Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 3/3 İlkİlk 123
25 sonuçtan 21 ile 25 arası

Konu: Sağlık Bilgileri

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    BÖBREK KANSERİ

    Nedir ?

    Erişkin yaş kanserlerinin yaklaşık yüzde üçünü oluşturur. Kırk elli yaşlarında daha sıktır. Erkekler bir kat daha fazla yakalanır.

    Sebebi Nedir ?

    Kesin sebep bilinmez. Diyetin, kalıtımın, hormonal etkenlerin, sigaranın, çevresel ve mesleki zararlı kimyasal maddelerin (Deri İşçiliği, Petrol Ürünleri, Asbest, Kadmiyum) ve kahvenin önemli rolü olduğu bilinmektedir.

    Belirtileri Nelerdir ?

    Vücudun yan tarafında bir kitle fark edilebilir. Bu kısımda ağrıda bulunur. Kanlı idrar çok önemli bir belirtidir.

    Tani Nasil Konur ?

    Ürolog kitle varsa muayene eder. Kitle yoksa kanlı idrar hikayesiyle üriner sistemi ultrasonografi ile araştırır. Gerekirse tomografi ister. Böylece bir santimetrelik bir tümör bile yakalanır.

    Nasil Tedavi Edilir ?

    Hastalığın devresi önemlidir. Tümör diğer dokulara yayılmamışsa ürolog örten yağ dokusu ile birlikte böbreği çıkartır. Hastalık diğer dokulara sıçramışsa (Metastaz) böbreğin çıkarılması tartışmalıdır. Bu durumda ışın tedavisi (Radyoterapi), ilaç tedavisi (Kemoterapi), ve hormonal tedaviden yararlanılır. Hastalık erken devrede yakalanırsa tam iyileşme oranı yüksektir.

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Apse

    Apse, iltihabın bir çeşidi olup, özelliği, dokunun eriyip, içini cerahatin doldurmasıdır. Bazen de bir yaralanma, bir damarın bağlanması veya tıkanması sonucu ölü bir tabaka oluşur ve buraya mikroorganizmanın yerleşmesi ile irin dolu bir boşluk meydana gelebilir. Apseler iki türlüdür:

    Sıcak apse: Bu apsede ateş yükselir, ağrı ve zonklama olur. Bu tür apse, her zaman bir veya birkaç mikroptan dolayıdır (yani sebep mikroorganizmadır). Sıcak apsenin dört ana belirtisi; sıcaklık, kırmızılık, ağrı ve şişkinliktir (latince, color, rubor, dolor, tumor). Apsenin çevresi sert, ortası ise oynak ve yumuşaktır.

    Soğuk apse: Verem hastalığında görülen bir apse türüdür. Öyle ki, el şişlik üzerine konulunca sıcaklık alınamaz ve basmakla ağrı uyandırılamaz. Daha doğrusu sıcak apsedeki kesin iltihap belirtileri yoktur. Fakat şişlik açılırsa, sıcak apsedeki gibi bir apse içeriğinin olduğu görülür. Soğuk apsenin iki özelliği vardır.

    1 - İçinde irin yapıcı mikroplar ve irinleşme yoktur. Apse içeriğini harap olmuş doku oluşturur.

    2 - Apsenin kaynağı ile görüldüğü yer arasında her zaman doğrudan bir ilişki yoktur. Örneğin bel omurlarının soğuk apsesi (omurga veremi, pott hastalığı) kasıkta bir apse ile kendini belli edebilir.

    Sıcak apselerin tedavisi, cerrahi müdahale iledir. Bu tedavi, apse yerinin açılması, irinin boşaltılması ve antibiyotikli merhemle uygulamadır. Ayrıca ağızdan antibiyotik vermek gereklidir.

    Apseler tedavi edilmezlerse burada üreyen mikroorganizmalar vücudun diğer bölgelerine yayılabilirler. Apseler, komşu dokulara açılabilir veya komşu damarlara ilerleyerek, bu damarlardan kaynaklanan kanamalara sebep olabilir.

    Apseler meydana geldikleri organların çalışmasını bozabilir, vücutta genel bir hastalık halsizlik, iştahsızlık yapabilirler. Soğuk apselerde ise verem ilaçları kullanılır. Bazen (örneğin böbrek vereminde) hastalığın yayılmasını önlemek için cerrahi işlem yapılabilir.

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    AKILCI İLAÇ KULLANIMI

    Kendiliğinizden ya da konu-komşunuza danışarak ilaç almayınız.

    .İlaçlarınızı, yalnızca hekiminizin önerisi ve eczacınızın uyarısı doğrultusunda kullanınız.

    .İlaçlarınızı nasıl kullanacağınızı ve nasıl saklayacağınızı tam olarak öğreniniz ve eksiksiz uygulayınız.

    .Hekiminize ve eczacınıza başvurduğunuzda, son haftalarda kullandığınız her türlü ilacı belirtiniz.

    .Allerjik bir bünyeniz varsa, sağlık personelini uyarmayı unutmayınız.

    .İlaçların yan etkileri konusunda hekiminizden ve eczacınızdan bilgi alınız.

    .Kendinizi iyileşmiş hissetseniz bile, ilaç (özellikle antibiyotik) kullanımını yarıda kesmeyiniz.

    .İlaç kullanırken, alkollü içki içmekten kaçınınız.

    .Hamilelik süresince ve emzirme döneminde, hekiminize danışmadan hiçbir ilaç kullanılmaması gerektiğini unutmayınız.

    .İlaçlarınızı, kilit altında ve çocukların ulaşamayacağı yerlerde bulundurunuz.

    .Son kullanma tarihi (hükmü) geçmiş olan ilaçları kesinlikle kullanmayınız.

    .Evinizde, işyerinizde ve taşıtınızda bulunan ilaçları zaman zaman gözden geçiriniz. Bu konuda eczacınıza danışınız.

    HAMİLELİK ve EMZİRME DÖNEMİNDE İLAÇ KULLANIM İLKELERİ

    Hamilelik süresinde ilaç kullanılması son derece dikkat edilmesi gereken bir konu olup, nedenleri:

    (a) Aralarında ilaçların da bulunduğu kimyasalların ana rahmindeki bebek açısından taşıdığı riskler,

    (b) Hamileliğin sebep olduğu fizyolojik değişikliklerdir.

    Hamilelik sırasında kullanılan ilaçların doğacak bebeğe geçişi sözkonusudur. Bunun sonucunda da doğacak bebek üzerinde anormallikler olabilir. İlaçların doğacak bebek üzerindeki olumsuz etkileri, çeşitli organların yapılarındaki ve/veya fonksiyonlarındaki anormallikler, büyümenin gecikmesi veya davranışsal bozukluklar şeklinde olabilir.

    Diğer taraftan, hamilelikte toplam vücut sıvı miktarı artar, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında değişmeler olur. Bunların sonucunda, ilaçların vücuttaki dağılım ve atılımı değişir. Bu durumda ise bazı ilaçların dozları yetersiz kalarak tedaviyi etkisiz kılar.

    İhtiyaç duyulan ilaç dozu, hamilelik ilerledikçe genellikle yükselir, doğumdan sonraki devrede ise düşer.

    Hamilelik boyunca ve emzirme döneminde ilaç kullanılması, hassas bir dengenin devam ettirilmesini gerektirir. Bir taraftan bebeğin, ilaç kullanımından zarar görmesine izin verilmemeli, diğer taraftan bir hastalığın yeterli tedavi edilmemesinden dolayı annenin veya bebeğin zarar görmemesi üzerinde de aynı titizlikle durulmalıdır.

    İlaçların hemen tamamı anne sütüne geçebileceği için, emzirme döneminde ilaç kullanan annelerin bebeklerinde bazı istenmeyen etkiler ortaya çıkabilir.

    Eğer annenin ilaç kullanması gerekiyorsa, ilacı, emzirmeden hemen önce ya da hemen sonra alması en doğrusudur. Böylece, ilacın anne sütüyle bebeğe geçişi büyük ölçüde engellenmiş olur.

    Eğer hamileyseniz ya da böyle bir olasılık sözkonusu ise:

    -Birçok ilacın hamilelikte kullanımının güvenli olup olmadığı konusunda kesin kanıtlar bulunmadığını;

    -Bazı ilaçların doğacak bebekte çeşitli üzücü sonuçlara neden olabileceğini;

    -Hamilelikte (özellikle ilk üç aylık dönemde) hekim önerisi dışında kesinlikle ilaç kullanılmaması gerektiğini

    UNUTMAYINIZ.

    "Hamilelikte ilaç kullanımının taşıdığı risklerin yalnızca ilk üç aylık dönemle sınırlı olduğunu düşünmeyiniz."

    "Hamile ya da emzikli iseniz, bu durumu hekiminize ve eczacınıza bildirmeyi unutmayınız."

    İLAÇLARIN İSTENMEYEN ETKİLERİNE DİKKAT!

    İlaçların istenmeyen etkisi;koruma, teşhis ve tedavi amacıyla kullanılan dozlarda ortaya çıkan ve istenmeyen (ve zararlı olabilen) bir etkisi olarak tanımlanmaktadır.

    İlaçların istenmeyen etkilerinden söz ederken; ilacın;

    1-Öngörülen (önceden bilinen-kaçınılmaz) etkisinin (yan etki) ve

    2-Öngörülmeyen (önceden bilinmeyen-alışılmışın dışında kalan) etkisinin olduğunu bilmekte yarar vardır.

    İlacın bilinen yan etkileri (örneğin yatıştırıcı ilaçların uyku durumu yaratması) genellikle hasta tarafından nispeten kolay tolere edilebilen istenmeyen etkilerdir. İlacın önceden bilinmeyen etkisi ise hasta tarafından kolayca tolere edilemeyen olumsuz etkisidir.

    Çok yararlı ve hiçbir istenmeyen etkisi olmayan maddeler olarak "bilinen" vitaminlerin de-diğer ilaçlar gibi-çeşitli yan etkileri vardır.

    İlaçların istenmeyen etkilerine zemin hazırlayan ve hastaya ilişkin faktörler;

    -İlacın yanlış dozda (gereken dozun üstünde veya altında) kullanılması,

    -İlacın yanlış biçimde kullanılması (örneğin yanlış uygulama yolundan kullanılması),

    -İlacın yanlış zamanda-yanlış sıklıkta, yanlış süreyle-kullanılması,

    -Yanlış ilaç kullanılması ya da ilacın yanlış amaçla kullanılması,

    -Yaşa, cinsiyete, kalıtsal faktörlere (genetik yapıya), ırka, kiloya, allerji öyküsüne, mevcut hastalıklara (böbrek ve karaciğer yetmezliği gibi), daha önce görülmüş istenmeyen etki öyküsüne ilişkin faktörler

    İlaçların istenmeyen etkileri, hastaneye başvuru nedenleri arasında önemli bir yer tutmaktadır.

    İlaçların istenmeyen etkilerine yol açan nedenlerden bir grup da ilaç tedavisine ilişkin olanlardır. Bunlar;

    -İlaç-ilaç etkileşimi sonucu oluşan istenmeyen etkilerinin,

    -İlaç-besin etkileşimi sonucu oluşan istenmeyen etkilerinin,

    -Zehirlenme tablosunun ortaya çıkması şeklindedir.

    Kullanılan ilaç sayısı arttıkça, istenmeyen etkilerin görülme riski yükselmektedir.

    Yaşlılık, doza bağımlı istenmeyen ilaç etkilerinin ortaya çıkmasında büyük rol oynamaktadır. Yaşlılıkla birlikte azalan vücut sıvısı oranı, gerileyen böbrek fonksiyonları veya özellikle karaciğer başta olmak üzere bozulan diğer organ fonksiyonları nedeniyle ilacın tedavi dozları ile toksik (zehirlenmeye yol açan) dozları arasındaki "güvenlik aralığı" daralmaktadır. Dolayısı ile ilaçların istenmeyen etkileri daha sık ve daha şiddetli olarak ortaya çıkmaktadır.

    Bebekler ve çocuklarda istenmeyen etkiler, genç ve yetişkinlere oranla daha yüksektir. Fizyolojik ve biyokimyasal profil, ilacın vücut tarafından emilimi ve dağılımını etkilemektedir.

    .Tüm ilaçların-istenen etkilerinin yanısıra-istenmeyen etkilerinin de olabileceğini aklınızda bulundurunuz.

    .Hekim Önerisi ve Eczacı Uyarısı Dışında (Kendiliğinizden) İlaç Kullanmayınız.

    .İlaçların istenmeyen etkilerini (özellikle ilaç allerjisi) daha önce yaşamış iseniz, hekiminizi ve eczacınızı uyarmayı unutmayınız.

    .İlacınızı kullandığınız sırada ortaya çıkabilecek şikayetinizi hekiminize/eczacınıza bildiriniz.

    .İstenmeyen etkileri şiddetlendirebileceği için, ilaç kullanırken alkol almayınız.

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    DOĞRU İLAC KULLANIMI

    ÇOCUKLUK ÇAĞINDAKİ İLAÇ ZEHİRLENMELERİNDEN KORUNMA

    Zehirlenmeler genelde çocukların sorunudur. On dört yaşın altındakilerde ortaya çıkan zehirlenmeler, daha büyüklerde görülenin 2-7 katıdır. Çocuk zehirlenmeleri 1-3 ve 15-17 yaşlarında artış gösterirler. İlkinde kaza sonucu oluşanlar, diğerinde ise cana kıyma nedeni ağır basar.

    Çoğu zehirlenmeler çocuğun kendi evinde olur. Bunu, büyükanne ve babaların, bir arkadaşın ve bakıcının evi izler.

    El çantaları, buzdolabı rafları ve çocuğun erişebileceği ilaç dolapları tehlikeli yerler arasındadır.

    Kaza sonucu ortaya çıkan zehirlenmelerin yarıdan fazlası ilkbahar ve yaz aylarında görülür. Bu aylar, boya, badana, ev taşıma, yolculuk gibi nedenlerle çocuk üzerindeki dikkat ve denetimin azaldığı, evin dağınık, dolapların ve çekmecelerin açık olduğu dönemlerdir.

    Aile içi sorunlar, alışılagelmiş aile düzeninin bozulması, hastalık, ölüm, gebelik, aileye yeni bir bebeğin katılması, yolculuk, taşınma, başka bir evi ziyaret, eve misafir gelmesi ve yemek hazırlama gibi olaylar zehirlenmeye zemin hazırlar.

    Bir kereden fazla ya da birden çok etkenle zehirlenme, ailenin çocukla ilgilenmediğini düşündürür. Altı aylıktan küçük bir bebekte, zehirlenmenin kasıtlı olabileceği akla gelmelidir. Ergenlik çağında ise, okulda başarısızlık, kız ya da erkek arkadaşla olan sorunlar ve ana babaların anlayışsızlığı zehirlenme nedeni olabilir.

    Çocuklardaki doğal meraklılık, onlara zehirlenmeye hazır bir biçimde ortam yaratmaktadır. Çocuklar her yeri keşfetmeye ve çevrelerini incelemeye çaba göstermektedirler. Buldukları her şeyi doğrudan ağızlarına götürürler. Tehlikeyi anlamaz ve uyarı etiketlerini okuyamazlar.

    Kaza ile olan zehirlenmelerin %60-70 kadarı ilaçlarla olmaktadır. Bunlar arasında, analjezik (ağrı kesici), antienflamatuvarlar, sedatif-hipnotik ve trankilizanlar (sakinleştirici-yatıştırıcı), antidepresanlar (ruhsal çöküntüyü giderici) ve santral sinir sistemini etkileyen diğer ilaçlar başta gelmektedir. Türkiye'de, özellikle salisilatlar (asetil salisilik asit tuzları ya da esterleri) en sık karşılaşılan zehirlenme etkenleri arasındadır. İlaçlardan kaynaklanan zehirlenmelerin büyük çoğunluğu oral (ağız yolu ile alınan), katı ilaç biçimleri (draje,tablet,kapsül) ile meydana gelmektedir. Çocuklar açısından, kaplanmış tabletler kaplanmamış olanlardan, değişik renkli tablet ve kapsüller tek renkli olanlardan ve yumuşak ilaçlar sertlerden daha çekicidir.

    Zehirlenmeye yol açan ilaçların büyük çoğunluğu, anne tarafından kullanılan ve olay sırasında kullanılmakta olan ilaçlardır.

    Çocuklarda İlaç Kaynaklı Zehirlenmeyi Önlemek İçin Kurallar :

    ·İlaçları çocukların ulaşamayacakları yerlerde ve tercihen kilit altında saklayınız. Çocukların iskemle vb.araçlar kullanarak boylarının çok ötesindeki yerlere dahi ulaşabileceklerini unutmayınız.

    ·Çocukların önünde ilaç kullanmayınız. Sizi taklit etmek isteyebilirler.

    ·İlacınızı aldığınız anda telefona veya kapıya cevap vermek durumunda kaldıysanız, ilacı yanınıza alınız veya çocukların ulaşamayacakları bir yere koyunuz. Çocukların genellikle gözlem altında olmadıkları zamanlarda çabuk hareket ettiklerini unutmayınız

    ·ilaç sürekli kullanılacak olsa bile, kullanır kullanmaz kapağını kapatıp sakladığınız yere tekrar koyunuz.

    ·Gece veya karanlık bir odada çocuğunuza ilaç verirken ışığı açınız.

    ·Tüm ilaçları kendi orijinal ambalajlarında saklayınız. Etiket (iç-dış ambalaj) ve prospektüs, ilacın doğru kullanımını sağlayan bilgileri içermektedir. İlacın içinde bulunan maddeleri ve acil durumlarda alınacak önlemleri içeren talimatları bilmek önemlidir.

    ·Her ilacın ismini doğru kullanarak, ilacın şeker olmadığını çocuklara öğretiniz. İlaçların şeker ya da oyuncak olarak algılanmasına yol açabilecek davranışlardan (ilaç kutularıyla veya kullanılmış enjektörlerle oynamasına izin vermek gibi) kaçınınız.

    ·Çocuğun ilaç kullanması gerektiğinde, ne amaçla ve ne süre kullanılacağını kendisine anlayabileceği bir dille açıklayınız.

    ·Kullanılmayacak duruma gelmiş ilaçları kesinlikle yok ediniz (çöpe atmayarak, lavaboya ya da tuvalete dökünüz).

    ·Zaman zaman evinizi ve otomobilinizi (torpido gözü, kapı içi bölmeler, vb.) kontrol ederek, ilaç saklama koşullarını gözden geçiriniz.

    ·Bu güvenlik kurallarını bebek bakıcınıza da anlatınız ve çocuklu olarak ev ziyaretinde bulunacaksanız veya bebeğe bakacaksanız bu kuralları hatırlayınız.

    Bir zehirlenme durumunda 24 saat kesintisiz hizmet sunan Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı Zehir Araştırmaları Müdürlüğü ZEHİR DANIŞMA MERKEZİ'ne başvurabilirsiniz.

    Telefonlar: 0-312-433 70 01 -0-800-314 79 00 (Ücretsiz)

    Faks: 0-312-433 70 00

    E-posta: Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

    AKLINIZDA BULUNSUN!

    .FİYAT KÜPÜRÜ BULUNMAYAN AMBALAJLARI SATIN ALMAYINIZ.

    .KULLANMADAN ÖNCE PROSPEKTÜSÜ OKUYUNUZ.

    .BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE HEKİMİNİZE VE/VEYA ECZACINIZA BAŞVURUNUZ.

    .ÇOCUKLARIN ULAŞAMAYACAKLARI YERLERDE VE AMBALAJINDA SAKLAYINIZ.

    .SON KULLANMA TARİHİ GEÇMİŞ İLAÇLARI KULLANMAYINIZ.

    .İLACIN ETKİSİNİ SON KULLANMA TARİHİNDEN ÖNCE YİTİRMEMESİ İÇİN HANGİ KOŞULLARDA SAKLANACAĞINI HEKİMİNİZE VE ECZACINIZA DANIŞINIZ.

    .İLACI, KULLANILACAK MİKTAR VE SÜREYE İLİŞKİN HEKİMİN ÖNERİSİ VE ECZACININ UYARISI DOĞRULTUSUNDA KULLANINIZ

    AŞAĞIDAKİ SORULARIN CEVAPLARINI HEKİMİNİZDEN VE ECZACINIZDAN ALMAYI UNUTMAYINIZ:

    .İLACINIZI NİÇİN KULLANMANIZ GEREKİYOR?

    .İLACINIZI DOĞRU BİÇİMDE KULLANMAZSANIZ NE OLUR?

    .İLACINIZI NASIL HAZIRLAYACAKSINIZ (SULANDIRMA vs.)?

    .İLACINIZI GÜNDE KAÇ KEZ, NE MİKTARDA (DOZDA) ALACAKSINIZ? NE ZAMANLAR KULLANACAKSINIZ?

    .İLAÇ TEDAVİNİZ KAÇ GÜN SÜRECEK?

    .İLACINIZI KULLANIRKEN KAÇINMANIZ GEREKEN YİYECEK VE İÇECEKLER VAR MI?

    .TEDAVİNİZ SIRASINDA İSTENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLECEK OLURSA, NE YAPMALISINIZ?

    .İLACINIZI NASIL (HANGİ ŞARTLARDA) SAKLAMANIZ GEREKİYOR?
    Konu ®adakoglu tarafından (10-01-2006 Saat 21:57 ) değiştirilmiştir.

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bilgisayar Kullanımı ve Sağlık

    Bilgisayarla yazarken ellerinize kramp giriyor mu? Ya da gözlerinizin yaşardığı oluyor mu? Bel ağrıları, baş ağrıları sık oluyor mu? İyi bir programcısınız ama beslenmeniz düzgün mü? Her zaman olduğu gibi bilinçsizce yapılan davranışlar bilgisayar kullanımı sırasında da sağlık sorunları görülmesine neden olabilir.

    Bilgisayar çok gelişmiş bir araç olabilir ama çoğu zaman hiç de kullanışlı değildir. Bilgisayara verilerin klavye veya fare kullanılarak girilmesi gerekir. Ya da çalışmanızın sonuçlarını görmek için sürekli olarak monitöre bakmak zorundasınız. Üstelik bunları yaparken saatlerce bilgisayar karşısında hareketsiz oturmanız gerekebilir. Bu arada bazı bilgisayar kullanıcıları yemeği bile unutabilirler! Dünyanın en güzel PC'si sizin olabilir ama doğru şeyleri yapmazsanız en sıradan ve can sıkıcı hastalıklara sahip olabilirsiniz.

    Bilgisayar Sağlık Düşmanı Olabilir!

    Bilgisayar teknolojisi çok gelişse de gelişim sadece fonksiyonlar ile sınırlı kalmakta. Örneğin PC'lerin kullanılmaya başlandığından bu yana dış görünüşleri çok az değişmiştir. Yıllarca süren çalışmalar ve milyarca dolarlık harcama ile görünüşte bilgisayarların sadece hızı artmış görünüyor. Şu anki teknoloji ile hiç bir bilgisayara sadece sözle bilgi vererek bir işlem yaptıramazsınız. Bilgisayarların işlerimizi görmesi için aslında sağlık açısından çok da uygun olmayan işler yapmalısınız. Örneğin saatlerce ekrana bakarak yazılar yazmalı, şekiller çizmeli ve çalışmalarınızın sonuçlarını da yine benzer biçimde bilgisayardan almalısınız. Böyle olunca bilgisayar işlerimizi kolaylaştırırken sağlığımızı götürüyor mu? Bilgisayar kullanırken sağlığınızı korumak için bazı konulara dikkat etmelisiniz.

    Bilgisayar Karşısında Doğru Oturma Biçimi

    Kişilerin vücut yapıları ve çalışırken sık kullandığı araçlar değişebildiği için herkese uygun bir bilgisayar masası düzeninden söz edilemez. Fakat bazı temel kurallardan bahsetmek olanaklı. İlk olarak oturduğunuz koltuğunuzu doğru seçmelisiniz. Yüksekliği ayarlı, sırt için desteği olan yumuşak minderli ve dayanıklı bir koltuk almalısınız. Bu tip koltukları büro mobilyaları satan mağazalarda bulabilirsiniz. Sert ve ayarlı olmayan bir koltukta uzun süre oturmak şiddetli bel ve boyun ağrılarına neden olabilir. Koltuk seçiminden sonra eğer yoksa bir bilgisayar masası almalısınız. Normal çalısma masaları çoğu zaman bilgisayarlar için kullanışlı değildir. Örneğin bilgisayar monitörünün gözünüzden biraz aşağıda ve tam karşınızda bulunması gereklidir. Ayrıca klavyenin dik oturduğunuz zaman kollarınız dirsekten 90 derece kıvrıkken ellerinizle aynı hizada ve tam karşınızda olması gereklidir. Ayrıca klavyenin ön tarafında ellerinizi destek olarak koyabileceğiniz bir boşluk olması uygun olur. Bilgisayar kullanırken gereken fare, telefon ve printer diğer araçlar da masa üzerinde kolayca ulaşabileceğiniz yerlerde olmalıdır. Bilgisayar kullanırken sık olarak yazı okumanız gerekirse yazıları bir askı ile tam önünüze koyup monitörü biraz yana almalısınız. Monitorünüzün pencereden veya diğer ışık kaynaklarından uzak olması gereklidir. Ayrıca monitörünüzün rezolüsyonunu yazıların kolayca okunacağı bir ayara ve yenileme hızını titreşme olmayacak bir hıza ayarlanması gereklidir.
    Bilgisayar Kullanırken Yapmanız Gerekenler

    Bilgisayar karşısında dik olarak oturun. Yazı yazarken klavyedeki tuşlara fazla güçlü olmayan bir biçimde dokunun. Fareyi yumuşak bir biçimde tutun. Yazı yazarken kollarınızı ve elinizi bir yere dokundurmayın. Kollarınızı ve parmaklarınızı ancak yazma işlemi yapmadığınız zaman dinlendirin. Uzun süreler çalışmayın ve sık sık aralar verin. Çalışma sürenizi planlayın. Hergün belli sürelerle çalışın ve ara verin. Böylece sürenin sonuna doğru işlerin sıkışmasını engellemiş olursunuz. Çalışmanız sırasında beslenmenizi aksatmayın. Düzenli olarak spor yapın ve stressle başetme yollarını öğrenin. Gebelik, romatizma ve şeker hastalığı gibi bazı durumlar bilgisayar kullanımınızı etkileyebilir. Böyle durumlarda sağlık profesyonellerine danışmayı ihmal etmeyin.

    Tekrarlayıcı Hareketlere Bağlı Bozukluklar

    Parmak, el bileği ve dirseğinizin bilgisayar kullanırken yaptığı küçük ve tekrarlayıcı hareketler özellikle el bileği hizasında bozukluklara neden olabilir. Bu hastalıkta el bileği içinden geçen sinir ve tendon denilen kasların kemiğe yapıştığı dokular zedelenip sıkışır. Bu durumda elde uyuşukluk ve ağrı, başparmak hareketlerinde ve el sıkma gücünde azalma ortaya çıkar, el becerisi bozulur. Bu rahatsızlığın tedavisi için bir ortopedi uzmanına danışmalısınız.

    Göz Bozuklukları

    Uzun süre bilgisayar karşısında çalışmak gözlerde de bazı rahatsızlıklara neden olabilir. Böyle durumlarda en sıklıkla göz çevresi ve başta ağrı, gözlerde yorgunluk hissi, yanma, batma ve kızarıklık görülebilir. Yakınmalar daha çok günde 4-6 saatten fazla bilgisayar karşısında çalışan, özellikle gözlerinde miyopi veya astigmatizm kusurları olan kişilerde sık görülür. Bilgisayarla çalışmanın gözlerde kalıcı bir etkiye neden olmadığı bilinmektedir. Fakat gündelik yaşamda pek sorun oluşturmayan astigmatizm gibi kusurlar bilgisayar karşısında rahatsızlıklara neden olabilir. Yanma, batma, kızarıklık, sulanma gibi yakınmalar monitöre bakarak çalışan kişilerde göz kırpma sayısındaki belirgin azalmaya bağlı olabilir. Ekranın gözlerden 50 - 70 cm. uzakta ve göz hizasından biraz aşağıda bulunması yorgunluk yakınmalarının azalmasını sağlayabilir. Gözle ilgili yakınmaların azaltılabilmesi için öncelikle iyi bir göz muayenesi yapılmalıdır. Ayrıca çalışma sırasında sık ara vermek ve aralarda örneğin pencereden uzak nesnelere bakmak göz sağlığı açısından önemlidir.

    Bel, Baş ve Boyun Ağrıları

    Bu bölgelerde ağrı oldukça sık görülen rahatsızlıklardır. Hatta iş güç kaybına ve sağlık hizmeti alma açısından şirketlere ve devletlere oldukça büyük yük getirmektedir. Bunların bilgisayar kullanımı ile ilgili olarak sıklıkla uzun süre hareketsiz kalma, stress, uygun olmayan duruş biçimi gibi nedenlerle ortaya çıkarlar. Kas, kemik, sinir ve damarların aşırı gerilme ve uygun olmayan duruş biçimlerine bağlı olarak şekil bozuklukları bu tip hastalıkları yaratabilir. Bu rahatsızlıklar olduğu zaman ihmal etmeden öncelikle bir ortopedi uzmanına muayene olmalısınız. Ortopedi uzmanı tarafından öncelikle bu hastalıkların vücuttaki bir yaspısal bozukluğa bağlı olup olmadığı araştırılır. Örneğin bel ağrıları bel kemiğine bağlı şekil bozuklukları nedeniyle oluşabilir. Bazen de bu ağrıların nedeni bulunamaz ve psikolojik kökenli olduğu düşünülür. Bu tip ağrılar da hasta kişilere psikolojik yardımla yokedilebilir.

Sayfa 3/3 İlkİlk 123

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •