Cansun bazı çekleri unuttu mu?
G.Saray Başkanı Canaydın, eski başkan Cansun'un 'Bu çekleri mahalle bakkalı vermez' sözlerine çok sert bir yanıt verdi: 'Ona arkasına yanlış imza atılmış, sorunlu çekleri sorarım'
17 Ocak 2006 13:10


G.Saray'ın ve kulüplerin başkanı, Vatan gazetesinden Sanem Altan'a konuştu: "Cansun bu çekleri 'Mahalle bakkalı vermez' diyorsa, ona arkasına yanlış imza atılmış, sorunlu çekleri sorarım"... "Geldiğimde 7 ay para ödenmemişti. Geliriniz giderinizin üstüne çıkmadığı sürece gelecekte de bunlar olacak"

Kulüler Birliği olarak Haluk Ulusoy'u destekleyeceğinizi açıkladınız. Bunun üzerine Mehmet Ali Şahin'in bir açıklaması oldu. Kulüpler Birliği Başkanı olarak bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Kulüpler Birliği büyük bir kuruluş. 1. ligdeki 18 takımın, gerçi 17 toplanıyoruz ama sayın Aziz Yıldırım'ın da iştirakini her zaman bekliyorum, o da gelecektir. Çünkü sezon başında kendisi bana teklif etti. 'Başkan kıdemli olarak senin Kulüpler Birliği Başkanı olman lazım' demişti. Kulüpler Birliği, Avrupa'da çok önemli merkezlerde federasyonların daimi temsilcisi. Otomatik olarak federasyonun yönetim kurulu üyesi oluyor. Bizde yavaş yavaş gelişiyor. Vakıf adıyla beraber yeni bir kuruluş olduğunu söyleyebilirim. Ve biz ısrarla bu seçimlerde Kulüpler Birliği'nin kararını bekliyoruz dediler. Bütün adaylar söyledi. Biz de toplantımızı çabuk yapmak zorunda kaldık."

Başkan olurken hedefiniz neydi?
"Kulüpler Birliği dağılmış değildi ama biz kulüpler fonksiyonel hale getirememiştik. Ben kendimden misal vereyim. 3.5-4 seneye yakın başkanlığım içinde Kulüpler Birliği toplantısına l kere katıldım. Daima yönetimden bir arkadaşımızı gönderdik. Daha ciddiye alınması gereken bir kurum haline dönüştürmek istiyoruz. Başkanlar seviyesinde toplandık. En son toplantımızda bir tek G.Birliği'nden vekaleten biri katıldı. Onun da meşru bir mazereti vardı. Ben kriter olarak hem FIFA ve UEFA kriterlerini nazarı itibare almaya çalıştım. Dedim ki, UEFA veya FiFA'da bir kurum karar verir, kararın neticesi 3-2 biterse kararın neticesi 5-0 diyerek birlik ve beraberliği gösterirler. 9-6 biterse 15-0 derler. İşte birlik budur. Bizim de adımız Kulüpler Birliği ise bizim de birlik olarak hareket etmemiz lazım' felsefesini yönetim kurulunda konuştuk. Yönetim kurulu 9 kulüpten oluşuyor, tümü 18 kulüp. Yönetimde 'böyle karar almamız lazım' felsefesini oturttum. Fakat diğer 9 kulüp yoktu. Ve bu arada dedim ki 'Yeni seçilecek federasyona üye vererek zorlama yapmayalım, yeni başkan kendi kadrosunu kendi kursun, dengeleri de kendi tespit etsin.' Ona da tamam dediler. Ama başka cephelerde anti-demoktratik olduğunu, genel kurul üyelerinin yönlendirici olduğunu söylediler. Halbuki Kulüpler Birliği toplandı, bir oylama neticesinde Haluk Ulusoy çıktı, biz de bunu deklare ettik. Biz 98 genel kurul üyesini oluşturuyoruz. 4 büyük kulübün 7'şer delegesi var. Diğer kulüplerimizin 5'er delegesi var. Biz Başkanlar olarak bu kararı verdik, delegelerin tümü de bu kararın peşindedir yüzde yüz demeye de imkan yok tabii. Seçim sandıkta belli olur. Herkesin peşinen sandığına giremeyeceğimize göre!.. Ben '%30 fire verebiliriz, %20 verirsek başarılı sayılırız' dedim, herkes de bunu makul karşıladı, itilaflar, olaylar nedir, bunları çözmemiz lazım. Kulüpler Birliği'ni Türkiye'nin büyük kurumlarından biri haline getirmemiz lazım felsefini güttüm. Tabii bu konuşmaların içinde tenkit aldıklarımız da oldu. Swiss Otel konuşmalarında Yıldırım Demirören, Haluk Ulusoy, Hasan Doğan beylerle beraber konuşmamızda da ben dinleyiciyim. Herkesi dinlerim arada ne gibi itilaflar varsa da Türk sporu hayrına çözmeye çakşırım felsefesiyle gittim. Onun için sayın bakanla önceden görüşüp toplantıya girmedim. Bu benim tarafsızlık ilkem. Bizden böyle bir talep vardı, oturduk, 17 kulüple birlikte oylama yaptık. Sonucunda da net bir şekilde açıklamamızı yaptık."

Ulusoy ismi tedirginlik yarattı mı?
"Kulüpler Birliği atmosferi içinde öyle birşey hissetmedim. Dışarıdan derseniz her adaya tepki vardır. Bir seçimi %100 alan adaylar ancak küçük köy ve kasabalarda olabilir. Mutlaka tepki gelecektir, onu da oy sandığı belirleyecektir. Bize ulaşan da herhangi bir şey olmadı. Yalnız demokratik bir ortam yaratılsın diye Anayasa Mahkemesi'nin kararını bekledik. 5'inde karar vereceğini duyduk, toplantıyı seyahat arefesi olmasına rağmen cuma gününe aldık."

Siyaset futbolun içinde mi sizce?
'Avrupa'da bir sürü kulüp mahalli idareler tarafından desteklenir. Bizde de
mahalli idarelerin desteklediği kulüpler vardır. Ama politika derseniz, belki o kanalla politika ulaşabilir. Ama ben ne sayın M.Ali Şahin'den, ne başbakanımızdan herhangi bir işaret almadım."

Sizin adayınız Haluk Ulusoy mu? O bahsettiğiniz yüzde 30, yüzde 20 firelerden biri de siz olabilir misiniz?
"Hayır. Ben o gün de 'Eğer biz 1 oy farklı biterse bile fazla oy alan adayı destekleyeceğiz, değil mi?' diye sorduğumda bazı itirazlar oldu. O zaman dedim ki 'Ben oyumu kullanmıyorum. Oyumu kullanmamı isterseniz kullanacağım ama hangi taraf kazanırsa oy birliğiyle onu desteklediğimizi anons edeceğim' dedim. Arkadaşlar o kavramı kabul etmediler, kabul etmeyince 'Ben de oyumu kullanmıyorum' dedim. Hepimizin delegeleri var. Bunların hepsi ermiş kişiler. Yaşları, Türk spor kamuoyu içindeki aldıkları yerler.. Bütün kulüpler birlik beraberliği kendi delegeleriyle sağlamaya çalışacaklar. Ama fire vermez mi?... Sandık bu. Babanın oğula, oğulun babaya oy atmadığı yerler var."

'Kıran'la uzun süredir ciddi sıkıntımız var'
G.Saray'da Riva projesi için çıkan karara şaşırdınız mı?
"Hayır. Başından da söyledim. Bu proje bu yönetimin değil G.Saray'ın projesidir. Riva adını anmak bile iyidir. Konuşulmayan, konuşulmasından çekinilen bir konumdaydı. Biz bankalarla olan sorunlarımızdan dolayı yılbaşından önce bunu sunmak istedik. Bunda bir seçim yatarımı ya da çıkacak neticenin bizi fazla etkileyeceği çok önemli değildi. G.Saray yönetimleri Riva'yı konuşmaya başlamış ve Riva'yı değerlendirmek için hareket geçmiş oldu. Seçimde kimler gelirse onlara hiç olmazsa pasta daha hazırlanmış şekilde sunulacak."

Siz devam etmeyecek misiniz yani?
"G.Sarayın menfaatine icap ediyorsa ben de aday olabilirim."

Neden kabul edilmedi projeniz sizce?
"Kabul edilmedi değil ertelendi. Bu kararın daha geniş bir komisyon tarafından incelenmesine karar verildi."

Derya Taşdelenler ve Ergun Gürsoy'un bir red cevabı durumu vardı...
"O aleni artık. Doğru değil, aleni. Bir önerge verildi. Yönetim kurulu konuşup tenkitlere cevap verecekti. Onu bile beklemeden bir önerge verildi. Komisyonun daha büyümesi adetsel olarak ve 15 Nisan'a yani yeni gelecek yönetime bu yetkilerin verilmesi diye... Ben bu teklifi kalktım başkan olarak 'Kabul ediyorum' dedim. Gerginlik olmasın çünkü ben onu galibiyet, mağlubiyet gibi hesap eden biri değilim. Tabii ön konuşmalarda hep tenkitler oldu. Tenkitler de olunca bu iki arkadaşımız hissi davranarak, ben de serbest bıraktım, onların da reaksiyonları serbest yani."

Orada başka bir durum daha vardı. Yönetiminizden Turgay Kıran'ın sizin sunduğunuz projeye karşıydı.
"Turgay Kıran kardeşimle zaten epey müddettir bir sıkıntımız var. Kendisine izin almasını, yönetimden istifa etmesinin iyi olacağını söyledim. İzin almasını yönetim toplantılarına bir müddet katılmamakla reaksyon göstermemesini istedim. Zaten uzun müddettir ben rica ettiğimde her zaman gelir ama onun bir reaksyonu var. Hiçbir yönetim homojen değildir. Ben 62'den beri bütün yönetimleri ezbere bilen biriyim. Aile şirketlerinin bile homojen olması imkansızdır. Görev taksimlerinden sonra huzursuzluklar çıkar. Her zaman olmuştur bundan sonra da olacaktır. Ben gayet demokratik vce normal karşılıyorum."