Bu hafta sinemalarda üç yeni film vizyona girdi: Robinson Ailesi (Meet The Robinsons), Paris, I Love You (Paris, Je T’Aime), Ölümle Dans (Living & Dying).



Tamer Karadağlı, Deniz Akkaya, Yelda Reynaud gibi Türk oyuncuların da rol aldığı Ölümle Dans-Living and Dying sinemalarda. Animasyon filmi Robinson Ailesi - Meet the Robinsons gösterime girdi. Haftanın bir diğer yeni filmi ise çok sayıda yönetmenin Paris’te geçen romantik hikâyesi Paris, I Love You - Paris, Je T’Aime

Ölümle Dans-Living and Dying



Yönetmenliğini Jon Keeyes’in üstlendiği Hollywood yapımı aksiyon filminde Tamer Karadağlı, Deniz Akkaya, Yelda Reynaud gibi Türk oyuncular da rol alıyor.
Ölümle Dans, gerçekleştirdikleri soygun sonrasında polisten kaçmak için bir kafeteryaya sığınan üç banka soyguncusunun, o sırada içeride bulunan iki katil tarafından müşterilerle birlikte rehin alınmalarını ve kendileri ile içeridekileri kurtarmaya çalışmalarını konu edinen, gerilimi yüksek bir aksiyon filmi.
Yönetmenliğini Jon Keeyes’in üstlendiği filmde, Edward Furlong, Michael Madsen, Arnold Vosloo, Ling Bai, Jordano Spino, Tamer Karadağlı, Brandy Little, Deniz Akkaya ve Yelda Reynaud rol alıyor.

Filmin konusu şöyle:
Duca şirketine ait bir ofiste çalışanların maaşlarını çalan dört soyguncu polis tarafından kuşatılır. Acımasız bir çatışma sonrasında soyguncular, sokağın karşısındaki kafeye sığınmak zorunda kalır. Kafede ise iki azılı katil bulunmaktadır. Polisin kuşatması altındaki durum, iki katilin herkesi rehin alıp kontrolü ele geçirmesiyle daha da karışık bir hal alır. Katiller soygunculardan birini öldürürler ve ancak diğer iki soyguncu Sam (Edward Furlong) ve Nadia’yı (Bai Ling) kafedeki kontrol onların üstündeymiş gibi rol yapmaya zorlarlar. Dışarıda ise polis dedektifleri Rick Devlin (Arnold Vosloo) ve Catherine Pulliam (Yelda Reynaud), rehinelerin serbest bırakılması için çalışırlarken, karanlık iş adamı Nicolea Duca (Tamer Karadağlı) ve arabulucu federal ajan Lind (Michael Madsen) yetkiyi eline alır.



Yapım : 2007, ABD
Tür : Aksiyon / Gerilim / Suç
Yönetmen : Jon Keeyes
Senaryo : Jon Keeyes
Oyuncular : Michael Madsen, Arnold Vosloo, Edward Furlong, Ling Bai, Jordana Spiro
Yapımcı : Brandon Baker
Görüntü Yönetmeni : Sammy Inayeh
Dağıtım : Warner Bros
Süre : 1 saat, 30 dk.
Gösterim Tarihi : 30 Mart 2007

Robinson Ailesi - Meet the Robinsons



Ailenizin farklı olduğunu düşünüyorsanız Robinson Ailesiyle tanışana kadar beklemelisiniz. Onlar, herşeyin mümkün olduğu büyüleyici gelecekten gelen bir ailedir.
Walt Disney Feature Animation’un en son digital animasyon teknolojisiyle hazırladığı “Meet the Robinsons” izleyiciyi zaman yolculuğuna çıkararak en çılgın düşlerin bile gerçek olduğu geleceğin tekno dünyasına uçuracak. Kendisini mutlu hissedeceği bir yuva özlemiyle yanıp tutuşan genç kaşif/mucit/bilim adamı Lewis’le geleceğe açılırken kahkahaya ve eğlenceye doyacaksınız.
“Meet the Robinsons”ta teknolojik araç gereçlere tutkuyla bağlı olan ve o güne kadar tanımadığı ailesini bulma umudunu hiç kaybetmeyen Lewis adlı dahi bir çocuğun öyküsü anlatılır. Ancak Lewis’in çıktığı yolculuk, onu aklına hayaline gelmeyen bir yere, imkansız kavramının sözlüklerden çıktığı geleceğin dünyasına götürecektir.

Wilbur Robinson adlı esrarengiz bir yabancıyla tanışmasından itibaren Lewis’in zaman yolculuğu başlar. Bu yolculuk sırasında başka hiçbir aileye benzemeyen bir aileyle; geleceğin dünyasının Robinson ailesiyle karşılaşır. Robinson ailesinin üyeleri ele ele vererek Lewis’in limitsiz potansiyelini ve benliğinin derinliğindeki sırları keşfetmesine yardımcı olurlar. Ancak bu inanılmaz yolculuk sırasında şeytana bile şapkasını ters giydirecek kadar kötü ruhlu bir düşmanla çatışmak zorunda kalacaktır. Bu düşman, Lewis’in evine gidiş yolunu çalan şeytan ruhlu Şapkalı Adam Bowler’dan başkası değildir.

Unutulmaz karakterleri, olağanüstü zeka ürünü yüksek teknolojik araçları, kötü adamları ve gözalıcı görüntüleriyle çok sevilen Disney mirasını geleceğin başdöndürücü dünyasına taşıyan “Meet the Robinsons”, herşeyden önce ailemize, kendimize ve önümüzde açılan geleceğe inanmamız gerektiğini anlatan keyifli bir digital animasyon güldürüdür.

Walt Disney Pictures’ın sunduğu “Meet the Robinsons”un yönetmenliğini, ilk kez bu filmle yönetmenliğe başlayan Stephen Anderson üstlendi. Anderson daha önce “Brother Bear - Ayı Kardeş” ve “Emperor’s New Groove” adlı Disney animasyonlarında öykü süpervizörü olarak görev yapmıştı. Senaryosunu, William Joyce’un “A Day with Wilbur Robinson” adlı kitabını temel alarak Jon Bernstein, Michelle Spitz, Don Hall, Nathan Greno, Aurian Redson, Joe Mateo ve Stephen Anderson yazdılar. Yapımcılığını Dorothy McKim gerçekleştirdi.

“Meet the Robinsons”un İngilizce seslendirme kadrosunda birbirinden ünlü sanatçılar görev yaptı. Oscar ödülü adayı Angela Bassett’in başını çektiği seslendirme kadrosunda Emmy ve Altın Küre ödüllü Tom Selleck’in yanısıra Harland Williams, Laurie Metcalf, Adam West, Ethan Sandler ve Tom Kenny gibi oyuncular yer aldı. Filmin senfonik tarzdaki müziklerini ise, iki kez Oscar adaylığı elde etmiş ünlü besteci Danny Elfman (Kingdom,Spider-Man,Spider-Man 2,Hulk, Mission: Impossible ,Batman, Beetle Juice) hazırladı.



KÜÇÜK NOTLAR
Küçük Lewis’in Hafıza Tarayıcısı’nı yapmak için ihtiyaç duyduğu parçaları satın aldığı elektronik mağazasına, yönetmenin oğlu Jake’in ismi verildi.
Küçük Lewis’in icadı olan Hafıza Tarayıcısı, bir elektrik süpürgesi, bir basketbol potası çemberi, bir matkap, bir beslenme kutusu, bir süzgeç, bir portatif CD player ve bir soda şişesinin birleşiminden oluşuyor.
“Meet the Robinsons”un yüzlerce bilgisayarın aynı anda çalıştırılmasıyla gerçekleştirilen yaratım işlemlerini tek bir bilgisayarda yapmaya kalkışmış olsaydınız o bilgisayarı 7.000.000 saat çalıştırmanız gerekecekti. Bu da 800 yıllık süreye denk geliyor.
Prodüksiyonla ilgili tüm dataları / verileri tipik 60 gb kapasiteli bir iPod’a depolamak isterseniz, 2.400 tane iPod’a ihtiyaç duyacaktınız.
Filmde dördü erkek, ikisi kız olmak üzere sadece altı tane temel “arka plan çocuğu” vardır. Ancak farklı kıyafetler ve saç stilleri kullanmak suretiyle bu altı çocuktan 50 farklı karakter yaratıldı. Bunlar arasında iki tane basketbol takımı vardı.
Franny’nin Kurbağalar Orkestrası 27 müzisyenden oluşur. Bunlar, Frankie, piyanist, davulcu, bas gitarist, 5 klarinetçi, 4 tromboncu, 6 saksofoncu ve 4 tubacıdır (bakırdan nefesli çalgı).
“Meet the Robinsons”un yapımında görev yapan animatörler arasında, 1973 yapımı “Robin Hood” ve 1977 yapımı “The Rescuers” gibi hayli eski filmlerde çalışmış deneyimli animatörler vardır.
Carl adlı robotun, animatörler tarafından tek tek yönetilen 613 kontrol düğmesi vardır.



TÜRKÇE SESLENDİRİLDİ
Ali Özkul’un seslendirdiği Lewis yüksek zekasıyla sürekli yeni icatlarda yeni buluşlarda bulunan ve çoğu zaman icatları istenmeyen sonuçlara yol açan bir yetimdir.Kendi ailesine ulaşmak hayattaki en büyük tutkusudur.Öz annesini bulabilmek için hafıza tarayıcısını icat eder.

Anıl Kırkyıldız’ın seslendirdiği Wilbur Robinson zaman yolculuğuyla gelecekten gelen gizemli çocuktur.Lewis’in geleceğin anahtarını elinde tuttuğunu bilen Wilbur zaman makinesiyle onu her şeyin mümkün olduğu vahşi dinozorların ve zihinleri kontrol altına alınmış kurbağaların bulunduğu bir dünyaya geleceğe götürecektir.

Oraya gittiğinde Lewis en çılgın hayallerinin bile ötesinde inanılmaz karakterler ve bir aileyle karşılaşır.Yeni tanıştığı Robinson Ailesi onun yürek burkan sonuçlara yol açacak büyüleyici ve eğlenceli bir maceraya çıkmasına yardımcı olacaktır

Walt Disney Pictures’ın sunduğu çocuklara , gençlere ve yetişkinlere harika bir macera vaad eden animasyon filmi “Robinson Ailesi-Meet the Robinsons”un yönetmenliğini Steve Anderson üstlendi. William Joyce’in “A Day with Wilbur Robinson” adlı kitabından uyarlanan filmin yapımcılığını Doroty McKim gerçekleştirdi. İngilizce Seslendirme kadrosunda Angela Bassett, Tom Selleck, Harland Williams, Laurie Metcalf, Adam West, Ethan Sandler ve Tom Kenny görev aldı. Müziklerini ise Danny Elfman, Rob Thomas ve Rufus Wainwright hazırladı.



ROBİNSONLARI TANIYALIM:
KİM KİMDİR
LEWIS:
Dahi düzeyinde IQ’ya sahip olan ve mucitlik tutkusuyla dopdolu yetim bir çocuktur. Keşif yapmaya çalışırken istemeden tatsız olaylara yol açmıştır.O güne kadar en çok istediği şeye, kendi ailesine bir türlü sahip olamamıştır. Gerçek annesini bulmak için tek şansının olduğuna inanmaktadır. Memory Scanner / Hafıza Tarayıcısı adını verdiği keşfini bu sebeple yapar. Kendi yaptığı bu makine sayesinde kendi öz annesiyle ilgili olarak aklında kalan en küçük anılarını bile tarayarak mutlu olmaya çalışmaktadır.

WILBUR ROBINSON:
Geleceğin dünyasından gelen esrarengiz bir yabancıdır. En büyük kusurları kendine aşırı güven, küstahça davranışlar ve gevezeliğidir. Ancak bunlar onun aynı zamanda en büyük meziyetleridir. Bu özellikleri sayesinde düşmanlarından bir adım ileride durur. Lewis’in geleceğin anahtarını elinde tuttuğunu bilen Wilbur, bu genç kaşifi kendi zaman makinesine alır. Orada ikisi beraber dünyayı kurtarmak için vahşi dinozorlara, beyinsel-kontrollü kurbağalara ve şeytani ruhlu kötü adamlara karşı mücadele vereceklerdir.

CORNELIUS ROBINSON:
Wilbur’un babasıdır. Geleceğin kurucusu olarak tanınır. Olağanüstü bir kaşiftir ve Robinson Industries şirketinin sahibidir.

FRANNY ROBINSON:
Wilbur’un neşeli ve coşku dolu annesidir. Kurbağalara şarkı söylemeyi ve orkestra müziği çalmayı öğretmenin yöntemini keşfetmiştir.

CARL:
Robinson ailesinin güleryüzlü, tatlı dilli, kibar robotudur. Ailenin her isteğine seve seve koşar, her hizmetini görür. Ayrıca sürekli olarak Wilbur’un başını dertten kurtarmak gibi talihsiz bir görevi daha vardır. Robot Carl’ın hanımefendilerle de arası gayet idir. Bulaşık makinesi, kahve makinesi ve çaydanlık işlevi de gördüğü için hanımefendiler onu çok severler.

BÜYÜKBABA BUD:
Robinson ailesinin evi dışındaki dünyayı garip ve tuhaf bulur. Hayata farklı bir açıdan bakmaktadır. Onu kaybettiği dişlerini aradığı arka bahçede görebilirsiniz.

BÜYÜKANNE LUCILLE:
Büyükbaba Bud’un dediğine göre, çok güzel çörek ve kurabiyeler pişirir. Ancak bu konuda usta olması, disko dansları yapmasına da engel değildir. Bu açıdan bakılınca Büyükanne Lucille’nin çörek pişiren klasik büyükannelerden epeyce farklı olduğu söylenebilir.

ART AMCA:
Kahraman görünümlüdür ve galaksiler arası pizza dağıtıcısıdır. İşini ciddiye alarak yapar. Güneş sistemi içerisinde uzay gemisinin pilotluğunu yaparken hayattaki tek isteği, günün birinde galaksinin her köşesine en mükemmel pizzanın dağıtımını yapmaktır.

BILLIE HALA:
Çocukluğundan beri oyuncak trenlere karşı takıntısı vardır. Artık büyüyüp koskoca bir kadın olduğu halde, hala oyuncak trenlerle oynamaktadır. Aradaki tek fark, oynadığı trenlerin artık dev boyutlu olması ve Robinson ailesinin evinin her yanını dolaşabilmesidir.

GASTON AMCA:
Savaşlarda kullanılan topların içine girerek kendisini gülle gibi fırlatmaktan ve Billie Hala’nın treniyle yarışmaktan hoşlanır.

FRITZ AMCA ve PETUNIA HALA:
Tuhaf bir evlilikleri vardır. Petunai Hala her zaman sinirli, huysuz bir kadındır. Fritz Amca’yı sürekli azarlar.

JOE AMCA:
Televizyon kanallarındaki egzersiz programlarını seyrederek egzersiz yapmayı sever.

KUZEN LASZLO:
Pervane şeklindeki miğferiyle uçarak duvar resmi yapmaya bayılır.

KUZEN TALLULAH:
Gökdelen şeklinde şapka giyen bir moda hastasıdır.

LEFTY:
Ailenin baş uşağı olan tek gözlü ve mor renkli bir ahtapottur.

SPIKE AMCA ve DIMITRI AMCA:
Evin ön verandasındaki seramik saksıların içerisinde yaşarlar. Robinson ailesinin insan bazlı alarm sistemi gibidirler. Saksılara dokunduğunuz anda ikisi birden bağırmaya başlar.



Yapım : 2006, ABD
Tür : Animasyon / Macera
Yönetmen : Stephen J. Anderson
Senaryo : Michelle Bochner, William Joyce
Oyuncular : Angela Bassett, Paul Butcher, Jamie Cullum
Müzik : Danny Elfman, Rufus Wainwright
Dağıtım : UIP Filmcilik
Süre : 2 saat, 00 dk.
Gösterim Tarihi : 30 Mart 2007

Paris, I Love You - Paris, Je T’Aime



Natalie Portman, Fanny Ardant, Elijah Wood, Nick Nolte, Juliette Binoche ve Steve Buschemi gibi, ünlü uluslararası oyuncularla ‘Paris, seni seviyorum’da Paris’i yeniden keşfedecek; dünyanın bu en romantik şehrine yeniden sevdalanacaksınız.

Paris, Seni Seviyorum için çok sayıda yönetmenden Paris’te geçen romantik bir hikâye anlatmaları istendi. Projeye katılan tüm yönetmenler, Paris’in zengin sinematografik tarihine rağmen, geriye bakmaktansa, Paris’i bugünkü haliyle, beyazperdeye hiç taşınmamış yönleriyle aktarmayı tercih ettiler.

Paris’te aşk her yerdedir. Barlarda, kafelerde, Eyfel Kulesi’nin altında, metroda hep aşk vardır.

Paris, seni seviyorum’u izlemeden önce, kendinizi bu kenti daha önce hiç hayal etmediğiniz bir şekilde görmeye hazırlamalısınız. Çünkü bu filmde dünyanın en çok alkışlanan film yönetmenlerinin gözüyle göreceksiniz Paris’i.

Paris, seni seviyorum için çok sayıda uluslararası yönetmenden Paris’te geçen romantik bir hikaye anlatmaları istendi. Projeye katılan tüm yönetmenler, Paris’in zengin sinematografik tarihine rağmen, geriye bakmaktansa, Paris’i bugünkü haliyle, beyaz perdeye hiç taşınmamış yönleriyle aktarmayı yeğlediler. Bu nedenle “Paris, seni seviyorum” farklı sosyal sınıflar, kuşaklar, kültürler ve atmosferlerin karışımı. Her yönetmenin, kentin çeşitli yerlerinde geçen farklı yaşam kesitleri sunduğu sevinç, ayrılık, beklenmedik garip rastlantılar ve her şeyden çok aşka dair hikayelerden oluşan, çiçek dürbünü (kalediaskop) gibi bir film.

Natalie Portman, Fanny Ardant, Elijah Wood, Nick Nolte, Juliette Binoche ve Steve Buschemi gibi, ünlü uluslararası oyuncularla ‘Paris, seni seviyorum’da Paris’i yeniden keşfedecek; dünyanın bu en romantik şehrine yeniden sevdalanacaksınız.

Claudia Ossard - Emmanuel Benbihy, Olivier Assayas, Frederic Auburtin - Gerard Depardieu, Gurinder Chadha, Sylvain Chomet, Joel - Ethan Coen, Isabel Coixet, Wes Craven, Alfonso Cuaron, Christopher Doyle, Richard La Gravenese, Vincenzo Natali, Alexander Payne, Bruno Podalydes, Walter Salles - Daniela Thomas, Oliver Schmitz, Nobuhiro Suwa, Tom Tykwer - Gus Van Sant’ın yarattıkları gerçekten farklı ve ayrıcalıklı bir film ‘Paris, seni seviyorum’.

“Bu film, Paris’in normalde görmediğimiz, alışılmadık bir yanını gösteriyor. YaniParisli olmayanlar için. Faubourg Saint-Denis turistik bir bölge değil, turistik yapılanmalar yok, sadece insanların yaşadığı bir yer. Ve bir film için enheyecan verici dekorlardan biri… İnsanların kendi gerçek hayatlarını yaşadığı bir yer.” - Natalie Portman




FİLM ÖZETLERİ
Montmartre
(Bruno Podalydes)

Montnartre’ın dar sokaklarında park yeri arayan bir adam kendi kendine sorununun ne olduğunu ve neden gerçek aşkı bulamadığını sorar. Esrarengiz bir kadın, birden arabasının yanında düşüp bayılır. Beklediği aşk bu mudur yoksa?

Quais de Seine / Seine Rıhtımları
(Gurinder Chadha)

François ve iki arkadaşı Seine nehri kıyısında oturmuş gelip geçen kızlara laf atarlarken ayağı taşa takılan güzel bir Müslüman kız sendeleyip, düşer. François, arkadaşlarının alay etmesine rağmen kızın yardıma koşar. Kız camiye gitmek için uzaklaşır. François da arkadaşlarının yanına döner; ama birden kızın hayatından çıkıp gitmesine izin veremeyeceğini fark eder.

Le Marais
(Gus Van Sant)

Genç bir adam olan Gaspard basımcıya girer. Oradaki genç yardımcı Eli’den bir anda müthiş etkilenir. Gaspard’ın bu garip, yeni duygusu sanki Eli’nin kulağına sesli olarak gelir. Eli ancak onun gidişinden sonra çok özel ve ender bir şeye tanık olduğunun bilincine varır.

Tuileries
(Joel ve Ethan Coen)

Amerikalı bir turist, Tuileries metro istasyonunda metroyu beklerken şehir rehberini incelerken, gözü karşı tarafta tutkuyla öpüşen genç Fransız çifte takılır. Ve rehberdeki tavsiyeleri dikkate alması gerektiğini çok geç anlar: Paris metrosunda asla kimsenin gözlerine bakma. Bunu müthiş bir komedi izler.

Loin du 16e / 16. Bölgeden Uzakta
(Walter Salles ve Daniela Thomas)

Şafakta, genç göçmen bir anne bebeğini gönülsüzce yerel bir çocuk yuvasına bırakır ve şehre giden metroya biner. Bu tüketici yolculuktan sonra çalışacağı 16. Bölgeye gelir. Başka bir kadının çocuğuna dadılık yapacaktır.

“Her semtte pek az dikkat ettiğimiz bir alt dünya vardır; biz bunu göstermek istedik” - Walter Salles

Porte de Choisy / Choisy Kapısı
(Christopher Doyle)

Gezgin bir satıcıyla Çin kuaför salonunun güzel sahibesi arasında garip, sıra dışı bir rastlantı.

Bastille
(İsabel Coixet)

Bir adam, tutkulu, genç metresiyle yaşamak için boşanmak istediğini söylemeye hazırlanırken, karısı gözyaşlarına boğulup, kanser olduğunu ve sadece birkaç aylık ömrü kaldığını açıklar. Adam her şeyi bırakıp karısıyla ilgilenmeye karar verir. Ve ona ikinci kez aşık olduğunda hayatı altüst olur.

“Bastille, işçi sınıfı, modayı yakından izleyenler ve burjuvalardan oluşan karma yapısıyla farklı bir toplumsal dokuya sahip. Kartpostalarda resmedilen Paris imajından uzaklaşma fikrime son derece uygun. - Isabel Coixet

Place des Victoires / Zafer Meydanı
(Nobohiro Suwa)

Bir kadının uykusu, ölmüş çocuğunun ağlamasıyla bölünür. Çocuğunun öldüğü meydana döner ve orada garip bir kovboyla karşılaşır. Kovboy bir kez daha ortadan kaybolmadan önce çocuğuyla bir an geçirmesine izin verir.

Tour Eiffel (Eyfel Kulesi
(Sylvain Chomet)

Tek başına bir mim oyuncusu Eyfel Kulesinin altında saçmalıklar yapıp turistlerin canını sıkmakla oyalanır. Sonunda yerel polis onu huzuru bozmakla suçlayıp tutuklar. Polis merkezi, ruh ikizi güzel bir kadın mim oyuncusunu bulduğu yer olur.

Parc Monceau / Monceau Parkı
(Alfonso Cuaron)

Orta yaşlı Amerikalı bir adam güzel, inatçı, genç Fransız kadınla randevusuna geç kalmıştır. Bulvarda yürürlerken hararetli konuşmaları mahrem ve karmaşık bir ilişkiyi açığa vurur.



Quartier des Enfants Rouges / Kızıl Çocuklar Mahallesi
(Olivier Assayas)

Güzel, Amerikalı bir aktris, Paris’te eski bir konakta çekim yapmaktadır. Paris’li, esrarengiz bir uyuşturucu satıcısıyla ilişki kurar. Acaba aradığı tatmini bulabilecek midir?

Places des Fetes / Bayram Meydanı
(Oliver Schmitz)

Meydanın tam ortasında, yerde yatan yaralı genç bir adama yardım etmeye çalışan deneyimsiz bir tıp öğrencisi genç kızın başlamadan biten aşk öyküsü.

Pigalle
(Richard LaGraveuse)

Kırmızı fenerli evlerin bulunduğu Pigalle’in ortasında, seksi bir aşk hikayesi sürerken yaşlıca bir çift ilişkilerini kurtarmaya uğraşır.

Quartier de la Madeleine
(Vincenzo Natali)

Genç bir adam, son avıyla beslenen dişi bir vampire çarparak sendeler. Bir anda cazibesine kapıldığı bu dişi vampire sahip olmak için sonuna kadar gitmeye kararlıdır.

Pere Lachaise
(Wes Craven)

Yeni evli bir çift, kabristanda Oscar Wilde’ın mezarını ararken, farklı yanlarını tartışırlar. Tartışma, Oscar Wilde’ın esrarengiz hayaletinin ortaya çıkmasıyla çözüme ulaşır.

Faubourg Saint-Denis
(Tom Tykwer)

Güzel Amerikalı bir aktris, kör sevgilisini arayarak ilişkilerinin bittiğini söyler. Genç adamın anılarına yapılan yolculukla, ikisi arasındaki ilişkinin başlangıcından itibaren sergilendiği bir anlayış ve bağışlama öyküsü.

Quartier Latin
(Frederic Auburtin - Gerard Depardieu)

Şık, zarif, yaşlı bir Amerikalı, resmen boşanmak istediğini söylemek için eski karısıyla buluşur. Kibarlık kısa sürer. Ben ve Gena birbirlerine hakaretler yağdırırlar. Yaraların yıllar süren ayrılıktan sonra bile kapanmadığını ve aşkın asla ölmediğini açığa vuran çarpıcı bir kara mizah.

14e arrondissement
(Alexander Payne)

Amerikalı Turist bir kadının 14. Bölge de yürürken sonunda kendini anlayıp kabullenmesi. Paris, seni seviyorum için eğlenceli ve dokunaklı bir son.

“20. Bölgenin müsait olduğunu söylediklerinde ilk tepkim ‘Oh,orada büyük bir mezarlık var… mükemmel’di. Gerçekten harika bir yer. Hayatın farklı yönlerini göstermeyi amaçlayan bir film için kusursuz dekor.” - Wes Craven




KATILDIĞI FESTİVALLER:
Cannes Film Festival, Transilvania International Film Festival, Moscow Film Festival, Espoo Film Festival, Iceland International Film Festival, Toronto Film Festival, Film by the Sea Film Festival, Copenhagen Film Festival, Donostia-San Sebastian International Film Festival, Morelia Film Festival, Ciné Premières Festival, Taipei Golden Horse Film Festival, Muestra Internacional de Cine, Festival Internacional de Cinema Negre de Manresa, Istanbul Film Ekimi.



Yapım : 2006, Fransa
Tür : Romantik
Yönetmen : Frédéric Auburtin, Olivier Assayas, Bruno Podalydès, Emmanuel Benbihy
Senaryo : Bruno Podalydès, Tristan Carné, Emmanuel Benbihy
Oyuncular : Florence Muller, Bruno Podalydès, Leïla Bekhti, Cyril Descours, Marianne Faithfull
Yapımcı : Emmanuel Benbihy
Görüntü Yönetmeni : Maxime Alexandre
Müzik : Pierre Adenot
Dağıtım : Umut Sanat Filmcilik
Süre : 2 saat.