Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 1/2 12 SonSon
17 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Makale : TAKVİM (CALENDAR / CALENDRIER)

  1. #1
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Makale : TAKVİM (CALENDAR / CALENDRIER)

    Sayın Eren Erbabacan'a gönülden teşekkürlerimizle,


    TAKVİM (CALENDAR / CALENDRIER) :



    Ansiklopedik anlamda zaman tanımları, "olayların birbirini izlediği sonsuz bir ortam olarak düşünülen, soyut temel kavram" veya "şimdinin, geçmiş olmasını sağlayan ve çoğunlukla Dünya'yı ve varlıkları etkileyen bir güç, kesintisiz bir hareket" ya da "ölçülebilir bir nicelik olarak düşünülen süre, vakit" şeklinde verilmektedir.

    Hedefimiz, bitmez tükenmez felsefî tartışmalara dâvetiye çıkartarak, zaman kavramının irdelenmesi değildir. Bu çalışmamız, zaman birimleri ile ilgili çok sınırlı bilgiler verdikten sonra, takvim olgusunun incelenmesine ayrılmıştır.

    Zaman, "ölçülebilir bir nicelik" anlamıyla ele alındığında, öncelikle gündeme düşen kavram, "ölçü birimi" olmaktadır. Bu ihtiyacı hisseden insanoğlu, sabit görünen ve ölçülebilir ilk şeyin, "gün" olduğunu fark etmiştir. Mezopotamya'da yerleşik kadim toplumların, Dünya'nın kendi ekseni etrafında tam bir kez dönüşü olarak târif ettiğimiz süreyi, doğruya çok yakın olarak tesbit ettikleri anlaşılıyor. Sümer'liler ve Bâbil'liler, belirledikleri bu süreyi, önce yirmi dört eşit parçaya bölerek "saat" kavramına ulaşmışlar, ardından da, altılı sistem yardımıyla, dakika ve saniye târiflerine varmışlardır. Zamanın ölçülmesi maksadıyla ihtiyaç duyulan alt yapı, böylelikle oluşturulmuştur.

    Ünlü eseri Timaeus'da Eflâtun, "Yedi gezegen adını verdiğimiz, Güneş, Ay ve diğer beş büyük yıldız, zamanın ölçülebilmesi ve kaydedilebilmesi için yaratılmıştır"der.

    İnsanoğlu, saat ve alt birimlerini târif ederek, zamanın ölçülebilmesi için gerekli alt yapıyı oluşturmuştu. Ama yine de bir şeylerin eksik kaldığını hissetti. "Nereden gelip, nereye gittiğini" sorgularken, yaratılıştan bu yana tesbit edebildiği geçmişi yerli yerine oturtmak gayesiyle kullanabileceği bir metottan, hâlâ yoksundu. İşte bu eksikliği giderebilmek için, "göreceli anlamda, daha geniş zaman aralıklarının tesbitinde, kaydedilmesinde ve irdelenmesinde kullanılabilecek" sistemler geliştirdi ve bunlara, "takvim" adını verdi.

  2. #2
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Gün

    Gün :

    "Takvim" söz konusu olduğunda, geleneksel olarak akla gelen en küçük zaman birimi, "gün"dür.

    Gün kavramı Dünya'nın, kendi ekseni etrafında tam bir dönüşünü tamamladığında geçen zaman olarak târif edilmektedir. Bu süre, takvim düzenlerinde 24 saat olarak kabul edilmiş ve altılı sistem çerçevesinde oluşturulmuş alt birimleri ile zaman ölçümlerinin temelini oluşturmuştur.

    Ancak bilimsel açıdan titiz bir inceleme, konuyu karmaşık bir hâle dönüştürmektedir. Gün ya da gezegenimizin kendi ekseni etrafında tam bir dönüş süresi, iki ayrı şekilde hesaplanabilmektedir;

    1- Yıldız günü (Sidereal day) :

    Dünya üzerindeki herhangi bir noktanın, gökteki bir yıldız ile karşı karşıya geldiğinde başlatılan ölçüm, gezegenimiz tam bir tur attıktan sonra, aynı konuma gelen kadar devam ettirilir. Ancak yerkürenin kendi ekseni etrafındaki dönüşünde, çok küçük de olsa düzensizlikler vardır. Bu sebeple, İlkbahar gündönümünde yapılan ölçümlerin esas alınması uygun görülmüştür. Bu tarihte bir yıldız günü, 23 saat, 56 dakika, 4 saniye olarak tespit edilmektedir. (Bu hesaplama düzeninde esas alınan yıldızın, göksel düzen içersinde yer değiştirmiş olduğu gerçeği göz ardı edilmektedir. 0.0084 saniye olarak tespit edilen bu sürenin, ihmâl edilebilir olduğu düşünülmüştür.)

    2- Güneş günü (Solar day) :

    Yer küre, herhangi bir yıldıza göre kendi ekseni etrafında tam bir tur attığında, Güneş etrafındaki yörüngesinde de yer değiştirmektedir. Bir başka deyişle Dünya ile Güneş'in, başlangıçtaki aynı noktada buluşabilmesi için, yerkürenin kendi çevresinde, bir süre daha dönmesi gerekmektedir. İşte bu yeni birim, "Güneş günü" (Solar day) kavramını oluşturur. Ancak, Dünya yörüngesinin elliptik özelliği ve eksenindeki eğim dolayısıyla Güneş günü, yıl boyunca değişiklikler göstermektedir. Bilinen 24 saatlik gün kavramının kökeninde, işte bu Güneş günü ölçümleri vardır. Bir başka deyişle, Güneş günü ile yıldız günü arasında, 3 dakika 57 saniye fark vardır.

    Tarihsel gelişim sürecinde kafaları karıştıran asıl anlaşmazlık, günün ya da ifâde ettiği yirmi dört saatin, ne zaman başladığı ve ne zaman bittiği, kabullerine dayanır. İ.Ö. sekizinci yüzyılda Bâbil'li gökbilimciler günün, Güneş'in en yüksekte olduğu öğle saatlerinde başladığını ve bir sonraki gün yine aynı anda sona erdiğini kabul etmişlerdir. Astronomi bilimi tarafından günümüzde kabul edilen gün tanımı, aynen böyledir. Antik toplumlardan bazıları Güneş'in doğduğu ânı, (Hindular ve Mısır'lılar) bazıları da battığı ânı, (Bâbil'liler, İsrailoğulları ve Grekler) günün başlangıç ve sonu olarak almışlardır.

    Mevsim değişimleri sebebiyle, gün düzenlemelerinde görülen belirsizlikler yüzünden yardımcı bir sisteme ihtiyaç duyan Sümer'liler, Bâbil'liler, Mısır'lılar ve Grek'ler, günü on ikişer saatlik iki bölüme ayırmışlar ve sivil yaşamlarını bu esasa bağlamışlardır.

    Musevî inancı çerçevesinde gün, günbatımında başlar ve bir sonraki gün, yine günbatımında sona erer.

    Hıristiyan Katolik dinsel inançları açısından gün târifi ise, özellikle Musevî dinsel pratiklerine bir reaksiyon olmak üzere, İznik Konsülü kararları ile (İ.S. 325) değiştirilmiştir. Ortodoks ve Protestan inanç taraftarlarınca uzun yıllar kabul görmemiş (hâlâ yerel bazı Ortodoks inançlılarca reddedilen) bu karara göre gün, gece yarısı başlayacak ve ertesi gün gece yarısı sona erecek şekilde düzenlenmiştir.

    İslâm inancında da Sâmi geleneği tâkip edilmiş, günbatımında başlayan yeni günün, yine günbatımında sona erdiği kabul edilmiştir.

  3. #3
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Hafta

    Hafta :


    Antik toplumlardaki hafta anlayışı, bir günden daha uzun ama bir aydan daha kısa bir zaman aralığı arayışının ürünü olup, belli günlerin, alışveriş ve özellikle ibâdete ayrılması ihtiyacından doğmuştur. Bir çok ilkel toplumda hafta, dört temel madde ya da dört temel yön öğretisine izafeten, dört gün olarak belirlenmiştir. Güney Amerika'da beş günlük, Asur'lularda altı günlük, Hıristiyanlık öncesi Roma kültüründe, "nundinea" adı verilen sekiz günlük haftalara rastlıyoruz. Bir kısım Orta Doğu kültlerinde görüldüğü gibi Bâbil'liler, muhtemelen yedi gezegenin ve yedi rakamının kutsallığı inancıyla, yedi günlük haftalar düzenlemişlerdir. Mısır'lılar ve Yunanlılar, 30 günlük ayları üç eşit parçaya bölerek, asırlar boyu onar günlük haftalarla yaşamışlardır. Bahse konu haftalar, Grekçe de "decades", Mısır'da ise "decan" şeklinde isimlendirilmektedir. Grekçe "Decades" sözcüğü, zamanla batı dillerinde onar yıllık süreleri ifâde eden bir anlam kazanmıştır.

    En çok bilinen hafta târifi, "Eski Ahit" kökenli yedi günlük sürelerdir. Tanrı'yı taklit etme anlayış ve inancından kaynaklanan bu kabul, "Genesis / Yaratılış" bölümünde Tanrı'nın Evren'i, altı günde yarattığı ve yedinci gün dinlendiği esasına dayanır.

    Hıristiyan Katolik öğretide hafta, yine İznik Konsülü tarafından düzenlenmiş ve bu kerre de, Batı Roma'nın sekiz günlük kabullerine bir reaksiyon olmak üzere, yedi gün olarak tespit edilmiştir.

    İ.S. 325 yılında toplanan İznik Konsilinin kararlarından biri de, Musevî an'anesinin tatil günü saydığı "Sabbath" yerine, tatil günü olarak Pazar gününün seçilmesi olmuştur. Ancak bu noktada çok enteresan sayılabilecek bir ilişkinin mevcudiyetini de görmekteyiz. Konsüle hükmeden Kral Konstantin, "Sol invictus" (yenilmez Güneş) dinine mensuptur. (Bkz. Teslis) Eski Ahit çerçevesinde kutsal gün sayılan sabbath yerine, haftanın günlerinden Güneş'e tahsis edilmiş "Pazar" gününün, (Sunday / Sontag) dinlenme günü olarak seçilmiş olması, son derece mânidardır.

    Bu noktada bir parantez açarak, hafta ve haftanın günleri kavramının, günümüz batı dünyasında kullanılan Gregoryen takvimin temel esaslarından biri olmadığını vurgulayalım. Bunun sebebi, ilerde göreceğimiz gibi, tarihsel süreç içersinde yapılan takvim değişiklikleri sonucu gün ve hafta sıralamalarının, tam bir karmaşaya dönüşmüş olmasındandır.

  4. #4
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Ay

    Ay :


    Sıra, Ay'ın yerküre etrafında bir tam dönüşü olarak târif edilen "ay" kavramına gelince, yukarda zikrettiğimiz karmaşa, belirsizlik ve zorluklar, kendini iyiden iyiye göstermeye başlar.

    Bilimsel anlamda bir ayın târifi için kullanılabilecek 5 ayrı metot olmasına rağmen, tarihsel süreç içersinde bunlardan, yalnız iki tanesinin takvim düzenleri içinde tatbik edildiğini görüyoruz;

    1- Yıldız ayı (Sidereal month) :

    Göksel arenadaki yıldızlardan biri esas alınıp, Ay'ın o yıldıza göre konumu tespit edilir ve ölçüm başlatılır. Bu başlangıç noktasından itibaren Ay'ın, gezegenimiz etrafındaki yörüngesinde 360 derecelik dönüşünü tamamladıktan sonra, yine aynı konuma gelmesi için geçen zamana, "Yıldız ayı" ("Sidereal month", "Sidereal" sözcüğü, bir gezegenin hareketine göre hesaplanan zaman anlamındadır.) adı verilmektedir. Bahse konu bu süre, 27.32166 gün olarak hesaplanmaktadır.

    2- Sinodik ay (Synodic month) :

    Ay bu dönüşü gerçekleştirirken, gezegenimiz de Güneş etrafındaki kendi yörüngesi üzerinde ve aynı yönde olmak üzere, hareket etmektedir. Bu yüzden, başlangıç noktasında dolunay olarak gördüğümüz Ay, bir yıldız ayı sonrasında, tekrar dolunay hâline dönüşmez. Ay'ın tekrar dolunay hâlinde görülebilmesi ya da bir başka deyişle Ay, Dünya ve Güneş'in tekrar aynı doğru üzerine gelebilmesi için, ortalama iki gün beş saat daha geçmesi gerekir. "Synodic" ay adı verilen bu süre, ortalama 29.53059 gün olarak hesaplanmaktadır.

    Bu noktada bir saplama yaparak, sinodik esaslı Ay takvimlerinde görülen 29 ve 30 günlük dizilişlerdeki karmaşıklık yüzünden, genellikle ay yerine, 354.36709 günlük (12 ay X 29.53059 gün) yıl söyleminin tercih edildiğini belirtelim.

  5. #5
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Yıl

    Yıl :

    En basit hâli ile yıl, yerkürenin Güneş etrafındaki yörüngesinde, bir tam dönüşünün gün birimi ile ifâdesidir. Yıl kavramı da, bilimsel açıdan 5 ayrı şekilde izah edilebilmekte ve karşımıza 365.24 ilâ 365.26 günlük süreleri içeren bir yelpaze çıkmaktadır.

    Bunlar arasında en çok kullanılan iki tanesi şunlardır;

    1- Dönencel / Tropik yıl (Tropic year) :

    Hemen tüm takvim düzenleri, "Dönencel yıl" kavramından yola çıkmaktadır. Mevsimlerin düzenleyici temeli olan tropik yıl, Güneş'in ilk bahar gündönümünden (Vernal equinox) bir birini tâkip eden iki kez geçişi arasındaki süre olarak tanımlanmakta olup, 365 gün, 5 saat, 48 dakika ve 46 saniye ya da 365.24219 gün olarak hesaplanmaktadır.

    2- Yıldız yılı (Sidereal year) :

    Yıldız yılı, Dünya'dan bakıldığında Güneş'in, her hangi bir sabit yıldızdan geçişini takiben, yine aynı pozisyona dönüşünü içeren sürenin, gün birimi ile ifâdesidir. Yıldız yılı, 365 gün, 6 saat, 9 dakika ve 9 saniye ya da 365.2563 gün olarak hesaplanmaktadır.

    Gün ve gece eşitliği dönelindeki astronomik gecikme anlamındaki "Presesion" olayı yüzünden ilk bahar gün dönümü gecikmekte ve yıldız yılının, tropik yıla karşın 20 dakika kadar uzun olmasına sebebiyet vermektedir.

  6. #6
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Takvim

    Takvim:

    Görüldüğü gibi Takvim, birbiri ile tam bölünür olmayan bağımsız öğelerin bir arada kullanıldığı esaslardan meydana gelir. Bu bağımsız birimlerin birbiri ile bağdaştırılması zorunluluğu, oldukça muğlâk ve kavram kargaşasına açık bir resim çizer. Bu üç esası birden tatmin edecek bir çözüm bulmanın hemen hemen imkânsız oluşu, ortaya her biri bir başka açıdan eksik (ya da yanlış) bir çok çözüm çıkarmıştır. Örneğin bir yılın, on iki "Synodic" ayın birleşiminden oluştuğunu varsayarsak, 354.37 güne varırız. Bir "Tropik yıl" 365.25 olduğuna göre karşımıza 11 güne yakın bir fark çıkar. Tarihsel süreç içersinde bu üç bağımsız ve farklı esası bağdaştırmak maksadıyla yapılan çalışmalar, kırktan fazla takvim düzeni çıkarmıştır ortaya. Bu takvim düzenlerinden hâlâ kullanılanların sayısı, bir düzine kadardır.

    Genel özellikleri itibara alındığında, bu çok sayıdaki takvim düzeninin, üç ana başlık altında gruplanabileceğini görüyoruz;

    1- Güneş esaslı takvimler :

    "Tropik yıl" ile senkronizasyonu, "artık seneler" hesaplaması mârifetiyle sağlanan, ayları ise, "gündönümü" tarihlerini imkân nispetinde sabit tutacak şekilde geliştirilmiş takvimlerdir. Bu türe verilebilecek en belirgin örnek, günümüz batı dünyasına hâkim olan, "Gregoryen" takvimdir.

    2- Kamerî esaslı takvimler:

    Tropikal yıl kavramı dikkate alınmaksızın, 27.32 günlük yıldız ayını ya da 29.53 günlük sinodik ayları esas alan takvimlerdir. Güneş esaslı takvimler ile sistematik bir farklılaşma gösteren bu düzene verilebilecek en önemli örnek, İslam’î takvimdir.

    3- Hem Güneş, hem Ay esaslı (Lunisolar) takvimler :

    Ayları, kamerî hareketlere göre düzenlenmiş, ancak "Tropik yıl" ile uyumu, (senkronizasyonu) bir kaç senede bir eklenen on üçüncü bir ay ile sağlanan takvimlerdir. Bu takvim düzenine verilebilecek örnekler, Bâbil, İbranî ve Çin takvimleridir.

    Şimdi de, çeşitli medeniyetler tarafından kullanılmış ve kullanılan takvim düzenleri içinde, önemli bulduklarımıza ait, özet bilgiler verelim.

  7. #7
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Orta ve Yakın Doğu'da kullanılan takvimler :

    Orta ve Yakın Doğu'da kullanılan takvimler :

    Bâbil, Mısır ve Yunanistan'da kullanılanlar dışındaki kadim Orta Doğu takvimleri hakkında çok az bilgi sahibiyiz. Bu gün elimizde, Sümer'lilerin İ.Ö. 2400 yıllarında otuzar günlük on iki ay üzerinden 360 günlük takvimler ile yaşadıklarını gösteren bir kaç tablet dışında hemen hiç bir şey yoktur. Buna rağmen, Orta Doğu uygarlıklarının tamamında ayların, kamerî esaslı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kesin çizgilerle tespit edilemeyen konu, kamerî aylar ile Güneş yılı arasındaki uyumun, nasıl sağlandığına ait bilgilerdir.

    Örneğin Asur'lularda, ayların kamerî esaslı olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen, yıl târifine bir türlü ulaşılamamıştır. Bir iddiaya göre Asur'lular bir yıllık süreyi, altı günlük haftaların sayısı ile ölçmekteymişler. Kralın adına eklenen bir rakkamla (hafta sayısı) anılan bu haftaların yıllık adedi, önceden hesaplanarak halk duyurulmakta, ziraî faaliyet ve diğer hizmetler bu temele dayanarak yürütülmekteymiş.

    İ.Ö. 1100'den itibaren Asur'lular, Bâbil takvimindeki ayları, isimleri ile birlikte alarak uygulamaya koymuşlar. Asur'un bir büyük imparatorluk hâline dönüşmesinden sonra, Bâbil takvim düzeni tüm ülkede uygulamaya konmuş.

    Hitit takvimi hakkındaki bilgiler, Asur takvimi kadar bile değildir. Yılın, meyve ağaçlarının çiçek açması ile başladığı ve ayların ilâhların adları ile anılmak suretiyle yıl başını takip ettiğinden başka, hemen hiç bir şey bilmiyoruz.

    İ.Ö. 539 yılında Bâbil'i zaptettikten sonra İran'lılar, gördükleri takvim düzenini ülkelerine taşıyarak, İndus'den, Nil'e uzanan, çok büyük bir imparatorluk üzerinde yürürlüğe koymuşlardır.

    İ.Ö. birinci asırdan itibaren kuzey İran'da, Zerdüşt dini çerçevesinde düzenlenmiş bir takvimin uygulanmaya başladığını görüyoruz. Bu takvim, otuzar günlük on iki ay ve isimleri tespit edilememiş beş ilâve günden oluşmaktadır. İ.S. 226'dan itibaren Sasanî hanedanı ile tüm ülkede resmiyet kazanan bu düzen, İ.S. 621'deki Arap istilâsına kadar devam etmiştir. Araplar ülkeye, kamerî esaslı İslâm takvimini getirmişlerse de İran, kendi Güneş esaslı takvimini kullanmakta ısrarcı olmuş ve İ.S. 1079 yılında "Jülien" takvim düzenini benimsemiştir.

  8. #8
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Bâbil Takvimi :

    Mezopotamya uygarlıkları içersinde, göreceli olarak daha fazla bilgi sahibi olduğumuz ilk takvim düzeni, Bâbil'e aittir.

    İ.Ö. 18. yüzyılda Bâbil'lilerin takvimlerini, kutsal Sümer şehri Nippur'da uygulanan 29 ve 30 günlük kamerî esaslı aylara sahip düzenlemeden alarak, ülkenin tamamında geçerli kıldıkları anlaşılmaktadır.

    Tüm Orta Doğu kültüründe görüldüğü gibi Bâbil takviminde de gün, günbatımında başlar ve bir sonraki günbatımında sona erer. (Yukarda belirttiğimiz ve günün öğle vakti başlayıp, bittiğini belirten görüş, İ.Ö. 8. yüzyıldan itibaren, sadece gökbilimciler tarafından kullanılmış ve genelleştirilememiştir.)

    Kamerî esaslı ay ise, yeni Ay'ın ilk görüntüsünün, görevli rahipler tarafından çıplak gözle tespit edilebildiği gecenin, günbatımında başlamıştır bile ! İklim koşulları yüzünden bu tespit yapılamadığı hâllerde, Bâbil'lilerin hiç acelesi yoktur. Bir sonraki yeni Ay'ın görünmesini beklerler !

    Bâbil takviminde yıl, ilkbahar gündönümünü (Vernal equinox) tâkip eden, ilk yeni ayın görünmesi ile başlar.

    Bâbil'de kullanılan takvim, hem kamerî ve hem de Güneş esaslı (Lunisolar) olarak düzenlenmiştir. İ.Ö. 21. yüzyıla kadar, Kamerî ayların Güneş yılı ile uyumunu sağlamak maksadıyla, "itidirig" ismi verilen on üçüncü bir ayın, düzenli olmayan aralıklarla takvime dâhil edildiğini görüyoruz. İ.Ö. 541'den itibaren, muhtemelen astronomik bulgulardaki gelişmenin bir sonucu olarak, ilâve ay / aylar kavramı kesin çizgilerle disipline edilmiştir.

    Bu sistemde, gün adetleri 29 ve 30 olarak değişkenlik gösteren, 12 çekirdek ay vardır;

    1- Nisannu 30 gün
    2- Aiyaru 29 gün
    3- Simannu 30 gün
    4- Duuzu 29 gün
    5- Abu 30 gün
    6- Ululu 29 gün
    7- Tashritu 30 gün
    8- Arakhsamna 29 gün
    9- Kislimu 30 gün
    10- Tebetu 29 gün
    11- Sabatu 30 gün
    12- Addaru 29 gün

    354 günlük kamerî esaslı yılın, Güneş esaslı yıl ile uyumu için, belli aralıklarla, ilâve ayların takvim düzenine eklenmesi benimsenmiştir. Bu sisteme göre, 3., 6., 8., 11., 14., 17. ve 19. yıllara birer ay ilâve edilmekte ve 19 yıllık bir dönem içinde ay sayısı 235'e ulaşmaktadır. (Ortalama yıl 12.37 ay) Bu ilâve yedi aydan altısı, 29 günlük Ululu II. olarak altıncı ayın arkasına ve yedincisi, sadece dönemin 17. yılında olmak üzere ve 30 günlük Addaru II adıyla yılın son ayına eklenmektedir.

    Sonuç itibariyle ortaya çıkan tablo şöyledir;

    19 yılda 354 gün X 19 yıl = 6726 çekirdek gün
    6 yılda 29 gün X 6 = 174 ilâve gün (Ululu II)
    17. yılda 30 gün X 1 = 30 ilâve gün (Addaru II)
    19 yıllık dönemde TOPLAM 6930 gün.

    Bu hesaplamaya göre ortalama yıl (6930 gün / 19 yıl =) 364.74 gün ile Dönencel (Tropik) Güneş yılına oldukça yakın bir noktaya taşınmaktadır.

    Kadim uygarlıklar yıl kavramına, tarihî olayların kaydedilmesinin yanında, kesinlikle ondan daha önemli buldukları ziraî faaliyetin düzenlenmesi açısından ihtiyaç duymuşlar ve bu yüzden Güneş yılına uyumu, vazgeçilmez saymışlardır. Bâbil'liler ayrıca, tarımsal etkinliklerin tâkibini kolaylaştırmak için yılı, yaz ve kış olmak üzere iki parçaya bölmüşlerdir.

    Bâbil'li tarihçiler, kayıtların tutulması açısından, ortak bir başlangıç noktasına sahip olmamanın sıkıntısını çekmişlerdir. Bu eksiği gidermek maksadıyla, ya yönetici kralın tahta çıktığı yıl (Kral..... 'nın hükümranlığının 1. veya 8. yılında gibi) ya da çok önemli bir tabiat olayının oluştuğu sene (Büyük sel / tûfan'ın 1. veya 8. yılında) kullanılmıştır.

  9. #9
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Mısır Takvimi :

    Eski Mısır'da zamanın ölçülmesi ve kaydedilmesi ile ilgili esasların, diğer Orta Doğu uygarlıklarında görülenlerden farklı olduğu anlaşılmaktadır.

    İlk göze çarpan farklılık, günün başlangıcı ve sonu konusundaki kabullerle ilgilidir. Mısır'da gün, (ve dolayısıyla ay) Güneş doğduğunda veya bir başka deyişle, "Eski Ay’ın şafaktan hemen önce kaybolması ile başlar ve bir sonraki gün yine aynı anda son bulur.

    Bazı ilkel topluluklarda görüldüğü gibi gündüz ve gece 12 parçaya bölünmüştür. Ancak her bir parçanın kapsadığı süre, sabit değildir ve mevsimlere göre değişir. Tüm su ve Güneş saatleri, yılın farklı aylarındaki saati (ya da bahse konu 1/12 parçayı) ayrıştırarak gösterecek şekilde yapılmıştır. Eski Mısır'da sabit süreli saat kavramı, hiç bir dönemde kullanılmamıştır.

    Yıllık takvim düzenine gelince, Mısır'da her biri ayrı bir gayeye hizmet eden, üç ayrı düzenleme ile karşılaşıyoruz.

    1- Eski Mısır'ın ilk dönemlerinde kullanılan ve 29 / 30 günlük aylar içeren, kamerî esaslı takvim.

    2- Sirius'un (Sothis / Köpek yıldızı) mevsimlik iki görünüşü arasını belirleyen, 365.25 günlük yıl.

    Kadim Mısır mitolojisinde tanrıça İsis, (Auset) gökyüzündeki en parlak yıldız sayılan Sirius ile özdeşleştirilmiştir. Sirius, her yıl muntazaman ilkbahar gündönümüne yakın bir günde, Güneş ile birlikte ufukta görünür ve çok kısa bir süre içersinde yok olur gider. Bu dönem aynı zamanda Nil nehrinin taşarak etrafındaki tarım alanlarını kapladığı sel mevsiminin ve dolayısıyla bereket aylarının başlangıcıdır.

    365 ¼ günlük bu yıl, tropik Güneş yılı ile sadece 12 dakikalık bir fark gösterir. Bu sebeple bir çok kaynak bu Mısır takvimini, Güneş esaslı takvimlerden saymaktadır.



    Bu takvim düzeni çerçevesinde mevsimler, şöyle sıralanmaktadır;



    a) Sel Mevsimi : Mısır'ın bereket sembolü Nil'in taşarak etrafındaki tarımsal alanları kaplaması, Sirius'un ufukta görünmesi ile başlar.

    b) Ekim ya da tarım mevsimi : Nil'in yatağına dönüşünü tâkiben, tarımsal faaliyetin başladığı mevsim.

    c) Kurak mevsim : Suların çok azaldığı, ama bir yandan da, hasat bereketinin yaşandığı mevsim.

    Bu takvim düzeni, mevsimler, tarımsal faaliyet, dinsel eylemler ve günlük hayatın düzenlenmesinde kullanılmıştır.

    3- Bu iki takvim arasında zamanla ortaya çıkan büyük farklılıklar dolayısıyla Mısır'lılar, üçüncü bir takvim düzenini devreye sokmuşlardır. Şematik bir özellik taşıyan bu takvim, kamerî esaslı otuzar günlük dört aydan müteşekkil, üç mevsimden kurulu 360 günün ardına, beş bayram günü ilâve edilerek (365 gün) düzenlenmiştir. Resmî Takvim olarak anılan bu düzenleme, devlet işleri için kullanılmaktadır.

    Bu üçüncü takvim düzeni ile ilgili olarak Mısır dinî mitologyasında, oldukça enteresan bir anlatım vardır. Bahse konu mit kısaca şöyledir ;

    Mısır'ın dokuz tanrılı Heliopolis ailesini yöneten Ra, "Hava tanrısı SHU" ile "Nem tanrıçası TEFNUT" ismi verilen "ikiz aslan tanrılar"ın babasıdır.

    Onların çocukları, "Yer tanrısı GEB" ve "Gök tanrıça NUT" (ya da NEITH) tur. Bir ufuktan diğerine uzanan gök yüzü, Nut'un bedenidir. Geb, onun altında yatan topraktır. Efsâneye göre Nut, baş tanrı Ra ile evlidir, ama Geb'e aşıktır. Ayrı yaşayan bu iki sevgiliden Nut, her akşam Geb'i görmeye gelir ve bu birleşme, gece karanlığına sebep olur. Bu aşkı öğrendiğinde öfkelenen Ra, Nut'un, yılın 360 günü çocuk doğuramayacağı emrini verir. Bir yıl ise 360 gündür. Buna çok üzülen Nut, hikmet tanrısı Thoth'a akıl danışmaya gider. Thoth, gökte pırıl pırıl parlayan dolunaydan aldığı ışıkla beş yeni gün daha yaratır. O gün, bu gündür yıllar 365 gündür. Ama ay, devamlı dolunay şeklinde değildir. Bu artı beş günde Nut, Geb'ten beş çocuk sahibi olur. (Osiris, İsis, Seth, Nephtys ve Thoth) (Bkz. Hermes ve Thoth)

    Tekrar yukardaki Güneş esaslı takvim ile resmî Mısır takvimine geri dönelim. 365 günlük şematik görünüşlü resmî takvim, 365,25 günlük takvime göre, bir bölü dört gün (ya da 6 saat) kısadır. Her dört senede bir ortaya çıkan bir günlük fark için, bu gün batı dünyasında kullanılan takvim düzeni gibi ilâve bir gün uygulaması yerine Mısır, mevsimlik kaymalara davetiye çıkararak yanılgılar yaratan bir çözüm düşünmüştür.

    Her yıl eksik kalan ¼ günler toplanarak, dört defa 365 rakkamının eriştiği 1460 yıl sonra takvime bir bütün artık yıl olarak eklenmektedir. Mısırlılar bu 1460 yıllık süreyi "Sothic" dönem olarak isimlendirmişler ve kutsal saymışlardır. Bu dönemin başlangıç yılının İ.Ö. 4240 yılı olduğu konusunda bazı kayıtlara rastlanmış olmakla beraber, bu bulgunun pek güvenilir olmadığı da belirtilmektedir.

    Görüldüğü gibi bu üçüncü takvim düzeninde yılın başlangıcı, aylar ve mevsimler, Mısır'ın çok uzun tarihi çerçevesinde yer değiştirip durmakta ve özellikle tarımsal faaliyet açısından pek işe yaramamaktadır.

  10. #10
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart İbrâni Takvimi:

    Efsânevî anlatımlara göre İsrailoğulları, Tûfan'a kadar 30 günlük aylara sahip bir takvim düzeni kullanmaktaymışlar. Bu uygulama, suların çekilmesinden sonra da devam etmiş. Nihâyet Enoş (bu hâli ile İdris Peygamber olarak, öğretici anlamında) halkına, bir yılın gerçek süresi olduğuna inandığı, 7 günlük 52 hafta ve toplam 364 günlük yılları kullanmayı öğütlemiş.

    Sınırlı bir takım bilgilere sahip olduğumuz ilk ibranî takvim düzeni, "Gezer takvimi"dir. On iki kamerî esaslı aydan müteşekkil bu düzenlemenin, Kral Süleyman döneminde gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Tarımsal faaliyetin planlanmasını hedefleyen bu takvim düzeninin, bir şekilde kamerî temelden hareketle, Güneş esaslı takvime dönüştürüldüğü kesindir. Mevsimlik gelişmeleri tâkip etme olanağı veren bu dönüşümde kullanılan usullerle ilgili her hangi bir bilgi edinilememiştir.

    Gerçek İbranî takvimi, aylar itibariyle kamerî, yıllar itibariyle Güneş esaslı (Lunisolar) bir takvimdir. İsrailoğulları, diaspora döneminde öğrendikleri Bâbil takvim düzeninin büyük ölçüde etkisi altında kalmışlar, ancak ondan hareketle yarattıkları ve çok daha karmaşık ögeler taşıyan bir düzeni kullanmışlardır.

    Tüm Orta Doğu ve Bâbil kültüründe görüldüğü gibi gün, (Yôm), günbatımında başlar ve bir sonraki günbatımında sona erer. Ancak bir çok kaynakta bu tatbikâtın, söylediğimiz gibi Orta Doğu kaynaklı değil, doğrudan doğruya Eski Ahit tarafından emredilmiş bir hüküm olduğu belirtilmektedir. Nitekim Tekvin (Genesis / Yaratılış) bölümü birinci Bab'ta, "Ve Tanrı ışığa gündüz, karanlığa gece dedi. Ve akşam oldu ve sabah oldu, bir gün." denmektedir. Bu kaynaklar, Eski Ahit'teki bu sıralamadan, yukarıdaki târifi çıkarmaktadırlar.

    Güne ait bir alt birim olmak üzere gün aydınlığı, (gündüz) Bâbil diasporası öncesinde, sabah, öğle ve akşam olmak üzere üçe bölünmüştü. Bâbil’de Museviler gündüzü, 12 saat olarak öğrenmişler ve kabul etmişlerdir. Sadece Sabbath gününün başlangıcını tesbit için kullanılan gün batımı saati, 24 saatlik takvim günü hesaplamalarında yerini, akşam saat 6.00'ya bırakır. Alt birimlerde de farklılıklar görüyoruz. Bir saat, "halakim" (tekili, helek) ismi verilen (1 saat = 1,080 halakim / 1 helek = 3 1/3 saniye) birimler ile ifâde edilmektedir. Bir helek ise 79 "regaim"dir.

    Musevî kültürü çerçevesinde hafta, Eski Ahit kökenli ünlü yaratılış efsânesine uygun olarak, yedi gündür. Günler, birinci, ikinci, üçüncü, …. altıncı gün ve “sabbath” olarak isimlendirilmiştir. Altıncı gün’ün, (Cuma) “Sabbath arifesi” ya da “hazırlık günü” olarak anıldığına da rastlanmaktadır.

    İbrâni ayları, (Yerah / Hodesh / Mehtap) kamerî aylardır. Her ay, Yeni Ay'ın (Molad) ilk görünüşü ile başlar (Rosh Chodesh ya da Roch Hodesh = ayın ilk günü) ve bir sonraki yeni Ay'ın görünüşüne kadarki süreyi kapsar.

    Bâbil takviminde gördüğümüz yılla ilgili düzenleme, İbranî takviminde de aynen geçerlidir. Güneş takvimi ile 12 ay olarak hesaplanan bir yıl, kamerî esaslı takvim söz konusu olduğunda 12.4 ay olarak hesaplanmaktadır. Bu farkın kapatılması için İbrânî takvimine belli aralıklarla bir ay ilâve edilmektedir. 19 yıllık bir dönüşüm içersinde, 3., 6., 8., 11., 14. ,17. ve 19. yıllardaki Adar ayının arkasına, "İkinci Adar" ismi verilen bir ay daha ilâve edilmektedir.

    İbranî takviminde aylar, aşağıdaki düzene göre tertiplenmiştir ; (Kutsal yıl esasından sıralanmıştır. İkinci rakkam, o ayın sivil Musevî takvimindeki yerini, üçüncü rakkam Güneş (ya da Gregoryen) takvimindeki sırasını, dördüncü rakkam, gün adedini gösterir.)

    1- Nisan / Nissan 7 4 30
    2- Iyyar / İyar 8 5 29
    3- Siwan / Sivan 9 6 30
    4- Tammuz 10 7 29
    5- Abh / Av 11 8 30
    6- Elûl 12 9 29
    7- Tishri 1 10 30
    8- Marheshwan / Cheshvan 2 11 29 / 30
    9- Kislew / Kislev 3 12 30 / 29
    10- Tebeth / Tevet 4 1 29
    11- Shebhat / Shevat 5 2 30
    12- Adar 6 3 29
    13- Adar II + + 29 / 30

    Buraya kadar Bâbil düzeni ile tam bir uyum gösteren İbranî takvimi, yılın günleri söz konusu olduğunda, karmaşık bir farklılaşma içindedir. Hatırlanacağı gibi Bâbil takviminde, 19 yıllık bir dönem boyunca yaşanan toplam 6930 günü, yıllara böldüğümüzde, 364.74 günlük ortalama yıllara varmış ve bu rakkamın, Güneş yılına oldukça yakın olduğunu belirtmiştik. Ancak tam bir Güneş yılının, 365.24 gün olduğunu da biliyoruz. İşte İbranî takvimi, bu farkı mümkün olduğunca azaltmak için, ilâve uygulamalara girişmiştir. Bu yeni düzenlemeye göre, "tam yıl", "eksik yıl" ve "düzenli yıl" kavramları ortaya atılmıştır.

    Tam yıllarda, (shelemah) Cheshvan ve Kislew ayları 30 günlüktür. (Yıl 355 gün) Eksik yıllarda (haser) bu aylar 29 gün içerirler. (Yıl 353 gün) Düzenli yıllarda (kesidrah) bu iki aydan Cheshvan 29 gün, Kislew ise 30 gündür. (Yıl 354 gün.) Böylelikle ibranî takvim düzeninde yıl, 353 / 354 ve 355 gün olmak üzere farklılıklar göstermekte, bunun tabiî sonucu olarak artık yıllar, 383 / 384 ve 385 gün olabilmektedir.

    Yılın ilk gününün tesbiti konusunda da, yine oldukça karmaşık bir sistem ile karşılaşıyoruz. Yıl, Tishri ayının ilk günü (Rosh hashanah – günümüz takviminde Ekim / 10.ay) ile başlar. Bu ayın başlangıcı, bazı kurallar çerçevesinde, bir veya iki gün geciktirilebilmektedir. Bu düzenlemenin dört nedeni vardır. Ayrıntıdan kaçınmak gayesiyle bunları sıralamak istemiyoruz. Ancak bunlardan biri, oldukça enteresandır; Hesaplamalara göre yılın ilk günü "sabbath" gününe denk düşüyorsa, yılbaşı, bir gün ertelenmektedir.

    (Bilgi vermek maksadiyle bazı yıllara ait Rosh hashanah – İbranîce yılbaşı / yılın birinci günü anlamında - günlerini belirleyelim;

    1999 yılında (İbranî yılı 5760) 11 Eylül 1999 günü
    2000 yılında (İbranî yılı 5761) 30 Eylül 2000 günü
    2001 yılında (İbranî yılı 5762) 18 Eylül 2001 günü
    2002 yılında (İbranî yılı 5763) 7 Eylül 2002 günü
    2003 yılında (İbranî yılı 5764) 27 Eylül 2003 günü)

    Bu noktada bir saplama yaparak, hem dinî ve hem de tarımsal açıdan entersan bulunacak bir takvim bilgisini paylaşmak istiyoruz. Musevî inancı çerçevesinde, bilinen Sabbath günü anlayışı dışında bir de "sabbath yılı" kavramı vardır. Nasıl ki Musevî inançlılar hafta içi günlerde çalışıyor ve yedinci gün istirahat ediyorlarsa, toprak da, 6 yıl ekildikten sonra "sabbath yılında" muhakkak nadasa (istirahate) bırakılmaktadır.

    Yukarda verilen Musevî takviminde, iki (en az iki) yılbaşı olduğu gözleniyor. Yahudi literatüründen edindiğimiz bilgiye göre, bu çok sayıdaki yılbaşı anlayışı, ayrı sebeplerle ortaya atılan farklı başlangıç noktaları ihtiyacından doğmuştur. 1 Nisan, hükümdarın yönetim yıllarının sayılması ve yılın aylarının sıraya dizilmesi için, 1 Elûl hayvan vergisi için, 15 Shevat ağaç ve meyvalar için ve nihayet 1 Tishri, senelerin sayılması için yıl başı kabul edilmektedir.

    Takvimin başlangıcı olarak İsrailoğulları, bir dönem Mısır'dan çıkışı, (Exodus) bir dönem Bâbil Diasporasını, (İ.Ö. 586) bir dönem İkinci Mâbet (Herod Mâbet'i) inşaatını (İ.Ö.520) almışlardır. Nihâyet İ.Ö. 4. yüzyılda, Haham Hillel, takvim başlangıcını, "yaratılış"a taşımış ve İ.Ö. 1 Tishri 3761 tarihini kabul etmeyi önermiştir. İbranî yılı (Anno Hebraico) ile bu gün kullandığımız Gregoryen takvim arasındaki fark, 3,760 yıl 3 ay olarak belirlenmiştir. Ancak bir çok kaynakta bu başlangıç tarihi, İ.Ö. 4119 olarak betimlenen Anno Mundi ("Dünya yılı" / "Yaratılış yılı") ile özdeşleştirilmekte ve ikisi arasında mevcut 359 senelik kayma, göz ardı edilmektedir.

    Özetle İbrânî takviminin başlangıç yılı, İ.Ö. 3760 ya da 3761'dir. Milâdî takvim yılına, Eylül ayına kadar 3760, Ekim'den (Ekim dâhil) Aralık sonuna kadar, 3761 eklenerek tesbit edilir.

Sayfa 1/2 12 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •