REKLAM

Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 1/2 12 SonSon
16 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Karışık Şiirler

  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Karışık Şiirler

    50 YILIN MUHASEBESİ

    Yürüyen, konuşan, yiyen doymayan
    Kaç put sevdik, kaç put seçtik sayamam...
    Toprakları kanımızla suladık
    Kaç kuyuda ekin biçtik sayamam...
    ***
    Hangi yaşta kaç slogan söyledik
    Kaç mantara alkışçılık eyledik
    Kaç dönemde kaç zindanı boyladık
    Kaç sırtlana kucak açtık sayamam...
    ***
    Nutukta büyüttü kurnazlar bizi
    Ayakta uyuttu cambazlar bizi
    Batıya peyledi papazlar bizi
    Kaç kürsüden yalan içtik sayamam...
    ***
    Kaç cehennem yaptık, kaç cennet yıktık
    Gönül sarayına kaç maymun tıktık
    Kendi göğsümüze kaç kurşun sıktık
    Kaç tezada konup göçtük sayamam...
    ***
    Kuruyan umutlar sönen hayaller
    Kurtlar sofrasında yenen hayaller
    Acıya, hüsrana dönen hayaller
    Kaç dağdan denize uçtuk sayamam...
    ***
    Devletliler çıkıp devlete kondu
    Büyük putlar büyük servete kondu
    Hak, hukuk, insanlık sepete kondu
    Kaç meslekten! Korkup kaçtık sayamam...
    ***
    Uymadı bir türlü başlar bedene
    Yanaşmadık niçin ile nedene
    Ne söyleyim. Çok sürü var güdene
    Kaç berzaha girip geçtik sayamam...


  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart 40.yil Hesabi



    Uykuları harman ettim savurdum
    Bir mübarek düş aradım kırk sene...
    Ne usandım,ne yoruldum,ne durdum
    İçi doğru dış aradım kırk sene...
    ***
    Çıktım dağ boş, indim baktım ova boş
    Toprak garip, su tedirgin, hava boş
    Nere gitsem dallar kırık, yuva boş
    Yumurtada kuş aradım kırk sene...
    ***
    Aşk yükünü indirince arkamdan
    Doğmadık bebekler tuttu yakamdan
    Hesap-kitap ettim, kaçtım rakamdan
    On yitirdim, beş aradım kırk sene...
    ***
    Binalar yükselir: gözyaşı, kin, kan
    Koymuşlar adını uygarlık, ümran
    Yükseklerde midelerdir hükümran
    Alçaklarda baş aradım kırk sene...
    ***
    Gönül penceremi dünyaya açtım
    Baktım manzaraya ben benden geçtim
    Ucuzdan tiksindim, kolaydan kaçtım
    Belası çok iş aradım kırk sene...
    ***
    Birbirinden çürük çıktı seneler
    Öz yiğidi az doğurdu analar
    Hayal oldu gönlümdeki binalar
    Temel için taş aradım kırk sene...
    ***
    Adı devrim oldu avrat soyarak
    Denge kurdu toklar açı yiyerek
    Aptallara ibret olsun diyerek
    Solucanda aradım kırk sene...

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Ver



    Ben tertemiz bir tahtayım ilim ahlak iman yaz
    Ben yoğrulmuş hamurum benden güzel şekil yap
    Ben körpecik fidanım naziğim kırılırım
    Yağmur ol yağ üstüme ilacım ver gübrem ver
    Kurumazda büyürsem bağ senin bahçe senin

    Benim dün ki kölemin bugün kölesi etme
    Öz yurdunda gariban hasret delisi etme
    Şerefsizi dinsizi başımıza bey etme
    Bir taraftan siyaset bir taraftan ahlak ver
    Başımız dik olunca şan senin bayrak senin

    Aristo yu verirken Harezmi yi de öğret
    Roma yı anlatırken Ötüken i de anlat
    Mekke yi Medine yi Buhara yı da anlat
    îster yalnız Atina ilya odesa yi ver
    Eğer bir gün sızlarsa can senin vicdan senin

    Sen bize yolu göster koşanlar biz olalım
    Sen bize dağı göster aşanlar biz olalım
    Dünya ya sığmayalım evreni dolaşalım
    îster hala yatalım yorgan döşek yastık ver
    Vatanı vatansıza satarsak günah senin

    Biliyoruz elbette sıkıntıda derttesin
    Derdin dünyalar olsa yenecek kuvvettesin
    En mübarek dinde ve en aziz millettesin
    ister yürü üstüne istersen de kaçıver
    Kafadaki fikir ve döşteki yürek senin

    Fatih Fatih olmazdı hocası olmasaydı
    Yunusun derdi buğday Taptuk u bulmasaydı
    Gazali yükselmezdi Bağdat a gelmeseydi
    Ey Allah'ım bizleri biz yapacak hoca ver
    Biz rahmete muhtacız rahmet kapısı senin.

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Farkinda Misin?



    Zamanının kaçındasın, neyin başındasın?
    Hayâllerin mi, gerçeğin mi telaşındasın?
    Umarım ki fark edilmeyenin farkındasın,
    Bil ki: saat işler, zaman geçer, ömür biter!

    Hayatımıza iki meçhul bağ örülür,
    Biri yanlışa sürükler, biri doğruya götürür.
    Hangi yoldan gidilirse gidilsin, görülür:
    Bil ki: saat işler, zaman geçer, ömür biter!

    Umduğun aşa, ummadığın başa gelince,
    Akıl başa gelip akla karayı seçince,
    Anandan emdiğin süt burnundan gelince,
    Bil ki: saat işler, zaman geçer, ömür biter!

    İnsan evladı kendini tanır, hakkı tanır,
    Haksızlıkta, zulümlerde kendinden utanır,
    Her damla gözyaşında, kanda sonuca varır:
    Bil ki: saat işler, zaman geçer, ömür biter!

    Seyhanî söyler, ister kulak as, ister asma,
    Güzeli görmezsen bile güzele kin kusma!
    Aslını bil, doğruyu bul, yanlışlara susma!
    Bil ki: saat işler, zaman geçer, ömür biter!

    Kaçınılmaz misafir kapına vurduğunda,
    Bülbül susmağa, karga ötmeğe durduğunda,
    Eller dizlere, kazma toprağa vurduğunda,
    Bil ki: saat durur, zaman durur, ömür biter!


  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Bahar Şİİrİ



    Bu sabah mutluluğa aç pencereni
    Bir güzel arın dünkü kederinden
    Bahar geldi bahar geldi güneşin doğduğu yerden
    Çocuğum uzat ellerini

    Şu güzelim bulut gözlü buzağıyı
    Duy böyle koşturan sevinci
    Dinle nasıl telaş telaş çarpıyor
    Toprak ananın kalbi

    Şöyle yanıbaşıma çimenlere uzan
    Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın
    Baharın gençliğin ve aşkın
    Türküsünü söyliyelim bir ağızdan
    Ataol BEHRAMOĞLU

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Islık



    senin sesinle başlayan bir ıslık
    kehribar kokusu kulaklarımda
    nasıl bir nargile yakmak bu fitil gibi
    sarhoşlukta...

    kim bu öldürücü musikinin
    güftesini gömebilir kuytuluğun makamına
    yalnız hicazdı felaket efem saatlerinde
    kimi görsem göz yarası yüzümde,
    kimi duysam
    senin sesinden ıslak bir ıslık
    ve ben artık her şarkıda
    kendime vokal yapıyorum,
    yüzüm gözüm ıpıslık...

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Çöl Daha İyi



    çöle kıyısı olan kentlerin
    limanları sıkılgan olur
    kuş uçar gemi geçmez,
    kervan zaman içinde.
    böyle kentlerde insan
    fırtına gibi sever,
    sevdiği için ağlamayı.
    hangi türküde sevmekten bahsedilse
    ben hicaz olurum
    elimi ıslatır elinin teri
    ziyan olurum
    seni sevmekle ıslanır akşam sefalarım
    hangi türküde sevmekten bahsedilse
    bu çölde ben
    "şair burda yaşadığı kenti çöle benzetiyor" da
    bahsedilen şair olurum.!

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Büyüyorum



    büyüdükçe,
    sentetik zamanlara
    kangren ayaklar bastım,
    izi kaldı
    ömrümün...

    kara çaldılar yüzüme
    bütün kara parçalarında
    elbette
    "afrika dahil"
    parça başı çalışan
    kiralık katildi zaman

    gülüşüm sivas yangını
    ağlarsam kızma...
    ölmek bile
    yakışıyor bazı adama...

  9. #9

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Beyoğlu'ndan Dolmabahçe'ye Taşınan Bir Aralık Akşamı



    Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul'muydu yüzün, yoksa
    çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
    Dolmabahçe da çay tadında....
    Divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında,
    tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
    Ben rehnedilmiş yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama
    yüreği takvim yokuşlarında...

    Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı,
    sesinin sesimde yankılanmasının... sanki perdedekine
    üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün
    içime... Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim
    seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe
    seyrediyorum...

    Kadın Beyoğlu'nun bir kış akşamında,
    üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan
    muzdarip yürüyordu... Adam da... Yürümek hiçbir şeyi
    çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında... Parmağında
    yaralı bir öyküyü taşıyordu adam... Kadının yüzünde
    bir hüzün... Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük...
    Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti...
    ... Soğuğun ve karanlığın vehameti!

    Hayatı, bir başkasının pantolonu gibi, küçültülmüş,
    daraltılmış... İlk sahibinin o pantalonla yaşadığı şeyler,
    yani pantalonu pantalon yapan anılar, bazı ilkbahar
    bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen
    yazlar... Hepsi daraltılmış... Yaşananlara bir beden
    büyük geliyor artık hayat!

    Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık
    olmak içinse erken... Beni sevda yerimden vurdu yine
    zaman... Şimdi sana söylenecek tek cümle:

    Bende sana yetecek kadar ben kalmadı...

  10. #10

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Başkalaşan Aşk



    adını anmak güzeldi
    dost ağızlarda sana dair cümlelerin
    ıslatılması...
    adını anmak...
    yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel
    avuntularına sırt çevirip senden söz açmak...
    biraz gülünç, biraz sitemkar...
    güzeldi...
    adının türkçedeki yankısı özeldi...

    seninle yoğurt yemek, kendi Kanlıcanlı,
    sülalesi kandilli yoğurtçunun mekanında...
    denize amors durup, yüzüne
    cepheden bakmak güneşli bir mavilikte....
    güzeldi..

    ipe sapa konuşlanmaz bahanelerle elini tutmak,
    yüzünde
    yüzyıllık bir hasreti gidermek güzeldi...

    Güzeldi'li geçmiş zamanları düşünüyorum
    şimdi...
    cümlelerimiz öznesiz...umursayan yok
    Kanlıca'daki yoğurdu...

    ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir
    aşkın mührüdür artık...

Sayfa 1/2 12 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •