Bugünde buraya...
Bugünde buraya...
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN
YADA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL
Gaziantep Sosyal Hizmetler İl Müdürü Mehmet Emin Korkmaz, zeka sınırında olan çocukların daha iyi şartlarda barınmasını ve eğitilmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yaptıklarını belirterek, “Zeka sınırında olan çocuklar için Türkiye'de ilk defa yapılacak çalışmayla özel bir yuva düzenliyoruz” dedi.
Korkmaz, yaptığı açıklamada, zeka sınırında olan çocukların, rehabilitasyon merkezine gönderilemediğini, çünkü bu merkezlerde zihinsel engelli çocukların barındığını, bu nedenle uyumsuzluk sorununun yaşanabildiğini söyledi.
Bu çocukların yetiştirme yurdunda da problemler yaşadığını kaydeden Korkmaz, yurtlarda diğer çocukların zeka seviyesi bakımından daha iyi düzeyde olduğunu, bu çocukların, diğerlerinin baskısı altına girebildiklerini belirtti.
Gaziantep'te 0-6 yaş grubu çocukların barındığı çocuk yuvasında gerekli düzenlemelerin sürdürüldüğünü ve ülke genelindeki yurtlarda barınan zeka sınırındaki 40 çocuğun bu merkeze getirileceğini anlatan Korkmaz, böyle özel bir düzenlemenin Türkiye'de ilk kez gerçekleştirildiğini kaydetti.
Gaziantep'teki bu özel merkezin ara istasyon konumunda olacağını ve zeka sınırında olan çocuklara kendi düzeylerinde eğitim verileceğini vurgulayan Korkmaz, binanın kapasitesi nedeniyle sadece 40 çocuğun barınabileceğini bildirdi.
YURTLARDA YAŞ GRUPLARINI AYIRACAĞIZ
0-6 yaş grubundaki çocukların kaldığı binanın yeni sakinlerini ağırlamaya başlamasının ardından, burada kalan çocukları da yetiştirme yurduna taşıyacakları ifade eden Korkmaz, yetiştirme yurdundaki çocukların da bir kısmının Nizip İlçesi'ne bir kısmının da İslahiye İlçesi'ne gönderileceğini belirtti.
Türkiye'de yetiştirme yurtlarının 13-18 yaş grubundaki çocukları barındırdığını, ancak burada yapılacak yeni uygulamayla yetiştirme yurdundaki çocukları iki farklı gruba ayıracaklarına dikkati çeken Korkmaz, şöyle konuştu:
“Nizip'e göndereceğimiz çocuklar 13-15 yaş grubunda olacak. İslahiye grubunda da 16-18 yaş grubundaki çocuklar olacak. Çünkü 13 yaşındaki çocukla 18 yaşındaki çocuğun arasında çok büyük farklılıklar var. Gelişim durumları, psikolojileri ve davranış biçimleri birbirlerinden çok farklı. Bu nedenle davranış biçimleri, psikolojik yapıları ve gelişim durumları birbirine yakın olan çocukları biraraya toplamayı hedefliyoruz.
15 yaşını geçen çocuklar, fiziksel ve psikolojik olarak yeni bir evreye girmiş oluyorlar. Yeni bir kırılma noktasında oluyorlar. Bu nedenle bu projeyi başlatmak istedik. Yani Gaziantep'te, 0-6, 7-12, 13-15 ve 16-18 yaş grubundaki çocukları kendi sınıfları içinde barındırmayı hedefliyoruz. Bu çabamız Türkiye'de de ilk olarak uygulanacak.”
Alıntı hurriyet.com.tr
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN
YADA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL
Ünlü şair ve yazar Attila İlhan'ın adı, Sivas'ın Gürün İlçesi'nde bir sokağa verildi.
Gürün Belediye Meclisi'nde alınan karar doğrultusunda, ünlü şair Attila İlhan'ın babasının doğduğu evin de bulunduğu Menekşe Sokağa, Atilla İlhan'ın adının verilmesi oy çokluğuyla kabul edildi.
Gürün Belediye Başkanı Mehmet Aktaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Attila İlhan'ın, Gürün'ün son kadısı Mehmet Hamdi Efendi ve Adile Hanım'ın kaymakam olan oğlu Muharrem Bedrettin'in üç çocuğundan biri olduğunu hatırlattı.
İsmi halka malolmuş biri olan İlhan'ın adının, babasının doğduğu yere verilmesini belediye meclisinde görüşerek kabul ettiklerini kaydeden Aktaş, ailenin Gürün'deki evlerinin hala ayakta olduğunu bildirdi.
Attila İlhan'ın babası Muharrem Bedrettin İlhan'ın, Gürün'de 1891 yılında görev yapan son kadı olan Mehmet Hamdi Efendi'ye ait, halen ayakta duran iki katlı eski evde dünyaya geldiğini belirten Aktaş, kaymakam olan Muharrem Bedrettin İlhan'ın görevi nedeniyle İzmir'e yerleştiğini, çocuklarının da orada dünyaya geldiğini söyledi. Aktaş, ailenin 1956 yılında da Gürün'deki nüfus kaydını İzmir Karşıyaka'ya aldıklarını kaydetti.
Ünlü şairin ölümünün ardından adını evlerinin bulunduğu Menekşe Sokağa vererek, çok sayıda ilim, kültür, sanat adamıyla sayısız bürokratı yetiştiren Gürün'de bir ünlünün daha ismini ölümsüzleştirdiklerini bildiren Aktaş, ayrıca ailenin evini, ilçede halen yürütülmekte olan “Tarihi Gürün Konakları'nı Koruma” çalışmasıyla yokolmaktan kurtarmayı da hedeflediklerini bildirdi.
Önümüzdeki günlerde düzenlenecek programla sokağa yeni tabelasının yerleştirileceği öğrenildi.
Alıntı hurriyet.com.tr
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN
YADA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL
İngiltere'de resmi hayır kurumu olarak 2000 yılında kurulan Yeryüzü Doktorları (Doctors Worldwide), Türkiye Ofisi tarafından nüfusunun yüzde 15'i Müslüman olan Kongo için başlatılan “Kurban Bağışı” kampanyasına 2 bin 702 adet bağış yapıldığı bildirildi.
Yeryüzü Doktorları Türkiye Ofisi Yönetim Kurulu Başkanı ve Haydarpaşa Numune Eğitim Hastanesi 2.Üroloji Kliniği Şefi Doç. Dr. M. İhsan Karaman, AA Muhabirine yaptığı açıklamada, uluslararası yardım hizmetlerini daha kolay ve bürokratik engellere takılmadan yapabilmek amacıyla İngiltere'de resmi hayır kurumu olarak tescili yapılan ”Doctors Worldwide”nin, İngiltere'den denizaşırı bölgelere kalkınma ve gelişme yardımları yapan Sivil Toplum Kuruluşları Birliğine de (BOND) üye olduğunu söyledi.
Kendilerinin de merkezin Türkiye Ofisi'ni 2004 yılında oluşturduklarını ve gönüllülük esasına dayalı olarak çalışmalar yaptıklarını anlatan Karaman, “Şu an 100 gönüllü sağlık mensubu üyemiz var. Üye sayımız da her geçen yıl artıyor” dedi.
Karaman, Kongo ile 2003 yılında bu ülkeden gelen bir sağlık hizmeti talebi üzerine bağlantı kurduklarını ifade ederek, şöyle konuştu: “Yeryüzü Doktorları İngiltere ekibi 2003 yılından beri Kongo'da çeşitli aktivitelerde bulundu. Gambela/Lubumbashi bölgesinde bir doğum kliniği açıldı ve hizmete devam ediyor. Ayrıca Ekim 2005 sonu itibariyle 30 bin çocuk sünnet edildi. Biz de Yeryüzü Doktorları Türkiye Ofisi olarak Lubumbashi'ye 700 kilometre uzaklıktaki Kamina kenti yakınlarda hizmete girecek bir Doğum Kliniği inşa ediyoruz. Kurban bayramı öncesi de nüfusunun yüzde 15'i Müslüman olan bu ülke için kampanya başlatmayı kararlaştırdık. Bayram'dan 20 gün önce başlattığımız kampanyaya olan katılım bizi oldukça mutlu etti. Kongo'daki koyunların rayiç bedeli olan 50 dolardan başlattığımız kampanyaya kısa sürmesine rağmen 2 bin 26 kişi toplam 2 bin 702 adet kurban bağışladı. Türkiye'nin her tarafından katılımın olduğu kampanya da hedefe ulaştık.”
Karaman, kampanyaya bağışlanan kurbanların Kongo'daki görevliler tarafından kesilerek Müslüman halka dağıtıldığını kaydederek, Yeryüzü Doktorları Türkiye Ofisi olarak bu yöndeki etkinliklerine önümüzdeki günlerde devam edeceklerini, vatandaşlardan kendilerine destek olmalarını beklediklerini sözlerine ekledi.
Alıntı hurriyet.com.tr
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN
YADA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL
Kutsal topraklarda ölen Türk hacı sayısı 40'a yükseldi.
Diyanet İşleri Başkanlığı yetkililerinden aldığı bilgiye göre, hac için kutsal topraklara gelen Türk hacılardan Mehmet Güngör (Gaziantep), Şışe bölgesinde geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetti.
Kutsal topraklarda 3 Aralık 2005 tarihinden bu yana ölen Türk hacı sayısı, çöken El Hayır Oteli'nin enkazı altında kalarak yaşamlarını yitiren hemşireler Şengül Uzuner ve Handan Kurtuluş ile 40'a ulaşmış oldu.
Alıntı hurriyet.com.tr
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN
YADA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL
Gaziosmanpaşa'da içtikleri sahte rakı nedeniyle çeşitli sağlık sorunları yaşayan 5 kişi, kusurlu olduğunu düşündükleri İçişleri ve Sağlık ile Tarım ve Köyişleri bakanlıklarının tazminat taleplerini reddetmesi üzerine, İstanbul İdare Mahkemesi'nde toplam 250 bin YTL tutarında maddi ve manevi tazminat istemiyle davalar açtı.
Gaziosmanpaşa'daki bir restoranda içtikleri sahte rakıda bulunan metil alkolden zehirlenen Arif Kaya, Bünyamin Yıldız, Mücahit Erman, Nevzat Ünal ve Şerif Uyanık'ın avukatı Hikmet Şenses'in, kusurlu olduğunu düşündükleri Sağlık ve İçişleri ile Tarım ve Köyişleri bakanlıklarından istediği tazminat reddedildi.
İstenen tazminata ilişkin İçişleri Bakanlığı'ndan gönderilen cevap yazısında, “içkili yerlerin ruhsatının artık belediyelere devredildiği, bakanlığın görev alanına girmediği” belirtildi.
Sağlık Bakanlığı da, “şahıslarda kalıcı hasar bulunmadığı, hastanelere geç müracaat edildiği ve tıbbi müdahalenin eksiksiz yapıldığı” şeklinde cevap verdi. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ise talebe ilişkin cevap göndermedi.
DAVA DİLEKÇELERİ
Avukat Hikmet Şenses, bunun üzerine 5 müvekkili adına ayrı ayrı 3 bakanlık aleyhine İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi'ne tazminat davaları açtı.
Şenses tarafından hazırlanan dava dilekçelerinde, özellikle alkollü içki üretimi ve denetimi konusunda tek yetkili kurum olan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın, TEKEL'den büyük miktarda bandrol çalınması, ispirto ve ispirtolu içkilerin Türk Gıda Kodeksi'ne uygun olarak üretilme şartının bulunması, tarımsal kökenli etil alkol veya distilatı dışındaki alkol ve türevlerinin kullanılmasının yasak olması gibi kurallardan doğan yükümlülükleri bulunduğu kaydedildi.
Bakanlığın bunu yerine getirmediği, maddi vakalara rağmen görevini yapmadığı savunulan dilekçelerde, zehirli madde imal ve ticaretinin suç olması gibi konularda da İçişleri Bakanlığı'nın görevini yapmadığı öne sürüldü.
Metil alkol zehirlenmesi tedavisinin; eksik, hatalı, yanlış ve kusurlu olması nedeniyle bu kişilerin organlarında telafisi mümkün olmayan zararlara yol açtığı ileri sürülen dilekçelerde, metil alkol zehirlenmesinde kullanılması gereken fomepizol adlı ilacın Sağlık Bakanlığı tarafından Türkiye'de bulundurulmadığı iddia edildi.
Dilekçelerde, personelin de bilgisizliği ile hekimliğin kötü uygulanması gibi nedenlerle müvekkillerin gerektiği gibi tedavi edilemediği öne sürüldü.
Davalı idarelerce hizmetlerin işleyişinden dolayı ortaya çıkan zararın tazmini gerektiği ifade edilen dilekçelerde, toplam 50 bin YTL'si maddi ve 200 bin YTL'si de manevi olmak üzere toplam 250 bin YTL tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı 3 bakanlıktan alınması istendi.
Alıntı hurriyet.com.tr
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN
YADA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL
Iğdır'da PKK'lı bir kadın terörist teslim oldu. Tuzluca İlçesi nüfusuna kayıtlı Y.G. adlı kadın teröristin, Habur'dan geçerek Türkiye'ye girdiği ve güvenlik güçlerine “Pişmanım” diyerek teslim olduğu belirtildi.
Iğdır Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, Y.G.’nin 1993 yılında PKK'ya katıldığı ve Kuzey Irak’taki kamplarda faaliyetlerde bulunduğunu belirtti. Terörist Y.G.’nin iki ay önce telefonla Tuzluca İlçesi'ndeki ailesiyle görüştüğünü belirten yetkililer, teröristin pişmanlık duyduğunuteslim olma karar aldığını ailesine bildirdiğini anlattı.
Bir emniyet yetkilisi, “Yaptığımız istihbarat çalışması sonucu 9 Ocak 2006’da Kuzey Irak’taki kamptan kaçarak Habur Sınır Kapısı’na gelen Y.G. buradaki güvenlik güçlerine teslim oldu. Y.G., 12 Ocak 2006’da Iğdır’a getirilerek adli makamlara teslim edildi” dedi.
Alıntı hurriyet.com.tr
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN
YADA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL
Boşanmalar azaldı, evlilikler arttı
Düzce'de 6 yıl önce yaşanan deprem sonrasında boşanmalar artmıştı. Yaralar sarıldıkça artık boşanmaların yerini evliliklerin aldığı görülüyor.
Düzce'de 6 yıl önce yaşanan deprem sonrası görülen
boşanmalardaki artışın gerilediği, buna karşın evliliklerde ise artış meydana geldiği bildirildi.
Düzce Nüfus Müdürlüğü verilerinden elde edilen bilgilere göre, Düzce merkez, Akçakoca, Cumayeri, Çilimli, Gölyaka, Gümüşova, Kaynaşlı ve Yığılca ilçelerinde 2004 yılında toplam 3 bin 42 çift evlenirken, bu sayı 2005 yılında 3 bin 384'e yükseldi. Evliliklerde yüzde 11.24 oranında artış meydana geldi.
İl genelinde 2004 yılında toplam 397 çift boşanırken, 2005 yılında boşanan çiftlerin sayısı ise 347'ye geriledi. Boşanmalarda bir önceki yıla göre yüzde 13 oranında azalma gerçekleşti. Boşanmalarda en büyük
nedenin geçimsizlik olduğu kaydedildi.
Mehmet Ali Ağca kayboldu
Mehmet Ali Ağca kendisini izleyen yerli ve yabancı gazecileri atlattı. Medya ordusunun Kartal Cezaevi'nden başlattığı Ağca'yı yakın takibi GATA önünde son buldu.
Mehmet Ali Ağca'nın hareketli geçen günün ardından sırr akaden bastı. Dünya basının bile peşine düştüğü Ağca, GATA'dan gizlice kaçırıldı. Kartal Cezaeevi'ndeki tahliye işeminin ardından önce Pendik Devlet Hastanesi'ne sonra Pendik Askerlik Şubesi'ne getirildi. Ağca buradan da Tuzla Piyade Okulu'na gönderildi. Ağca'nı yolculuğunu burada son bulmadı. Ağca daha sonra GATA'ya muayeneye gönderildi.
GATA'ya getirilen Mehmet Ali Ağca basından kaçırıldı. Arka kapıdan çıkarılan ve İstanbul sokaklarına karışan Ağca, kendisini izleyen yerli ve yabancı basın mensuplarını atlatmış oldu.
GATA önünde üs kuran gazetciler hayal kırıklığına uğradılar. Medyanın yoğun ilgisini atlatlak için arka kapıdan gizlice kaçırılan Ağca'nın şu anda nerede olduğu bilinmiyor
Çiçek, Ağca için düğmeye bastı
Ağca'nın tahliyesi hukukçuların bile kafasını karıştırdı. Farklı açıklamalar ve itirazları dikkate alan Adalet Bakanı Çiçek elindeki tek yetkisini kullanma kararı aldı.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek Mehmet Ali Ağca'nın tahliyesine el koydu. Hukukçuların bile işin içinden çıkamadığı cezaevinde kalma süresi ile ilgili Adalet Bakanı Cemil Çiçek elindeki tek yetkisini kullanma kararı aldı.
Çiçek yazılı emirle Ağca'nın tüm suçlarının birleştirileceği dosyayı incelenmesi ve infaz süresinin hesaplanması için Yargıtay'a gönderecek.
Çiçek tahliye kararının o kişiye bir şu aşamada bir şey kazandırmadığını daha önceleri de tahliye edilen kişilerin tekrar cezaeavine girdiğini hatırlattı.
Çiçek düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
"Masum insanları katleden başka ülkeler adına çalışan taşeron insanlar çıkmaktadır. Yargı işlemi söz konusu olduğu için yargı kararlarına dayanmak zorundayız.
Tahliye edilen kişi için karmaşık süreç yaşanmıştır. Tahliye edilen kişinin 5 ayrı suçu vardır. Bunlardan birisi Apdi İpekçi'nin öldülmesidir. Askeri mahkeme idam kararı vermiş daha sonra bu kararı mübbet hapse çevirmiştir. İkinci suç Papa'ya suikast girişimidir.
Türkiye'de işlediği iki gasp suçu vardır. Ayrıca cezaevinden firar suçu vardır. Tüm bu suçlardan sonra 36 yıl hapiste geçirecektir. Önceki hükümetin çıkardığı af sonucundan zanlının yatacağı süre 5 yıl 7 ay 27 gündür. Bu nedenle infaz savcılığı 12.01. 2006 tarihinde şartlı tahliye kararı vermiştir.
Yazılı emir yoluyla konunun Yargıtay'ın incelemesi için başvuracağım. Cumhuriyet döneminde her bir buçuk senede bir af çıkarımştır. Ben aflara karşıyım. Artık bu af olayının gündemden düşmeli. Bu dersi çıkarıp aflara noktanın konulmasını istiyorum. Merhum İpekçi ailesine sabır diliyorum."
Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)
Yer imleri