreyre ve Ebü Said (radıyallâhu anhümâ) Resülullah (aleyhissalâtu vesselam)’in şöyle söylediğine şehâdet ettiler: “Bir cemaat oturup Allah’ı zikrederse, mutlaka melekler etraflarını sarar, AIlah’ın rahmeti onları bürür, üstlerine sekine iner ve Allah onları yanında bulunan (büyük melek)lere anar.”

    Müslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Daavât 7, (3375).



    Muhakkak ki rahmetim gazabıma galebe çalmıştır




    “Allah celle şânühü mahlukâtın olmasına hükmettiği zaman -Müslim’in rivâyetinde: “Allah mahlükâtı yarattığı zaman”- yanında bulunan Arş’ın gerisindeki bir kitaba şunu yazdı: “Muhakkak ki rahmetim gazabıma galebe çalmıştır.”

    Buhâri Tevhid 15 22 28 55 Bedi’ül’-Halk 1; Müslim Tevbe 14 (2751); Tirmizi Daavat 109(3537).)



    İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan




    İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.

    (Ankebut 2)



    Bana öyle bir amel emret ki




    “Ey Allah’ın Resülü dedim, bana öyle bir amel emret ki (yaptığım takdirde) Allah beni mükâfaatlandırsın.”

    “Sana dedi, orucu tavsiye ederim, zira onun bir eşi yoktur.”

    Nesâi, Sıyam 43, (4, 165).





    Allah, elbette kendisine iman edenleri de bilir




    İman edip de salih amel işleyenler var ya, biz onları mutlaka salihler (iyiler) arasına sokacağız.

    İnsanlardan öyleleri vardır ki, “Allah’a inandık” derler. Ama Allah uğrunda bir ezaya uğratılınca, insanlardan gördükleri baskı ve işkenceyi Allah’ın azabı gibi tutar. Andolsun, Rabbinden bir yardım gelecek olsa mutlaka, “Biz de sizinle beraberdik” derler. Allah, herkesin kalbinde olanı en iyi bilen değil midir?

    Allah, elbette kendisine iman edenleri de bilir ve elbette münafıkları da bilir.

    (Ankebut 9-11)



    Kulum, hakkımda nasıl bir zan yürütürse ben öyleyimdir




    Allah Teâla hazretleri diyor ki: “Kulum, hakkımda nasıl bir zan yürütürse ben öyleyimdir. O, beni zikredince ben onunla beraberim. O beni içinden geçirirse, ben de onu içimden geçiririm. O, beni bir cemaat içerisinde anarsa, ben de onu, onunkinden daha hayırlı bir cemaatte anarım. O, bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim.”

    Buhâri, Tevhid 50; Müslim, Zikr 2, (2675); Tirmizi, Daavât 142, (3598).



    Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu




    Bedevîlerin (savaştan) geri bırakılanları sana, “Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu; Allah’tan bizim için af dile” diyecekler. Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: “Allah, sizin bir zarara uğramanızı dilerse, yahut bir yarar elde etmenizi dilerse, O’na karşı kimin bir şeye gücü yeter? Hayır, Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”

    (Ey münafıklar!) Siz aslında, Peygamberin ve inananların bir daha ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu, sizin gönüllerinize güzel gösterildi de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak eden bir kavim oldunuz.

    Kim Allah’a ve Peygambere inanmazsa bilsin ki, şüphesiz biz, inkârcılar için alevli bir ateş hazırladık.

    (Fetih 11-13)



    Bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça




    Hiçbir kul, ben kendisine ailesinden, malından ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça tam manasıyla iman etmiş olamaz.

    (Müslim, İman: 69)



    Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi




    Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.

    (Nahl Suresinin 116. Ayeti)



    Benim, sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir




    Alimin abide üstünlüğü, benim, sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir. buyurdu. Sonra Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdular: Allah, melekleri, göklerin ve yerlerin halkı, hatta yuvalarındaki karıncalar ve hatta balıklar, insanlara hayır (faydalı şey) öğreten kişiye dua ederler.

    (Tirmizi,ilim 19,2825)



    Yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için




    Hepinizin dönüşü ancak O’nadır. Allah, bunu bir gerçek olarak va’detmiştir. Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra, iman edip salih ameller işleyenleri adaletle mükâfatlandırmak için onu (yaratmayı) tekrar eder. Kâfirlere gelince, inkâr etmekte olduklarından dolayı, onlar için kaynar sudan bir içki ve elem dolu bir azap vardır.

    O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona menziller takdir edendir. Allah, bunları (boş yere değil) ancak gerçek ile (hikmeti gereğince) yaratmıştır. O, âyetlerini, bilen bir topluma ayrı ayrı açıklamaktadır.

    (Yunus 4-5)



    Kim ilim taleb ederse




    “ Kim ilim taleb ederse, bu işi, geçmişteki günahlarına kefaret olur.” (Tirmizi, İlim 2)



    Verdiği sözden dönen kendi aleyhine dönmüş olur




    (Ey Muhammed!) Şüphesiz biz seni bir şâhit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.

    Ey insanlar! Allah’a ve Peygamberine inanasınız, ona yardım edesiniz, ona saygı gösteresiniz ve sabah akşam Allah’ı tespih edesiniz diye (Peygamber’i gönderdik.)

    Sana bîat edenler ancak Allah’a bîat etmiş olurlar.(2) Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Verdiği sözden dönen kendi aleyhine dönmüş olur. Allah’a verdiği sözü yerine getirene, Allah büyük bir mükâfat verecektir.

    Dipnot (2) “Bîat”, el tutuşup söz vermek demektir. Âyette, Hudeybiye’de müslümanların, Hz. Peygamber’e bağlılık göstereceklerine, gerektiğinde onunla birlikte savaşacaklarına dair söz vermeleri kastedilmektedir. Bu olay, İslâm tarihinde “Bey’atu’r-Rıdvan” diye anılır.

    (Fetih 8-10)



    Üç yerde lezzet ve haz duymakta ileri gidin




    Resûlullah Sallallahu Aleyhi Vessellem buyurdular ki:

    “Üç yerde lezzet ve haz duymakta ileri gidin:

    Namazda

    Kur’an okuma esnasında

    Allah’ı anarken.”

    (Salih b. Beflir el-Mürri)



    Kendileri için büyük bir mükafat olduğunu




    Gerçekten bu Kur’an (insanlara) en doğru olan yolu gösterir salih ameller işleyen mü’minlere de kendileri için büyük bir mükafat olduğunu müjdeler.

    (İsra 9)





    Yerine sadaka vermem ona kefaret olur mu




    Ebu Hureyre (r.a.)’tan rivayet edilmiştir:

    “Bir adam Resulullah (s.a.s.)’e

    “Babam ölüp ardında mal bıraktı ve hiçbir vasiyette de bulunmadı. Yerine sadaka vermem ona kefaret olur mu?” diye sordu.

    Resulullah (s.a.s.) “Evet olur” diye cevap verdi.”

    [Müslim (5/73) Neseî (2/129) İbn Mâce (2/160)]



    Fakat şeytan onlara amellerini




    Allah’a yemin olsun ki; senden önceki ümmetlere (resûller) göndermiştik. Fakat şeytan onlara amellerini süslü gösterdi. Artık o gün onların dostu o (şeytan) olacaktır. Onlar için elîm azap vardır.

    (Nahl – 63)



    Benim hakkımda en çok korktuğunuz şey nedir




    Süfyan İbnu Abdillah radıyallahu anh anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü dedim, uyacağım bir amel tavsiye et bana!” şu cevabı verdi:

    “Rabbim Allah’tır de, sonra doğru ol!”

    “Ey Allah’ın Resûlü dedim tekrar. Benim hakkımda en çok korktuğunuz şey nedir?” Eliyle dilini tutup sonra: “İşte şu!” buyurdu.”

    Tirmizi Zühd 61, (2412).



    hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz




    O, hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz. (Yaptığı iyiliği) ancak yüce Rabbinin rızasını istediği için (yapar). (1)

    Elbette kendisi de hoşnut olacaktır.

    Dipnot (1) Rivayete göre, Hz. Ebubekir, Bilâl-i Habeşî’yi efendisinden satın alıp hürriyetine kavuşturunca müşrikler, “Ebubekir, Bilâl’den gördüğü bir iyilik karşılığında onu âzâd etti” demişlerdi. Bu âyetler işte bu olay üzerine inmiştir.

    (Leyl 19-21)



    Ey Allah’ın Resûlü! dedik, mü’min korkak olur mu?




    Safvân İbnu Süleym radıyallahu anh anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü! dedik, mü’min korkak olur mu?”

    “Evet!” buyurdular. “Pekiyi cimri olur mu?” dedik, yine:

    “Evet!” buyurdular. Biz yine:

    “Pekiyi yalancı olur mu?” diye sorduk. Bu sefer: “Hayır!” buyurdular.”

    Muvatta, Kelâm 19, (2, 990).





    Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır




    Güneşe ve onun aydınlığına andolsun,

    Onu izlediğinde Ay’a andolsun,

    Onu ortaya çıkardığında gündüze andolsun,

    Onu bürüdüğünde geceye andolsun,

    Göğe ve onu bina edene andolsun,

    Yere ve onu yayıp döşeyene andolsun,

    Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

    Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.

    (Şems 1-10)



    Bilakis zenginlik göz tokluğuyladır




    “Zenginlik mal çokluğuyla değildir. Bilakis zenginlik göz tokluğuyladır.”

    Buhari, Rikak 15; Müslim, Zekât 120, (1051); Tirmizi, Zühd 40, (2374).



    Cehenneme yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez




    Cehenneme yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.

    Şüphesiz bize düşen sadece doğru yolu göstermektir.

    Şüphesiz ahiret de dünya da bizimdir.

    Sizi alevler saçan ateşe karşı uyardım.

    O ateşe, ancak yalanlayıp yüz çeviren en bedbaht kimse girer.

    Temizlenmek için malını hayra veren en muttekî (Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır.

    (Leyl 11-18)





    Güvercinin peşine düşüp onunla eğlenen




    Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir güvercinin peşine düşüp onunla eğlenen bir adam görmüştü: “Bir şeytan bir şeytaneyi takip ediyor!” buyurdular.”

    Ebu Dâvud, Edeb 65, (4940); İbnu Mâce, Edeb 44, (3765).​



    İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan




    İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.

    (Ankebut 2 )







    İnsanların hidâyetine vesîle olacak




    “Gönderilen her peygambere, insanların hidâyetine vesîle olacak bir mûcize muhakkak verilmiştir. Bana verilen de Allâh’ın bana vahyettiği kelâm nev’inden olan Kur’ân-ı Kerîm’dir. Bu sebeple kıyâmet günü ümmetimin diğer ümmetlerden sayıca daha çok olmasını ümîd ediyorum.” (Buhârî, İ’tisam 1, Fedâilü’l-Kur’ân 1; Müslim, Îmân, 279)



    Mucizeler ancak Allah’ın katındadır




    “«Ona Rabbinden (başkaca) mucizeler indirilmeli değil miydi?» derler. De ki: Mucizeler ancak Allah’ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım. Kendilerine okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmemiş mi? Elbette iman eden bir kavim için onda rahmet ve ibret vardır.” (Ankebût, 50-51)



    Mutlaka melekler etraflarını sarar




    Ebü Müslim eI-Eğarr (rahimehullah) diyor ki: “Ben şehâdet ederim ki Ebü Hüreyre ve Ebü Said (radıyallâhu anhümâ) Resülullah (aleyhissalâtu vesselam)’in şöyle söylediğine şehâdet ettiler: “Bir cemaat oturup Allah’ı zikrederse, mutlaka melekler etraflarını sarar, AIlah’ın rahmeti onları bürür, üstlerine sekine iner ve Allah onları yanında bulunan (büyük melek)lere anar.”

    Müslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Daavât 7, (3375).



    Açılıp aydınlandığı zaman gündüze andolsun




    (Ortalığı) bürüdüğü zaman geceye andolsun,

    Açılıp aydınlandığı zaman gündüze andolsun,

    Erkeği ve dişiyi yaratana andolsun ki,

    Şüphesiz sizin çabalarınız elbette çeşit çeşittir.

    Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah’a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.

    Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.

    (Leyl 1-10)



    Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.




    Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.

    O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.

    (Alâk 3-5)



    İstikamet üzere olun




    “İstikamet üzere olun. (Bunun sevabını) siz sayamazsınız. Şunu bilin ki, en hayırlı ameliniz namazdır. (Zâhirî ue bâtînî temizliği koruyarak) abdestli olmaya ancak mü’min riayet eder.”

    Muvatta, Tahâret 36, (1, 34); İbnu Mâce, Tahâret 4, (277).



    Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır.




    Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır.

    Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.

    Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.

    Ancak Rabbine yönel ve yalvar.

    (İnşirâh 5-8)





    Allah, peygamberlerin cesetlerini çürütmeyi toprağa yasaklamıştır




    “Günlerinizin en üstünü Cuma günüdür. O gün bana çok salât ve selâm getirin. Çünkü sizin salât ve selâmlarınız bana sunulur.”“Ey Allah’ın Elçisi, sen ölüp de senden bir iz kalmadıktan sonra, salât ve selâmlarımız sana nasıl sunulur?” diye sordular. Peygamberimiz buyurdu ki:“Allah, peygamberlerin cesetlerini çürütmeyi toprağa yasaklamıştır.”

    (Ebû Davud, Salât: 201.)



    Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik




    Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.

    Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.

    Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükâfat vardır.

    (Ey insan!) Böyle iken, hangi şey sana hesap ve cezayı yalanlatıyor?

    Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?

    (Tin 4-8)



    Benim misâlimle sizin misâliniz




    “Benim misâlimle sizin misâliniz, şu temsile benzer: Bir adam var ateş yakmış. Ateş etrafı aydınlatınca, pervaneler (gece kelebekleri) ve aydınlığı seven bir kısım hayvanlar bu ateşe kendilerini atmaya başlarlar. Adamcağız onları kurtarmaya (mâni olmaya) çalışır. Ancak hayvanlar galebe çalarak çoklukla ateşe atılırlar. Ben (tıpkı o adam gibi) ateşe düşmemeniz için belinizden yakalıyorum, ancak siz ateşe ateşe koşuyorsunuz”

    Buhârî, Rikâk 26, Enbiya 40; Müslim, Fezâil 17, (2284); Tirmizî, Emsâl 7, (2877).



    Yaratan Rabbinin adıyla oku




    Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı.

    (Alâk 1-2 )



    getirdiklerimi tekzip edip yalanlayanları göstermektedir




    “Benim misalimle Cenab-ı Hakk’ın benimle göndermiş bulunduğu şeyin misâli şu adamın misali gibidir: “Bir adam kendi kavmine gelip: “Ben gözlerimle düşman ordusunu gördüm, tehlikeyi haber veriyorum, tedbir alın!” der. Kavminden bir kısmı tavsiyesine uyup, geceleyin, telaşa düşmeden oradan uzaklaşır. Bir kısmı da bu haberciyi yalanlar ve yerinden ayrılmaz. Ancak sabahleyin ordu onları yakalar ve imha eder. İşte bu temsil bana itaat edip getirdiklerime uyanlarla, bana isyan edip Cenab-ı Hakk’tan getirdiklerimi tekzip edip yalanlayanları göstermektedir.”

    Buhârî, Rikak 26; Müslim, Fezâil 15, (2283).



    Yer yüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı




    Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman,

    İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır.

    Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir.

    O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır.

    Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.

    Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.

    (Zilzâl 1-8)



    Kendini nasıl buluyorsun?




    Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ölmek üzere olan bir gencin yanına girmişti. Hemen sordu:

    “Kendini nasıl buluyorsun?”

    “Ey Allah’ın Resûlü, Allah’tan ümidim var, ancak günahlarımdan korkuyorum” diye cevap verdi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da şu açıklamayı yaptı: “Bu durumda olan bir kulun kalbinde (ümit ve korku) birleşti mi Allah o kulun ümid ettiği şeyi mutlak verir ve korktuğu şeyden de onu emin kılar.”

    Tirmizî, Cenâiz 11, (983); İbnu Mâce, Zühd 31, (4261).



    Hiç şüphesiz buna kendisi de şahittir.




    Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.

    Hiç şüphesiz buna kendisi de şahittir.

    Hiç şüphesiz o, mal sevgisi sebebiyle çok katıdır.

    Acaba o bilmiyor mu ki, kabirlerde bulunanlar çıkarıldığı ve kalplerdeki ortaya konulduğu zaman, işte o gün onların Rabbi kendilerinin her hâlinden mutlaka haberdardır.

    (Âdiyât 1-11)





    Evleniniz! Zira ben, diğer ümmetlere karşı




    “Nikah benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimle amel etmezse benden değildir. Evleniniz! Zira ben, diğer ümmetlere karşı siz(in çokluğunuz) ile iftihar edeceğim. Kimin maddi imkanı varsa hemen evlensin. Kim maddi imkan bulamazsa (nafile) oruç tutsun. Çünkü oruç, onun için şehveti kırıcıdır.”

    Kutubusitte.6527



    Mal toplayan ve onu durmadan sayan




    Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline!

    O, malının, kendisini ebedîleştirdiğini sanır.

    Hayır! Andolsun ki o, Hutâme’ye atılacaktır.

    Hutame’nin ne olduğunu sen ne bileceksin?

    O, Allah’ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir.

    Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları hâlde) ateş onların üzerine kapatılacaktır.

    (Hümeze 1-9)



    Senin uğurunu kendi ağzından işittik




    Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm hoşuna giden bir kelime işitince: (“Âmin!”; “Dediğin çıksın!”; “Allah muradını versin!” manasında olmak üzere): “Senin uğurunu kendi ağzından işittik!” buyururlardı.”

    Ebu Davud, Tıbb 24, (3917).



    Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı




    Rabbinin, fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi?

    Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?

    Üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar atan sürü sürü kuşlar gönderdi. Nihayet onları yenilmiş ekin yaprakları hâline getirdi.

    (Fil 1-5)



    Hutame’nin ne olduğunu sen ne bileceksin




    Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline!

    O, malının, kendisini ebedîleştirdiğini sanır.

    Hayır! Andolsun ki o, Hutâme’ye atılacaktır.

    Hutame’nin ne olduğunu sen ne bileceksin?

    O, Allah’ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir.

    Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları hâlde) ateş onların üzerine kapatılacaktır.

    (Hümeze 1-9 )



    Allah indinde günlerin en büyüğü




    “Allah indinde günlerin en büyüğü Kurban bayramı günüdür, bunu, fazilette Nefr günü (teşrik günlerinin ikinci günü) takib eder.”

    Ebu Davud, Menasik 19, (1765).



    Şüphesiz biz sana Kevseri verdik




    Şüphesiz biz sana Kevseri verdik.

    O Halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes.

    Doğrusu sana buğzeden, soyu kesik olanın ta kendisidir. (1)

    Dipnot : (1) Hz. Peygamberin oğlu Kâsım vefat edince, münafıklardan Âs b. Vâil Hz. Peygamber hakkında, “Bırakın şu soyu kesik adamı. Ölünce unutulup gidecek” demişti. Bunun üzerine bu sûre inmiştir.

    (Kevser 1-3)



    Karnı üzerine yatmış bir adam




    Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm karnı üzerine yatmış bir adam görmüştü; hemen müdahale edip: “Bu Allah Teâla Hazretlerinin sevmediği bir yatıştır!” buyurdular.”

    Tirmizî, Edeb 21, (2769).



    Kadınlara karşı hayırhah olun




    “Kadınlara karşı hayırhah olun. Çünkü onlar sizin yanınızda esirler gibidirler. Onlara iyi davranmaktan başka bir hakkınız yok, yeter ki onlar açık bir çirkinlik işlemesinler. Eğer işlerlerse yatakta yalnız bırakın ve şiddetli olmayacak şekilde dövün. Size itaat ederlerse haklarında aşırı gitmeye bahane aramayın. Bilesiniz, kadınlarınız üzerinde hakkınız var, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakkı var. Onlar üzerindeki hakkınız, yatağınızı istemediklerinize çiğnetmemeleridir. İstemediklerinizi evlerinize almamalarıdır. Bilesiniz onların sizin üzerinizdeki hakları, onlara giyecek ve yiyeceklerinde iyi davranmanızdır.”

    Tirmizi, Tefsir Tevbe, (3087).



    Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.




    De ki: “Ey Kâfirler!”

    “Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem.”

    “Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz.”

    “Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk edecek değilim.”

    “Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz.”

    “Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.”

    (Kâfirûn 1-6)



    Yeryüzünde, mâsiyet veya sıla-i rahmi koparıcı olmamak




    “Yeryüzünde, mâsiyet veya sıla-i rahmi koparıcı olmamak kaydıyla Allah’tan bir talepte bulunan bir Müslüman yoktur ki Allah ona dilediğini vermek veya ondan onun mislince bir günahı affetmek suretiyle icabet etmesin. ”

    Tirmizî, Daavât 126, (3568).



    O, tövbeleri çok kabul edendir




    Allah’ın yardımı ve fetih (Mekke fethi) geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O’ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir.

    (Nasr 1-3)



    Nefsim kudret elinde olan




    “Nefsim kudret elinde olan Allâh’a yemin olsun ki; sizden biriniz, ben kendisine anasından, babasından, evlâdından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadıkça hakikî mânâda îmân etmiş olamaz.” (Buhârî, Îman, 8)



    Müminlere kendi canlarından daha




    “Peygamber, müminlere kendi canlarından daha yakındır…” (Azhâb, 6)



    Bu dâhâ şerli, dâhâ kötü




    Hz. Enes (radıyallâhu anh): “Resülullah (aleyhissâlâtu vesselâm) ayakta içmeyi yasakladı” demişti. Kendisine:

    “Ya yemek? (Bu husustaki hüküm nedir)” diye soruldu.

    “Bu dâha şiddetle yâsâktır!” dedi veya şöyle dedi.

    “Bu dâhâ şerli, dâhâ kötü!”

    Müslim, Eşribe 113. (2024); Tirmizî, Eşribe 11, (1880); Ebü Dâvud, Eşribe 13, (3717).



    Yarattığı şeylerin kötülüğünden




    De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”

    (Felak 1-5 )



    Yürüme sırasında geride kalır




    “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) yürüme sırasında geride kalır, (kafileye kavuşturmak için) zayıf hayvanı sürer, üzerindekini terkisine alır ve onlara dua ederdi.”

    Ebü Dâvud, Cihâd 103, (2639).



    İnsanların kalplerine vesvese veren




    De ki: Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanlarn Rabbine, insanların Melikine, insanların İlahına sığınırım.

    (Nas 1-6)



    Temiz şeylerinden kim ne tasadduk ederse




    “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Temiz şeylerinden kim ne tasadduk ederse -ki Allah sadece temizi kabul eder- Rahman onu sağ eliyle alır -ki O’nun her iki eli de sağdır- bu sadaka bir tek hurma bile olsa, O, Rahman’ın avucunda dağdan daha iri oluncaya kadar büyür, tıpkı sizin bir tayı veya bir boduğu büyütmeniz gibi (O da sadakanızı büyütür).”

    Buhari, Zekat 8; Müslim, Zekat 63, (1014); Muvatta, Sadakat 1, (2, 995); Tirmizi, Zekat 28, (661); Nesai, Zekat 48, (5, 57); İbnu Mace, 28, (1842).



    Boynunda bükülmüş hurma liflerinden




    Ebû Leheb’in elleri kurusun. Zaten kurudu.

    Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.

    O, bir alevli ateşe girecektir.

    Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip olduğu hâlde sırtında odun taşıyarak karısı da (o ateşe girecektir). (1)

    Dipnot : (1) Ebu Leheb, Hz. Peygamberin amcası olmasına rağmen ona düşmanlık edenlerin en başında geliyordu. Karısı Ümmü Cemil de bu düşmanlığında kocasına katılır, hatta zaman zaman dikenli çalılar taşıyıp Hz. Peygamberin geleceği yollara dökerdi. Sûrede, bunların hem bu düşmanlıkları, hem de bu yüzden uğrayacakları azap dile getirilmektedir.

    (Tebbet 1-5)



    Sizden biri, hoşuna gitmeyen kötü bir rüya




    “Rüya Allah’tandır. Hulm (sıkıntılı rüya) şeytandandır. Öyle ise, sizden biri, hoşuna gitmeyen kötü bir rüya (hulm) görecek olursa sol tarafına tükürsün ve ondan Allaha istiâze etsin (sığınsın). (Böyle yaparsa şeytan) kendisine asla zarar edemiyecektir.”

    Buharî Tıbb 39, Bed’ü’l-Halk 11, Tà’bir 3, 4, 10,14, 46; Müslim, Rüya 5, (2262); Muvatta 1, (2, 957); Tirmizî, Rüya 4, (2288); Ebu Dâvud, Edeb 96, (5021).



    Yedi göğü tabaka tabaka yaratandır




    Hükümranlık elinde olan Allah, yücedir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.

    O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.

    O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun?

    Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin hâlde sana dönecektir.

    (Mülk 1-4)



    Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir




    De ki: “O, Allah’tır, bir tektir.”

    “Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)”

    O’ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir).”

    “Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”

    (İhlas 1-4)



    Sanki dünyalar onun olmuştur




    “Sizden kim nefsinden emin, bedeni sıhhatli ve günlük yiyeceği de mevcut ise sanki dünyalar onun olmuştur.”

    Tirmizi, Zühd 34, (2347); İbnu Mâce, Zühd 9, (4141).



    Beni bir gün zikreden veya bir makamda




    “Allahu Teâlâ hazretleri şöyle seslenir: “Beni bir gün zikreden veya bir makamda benden korkan kimseyi ateşten çıkarın!”

    Tirmizî, Cehennem 9, (2597).



    Onlardan ortada olanlar vardır




    Sonra biz, o kitabı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere (Muhammed’in ümmetine) miras olarak verdik. Onlardan kendine zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar vardır. Yine onlardan Allah’ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır. İşte bu büyük lütuftur.

    Onlar, Adn cennetlerine girerler. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Oradaki elbiseleri de ipektir.

    Şöyle derler: “Hamd, bizden hüznü gideren Allah’a mahsustur. Şüphesiz Rabbimiz çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.”

    “O, lütfuyla bizi kalınacak yurda yerleştirendir. Bize orada bir yorgunluk dokunmaz. Bize orada usanç da gelmez.”

    (Fâtır 32-35)



    Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun




    Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

    “Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?”

    “Allah ve Resûlü daha iyi bilir!” dediler. Bunun üzerine:

    “Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!” açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam:

    “Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)” dedi. Aleyhissalatu vesselam:

    “Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir.”

    Ebu Davud, Edeb 40, (4874); Tirmizi, Birr 23, (1935); Müslim, Birr 70, (2589).





    Kitap ehlinden inkâr edenler ile




    Kitap ehlinden inkâr edenler ile Allah’a ortak koşanlar, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar (küfürden) ayrılacak değillerdi.

    Bu delil, tertemiz sahifeleri okuyan, Allah tarafından gönderilen bir peygamberdir.

    O sahifelerde dosdoğru hükümler vardır.

    Kendilerine kitap verilenler, ancak kendilerine o apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.

    Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.

    (Beyyine 1-5)





    İşte o gün zorlu bir gündür.




    O Sûr’a üfürüldüğü zaman var ya,

    İşte o gün zorlu bir gündür.

    Kâfirler için (hiç de) kolay değildir.

    (Müddessir 8-10)



    İflâs edenin yanında malını aynen




    “Bir kimse, iflâs edenin yanında malını aynen bulmuş ise, bu mala o, herkesten daha ziyâde hak sâhibidir.”

    Buharî, İstikrâz 14; Müslim, Müsâkat 22, ( 559); Muvatta, Büyü 42, (2, 678); Tirmizî, Büyü 36, (1262); Ebu Dâvud, Büyü 76, (3519-3520, 3522); Nesâî, Büyü 95, (7, 311); İbnu Mâce, Ahkâm 26, (2358, 2359).



    Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık




    Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.

    (Hucurât 13)



    Bir erkek hanımına bir defada




    “Bir erkek hanımına bir defada “Sen üç talakla boşsun!” dese, bu bir talâk sayılır.”

    Ebu Davud, Talak 10, (2197).





    Bana cinlerden bir topluluğun




    (Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik de ona inandık. Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”

    “Doğrusu Rabbimizin şanı çok yücedir; ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk.”

    (Cin 1-3)



    Bir sefere üç kişi beraber çıkınca




    “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Bir sefere üç kişi beraber çıkınca birini emîr (başkan) yapsınlar.”

    Ebü Dâvud, Cihâd 87, (2609).



    Biz bu Kur’an’da insanlara her türlü




    De ki: “Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler.”

    89. Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu ancak inkârda direttiler.

    (İsrâ 88-89)



    Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar




    “Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar geri çevrilmez: Bunlar: Recebin ilk Cuma gecesi, Şabanın on beşinci gecesi, Cuma geceleri, Ramazan Bayramı gecesi, Kurban bayramı gecesi.” (Camiu’s-Sagîr, c. III, s. 454.)



    Kimde bu hasletler bulunursa




    “Dört haslet vardır; kimde bu hasletler bulunursa o kimse halis münafıktır. Kimde de bunlardan biri bulunursa, onu bırakıncaya kadar kendinde nifaktan bir haslet var demektir: Emanet edilince hiyanet eder, konuşunca yalan söyler, söz verince sözünde durmaz, husûmet edince haddi aşar.”

    Buhâri, İman 24, Mezâlim 17, Cizye 17; Müslim, İman 106, (58); Ebu Dâvud, sünnet 16, (4688); Tirmizi, İman 14, (2634); Nesâi, İman 20, (8, 116).



    Onu rahmetimizin içine soktuk




    Biz, Lût’a da bir hikmet ve bir ilim verdik ve onu çirkin işler yapan memleketten kurtardık. Gerçekten onlar kötü bir toplum idiler, fasık (Allah’ın emrinden çıkan kimseler) idiler.

    Onu rahmetimizin içine soktuk. Çünkü o, gerçekten salih kimselerdendi.

    (Ey Muhammed!) Nûh’u da hatırla. Hani o daha önce dua etmişti de biz onun duasını kabul ederek, kendisini ve ailesini o büyük sıkıntıdan (tufandan) kurtarmıştık.

    Âyetlerimizi yalanlayanlara karşı ona yardım etmiştik. Şüphesiz onlar kötü bir toplumdu. Bu yüzden biz de onları topyekûn suda boğduk.

    (Enbiyâ 74-77)



    Sana vahyettiğimiz kitap




    (Ey Muhammed!) Sana vahyettiğimiz kitap (Kur’an), kendinden öncekini tasdik eden hak kitaptır. Şüphesiz Allah (kullarından) hakkıyla haberdardır. Onları hakkıyla görür.

    (Fâtır 31)



    Kim bunu korursa Allah onunla




    “Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semâda bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalık bağı) Rahmân’dan bir bağdır. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bağı) kurar, kim de koparırsa, Allah da ondan (rahmet bağını) koparır.”

    Tirmizi, Birr 16, (1925); Ebü Dâvud, Edeb 66, (4941).



    Misafirlik üç gündür




    “Misafirlik üç gündür. Bundan fazlası sadakadır.”

    Ebu Dâvud, Et’ime 5, (3749).



    O gün birtakım yüzler vardır ki




    Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.

    O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar,

    Gülerler, sevinirler.

    O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler.

    Onları bir siyahlık bürür.

    İşte onlar, kâfirlerdir, günaha dalanlardır.

    (Abese 33-42)





    Rab olarak Allah’ı, din olarak İslâm’ı




    “Kim: ‘Rab olarak Allah’ı, din olarak İslâm’ı, Resûl olarak Hz. Muhammed’i seçtim (ve onlardan memnun kaldım)’ derse cennet ona vâcip olur”.

    Ebu Dâvud, Salât 361, (1529).





    İnsana nimet verdiğimizde




    İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirip yan çizer. Kendisine şer dokununca da umutsuzluğa düşer.

    De ki: “Herkes kendi yapısına uygun işler görür. Rabbiniz, en doğru yolda olanı daha iyi bilir.”

    Sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir.”

    (İsrâ 83-85)





    Ameller niyetlere göredir




    “Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır. Öyleyse kimin hicreti Allah’a ve Resülüne ise, onun hicreti Allah ve Resülünedir. Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa veya nikâhlanacağı bir kadına ise, onun hicreti de o hicret ettiği şeyedir.”

    Buhâri, Bed’ü’l-Vahy 1, Itk 6, Menâkıbu’l-Ensâr 45, Nikâh 5, Eymân 23, Hiyel 1; Müslim, İmâret 155, (1907); Ebu Dâvud, Talâk 11, (2201); Tirmizi, Fedâilu’I-Cihâd 16, (1647); Nesâî, Tahâret 60, (1, 59, 60)



    Allah’ın kitabını öğrenip okumaya devam edenler




    ‘Allah’ın kitabını öğrenip okumaya devam edenler, namazı dos doğru kılanlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık bağışta bulunanlar kat’iyen zarar etmeyecek bir kazanç umarlar. Çünkü Allah onların mükâfatını eksiksiz verir.’

    (Fâtır Sûresi, 29-30)



    Şüphesiz biz Nûh’u kavmine




    Şüphesiz biz Nûh’u kavmine “Kendilerine elem dolu bir azap gelmeden önce kavmini uyar” diye peygamber olarak gönderdik.

    Nûh şöyle dedi: “Ey kavmim! Şüphesiz ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım.”

    “Allah’a ibadet edin. O’na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vakte kadar ertelesin. Şüphesiz Allah’ın belirlediği vakit gelince ertelenmez. Keşke bilseydiniz.”

    Nûh şöyle dedi: “Ey Rabbim! Gerçekten ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim.” Fakat benim davetim ancak onların kaçışını artırdı.”

    (Nuh 1-6)



    Suyu deve gibi bir solukta içmeyin




    “Suyu deve gibi bir solukta içmeyin. İki-üç solukta (dinlene dinlene) için. Su içerken besmele çekin. Bitirince de Allâh’a hamdedin.”

    Tirmizî Eşribe 13 (1886).





    Onların bu işlerini sen kendilerine




    Babalarına şöyle dediler: “Ey babamız! Yûsuf hakkında bize neden güvenmiyorsun? Hâlbuki biz onun iyiliğini isteyen kişileriz.”

    “Yarın onu bizimle beraber gönder de gezip oynasın. Şüphesiz biz onu koruruz.”

    Babaları, “Doğrusu onu götürmeniz beni üzer, siz ondan habersiz iken onu kurt yer, diye korkuyorum.”

    Onlar da, “Andolsun biz kuvvetli bir topluluk iken onu kurt yerse (o takdirde) biz gerçekten hüsrana uğramış oluruz” dediler.

    Yûsuf’u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de ona, “Andolsun, (senin Yûsuf olduğunun) farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine haber vereceksin” diye vahyettik.

    (Yusuf 11-15)



    koyun güden bir çobanın




    “Rabbin, koyun güden bir çobanın, bir dağın zirvesine çıkıp namaz için ezan okuyup sonra da namaz kılmasından hoşlanır ve AIIah Teâlâ hazretleri şöyle der: “Benim şu kuluma bakın! Ezan okuyor, namaz kılıyor, yani benden korkuyor. Kasem olsun, kulumu affettim ve onu cennetime dahil ettim.”

    Ebü Dâvud, Salât 272, (1203); Nesâî, Ezân 26, (2, 20).





    İki topluluğun karşılaştığı gün




    İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları, şeytan ancak yaptıkları bazı hatalardan dolayı yoldan kaydırmak istemişti. Ama yine de Allah onları affetti. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).

    Ey iman edenler! Kardeşleri sefere veya savaşa çıktığında onlar hakkında, “Onlar bizim yanımızda olsalardı, ölmezlerdi ve öldürülmezlerdi” diyen inkârcılar gibi olmayın. Allah, bunu (bu düşünceyi) onların kalplerine bir hasret (yarası) olarak koydu. Allah, yaşatır ve öldürür. Allah, yaptıklarınızı görmektedir.

    Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah’ın bağışlaması ve rahmeti onların topladıkları (dünyalıkları)ndan daha hayırlıdır.

    ( Âl-i İmrân, 155-157 )



    Kim tavla oyunu oynarsa




    “Kim tavla oyunu oynarsa elini domuz kanına bulamış gibi olur”

    Müslim, Şi’r 10, (2260); Ebu Dâvud, Edeb 64, (4939).



    İşte bunlar doğru yolda olanların ta kendileridir.




    Bilin ki, aranızda Allah’ın elçisi bulunmaktadır. Eğer o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize güzel göstermiş; inkârı, fasıklığı ve (İslâm’ın emirlerine) karşı çıkmayı da çirkin göstermiştir. İşte bunlar doğru yolda olanların ta kendileridir.

    Allah, kendi katından bir lütuf ve nimet olarak böyle yaptı. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir

    (Hucurât 7-8)





    Her iki derece arasında




    “Cennette yüz derece vardır. Her iki derece arasında yüz yıl(lık yürüme mesafesi) vardır.”

    Tirmizi, Cennet 4, (2531).





    Doğruluk ve esenlik içinde




    De ki: “Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver.”

    De ki: “Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkûmdur.”

    Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır.

    (İsra 80-82 )



    İslâm hidayeti nasip edilen




    “İslâm hidayeti nasip edilen ve yeterli miktarda maişeti olup, buna kanaat edene ne mutlu!”

    Tirmizi, Zühd 35, (2350).



    Gecenin bir kısmında da uyanarak




    Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud’a ulaştırsın.

    (İsra 79)



    Sizden birinizin kapısının önünden




    “Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve bu nehirde hergün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiç kir kalır mı, ne dersiniz?”

    “Bu hal, dediler, onun kirlerinden hiçbir şey bırakmaz!” Aleyhissalâtu vesselâm:

    “İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah onlar sayesinde bütün hataları siler” buyurdu.”

    Buhâri, Mevâkît 6; Müslim, Mesâcid 282, (666); Tirmizî, Emsâl 5, (2872); Nesâî, Salât 7, (1, 231); Muvatta, Sefer 91, (1,174).





    Sana vahyettiğimizden başkasını bize




    Onlar, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için az kalsın seni ondan şaşırtacaklardı. (Eğer böyle yapabilselerdi) işte o zaman seni dost edinirlerdi.

    Eğer biz sana sebat vermiş olmasaydık, az kalsın onlara biraz meyledecektin.

    İşte o zaman sana, hayatın da, ölümün de katmerli acılarını tattırırdık. Sonra bize karşı kendine hiçbir yardımcı bulamazdın.

    (İsra 73-75 )



    Onun hakkında sual külfetine girmeyiniz




    “Helâl, Allah Teâla hazretlerinin kitabında helal kıldığı şeydir. Haram da Allah Teâla Hazretlerinin kitabında haram kıldığı şeydir. Hakkında sükût ettiği şey ise affedilmiştir. Onun hakkında sual külfetine girmeyiniz.”

    Rezin tahric etmiştir. Tirmizi, Libas 6, (1726); İbnu Mace, Et’ime 60, (3367).



    Ben de buna şahitlik edenlerdenim




    Andolsun, daha önce de İbrahim’e doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini verdik. Biz zaten onu biliyorduk.

    Hani o, babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti.

    “Babalarımızı bunlara ibadet ediyor bulduk” dediler.

    İbrahim, “Andolsun, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz” dedi.

    “Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen bizimle eğleniyor musun?” dediler.

    İbrahim, dedi ki: “Hayır! Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir. O, bunları yaratandır ve ben de buna şahitlik edenlerdenim.”

    (Enbiya 51-56 )



    Her ne amel üzere olursa olsun




    “Kim Allah’tan başka ilâh olmadığına Allah’ın bir ve şeriksiz olduğuna ve Muhammed’in onun kulu ve Resûlu (elçisi) olduğuna, keza Hz. İsâ’nın da Allah’ın kulu ve elçisi olup, Hz. Meryem’e attığı bir kelimesi ve kendinden bir ruh olduğuna, keza cennet ve cehennemin hak olduğuna şehâdet ederse, her ne amel üzere olursa olsun Allah onu cennetine koyacaktır.”

    Buhârî, Enbiya 47; Müslim, İmân 46, (28); Tirmizî, İmân 17, (2640).



    Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir




    Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmanına teslim etmez. Din kardeşinin ihtiyacını karşılayanın, Allah da ihtiyacını karşılar. Müslüman’dan bir sıkıntıyı giderenin Allah da kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir.

    Buhari, Mezalim, 3



    Yeryüzünde böbürlenerek yürüme




    Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin

    (İsrâ, 37)



    Bizi ve bizden önce gelip geçmiş




    Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş mümin kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Muhakkak ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin.

    (Haşr 10)



    Kıyamet gününde haklar




    Kıyamet gününde haklar sahiplerine mutlaka verilecektir. Hatta boynuzsuz koyun için, boynuzlu koyundan kısas alınacaktır.

    Müslim, Birr 60



    Fayda vermeyen ilimden




    Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, huşu duymayan kalpten, kabul olunmayan duadan, doymayan nefisten sana sığınırım.

    Müslim, Zikir,73



    Rabbini, içinden yalvararak




    Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam zikret ve gafillerden olma.

    (Araf, 205 )



    Bir kimse bir atiyyede bulunur




    “Bir kimse bir atiyyede bulunur veya bir hibede bulunursa, sonradan atiyye ve hibesinden rücü etmesi ona helal olmaz, sadece baba çocuğuna yaptığı bağıştan dönebilir.”

    Bir rivayette: “Atiyye veya hibesinden dönen, kusmuğuna dönen köpek, gibidir” denmiştir.”

    Ebu Dâvud, Büyü’ 83, (3539); Tirmizî, Büyü’ 52, (1299); Nesâî, Hibe 2, (6, 265); İbnu Mâce, Hibe 2, (2377).



    Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek




    Eğer siz (Uhud’da) bir yara aldıysanız, şüphesiz o topluluk da (Müşrikler de Bedir’de) benzeri bir yara almıştı. İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. (Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne.) Allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. Allah, zalimleri sevmez.

    Bir de Allah, iman edenleri arındırmak ve küfre sapanları mahvetmek için böyle yapar.

    Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?

    (Âl-i İmrân, 140-142)



    Yalan yere yemin ederse




    “Kim, (mahkeme gereği, yapması icabeden) bir yeminde yalan yere yemin ederse bu yemini sebebiyle cehennemdeki yerini hazırlamış olur.”

    Ebu Dâvud, Eymân 1, (3242).





    Onlar Kıyamet gününde kendilerinin




    “Onlar Kıyamet gününde kendilerinin yüklerini (günahlarını) tamamen yüklendikten başka, bilgisizce saptırdıkları kimselerin yüklerinden bir kısmını da yükleneceklerdir. Dikkat! Taşıyacakları bu yükler ne kötüdür!”

    (Nahl: 25)



    İlim öğrenmek için yola çıkan




    İlim öğrenmek için yola çıkan kimse dönünceye kadar Allah yolundadır.

    Tirmizi, İlim 2, (2649)





    Şüphesiz zulmedenler için




    Şüphesiz zulmedenler için (önceki müşrik) arkadaşlarının azap payı gibi payları vardır. Artık azabımı acele istemesinler.

    Uyarıldıkları günlerinden dolayı vay o inkâr edenlerin hâline!

    (Zariyat 59-60)



    Âdemoğlu için iki vâdi dolusu mal olsaydı




    “Âdemoğlu için iki vâdi dolusu mal olsaydı, mutlaka bir üçüncüyü isterdi. Âdemoğlunun iç boşluğunu ancak toprak doldurur. Allah tevbe edenleri affeder.”

    Buhârî, Rikâk 10; Müslim, Rikak 116, (1048); Tirmizî, Zühd 27, (2338).



    Yeryüzünde gezin dolaşın da




    Sizden önce(ki milletlerin başından) nice olaylar gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezin dolaşın da yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu bir görün.

    Bu (Kur’an), insanlar için bir açıklama, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir hidayet ve bir öğüttür.

    Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.

    (Âl-i İmrân, 137-139 )



    Ey insanların Rabbi! Sıkıntıyı gider




    Allah’ım, ey insanların Rabbi! Sıkıntıyı gider, şifa ver. Şifayı veren ancak sensin. Senin vereceğin şifadan başka şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, hastalık nedir bırakmasın.

    Buhârî, Tıb,37



    Allah’a ve Resûlüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin




    Allah’a ve Resûlüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.

    (Enfâl, 46)



    Ben kimin iki sevdiğini almışsam




    Allah Teâla hazretleri şöyle demiştir: “Ben kimin iki sevdiğini almışsam ve o da sevabını umarak sabretmişse, ona cennet dışında bir mükafaat vermeye razı olmam.”

    Tirmizi, Zühd 58, (2403).



    Ellerinizin altında bulunanlar




    İnkâr edenlerin (Allah’ı) yeryüzünde âciz bırakacaklarını sanma! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeridir o!

    Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (köleleriniz) ve sizden henüz bulûğ çağına ermemiş olanlar, günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza girecekleri zaman) sizden izin istesinler. Bu üç vakit sizin soyunup dökündüğünüz vakitlerdir. Bu vakitlerin dışında (izinsiz girme konusunda) ne size, ne onlara bir günah vardır. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. Allah, âyetlerini size işte böylece açıklar. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

    Çocuklarınız erginlik çağına geldiklerinde, kendilerinden öncekilerin izin istedikleri gibi izin istesinler. İşte Allah âyetlerini size böyle açıklar. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

    (Nur 57-59 )



    Kendisine iki beraet yazılır




    “Kim kırk gün, iftitah tekbirini kaçırmadan cemaatle namaz kılarsa, kendisine iki beraet yazılır; ateşten beraet, nifaktan beraet.”

    Tirmizi, Salat 178, (241).



    İman edip de salih ameller işleyenlere




    Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.

    Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Resûle itaat edin ki size merhamet edilsin

    (Nur 55-56 )



    Ademoğlunun şu üç şey dışında




    Ademoğlunun şu üç şey dışında (temel) hakkı yoktur: İkamet edeceği bir ev, avretini örteceği bir elbise, katıksız ekmek ve su.

    Tirmizi, zühd 30, (2342).





    Aralarında hüküm vermek için




    Aralarında hüküm vermek için Allah’a (Kur’an’a) ve Resûlüne davet edildiklerinde, mü’minlerin söyleyeceği söz ancak, “işittik ve iman ettik” demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

    Kim Allah’a ve Resûlüne itaat eder, Allah’tan korkar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, işte onlar başarıyı elde edenlerin ta kendileridir.

    Münâfıklar, sen kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka savaşa çıkacaklarına dair en ağır bir şekilde Allah’a yemin ettiler. De ki: “Yemin etmeyin. Sizden istenen güzelce itaat etmektir. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”

    “Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin” de. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki ona yüklenen sorumluluğu ancak ona ait; size yüklenen görevin sorumluluğu da yalnızca size aittir. Eğer ona itaat ederseniz doğru yola erersiniz. Peygambere düşen ancak apaçık bir tebliğdir.

    (Nur 51-54 )





    Kardeşinin gıyabında dua eden




    Kardeşinin gıyabında dua eden hiçbir mü’min yoktur ki melek de: ‘Bir misli de sana olsun’ demesin.

    Hadis-i Şerif ,Müslim, Zikr 86,88



    Allah da güzel davranışta bulunanları




    O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.

    Âl-i imrân sûresi – 134



    Diri ile ölünün misali gibidir




    İçerisinde Allah zikredilen evlerin misali ile içerisinde AIIah zikredilmeyen evlerin misâli, diri ile ölünün misali gibidir.

    Buhâri, Daavât 66; Müslim, Salâtü’l-Müsâfırin 211, (779).



    Ne yerlerinden kalkmaya güçleri yetti




    Âd kavminde de ibretler vardır. Hani onların üzerine köklerini kesen rüzgârı göndermiştik.

    Üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu kül ediyordu.

    Semûd kavminde de ibretler vardır. Hani onlara, “Bir süreye kadar faydalanın bakalım” denmişti.

    Derken Rablerinin emrinden uzaklaşıp azmışlardı. Bu yüzden bakınıp dururken kendilerini yıldırım çarpıvermişti.

    Artık, ne yerlerinden kalkmaya güçleri yetti, ne de başkasından yardım görebildiler.

    (Zariyat 41-45 )



    Kime ilme müstenid olmayan bir fetva verilmişse




    Kime ilme müstenid olmayan bir fetva verilmişse, bunun günahı ona fetva verene aittir. Kim, bir kardeşine, gerçeğin başka olduğunu bile bile, farklı bir irşadda bulunursa ona ihanet etmiş olur.”

    Ebu Dâvud, İlm 8, (3657).



    Her şey O’na muhtaçtır




    De ki: “O, Allah’tır, bir tektir.”

    “Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)”

    O’ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir).”

    “Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”

    (İhlas 1-4 )



    Allah’tan ona bir noksanlık vardır




    Kim bir yere oturur ve orada Allah’ı zikretmez (ve hiç zikretmeden kalkar) ise AIIah’tan ona bir noksanlık vardır. Kim bir yere yatar, orada AIIah’ı zikretmezse, ona AIIah’tan bir noksanlık vardır. Kim bir müddet yürür ve bu esnada Allah’ı zikretmese, Allah’tan ona bir noksanlık vardır.

    Ebü Davud Edeb 31. (4856) 107,(5059); Tirmizi, Daavat 8, (33 77); Hadisin metni Ebü Davud’a aittir. Sondaki ziyade İbnu Hibbân’ın Mevârid’inden alınmadır (2319).



    Aralarında hüküm vermesi için




    (Münâfıklar), “Allah’a ve peygambere inandık ve itaat ettik” derler. Sonra da onların bir kısmı bunun ardından yüz çevirirler. Hâlbuki onlar inanmış değillerdir.

    Aralarında hüküm vermesi için Allah’a (Kur’an’a) ve peygambere çağırıldıkları zaman, bir de bakarsın ki içlerinden bir grup yüz çevirmektedir.

    Ama gerçek (verilen hüküm) kendi lehlerinde ise, boyun eğerek ona gelirler.

    Kalplerinde bir hastalık mı var, yoksa şüphe ve tereddüde mi düştüler? Yoksa Allah ve Resûlünün kendilerine karşı zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, işte onlar asıl zalimlerdir.

    (Nur 47-50 )



    Çocuğa yedi yaşındayken




    “Çocuğa yedi yaşındayken namaz kılmayı öğretiniz. On yaşına bastığı halde kılmazsa, cezalandırınız.”

    Ebü Davüd, Salat 26; Tirmizî, Mevakît 182





    O ise kuvvetine güvenerek yüz çevirdi




    Mûsâ kıssasında da ibret vardır. Hani biz onu açık bir delil ile Firavun’a göndermiştik.

    O ise kuvvetine güvenerek yüz çevirdi ve “Bu bir büyücü veya delidir” dedi.

    Bunun üzerine biz de kendisini ve ordularını yakalayıp denize attık. O ise (pişman olmuş), kendini kınıyordu.

    (Zariyat 38-40 )



    Eğer fazla malını Allah yolunda




    “Ey âdemoğlu! Eğer fazla malını Allah yolunda harcarsan bu senin için daha hayırlıdır, kendine saklarsan senin için zararlıdır. Kefâf (yeterli miktar) sebebiyle levm edilmezsin.

    (Harcamaya), bakımları üzerinde olanlardan başla. Üstteki el (yani veren), alttaki elden (yani alandan) daha hayırlıdır.”

    Müslim, Zekât 97, (1036), Tirmizi, Zühd 32, (2344).



    Orada, elem dolu azaptan korkacaklar




    İbrahim, onlara: “O hâlde asıl işiniz nedir ey elçiler?” dedi.

    Onlar şöyle dediler: “Biz suçlu bir kavme (Lût’un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik.”

    Orada (Lût’un yöresinde) bulunan mü’minleri çıkardık.

    Zaten orada bir ev halkından başka müslüman bulamadık.

    Orada, elem dolu azaptan korkacaklar için bir ibret bıraktık.

    (Zariyat 31-37 )





    Sana karşı gelmemek hususunda




    “Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeğe geldikleri zaman, biatlarını kabul et ve onlar için Allah’tan mağfiret dile…”



    İnsanın sahip olabileceği nimetlerin en hayırlısı




    ”En güzel dünya nimeti, insanın sahip olabileceği nimetlerin en hayırlısı: Zikreden dil, şükreden kalp ve insanın iman doğrultusunda (müslümanca) yaşamasına yardımcı olan kadındır..”

    (Hadis-i Şerif /Tirmizî, Birr 13)



    Güzel ahlaktan daha ağır basan




    “Kıyâmet günü, mü’minin mizanında güzel ahlaktan daha ağır basan bir şey yoktur. Allah Teâla hazretleri, çirkin düşük söz ve davranış) sahiplerine buğzeder.”

    Tirmizî, Birr 62, (2003, 2004); Ebu Dâvud, Edeb 8, (4799);



    Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için




    Ey inananlar! Allah’ı çokça zikredin. Ve O’nu sabah-akşam tesbih edin.

    Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O’dur. Melekleri de size istiğfar eder. Allah, müminlere karşı çok merhametlidir.

    Kendisine kavuştukları gün, Allah’ın onlara iltifatı, “selâm” dır. Allah onlara çok değerli mükâfat hazırlamıştır.

    Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.

    Allah’ın izniyle, bir davetçi ve nûr saçan bir kandil olarak (gönderdik).

    ( Ahzab 41-46)



    Adn cennetinde, cennetliklerle




    “Gümüşten iki cennet vardır. Kapları ve içinde bulunan diğer şeyleri de gümüştendir. Altından iki cennet vardır, kapları ve içlerinde bulunan diğer eşyaları da hep altındandır. Adn cennetinde, cennetliklerle Rablerini görmeleri arasında Allah’ın veçhindeki rıdâu’l-kibriyadan (büyüklük perdesinden) başka bir şey yoktur.”

    Buhari, Tefsir, Rahman 1, 2, Bedu’l-Halk 8, Tevhid 24; Müslim, İman 180, (296); Tirmizi, Cennet 3, (2530).



    Ey kalpleri hâlden hâle çeviren




    Ey kalpleri hâlden hâle çeviren Allahım, kalbimi dinin üzere sabit kıl.

    Tirmizî, Deavât,124



    Kalbinde hardal tanesi kadar




    “Kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunan bir kimse cehenneme girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse de cennete girmez.”

    Müslim, İman 147; Ebu Dâvud, Edeb 29. (4091); Tirmizi, Birr 61, (1999).



    Ağırlanan misafirlerinin haberi




    İbrahim’in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi? (Bunlar meleklerdi.)

    Onlar İbrahim’in yanına girmişler, selam vermişlerdi. İbrahim de selamı almış, içinden, “Bunlar, yabancılar” demişti.

    Hemen ailesinin yanına giderek semiz bir dana (kebabını) getirmiş,

    Onların önüne koyup “Yemez misiniz?” demişti.

    Derken onlardan korkmaya başladı. “Korkma” dediler ve ona bilgin bir oğlan çocuğu müjdelediler.

    Karısı çığlık atarak geldi. Elini yüzüne çarparak: “Ben kısır bir kocakarıyım!” dedi.

    Onlar: “Bu böyledir. Rabbin söylemiştir. O, hikmet sahibidir, bilendir” dediler.

    (Zariyat 24-30 )



    Issız çöllerdeki serap gibidir ki




    İnkâr edenlere gelince, onların amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su
    goldmaster sg2100 disegc motorlu 110 cm çanakla 90 East den 34.5 West kadar 46 adet uydu dreambox hd 800 se orijinal
    4 sabit antenle humax 5400 ze

    Uydular.90.85.74.70.68.66.62.60.54.53/52.5/52.50.46.45.42.39.36.33.32.31.30.28.26.23.21.19.16.13.10.9.7.5.3.1.dogu
    34.30.22.20.15.14.8.7.4.3.01. batı

  7. #1627

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    CÜMLETEN ALLAH RAZI OLSUN ABİM

  8. #1628

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    “Güneşin doğduğu her yeni günde kişiye, her bir mafsalı için bir sadaka vermesi gerekir. İki kişi arasında adâlet yapman bir sadakadır. Kişiye hayvanını yüklerken yardım etmen bir sadakadır. Güzel söz sadakadır, namaza gitmek üzere attığın her adım sadakadır. Yoldan rahatsız edici bir şeyi kaldırıp atman sadakadır.”

    [Buhârî, Cihâd 72, 128, Sulh 33; Müslim, Müsâfirîn 84, (720), zekât 56, (1009)]
    goldmaster sg2100 disegc motorlu 110 cm çanakla 90 East den 34.5 West kadar 46 adet uydu dreambox hd 800 se orijinal
    4 sabit antenle humax 5400 ze

    Uydular.90.85.74.70.68.66.62.60.54.53/52.5/52.50.46.45.42.39.36.33.32.31.30.28.26.23.21.19.16.13.10.9.7.5.3.1.dogu
    34.30.22.20.15.14.8.7.4.3.01. batı

  9. #1629

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden kıldı.” (Şuarâ Sûresi, 21)
    goldmaster sg2100 disegc motorlu 110 cm çanakla 90 East den 34.5 West kadar 46 adet uydu dreambox hd 800 se orijinal
    4 sabit antenle humax 5400 ze

    Uydular.90.85.74.70.68.66.62.60.54.53/52.5/52.50.46.45.42.39.36.33.32.31.30.28.26.23.21.19.16.13.10.9.7.5.3.1.dogu
    34.30.22.20.15.14.8.7.4.3.01. batı

  10. #1630

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Kim Allâh Teâlâ’nın rızâsı için bir derece tevâzû gösterirse, bu sebeple Allâh onu bir derece yükseltir. Kim de Allâh’a karşı bir derece kibir gösterirse, Allâh da onu bu sebeple bir derece alçaltır, netîcede onu esfel-i sâfilîne (aşağıların aşağısına) atar.”
    (İbn-i Mâce, Zühd, 16)
    goldmaster sg2100 disegc motorlu 110 cm çanakla 90 East den 34.5 West kadar 46 adet uydu dreambox hd 800 se orijinal
    4 sabit antenle humax 5400 ze

    Uydular.90.85.74.70.68.66.62.60.54.53/52.5/52.50.46.45.42.39.36.33.32.31.30.28.26.23.21.19.16.13.10.9.7.5.3.1.dogu
    34.30.22.20.15.14.8.7.4.3.01. batı

Sayfa 163/204 İlkİlk ... 63113138153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173188 ... SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •