KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: PARAYI KÝM BULDU ?
Karagöz iþ bulur. Yedi gün çalýþýr ve ilk haftalýðýný alýr. Akþamüstü evine dönerken haftalýðýný kaybeder. Geldiði yoldan geriye döner ve düþürdüðü paralarýný aramaya baþlar. Diðer yandan da söylenmektedir: " Paracýklarým, paracýklarým, gitti paracýklarým. Keþke paralarým cebimde dursaydý da ben kaybolsaydým. "
Ayný saatte evine dönmekte olan Hacivat Karagöz'le karþýlaþýr.
Hacivat: " Hayrola Karagözüm, yanýmdan geçersin beni görmezsin. Paracýklarým dersin. Para mý kaybettin? "
Karagöz: " Hiç sorma Hacivat. Haftalýk almýþtým, onu kaybettim. "
Hacivat: " Bir gören, bir bulan yok mu? "
Karagöz: " Dört gören, beþ bulan var. Canýmý sýkma, canýný yakarým. "
Hacivat: " Aman Karagözüm kýzma. Para kaybedince ararsýn bulamazsan, kadýya gidersin. "
Karagöz: " Hý. "
Hacivat: " Para kaybettin, aradýn bulamadýn, ne yaparsýn? Kadýya gidersin. "
Karagöz: " Demek paramý kadý bulmuþ. "
Hacivat: " Kadýnýn para falan bulduðu yok. Parayý bulan kadýya býrakýr. Kaybeden kadýya gider. Para kadýdaysa parasýný alýr. "
Karagöz: " Ya para kadýda yoksa. "
Hacivat: " O zaman avcunu yalar. "
Karagöz: " Yani þimdi avcumu yalarsam param bulunur mu? "
Hacivat: " Nereni yalarsan yala paran bulunmaz. "
Karagöz: " Ne yapmak gerekir? "
Hacivat: " Kadýya gitmek gerekir. Buyur Karagözüm, önden sen yürü. "
Karagöz: " Önden ben yürümem, yan yana gidelim. "
Hacivat ile Karagöz kadýya giderler. Yolda para bulan birisi parayý getirip kadýya teslim etmiþtir. Fakat paranýn sahibinin kim olduðunu bilmemektedir. Karagöz'ün haftalýðýný kaybettiðini öðrenen Hacivat onu kadýya yönlendirir, çünkü Karagöz'ün kaybettiði parayý bulan Hacivat'týr.

-------------------------------------------------------------------

KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: LEYLEK
Mart ayýnýn ortasý. Kar yeni kalkmýþ. Ortalýk ayaz, hava buz gibi. Karagöz nicedir iþsiz. Kazaðýný, paltosunu eskiciye satmýþ. Yarý aç, yarý tok. Üstünde bir fanila, bir mintan. Soðuk havada iþ bulmak için gezerken, diþlerinin takýrtýsý Uludað'dan duyuluyor. Karagöz tam bu esnada Hacivat'la karþýlaþýr.
Hacivat: " Merhaba Karagözüm. Nasýlsýn, iyi misin? "
Karagöz: " Ýyi deðilim Hacivat. Donuyorum. "
Hacivat saða sola bakýnýr. Bir evin bacasý üstündeki leyleði görür. Parmaðýyla leyleði iþaret ederek: " Bak Karagözüm, leylekler gelmiþ. Artýk yaz geliyor. "
Karagöz: " Hacivat, anlamsýz konuþma. Hem leylek gelmiþ diyorsun, hem kaz geliyor diyorsun. "
Hacivat: " Kaz demedim Karagözüm, yaz geliyor dedim. "
Karagöz: " Kaz yazayým ama ben yazý bilmem ki. Yaz demek kolay. "
Hacivat: " Dediklerimi yanlýþ anlýyorsun Karagözüm. Bak leylek nasýl da takýrdýyor. "
Karagöz çenesini tutar: " Takýrtý benden geliyor. Paltom yok da, soðuktan diþlerim takýrdýyor. "
Hacivat: " Palton yok mu? Doðru ya, paltonu giymemiþsin. Al benim paltomu giy. " der ve paltosunu Karagöz'e verir. Karagöz paltoyu giyer ve diþlerinin takýrdamasý durur. Bu sefer üþüyen Hacivat'ýn diþleri takýrdamaya baþlar.
Karagöz: " Hacivat, bu leylek yolunu kaybetmiþ, kýþ günü Bursa'ya gelmiþ. Þimdi gerçekten takýrdamaya baþladý. "
Hacivat: " Karagözüm, leylek deðil, ben takýrdýyorum. O palto senin olsun. Kürkçü Emin'den kendime kürklü palto alacaðým. "
Karagöz: " Körükçü Cemil'den palto mu çalacaksýn? "
Hacivat: " Çalmayacaðým, parasýyla kürklü palto alacaðým. "
Karagöz: " Hacivat'ým, paltonu geri al, bana kürklü palto satýn al. "
Hacivat: " Olmaz Karagözüm, benim eski paltomu sen giy. Ben kendime kürklü palto alacaðým. "
Karagöz, kendine alma, bana al dedikçe, Hacivat, sana deðil, kendime alacaðým der ve birlikte Kürkçü Emin'in dükkanýna girerler. Bunlar dükkanda tartýþa dursunlar, Kürkçü Emin bir diðer lakabý da tilki Emin: Gençliðinde bir taþla dört kuþ vurmuþluðu vardýr. Þimdi ise, bir taþla iki kuþ vurmanýn derdindedir. Sensin der, büyüksün der, zenginsin der ve Hacivat'a iki kürklü palto satar. Paltolarýn birini Hacivat, diðerini Karagöz giyer.
Hacivat, Karagöz ile birlikte yolda giderken, gördüðü bir fakire eski paltosunu verir. Ýki arkadaþ ilk karþýlaþtýklarý yerden geçerken, leyleðin o evin bacasýnda olmadýðýný görürler.
Hacivat: " Bak Karagözüm, leylek yok, gitmiþ. "
Karagöz baþýný kaldýrýr, etrafýna bakýnýr:
" Baþka leylekler mi gelmiþ? Hani nerede? "
Hacivat: " Baþka leylek falan yok. Tek leylek vardý, o da gitmiþ. "
Karagöz: " Ha, þu zamansýz gelen leylek. Onun sayesinde kürklü palto sahibi oldum. Þansým açýldý. Bundan sonra beni kimse tutmasýn. "


Yazan: Serdar Yýldýrým


- - - Mesaj Otomatik Olarak Birleþtirilmiþtir - - -



---------------------------------------------------------------

DÝLENCÝ HACÝVAT
Hacivat tüccarýn biriyle ortak olur. Birlikte mal alýp satmaya baþlarlar. Ýlk zamanlar iþler iyi gider, sonradan bozulur. Bir sabah erkenden tüccar çýkagelir ve Hacivat'a iflas ettiklerini, elde avuçta birþey kalmadýðýný söyler. Hacivat parasýz ve çaresiz kalýr, evine ekmek götüremez olur. Ýþ arar bulamaz, dilencilik yapmaya baþlar:
" Fakire bir sadaka, fakire bir sadaka, " diyerek dolanýr durur.
Karagöz Hacivat'ý dilenirken görünce beyninden vurulmuþa döner. Kendini çabucak toparlar ve Hacivat'ýn yanýna gider.
Karagöz: " Hacivat'ým, bu ne hal böyle? "
Hacivat: " Halim haraptýr, Karagözüm. Tüccarýn biriyle ortaklýk kurdum, koca serveti har vurup harman savurdum. "
Karagöz: " Koca servet mi? Bu iþe ne yatýrdýn sen onu söyle. "
Hacivat: " Bin beþ yüz altýn. Gitti, gitti, bin beþ yüz altýným. "
Karagöz: " Ne?! Senin o kadar altýnýn var mýydý, Hacivat? "
Hacivat: " Olmaz olur mu Karagözüm? Babamdan kalan servet pek çoktu. "
Karagöz: " Hazýra daðlar dayanmaz derler. "
Hacivat: " Dayandý. "
Karagöz: " Mirasyedinin mirasý biter derler. "
Hacivat: " Bitmedi. "
Karagöz daha sonra Hacivat'tan tüccarýn adýný öðrenir. Tüccara giderek, ortak aradýðýný, evini ve bahçesini ortaya koyarak iþ yapmak istediðini söyler ama gelir gider defterini kendisinin tutmasý gerektiðini bildirir. Tüccar, Hacivat'tan sonra yolunacak kaz olarak gördüðü Karagöz'e elindeki bin beþ yüz altýný verir.
Karagöz ertesi gün Hacivat'a bin beþ yüz altýný verir ve bir daha kimseyle ortak olmamasýný söyler. Daha ertesi gün Karagöz'ün evine gelen tüccar yanýndaki adamý göstererek, evi ve bahçeyi satýn almak isteyen bir müþteri buldum, der. Ayrýca ortaklýk gereði verdiði altýnlarýn bundan sonra kendisinde duracaðýný söyler. Bunun üzerine Karagöz altýnlarý gece evine giren hýrsýzýn götürdüðünü, ortaklýk kalmadýðý için, evini ve bahçesini satmaktan vazgeçtiðini söyler. Tüccar durumu kabullenmek istemez. Karagöz sesini yükseltir, tüccara diklenir. Tüccar, Karagöz'ün karþýsýnda tutunamaz. Müþteri kaçar gider. Çaresiz kalan tüccar yol kenarýna oturup ava giderken avlandým der ve hüngür hüngür aðlamaya baþlar.

---------------------------------------------------------------------

KARAGÖZ BALIKÇI
Ýþsiz kalan Karagöz Hacivat'ýn yönlendirmesi üzerine Misi Köyü'ne giderek oradaki gölden alabalýk tutmaya baþlar. Akþamüstü at arabasýna binerek Bursa'ya döner. Alabalýklarýn bir kýsmýný kendine ayýran Karagöz geri kalaný balýkçýlara satar.
Bir akþamüstü alabalýklarý temizleyen Karagöz'ün hanýmý balýðýn birinin içinde inci bulur. Çok sevinir. Odada oturmakta olan Karagöz'e inciyi gösterir. Karagöz sevinçten ne yapacaðýný þaþýrýr ve oynamaya baþlar. Akþam yemeðinden sonra evde konuþulan tek konu incidir. Karagöz'ün oðlu Yaþar, baba, ya tuttuðun öteki balýklarda da inci varsa, deyince Karagöz: "Doðru oðlum, o balýklarda inci olabilir. O zaman alabalýklarýn içini evde temizleriz, karnýnda inci olup olmadýðýna bakar, öyle satarýz. On-on beþ alabalýðýn birinden inci çýksa zengin olduk demektir. "
Karagöz sonraki günlerde düþüncesini aynen uygular. Evde temizlenen alabalýklarýn birinden, ikisinden inci çýkmaktadýr. Ýncileri kuyumcuya satan Karagöz kýsa zamanda fakirlikten kurtulur. Kuyumcu incinin kaynaðýný merak eder. Karagöz'ün aðzýný arayan kuyumcu hiçbir þey öðrenemez. Bunun üzerine gizlice Karagöz'ü takip etmeye baþlar. Sonunda olayý çözer ve gölün karþý kýyýsýnda çadýr kurarak, beþ karýsýný, oðullarýný, kýzlarýný, gelinlerini, damatlarýný ve torunlarýný getirir. Birlikte çok çalýþarak, çok balýk tutarak kýsa zamanda göldeki alabalýk neslini kuruturlar. Gölde bir tane alabalýk kalmaz. Kuyumcu, torbalar dolusu inciyle servetine servet katar.
Aradan günler, haftalar geçmesine karþýn, bir tek alabalýk tutamayan Karagöz yol parasý, evin geçimi derken, giderek fakirleþir. Daha sonra yine Hacivat'ýn yönlendirmesi üzerine Hacivat ile birlikte Ulucami'nin yapým iþinde çalýþmaya baþlar.

---------------------------------------------------------------------------

KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: MANGAL SEFASI
Hacivat: " Karagözüm, sucuk aldým. Gel mangal sefasý yapalým. "
Karagöz: " Birer kangal alalým ama benim bahçe küçük, kangala dar gelir. "
Hacivat: " Kangal demedim Karagözüm, mangal dedim. Mangalda sucuk piþirelim. "
Karagöz: " Kangalla çocuk bir arada olmaz. Yaþar'ý kangal ýsýrýr. "
Hacivat: " Caným, ne Yaþar'ý, ne kangalý, sucuk dedim, mangal dedim. "
Karagöz: " He öyle söylesene, sucuðu mandalla tavana asarsýn. "
Hacivat: " O neden? Neden sucuðu tavana asýyorsun? "
Karagöz: " Kurusun diye. Kuru sucuðun tadý farklý olur. "
Hacivat: " Tamam Karagözüm, sucuðu kuruttum, mangalý bahçeye oturttum. "
Karagöz: " Ben senin bahçeye gelmem, Hacivat. "
Hacivat: " Gelmezsen gelme. Ben de kendime ziyafet çekerim. "
Uzaklaþýp giden Hacivat'ýn arkasýndan Karagöz söylenir:
" Seni gidi beni bilmez. Kangalý kesmiþ, sucuk yapmýþ, mangalda piþirecekmiþ. Bende o sucuðu yiyecek göz var mý?

------------------------------------------------------------------------------

KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: BUZAÐI
Karagöz ile Hacivat yolda karþýlaþýrlar. Karþýlýklý selamlaþmadan sonra iþ arayan Karagöz'ün moralinin bozuk olduðunu gören Hacivat, ona derdini unutturmak için, bilmece sormaya karar verir: " Karagözüm, sana bir bilmece sorayým da cevabýný ver. Öküz altýnda ne arýyor derler?
Karagöz: " Tavþan arýyor derler. "
Hacivat: " Olmaz, tavþanýn öküzle ilgisi yok. "
Karagöz: " Tilki arýyor derler. "
Hacivat: " Tilkinin öküzle hiç ilgisi yok. "
Karagöz: " Kurt arýyor derler. "
Hacivat: " Kurt öküz altýnda aranmaz. Öküz bunu babasý, inek bunun annesi. "
Karagöz: " Koyun bunun amcasý, keçi bunun dayýsý. "
Hacivat: " Hani o þey büyür dana olur, tosun olur. "
Karagöz: " Dana olur, tosun olur. "
Hacivat: " Tamam, dana dedin, dananýn küçüðü. "
Karagöz: " Küçük dana . "
Hacivat: " Hah, küçük danaya ne derler? "
Karagöz: " Dana küçük. "
Hacivat: " Karagözüm, galiba bilemeyeceksin. "
Karagöz: " Ben bilemezsem sen bil. "
Hacivat: " Buzaðý arýyor derler. "
Karagöz: " Hý? "
Hacivat: " Öküz altýnda buzaðý arýyor derler. "
Karagöz: " Ben onun öyle olduðunu biliyordum ama aklýma gelmedi. Sorunun cevabý buzaðý. Bildim mi? "
Hacivat: " Bildin Karagözüm, bildin. "
Karagöz: " Bilemesem þaþardým. Bu soru kolaydý. Zor sorsan onlarý da bilirim. "
Karagöz' ün güldüðünü, neþelendiðini gören Hacivat sevinir. Karagöz'ü de sevindirmek ister ve ona pazar yerinde hamallýk bulur. Günün geri kalan kýsmýnda sandýkla portakal, limon taþýyan Karagöz akþamüstü kazandýðý iki akçeyle evinin yolunu tutar.

Yazan: Serdar Yýldýrým


- - - Mesaj Otomatik Olarak Birleþtirilmiþtir - - -

-------------------------------------------------------

KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: TURÞU
Hacivat: " Haným turþu kurduydu. Turþular bir olmuþ. "
Karagöz: " Haným tarla kurduydu. Kuþ mu olmuþ? "
Hacivat: " Caným Karagözüm. Ne kurdu, ne kuþu? "
Karagöz: " Kurt Bozkurt, kuþ Zümrüdü Anka Kuþu. "
Hacivat: " Haným turþu kurduydu. Turþular olmuþ dedim. "
Karagöz: " Hani masalda Bozkurtlar Zümrüdü Anka Kuþu'nu tepelemiþ. "
Hacivat: " Eee. "
Karagöz: " Ben de seni tepelerim. "
Karagöz Hacivat'ýn üstüne yürür.
Hacivat: " Dur Karagözüm, ben ne yaptým? "
Karagöz: " Daha ne yapacaksýn? Tepeme çýk öt bari. "
Hacivat: " Tepene çýkýp öteyim mi? Ne gibi ötmemi istersin? "
Karagöz: " Ýster horoz gibi öt, ister bülbül gibi öt. "
Hacivat: " Eþek gibi öteyim mi? "
Karagöz: " Eþek ötmez anýrýr. Ýstersen anýrabilirsin. "
Hacivat: " Ben anýramam ama sen iyi anýrýrsýn. "
Hacivat tarafýndan eþek yerine konmak Karagöz'ü çileden çýkarýr. Hacivat'ýn üstüne hamle yapar. Hacivat geri dönüp kaçmaya baþlar. Karagöz Hacivat'ý evinin önüne kadar kovalar. Hacivat evine girer ve kapýyý sürgüler. Kapýnýn önünde baðýrýp çaðýran Karagöz'e pencereye çýkan Hacivat'ýn hanýmý söylenir:
" Aaa yeter be! Git kendi evinin önünde baðýr. "
Hacivat'ýn hanýmýnýn sözleri karþýsýnda Karagöz sessizce oradan uzaklaþýr. On gün ne Hacivat'ý arar ne de onun evinin önünden geçer. Ýki ayrýlmaz dost sonradan barýþýrlar.

--------------------------------------------------------------------------

KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: LEYLEK ETÝ
Hacivat: " Karagözüm, ziyafet var. "
Karagöz: " Hý.. "
Hacivat: " Ziyafet var, ziyafet. Al hanýmý, Yaþar'ý. Bu akþam bize gelin. Levrek aldým, piþirip yeriz. "
Karagöz: " Bu akþam size gelemeyiz, leylek eti yiyemeyiz. "
Hacivat: " Leylek demedim Karagözüm, levrek dedim. Levrek balýðý. "
Karagöz: " Býrak ya Hacivat, ne zamandan beri leylekler balýk oldu. "
Hacivat: " Leylekler balýk olmaz, týpký benim Karagöz olamadýðým gibi. "
Karagöz: " Keþke Karagöz olsan, bana benzesen Hacivat. "
Hacivat: " Aman, hayatta isteyeceðim en son þey sana benzemek. Ben bu halimden memnunum.
Karagöz: " Tamam, bana benzeme. Git Halim'le Memduh'a benze. "
Hacivat: " Sen ne diyorsun Karagözüm? Halim'le Memduh da kim? "
Karagöz: " Sizin mahalleden yeni taþýnmýþlar. Bizim mahalleye geldiler. "
Hacivat: " Eee sonra? "
Karagöz: " Bizim mahalleyi beðenmediler. Sizin mahalleye geri dönecekler. "
Hacivat: " O neden? "
Karagöz: " Çünkü onlarý dövdüm. Alaycý konuþmaya devam edersen seni de döverim. "
Hacivat: " Sustum Karagözüm, yeter ki beni dövme. "
Karagöz: " Leylek eti falan da yemem. "
Hacivat: " Yeme Karagözüm, leylek eti yeme.

------------------------------------------------------------------------

KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: KARAGÖZ AÞIK
Genç Karagöz Bursa sokaklarýnda elinde bir demet ýsýrgan otuyla hýzlý adýmlarla yürürken, Hacivat'la karþýlaþýr. Hacivat sorar:
" Hayrola Karagözüm, bu ne acele? Sanki peþinden köpek kovalýyor. "
Karagöz: " Sus Hacivat! Köpek beni niye kovalasýn? O ancak senin gibileri kovalar. "
Hacivat: " Hemen kýzma Karagözüm, lafýn geliþi öyle dedim. Hýzlý hýzlý nereye böyle? "
Karagöz: " Hý.. "
Hacivat: " Hýzlý hýzlý nereye böyle? Yani nereye yetiþeceksin? "
Karagöz: " Þey, yavuklumla buluþacaðým da. "
Hacivat: " Yavuklun mu? Senin yavuklun mu var? "
Karagöz: " Var tabi, neden olmasýn? Ben sevemez miyim yani? "
Hacivat: " Tabi seversin, yavuklun da olur. O elindeki nedir? Isýrgan otu mu? "
Karagöz: " He ya ýsýrgan otu. Yavukluma verecektim "
Hacivat: " Olur mu Karagözüm, hiç insan sevdiðine ýsýrgan otu verir miymiþ? "
Karagöz: " Ee o zaman ne verir?
Hacivat: " Karanfil verir. "
Karagöz: " Kara fil mi? Afrika mý burasý? Fil ne arar? "
Hacivat: " Karanfil dedim Karagözüm. Bir tür çiçek. "
Karagöz: " Çilek bulunmaz þimdi, mevsimi deðil. "
Hacivat: " Çilek deðil, çiçek dedim. Her neyse sen iyisi kýrmýzý gül götür. "
Karagöz: " Hý.. "
Hacivat: " Kýrmýzý gül, kýrmýzý gül. "
Karagöz: " Kýrmýzý tül mü? Perdelik tüllerden mi? "
Hacivat: " Dur Karagözüm, ne perdesi ne tülü. Kýrmýzý gül dedim. "
Karagöz: " Kýrmýzý kül mü? Amma yaptýn Hacivat, külün kýrmýzýsý mý olurmuþ? "
Hacivat: " Yine yanlýþ anladýn. Peki o zaman senin dilinle konuþalým. Ya nesi olur? "
Karagöz: " Sen de ne cahilsin Hacivat. Külün rengi kül rengi olur. Bilmiyorsan öðren. "
Karagöz'ün yanlýþ anlamalarý karþýsýnda sinirlenen Hacivat ne kadar hýrslandýðýný Karagöz'e fark ettirmemeye çalýþýr. Kuruyan dili damaðýnda zorlukla döner:
" Tamam Karagözüm, yavukluna ne istersen götür. Isýrgan götür, sarýmsak götür, soðan götür. "
Hacivat, ister ýspanak götür, ister pýrasa götür, diye söylenerek uzaklaþýr gider. Hacivat'ýn arkasýndan bakakalan Karagöz çabucak aklýný toplar. Kendini daha saðlýklý düþünmeye zorlar:
" Hacivat'ýn her dediðini ýsýrganýn yanýnda yavukluma hediye etsem iyi olacak. Þimdi ben sarýmsak, soðan, ýspanak, pýrasa nerede bulurum? "
Karagöz aradýklarýný komþularýn yardýmýyla tamamlar. Hepsini bir sepete koyarak yavuklusuna verir. Karagöz'ün yavuklusu genç kýz hediyelerden dolayýsýyla memnun olur. Bu genç kýz Karagöz'ün oðlu Yaþar'ýn annesidir.

------------------------------------------------------------------------------

KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: KÖSE
Güzel, güneþli bir yaz gününde Pýnarbaþý Meydaný'nda bir sürü adam toplanmýþ, kahkaha patlatýyordu. Þiþiren aðýzdýr da balonu patlatan iðnedir. Aðýzdan çýkan iðneli sözler, adama nasýl kahkaha patlattýrýr, dilerseniz bunu öðrenelim.
Hacivat: " Ak akçe kara gün içindir. "
Karagöz: " Akçe yok ki kara güne saklasam. "
Hacivat: " Bir elin nesi var, iki elin sesi var. "
Karagöz: " Kurnada oturanýn elinde hamam tasý var. "
Hacivat: " Söz gümüþse sükut altýndýr. "
Karagöz: " Söz altýnsa sükut tenekedir. "
Hacivat: " Olur mu Karagözüm, sükut yani susmak altýndýr. "
Karagöz: " Ýyi, o zaman susalým, konuþmayalým. Buradaki kalabalýk hemen daðýlýr. Ýnsanlar, iþini býrakýp bizi dinlemeye geliyorsa sözüm altýn deðerinde olduðu içindir. "
Karagöz kalabalýða dönerek: " Beni haklý görenler alkýþlasýn. " diye baðýrdý. Bir alkýþ fýrtýnasýdýr koptu.
Bu sefer Hacivat kalabalýða dönerek: " Beni haklý görenler alkýþlasýn. " diye baðýrdý. Bir alkýþ boranýdýr koptu. Eee ne diyelim onlarý alkýþlayanlar sayýldýðýnda birbirine eþit olduðu görüldü. Yalnýz karþýda duran ve Karagöz ile Hacivat'ýn her iðneli vuruþuna kahkahasýný patlattýran köse kimseyi alkýþlamadý. Sonradan sordum, benim oyum ikisine, dedi.

----------------------------------------------------------------------

KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: EKMEK
Bursa sokaklarýnda gezip dolaþan Karagöz ile Hacivat, Pýnarbaþý Meydaný’na geldiklerinde yorulduklarýný anlarlar ve bir aðacýn altýna oturup dinlenirler.
Daha sonra Hacivat:“ Aman Karagözüm, içim bayýldý. Fýrýndan ekmek al da suya banýp yiyelim. “
Karagöz: “ Ekmek alayým da yakýnda fýrýn var mýdýr? “
Hacivat: “ Var ya. Az önce önünden geçtik. “
Karagöz: “ Hiç fark etmedim. Yerini tarif et, hangi somun fýrýnýnda? “
Hacivat eliyle iþaret eder: “ Þuradaki inek ahýrýnýn ilerisindeki somun fýrýnýnda. “
Karagöz: “ Ne iþi varmýþ elinin ineðin kuyruk sokumunda? “
Hacivat: “ Karagözüm, nereden çýkarýrsýn ineðin kuyruk sokumunu? Þu ahýrýn ilerisindeki somun ekmek fýrýnýnda. “
Karagöz: “ Ahýrda samandan ekmek mi piþiriyorlar? “
Hacivat: “ Hiç samandan ekmek olur mu? Buðday ekmeði olur, buðday. “
Karagöz: “ Atlara buðday ekmeði, insanlara saman ekmeði. “
Hacivat: “ Ýnsanlar saman ekmeði yemezler. Ýnsanlara buðday ekmeði, atlara saman ekmeði. “
Karagöz: “ Demek o fýrýnda atlara saman ekmeði piþiriyorlar. “
Hacivat: “ Öyle demek istemedim. “
Karagöz: “ Ama öyle dedin. Atlara saman ekmeði dedin. “
Hacivat: “ Dur Karagözüm. Sana cümle anlatayým derken, ben kelimeleri þaþýrdým. Gitmemek için, böyle yaptýn. Aðzýmdan çýkaný kulaðýma duyurmadýn. Ben bir ekmek alýp geleyim, “ diyen Hacivat hýzlý adýmlarla oradan ayrýlýr. Biraz sonra elinde bir somun ekmek ve bir çanak suyla gelir. Ekmeði ikiye böler ve yarýsýný Karagöz’e verir. Birlikte ekmeklerini suya banýp yerler.

------------------------------------------------------------------------

KARAGÖZ'ÜN ÝÐNESÝ
Hacivat birkaç gündür görmediði Karagöz'ü saðda solda arar, bulamaz. Sorar soruþturur bilen, gören yoktur. Son çare olarak evine gider. Karýsý Karagöz'ün üç gündür evin samanlýðýnda olduðunu ve yemeðini bile orada yediðini söyler. Hacivat bahçeden samanlýða geçer. Karagöz samanlarýn arasýnda bir þey aramaktadýr. Ama ne?
Hacivat: " Selam Karagözüm, ben geldim, selam. "
Karagöz: " Hay Selami'nin kara kellesi. Sen misin Hacivat? "
Hacivat: " Ýyi günler Karagözüm, iyi günler. "
Karagöz: " Güller iyidir de ben papatyayý pek severim. "
Hacivat: " Aman Karagözüm, neden o? "
Karagöz: " Papatyanýn yapraklarýný seviyor, sevmiyor diye koparýyorum, hep Hacivat beni sevmiyor çýkýyor. "
Hacivat: " Olur mu Karagözüm? Ben seni çok severim. Bunu cümle alem bilir. "
Karagöz: " Düðmeci Adem bilir ama ben bilmiyorum. Beni sevmeyeni ben de sevmem. "
Hacivat: " Yapma. "
Karagöz: " Yaptým bile. "
Hacivat: " Etme. "
Karagöz: " Ettim bile. "
Hacivat: " Papatya falýna inanma. "
Karagöz: " Ee kime inanacaðým? "
Hacivat: " Bana inan Karagözüm. "
Karagöz: " O zaman sevdiðini ispat et. Bir þey istesem yapar mýsýn? "
Hacivat: " Emrin olur. Ne istersen yaparým. "
Karagöz: " Samanlarýn arasýna iðne düþürdüm. Bul iðneyi, ispatla sevdiðini. "
Hacivat: " Aman Karagözüm, samanlýkta iðne aranýr mý? "
Karagöz: " Aranýr, ben üç gündür arýyorum. "
Hacivat: " Aradýn da buldun mu? "
Karagöz: " Bulamadým. Sanki iðne samana dönüþmüþ. "
Hacivat: " O iðne ne iðnesiydi? "
Karagöz: " Arý iðnesi deðil herhalde , dikiþ iðnesiydi. "
Ben þimdi o iðneyi bulurum, diyen Hacivat samanlýkta iðne aramaya baþlar. Birkaç dakika sonra her zaman yakasýnda bulundurduðu dikiþ iðnesini, iþte iðneni buldum, diyerek Karagöz'e verir. Karagöz buna çok sevinir ve Hacivat'ý alnýndan öper. Hacivat Karagöz'ün koluna girerek bahçeye çýkarýr. Altlarýna birer sandalye çekip otururlar. Karagöz karýsýna seslenir ve haným bize iki çay yap, der. Çaylar gelinceye kadar onlar sohbeti o kadar koyulaþtýrýr ve þakalaþmalarýný o kadar aðýrlaþtýrýrlar ki, dünyanýn gelmiþ geçmiþ en somurtkan insanýný kahkahalarla güldürecek düzeye eriþirler.

------------------------------------------------------------

KARAGÖZ ÝÞSÝZ
Uzun zamandýr iþsiz olan ve geçim zorluðu çeken Karagöz hanýmýný ve oðlu Yaþar'ý köye, babasýna gönderir. Ýþ aramaktan býkar, yalnýzlýktan sýkýlýr ve yolda rastladýðý Hacivat'ý evine çay içmeye davet eder. Eve gelince bakar çay ve þeker kavanozlarý bomboþtur. Hacivat'a durumu anlatmak zor olacaðý için, ne yapacaðýný bilemez. Mutfakta çaresiz beklemeye baþlar. Daha sonra Hacivat odadan baðýrýr: " Haydi Karagözüm, çay demlendiyse getir de içelim. "
Bunun üzerine Karagöz Hacivat'ýn yanýna gelir ve sorar: " Çayý kaç þekerli içersin? "
Hacivat: " Ben çayý çok þekerli içerim. "
Karagöz: " Çok þekerli mi? Çokþeker Arif çay bardaðýna sýðmaz ki. "
Hacivat: " O zaman çift þekerli olsun. "
Karagöz: " Çiftelerin Þakir Ýzmir'e taþýndý. "
Hacivat: " Bari tek þekerli olsun. "
Karagöz: " Þekersiz içsen. "
Hacivat: " Amma yaptýn ha! Þekersiz çay mý içilirmiþ? "
Karagöz: " Anla iþte, evde þeker yok. "
Hacivat: " Çay demlenmiþtir. Bardaða koy da getir bakalým. "
Karagöz: " Evde çay yok ki. Ocaðý yakmadým. "
Hacivat: " Bir de soruyorsun, çayý kaç þekerli içersin diye? "
Karagöz: " Ýnan Hacivat, evde çay ve þekerin bittiðini bilmiyordum. "
Hacivat: " Sizinkileri köye gönderdiðini duydum. "
Karagöz: " Doðrudur, burada aç kalmasýnlar diye. "
Hacivat Karagöz'ün eline birkaç akçe sýkýþtýrýr:
" Git bakkaldan çay, þeker, ekmek, peynir falan al. "
Karagöz bir koþu Hacivat'ýn dediklerini alýr, gelir. Ocaðý yakar, çayý demler. Birlikte çay içerler, peynir, ekmek yerler. Hacivat çaylarý çok þekerli içer. Karagöz'ün ise, çaylarý tek þekerli içmesinin nedeni Hacivat'ýn aldýðý yarým kilo þekerin bitmesini istemediðinden.
Hacivat ertesi gün Karagöz'e bahçývanlýk iþi bulur. Karagöz çalýþmaya baþlar. Haftalýðýný alýnca hanýmýný ve oðlunu köyden getirtir. Böylelikle Karagöz ailesi normal günlük yaþantýlarýna dönerler.

----------------------------------------------------------

KARAGÖZ EZAN OKUYOR
Karagöz iddia üzerine minareye çýkýp öðle ezaný okumaya baþlar. Fakat ezanýn yarýsýnda takýlýr, kalýr. Gerisini unutmuþtur. Sil baþtan tekrar okur, yine ayný yerde takýlýr. Bu böyle devam eder. Karagöz ezaný bir türlü tamamlayamaz. Cemaat namaza baþlamak için, ezanýn bitmesini beklemektedir. Zaman geçtikçe homurtular artar.
Hacivat aþaðýdan Karagözüm þöyle de, sonra bunu de diye baðýrarak yardýmcý olmak ister. Sonunda ezaný býrakan Karagöz, beni sen þaþýrttýn diyerek minareden Hacivat'ýn üstüne atlar. Boðuþmaya baþlarlar. Cemaat araya girer ve Hacivat'ý Karagöz'ün elinden kurtarýr. Bu sefer Karagöz daha da sinirlenir ve cemaati sille tokat döver. Cemaat ve Hacivat kaçýp gider. Daha sonra minareye çýkan Karagöz ezaný güzelce okur ve derin bir oh çeker.

-------------------------------------------------------------

HACÝVAT'IN ÝPÝ
Karagöz ile Hacivat yolda karþýlaþýr. Karagöz'ün telaþlý olduðunu gören Hacivat sorar: " Hayrola Karagözüm, nereye böyle? "
Karagöz: " Bahçedeki kuyudan su çekerken ip koptu. Kova kuyuya düþtü. Ýp almaya gidiyorum. "
Hacivat: " Evde saðlam bir ip var. Onu sana vereyim. Ben ipin ucunu tutarým, sen kuyuya inersin. "
Karagöz: " Ben senin ipinle kuyuya inmem. "
Hacivat: " Aman Karagözüm, bana hiç mi itimadýn yok?
Karagöz: " Hý. "
Hacivat: " Yani bana hiç mi güvenin yok? "
Karagöz: " Yok, çünkü ben kuyuya inince ipin ucunu býrakýrsýn, aþaðýda kalýrým. "
Hacivat aðzý bir karýþ açýk Karagöz'e bakakalýr. Bu sefer Karagöz sorar:
" Söyle bakalým Hacivat, sen benim ipimle kuyuya iner misin? "
Hacivat: " Ýnerim. "
Karagöz: " Ya býçakla ipi kesersem. "
Hacivat: " Öyle bir þey yapmazsýn Karagözüm. Ben sana güvenirim. "
Karagöz: " Ben de düne kadar sana güvenirdim ama gece rüyamda kuyuya indiydim de beni kuyuda býraktýydýn. Artýk güvenim kalmadý. "
Hacivat: " Rüyandaki ben deðildim, gerçekler rüyadan farklý olur. " diyerek uzun süre dil döker, sonunda Karagöz'ü ikna eder ve evden ip alýp gelir. Bahçedeki kuyuya Karagöz Hacivat'ýn ipiyle iner. Hacivat ipin ucunu býrakýp kaçar. Karagöz'ün baðýrmasý üzerine komþular gelip onu kuyudan çýkarýrlar. Altý ay ne Karagöz Hacivat'ý, ne de Hacivat Karagöz'ü arayýp sormaz. Ýlk defa bu kadar uzun süre küs kalýrlar.

---------------------------------------------------------------

KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: BÝZANS ALTINI
Karagöz bir gece rüyasýnda kendini Pýnarbaþý Meydaný'nda topraðý kazarken görür. Kazar, kazar ve sonunda bir küp Bizans altýný bulur. Çok sevinir ve oynamaya baþlar. Daha sonra kan ter içinde uyanýr. Sabahý bekleyemez, alacakaranlýkta kazmayý, küreði kapar ve yola çýkar.
Pýnarbaþý Meydaný'na geldiðinde acele tarafýndan kazmayý topraða vurur. Kazdýkça kazar. Sabahleyin iþe giden Bursalýlar, Karagöz'ü görürler. Topraðý neden kazdýðýný sorarlar. Karagöz rüyasýný anlatýr. Adamlardan bazýlarý Karagöz'e katýlýr. Onlar da kazma, küreklerini alýp gelirler ve biri o yanda, biri bu yanda kazmaya baþlarlar.
Öðle vaktine doðru Hacivat olaydan haberdar olur. Evde bulunan babadan kalma bir Bizans altýnýný cebine koyar ve yola çýkar. Hacivat geldiðinde Karagöz rüyasýný ona da anlatýr. Hacivat sýrf muziplik olsun diye dinlenen birinin kazmasýyla topraðý biraz kazar ve altýn buldum diye baðýrýr. Yanýndaki Bizans altýnýný gösterir. Buna sevinen Karagöz altýný alýr, cebine atar ve orayý daha derin kazmaya baþlar.
Akþam üstüne doðru meydan baþtan aþaðý kazýlýr ama baþka altýn bulan olmaz. Karagöz tamam der ve iþi býrakýrlar. Karagöz meydandan ayrýlmadan Hacivat önüne çýkar:
" Aman Karagözüm, ben þaka yapmýþtým. Altýný evden getirmiþtim. Altýnýmý ver de gideyim, " der.
Karagöz: " Oldu mu þimdi Hacivat? Altýný burada buldun. "
Hacivat: " Hayýr, ben onu evden getirmiþtim. "
Karagöz: " Senin evde altýn ne arar? Bu altýn rüyamda gördüðüm altýnlardan biri. "
Hacivat: " Aman Karagözüm, etme, eyleme, beni buraya geldiðime piþman etme. "
Oradaki adamlar Karagöz'den yana taraf olunca Hacivat susar ve bir kenara oturup aðlamaya baþlar. Karagöz altýný epey bir akçe karþýlýðýnda satar. Kýþýn dört ay evde sýrtüstü yatar, çalýþmaz ve akçeleri bitirir. Yazýn gelmesiyle birlikte iþ aramaya baþlar.

Yazan: Serdar Yýldýrým