Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 2/2 İlkİlk 12
20 sonuçtan 11 ile 20 arası

Konu: 30\04\07 Türkiyeden Haberler

  1. #11

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Hrant Dink'in avukatı adliyede



    Gazeteci Hrant Dink soruşturması kapsamında Cumhuriyet Savcılığı'na bazı taleplerde bulunmak üzere Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne gelen Dink ailesinin avukatlarından Ergin Cinmen, iddianamenin hazırlanmış olması nedeniyle taleplerini iletemediğini belirtti.
    Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları Selim Berna Altay ve Fikret Seçen'le görüşen Cinmen, adliyeden ayrılırken basın mensuplarının sorularını cevapladı.
    İddianame'nin bitmesi ve mahkemeye sunulması nedeniyle yeni taleplerini iletemeden adliyeden ayrılan Cinmen, Dink cinayetinde bazı kurum ve kuruluşların ihmali olduğunu iddia etti.
    Ergin Cinmen, İddianame'nin bittiğini ve mahkemeye geri gönderildiğini belirterek, "Şu aşamada biz de gelişmeleri takip edeceğiz" dedi.
    Devletin bazı kurumlarında bulunan kişilerin kasıt veya ihmali olduğunu düşündüklerini anlatan Cinmen, sözlerine şöyle devam etti:
    "Bu cinayet Yasin Hayal, Ogün Samast gibi şahısların işleyebileceği bir cinayet değil.
    Hrant Dink'in öldürüleceği bir yıl önceden bilindiğini dosya açıldığında gördük.
    Suçu asıl işleyenler şu an tutuklu bulunup haklarında dava açılanlar değil.
    Engel olmayanlardır.
    Asıl sorumlular ortaya çıkarılmazsa hukuk tatmin olamayacaktır."

  2. #12

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Çanakkkale'de 43 mülteci yakalandı



    Çanakkale'nin Eceabat ilçesinde, sahildeki bir tekneyle yasa dışı yollarla yurtdışına kaçma hazırlığında olan 43 mülteci, jandarmanın yaptığı operasyonla yakalandı.
    Edinilen bilgiye göre, dün gece yarısı devriye gezen Eceabat Jandarma Komutanlığı'na bağlı ekipler, Büyükkemikli mevkiinde şüphelendikleri 34 BP 0642 plakalı kamyoneti durdurdu.
    Bu sırada kamyonda inceleme yapan jandarma ekipleri, sahilde bulunan bir tekneye binen kişilerin olduğunu görünce bölgede operasyon başlattı.
    Yapılan operasyonda tekneye binmek üzere olan 2'si çocuk 4'ü bayan olan Pakistan, Filistin, Irak, Suriye ve Moritanya vatandaşı toplam 43 mülteci yakalandı.
    Jandarma tarafından ilçe merkezine getirilen mültecilerin gerekli işlemlerin ardından sınır dışı edilecekleri öğrenildi.

  3. #13

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Başbakan ile Gül 1.5 saat görüştü



    Başbakanlık Resmi Konutu'ndaki görüşme, yaklaşık 1 saat 20 dakika sürdü.

    Görüşme sırasında, Devlet Bakanları Beşir Atalay ve Ali Babacan da Başbakanlık Resmi Konutu'nda bulundu.

  4. #14

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart 'Mahkeme iptal etmezse çatışma'



    CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Anayasa Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanı seçimi oylamasına 367 milletvekilinin katılımının zorunlu olmadığı yönünde bir karar vermesi durumunda, bunun ''Türkiye'yi çok tehlikeli bir çatışmaya sürükleyeceğini'' savundu.
    ''Erken seçimin tek başına ülkede yaşanan krizi çözemeyeceğini, ancak krizi çözme şansını getireceğini'' kaydeden Baykal, ''Bu şansı kullanacak olan halkımızdır'' dedi. Baykal, parti genel merkezinde milletvekillerinin de katıldığı bir basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı seçimi sürecini değerlendiren Baykal, Türkiye'nin çok uzun bir dönemden beri karşılaşmadığı önemli bir kriz tablosu ile yüz yüze geldiğini belirterek, ''Türkiye'de belki ilk kez uzun bir süreden beri devletin anayasal kurumları, ülkenin geleceği ile ilgili kaygılarını, şikayetlerini açıkça ifade etmek gereğini hissetmiş, yüksek sesle kaygılarını paylaşmıştır'' diye konuştu.
    Cumhurbaşkanlığı seçiminin, Anayasa Mahkemesi'ne gittiğini, bunun çok ağır bir tablo olduğunu kaydeden Baykal, Ankara ve İstanbul'da düzenlenen mitinglerde bu rahatsızlığın toplum tarafından paylaşıldığını da vurguladı.
    AK Parti'nin iktidara geldiği dönemde uyarılarda bulunduğunu belirten Baykal, ancak 4,5 yıllık icraatı ile iktidarın kendisine yönelik kaygıları bertaraf edemediğini, tam tersi ''derinleştirdiğini'' savundu.
    İktidarın Cumhuriyetin kazanımları konusundaki tavrının halka, anayasal kurumlara güven vermediğini kaydeden Baykal, ''AKP'nin iç ideolojik çekirdeğinin denetiminde ve milli görüş çizgisinin hegemonyasında Cumhurbaşkanı seçme arayışında olduğunu kamuoyu gözlemlemiştir'' diye konuştu.
    ANAYASA MAHKEMESİ'NİN KARARI..
    CHP'nin anamuhalefet partisi olarak Cumhurbaşkanı'nın parlamentodan işbirliği ve uyum içerisinde seçilmesi için gereken gayreti gösterdiğini belirten Baykal, varolan tabloda Cumhurbaşkanı seçiminden önce bir erken seçim yapılması konusunda ısrarlı olduklarını kaydetti. Bu düşüncenin bugün toplumun bütün kesimlerince dile getirildiği savunan Baykal, Cumhurbaşkanı seçimi sürecinde 367 katılımın zorunlu olacağı konusunda da uyarılarda bulunduklarını hatırlattı. Ancak bu konudaki uyarılarının dikkate alınmadığını kaydeden Baykal, gelinen noktada, şimdi bu konudaki kararı Anayasa Mahkemesi'nin vereceğini söyledi.
    Baykal, Anayasa Mahkemesi'nin ''367 milletvekili bulunmadan Cumhurbaşkanı seçilemeyeceği yönünde karar vermesinin Türkiye'yi belli bir rahatlamaya götüreceğini'' kaydederek, ''Türkiye anlık krizi denetim altına alabilir. Böylece Cumhurbaşkanlığı seçim süreci noktalanacaktır. Bu noktadan sonra başlayacak süreç yeni seçim sürecidir. Önemli olan artık var olan parlamentonun Cumhurbaşkanı'nı seçemeyeceği ortaya çıkmıştır'' diye konuştu.
    Anayasa Mahkemesi'nin 367 milletvekili bulunmadan Cumhurbaşkanı seçilebileceği yönünde bir karar vermesi durumunda ise ''Türkiye'nin tehlikeli bir çatışmaya sürükleneceğini'' iddia eden Baykal, ''iktidarın çatışmacı anlayışını sürdürme arayışı içinde olduğunu'', krizi erken seçimin çözebileceğini söyledi. Baykal, ''Çözüm erken seçimle Türkiye'yi bu krize sürükleyen hegemonyanın değiştirilmesindedir. Erken seçim krizi çözmez, ama krizi çözme şansını getirir, bu şansı kullanacak olan halkımızdır. İnanıyorum ki, bu şansı en iyi şekilde kullanacaktır ve ülkemizi krize sürükleyen bu iktidar yapısı değiştirilecektir'' dedi.
    ''MEYDAN HEM TEHLİKEYE DİKKATİ ÇEKTİ, HEM DE ÇAREYİ SÖYLEDİ. ÇARE BU TEHLİKEYİ ORTADAN KALDIRMAK İSTEYEN BÜTÜN GÜÇLERİN BİRLEŞMESİDİR''
    CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamasının ardından hükümet kanadından yapılan açıklamalarla ilgili olarak, ''Hükümetin Türkiye'yi bu krize getiren çizgiyi sorgulama eğilimi içinde olmadığını görüyorum. Kaygı verici olan asıl nokta bu'' dedi.
    Baykal, parti genel merkezinde milletvekillerinin de katıldığı bir basın toplantısı düzenlendi. Cumhurbaşkanı seçim süreci ve ardından yaşanan gelişmelere değinen Baykal, Milli Nizam Partisi'nden başlayıp AK Parti'ye uzanan Milli Görüş çizgisinin Cumhuriyetin birikimlerine karşı meydan okuma anlayışı içinde olduğunu savundu.
    Yaklaşık iki yıldır toplumun yaşanan gelişmeler karşısında harekete geçmesi için çağrıda bulunduklarını ifade eden Baykal, ''Yapılması gerekenin devletin kurumlarına, Cumhuriyete yönelik tehlikeler karşısında göreve çağırmak değil, milletin Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkmasını sağlamak olduğu ortaya çıkmıştır. Bunu toplum da gördü.
    Cumhuriyete karşı bilinçli bir meydan okuma vardır. Bu, ince yöntemlerle, takiye ile sürdürülmektedir'' dedi.
    Baykal, Ankara ve İstanbul'da gerçekleştirilen mitinglerle halkın cumhuriyete sahip çıktığını kaydederek, şunları söyledi: ''Bu Türkiye'deki kilidi çözecek anahtardır. Bunların sıradan mitingler olduğunu düşünmek yanlış olur. Yeni bir Türkiye'nin şekillendiği ortaya çıkmaya başlamıştır. Ankara'daki ve İstanbul'daki mitinglerle görüldü ki Türkiye artık eski Türkiye değildir. Konuya halk el koymuştur. Herkes tehlikenin, sorunun farkındadır, üzerine düşen görevi görerek harekete geçmiştir. Mitingle ilgili kimsenin kafasında bir tereddüt olmamalı. Hiçbir yönlendirme olmadan herkes kendi iradesi ile harekete geçmiştir. Türkiye önümüzdeki dönemde bu süreci yaygınlaştırarak, güçlendirerek geliştirerek, çıkış yolu bulacaktır. Bunun dışında bir çıkış yolu yoktur.''
    BİRLEŞME ÇAĞRISI
    Düzenlenen mitinglerde ortaya çıkan tablonun sandığa en iyi şekilde yansıması için gerekenin yapılacağından kimsenin kuşku duymamasını isteyen Baykal, mitinglerde dile getirilen birleşme çağrılarına da değindi. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Meydan hem tehlikeye dikkati çekti, hem de çareyi söyledi.
    Çare, bu tehlikeyi ortadan kaldırmak isteyen bütün güçlerin birleşmesidir. Çare budur. Biz de bunu sağlamak gerektiğine inanıyoruz. Herkes, umarım gerekli mesajı almıştır. Cumhuriyete sahip çıkan bütün güçlerin tek çatı altında birleşmesini sağlama görevimiz, en iyi şekilde anlaşılmıştır. Üzerimize düşeni yerine getirmeye hazırız. Tek çatı altında, laik Cumhuriyete, Anayasanın kazanımlarına sahip çıkma kararlılığındaki bütün insanların tek çatı altında toplanması için gereğini yaparız, katkı yaparız. Zaten başından beri söylediğimiz de budur. Konuyu sadece merkezin solundaki güçlerin bütünlüğü olarak görmüyorum. Bunu da aşan biçimde Atatürk'ün ilkeleri ve Cumhuriyetinin birliğine, bütünlüğüne inanan bütün güçlerin, merkezin sağındaki, solundaki, muhafazakar, liberal, demokrat bütün güçlerin el ele vermesi gerektiğine inanıyorum.''
    Baykal, ülkede istikrarın sadece parlamentoda üçte ikilik bir çoğunluk sağlanmasıyla mümkün olamayacağının artık anlaşıldığını belirterek, ''AKP'nin hegemonyası istikrarı sağlamaya yetmemiştir. Önümüzdeki dönem bir erken seçimle istikrar, bugünkü siyasi monopolün kırılmasıyla sağlanacaktır'' dedi.
    ''BİLDİRİDEN HABERİM YOKTU''
    Baykal, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamasından haberdar olduğu iddialarının hatırlatılması üzerine Baykal, ''Hiçbir şekilde bu bildiri ne doğrudan ne dolaylı olarak bildirilmiş değil. Bildiriyi iletişim danışmanımız Baki Özilhan'ın telefonu ile öğrendim. Büyük hayret ve üzüntü ile karşıladım. Israrla bazı sorular sordum. Kritik bölümlerini okumasını istedim. Televizyonlardan izledim, benim için tam bir sürpriz oldu. Ne doğrudan ne de bir aracı marifeti ile bana böyle bir bilgi getirilmemiştir'' karşılığını verdi.
    Bir gazetecinin ''Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamasını demokratik buluyor musunuz?'' sorusu üzerine de Baykal, şunları kaydetti: ''Türkiye'nin böyle bir gerginlik ortamına sürüklenmesinden üzüntü duyuyorum. Bunun sorumlusu olarak da iktidarı görüyorum. Bundan hiç kuşkum yok. İktidar çok ciddi yanlışlıklar içindedir. Milyonlarca insanı meydanlara o dökmüştür. Devletin tüm kurumlarını, üniversiteyi, yargıyı tepki göstermeye sevk eden yanlışlıkları iktidar sürdürmüştür. Üçte ikiye yakın bir parlamento çoğunluğu olmasına rağmen Cumhurbaşkanı seçip seçemeyeceğimizi Anayasa Mahkemesi'nden öğreneceğiz, bu bir perişanlıktır, üzüntü verici bir tablodur.''
