Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
8 sonuçtan 1 ile 8 arası

Konu: ''Efsanelerin kenti ADANA'’

  1. #1
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    New41 ''Efsanelerin kenti ADANA'’

    Türkiye'nin en verimli tarım alanlarından Çukurova'nın ortasında kurulmuş olan Adana, halkın sıcakkanlılığı, yemeklerin güzelliği, yazın sıcak günlerinde yaylaların serin etkisiyle tarih ve kültür meraklılarına sesleniyor. Toros dağlarının eteklerinde, Seyhan Nehri'nin kıyısında efsanelerinin, kahramanlık öykülerinin diyarı olan Adana, Şahmeran Efsanesi'nin doğduğu yer ve Yaşar Kemal'in ilham kaynağıdır. Bir taraftan Akdeniz kenti, diğer taraftan bir Mezopotamya kültürünün kenti olan Adana, eskiyle yeninin içice geçmişliği, gelenekselle modernin yan yana durduğu, gündelik hayatın çelişkilerle harmanlandığı yerdir. Bütün çağlardan payını alan Adana tarihin koynunda yatar. Verimli toprakları nedeniyle birçok uygarlığın yeşerdiği, yaşadığı topraktır Adana. Uygarlıkların bıraktığı eserler açısından da zengindir. Doğanın bütün güzelliklerini bağrında taşır. Anadolu kültürlerinden söz ederken, zengin kalıntılarla bezeli bu özgün kentimizi görmeden geçmek mümkün mü?

    Tarihte çeşitli uygarlıklara evsahipliği yapan böylesine zengin kaynaklara sahip bir şehir, elbette turizm için oldukça çekici. Çok sayıda cami, kale, Köprü, ören yeri, kilise, han, hamam, ve müzelerle çevrili olan Adana; tarihi, kültürel ve inanç turizmi için büyük önem taşıyor. Ayrıca şehrin sırtını yasladığı toroslar, doğa yürüyüşü (trekking), av turizmi, yayla turizmi, mağara ve kanyon turizmi için gelen konuklarına, dünyada eşi az bulunur güzellikler vaat ediyor. Adana, Türkiye'de ketleşme sürecinin en yoğun yaşandığı illerden biri... Özellikle tarıma dayalı ekonomisiyle hızla artan nüfusunun gereksinimlerini karşılamaya çalışan şehrin en önemli hazinesi ise pamuk...

    Çok katlı alışveriş merkezleri, eski çarşı ve pasajlarla içice bir görüntü sergiliyor Adana'da. 5 ve 4 yıldızlı oteller ağırlıkla işadamlarına hizmet veriyor.

    Tarihi Kent

    Kent merkezinden geçen Seyhan nehrinin en dar yerinde bulunan ve Evliya Çelebi'nin yazdığına göre, Abbasi halifesi Memnun döneminde üzerinden geçenlerden haraç alınan Taş Köprü'nün Roma imparatoru Hadrianus tarafından yaptırıldığı sanılıyor. Köprü geçişinin fahiş fiyatlı olduğu İstanbul boğaz köprüsünün atası olsa gerek Adana'nın Taş köprü'sü. 1500 yıllık köprü, Osmanlılar döneminde de onarılmış ve halen kullanılıyor.

    Adana'da çok sayıda İslam eseri de bulunuyor. Ulu Cami (1507), Ramazanoğlu Medresesi (1540), Türkiye'nin ayakta kalan en eski evlerinden Ramazanoğlu Konağı (1495), Ramazanoğlu Çarşısı (16. yüzyıl), Haçlı Kilisesi iken 1501 yılında camiye çevrilen Yağ Camisi, Hasanağa Camisi (1558), Bebekli Kilise (1880-90 yılları arasında yapılmış St. Paul kilisesi; halen ibadete açık).

    Ulu Cami'nin güneyindeki saat kulesi, 1882'de Vali Zeya Paşa tarafından yaptırılmış. Kulenin saati 1925 yılında Almanya'dan getirilmiş.

    Binlercesinden sadece 170'i kalmış eski Adana evleri ise kentin Sarıyakup, Alidede, Tepebağ, Kayalıbağ ve Türkocağı mahallelerinde görülebilir.

    Adana Arkeoloji ve Etnografya Müzeleri

    Seyhan Caddesi üzerindeki Arkeoloji müzesi ve Kuruköprü civarındaki Etnografya müzesinde, bölgeden çıkan arkeolojik buluntularla, Türk el sanatları sergileniyor.

    Adana Çevresi

    Adana, Mersin-İskenderun ve Gaziantep ile modern otoyollarla bağlandı Çok düşük bir ücret ödeyerek rahat ve hızlı seyahat etmek mümkün, bu şehirlerarasında.

    Misis

    Ceyhan karayolunun 25. km'sinden ayrılan 3 km'lik yolla ulaşılan Misis (Yakapınar), Ceyhan ırmağının kuzey yakasında yer alan antik bir kenttir. Bulunan kalıntılar, Misis'in Hitit döneminden Osmanlılara kadar yerleşim alanı olarak kullanıldığını ortaya çıkarmıştır. Bölgede bulunan ve günümüze kadar en az tahrip olarak gelen yapı Misis Köprüsü'dür. 9 gözlü köprü 4. yüzyılda Constantinus tarafından yaptırılmıştır. Misis'teki kazılar sonucunda Roma, Bizans ve daha geç dönem buluntular elde edilmiştir. Bulunan en ilginç eser, bir bazilikanın taban mozayiğidir. Nuh'un gemisine aldığı hayvanları betimlemiş bu mozaik, Adana müzesinde sergilenmektedir.

    Yılan Kalesi

    Misis yol ayrımından sonra Ceyhan yönüne doğru devam ederken, 8. km'de (Adana'dan 33 km), doğu yönünde Yılan kalesini göreceksiniz. (Yol, eski Adana-Osmaniye yöluna göre tarif edilmiştir. Otoyoldan kale görülmemektedir). 12. km'de sağa ayrılan yola girip 3 km. daha devam edildiğinde kalenin altına kadar geliniyor. Kalenin antik adı bilinmiyor. 11. yüzyılda yapılmış bir Haçlı kalesi olduğu tahmin ediliyor. Evliya Çelebi, Ramazanoğulları kaleyi zaptettiklerinde, kale içindeki Ermeni papazlarının yılan sokmasından helak olduklarının, kalede boynuzlu ve ensesi tüylü yılanların da görüldüğünün söylendiğini anlatır.

    Bu söylence şimdi de devam etmekte. Çevre sakinleri, kaleye çıkanlara yılan öyküleri anlatmaktadır. Çevreye hâkim bir tepe üzerindeki kalenin 8 burcu var. Kilisesi ve sarnıcı bulunan kaleye güney giriş kapısından giriliyor ve taş basamaklı merdivenlerle çıkılıyor. Kaleden Ceyhan ovasına hâkim ve çok geniş bir alana kapsayan manzara, kaleye tırmanıştaki yorgunluğunuzu alıp götürecek. Dik kaya ve patika yoldan kaleye tırmanış yarım saat sürüyor. Kale eteğinde bulunan Yılankale Turistik Tesisleri'nden istenirse rehber alınabiliyor.

    Anavarza

    Adana'ya 70 km uzaklıktaki ören yerine, Ceyhan- Kozan yoluyla gidiliyor. Ceyhan'dan 28 km uzaklıktaki ören yeri için, 23. km'dan sağa ayrılıp 5 km devam etmek gerekiyor. Kozan'ın Dilekkaya köyü ile iç içe olan antik kentin İ.Ö. 1. yüzyılda bir Roma kentleşme merkezi olarak kurulduğu sanılıyor. Kent, Kilikya bölgesinde düzenlenen şenliklerin, olimpiyatların merkeziydi.525 ve 565 tarihindeki depremlerde yıkılan kenti, Bizans imparatoru Justinianus onartmış. Kentin yetiştirdiği Dioskorides adlı ordu hekimi bitkilerle tedavi yöntemleri konusunda ilkçağın en ünlü hekimiydi. Ünü öylesine güçlüydü ki Dioskorides günümüze Çukurova folklorunda Lokman Hekim olarak ulaştı. 8. yüzyıldan itibaren Abbasiler, Selçuklular, Bizans ve Haçlılar arasında sürekli el değiştiren Anavarza, bir süre Ermeni krallığının merkezi olmuş.

    Ören yeri, ovadaki surlar ve kayalık kesim olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Surların doğu kesiminin uzunluğu da 1500 metreyi buluyor. Tüm kenti içine alan surların 20 burcu bulunuyor. Bu surlardan şehre 4 giriş kapısı ile giriliyordu. Bunlardan biri zafer takı şeklindedir ve 3. yüzyıla tarihlenmektedir. Sütunlu yol ve bekçi evinin önündeki mozaikli havuz ilgi çekici.

    Anıtsal kapının kuzeydoğusunda tiyatro ve kapının hemen önünde stadyum kalıntıları görülüyor. Anavarza kalesi, oldukça dik ve taşlı çıkılabilen 200 metre yüksekliğindeki bir tepede bulunuyor. Kaleye çıkmak için köyden bir rehber almakta yarar var. İçkalede 1057 tarihli küçük bir kilise bulunuyor. Kilise, üzerindeki yazıta göre Ermeni prensi Toras tarafından yaptırılmış.

    Toprakkale

    Adana-Osmaniye karayolunun 80. km'sinde Osmaniye'ye 10 km mesafedeki kavşak noktasından görülebilen, toprak bir tepe üzerine kurulmuş oldukça heybetli bir kaledir. M.Ö. 4. yüzyıla tarihlenen Toprakkale, 786 yılında Harun Reşit tarafından siyah taşlarla yeniden yaptırılmış. Stratejik konumu nedeniyle uzun süre kullanılmış. 12 burçlu Toprakkale'de günbatımı ve ovayı seyretmek keyif verici.

    Hierapolis Kastabala

    Osmaniye-Kadirli yolu üzerinde Karatepe ayrımından hemen sonra karşılaşılan önemli bir ören yeri daha var. Halk dilinde Bodrum Kale diye adlandırılan antik yerleşim, Ceyhan nehri kıyısında kurulmuş. Kente sütunlu cadde ile giriliyor. Yolun güney kesiminde bazilika olduğu sanılan büyük bir yapı var. Kente giriş kapısının arkasında oldukça iyi durumda olan tiyatro, gymnasium ve stadyum kalıntıları göze çarpıyor. Tepede güzel gözüken ve Bodrum Kalesi diye adlandırılan kale bir ortaçağ yapısı. Kaleye göre doğudaki kaya yüzlerinde ise mezar örnekleri görülüyor.

    Son Hitit Şehri: Karatepe- Aslantaş Açık Hava Müzesi

    Adana'ya 122 km, Osmaniye'ye 25 km uzaklıkta bulunan, Osmaniye'den sonra Kadirli yolundan ayrılıp Hierapolis Kastabala'dan sonra Ceyhan nehrine paralel ve son 10 km'si toprak bir yolculukla ulaşılan Karatepe, Anadolu'nun son Hitit şehri olması açısından önem taşıyor. Aslantaş Baraj gölü, kent öreninden seyredilebilmektedir.Son Hitit dönemi kalıntılarının bulunduğu Karatepe sahip olduğu bu doğal ve tarihi değerler nedeniyle milli park ilan edilmiş.

    Karatepe, 1946 yılında Prof. Th. Bossert ve Halet Çambel tarafından keşfedildi. Kadirli'nin ötesinde yoğun orman örtüsü arasında aslan heykellerinin bulunduğu, yöredeki bir öğretmen tarafından Adana Müzesi'ne duyurulmuştu. Yöre insanı ise 1915 yılında burada bulduğu tanrı heykelinin başını kırarak içinde altın aramıştı. Tüm bu sessizliğin içinden çağımızın en önemli buluntularını verecek olan Karatepe çıkageldi. Karatepe'deki çalışmalar 1947 yılında başladı. 1952'den buyana kazının başkanlığını Halet Çambel yürütmektedir. Çambel, 1999 Mayıs'ında fotoğraf editörümüz Haluk Özözlü Karatepe'yi ziyaret ettiğinde de oradaydı. Ayağı kırılmış, alçıya alınmış ama yıllarını verdiği Karatepe'den ayrılamamıştı.

    Karatepe-Aslantaş, MÖ 7. yüzyılda Asativatas tarafından bir sınır kalesi olarak kurulmuş ve Asativadaya diye tanınmış. Buluntular Türkiye'nin ilk açıkhava müzesi olan Karatepe-Aslantaş Açık Hava Müzesi'nde sergileniyor. Bekçi eşliğinde gezilebilen ören yerinde fotoğraf çekilmesine izin verilmiyor. (Özözlü, Sayın Çambel'in izniyle sayfamızdaki fotoğrafları çekti) Açık Hava Müzesinde bir çok Hitit ve Frig eserini birarada görebilir.

    Kalede T-biçimli anıtsal iki kapı yapısı bulunuyor. İki kule arasından, üstü açık bir geçitten geçilerek yandaki iki odaya ve kaleye girilebiliyor. Bugüne kadar bilinen Fenike ve hiyeroglif (Luvice) yazı sistemindeki en uzun çift dilli metin, her iki kapı binasında yer alıyor.

    İki dildeki yazıt şöyle başlıyor:

    "Ben gerçekten Asativatas'ım.
    Güneşimin adamı, Fırtına Tanrısı'nın kulu
    Avarikus'un büyük kıldığı, Adanava hükümdarı.
    Beni Fırtına Tanrısı Adanava kentine ana ve baba yaptı..."

    Yazıt, geç dönem Hitit kabartmaları ve hayvan figürleri koruma amacıyla yapılmış beton tenteler altında ve çok usta işi bir düzenlemeyle sergileniyor. Kale kapı girişi ise bazalt bloklar ve aslan figürlü sfensklerle güçlendirilmiş.

    Ören yerini dolaşmak için yapılmış ve yaklaşık 1 km tutan patika izlendiğinde Fırtına Tanrısı Heykeline geliniyor. (Güney kapı binasının iç tarafındaki kutsal alanda sergileniyor) Patika yol, Aslantaş baraj gölünü de içine alan bir panoramaya sahip. Milli Park, kamp kurulabilecek biçimde düzenlenmiş, geniş bir gezi alanıdır. Karatepe'nin 4 km kuzeyinde Haçlılar tarafından yaptırılan, 6 burcu ve bir gözetleme kulesi olan Kum Kalesi de bugün oldukça sağlam durumda ve görülmeye değer.
    Bölgede görülebilecek başka yerler de var:

    Kozan (Sis) Kalesi:

    Adana'ya 40 km uzaklıktaki Kozan ilçesindeki antik Sis şehrinden bugün ayakta kalan en gösterişli eser kaledir. Haruniye Kaplıcaları: Düldül dağı eteklerindeki Haruniye kaplıcası, Harun Reşit zamanında hizmete açılmış. Tesisleriyle bugün de hizmet vermektedir.

    Ayas (Yumurtalık) antik kenti ve plajı:

    Ceyhan'dan 34 km uzaklıkta olan ve deniz kenarında bulunan Adana'nın sayfiye kenti Yumurtalık ilçesinde, Aegea antik kenti kalıntıları bulunmaktadır. Kalıntılar kaymakamlık binası önünde toplanmıştır. Orta çağdan kalan Ayas kalesi, Kanuni Sultan Süleyman'ın 1536'da yaptırdığı Süleyman Kulesi ve Marko Polo iskelesi görülebilir. Kıyıdan yaklaşık 200 metre açıkta bulunan küçük bir adada da Aegae kenti kalıntıları izlenebilir. Yumurtalık plajı denize girmek için uygundur. Çevrede küçük oteller, balık lokantaları var.

    Karataş

    Adana'nın 50 km güneyindeki Karataş, Adanalıların sayfiye yerlerinden biridir. Otobüs ve dolmuşlarla kolaylıkla ulaşılabilecek Karataş'ın plajından yararlanabilirsiniz. Küçük bir kaç otel ve balık lokantaları da hizmet vermektedir.

    Seyhan Baraj Gölü:

    Adana'nın kuzeyinde ise Seyhan baraj gölü bulunmaktadır. Oldukça geniş bir alana yayılan baraj gölünde yüzülebiliyor ve tekneyle gezilebiliyor. Hem tarım hem sanayi olarak zengin bir kent Adana. Çok eski dönemlerde de önemli bir yerleşim yeriydi.

    Adana'nın diğer yüzü

    Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali

    1969 yılında günümüze kadar devam eden bu gelenek etkinliğini gittikçe artırarak Adana'nın ismini duyuran önemli bir sanat olayı haline gelmiştir. Türk sinemasının gelişmesinde de önemli katkıları olmaktadır.

    Halk Edebiyatı ve Aşıklar Geleneği

    Çukurova'da, halk edebiyatı ve aşıklar geleneği yüzyıllardan beri sürmektedir. Bu konu ile ilgili yapılan araştırmalarda birçok masal, efsane, fıkra, ağıt v.b. derlenmiştir. Bunlardan en iyi korunanı aşıklık gelenrğidir. Adana'da aşıklar, sazlı(telden), sazsız(dilden) olmak üzere iki gruba ayrılır. Karacaoğlan, Dadaloğlu aşıkların en ünlülerindendir. Bunların dışında yörede Aşık Yusuf, Deli Boran, Feymani, Osman Eyyubi, Aşık Abdullah, Gündeşlioğlu, İlbeylioğlu, Kara Osman, Kul Halil, Kul Seydi İçgözoğlu, Aşık Karalı, Hacı Karakılçık, Abdulvahab Kocaman, Aşık Fidani, Aık Ömer, Aşık Ali, Aşık Hüseyin, Derdiçek ve İnce Arap
    Gibi birçok aşık yetişmiştir. Kadın halk şairleri de bulunmaktadır. Bunların en ünlüleri; Durdu, Nazlı Gelin, Sinem Kız, Hasibe Hatun ve Hasibe Ramazonoğlu'dur.

    Geleneksel El Sanatları

    Yörede teknoloji ne kadar gelişmiş olsa da yerel olarak el sanatları önemini korumaktadır. Özellikle kırsal kesimde daha yaygın. Yetkililer geleneksel el sanatlarını geliştirmek için gayret göstermekte, bir çok yerde kooperatif yoluyla bu çalışmaları desteklemektedir. En fazla yapılan el sanatları halı, kilim, çul, çuval, heybe, seren ve benzerleridir.

    Halk Ozanları

    İlin Yetiştirdiği halk ozanlarının başında Karacaoğlan ve Dadalloğlu gelir. Bunların yanısıra ünü çevresini aşmayan sayısıs halk ozanı da vardır.

    Geleneksel Yiyecek ve İçecekler

    Adana yöresinin zengin bir yemek kültürü bulunmaktadır. Bu yemek kültürünün bu kadar zengin olmasının nedeni çeşitli kültürlerin etkisinde kalması ve onların yemekleri ile kendi yemeklerini damak zevkine uygun olarak birleştirmesidir. Adana yemeklerinin en önemli özelliği un, bulgur, et sebze ile çeşitli baharatların çok kullanılmasıdır. Aynı zamanda süt, yoğurt, peynir, çökelekte bol miktarda kullanılmaktadır. Özellikle etli yemekler sebze ile birleştirilerek yapılır. Bakliyat türleri ile sebze yemekleri ve çorbalarda bol miktarda kullanılmaktadır.

    En Ünlü Yemekler

    Adana kıyma kebabı, Adana kuşbaşı, içli köfte, kısır, işkembe dolması vb.

    Ünlü İçecekler

    Şalgam suyu, aşlama(meyan kökü), ayran.

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Hocam şalgam deme ağzımın suyu akıyor...

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ya arkadaslar gurbette yasayan bir ADANA ´LI olarak hazilayan arkadasa tesekkür ederim beni tekrar adanaya götürdünüz ,bu arada sirdani ve bici yi de unutmayin :45:

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    saol hemşerim gurur duydum

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    saol hemşerim

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ellerin dert gormesin ..bu saatte bunlari hatirlattin tarsus luya ..simdi orada olmak vardi be gardasim

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ellerine sağlık arkadaşım

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    tesekkurler

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •