Prof. Dr. Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA Star Gazetesi’ndeki köþesinde Dünya Saðlýk Örgütünün nörolojik hastalýklar ile ilgili araþtýrmasýný deðerlendirdi. Ýþte Küçükusta’nýn deðerlendirmesi
Sinir hastalýklarý artýyor diye sinirlenmeyin
Dünya Saðlýk Örgütü, nörolojik hastalýklarýn yani sinir hastalýklarýnýn dünyanýn tüm ülkelerinde her geçen gün arttýðýný bildiriyor. Örgüte göre, her yaþtan, her cinsten, her ýrktan 1 milyar insanýn Alzheimer’dan Parkinson’a, felçlerden migrene, saradan multipl skleroza... türlü sinir hastalýklarýyla baþý dertte. Her yýl 7 milyona yakýn insan da bu hastalýklar yüzünden hayatýný kaybediyor. Bunlar içinde özellikle Parkinson, Alzheimer gibi hastalýklarýn ve bunlara baðlý ölümlerin son 30 yýlda önemli ölçüde arttýðý ve üstelik giderek daha genç yaþlarda ortaya çýkmaya baþladýðý biliniyor.
MODERN YAÞAMIN FATURASI MI?
Tabii, bu artýþ bir ölçüde taný imkanlarýnýn artmasýna ve insanlarýn daha uzun yaþamalarýna baðlý olsa da, dünyanýn geliþmiþ ülkelerinde yapýlan araþtýrmalar bu artýþta baþka faktörlerin de önemli rolü olabileceðini düþündürüyor. Genetik faktörlerin etkili olabilmesi için yüzlerce yýl geçmesi gerektiðini vurgulayan uzmanlar, sinir sistemi hastalýklarýndaki bu inanýlmaz artýþýn modern yaþamýn bir faturasý olabileceði görüþünü de dile getiriyorlar.
Suçlanan ise, egzoz dumaný, endüstriyel atýklar, pestisitler, yani böcek ilaçlarý, tarým ilaçlarý ile kurþun, bakýr gibi aðýr metaller ve modern yaþamda kullandýðýmýz ve sayýlarý her geçen gün artan çeþitli kimyasal maddelerin neden olduðu çevre kirliliði!
Evet, endüstride 80.000’den fazla kimyasal madde kullanýlýyor ve üstelik de bunlarýn çoðunun güvenilirliði konusunda yeterli bilgiye sahip deðiliz. Araþtýrmacýlar, insanlýðýn geleceðini tehdit eden iki önemli tehlikeden birinin global ýsýnma, diðerinin ise çevre kirliliði olduðunu ýsrarla vurguluyorlar.
Stres ve egzersiz azlýðý da modern yaþamýn olmazsa olmazlarýndan. Stres hormonlarýnýn beyinde hasar oluþturduklarý ve bunun da Alzheimer geliþimini kolaylaþtýrdýðýný gösteren araþtýrmalar var. Buna karþýlýk düzenli yapýlan egzersizin koruyucu etkileri olduðu konusundaki kanýtlar her geçen gün artmakta.
BESLENMENÝN DE ROLÜ VAR
Sinir sistemi hastalýklarýndaki bu artýþýn beslenme alýþkanlýklarý ile de ilgili olmasý söz konusu, çünkü Avrupa ve Amerika ile benzer çevre þartlarýna sahip olan Japonya’da bu hastalýklardaki artýþ Batý’daki kadar fazla deðil. Ýlginç bir nokta da, geliþmiþ ülkelere göç eden Japonlarýn da bu artýþtan paylarýný alýyor olmalarý. Bu da, diyetimizle ilgili özelliklerin de dikkate alýnmasý gerektiðini düþündürüyor.
Gerçekten de bazý araþtýrmalar, antioksidanlardan ve balýktan zengin diyetin Parkinson ve Alzheimer’e karþý koruyucu etkileri olabileceðini göstermekte. Brokoli, ýspanak, soya, baklagiller, ahududu, zeytin yaðý... en çok önerilen besinler.
Sigaranýn ve kahvenin de bu hastalýðýn ortaya çýkmasýný engelleyebileceði konusunda bilgiler varsa da, elbette kimseye sigara içmesini önermeyeceðiz. Çünkü, sigara ayný zamanda Alzheimer riskini artýran hipertansiyon, felç ve kalp-damar hastalýklarý için de risk yaratýyor.
Buna karþýlýk çok yaðlý ve yüksek kalorili besinler, alkol, tuz ve ise bu hastalýklarýn riskini artýrýyor.
Önümüzdeki yýllarda Parkinson, Alzheimer ve bunama ile ilgili sinir sistemi hastalýklarýnýn ülkemizde de hýzla artacaðý kesin! Çünkü, giderek hem nüfusumuz yaþlanýyor ve hem de çevre kirliliði artýyor.
Sinir hastalýklarý artýyor diye de sinirlenmeye hiç gerek yok. Diyetinizi gözden geçirin, bol bol egzersiz yapýn, mümkün olduðu kadar doðal ortamlarda yaþayýn, stresten uzak durun.
Prof. Dr Ahmet Rasim Küçükusta - Star Gazetesi


Teþekkur:
Beðeni: 

Alýntý

Yer imleri