SERDAR YILDIRIM FABL HÝKAYELERÝ
ÞANSSIZ KÖYLÜNÜN ÞANSI
Köylünün birinin hiç þansý yokmuþ. Doðuþtan þanssýzmýþ. Ýþleri ters gidermiþ. Günlerce uðraþmýþ, tarlasýný kazmýþ, tohum atmýþ. Sonbahar yaðmurlarý baþlamýþ ama çevredeki tarlalara yaðmur yaðmasýna karþýn, þanssýz köylünün tarlasýna bir damla yaðmur düþmemiþ. Köylü çaresiz dereden taþýma suyla tarlasýný sulamýþ.
Mart ayýnda hava ýsýnmýþ, güneþ çýkmýþ, tarlalarda ekinler boy atmaya, sebzeler olgunlaþmaya, aðaçlar çiçek açmaya baþlamýþ. Bu yalancý bahar uzun sürmemiþ, aniden yaðan dolu tarlalarý alt üst etmiþ. Tahmin ettiðiniz gibi, þanssýz köylünün tarlasýna dolu yaðmamýþ, o da bol ürünü, þu yokluk zamanýnda iyi bir fiyata satarak zengin olmuþ.
Þansým yok diye dövünme, þanslýyým diye sevinme. Devran döner ve öyle bir gün gelir ki, þansým yok diyen sevinir, þanslý dövünür.

-----------------------------------------------------------
DOMUZUN AÞKI
Genç bir erkek domuz, genç bir diþi domuza âþýk olmuþ. Ona aþkýný anlatmýþ ve aþkýna karþýlýk bulmuþ. Bir gün genç domuz, bir kutu çamur hediye götürerek diþi domuzu babasýndan istemeye gitmiþ. Diþi domuzun babasý bir kutu çamuru az bulmuþ ve içinde çamur banyosu yapabileceði kadar geniþ bir çamur havuzu istemiþ.
Genç domuz, babanýn bu isteðini karþýlayýp, diþi domuzla evlenmiþ. Dört ay sonra on tane yavrusu olan genç evliler, dededen izin alarak, yavrularýyla birlikte çamur havuzunda yuvarlanmýþlar. Bu çamur, onlarýn derilerindeki parazitlerden kurtulmalarýný saðlarmýþ. Böylece saðlýklý ve zinde olmuþlar.
Sanma ki anneler ve babalar gençlerin kötülüklerini isterler. Onlar, þunu bunu istedi diye kýzýlmaz. Böylece bazý þeylerin geri dönüþümü kolaylaþýr.

-----------------------------------------------------------
KURDUN TÝLKÝYE OYUNU HAZIRLADI SONUNU
Kurdun biri tilkinin maðarasýný elinden almak için, yalancýktan kavga çýkarmýþ. Bunun üzerine tilki kurdu dövünce, kurt aðlayarak aslanýn huzuruna çýkýp olanlarý anlatmýþ ve tilkinin kendisini döverek, maðarasýný sahiplendiðini söylemiþ. Kurda inanan aslan maðarayý tilkiden alarak kurda vermiþ ve tilkiyi ormandan kovmuþ.
Tilki bunun altýnda kalýr mý, ona boþuna kurnaz dememiþler. Ormaný terk edip giderken, kurdun aslanýn tahtýnda gözü olduðunu etrafa yaymýþ. Bunu duyan aslan kurdu yakalayýp öldürmüþ, maðarayý tilkiye geri vermiþ ve tilkiyi yardýmcýsý yapmýþ.
Birine tuzak kurmak istiyorsan vazgeç, alelacele kazdýðýn derin olmayan çukura o basar, çýkar ama sen onun kazdýðý derin çukura bastýðýnda bir daha çýkamazsýn.

-----------------------------------------------------------
ODUNCUNUN ÝKÝ KIZI
Oduncunun iki kýzý varmýþ. Kýzlardan biri zengin ama gönlü fakirle, diðeri fakir ama gönlü zenginle evlenmek istermiþ. Sonunda bu kýzlar muratlarýna ermiþler ve istedikleri gibi birer koca bulmuþlar.
Zengin olan katý yürekli ve cimri, fakir olan yufka yürekli ve eli açýkmýþ. Zenginle evlenen kýzýn kocasý paraya acýmýþ, karýsýna yýllarca elbise almamýþ, cebine beþ kuruþ koymamýþ. Fakirle evlenen kýzýn kocasý paraya acýmamýþ, her sene bir elbise almýþ, cebine kuruþlarý koymuþ.
Zenginle evlendim diye sevinme, fakirle evlendim diye yerinme. Bu iþ kýsmet iþi, zengin olsun, fakir olsun, evleneceðin olmalý er kiþi.

-----------------------------------------------------------
KEDÝLER VE FARELER
Ýki katlý villanýn iyi kalpli ama uykucu bir kedisi varmýþ. Villanýn sahibi olan adam ve karýsý sabah erkenden bürolarýna gidince bütün gün yan gelip yatarmýþ.
Bir gün buraya anne fare ile dört yavrusu gelmiþ. Salonun köþesine yuvalarýný hazýrlayýp, mutfaktan yiyecek aþýrmaya baþlamýþlar.
Günler geçip gittikçe fareler burasýný çok sevmiþler ama kediye bir türlü ýsýnamamýþlar. Kendilerine nazik davranan, yiyeceklerin yerini gösteren kediyi sonunda kovmuþlar. Villa sahibi, bakmýþ kedi gitmiþ, yerine Canavar adýnda bir kedi satýn almýþ. Canavar, býrak farelerin mutfaða gitmesine, burunlarýný yuvadan çýkarmasýna izin vermemiþ.
Yavrularýyla birlikte aç kalan anne fare bir fýrsatýný bulup villadan kaçmýþ ve iyi kalpli ama uykucu kediyi ormandaki bir kulübede bulmuþ. Ona durumu anlatmýþ, af dilemiþ ama kedi kesinlikle geri dönmemiþ. Daha sonra yavrularýný yanýna alan anne fare, gözyaþlarý içinde, villadan ayrýlmýþ. Ýyi kalpli ama uykucu kediyi ne kadar sevdiðini hep yavrularýna anlatmýþ.

-----------------------------------------------------------
BAL ARISI VIZ VIZ
Bal arýsý výz výz uçarken, bir evin duvarýna çarpýp, yere düþmüþ. Bir süre baygýn kaldýktan sonra kendine gelmiþ. Sað tarafýnda büyük bir acý hissetmiþ. Kanadý yerinde yokmuþ. Anlamýþ ki kopmuþ. Kanadýný arayýp bulmuþ ama yerine takamamýþ. Bu duruma çok üzülmüþ. Kopan sað kanadýný sol kanadýnýn altýna kýstýrmýþ. Ormana doðru yürümüþ. Onu bu halde gören birkaç arý yanýna gelmiþ. Výz výz, kanadým, demiþ; arýlar, kanatçý baba, demiþler. Kanatçý baba, karþý daðda yaþar. Daða git, onu bul, kanadýný yerine takar.
Výz výz daða çýkmýþ, kanatçý babayý bulmuþ. Bal arýsý kanatçý baba, výz výzýn kanadýný yerine takmýþ. Výz výz çok sevinmiþ, kanatçý babayý öpmüþ. Sevincinden yerinde duramamýþ, havalara uçmuþ.

-----------------------------------------------------------
KRAL VE ÝKÝ EJDERHA
Vaktiyle çok yüksek surlarý olan ve bir kral tarafýndan yönetilen bir þehir devleti varmýþ. Halk huzur içinde yaþýyormuþ. Günlerden bir gün ormandan gelen iki ejderha þehrin giriþ kapýsýnýn sað ve sol yanýna oturmuþlar. Kendilerine her gün birer insanýn kurban olarak verilmesini yoksa þehri yýkacaklarýný söylemiþler. Kral, baþ vezirin itirazýna karþýn, ejderhalarýn isteðini kabul etmiþ ve her gün iki insaný ejderhalara vermiþ. Sonradan ejderhalar isteklerini giderek arttýrarak beþer insana kadar çýkarmýþlar. Þehir halký giderek azalmaya baþlamýþ.
Gece baskýnýyla ejderhalarý yok edelim, diyerek ilk günden beri kralýn baþýný aðrýtan baþ vezir þehirden kaçarak kurtulmuþ. Þehirde son kalan insan olan kral ise, ejderhalara yem olmuþ.
Sen kral bile olsan önerilere kulak as. Önerilere kulak asmazsan, öneriyi yapan kaçar gider, sen ise, kaçamaz yakalanýrsýn.

-----------------------------------------------------------
SÝMÝTÇÝ MAYMUN VE YABAN DOMUZU AÝLESÝ
Bir maymun varmýþ. Ormanda simit satarmýþ. Ýyi kalpliymiþ ama fakirmiþ. Bir gün bu maymuna kaldýrýmda yürürken, yolda aþýrý hýzla giden ve virajý alamayan genç yaban domuzunun kullandýðý motosiklet çarpmýþ.
Çarpmanýn þiddetiyle maymunun kafasý bir binanýn duvarýna çarpmýþ. Çok kan kaybeden maymunu hastaneye kaldýrmýþlar ve ameliyata almýþlar. Ýki ay komada kalan maymun nihayet kendine gelmiþ. Bir ay kadar daha hastanede yatan ve hastane koridorlarýnda gezmeye baþlayan maymun mahkemeye çaðrýlýp sanýk sandalyesine oturtulunca ne yapacaðýný bilememiþ. Motorda hasar býraktý diye, genç yaban domuzu ve ailesi tarafýndan mahkemeye verilmiþ.
Mahkemede, yaban domuzu ailesinin avukatý, maymunu suçlamýþ. Maymun, yarasý iyileþmediði ve beyninde hasar olmasý sebebiyle konuþma zorluðu çektiði için, kendini savunamamýþ.
Hâkim, maymunu suçlu bulmuþ. Bunun üzerine maymun, yaban domuzu ailesine, avukata ve hâkime yalvarmýþ, aðlamýþ, gözyaþý dökmüþ. Sonunda maymunun haline acýyan yaban domuzu ailesi, þikâyetini geri almýþ ve hâkim de, maymunu serbest býrakmýþ.

-----------------------------------------------------------
CESUR TAVÞAN
Kral aslan sarayda yapýlacak toplantýya bazý hayvanlarýn liderlerini çaðýrmýþ. Bunlar kaplanlarýn, tavþanlarýn, kurtlarýn, geyiklerin, ayýlarýn ve domuzlarýn liderleriymiþ. Kral aslan toplantýnýn yapýlacaðý gün nezle olduðu için toplantýya katýlamamýþ ama bir genelge yayýnlamýþ. Bu genelgede katýlýmcýlarýn aralarýndan oy birliðiyle bir baþkan seçmelerini ve bu baþkanýn kendisine vekalet etmesini istemiþ. Vekilin alacaðý kararlar benim kararým sayýlýr, demiþ.
Seçimde tavþanlarýn lideri cesur tavþan oylarýn büyük çoðunluðunu alarak baþkan seçilmiþ. Bu tavþan geceyarýsý ormanýn derinliklerinde yalnýz gezecek kadar korkusuzmuþ. Onun cesaretine saygý duyan panterler, leoparlar karanlýkta cesur tavþaný görünce saklanýp geçip gitmesini beklerlermiþ. Cesur tavþanýn ilk iþi toplantýya katýlanlarla birlikte giderek tahtý ele geçirmek olmuþ. Kral aslan baðlanarak zindana atýlmýþ. Cesur tavþan kral olmuþ ve uzun yýllar boyunca ordusuyla birlikte diðer ormanlara saldýrmýþ, pek çok can almýþ.
Kral olmadan önce savaþa karþý olan cesur tavþanýn bu derece baþkalaþmasý, deðiþime uðramasý, can almasý, cesurken zalim olmasý yaþanmamýþ deðildir. Prens kral olur, þehzade padiþah olur, deðiþir. Hele hele çobanýn hükümdar olup da diðer ülkelere saldýrmasý, taþ üstünde taþ, gövde üstünde baþ býrakmamasý açýklanamaz bir faciadýr.

-----------------------------------------------------------
KUKLACI
Köy, kasaba, þehir demeden gezip dolaþan ve kukla oynatarak insanlarý eðlendiren bir kuklacý varmýþ. Kuklacý oyun bittiðinde þapkasýný uzatýr, seyircilerden para toplarmýþ ama para veren az olurmuþ. Kukla oynatýrken devleþen kuklacýnýn neþeli hali, oyun bitince üzgün bir hal alýr, baþý önde seyir meydanýndan ayrýlýrmýþ. Az önce onu alkýþlayanlar, acýyarak bakarmýþ.
Bir gün bu kuklacý bir kasabada kukla oynatýrken, açlýktan baþý dönmüþ, gözleri kararmýþ, düþüp kafasýný taþa çarpmýþ ve oracýkta ölmüþ. Olanlarý oyunun bir parçasý sanan seyirciler, kuklacýyý çýlgýnca alkýþlamýþlar. Seyretmeye beþ yüz kiþinin geldiði kuklacýnýn cenazesinde beþ kiþi varmýþ.
Yol kenarlarýnda kukla oynatan, gitar çalan, þarký söyleyen sokak sanatçýlarý görürseniz boþ geçmeyin, onlara para verin. Sanat parayla satýn alýnmaz ama aç karnýna da sanat yapýlmaz, bunu unutmayýn.

-----------------------------------------------------------
KURBAÐALAR
Eski zamanlarda bir dere kenarýnda yüzlerce kurbaða yaþýyormuþ. Bu kurbaðalar neþeliymiþ, güler yüzlüymüþ. Savaþ nedir bilmez, barýþ içinde yaþarlarmýþ. Bir gün bu dere kenarýna hayalperest bir kurbaða gelmiþ. Nana adýndaki bu kurbaða devamlý olarak hayal görürmüþ ve gördüðü hayalleri gerçekmiþ gibi anlatýrmýþ. Nana kýsa zamanda kendine pek çok yandaþ bulmuþ. Yandaþlarýyla birlikte ayaklanmýþ ve kendine inanmayanlara karþý savaþýp, onlarý yenmiþ. Böylelikle onlarca kurbaðanýn caný pahasýna hükümdarlýðýný ilan etmiþ. Nana tahta oturur oturmaz kurbaðalara neþelenmeyi, güler yüzlü olmayý yasaklamýþ. Onlarýn üstünde baský kurmuþ, yediklerine, içtiklerine karýþýr olmuþ.
Maþumu adýndaki genç bir kurbaða Nana'nýn fikirlerini anlamsýz bulmuþ. Kurbaðalarýn en üstün canlý varlýklar olduðu düþüncesi üstüne yaþam felsefesini kurmuþ. Kýsa zamanda kendine pek çok yoldaþ bulmuþ.
Günlerden bir gün Maþumu'nun yoldaþlarý Nana'nýn yandaþlarýyla savaþmýþlar ve onlarý yenmiþler. Sonraki yýllarda kurbaðalar, özgür düþünce sistemini kurmuþlar, her çeþit konuda fikir ileri sürüp, yorum yapmýþlar. Yokmuþ öyle, böyle düþün, þöyle düþünme. Kim kimin özgür düþünme yeteneðine pranga vurabilir? Kim kimin yaþantýsýna karýþabilir? Böylelikle kurbaðalar mutlu bir þekilde yaþantýlarýný sürdürmüþler.

Yazan: Serdar Yýldýrým

- - - Mesaj Otomatik Olarak Birleþtirilmiþtir - - -




ZÜRAFA ÝLE KARINCA
Zürafa ile karýnca arkadaþ olmuþlar. Zürafalarýn ses telleri yokmuþ, konuþamazlarmýþ ama bu zürafa konuþuyormuþ: " Sen ne diyorsun arkadaþ? Dünyada insan nüfusu çok fazla. Yedi milyar kadar var. Orta ölçekli bir þehir nüfusu üç milyon. "
Zürafa konuþmasýný bitirince karýnca baþlamýþ anlatmaya: " Yedi milyar insan çok az. Dünyadaki karýncalarýn toplamý sekiz yüz milyardan fazla. Bir þehir üç milyon diyorsun. Ýçinde benim de yaþadýðým orta boy bir karýnca yuvasý beþ metre derinliðinde ve on iki metre eninde sekiz milyon karýncayý barýndýrýyor. Karýncalar dünyadaki karada yaþayan canlýlarýn toplamýndan daha çoktur. "
Zürafa: " Biz zürafalar ise, uzun boyluyuz ama sayýmýz azdýr. Dünyadaki zürafalarý toplasan yirmi bin etmez. Nedeni az ürememizden. Yavru zürafalarýn büyümesi yýllar alýr. Aslanlardan baþka düþmanýmýz yoktur. Maðaramýz, evimiz yoktur. Tabi siz toprak altýnda yaþadýðýnýz için türlü tehlikelerden uzaksýnýz. "
Karýnca: " Neden? Karýncalarýn hiç mi düþmaný yok sanýyorsun. Bir karýncayiyen yuvanýn baþýna çöreklense birkaç yüz karýnca yemeden gitmez. Uzun, ip gibi dili yapýþkanlýdýr ve her dilini aðzýna çekiþte pek çok karýnca yakalar. "
Zürafa: " Bak karýnca, benim dilim de uzundur. "
Zürafa yanýndaki aðacýn üst dallarýnda durmakta olan karýncaya dilini göstermiþ. Zürafanýn kýrk santimetre boyundaki uzun dilini gören karýnca hayretler içinde kalmýþ ve bir an boþ bulunarak aþaðý düþmüþ. Karýncanýn düþüþünü çaresizlik içinde seyreden zürafa birkaç adým geri gitmiþ. Saða sola bakýnmýþ. Karýnca aðacýn alt dallarýna, yapraklarýna mý takýldý, yoksa yere, çimenlerin arasýna mý düþtü belli deðilmiþ. Üstüne basarým, karýncaya bir zarar veririm diye arayamamýþ. Zürafa daha sonra yürüyüp gitmiþ.
Birkaç gün sonra zürafa o aðacýn yanýndan geçiyormuþ. Bir ses duyunca baþýný çevirmiþ, ayný karýnca, ayný dalýn üstünde duruyormuþ. Seslenen oymuþ.
Karýnca: " Zürafa, baksana buraya. Öyle geçip gidiyorsun. Ýki gündür buradayým. Ben yere düþtükten sonra hemen toparlanýp ayaða kalktým. Sen bakýndýn, beni göremedin, gittin. Ertesi gün bu dala çýktým. Seni bekledim. Her neyse sonunda geldin ya seni çok özlemiþtim. "
Zürafa: " Ben de seni çok özledim, karýnca. Hayatta olman beni sevindirdi. "
Karýnca: " Bak zürafa, konuþmamýza devam ederiz ama bir daha dilini göstermek yok. Tamam mý? "
Bunun üzerine zürafa: " Tamam karýnca kardeþ, bir daha dilimi göstermem. " demiþ ve gülüþmüþler.

-----------------------------------------------------------
GERGEDAN, FÝL, ZÜRAFA VE MAYMUN
Fil, gergedan ve zürafa ile arkadaþmýþ ama gergedan ile zürafa arkadaþ deðilmiþ. Filin zürafa ile konuþtuðunu gören gergedan bunu önemsemezmiþ. Zürafa fili gergedanla konuþurken görünce üzülür ve gergedanla arkadaþlýðýna bir son vermelisin, dermiþ. Oralarda büyük bir yemiþ aðacý varmýþ. Gergedan dallara ulaþamaz aðacýn dibine düþen yemiþlerle idare edermiþ. Fil alt dallarda bulduðu yemiþleri koparýp yermiþ. Zürafa ise, orta seviyedeki dallardan kopardýðý yemiþleri yermiþ. Esas olgun ve tatlý yemiþler üst dallardaymýþ ama hiçbiri bu yemiþlere ulaþamazmýþ.
Günün birinde bir maymun yemiþ aðacýna çýkmýþ ve üst dallardaki yemiþleri yemeye baþlamýþ. Maymunu gören gergedan, fil ve zürafa öylece bakakalmýþlar. Durumu farkeden maymun, yemiþler bana da onlara da yeter deyip, topladýðý yemiþleri ikram etmiþ. Maymunun yardýmlaþma ve paylaþma isteðini gören gergedan ile zürafa maymundan utanmýþlar. Önce file sonra da birbirlerine sýkýca sarýlmýþlar. Sonsuza kadar arkadaþ kalacaklarýna söz verip maymunu dördüncü olarak aralarýna almýþlar.

-----------------------------------------------------------
ÞARKI SÖYLEYEN AYICIK
Ayýcýðýn annesini avcýlar vurmuþ. Yalnýz kalan ayýcýk ormanda zor günler geçirmeye baþlamýþ. Çok dertliymiþ. Derdini þarký söyleyerek hafifletmeye çalýþmýþ. Þarkýlarýnda annesinin vuruluþunu ve yalnýz kalýþýný anlatmýþ. Ayýcýk þarký söylerken bülbüller, kanaryalar bile susarmýþ. Geçen günlerle birlikte orman hayvanlarýndan pek çok taraftar toplamýþ. Annesini vuran avcýlarý taraftarlarýna yakalatmýþ. Onlarý korsanlardan kalmýþ demir parmaklýklý bir maðaraya hapsetmiþ. Uzun yýllar maðaranýn önünde nöbet beklemiþ. Annesini geri getiremezmiþ ama bu avcýlar cezasýný çekmeliymiþ. Zamanla avcýlar ölüp gitmiþ. Ayýcýk kocaman bir ayýymýþ artýk ve iki yavrusu olmuþ. Yavrularýný büyütürken, avcýlarýn acýmasýz olduðunu ve onlardan sakýnmak gerektiðini býkmadan anlatmýþ.
Bizim ayýnýn sonu annesinin sonu gibi avcýlarýn elinden olmuþ. Ýki yavrusuyla birlikte yaban armudu yemeye gidiyormuþ ki, avcýlar onu görmüþ. Avcýlarýn attýðý kurþunlardan kurtulamamýþ ve son sözleri, yavrularým, ah yavrularým, olmuþ. Yavrularý yakalayan avcýlar, onlarý ayýcýlara satmýþ. Ayýcýlar, yavrularý altýnda ateþ yanan kýzgýn saç üzerinde yürüterek eðitmeye baþlamýþlar. Onlarý sopayla döverek boyun eðdirmiþler. Ýki yavru büyüdüklerinde burunlarýnda birer zincirli demir halka varmýþ. Zincirin ucu ayýcýnýn elindeymiþ. Ayýcý zinciri çektiðinde can acýsýndan baðýrýrlar ve seyirciler de gülermiþ.

-----------------------------------------------------------
YEÞÝL AYICIK
Yeþil ayýcýk uzaydan gelmiþ. Dünya onun bilmediði bir yermiþ. Uçan dairesini bir daðýn yamaçlarýna indirmiþ. Bu dað Uludað'mýþ. Uludað'da gezmiþ, dolaþmýþ. Aðaçlarý, çiçekleri görmüþ. Çimenlere uzanmýþ, yatmýþ. Þarkýlar söylemiþ. Çok mutluymuþ. Ýyi ki, bu gezegene indim, diye düþünmüþ. Burasý ne güzel yermiþ. Havasý, suyu ve topraðýyla dört dörtlükmüþ.
Yeþil ayýcýk daha sonra uçan dairesine binmiþ. Bursa semalarýnda bir süre uçtuktan sonra, Marmara Denizi'ne doðru yönelmiþ. Orada gemileri, kayýklarý görmüþ. Uzaklarda bir plaj varmýþ. Bu plajda insanlar denize giriyorlarmýþ. Ýyice alçalmýþ, insanlara selam vermiþ, el sallamýþ. Ýnsanlar da ona selam vermiþler, el sallamýþlar. Denizin üstüne inecekmiþ ki, bip bip sesini duymuþ. Annesi arýyormuþ. Ýnmekten vazgeçmiþ ve hýzla yükselerek geldiði gezegene doðru yola çýkmýþ.

-----------------------------------------------------------
ÝPEK BÖCEKLERÝ VE CEVDET
Ýpek böceði dut yapraðý yiyerek büyür, geliþir. Daha sonra kozasýný örer ve bu kozadan kelebek olarak çýkar. Onlarýn bu özelliðini bilen on iki yaþýndaki Cevdet ipek böceklerinden kendisi için, büyük bir koza örmelerini istedi. Kozanýn içinde deðiþim geçirerek kelebek olacaktý. Yüce daðdaki sarp ve yalçýn kayalýklardan kartal yumurtasý bulup getirecekti. Kartal yumurtasýnýn üstüne delik açarak, buraya sokup çýkaracaðý öðretmen kalemleri öðrencilere 10, 20 yerine 30, 40 verecekti.
Örneðin, matematik dersi sýnavýnda öðrenci soruyu doðru yorumlamýþ, iþlem de doðru ama sonucu yanlýþ bulmuþ. Bu durumda öðretmen öðrencisinin bilgisini ve çabasýný gözardý etmeyecek ve 10 puanlýk soruya hiç olmazsa 5 puan verecekti. O sorudan 5 puan bu sorudan 3 puan derken, öðrenci 40 alýrsa , bir diðer sýnavda 50 - 60 alýp o dersten geçme þansýný yakalar. Gayrete gelir çalýþýr. Ama 10 alan öðrenci, nasýl olsa bu dersten geçemem deyip o derse çalýþmaz. Bu durum bilgi kaybýna neden olur. Cevdet'ten bunlarý dinleyen ipek böcekleri birkaç saat içinde büyük bir koza ördüler. Cevdet ertesi gün kozadan kelebek olarak çýktý ve yüce daðdan bir kartal yumurtasý bulup getirdi. Daha sonra kartal yumurtasýna batýrdýðý tükenmez kalemleri sýnýf arkadaþý Ali'ye verdi ve kalemleri öðretmenler gününde okuldaki öðretmenlere armaðan etmesini istedi. Kelebek Cevdet eðitimdeki büyük bir sorunu çözmüþ olmanýn verdiði keyifle bir daha dönmemek üzere gökyüzüne doðru kanat çýrparak uçtu, gitti.

-----------------------------------------------------------
SERDAR BEY+ÇÝLEK=BÖBREKTE KUM
Serdar Bey akþamüstü kýrtasiye dükkanýný kapamýþ, evine dönerken pazardan 1 kg. mis kokulu çilek aldý. Yolda birkaç kere çileklerden yemek istedi fakat etrafta insanlar olduðu için yiyemedi. Akþam yemeðinde çilek yedi sonra yattý, uyudu. Gece yarýsý uyandý, sað ayaðý kasýlýyordu. Sol tarafýndaki böbreði aðrýyordu. Sabahý zor etti ve hastaneye gitti. Doktora gece olanlarý kýsaca anlattý.
Doktor: " Dün akþam çilek yedin mi? " diye sordu. Serdar Bey'in kafasýna dank etti. Zalim çilek, diye düþündü. Demek sabaha kadar çektiðim acýnýn sebebi çilekmiþ: " Evet yedim, dedi. Ama bir daha yemem. "
Doktor reçete yazdý. Aðrý kesici iðne verdi. Ýðne, Serdar Bey'in böbrek aðrýsýný ve sað ayak kasýlmalarýný yok etti.
Aradan 12 yýl geçti. Serdar Bey bu sürede çilek yemedi. Çileðin mis kokusuna aldanmadý. Onun üstünde mikroskobik kumlarýn olduðunu hiçbir zaman unutmadý. Saðlýðýna önem veren herkesten kesinlikle çilekten uzak durmalarýný istemeyi ihmal etmedi. Yýlda 3-4 defa çilek yemedi diye bir þey kaybetmedi.

-----------------------------------------------------------
BATAKLIKTA KURBAÐA ARAYAN LEYLEK
Bataklýkta kurbaða arayan bir leylek varmýþ. Günlerini kurbaða aramakla geçirir ve yakaladýðý kurbaðayý yutarmýþ. Kurbaðalar, bakmýþ olacak gibi deðil, gün gelir bu leylek bizi de yutar ve bataklýkta kurbaða býrakmaz diyerek aralarýnda bir toplantý yapmýþlar. Toplantýda bilge kurbaðanýn fikri öne çýkmýþ. Bataklýðýn derinliklerinde yaþayan zehirli kurbaðaya rica edilecek ve leylek tarafýndan yutulmasý istenecekmiþ. Leylek zehirli kurbaðayý yutunca hayatý sona erecek ama diðer kurbaðalar kurtulacakmýþ.
Bilge kurbaða ve birkaç kurbaða giderek zehirli kurbaðayý bulmuþlar ve olanlarý anlatmýþlar. Eðer bu fedakarlýðý yaparsa kurbaðalarýn kendisini hiç unutmayacaklarýný ve adýný altýn harflerle bataklýktaki aðaçlara yazacaklarýný söylemiþler.
Bunun üzerine zehirli kurbaða: " Dediðinizi yapmazsam yýllar sonra beni kimse hatýrlamaz mý? " diye sormuþ.
Bilge kurbaða: " Tabi hatýrlamaz. Ancak kahramanlar hatýrlanýr. Dediðimizi yapmazsan unutulur gidersin. "
Zehirli kurbaða: " Ben unutulmak istemiyorum. Kahraman olmak istiyorum. " demiþ ve arka ayaklarý üstünde doðrulup göðsünü þiþirmiþ ve leyleðin yanýna gitmiþ. Leylek onu görmüþ ve yakalayýp yutmuþ. Böylelikle leyleðin de zehirli kurbaðanýn da hayatý son bulmuþ. Bataklýktaki kurbaðalar, zehirli kurbaðanýn adýný altýn harflerle aðaçlara yazmýþlar. Aradan yýllar geçmesine karþýn unutmamýþlar. Adýný hep Kahraman Kurbaða olarak hatýrlamýþlar.

-----------------------------------------------------------
YAVRU AYI TOMBÝK
Ayýnýn biri üçüz yavrulamýþ. Son doðan yavrunun adý Tombik'miþ. Bir ay geçmiþ, iki ay geçmiþ Tombik'in boyu kardeþlerinin yarýsý kadarmýþ. Anne ayý bakmýþ Tombik büyümeyecek yavrusunu terk etmiþ. Tombik'i ormanda aðlarken gören bir geyik onu sahiplenmiþ. Sütüyle beslemiþ, annelik yapmýþ. Geçen yýllarla birlikte Tombik büyümüþ, kocaman bir ayý olmuþ. Bu arada geyik yaþlanmýþ ve eskisi gibi hýzlý koþamaz olmuþ.
Bir gün geyik ayýlara yakalanmýþ. Bu ayýlar, Tombik'in annesi ve büyümüþ olan iki kardeþiymiþ. Geyik baðýrmýþ, Tombik'ten yardým istemiþ. Tombik hýzla gelerek kendisini besleyip büyütmüþ olan geyiði kurtarmýþ. Bunun üzerine anne ayý yýllar önce terk ettiði yavrusunu tanýmýþ: " Tombik, sen misin yavrum? Ben senin annenim. Bak bunlar kardeþlerin. Geyiði býrak da kendimize ziyafet çekelim. "
Tombik: " Evet, ben Tombik'im. Sen de beni yýllar önce terk eden annemsin. Beni bu geyik buldu. Sütüyle besledi, büyüttü. Bana iyi bakýn, onu size yedirmem. "
Anne ayý: " Benim güzel oðlum, ben seni terk etmedim, ormanda kaybettim. Sonra çok aradým ama bulamadým. "
Tombik: " Çok mu aradýn? Onun için defol git, gelme peþimizden diyordun. "
Anne ayý: " Tombik, ben senin annenim, seni ben doðurdum. "
Tombik: " Doðru, doðurdun ama beni bu geyik büyüttü. Doðuran mý, büyüten mi dersen, ben büyüten diyorum. "
Anne ayý, Tombik'in geyiði býrakmayacaðýný anlamýþ ve iki yavrusuyla oradan uzaklaþmýþ. Tombik yaþlý geyiði kucaðýna alarak barýnak olarak kullandýklarý maðaraya götürmüþ.

-----------------------------------------------------------
KARTALLAR ÖRDEK OLMAZ
Ördekler, daireler çizmiþler, aralarýnda oyunlar oynarlarmýþ. Bu oyunlarýn kendilerine yararý çok, baþkalarýna zararý yokmuþ. Gün gelmiþ bir ördek çýkmýþ, diðer ördekleri bir oyun oynamaya zorlamýþ. Ýlk anda taraftar toplamýþ ama pek çok ördek bir oyun oynamaya razý gelmemiþ. Sonra kavga çýkmýþ. Tek tekçi ördek kararýnda diretmiþ. Zamanla taraftarlarý çoðalmýþ. Kavgalarda galip gelen taraf olmuþ. Ünü giderek yayýlmýþ. Tek tekçi ördekten sonra pek çok ördek onun tahtýna oturmuþ ama bunlar tek tekçi ördeðin reklamýný yapmýþlar, onu övmüþler, göklere çýkarmýþlar.
Aradan yüzyýllar geçmiþ. Bir gün ördekler bir kartalý yakalamýþlar ve boyun eðdirmeye çalýþmýþlar. Ayaklarýna pranga vurmuþlar. Kartal bir oyunun zararýný, çok oyunun yararýný býkmadan ördeklere anlatmýþ, durmuþ. Ördekler, kartalýn fikirlerini alkýþlýyorlarmýþ ama nedeni bilinmez bir þekilde bir oyun kuralýna baðlý kalmýþlar. Yýllar sonra ördekler, kartallar ördek olmaz diyerek gitmesi için, onun ayaklarýndaki prangalarý sökmüþler.

-----------------------------------------------------------
KORKAK ASLAN
Kral aslan çok korkakmýþ. Çevredeki ormanlarýn krallarý elçi göndererek savaþ çýkaracaklarýný söyleyip altýn isterlermiþ. Korkak kral da, aman, savaþ çýkmasýn, barýþ içinde yaþayalým, deyip istenen altýnlarý gönderirmiþ. Yapýlan antlaþma bir yýl sürermiþ. Süre sonunda bir elçi gelir ve yeniden anlaþmak için altýn istermiþ. Ýstenen altýnýn dozu giderek artmýþ ve beþ bin, on bin altýný bulmuþ. Hazinedeki altýnlar giderek azalmýþ. Kral aslan vezirlerini toplamýþ ve soruna çözüm aramaya baþlamýþ. Vezirlerin ortak görüþü, sorunu kurnaz tilkinin çözeceði þeklindeymiþ. Kurnaz tilki saraya davet edilmiþ, olanlar anlatýlmýþ.
Kurnaz tilki: " Sayýn kralým, beni baþ vezir yaparsanýz sorunu kýsa zamanda çözerim. " demiþ.
Kral aslan: " Yeter ki savaþ çýkmasýn, altýnlar bitmesin de ne istersen yap. Kurnaz tilki þu andan itibaren baþ vezirimsin. Tam yetkiyle iþe baþla. "
Baþ vezir tilki saraydan çýkýp gitmiþ. Bir kaç saat sonra döndüðünde yanýnda uzun yeleli bir aslan varmýþ. Bu aslaný tahta oturtmuþ ve gelirken verdiði talimatý aynen uygulamasýný istemiþ. Elçiler, salona alýnmýþ ve onlar savaþ tehdidiyle yüksek miktarda altýn istemiþler ama dublör aslan baðýrýp çaðýrmýþ. Kalabalýk bir ordu kurduðunu, savaþ istediðini ve eðer canlarý tatlýysa on biner altýn getirmelerini ihtar etmiþ: " Yoksa ordumla gelirim ve taþ üstünde taþ býrakmam. " demiþ. Koþar adým salondan çýkan elçiler, birkaç gün sonra on biner altýn vererek birer yýllýk barýþ antlaþmasý imzalamýþlar. Olanlarý gizlice yan odadan izlemekte olan korkak kralýn neþesine diyecek yokmuþ. Dublörünü yüksek bir maaþ karþýlýðýnda iþe almýþ ve uzun yýllar onun gölgesinde krallýðýný sürdürmüþ.

----------------------------------------------------------------
MAVÝ YARASA
Çok büyük bir maðarada milyonlarca yarasa yaþýyormuþ. Bu yarasalar, gündüzleri maðara tavanýna tutunarak uyurlar, hava karardýktan sonra, maðaradan çýkýp yiyecek ararlarmýþ. Doðada yiyecek bol, meyveler, yemiþler, dala konmuþ böcekler, havada uçuþan sinekler, kelebekler, arýlar. Yarasalar, sabaha karþý, maðaralarýna dönerlermiþ. Bu böyle günlerce, aylarca, yüzyýllarca devam etmiþ.
Yarasalar, fikir üstüne fikir eklemeyi bilmezlermiþ. Kendilerine yavruyken öðretilen fikirler varmýþ ve bunlara göre hareket etmeleri istenirmiþ. Þu þöyle olmasa böyle olsa demek yasakmýþ. Þuradaki iki durum birbiriyle çeliþiyor demek yasakmýþ. Yasaklara uyarlarmýþ çünkü özgün düþünme yetenekleri varmýþ ama kullanmamalarý öðütlenirmiþ. Pek çoðunun bu yetenekleri kullanýlmadýðý için körelmiþ.
Bir genç yarasa varmýþ ki, bambaþka duygular içindeymiþ. Geçmiþten gelen, bugünü karartan, geleceði yok etmeye hazýrlanan eskimiþ fikirlerden hoþlanmýyormuþ. Zamanla taþ eskiyormuþ, neden fikirler eskimesinmiþ. Yarasalar, genelde siyah renkli olurlar ama kahverengi, beyaz ve sarý renkli olanlar varmýþ. Genç yarasa mavi renkliymiþ. Mavi yarasa bu özelliðiyle diðer yarasalardan ayrýlýyormuþ.
Mavi yarasa aylar boyunca düþüncelerini diðer yarasalara anlatmýþ. Zamanla söyledikleri kabul görmeye baþlamýþ. Mavi yarasa onlarýn gündüzleri de maðaradan çýkmasýný istiyormuþ.
Bir gün öðleye doðru milyonlarca yarasa maðaradan dýþarý çýkmýþ. Ne demek yarasa sadece gece uçarmýþ. Ýþte gündüz de uçuyormuþ. Yarasalar, o gün, mavi yarasanýn önderliðinde güzel bir gün geçirmiþler. Ortalýk günlük güneþlik ve aydýnlýk, karanlýkta bir þey göreceðim diye gözlerini kýsmak yokmuþ, beynini büzmek yokmuþ. Basmakalýp düþüncelerle donanýp mavi yarasayý üzmek yokmuþ.

SON

Yazan: Serdar Yýldýrým