Dini Sözlük A
ÂLEM:
Allahü teâlâdan baþka her þey, Allahü teâlânýn yarattýðý þeylerin hepsi, kâinât, varlýklar.
Allahü teâlâ Kur'ân-ý kerîmde meâlen buyurdu ki:
Elbette Allahü teâlânýn bu âlemlere hiç ihtiyâcý yoktur. (Ankebût sûresi: 6)
Bütün varlýklar, Allahü teâlânýn varlýðýna alâmet (delîl) olduðu, O'nun varlýðýný gösterdiði için, mahlûklarýn (yaratýlmýþlarýn) hepsine "Âlem" denmiþtir. Varlýklarýn ayný cinsten olanlarýnýn her birine de, âlem, meselâ, insanlar âlemi, melekler âlem i, hayvanlar âlemi, cansýz maddeler âlemi denir. (Teftâzânî, Seyyid Þerîf Cürcânî, Senâullah Pânî Pütî)
Âlem sonradan yaratýlmýþtýr. Çünkü devamlý deðiþikliðe uðramaktadýr. Böyle her deðiþen þey sonradan var edilmiþtir. Âlem de devâmlý deðiþtiði için, o da sonradan yaratýlmýþtýr. (Reyhâvî)
Cisimlerin, maddelerin, durmadan deðiþmeleri, birbirlerinden meydana gelmeleri sonsuz olarak gelmiþ deðildir. Yâni âleme, böyle gelmiþ, böyle gider denilemez. Bu deðiþmelerin bir baþlangýcý vardýr. Deðiþmelerin bir baþlangýcý var demek, âlemin var ol uþunun bir baþlangýcý var demektir. Yâni âlem yok iken, hepsi yoktan yaratýlmýþ ve yine yok olacaklardýr demektir. Âlemi yoktan yaratan ise, hep var olan, hiç deðiþmeden, sonsuz var olan Allahü teâlâdýr. (Ahmed Âsým Efendi) Mihneti kendine zevk etmektir âlemde hüner, Gam ve neþe insanda, böyle gelir böyle gider.
(Seâdet-i Ebediyye)
Âlem-i Kebîr (Büyük Âlem):
Ýnsandan baþka bütün mahlûkât, kâinat ve içindekiler.
Âlem-i kebîrdeki mahlûklarýn en þereflisi ve en büyüðüArþ'dýr. (Ýmâm-ý Rabbânî)
Âlem-i Ecsâd:
Yerler, daðlar, gökler gibi, ölçülebilen ve tartýlabilen madde âlemi. Buna âlem-i halk, âlem-i þehâdet ve âlem-i mülk de denir.
Âlem-i Emr:
Arþýn üstünde olup, madde olmayan, ölçülemeyen ve herkesin anlayamayacaðý âlem. Buna, âlem-i melekût ve âlem-i ervâh (rûhlar âlemi) ve mekânsýzlýk âlemi de denir.
Âlem-i emrde sýrayla; kalb, rûh, sýr, hafî, ahfâ denilen beþ latîfe (makam, mertebe) vardýr. (Ahmed Fârûk-i Serhendî)
Âlem-i halkýn ötesi, âlem-i emrdir. (Ýmâm-ý Rabbânî)
Âlem-i emr bâzý bakýmlardan âlem-i halktan üstün ise de, küllî fazîlet yâni her bakýmdan üstünlük âlem-i halktadýr. (Ýmâm-ý Rabbânî)
Âlem-i Ervâh:
Ruhlar âlemi. (Bkz. Âlem-i Emr)
Âlem-i Mânâ:
1. Rüyâ âlemi.
Peygamber efendimizi âlem-i mânâda görmek büyük bir devlet, büyük bir nîmettir. Nitekim hiç bir kâfir, hiç bir zýndýk, hiç bir mürted, hiç bir sûretle Peygamber aleyhissalâtü vesselâmý âlem-i mânâda göremez. Zîrâ münâsebetleri yoktur. (Abdülhakîm-i Arvâsî)
Âlim ve sâlih bir zât olan Yûsuf bin Hüseyin'i mânâ âleminde gördüler. Allahü teâlâ sana ne muâmele yaptý, dediler. Rahmetiyle muâmele etti. Ne ile dediler. Hiç bir zaman ciddî söze þaka karýþtýrmadýðým için, dedi. (Ýmâm-ý Gazâlî)
2. Âlem-i emr. (Bkz. Âlem-i Emr)
Âlem-i Melekût:
Madde, his, akýl, ölçü âleminin üstündeki âlem.
Ýlimlerin hepsi his yollarý ile deðildir. Bir kýsmý da âlem-i melekûta âittir. Bu dünyâ için yaratýlmýþ olan hisler, âlem-i melekûtun bilinmesine perde olurlar. Onlardan kurtulmadýkça aslâ o âleme yol bulunmaz. (Ýmâm-ý Gazâlî)
Âlem-i Misâl:
Varlýklarýn kendilerinin deðil de sûretlerinin, görünüþlerinin bulunduðu âlem.
Âlem-i misâl, âlem-i þehâdet gibi vardýr. Vehim ve hayâl deðildir. Âlem-i misâl bütün âlemlerin (yaratýlmýþlarýn) en geniþidir. Âlemlerin hepsinde bulunan her þeyin âlem-i misâlde bir sûreti, bir görünüþü vardýr. Akla hayâle gelen þeylerin, mânâlarýn bu âlemde bir sûreti, görünüþü vardýr. (Ýmâm-ý Rabbânî)
Âlem-i Sagîr:
Yaratýlmýþlarýn hepsinden kendisinde bir nümûne bulunduðu için insana verilen ad.
Ýnsan, âlem-i kebîrdeki (insan dýþýnda bulunan âlemdeki) her þeyi kendinde topladýðýndan, mahlûklarýn (yaratýlan varlýklarýn) en kýymetlisi olduðu gibi, kalb de âlem-i sagîrde bulunan her þeyi kendinde topladýðý için çok kýymetlidir. Kalbe Âlem-i asg ar (en küçük âlem) ismi verilmektedir. (Ýmâm-ý Rabbânî)
Âlem-i Süflî:
Dünyâ.
Âlem-i Zâhir:
Görünen âlem, dünyâ.
ALEVÎ:
Hazret-i Ali'ye mensûb olan.
1. Hazret-i Ali'nin hazret-i Fâtýma'dan olan çocuklarý: Hazret-i Hasan, hazret-i Hüseyin ve kýyâmete kadar çocuklarý. Hazret-i Hasan'ýn çocuklarýna þerîf, hazret-i Hüseyin'in çocuklarýna seyyid denir.
2. Hazret-i Ali ve çocuklarýný sevenler ve onlarýn yolunda gidenler. Bunlar diðer Eshâb-ý kirâmýn da hepsini severler. Ehl-i sünnet müslümanlarý böyledir.
3. Bu isimden faydalanarak diðer müslümanlarý kendi inançlarýna çekmek isteyen Eshâb-ý kirâm düþmaný kimseler.
Hurûfî denilen bozuk kimseler, temiz müslüman olan hakîkî Alevîleri aldatmak için kendilerine Alevî diyorlar. Bu güzel ismi maske olarak kullanýyorlar. (Yeni Rehber Ansiklopedisi)
ALEYHÝMÜRRIDVÂN:
Allahü teâlânýn rýzâsý onlarýn üzerine olsun veya Allahü teâlâ onlardan râzý olsun mânâsýna duâ ve hürmet ifâdesi. Ýkiden fazla Eshâb-ý kirâmýn ismi anýldýðýnda, iþitildiðinde ve yazýldýðýnda söylenir ve yazýlýr. Bir kiþi için aleyhirrýdvân, iki kiþi için aleyhimerrýdvân denir.
Eshâb-ý kirâm aleyhimürrýdvân, peygamberlerden sonra mahlûklarýn (yaratýlmýþlarýn) en üstünüdürler. (Ömer Nesefî)
Eshâb-ý kirâm aleyhimürrýdvân, Peygamber efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) son derecede çok severlerdi. Uðrunda, canlarýný, mallarýný, mülklerini, çoluk-çocuklarýný, baba ve analarýný ve vatanlarýný terk ve fedâ ettiler. (Muhammed Ma'sûm-i Fârûkî)
ALEYHÝSSELÂM:
Allahü teâlânýn selâmý onun üzerine olsun mânâsýna daha çok peygamberler ve dört büyük melek için kullanýlan duâ ve tâzim (saygý) ifâdesi. Ýki kiþi için aleyhimesselâm, daha çok kiþi için aleyhimüsselâm denir.
Muhammed aleyhisselâm; "Ümmetimin iki kötü huya yakalanmalarýndan korkuyorum. Bunlar nefse uymak ve ölümü unutup, dünyâ arkasýndan koþmaktýr" buyurdu. (Hadîs-i þerîf-Berîka)
Seâdet sâhibi o kimsedir ki, Azrâil aleyhisselâm gelip ona; "Korkma, Erhamürrâhimîne (Allahü teâlâya) gidiyorsun. Asýl vatanýna kavuþuyorsun. Büyük devlete eriþiyorsun" der. Böyle kimseye bundan daha þerefli sevinçli ve mutlu bir gün yoktur. (Abdülhakîm Arvâsî)
Yer imleri