    ''AKP'NİN ORTAK SORUMLULUĞU''
    Baykal, TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın süreçteki rolüne yönelik bir soru üzerine, ''İktidarın kurumsal ve ortak sorumluluğunun bir kişisel ve özel sorumluluğa indirgenmesine yönelik bir yaklaşım olduğunu görüyorum. AKP'nin kurumsal olarak ortak sorumluluğu içinde şekillenen bir tablo söz konusudur. Bunu böyle görmek lazım'' dedi.
    Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamasının ardından Hükümet kanadından yapılan açıklamaların hatırlatılması üzerine de Baykal, ''Hükümetin Türkiye'yi bu krize getiren çizgiyi sorgulama eğilimi içinde olmadığını görüyorum. Belki kaygı verici olan asıl nokta bu. Siyasette horozlanma ihtiyacı vardır. Ancak hükümetin tavrında üsluptan daha çok beni kaygılandıran meselenin özünü kavrayamamış olduğu, sorumluluğunun farkında olmadığı anlayışı görülmektedir'' diye yanıt verdi. Bir gazetecinin ''Kriz ortamına gelinmesinde CHP'nin katkısı olmuş mudur?'' sorusuna da yanıt veren Baykal, krize girilmesi için değil, krizi önlemek için çaba gösterdiğini belirtti. Baykal, ''Biz tehlikeye karşı milleti ayağa kaldırmaya çalıştık. 367 konusunda uyardık. Cumhurbaşkanlığı makamı kimsenin babasının malı değil. Biz seçim öncesi DYP ve ANAVATAN'la bir temasa geçmedik, sadece CHP grubuna yönelik tavsiyelerde bulunduk'' diye konuştu.
    ''CUMHURBAŞKANI İLE GÖRÜŞMEDİM''
    Başka bir soru üzerine Baykal, bu süreçte ''Cumhurbaşkanı ve merak edilen bir başka yüksek devlet yetkilisi ile bir temasının olmadığını'' söyledi. Baykal, ''Cumhurbaşkanı Sezer'in liderler zirvesi yapması'' yönündeki önerilerin hatırlatılması üzerine de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in böyle bir zirveden AK Parti'nin tavrı nedeniyle sonuç alınamayacağını düşünmüş olabileceğini, Cumhurbaşkanının bu noktadaki takdir ve değerlendirmesini saygıyla karşıladığını ifade etti.
    Deniz Baykal, bir diğer soruya karşılık verirken, Anayasa Mahkemesi'nin siyasi tartışmalardan etkilenmeyeceğinden kuşku duymadığını belirterek, ''Anayasa Mahkemesi'nin görevi Türkiye'nin krize sürüklenmesini engelleyecek doğrultuda anayasal hukuku işletmektir'' diye konuştu.
    ''SİYASİ TABLO ÇOK FARKLI OLACAK''
    Baykal, seçimden benzer bir tablonun ortaya çıkması durumunda yaşanabilecek gelişmelere yönelik bir soru üzerine de, genel seçimde siyasi tablonun çok farklı olacağına inandığını kaydetti. Erken seçim tarihine yönelik olarak da tarih belirlenirken ülkenin sosyolojik şartlarının göz önünde bulundurulması gerektiğine işaret eden Baykal, yaz aylarında bir seçimin Türkiye'de katılım açısından sorun yaratabileceğini vurguladı.
    Bir gazetecinin 12 Mart ve 28 Şubat hatırlatması yaparak bu tür müdahalelerin siyasi sonuçlarına yönelik sorusu üzerine Baykal, 12 Mart'ın ardından Adalet Partisi'nin 28 Şubat sürecinden sonra da RP'nin ciddi bir yenilgiye uğradığını hatırlattı. Baykal, ''Bundan şu sonuç çıkarılabilir. Milletimiz, halkımız devlet kurumlarıyla çatışmaya sürüklenmiş hiçbir siyasi partiye destek vermek istemiyor'' dedi.
    Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yakın bir iş adamının bir CHP milletvekilini oylamaya katılması için aradığı yönündeki iddiasını Başbakan'ın reddettiğinin anımsatılması üzerine de, ''Başbakan doğru söylemiyor. Başbakan'ın bilgisi dışında bunun yapılmış olma ihtimali yok. Başbakana ruh gibi yakındır'' diye karşılık verdi. Deniz Baykal, birleşmeye yönelik soru üzerine, ''Tek çatı altında birleşme anlayışı ortaya çıkarsa sorun çıkmaz. İki çatılı birleşme, birleşmeme anlamına gelir. Konu birleşmeyi içine sindirmektir'' diye konuştu.

  5. #15

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Profesör, doçent dövdü iddiası



    AÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünde (İİBF) görevli öğretim üyesi Prof. Dr. Muammer Erdoğan ile aynı bölümde görevli Doç. Dr. Turan Öndeş arasında, ders dağılımı nedeniyle anlaşmazlık çıktığı iddia edildi.
    Yaşanan anlaşmazlık nedeniyle Erdoğan’ın saldırdığı Öndeş’i darp ettiği öne sürüldü. Öndeş’in hastaneden darp edildiğine dair adli rapor aldığı ve Erdoğan hakkında polise şikayette bulunduğu öğrenildi.
    A.Ü İİBF Dekan Vekili Doç. Dr. Kerem Karabulut, AA muhabirine yaptığı açıklamada, olayın 27 Nisan tarihinde meydana geldiğini ancak kendilerine bugün intikal ettiğini belirterek, "Olayla ilgili yasal olarak gerekeni yapacağız" dedi.
    Karabulut, bölümden konuyla ilgili bilgi istediklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
    "Bölümden gelecek bilgi doğrultusunda gereken idari soruşturmayı her halükarda başlatacağız. Böyle bir olayın yaşanmamış olmasını isterdik. Konunun daha fazla da büyütülmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Artık yapılacak soruşturma sonucunda kesin bilgi sahibi olacağız." Bu arada, Öndeş’in geçen yıl Erdoğan hakkında, fakülte yönetimine şikayette bulunduğu öğrenildi.

  6. #16

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Ağar'dan Deniz Baykal'a sert tepki



    DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, CHP Lideri Deniz Baykal'ın tek çatı altında birleşme çağrısına tepki gösterdi. Ağar, "Demokrasi, mutlak iktidarların sınırlandırıldığı bir yönetim sistemidir. Mutlak iktidar olunca muhalefet olmaz, olmaz öyle şey." dedi.

    Basın mensuplarının sorularını cevaplayan DYP lider Ağar, siyasetin Türkiye'yi iki kutuba ayıramayacağını, zaten iki kutubun oluşunun Türkiye'yi bu hale getirdiğini söyledi. Ağar, "Siyaset doğal mecrasından çıkar, bu kutuplaşma olur." şeklinde konuştu.
    DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar bir basın toplantısı düzenleyerek, gerilen siyasi atmosferi değerlendirdi. Ağar'ın sözleri özetle şöyle:

    "Anamuhalefet partisi bu gerginlikler nemalanma arayışında oldu. Bugünkü tablo sağduyu anlayışında olan hiç kimsenin arzu etmediği tablodur. Aylardır değerle üzerinde tartışma yapmayın diye uyarıyoruz. Siyaset uzlaşı ve birlikte hareket etmeyi gerektirir.

    Bize hükümetin yanında olmakla suçladılar. DYP demokrasinin yanındadır. Daha öncede söyledik bugün de söylüyoruz. 184 yeterli sayısıdır. Siyaset mahkemeye düşmemelidir. Bugünkü tablonun sebebi bir dayatmanın sonucudur.

    Modern hayat tarzını benimsemeyenlerde tehdit algısı var. Milletin değerleri üzerinde siyaset yapmayı Allah bize nasip etmesin.

    Ortadaki tablo şudur. Üçüncü turda kendi oylarınızla seçebilirsiniz.

    Bugün anamuhalefet partisi lideri dediklerini kabul etmemiz mümkün değil. Mahkemede devam eden konu ile ilgili bu tür baskılar kabul edilemez. Süreci demokrasi adına taşıyamayanlar bugün demokrasi adına konuşmaya kalkmıştır. 2001'de bu tür kutuplaşmaların nelere malolduğu seçimlerde görülmüştür. Siyaset ağırlığını ortaya koymalıdır. Türkiye kimsenin sıkıntılarını taşımak zorunda değil.
    Herkes sukunet ölçüleri içerisinde davranmalıdır. Keşke siyaset mahkeme kapılarına düşmemiş olsaydı. Siyaset çözüm getirici çözümler üretecek ve milletimizin arzu ettiği tablo ortaya çıkacaktır. Siyaset doğal mecrasından çıkarsa bu kutuplaşma olur. mevcut tablo iki kutuba ayrılan siyasi atmosferin bir sonucudur."
    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

  7. #17

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Emekli astsubaylar emir bekliyor



    Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği(TEMAD), Genelkurmay Başkanlığı’na bir yazı göndererek, “Açıklamanızı içtenlikle destekliyor vereceğiniz her görev için talimatlarınızı bekliyoruz” dedi.
    TEMAD Yönetim Kurulu’nca, Genelkurmay Başkanlığı’na hitaben kaleme aldığı basın açıklamasında, Türkiye Cumhuriyeti devletinin başta laiklik olmak üzere temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içerisinde olan bir kısım çevrelerin bu gayretlerini son dönemde artırdıklarının gözlendiği kaydedildi.
    Açıklamada, “27 Nisan 2007 tarihli Genelkurmay Başkanlığı basın açıklamasına ve açıklamanın tümüne TEMAD olarak gönülden katılıyor ve içtenlikle destekliyoruz. TEMAD olarak tüm camiamızın her ferdine vereceğiniz göreve hazır olduğumuzun bilinmesini, et ve tırnak gibi olan bizler camiamızın emeklileri olarak verilecek olan görevler için her an talimatlarınızı bekliyoruz” denildi.
    Açıklamada ayrıca, “Tarihi bilmeyenlere ve Türk milletinin karakterini tanımayanlara, tarihin tekerrürden ibaret olduğunun hatırlatılması ve Türk devletinin varlığının Türk milletinin birliğini görmeyenlere Cumhuriyet ve laikliğe ne kadar bağlı ve hassas olduğumuzun hatırlatılması, varlığımızın sebebi olduğunu vurgulamak siz değerli Genelkurmay Başkanlığımızın açıklaması ile bir defa daha hatırlatılmasından duyduğumuz memnuniyeti şansınızda TSK’ya arz ettiğimizi bildiririz” ifadelerine yer verildi.

  8. #18

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Demirel konuşmasını yarıda bıraktı



    Bahtiyar Küçük'ün haberi

    Genel Kurmay'ın 27 Nisan açıklaması üzerine yoğunlaşan "laiklik" tartışmaları, kadın hakları ve 14, 29 Nisan mitinglerine değinen Süleyman Demirel'in konuşması, salondan yükselen bir kız öğrencinin "Biz sıkıldık. Biraz da siz bizi dinleyin. Meydanlarda Cumhuriyetçiler var diyorsunuz, hangi laiklikten bahsediyorsunuz." sesiyle kesildi. Ardından ayağa kalkan yaklaşık 40 kişilik öğrenci grubu sırayla sloganlar attı. Diğer erkek öğrenci, "6 Mayıs 1972'de üniversite öğrencilerini öldürdünüz. Ne laikliği, ne cumhuriyeti ne de kadınları sahiplenme ehliyetiniz yok. Başımızda sizi görmek istemiyoruz artık." derken arkadaşları da Süleyman Demirel söze girerken alkış ve ıslıklarla engelledi.

    Demirel, yoğun protestolar arasında "Onları yapabilme hakkınızı savunuyorum" diyebildi; ancak öğrenciler slogan atmaya devam etti: Demokrasi darbe demek mi? İdamların altına imza atmadınız mı? Okulumuzdan defolup gitmenizi istiyoruz. Hala bu ülkenin sırtından inmiyorsunuz. ODTU'lüler nerede dediniz, işte üniversiteliler burada" Öğrenciler "gelin salonu terk edelim" derken Demirel de "Etmeyin beni dinleyin" diyerek öğrencilerin konuşmasını dinlemesini istedi.

    Salondan bazı kişiler de öğrencilere tepki gösterdi. Protestocular ısrarla slogan atarken kürsüye Hukuk Fakültesi Dekanı Prof Dr. Metin Feyzioğlu çıkarak öğrencileri Demirel'i dinlemeye çağırdı. Öğrencilere "sayın protestocular" diye seslenen Feyzioğlu, Biz sizi dinledik, bundan sonra siz bizim demokratik hakkımıza tecavüz edersiniz. Saygı çerçevesinde bu protestonuzu sonlandırın." diye konuştu.

    Yine susmayan öğrenciler, "Üniversitede katil istemiyoruz. Öğrenciler değil katiller dışarı" sloganları attı. Kürsüdeki koltuğunda oturarak protestocuları izleyen Demirel, sesinin tonunu yükselterek bu şekilde protesto yapan öğrencilerin "beyhude" olduğunu söyledi. Güvenlik güçleri öğrencileri dışarı çıkarmaya çalışsa da başarılı olamadı; Dekan Feyzioğlu son olarak öğrencilerin yanına giderek konuştu. Demirel'in yarım saat sonunda konuşmasını yarıda bırakarak kürsüden inmesinin ardından protestocular salonu terk etti. Herhangi olaya karşın da 50 kişilik özel güvenlik güçleri okulun girişine yerleştirildi.

    Konuşmasında 14 ve 29 Nisan yürüyüşlerine değinen Demirel, bu yürüyüşlerle Cumhuriyete sahip çıkıldığını savundu. Türkiye kurulduğundan beri pek çok hadise olduğunu ancak 1 Milyon insanın bir araya gelemediğini belirten Demirel, 14, 29 Nisan, Türk halkının cumhuriyete olan sadakatine olan bağlılığının en güzel işaretidir." diye konuştu. Laiklik tartışmasına da değinen Demirel, "Sakın ola kimse cumhuriyetin en önemli niteliği laikliğe karşı çıkabileceğini aklına getirmesin" diye çıkıştı.

  9. #19

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart 8 yaşındaki çocuğa tecavüz vahşeti



    Van'ın Kurubaş köyünde 8 yaşındaki kız çocuğu, ağabeyinin evinde ipe asılı olarak bulundu. Olayla ilgili soruşturma başlatan cumhuriyet savcılığının yaptığı otopside, kız çocuğunun tecavüze uğradığı yönünde bulgulara rastlandı. Alınan bilgiye göre, Van merkeze 7 kilometre uzaklıktaki Kurubaş köyünde yaşayan 8 yaşındaki D.B, ağabeyinin evinde yakınları tarafından ipe asılı vaziyette bulundu.

    Yakınlarının olayı jandarmaya haber vermesiyle olay yerine gelen güvenlik güçleri, ev ve çevresinde yaptıkları araştırmadan sonra, konuyu Cumhuriyet Başsavcılığına bildirdi. Nöbetçi cumhuriyet savcısının yaptığı incelemenin ardından D.B'nin cesedi, otopsi yapılmak üzere Van Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.

    Otopside, D.B'nin ölüm nedeninin intihar mı, yoksa cinayet mi olduğunu araştıran cumhuriyet savcısı, küçük kızın tecavüze uğradığı yönünde bulgulara rastladı. D.B'nin cesedinden alınan bulguların Ankara Jandarma Kriminal Laboratuvarına gönderileceğini ifade eden yetkililer, soruşturma kapsamında D.B'nin birinci derece yakınlarının ifadelerine başvurulduğunu kaydettiler.

    -3/A SINIFI ARKADAŞLARINA AĞLIYOR-

    Kurubaş köyü İlköğretim Okulu 3/A sınıfı öğrencisi D.B'nin ölümünün ardından sınıf arkadaşları oturduğu sırayı, ''seni unutmayacağız'' yazılı fotoğrafı ve çiçeklerle süslediler. D.B'nin ani ölümü karşısında büyük üzüntü yaşayan arkadaşları, gözyaşları içinde D.B'yi çok sevdiklerini ve her zaman birlikte iyi vakit geçirdiklerini söylediler.

  10. #20

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Solda birlik için ilk adım DSP'den



    Baykal’ın solda işbirliği için gündeme getirdiği tek çatı önerisine karşı çıkan Sezer, SHP ile CHP’nin tek çatı altında birleşmesinin "hüsranla" sonuçlandığını hatırlattı. Sezer, seçimlere CHP ve DSP’nin birlikte girmesi gerektiğini savundu. Sezer, CHP lideri Baykal’la görüşeceklerini de söyledi.

    Sezer, NTV’nin sorularını yanıtladı. Türkiye'nin son dört buçuk yılda çok kötü idare edildiğini ileri süren Sezer, “Türkiye büyük tehditler altına sokuldu. Bu nedenle güçlü bir yapıyı ortaya koyma konusunda güç birliğini hayata geçirmek önerisi, isteği, vatandaşlarımızın son derecede yerinde haklı bir çağrısı. Buna siyasetçilerin, kulak tıkaması söz konusu değil” dedi.

    “Hiçbir şey Çağlayan mitinginden sonra eskisi gibi olmayacak” diyen Sezer, solda birleşme ve ittifak tartışmalarına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, tek çatı önerisine karşı çıkan Sezer, önerinin yeni olmadığını ifade etti. “Sosyolojik gerçekleri” yansıtıp yansıtmadığının iyi araştırılması gerektiğini ifade ettiği öneri için Sezer, “Bence yapılması gereken karşılıklı özveriye dayalı iyi niyete dayalı bir birlikteliği oluşturacak sağlıklı ilişkileri kurmak. Tek taraflı benim yolum budur, bunu söylüyorum gelen gelir demek kabul edilebilir bir durum değil” diye konuştu.

    “Selin önünden kütük kapma yarışı içinde olmamalıyız” diyen Sezer, nasıl bir formül üzerinde çalışılması gerektiğine ilişkin soruya, “Konuştuğumuzda formül bulunur. Biz buna açığız. Formül, CHP ve DSP’nin birlikte seçime girmesidir. Biz bu arada 10 Aralık Hareketi ile SHP ile görüşmeler yapıyoruz ve son derecede olumlu bir noktadayız. Bu olumlu noktayı da CHP ile birlikte seçime gidebileceğimiz bir noktaya taşıyabilirsek dün Çağlayan’da verilen mesajı almış olduğumuzu göstermiş oluruz. Bir partinin diğerlerini yok etmesi, yutması şeklindeki bir formülden ziyade birlikte seçime girmeliyiz, birlikte seçime girmenin formülünü bulmalıyız” karşılığını verdi.

    Bu konuda tartışılacak bir çok formülün bulunduğunu ifade eden Sezer, şöyle devam etti:

    “Formül çok kolay bulunur. Formül, tek listelerden seçim olabilir, siyasi kurumsal kimliklere saygı duymak koşuluyla, belli bölgelerde DSP’nin belli bölgelerde CHP’nin seçime girmesi formülü olabilir. Her iki listede de iki partiden fermuar dedikleri, merdiven dedikleri yöntemle, bir DSP’den bir CHP’den olabilir. Toplumda aslında sinerji yaratılmış olabilir. Bu formüler geçersiz denirse yüzde 10 barajı nedeniyle şunu da söyleyeyim bir koalisyon ön protokolü yaparız. Ön protokolde şu söylenir, ‘Biz seçim sonrası CHP, DSP ve diğer unsurlarla birlikte koalisyon yapmak istiyoruz. Ortak bir programda buluşturup ön koalisyon protokolü yapabilirsek toplumda yine büyük bir sinerji yaratılacaktır. Seçim sonrası da olsa birlikte olacağımızı söylersek olağanüstü bir sinerji yaratılacak bunu seçim öncesi söylemek, seçim öncesi birlikteliği formüle edip vatandaşımıza açıklamamız son derecede önemli. Bunu yapabileceğimize inanıyorum.”

    “TABANDA SEVİŞMEK KADAR”

    CHP tabanı ile sorunları bulunmadığını ifade eden Sezer'e, "Tabanda sevişmek kadar tavanda da anlaşmak önemli” hatırlatması yapıldı. Sezer, bunun üzerine, “Tavanda da sorunumuz olmaz. Tavanı ile de sorunumuz yok, kimseyle de sorunumuz yok yanlış anlaşılmasın” karşılığını verdi.

    BAYKAL’LA GÖRÜŞMEMİZ ÖNEMLİ

    Sezer, “CHP’nin size doğru bir adım atmasını bekleyecek misiniz?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

    “Hayır biz hiç beklemedik, şimdi de beklemeyeceğiz. Sayın Baykal’la CHP yöneticileri ile görüşmek çok önemli, görüşmeliyiz görüşeceğiz. Onun için adım atacağız. Bugün sivil toplum harekete geçti ama biz bu konudaki çalışmalarımızı bir yıldır sürdürüyoruz.”

Sayfa 2/2 İlkİlk 12

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •