REKLAM

Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
47 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Aşk Şiirleri-2

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Aşk Şiirleri-2

    ANLAR MISIN?

    Gökyüzünde parlayan yıldız,
    Derdim desem anlar mısın ?
    Kalbim O'nun için yanar,
    Yanar desem anlar mısın ?

    Yoksa sen de benim gibi
    Bir hayırsız yar elinden
    Gece-gündüz ağlar mısın ?

    Neye baksam,karşımda "O"
    Ekmeğimde Aşımda "O"
    Dertli,garip başımda "O"
    Sevdim desem anlar mısın ?

    Yoksa sen de benim gibi
    Bir hayırsız yar elinden
    Gece-gündüz ağlar mısın ?

    Gündüzlerim,gece oldu,
    Gülen yüzüm,yaşla doldu,
    Görmeyeli aylar oldu,
    Hasretimi anlar mısın ?

    Ahmet Ünal Çam


  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Ben Sana Mecburum

    Ben sana mecburum bilemezsin
    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    Büyüdükçe büyüyor gözlerin
    Ben sana mecburum bilemezsin
    İçimi seninle ısıtıyorum.

    Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    Bu şehir o eski İstanbul mudur
    Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    Sokak lambaları birden yanıyor
    Kaldırımlarda yağmur kokusu
    Ben sana mecburum sen yoksun.

    Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
    İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
    Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
    Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

    Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
    Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
    Durup köşe başında deliksiz dinlesem
    Sana kullanılmamış bir gök getirsem
    Haftalar ellerimde ufalanıyor
    Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    Ben sana mecburum sen yoksun.

    Belki haziran da mavi benekli çocuksun
    Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
    Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
    Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Bu kurtlar sofrasında belki zor
    Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Sus deyip adınla başlıyorum
    İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    Hayır başka türlü olmayacak
    Ben sana mecburum bilemezsin.

    Attila İlhan

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Ben Sana Mecburum
    Ben sana mecburum bilemezsin
    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    Büyüdükçe büyüyor gözlerin
    Ben sana mecburum bilemezsin
    İçimi seninle ısıtıyorum.
    Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    Bu şehir o eski İstanbul mudur
    Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    Sokak lambaları birden yanıyor
    Kaldırımlarda yağmur kokusu
    Ben sana mecburum sen yoksun.
    Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
    İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
    Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
    Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
    Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
    Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
    Durup köşe başında deliksiz dinlesem
    Sana kullanılmamış bir gök getirsem
    Haftalar ellerimde ufalanıyor
    Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    Ben sana mecburum sen yoksun.
    Belki haziran da mavi benekli çocuksun
    Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
    Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
    Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Bu kurtlar sofrasında belki zor
    Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Sus deyip adınla başlıyorum
    İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    Hayır başka türlü olmayacak
    Ben sana mecburum bilemezsin.

    Attila İlhan

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Hani...yeşillikler içinde mulu,
    Gül yorgunu bahçeler vardır!...

    Bahçe bana,
    Gül sana benzer....

    Çiçekler sevdalıdır dallara,
    Dallar ışıl ışıl baharlara...

    Bahar bana,
    Çiçek sana benzer...

    Bu şehri terk-i diyar ederim;
    Alır başımı giderim...

    Gurbet bana,
    Düş sana benzer....




    Her Şey Sende Gizli



    Yerin seni çektiği kadar ağırsın,

    Kanatların çırpındığı kadar hafif..


    Kalbinin attığı kadar canlısın,
    Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...



    Sevdiklerin kadar iyisin,
    Nefret ettiklerin kadar kötü..



    Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
    Karşındakinin gördüğüdür rengin..



    Yaşadıklarını kar sayma:
    Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
    Sevdiğin kadardır ömrün..



    Gülebildiğin kadar mutlusun.
    Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin



    Sakın bitti sanma her şeyi,
    Sevdiğin kadar sevileceksin...



    Seninle Olmak Vardı...
    Şimdi seninle olmak vardı gülüm
    Seninle demlemek zamanı,
    Geçen günlerin inadına
    Seninle yaşamak bugünü, yarını...
    Başkaldırmak bakışlarımla kör bir vakit,
    Bin hınç ile sarılmak boğazına çaresizliğin
    Boğmak,
    Parçalamak
    'Cızz' etmeden yüreğim...
    Ve bütün engellere rağmen
    Döküp ortaya ne varsa,
    Ne varsa yakmak sensizliğe ait...

    Çekip aralamak zaman perdesini
    Umutların gözlerinden yol geçirmek,
    Bir adıma indirmek mesafeleri
    Son bir şansımı denemek
    Önümde ateşten barikat,
    Arkamda kulak asmadığım 'Dur' ihtarı.
    Soluk soluğa koşmak sana
    Beni sana getirmek...
    Simdi seninle olmak vardı gülüm...

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    BEN AŞKIM


    Ben aşkım
    fitarihinde muhtelif cömertlikler doğurdu beni
    hayatın kıpırtısıdır yüreğimi kancalayan atılgan düşlerime
    hiçbir kalemin çizemediği bir yeryüzüm var –saklıdır–
    iyi hal üzre yoğunlaştıkça kalbim
    ayın rahminde rahmana açılan eller benim elimse
    aşkımı söylemeye bu can az gelir.

    Ben aşkım
    şair körfezime tabiat imge taşır ben ceylan adım
    şiirim yılan kabuğunca soyunur suya nakşeder kuytulardan
    usandıkça girerim kemik köprülerimin kıl besleyen evine
    düşe-kalka tozuturum gövdemi sana karşı
    okurum yastığıma yazılmış gül cengini kâlû belâdan beri
    çavdar ekmeğine varınca bir sarı anka
    çaprazlanmış bir aşkı yürürlüğe sokarım.

    Ben aşkım
    gümrah gözlerimde harfi harfine sen varsın
    kıyamet arşivinde yağmurlanmış bu gözlerimde
    çok muhacir olmuş süryani ilinde kıyama durmuş
    utanmış arınmış yanmış velhasıl
    ve benim kükremiş zamanımda ölçmüş kendini
    bir nişan almış azrail örtülü namus gelincik
    evcil tutmuş isyanları kendinde şahan kıymış
    esmiş yemenlere eşkiya rüzgârlarla ve bana doğru
    üç usul devenin ümmi çobanı aşkımın selâmı
    veysel karani.

    Ben aşkım
    kimse dolduramaz bu fukara isteğimi karşılanmış sevdayla
    zenci bir çocuğun göz aydınlığında kokar dururum
    kokar dururum eğrelti kalmış yontulmamış zamanda
    uçtukça havalandıkça bütün bu kuşlar ve aramakla sözlü ben
    hamd ü senalarımı göklere düğümlerim
    sevgilim bozdikenler içinde rüya yollayan hür ağzımla
    bir akkuşun uçuşundan inanç emerim.

    Ben aşkım
    işte böyle bir tutam köz koyarken kalbime serinkanlı
    ferah kentler adına hicretlerim gitgide çoğaldıkça
    yakup bir gözde anneler anneleri hep bekledikçe varım
    ve bütün yollarım hakka çıktıkça çekingen kırlangıçlar örneği
    filintam elimde namlu kaldıkça
    ben aşkım.

    Ben aşkım
    kardeşim söz atmış mercan benzerliklerle
    çemrenmiş gömleğimde açık ve gerili pazım
    bu uyanık göbeğim alanlarda attıkça
    öpüşler kovalarken sizi inci kızlarım
    demir atacağım bulutların ardından menekşeler kentine
    umuda yakı yaktım
    ben aşkım yavrum.

    ISSIZ OZAN

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    KAR DİLİYLE SEVİYORUM SENİ

    şimdi sokaklar kar diliyle konuşuyor;şairler de
    farkındayım aşksız yaşadığımın,fotoğraflarım
    bir kez daha sıyırıyor alnımı;şarkıların diline düşmüş
    gençliğim
    bazan yağmurun adını çağırıyor içimdeki mahpusluk
    bazan hayra yoruyorum hayatımı
    usta bir karanfil yakalıyor saçlarımdan-şehri gözetleyen
    dikbaşlı çocuklar
    sonra kar diliyle çorap söken kadınlar-hazan abla
    bir çay içimi molasında
    elma! elma!
    elma!
    benim de şakaklarımda bir çapkınlık
    günün ortasında mahşer sevinci-babam
    ve sanki sinema biletimdeki koltuk
    akşama heryer yarılmış
    düşlerin ve karıncaların yolu ayrılmış
    ve biliyorum şahlar da ölüyor-dişlerinin kısmetinde
    memleket havaları
    sevgilim bize kar diliyle bu yalnızlık ayrılmış
    bir yanı yaşamak biryanı
    senin de adın kar diliyle çağrılmalı
    gecenin yüreği büyüsün diye,sevgilim
    saçlarına kardan meç yapılmalı,gözlerin gözlerin...gözlerin....
    bakarken sürgün günlerimin erkekliğinden
    birşeyler hatırlatmalı....

    ISSIZ OZAN

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •