DÝYÂNÂT:
Allahü teâlâ ile kul arasýnda olan iþler, ibâdetler. Teklik þekli, diyânettir.
Diyânâtta, âdil (adâletli) ve bâlið (ergenlik yaþýna gelmiþ) bir müslümanýn sözüne inanýlýr. Bu hususta bir kadýn da, bir erkek gibidir. Suyun pis olduðunu söylerse, bu su ile abdest alýnmaz; teyemmüm edilir. Fâsýk (açýkça günâh iþleyen) veyâ hâli be lli olmayan bir müslüman söylerse, araþtýrýlýr ve kuvvetli zanna göre hareket edilir. Kâfir veya çocuk, suya pis derse ve abdest alacak olan kimse kendi de buna inanýrsa, o suyu dökmeli ve sonra teyemmüm etmelidir. (Ýbn-i Âbidîn)
Mihrâb (câmide îmâmýn namaz kýldýrdýðý yer) bulunmayan, hesâb, yýldýz gibi þeylerle de kýblenin ne tarafta olduðu anlaþýlamayan yerlerde, kýbleyi bilen, sâlih müslümanlara sormak lâzýmdýr. Kâfire, fâsýka ve çocuklara sorulmaz. Muâmelâtta (alýþ-veriþ ve ticâret gibi insanlarýn birbirleriyle olan iliþkilerinde) bunlara inanýlýrsa da, diyânâtta inanýlmaz... (Ýbn-i Âbidîn)
DÝYÂNET:
Allahü teâlâ ile kul arasýndaki dînî iþ, ibâdet. (Bkz. Diyânât.)
DÝYET:
Kâtilin (adam öldürenin) vereceði para cezâsý.
Çocuða tehlikeli bir iþ yaptýrýnca çocuk ölürse, o iþi yaptýran þahýs diyetini öder. (Hamevî)
Þebeh-i amd (kasda benzer þekil) ile öldürmenin cezâsý aðýr diyet olup, yüz devedir. Yirmi beþi iki yaþýna, yirmi beþi üç yaþýna, yirmi beþi dört yaþýna ve yirmi beþi de beþ yaþýna basmýþ diþi deve olacaktýr. Âlimlerin bir kaçý, bin dînâr (4800 gram) altýn da verilebilir dedi. Hatâ ile öldürenin diyeti, yine yüz deve olup, adý geçen yavrulardan yirmiþer ve yirmi tâne de iki yaþýna basmýþ erkek devedir. Yâhut, bin dînâr altýn veya on bin dirhem gümüþtür. (Ýbn-i Âbidîn)
DUÂ:
Ýsteme, yalvarma. Bir kimsenin kendisi veya baþkasý hakkýnda bir dileðine bir arzusuna kavuþmasý için Allahü teâlâya yalvarmasý.
Allahü teâlâ Kur'ân-ý kerîmde meâlen buyurdu ki:
Bana (hâlis kalb ile) duâ ediniz. Duânýzý kabûl ederim. (Mü'min sûresi: 60)
Allahü teâlâyý unutarak, gafletle edilen duâ kabûl olmaz. (Hadîs-i þerîf-Mevâhib-i Ledünniyye)
Mü'minin din kardeþi için, arkasýndan yaptýðý hayýr duâ kabûl olur. Bir melek, "Allahü teâlâ, bu iyiliði sana da versin!Âmin" der. Meleðin duâsý red edilmez. (Hadîs-i þerîf-Riyâz-üs-Sâlihîn)
Ümmetimin günâh iþlemeyen gençlerinin duâlarý kabûl olur. (Hadîs-i þerîf-Künûz-üd-Dekâik)
Beþ vakit farz namazdan sonra yapýlan duâ kabûl olur. (Hadîs-i þerîf-Merâk-il-Felâh)
Lânet etmek için gönderilmedim. Hayýr duâ etmek için, her mahlûka merhamet etmek için gönderildim. (Hadîs-i þerîf-Berîka)
Kendinize, evlâdýnýza, kötü duâ etmeyiniz. Allah'ýn kaderine râzý olunuz. Nîmetlerini arttýrmasý için duâ ediniz. (Hadîs-i þerîf-Berîka)
Çalýþmadan duâ eden, silâhsýz harbe giden gibidir. (Hadîs-i þerîf-Mektûbât-ý Ýmâm-ý Rabbânî)
Çok kimse vardýr ki, yedikleri ve giydikleri haramdýr. Sonra ellerini kaldýrýp duâ ederler. Böyle duâ, nasýl kabûl olunur? (Hadîs-i þerîf-Kimyây-ý Seâdet)
Birinize derd ve belâ gelince, Yûnus peygamberin duâsýný okusun. Allahü teâlâ muhakkak onu kurtarýr. Duâ þudur: Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minez zâlimîn. (Hadîs-i þerîf-Tefsîr-i Mazharî)
Sabah kalkýnca, üç kerre:Bismillâhillez î lâ-yedurru ma asmihî þey'ün filerdý velâ fissemâi ve hüvessemî'ul-alîm (duâsýný) okuyana akþama kadar hiç belâ gelmez. (Hadîs-i þerîf-Tenbîh-ül-Gâfilîn)
Duâ etmekle emr olunduk. Kulun Rabbine duâ etmesi, yalvarmasý, yakarmasý, sýðýnmasý, aðlayýp sýzlamasý Rabbine hoþ gelir. (Ýmâm-ý Rabbânî)
Allahü teâlânýn âdet-i ilâhiyyesine uymadan, sebeplere yapýþmadan, çalýþmadan duâ etmek, Allahü teâlâdan mûcize istemek demektir. Müslümanlýkta, hem çalýþýlýr, hem de duâ edilir. Önce sebebe yapýþmak, sonra duâ etmek lâzýmdýr. (Þerefeddîn Ahmed Yahyâ Münîrî)
Duânýzý öyle bir delîl (vesîle, vâsýta) araya koyarak edin ki, o, günah iþlememiþlerden olsun. O delîl, Allah dostlarý, Allah adamlarýdýr. Onlara sevgi ve tevâzu gösterin ki, sizin için duâ etsinler. (Ali Râmitenî)
Allahü teâlâya itâat et, emirlerine uy. Sonra duâ et. Allahü teâlâ duâný kabul eder. (Ammâr-ý Yâser)
Zâlim kimseleri, âdil diye medh edenin ve din düþmanlarýnýn ölüsüne, dirisine duâ edenin îmâný gider. (Abdülhakîm Arvâsî) Binlerce top ve tüfek, yapamaz aslâ, Gözyaþýnýn seher vakti yaptýðýný. Düþman kaçýran süngüleri, çok defa, Toz gibi yapar, bir mü'minin duâsý.
(Muhammed Rebhâmî)
Duâ Ordusu:
Sýkýntý ve darda kalan müslümanlara duâlarý ile yardýmda bulunan Allahü teâlânýn sevgili kullarý, velîler.
Ýmrân sûresinin yüz yirmi altýncý âyetinde ve Enfâl sûresinde meâlen; "Yardým, ancak ve yalnýz Allah'tandýr" buyruldu. Bu yardýma, duâ ordusu vâsýtasý ile kavuþulur. Ayrýca duâ, kazâyý def'eder, uzaklaþtýrýr. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem; "Kazâ, ancak ve yalnýz duâ ile durdurulur" buyurdu. Duâ ordusunun askerleri, gazâ ordusu askerlerinin rûhu gibidir. Gazâ ordusunun askerleri, onlarýn kalbleri, bedenleridir. O hâlde gazâ ordusunun askeri, duâ ordusu olmadýkça iþ baþaramaz. (Ýmâm-ý Rabbânî)
Gazâ ordusu, duâ ordusunun yardýmýna muhtâcdýr. Ýhlâs ile yapýlan duâ muhakkak kabûl olur. (Hadîmî)
Yer imleri