REKLAM

Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
16 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Karışık Şiirler

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Beyoğlu'ndan Dolmabahçe'ye Taşınan Bir Aralık Akşamı



    Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul'muydu yüzün, yoksa
    çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
    Dolmabahçe da çay tadında....
    Divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında,
    tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
    Ben rehnedilmiş yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama
    yüreği takvim yokuşlarında...

    Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı,
    sesinin sesimde yankılanmasının... sanki perdedekine
    üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün
    içime... Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim
    seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe
    seyrediyorum...

    Kadın Beyoğlu'nun bir kış akşamında,
    üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan
    muzdarip yürüyordu... Adam da... Yürümek hiçbir şeyi
    çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında... Parmağında
    yaralı bir öyküyü taşıyordu adam... Kadının yüzünde
    bir hüzün... Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük...
    Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti...
    ... Soğuğun ve karanlığın vehameti!

    Hayatı, bir başkasının pantolonu gibi, küçültülmüş,
    daraltılmış... İlk sahibinin o pantalonla yaşadığı şeyler,
    yani pantalonu pantalon yapan anılar, bazı ilkbahar
    bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen
    yazlar... Hepsi daraltılmış... Yaşananlara bir beden
    büyük geliyor artık hayat!

    Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık
    olmak içinse erken... Beni sevda yerimden vurdu yine
    zaman... Şimdi sana söylenecek tek cümle:

    Bende sana yetecek kadar ben kalmadı...

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Başkalaşan Aşk



    adını anmak güzeldi
    dost ağızlarda sana dair cümlelerin
    ıslatılması...
    adını anmak...
    yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel
    avuntularına sırt çevirip senden söz açmak...
    biraz gülünç, biraz sitemkar...
    güzeldi...
    adının türkçedeki yankısı özeldi...

    seninle yoğurt yemek, kendi Kanlıcanlı,
    sülalesi kandilli yoğurtçunun mekanında...
    denize amors durup, yüzüne
    cepheden bakmak güneşli bir mavilikte....
    güzeldi..

    ipe sapa konuşlanmaz bahanelerle elini tutmak,
    yüzünde
    yüzyıllık bir hasreti gidermek güzeldi...

    Güzeldi'li geçmiş zamanları düşünüyorum
    şimdi...
    cümlelerimiz öznesiz...umursayan yok
    Kanlıca'daki yoğurdu...

    ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir
    aşkın mührüdür artık...

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Anladım


    anladım
    sabahları açılır
    esnaf çarşıları yeminle
    "bedreddinim bir ağaca asılır"

    anladım
    en büyük yalan yemindir
    edilir sabahları
    gecesini hatırlamayan esnafların

    tüm merasimleri gömdüm
    ömrümün reklam amaçlı takvimlerine
    anladım
    kimse üzgün değildi
    bayraklar yarıya indiğinde

    bir tek el isteyen
    yordam ve özür dileyen

    anladım
    herkese kötü şeyler hatırlatan yüzüm
    evet yüzümdü
    her görüşmeye taşıdığım
    kandırılmaya gönüllü bir gönülle
    az sütlü neskafelere sigaralar iliştirdim
    göz gördüm başka açılara ayarlı
    uzun bir yüz gördüm
    meğer filmin sonu diye ayarsız
    fin yazardı se end zamanında
    bir zamanlar
    fransızlar hep fransız kalacaklar
    sabah sinemasında pazarları

    aklımı alıp doğduğum evin
    müze olma isteğine saklayacaklar
    ama kavaklar büyüyecek
    herkesten gizli boyatmak
    bir kavağın becereceği iştir ancak

    anladım ki ağaçlar
    toprağa acı verdikçe büyüyorlar

    her pazartesi and içip
    cumaları marşa basan
    camiler dolusu yemin edip
    taburlarca yalan söyleyen
    bu toprakta bu ağaç
    kuruyacaktır elbet

    anladım
    kimseye acı vermeden
    büyünmüyor
    namusum ve şerefim ve
    çocukluğumun üzerine beton dökerim ki
    tüfek filan değil
    çimento icat edildi de
    bozuldu mertliğin mimarisi
    esrarlı bir ülkeye göçtü sabrın taş ustaları

    anladım
    altı dükkan olsun istiyor evinin
    ve ağlamaklı bulmuyor apartımanları
    benim taş ustamın karısı
    ve her yerde
    şube açmak istiyor
    iskender kebabını icat eden
    büyük iskender’in çocukları
    ki gölge filan etmez
    yoğurtlu bir ziyafet çekerdi
    diyojen’le karşılaşsaydı.

    anladım
    bursalı iskender’in
    romalı arkadaşından daha çoktur
    uygarlığa katkısı

    oysa
    bu satırlarla üstünü örten ben
    kelimelerle sargı bezi ve
    melhem yapan
    ozanlığı en çok kendini üzen ben
    anladım
    sadece öğlenleri açarım yaramı
    ve hiçbir yerde şubesi olmaz
    bu kanamalı hastanın

    anladım.

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Alkol İkindisi



    biz ne zaman içsek
    köfte geç gelir
    ve oturur muhabbetin terkisine
    çıplak bir efkar sözcüğü
    biz ne zaman içsek
    sabah akar meyhanecinin cebine
    günde kaç kez öpüşür ki
    akrep ile yelkovan
    biz ne zaman içsek
    iç değilizdir aslında
    dışımızda bronz bir
    akşam sözcüğü
    çırıl bir
    efkar sözcüğü
    üften püften bir kar beklentisi
    delikanlı kıvamında
    sevda değilse de
    tabansız sevişmelerdeki
    el değmemiş pişmanlık
    biz ne zaman içsek
    iç değilizdir aslında
    bu alkol ikindisi şiirde
    şimdi burada
    açılsaydın
    adımın baş harfi gibi
    belki ağustos kokardı ağustos
    sen...
    fikrini ipotek etmiş kiralık sevdalara
    seninle boyuna sevilmiş sen
    yalanı sevdasından büyük sen
    bir bil sen.!
    biz ne zaman içsek
    seni düşünüyoruz
    genzimizde göl göz
    yaşları...
    biz ne zaman içsek
    iç değilizdir aslında...
    dışımızda bronz bir izmir akşamı.!

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Eskiden Bilmezdim Yalnızlığı



    Eskiden bilmezdim yalnızlığı
    Bir ağaç nasıl yalnız değilse ormanında
    Bir çiçek kendi dalında
    Eskiden bilmezdim yalnızlığı

    Yalnızlığın içinde
    Şimdi yalnız, yalnız mıyım
    Kopuk muyum dalımdan
    Uzağında mı kaldım ormanın


  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Canım, Sevdiğim, Yüreğim...



    Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin...
    Bu parmaklıklar, bu demir kapılar, bu hava, inan...
    Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü,
    Bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır...
    Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu.
    Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi.
    Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim.
    Damla damla birikiyor insan. Damla damla sevgili...
    Bir gün akıp gideceğiz hayata...
    Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin.
    Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur...
    Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Arkadaş



    Bir kıvılcım düşer önce
    Büyür yavaş yavaş
    Bir bakarsın volkan olmuş yanmışsın arkadaş
    Dolduramaz boşluğunu ne ana ne kardaş
    Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş
    Ortak olmak her sevince,
    Her derde kedere
    Ve yürümek ömür boyu
    Beraberce elele,
    Olmasın hiç
    O ta içten gülen gözlerde yaş,
    Yollarımız ayrılsa bile,
    Seninle ARKADAŞ!

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •