REKLAM

Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
7 sonuçtan 1 ile 7 arası

Konu: 10/01 Sağlık Haberleri

  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    10/01 Sağlık Haberleri

    Bugünde buraya...
    YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN
    YADA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Hipertansiyon Nedir?

    Kan basıncının normal kabul edilen değerlerden yüksek olmasıdır. Sistolik kan basıncı kardiyak atış hacmini, diastolik kan basıncı periferik direnci ölçer. Halk arasında sistolik kan basıncı büyük tansiyon, diastolik kan basıncı ise küçük tansiyon olarak bilinmektedir. Kan basıncının normal değerler altında tutulmasına dikkat edilmelidir. Kan basıncındaki 10 mmHg artış koroner kalp hastalığını %30 artırır.

    Hipertansiyon pek çok hastalık için bir risk faktörüdür!

    Ülkemizde de önemli halk sağlığı sorunlarından biri olan Hipertansiyon, pek çok

    hastalık için önemli bir risk faktörüdür! Hipertansiyon tedavi edilmediğinde;

    kalp yetmezliği,
    kalp krizi,
    böbrek yetmezliği,
    damarların daralması,
    beyin kanaması,
    felç,
    görme kaybına neden olur.


    Hipertansiyon için yapılan sınıflamalarda zaman içinde belirgin farklılıklar olmuştur. Yaygın olarak kabul gören Dünya Sağlık Örgütü Uluslararası Hipertansiyon Komitesi (DSÖ/ISH)'nin yaptığı aşağıdaki sınıflandırmanın kullanılması önerilir:

    Hipertansiyonun sınıflandırılması :

    Kategori optimal Normal Yüksek
    Sistolik (mmHg) <110 120 >140
    Diyastolik (mmHg) <70 80 >90


    * Majör kardiyovasküler olay riski çok yüksek bulunan veya kronik nefropatisi olan hastalar da hipertansiyon sınırları içine girer.

    Hipertansiyondan Korunmak İçin Öneriler

    * İdeal ağırlığınızı koruyun.

    Şişmanlık hipertansiyon için önemli bir risk faktörüdür. Beden Kitle İndeksinizi hesaplayarak boyunuza göre uygun ağırlıkta olup olmadığınızı kontrol edin. Eğer şişmansanız uygun ağırlığa gelene kadar zayıflayın. Boyunuza göre uygun ağırlıkta iseniz ise bu ağırlığınızı koruyun.

    Beden Kitle İndeksi (BKI) = Vücut Ağırlığı (kg)/ Boy (m 2 ) 25 ve üzerinde olması şişman olduğunuzun bir göstergesidir.

    * Düzenli fiziksel aktivite yapın.

    Hareketli bir yaşam tarzı seçin. Haftada 5 gün 30 dakikalık orta yoğunlukta bir fiziksel aktivite düzenli fiziksel aktivite yaptığınızın bir göstergesidir. Düzenli fiziksel aktivite yaşın ve kronik hastalıkların olumsuz etkisini azaltır, kan basıncını düzenler, kardiyak aritim/ ani ölüm riskini azaltır.

    * Sigara içmeyin.

    Sigara ve sigara dumanı, katran, karbonmonoksit ve nikotine ek olarak içerdiği 4000'den fazla kimyasal madde nedeniyle başta kanser olmak üzere, kronik bronşit, felç ve koroner kalp hastalıklarına neden olan önemli bir risk faktörüdür. Sağlığınız için sigara içmeyin, içiyorsanız bırakmaya gayret edin.

    * Beslenmenize dikkat edin.

    - Vücut ağırlığınızı dengede tutmak, kilo almamak için az şekerli besinleri tercih edin, çay şekeri gibi rafine şekerleri mümkün olduğunca az tüketin, tatlılar ve şekerli içeceklerin tüketimini sınırlandırın.

    -Tuz ve sodyum alımını kısıtlayın. Sodyum alımı 1.5-2.5 gr arasında (4-6 gr tuz) olmalıdır. Ayrıca tuz oranı düşük yağsız veya az yağlı süt ve süt ürünlerini (yoğurt,peynir vb.) tüketin.

    - Kullandığınız yağ türüne dikkat edin ve doymamış yağ asidinden zengin bitkisel sıvı yağları (zeytinyağı,ayçiçeği yağı, mısırözü yağı vb) tercih edin.

    - Posa tüketimini arttırın. Haftada her gün 4-6 porsiyon (400-500 gr) çeşitli taze sebze ve meyve yiyin. Kurufasulye, nohut,mercimek vb. kurubaklagillerin tüketimine özen gösterin.

    -Alkol tüketimini azaltın. Alkol alımı kan basıncının yükselmesine neden olur.

    * Stresden mümkün olduğunca uzak durun.

    * Düzenli olarak sağlık kontrollerinizi yaptırın.

    Degerlerli bilgileri için Bartın -Ulus merkez saglık ocağı çalışanlarına teşekkür ediyorum.

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    bilgilendirme için teşekkürler çok ciddi davranılması gereken bir hadise...
    selametle..

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Bayramda sağlıklı beslenme önerileri

    Hayvansal gıdaların fazla tüketilmesi kolesterol, tansiyon ve kalp rahatsızlıklarına neden oluyor.


    İSTANBUL - Kurban bayramında sıkça tüketilen hayvansal kaynaklı gıdalar, karbonhidrat değeri yüksek tatlı ve şekerlemeler, kolesterol ve tansiyon yükselmesiyle birlikte mide ve kalp rahatsızlıklarına yol açabiliyor. Bayramda dengeli beslenmeyi öneren uzmanlar gün içinde aralıklarla az miktarda besin tüketilmesini öneriyor.
    Memorial Hastanesi Suadiye Polikliniği’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Elif Keskin, kalp hastalığı, yüksek tansiyonu veya diyabeti bulunan kişilerin bayramda nasıl beslenmeleri gerektiğini anlattı:
    “Kalp hastalığı, yüksek tansiyonu veya diyabeti olan bir birey, fazla et tüketmenin kendisine zarar vereceğini çok iyi bilmelidir. Bu yüzden bu besin grubunu çok daha az miktarda tüketmelidir. Karaciğer, dil, dalak, böbrek gibi sakatatların tüketiminden, içerdikleri yüksek yağ ve kolesterol seviyesi yüzünden kaçınılmalıdır. Ancak kişinin kan yağları yüksekse, yüksek tansiyonu, kalp rahatsızlığı varsa kesinlikle sakatatları tüketmemelidir. Bayram yemekleri yapılırken sebze tüketimini artırmak için etli sebze yemekleri yapılabilir. Yemeklerde iç yağı, kuyruk yağı veya tereyağı kullanılmamalıdır. Hatta etli yapılan yemekler etin kendi yağı ile pişirilmeli, ek sıvı yağ dahi ilave edilmemelidir. Bununla birlikte et, kızartma veya kavurma şeklinde tüketilmemeli, ızgara, haşlama, buğulama gibi yöntemlerle pişirilmelidir. Eti direk ateşte pişiriyorsak, ateşle et arasında en az 15 cm. bulundurmalıyız ki, ette kanserojen maddeler oluşmasın. Et, yeni kesildiği zaman sert olur ve sindirimi zordur. Bu nedenle mide, barsak hastalığı olanlar taze kurban etlerini tüketmemeli, buzdolabında birkaç gün beklettikten sonra uygun bir yöntemle hazırlayıp tüketmelidirler. Diyabeti, reaktif hipoglisemisi, insülin direnci olanlar ve kilosu fazla olanlar ya da kilo almak istemeyenler ise, aşırı karbonhidrat tüketiminden kaçınmalıdırlar. Bayram esnasında davetlerde sunulan ağır hamurlu yemekler ve tatlılar kan şekerinin fazla yükselmesine neden olabilir. Tatlı olarak sütlü veya meyveli tatlılardan ufak bir porsiyon tercih edebiliriz ancak özellikle diyabetlilerin çok kontrollü bir şekilde beslenme programlarına uyarak bayramı geçirmeleri gerekmektedir.”

    BAYRAMDA SAĞLIKLI BESLENME ÖNERİLERİ
    * Güne hafif bir kahvaltı ile başlanmalı. Peynir, zeytin, domates-salatalık, kepek ekmek, buğday gevreği, süt, meyve gibi besinlerden oluşan dengeli ve hafif bir kahvaltı edilmeli.
    * Yemekler 3 ana öğün, 3 ara öğün olmak üzere az az sık sık yenmeli. Ara öğün alternatifleri meyve, kepekli tost, kepekli bisküvi, peynir, meyveli yoğurt, ayran, yoğurt gibi seçeneklerden hazırlanmalı.
    * Kızartma ve kalorisi yüksek ağır yemekler yerine hafif, ızgara, buğulama, haşlama tarzı yemekler tercih edilmeli.
    * Şeker, yağ ve kalori içeriği yüksek hamurlu tatlılar kan şekerini hızla yükseltir, toplam günlük kalori ve yağ artışına sebep olur. Bu yüzden tatlı tüketimine dikkat edilmeli. Tatlı tüketilmek isteniyorsa sütlü tatlılar, günlük tüketilen miktarlarına dikkat edilerek, ara öğün seçeneği olarak tüketilmeli.
    * Fazla miktarda çikolata ve tatlı tüketimi mide yanması, barsak bozukluklarına yol açabileceği için tüketilen miktarlarına dikkat edilmelidir.
    * Ramazan boyunca hareketin azalması, açlık, yeterli sıvı tüketememek sonucunda kabızlık görülmektedir. Kabızlığın azaltılması ve C vitaminini gibi vitamin ihtiyaçlarının karşılanması açısından meyve ve sebze tüketimi arttırılmalı. Meyve ve sebze günde 6-7 porsiyon tüketilmeli.
    * Her öğünde salata tüketilmeye özen gösterilmeli.
    * Günlük tüketilmesi gereken sıvı miktarlarına dikkat edilmeli. Günde 2-2.5 lt sıvı alınmalı.
    * Düzenli egzersiz yapılmalı.
    * Şeker, kalp hastaları , hipertansiyon, mide ve barsak sistemi hastalıkları olan kişiler mutlaka sağlıklı beslenme ilkelerine dikkat etmelidir.

    ÖRNEK MENÜ
    Sabah :
    Peynir
    Zeytin
    1 tatlı kaşığı reçel , bal ya da pekmez
    buğday, kepek, çavdar ekmeği
    (engel olabilecek herhangi bir hastalık yoksa haftada en az 3 kez yumurta) domates-salatalık-biber

    Ara
    Meyve


    Öğle
    1 kase çorba
    etli sebze yemeği
    1 kase yoğurt/ ayran
    salata
    kepek ekmek

    Ara
    simit + ayran veya kepekli tost veya meyve veya sütlü tatlı
    bitki çayı

    Akşam
    Izgara/fırında ya da haşlama et/tavuk/balık
    salata
    1 kase Yoğurt
    kepek ekmek veya kepekli makarna veya bulgur pilavı

    Ara
    Meyve ya da süt

    Alıntı ntvmsnbc.com
    YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN
    YADA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Greyfurt Suyu İle İlaç İçmeyin..!



    Uzmanlar, "İlaçla birlikte greyfurt suyu içmeyin" uyarısında bulundu. Greyfurtun, bazı ilaçlarla içildiğinde yan etki yarattığını kaydeden uzmanlar, bu tür girişimlerin ölümle bile sonuçlanabileceğini ifade ediyor.

    Kimi insanlar, sağlıklı kalmak kimileri de aksayan vücut fonksiyonlarını desteklemek amacıyla ilaç kullanıyor.

    Öncelikle, ilacı susuz yutmayı kafanızdan çıkarın. Çünkü yemek borusunda önemli hasarlara yol açabiliyor, üstelik bunun tedavisi de oldukça zor.

    Ancak, gözlerden kaçırılan bir başka gerçek var. Pek çok kişi, daha yararlı olur düşüncesiyle özellikle C vitamini içeren greyfurt suyu ile ilacı birlikte içebiliyor. Oysa, bilimsel çalışmalara göre bu risklere yol açabilir.

    Çünkü, ilaçlar bağırsaklarda ve karaciğerde enzimlerle parçalanarak kullanıldıktan sonra vücuttan atılıyor.

    < Greyfurt suyu ise bağırsaklardaki enzimi yok ediyor. Bu nedenle, ilacın parçalanması geciktiğinden kanda birikiyor ve sonuçta ilaç zehirlenmesine yolaçabiliyor.

    Sadece bir bardak greyfurt suyu bile ilaçların olumsuz etkileşim göstermesine yetiyor.

    Hangi İlaçlar Suyu İle Olumsuz Etkileşim Yaratıyor?
    Bu konuda konuşan A.Ü. Tıp Fakültesi İç Hastalıklar Uzmanı Prof. Dr. Murat Faik Erdoğan, şunları söyledi:

    "Aslında kırka yakın ilaç türü buna neden oluyor. Başlıcaları kolestrol düşürücü ilaçlar, kalp ve tansiyon ilaçları, ereksiyon sorunu olanların kullandığı ilaçlar, migren hastalarının kullandığı ilaçlar ve diyet tedavisinde kullanılan zayıflama ilaçları bu etkiyi gösteriyor."

    Greyfurtun etkisi vücutta üç gün boyunca devam ediyor. Bu süre içinde alınacak ilaçların dozuna da dikkat etmek gerekiyor.

    Yan etkiler arasında, zehirlenme, göz kararması, ani kan basıncı düşmesi gibi rahatsızlıklar bulunuyor.

    Alıntı trt.net.tr
    YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN
    YADA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Gözler Virüs Taşıyan Conkar'da

    Kuş gribi ile ilgili vakalar yurt çapında dikkatle izlenirken gözler Sincan'dan kayıtlara geçen 65 yaşındaki Mustafa Conkar'a çevrildi.

    Çünkü Conkar'da 3-4 gün içinde klinik belirtiler ortaya çıkmazsa, dünyada hastalanmadan virüs taşıyan ilk kişi sıfatını alacak.

    Tavuklarının ölmesi üzerine Mustafa Conkar'dan alınan numunede kuş gribi virüsüne rastlanınca Conkar hastaneye kaldırıldı. Ancak söz konusu hastada hiçbir şikayetin bulunmaması dikkat çekiyor.

    Numune Hastanesi enfeksiyon hastalıkları Klinik Şefi Doç. Hürrem Bodur'un verdiği bilgiye göre, 3-4 gün içinde herhangi bir şikayetin yaşanmaması durumunda Mustafa Conkar kuş gribi virüsüne yakalanıp hastalanmayan ilk örnek olacak.

    Bodur, "Vakamız, muhtemelen virüsü sağlıklı taşıyor. Önümüzdeki 3-4 gün içinde hastalık ortaya çıkmadığı takdirde Conkar, bu durumu sağlıklı olarak atlatmış olacak. Bu da dünyada ilk vaka olacak." diye konuştu.


    Alıntı trt.net.tr
    YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN
    YADA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Akdeniz anemisi için uyarılar

    Akdeniz anemisi rahatsızlıkları olan kişilerin akraba evlilikleri yapmalarının çok sakıncalı olduğunu vurgulandı



    Üniversitesi Çocuk Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Aydınok, Akdeniz anemisi ve orak hücre anemisi rahatsızlıkları olan kişilerin akraba evlilikleri yapmalarının çok sakıncalı olduğunu vurgulayarak, hem annenin hem babanın bu hastalıklarda taşıyıcı olmaları durumunda her bir çocuk için dörtte bir oranında hasta olma riskinin var olduğunu belirtti.

    Akdeniz anemisi ve orak hücre anemisinin aynı guruba mensup fakat farklı kronik rahatsızlıklar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yeşim Aydınok, "Beta Talesemi adıyla da bilinen Akdeniz anemisinde krizler yaşanmaz ama bu hastalar yaşamları boyunca her ay düzenli bir biçimde kan alımı yapmak durumundadır" dedi. Türkiye'de orak hücre anemisinin çok yaygın olmadığını, Akdeniz anemisinin orak ücre anemisine oranla daha yaygın olduğunun altını çizen Aydınok, Akdeniz anemisinin genellikle Yunanistan, Kıbrıs, Sicilya gibi Akdeniz'e komşu olan ülkelerde bulunduğunu ve Akdeniz anemisi taşıyıcısının Türkiye genelinde 400 bin civarında, orak hücre anemisi taşıyıcısının ise 600 bin civarında olduğunu vurguladı.

    "Her iki hastalık da Mersin, Hatay, Çukurova bölgelerine has rahatsızlıklardır" diyen Prof. Dr. Aydınok, özellikle Çukurova bölgesinde her yüz kişiden sekizinin orak hücre anemisi olduğunu belirtti. "Orak hücre anemisi ve Akdeniz anemisi rahatsızlıklarında tek şans kemik iliği naklidir" diyen Aydınok, gen tedavisi yönteminin uygulanacağını ama henüz deneysel aşamada olduğunu vurgulayarak, "Bu rahatsızlıklar taşıyıcılara bir zarar vermez ancak eşlerden her ikisi de taşıyıcıysa o zaman doğacak çocuklar için sakıncalıdır" diye konuştu. Son yıllarda Türkiye'de bakanlık tarafından başlatılan bir uygulamayla evlilik öncesinde eşlerden her ikisinin de anemi ile ilgili olarak da kontrolden geçtiğini söyleyen Prof. Dr Aydınok, "Bu yöntemle çocuk doğumunun engellenmesi amaçlanıyor" dedi.

    Ayrıca bu rahatsızlıklarda sürekli kan alımından dolayı vücutta biriken fazla miktardaki demirin dışarı atılması için eskiden sekiz ile on iki saat süreli cilt altına iğne ile uygulanan bir ilaç yönteminin kullanıldığını ifade eden Aydınok, son yıllarda ağızdan alınan demir atıcı ilaçların kullanılmaya başlandığını ve bunun hastalar için büyük bir şans olduğunu dile getirdi.

    Bu rahatsızlıkların bir sosyo-ekonomik boyutu bir de psikolojik boyutu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Aydınok, "Bu rahatsızlıkları geçiren hastaların okumaları, evlenmeleri, çocuk sahibi olmaları bir hayal değil, psikolojik ve toplumsal destek çok önemli, ama asıl önemli olan toplumda bir olay oluşmadan önlemini alıp, halkı bilinçlendirmektir" diye konuştu.

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •