Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 2/2 İlkİlk 12
14 sonuçtan 11 ile 14 arası

Konu: Ana Cocuk Sagligi

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Büyüme-Yeni Doğan

    Yeni bebeğinizi sevmeniz, onun özelliklerini tamamen bilmenizle sağlanır. Bu bölüm, şaşırtıcı yenidoğanı anlatmaktadır-nasıl davrandığını, nasıl hissettiğini, nasıl anladığını (sezdiğini) ve sizinle nasıl iletişim kuracağını. Unutmayın ki, her yenidoğanın duyu (anlayış) gelişiminde ve davranış şekillerinde aşırı değişimler vardır ve bu yüzden aşağıdaki tanım yeni bebeğinizin yeteneklerini takdir etmenizi sağlamak için sadece rehber olarak hazırlanmıştır.

    Doğum kanalınızdan bebeğinizin başı çıktığı zaman, doktor hemen bebeğinizin burnundaki ve ağzındaki sümüğü emme pompası ile emer ki bebeğiniz ilk nefesini aldığında bu sümük akciğerlerine gitmesin. Göbek bağının klemplenmesi (mandal ile bağlanması), ilk ağlayışı ve ilk nefesi kalbinde ve akciğerlerindeki kan dolaşımında büyüleyici değişiklikler yaratır ve bağımlı varoluşundan kurtulup kendi gücüyle hayat-veren-oksijenini hareket ettirmesini sağlar.

    Yenidoğanınız, sevmeniz, tutmanız ve doyurmanız için, gerekiyorsa örtülmüş olarak, doğrudan doğruya karnınızın üstüne yatırılmalıdır. Bu, dokuz ay sonunda onun ilk “dışardaki gecesi”dir ve o gerçekten bunun tadına varmak ister.

    Yenidoğanın Özellikleri

    Bebeğiniz doğduktan hemen sonra kesinlikle kitaplarda ya da resimlerde görülen model bebeğe benzemeyecektir. Ama ilk anından itibaren o size çok güzel görünecektir. Yüzü ve gözkapakları şişik, mavimsi ve kanınızla beneklenmiş olacaktır. Kulakları buruşuk ve sıkıca kafasına bastırılmış olacaktır. Yumrukları sıkılmış, kolları ve bacakları bükülmüş ve burnu bir dereceye kadar yassılaşmış olabilir. Buruşuk derisinin vernix denilen peynirimsi, kaygan bir maddeyle kaplı olduğunu farkedeceksiniz. Bu, rahimde koruyucu kaplama görevi görür ve ayrıca doğum sırasında kayganlaştırıcıdır. Kafasının asimetrik şekli ,molding (kafa kemiklerinin üstüste binmesi) denilen, kafatasının kemiklerinin doğum kanalınızın çeşitli dışhatlarına uymasını sağlayan bir işlemden dolayıdır. Doğumdan hemen sonra bu kemikler yuvarlak bir kafa şekli vermek için eski konumlarını alırlar. Yeni bir bebeğin kafatasının derisi kabarıktır ve bazen büyük miktarlarda sıvı ve/veya kan toplanması içerir. Bu toplanmalar, aylarca sürecek fakat sonunda yokolacak küçük bir yumruya dönüşebilirler. Yenidoğanın sırtında, omuzlarında, kulaklarında ve yanaklarında lanugo denilen kısa, ipeksi saçlar vardır. Bu saç birkaç hafta içinde kaybolur. Ayakları gözeçarpan bir şekilde içeri dönüktür ve bacakları eğilmiştir.

    Tam zamanında doğan bir bebek, ortalama 3.400 gr olmak üzere, 2.500-4.000 gr. arasındadır. Boyu 47-52 cm. arasındadır. Kafası vücüdunun geri kalan bölümlerinden orantısal olarak büyüktür (toplam ağırlığının üçte ikisi kadar). Bebeğinizin kafası doğal olarak öne düşmeye eğilimli olacaktır ve bu yüzden ilk ay için dikkatli destek gerektirir. Bir yetişkinden iki kat daha hızlı nefes alır ve nefes alışı çok düzensiz olabilir. Kalp atışı da bir yetişkinin kalp atışından iki kat daha hızlıdır. Devamlı çiş yapıyor gibi görünür ve bağırsak sistemi çok düzensiz çalışır. Mekonyum denilen ilk dışkısı çok koyu ve yapışkandır. Bunlar, yenidoğanın bağırsaklarında varolan amniyotik sıvı ve hücresel atıklardan oluşmuştur ve hayatın ilk birkaç gününde dışarı atılırlar. Birinci haftanın sonuna doğru dışkısı giderek daha hardalımsı bir renge döner. Günde 14-18 saat uyur ve genelde 4 saatlik bir zaman diliminde aşağı yukarı 30 dakika uyanıktır. Bu, daha önce bahsettiğimiz sessiz uyanıklık evresidir ve bu evre ailesel uyarılara karşı en fazla alıcı olduğu evredir.

    Muhtemelen kendinize soruyorsunuzdur “Vücuduyla ne yapabilir, ne görebilir, ne duyabilir, ne hissedebilir ve ellerimde tuttuğum bu küçük insanın vücutsal fonksiyonları nasıl çalışıyor?”.

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Yenidoğan Bebeğiniz ve Siz

    Doğumdan sonra kucağınıza verilen bebek, artık bir erişkin olmaya programlanmış bir prototiptir, yani GÖZBEBEĞİNİZDİR. O ne ana karnındaki anne kanından beslenen fetüs, ne de sizlerin bir küçültülmüş modeli; kendine özgü organları, kendine özgü dolaşımı, kendine özgü kanı ile özel bir canlıdır, SİZİN BEBEĞİNİZDİR. Anne ve babasından aldığı türü ile ilgili bir sürü bilgiyle donanmış bebek, kucağınızda biriktirmeye hazırdır. Her sözü, her duyguyu , her davranışı, her sesi, her rengi, her antijeni, her dost ve her düşmanı biriktirip zaman içinde 'KENDİSİ' olarak karşınıza çıkmaya programlanmış elmas parçanız sizin yardımınızla pırlanta olmaya adım adım giderken ışıltısını elbette en yakınlarında olanlardan, sizden alacaktır.

    Bebeğinizin, önündeki bu gelişim çağı, bu çocukluk, içinde karşılaşabileceği türlü sorunlar olabilir. Sorunlar, önce tanınmalı, sonra sağaltım yoluna biran evvel gidilmelidir. O halde belki yardımı dokunacak akla ilk gelen birkaç nokta:


    Bebeğinizi kucağınıza alın. Ne hoş kokuyor. Onu inceleyin; gözleri, kulakları, saçları, başı, göğsü, kolları, bacakları, poposu nasıl, sizinkine benziyor mu? Emiyor mu, ilk kakasını ne zaman yaptı, nasıldı? Bu basit gözlemler ile bile binlerce sorun oluşturabilecek durumun tanınması mümkün olacak, doğumsal anomaliler dediğimiz bir takım hastalıklar için ipuçları yakalanabilecektir. Doğumdan hemen sonra doktorunuzun zaten dikkat ettiği bu özelliklere bir kez de siz bakın.

    Bebeğinizi anne sütü ile ve doğru olarak besleyin, bebeğiniz için bundan iyi bir öğün düşünülemez.

    Bebeğinizin büyümesini monitörize edin, yani onu ölçtürün, tarttırın, bu ölçümleri kaydedin ve kayıtlarınızı doktorunuzla diğer çocuklardan elde edilmiş kayıtlar ile karşılaştırın.

    Hiçbir sorun olmasa bile rutin doktor ve diş hekimi ziyaretlerinize devam edin. Bu hem doktorun sizi tanıması hem de sizin gözünüzden kaçabilecek durumların erken tespiti için değerlidir.

    Çocuğunuz büyürken; ateşi, kusmaları,cilt döküntüleri, nedenini bilmediğiniz ağlamaları olduğunda doktorunuza başvurmaktan çekinmeyiniz.

    Çocuğunuza ilaç vermeyiniz, sadece ateşe soğukla yanıt verebilirsiniz; bu da doktora gidinceye kadardır.

    Çocuğunuzu iyi gözleyin; çişini, kakasının rengini, en son ne zaman tuvalete gittiğini, kusarak neler çıkardığını, terinin nasıl koktuğunu, nasıl ağladığını doktorunuz bilmek isteyecektir.

    Çocuk karnım ağrıyor dediğinde üşütmüş veya numara yapıyor olsa bile bunu size doktorunuz söylemelidir.

    Çocuğunuz çok narin yapılı ve çok değerlidir. Kendinde meydana gelen değişikleri de çok iyi algılamayabilir. Düşmeler, çarpmalar, çoğu kez profesyonellerce değerlendirilmelidir.

    Çocuğunuzu evdeki zehirleyebilicilerden koruyun. Size asla yedirilemeyecek bir şeyin tadı onun için çok çekici gelebilir. Evde 'hayatın tadını' öğrenmeye çalışan bir çocuk varken; tüm temizlik malzemelerini, ilaçları, bitkileri, küçük parçalı her türlü eşyayı ve dokunarak öğrenen bebeğinizden ateş ve elektriği ondan uzak ve kapalı tutun.

    Çocuğunuzun kasıklarında, göbeğinde fark edebileceğiniz şişlikler, karın içinde yerleşmesi gereken yapıların, bağırsakların dışarı çıktığı 'fıtıklar' olabilir. Bunlar sandığınızdan sıktır. Her durumda doktor yardımı ile değerlendirilmelidir.

    Çocuğunuzun pipisi, hayaları (testisleri ) ile ilgili en ufak bir şüpheniz olduğunda doktora başvurmaktan çekinmeyin.( Sık karşılaşılan birkaç durumla ilgili ayrıntılı bilgi aşağıda verilecektir.) Sünnet cerrahi bir müdahaledir. Mutlaka ehil kişilerce yapılması gereklidir.

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Anne Sütü ve Önemi

    Bebek Beslenmesinde Anne Sütü Neden Önemlidir ?

    Yaşamın ilk 6 ayında anne sütü bebekler için en uygun besindir. Bu dönemde tek başına anne sütü ile beslenen bebekler normal büyür ve gelişirler. Bebeğe hiç bir ek besin verilmesine gerek yoktur.

    Anne sütü bebekleri enfeksiyonlardan korur. İshal ve zatürre gibi enfeksiyonlar anne sütü ile beslenen bebeklerde daha az görülür.Bebeğe ilk sütün ( ağız sütü ) verilmesi çok önemlidir. Ağız sütü enfeksiyonlara karşı koruyucu maddelerden çok zengin bir besindir.

    Anne sütünün temiz bir besin olması ve verilirken biberon gibi bir araç gerektirmemesi nedeni ile de yalnız anne sütü ile beslenen bebeklerde enfeksiyon görülme riski azdır.

    Bebekler doğumdan hemen sonra, ilk yarım saat içinde emzirilmeye başlanmalıdır. İlk birkaç beslenmede bebeklerin ağız sütünü almaları çok önemlidir. Bebek doğduğunda ağız sütü memelerde hazırdır. Olgunlaşmış süt salgılanana kadar, ağız sütü bebeğin tüm besin gereksinimlerini karşılar. Bebeğe ilk besin olarak ve emzirdikleri sürece su veya şekerli su verilmemeli, anne sütünün bol ve devamlı olması için hiç bir kısıtlama yapılmaksızın bebekler her istediğinde emzirilmelidir.

    Sağlıklı Bir Emzirme Uygulaması Nasıl Olmalıdır ?

    Günde bir defa emzirme öncesinde meme başının su ile silinmesi yeterlidir. Sabunla veya karbonatlı su ile temizleme meme başının kolayca tahriş olmasına ve çatlamasına neden olur.

    Annenin sırtını dayayacağı arkalığı olan alçak bir koltuk veya sandelyeye oturarak emzirmesi rahat bir pozisyondur. Yatarak emziriyorsa çocuğun başını yastıkla desteklemek yararlı olur.

    Emzirirken bebeğin yüzü ve gövdesi anne memesine dönük olmalı, bebek, omuzları annenin kolu üzerinde desteklenecek şekilde tutulmalı, çene anne memesine temas etmeli, alt dudağı dışa dönmüş, burun açık olmalıdır. Meme ucu, etrafındaki kahverengi halka ile birlikte çocuğun ağzında olmalı ve damağına dokunmalıdır. Bu hem emmenin başarılı olmasını sağlar hemde meme başında zedelenmeyi önler. Emzirdikten sonra bebek annenin omuzuna yatırılıp sırtına hafif hafif vurularak gazı çıkarılmalıdır.

    Anne Sütü İle beslenmede Hangi Güçlüklerle Karşılaşılabilir ?

    Düz ve İçe Çökük Meme Ucu

    Bebek meme ucunu emmez, meme ucu ve çevresindeki halkayı ağzına alıp bir " meme başı " oluşturur. Meme ucu bebeğin ağzındaki " meme başı"nın yalnız üçte birisini meydana getirir. Gebelik döneminde ve doğumdan sonraki ilk hafta memenin uzayabilme kabiliyeti artar. Yani gebeliğin ilk zamanlarında memeler düz görünse de bu bebeğin emmesinde zorluk çıkarmayabilir. Bebek emdikçe memeyi ve ucunu dışarıya çekecektir. Bazen memenin elle şekillendirilmesi bebeğin işini kolaylaştırır. Elle şekillendirme için avuç memeyi aşağıdan desteklerken başparmak da yukardan yavaşça bastırılır. Eli meme ucundan uzak tutmaya özen gösterilmelidir.

    Meme Başı Çatlakları

    Emzirirken meme ucunun etrafındaki kahverengi halkanında bebeğin ağzına girmesi sağlanmalı, kısa süreli ve sık aralıklarla emzirilmeli, bebek çok acıkmadan emzirilmeli, kullanılan sütyenin pamuklu bir kumaştan olmasına özen gösterilmelidir.

    Dolu ve Tıkanmış Memeler

    Tek tedavi daha sık emzirmeyle sütün boşaltılmasıdır. Emzirme sonrası ağırlık, sertlik ve kitle oluşması azalır, memeler yumuşayıp rahatlar. Tıkanmak, memelerin kısmen süt, kısmen de fazla kan ve doku sıvısıyla olduğundan fazla dolup süt akışının engellenmesi demektir. Memelere acı verir ve süt iyi akmaz. Deri gergin olduğundan meme ucu düzleşmiştir. Meme ucunun gergin ve düz olduğu durumlarda emzirme ve sütün boşaltılması zorlaşır. Bazı tıkanmış memelerin derisi kırmızı görünür ve annenin ateşi çıkar. Bu meme iltihabı gibi görünse de ateş 24 saat sonra düşer.

    Meme İltihabı

    Anne çok acı çeker, ateşi vardır ve kendini hasta hisseder. Memenin bir kısmı kabarıp sertleşmiş, üstündeki deri kızarmıştır. Meme iltihabı bazen tıkanmayla karıştırılır. Tıkanma tüm memeyi, bazen iki memeyi de etkilerken, iltihap genelde sadece bir memenin bir kısmını etkiler. Bununla birlikte tıkanma engellenmezse iltihaba yol açabilir.

    Genellikle süt akımı sağlandıktan bir gün sonra tıkanıklık yada iltihap düzelmeye başlar.

    Mantar

    Meme ucu ve çevresinde kırmızı, parlak bir alan vardır. Deride yara ve kaşıntıya neden olan bu hastalık mantar yada pamukçuk tur. Genellikle iltihap ya da başka rahatsızlık tedavisinde antibiyotik kullandıktan sonra görülür.

    Emzirmeden sonra da devam eden yanma ve iğne batması hissi vardır. Bazen ağrı memenin derinliklerine kadar iner. Memenin derinliklerine şiş sokuluyormuş gibi hissedilir. Deri kızarır, parlar ve pul pul olur. Meme ucu ve çevresinin rengi açılabilir, bazen meme normal görülebilir.

    Meme ucunda yaralar devam ediyorsa bebekte pamukçuk kontrolü yapılır. Yanaklarının içinde ya da dilinde beyaz lekeler ya da poposunda döküntü olabilir.

    Annenin hastalığında Bebek Anne Sütü İle Beslenmelimidir ?

    Anne sütü vermeyi engelleyen hastalıklar nadirdir. Nezle, grip gibi hastalıklarda anne kendi ağız ve burnunu tülbentle kapatarak bebeğe hastalık bulaşmasını önleyebilir ve bebeği emzirebilir. Anneden süt ile bebeğe geçecek maddeler bu hastalıklara direnci de arttıracaktır.

    Ancak ağır kalp yetersizliği veya böbrek yetersizliği gibi hastalıklar ve ağır depresyon durumları anne sütü vermeyi engelleyen hastalıklardır.

    Emziren annelerin ilaç kullanımı mutlaka hekim kararı ile olmalıdır.

    İlk 6 Ayda Anne Sütünün Yetmediği Nasıl Anlaşılır ?

    Karışık beslenme için başlıca gerekçe, anne sütü ile beslenen bebeğin kilo artışında hehangi bir sağlık sorununa bağlı olmayan duraklama ve bu durumun alınan tüm önlemlere karşın düzelmemesidir. En önemli nokta karışık beslenmenin biberonla değil kaşıkla yapılmasıdır. Bu hem temizlik hemde anne sütünün devamı için çok önemlidir.

    Anne Sütünün Yetmediği Durumda Bebek Nasıl Beslenmelidir ?

    Anne sütüne ek olarak bebeklere hazır mama veya hazır mama ile beslenme olanağı yok ise uygun hazırlanmış inek sütü veya yoğurt verilir. İnek sütü veya yoğurt ilk dört haftada 1 ölçek süt, 1 ölçek su şeklinde, 1-4 ay arası 2 ölçek süt, 1 ölçek su şeklinde sulandırarak verilir. 100 gr süte 5 gr( 1 tatlı kaşığı ) şeker ve 1 çay kaşığı bitkisel sıvı yağ eklenerek kalorisi arttırılır. Şeker yerine pekmez kullanmak daha yararlıdır.

    Karışık beslenmeye geçilen bebeklerde 4 haftalıktan sonra meyva sularına başlanır.

    Ek Besinlere Geçişte Temel İlkeler Neler Olmalıdır ?

    Yaşamın ilk 6 ayında bebeğin tüm besin gereksinimlerini karşılayan anne sütü bu aydan sonra tek başına besin gereksinimlerini karşılamada yetersiz kalır.

    Uygun besinlerle ve miktarlarla ek besinlere de geçmek gerekir.

    Anne sütü aldığı sürece ek besinler kaşıkla verilmelidir.

    Kullanılan bardak, kaşık, tabak vb. çok temiz olmalıdır.

    Taze sebzeler ve meyveler iyice yıkandıktan sonra verilmeli pişirildikten sonra günlük olarak verilmelidir.

    Ek besinlere az miktarda ve teker teker başlanmalı, miktar hergün biraz daha arttırılmalıdır.

    Bebek bir ek besine alıştıktan diğerine geçilmelidir.

    Anne sütünden ek besinlere geçiş çok önemli bir adımdır. Eğer doğru ve yeterli şekilde uygulanırsa çocukların gelişimi hızlı bir şekilde devam eder. Bu dönem çocukların özellikle ishal gibi enfeksiyonlara yakalanma riskinin de fazla olduğu bir dönemdir. O nedenle verilen besinlere dikkat edilmeli, hijyen kurallarına özenle uyulmalıdır.

    6 Aydan Sonra Ek Besin Olarak Neler Verilmelidir ?

    6-12 aylık çocukların beslenmesinde; elma ve şeftali suyu ve püresi, pirinç unu ile hazırlanmış muhallebi, sebze çorbası ve yoğurtlu ilk başlanacak ek besinlerdir. Bunları izleyerek diyete yumurta, mercimek, etler eklenir. Sebze yemekleri taze olarak pişirilir, içine pirinç ve yağ eklenerek tat ve kalori yönünden zenginleştirilir. Çocuğa verilecek yemeklere bir yaşına gelinceye kadar tuz ve baharat konulmaz.

    Süt muhallebisi, içine ekmek ya da pekmez katılmış yoğurt, koyu mercimek çorbası, baharatsız tarhana çorbası, 4-6 aylıktan sonra bebeklere ek besin olarak önerilmektedir.

    Ek besinler yüksek enerji içeren, sindirimi kolay, az posa bırakan, püre kıvamında, kolay hazırlanabilen ve baharatsız yiyecekler olmalıdır.

    1 yaşına doğru çocuk aile bireyleri ile sofraya oturmaya başlar, çocuklar mümkün olduğu kadar erken dönemde kendi kendine çatal kaşık kullanarak yemek yeme becerisi ve alışkanlığı kazandırılmalıdır.

    Hastalık ve hastalıktan iyileşme dönemlerinde çocukların besin gereksinimleri artar. Bu nedenle hastalıklar sırasında çocuklar azar azar ve sık sık beslenmelidir.

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Kadında Hamile Kalamama Nedenleri

    Çiftin bir yıl süresince korunmasına rağmen çocuklarının olmaması kısırlık olarak değerlendirilmekte. . Çocuk sahibi olmak aslında çok sağlıklı çiftlerde bile kolay olmayan bir durum. . Problem çiftlerin herhangibirinde de olabilir ikisindede. Şimdi ilk önce kadının doğum yapamama nedenlerini 4 gruba ayıracağız:

    1. ERKEK FAKTÖRÜ
    2. KADIN FAKTÖRÜ
    3. ANTİSPERM VE ANTİBODİES FAKTÖRÜ (Eşler arasındaki Uygunsuzluk)
    4. İZAH EDİLEMİYEN INFERTILITE

    Şimdi kadında oluşan ve doğum yapamamaya neden olan sorunlardan bahsedeceğiz. Daha sonra da erkeğin sorunlarını. .

    Kadınlarda en çok rastlanan nedenler

    YUMURTLAMA BOZUKLUKLARI

    Ovulasyon bozukluğu yumurtlamanın olmaması veya düzensiz ve seyrek olasıdır. Kadınlarda yumurtlama bozukluğundan şüphelenen doktor hastadan bir kaç ay boyunca ateş ölçme yoluyla ve ultrasonoğrafi ile grafik isterler. Bunula adetin uzunluğunu yumurtlama zamanını ve sıklığını öğrenmeye çalışırlar. Bu bozukluklarda genelde ilaç tedavisi ile başarılı sonuçlar alınmaktadır. Doktor troid bezini de kontrol edip sorun olmadığını gördüğü takdirde yumurtanın olgunlaşmasını doğrudan ilaçla teşvik eder. Klomifen gibi bir takım maddelerle yumurtlama uyarılması yapılır . Yumurtalıklarr aşırı uyarıldığından birden fazla yumurtanın olgunlaşmasıda gündeme geldiğinden çoğul gebelik ihtimalide ortaya çıkmaktadır. Bu tedavide her kadının vücut yapısı değişik olduğundan ilaca vereceği cevaplar da değişik olmaktadır. İlacın az yada çok gelmesi ihtimaline karşı bu ilaç kullanılmaya başlandığında o dönemde herğün veya dokturun öngördüğü ölçüde ultrason tedavisine gerek olmaktadır. Yumurtalıklar klomifen tedavisine hiç cevap vermedikleri takdirde humangonadotropinle veya releasing faktörlerle (hormon pompaları) uyarma yöntemi gündeme gelir.

    . Bilgisayarla yönlendirilen bu daimi enfüzyonlar vücutta taşınır ve yan etkileri yoktur. Ayrıca beyindeki hormon yönlendirmenin düzgün çalışmadığında ve düzensiz salgılandığında bunlar oldukça mantıklı yöntemlerdir.

    SARI CİSİM HORMONU YETMEZLİĞİ

    Bu hormon adet döneminin ikinci yarısında üretilir ve yumurtlamadan sonra boş olan yumurtacıktan oluşur. Bo hormon progestronu üretir progestronda yumurtanın döllenmeden sonra rahime yerleşmesini sağlar. Adet bozuklukları olan kadınlarda bu dönem ya çok kısa yada çok uzundur. . Bir döllenme söz konusu olduğunda rahim gebeliğe yeterince hazır değildir. . Böyle durumlarda sarı cisim hormonlarına hormon iğneleriyle ve suni gestajen ile destek verilir.

    TÜPLERİN HASARLI VEYA TIKALI OLMASI :

    Yumurtalık kanalları olan fallop tüplerinin kısmen yada tamamen tıkalı olması sperm ile yumurtanın buluşmasını engeller ve hamileliği imkansız kılarTüplerdeki bu hasarlar enfeksiyonlardan,endometriozisden önceden geçirilmiş ameliyatlardan dolayı gibi birçok nedenden dolayı olabilir. Ayrıca kadında tüplere zarar veren iltihaplanmalar cinsel yolla bulaşan hastslıklar ve rahim içi araç kullanımı sonucu da ortaya çıkabilir. Genelde laparoskopik cerrahi ile düzenleme yapılabilir. Netice alınmazsa tüp bebek yöntemine başvurulur.

    PROLAKTİN HORMONU FAZLA MİKTARDA OLMASI

    Çocuk sahibi olamıyan her beş kadından birinde prolaktin hormonunun miktarı yüksek çıkar. Prolaktin hormonu hipofiz bezinde üretilir. ve normalde hamilelik döneminde en fazla düzeye çıkar. "Yüksek prolaktin miktarı yumurtaların gelişmesini ve yumurtlamayı yavaşlatır. Böyle olmesı emzirme dönemi için yararlıdır. . Fakat çocuk isteyen hastalar için bu önemli bir sorundur. Çünkü hamile kalmak için olgunlaşmış yumurtanın döllenmesi şarttır. Yüksek prolaktinin sebebi hiçbir zaman bulunamamıştır. Stres ve ilaç kullanımı olabilir. Kimi zaman beyindeki iyi huylu bir tümör. prolaktinin aşırı derecede üretilmesine neden olabilir. İlaçlarla bu durum dengelenebilinir. Genelde gece yatarken alınan işlaçlarla tedavi yoluna gidilir. Çünkü. Prolaktin özellikle geceleri vücut tarafından üretilir.

    FAZLA ANDROJEN ÜRETİMİ (HİPERANDROJEN)

    Bir kadının kanında erkek cinsel hormonları bulunduğu taktirde doktor hiperandrojenden söz eder. Bu hormon kadında folekül yapıcı hormonları FSH etkilerini kısıtlar. FSH hormonu hipofiz bezinde üretilir ve yumurtalıkların ilk adet yarısında yumurtalamalarını sağlar. Hiperandrojen hormonu böbrek üstü bezlerinin salgısında olan bozukluklar nedeni ile ortaya çıkar. Kortizonla tedavi edilirler. Kısırlık tedavisinde Kortizon en az miktarlarda organizmayı etkiliyecek şekilde uygulanır. Hormon seviyesi sürekli olarak kontrol altında tutulmalıdır.

Sayfa 2/2 İlkİlk 12

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •