FELAKET SENARYOSU!!!
Atatürk’ün önderliğinde gerçekleşen Türk Milli Devriminde izlenen eğitim politikaları ülkemiz açısından çok önemliydi.
1) YABANCI DİL ÖĞRENMENİN ÖNEMİ
Atatürk’ün önderliğinde gerçekleşen Türk Milli Devriminde izlenen eğitim politikaları ülkemiz açısından çok önemliydi. Türkiye, cumhuriyetin ilk yıllarında eğitim ve öğretimde adeta fırtına gibi esti. Ancak büyük önderin ölümünden sonra gelen devlet yöneticileri bu eğitim politikasını terk ederek, taklitçi ve ezberci eğitim sistemini ön plana çıkardılar. Kuşkusuz bu taklitçiliği geniş bir bakış açısıyla değerlendirmemiz gerekmektedir. Bu taklitçilik ve eğitim anlayışını cumhuriyetin temel kazanımlarına karşı gerçekleştirilen “karşı devrim” sınırları içerisinde görebiliriz.
Yabancı dil bilmenin yararları tartışılamayacak kadar çoktur. Kuşkusuz yabancı dil bilmek, bilgi ve düşünce alışverişi açısından çağımızın olmazsa olmazlarındandır. Yabancı dil bilmek demek; yeni ufuklar, yeni düşünceler demektir. Yabancı dil öğrenen bir insan, başka ülkelerin kültürleriyle iletişim kurar. Yabancı ülkelerin kültürlerinden alacağını alır, yine o kültürlere vereceğini verir. Çağdaş uygarlığın gereği olarak okullarımızda iyi düzeyde en az bir yabancı dil öğretmek zorundayız. Ancak ne yazık ki çağdaş öğretim yöntemlerini olumlu bir biçimde uygulayamadığımız gibi, yabancı dil öğrenimi ve nitelikli bir eğitimi gerçekleştirebilmiş de değiliz.
2) YABANCI DİLLE ÖĞRETİM NE DEMEKTİR?
Yabancı dille öğretim konusunu tartışmaya açarken bir konunun da altını çizmek durumundayız. Çünkü ülkemizde pek çok kavram kargaşası yaşandığı gibi bu konuda da bir kavram karmaşası yaşanmaktadır.
Yabancı dille öğretim konusu tartışmaya açıldığı zaman; “Yabancı dil öğrenmeyelim mi?” sorusu ortalıkta dolaşmaya başlıyor. Karşı çıktığımız nokta asla ama asla yabancı dil öğrenilmesi konusu değildir. Elbette ki bilginin dönüşümü ve kültürel gelişimimiz için yabancı dil öğrenmek zorundayız. Buna hiçbir şekilde itirazımız yoktur ve olamaz. Yabancı dil öğrenmek başka şey yabancı dille öğretim yapmak ise çok farklı bir şeydir.
Yabancı dille öğretim; okullarda matematik, fizik, kimya gibi temel bilim dersleri ve de yüksek öğretimde bölüm derslerinin yabancı bir dilde anlatılması demektir. Yani örnek verecek olursak, bir Türk öğretmenin Türk öğrencisine İngilizce olarak matematik dersini anlatması demektir.
Konuyla ilgili merhum şairimiz ve yazarımız Attila İlhan’ın çok güzel ve açık bir biçimde ifade ettiği TRT’deki izlencesinde(program) yaptığı konuşmaya dönelim:
“Tartıştığımız konu, Türk öğrencileri, Türk aydınları yabancı dil öğrenmesin konusu değildir. Yabancı dil öğrenilmesine bir itirazımız yok. Hepimiz elbette yabancı dil öğrenmek zorundayız. Ben yabancı dil öğrenmeseydim birçok şeyi bilemeyecektim. Çünkü kitaplar Türkçeye çevrilmiyordu. Bu bakımdan yabancı dil öğrenmek ayrı bir şeydir. Yabancı dille öğretim yapmak çok farklı bir şeydir. Yabancı dille öğretim yaptığınız takdirde büyük ölçü de kitaplar yabancıdır. Yabancı kitaplar ise size kendini kabul ettirir. Bu kitaplar vasıtasıyla yabancı bir kültürün zararlı boyutları size aşılanır. Ve siz kendi ülkenize yabancılaşırsınız. “1
3) YABANCI DİLLE ÖĞRETİMİN YARATTIĞI SORUNLAR
Milli olmayan eğitim anlamına da gelen Yabancı Dille Öğretim sisteminin ülkemiz ve toplumumuz açısından yarattığı kısa ve uzun vadeli sorunlar mevcuttur. Bu sorunları maddeler halinde belirtme de fayda var:
a) Yabancı dille öğretim tek taraflı olduğu için ruhsuzdur, ezbercidir. Öğrenci sadece dinleyici, sınıflar sessiz ve öğretmen öğrenciye yabancıdır. Öğretmen ile öğrenci kavrama yönünden sorunlar çıkmaktadır.
b) Yabancı dille işlenen derste öğrencinin derse uyum sağlaması zordur. Çünkü bir öğrenci kendi anadilinde bile zor anladığı bir dersi tam olarak bilmediği bir dille öğrenmek durumunda kaldığı için dersi öğrenemez.
c) Yabancı dille öğretim, öğrencinin öğrenme isteğini, bilime ilgisini ve kendine güvenini yitirmesine; toplumsal düzeyde ise ulusuna, devletine, anadiline, ekinine olan güvenini ve bağlılığını yitirmesine yol açmaktadır.
ç) Yabancı dille öğretim ulusal kimliğimizden gittikçe uzaklaşan, düşünemeyen, kendini geliştirmekten yoksun, özenti, taklitçi bireyler yetiştirdiği gibi beyin göçünü körüklemekte ve Türkçenin gelişmesini engellemektedir.
d) Yabancı dilde okuma ve anlama hızı, anadile göre daha yavaştır. Yabancı dille öğretim görmekte olan öğrencilerde bu hız, anadiline göre 3–5, giderek 6–8 kat daha yavaş olabilmektedir. Bir öğrenci için bu yavaşlık, onun bütün öğrenme isteğini ortadan kaldıran bir işkence’ye dönüşebilmektedir.
e) Türk öğretmenin Türk öğrencilere, İngilizce konuşarak ders öğretmeye çalışması, sınıfı, gerçeküstü saçma bir kara güldürünün oynandığı bir tiyatroya dönüştürmektedir.
Bu durumda, öğretmenin dersi anlatmadaki başarımı (performansı) da, öğrencinin anlamadaki başarımı da her birinin yeteneklerinin ancak bir bölümüyle gerçekleşebilir. Bu başarımın %70’er olması durumunda öğretimde toplam başarım yarıya, %50’şer olduğunda ise dörtte bire düşmektedir (0,5 x 0,5 = 0,25).
Bu yüzden birçok okulda, İngilizce başlayan ders, yasak savar gibi bir süre yabancı dilde anlatıldıktan sonra, bir soru yüzünden ya da başka bir nedenle iletişim Türkçeye kayar kaymaz, bütün öğrencilerin “uyandıkları” gözlenmekte; ders, ancak o zaman başlamış olmaktadır.
f) Yabancı dille öğretim ile öğrenci öğrenmek istediği yabancı dili de tam anlamıyla öğrenememektedir. Üstünkörü olarak yabancı dil öğrenmektedir.
g) Matematik dersinde öğretebildiğimiz yabancı dil birikimi (örneğin sözcük sayısı), doğrudan yabancı dil dersinde öğretmemiz gerekenin 1/30’unu geçmemektedir. Çünkü yabancı dille öğretim, bir yabancı dil öğretme yöntemi değildir.
ğ) Bu öğrencilerimizden birçokları da yabancı dille öğretim düzeninde gördükleri baskı, kurslarla, özel öğretmenlerle günde 2-3 vardiya çalışma zorunluluğu nedeniyle oyun, spor, dinlenme, arkadaşlık ve toplumsal ilişkiye zaman bırakmayan bir yaşamın çıkmazında, ruhsal dengelerini yitirmekte, bunalımlar geçirmekte, yaşam boyu başarısızlıklara sürüklenmektedirler.
h) Yabancı dille öğretim uzun vadede Türkçenin yok olmasına neden olacaktır.
4) ANA DİLDE ÖĞRETİM NEDEN ÖNEMLİDİR?
Kişinin anadili dediğimiz dilin çok iyi öğrenilmesi, ileride bu kişinin öğrenmek istediği yabancı dilinde çok iyi öğrenilmesine olanak sağlar. Dilin düşünce ile sıkı bir bağı vardır. İnsanoğlu dünyaya geldiği günden itibaren doğasında olan merak içgüdüsünden kaynaklanan gerekçeler ile çevresinde olup bitenlere duyarlılık gösterir.
İlk nefes alıştan itibaren çevresinde duyduğu, gördüğü, tattığı ve işittiği her şeyi belleğine kaydeder. Zamanla bunları öğrenir. Etrafındaki eylem ve duruşu işitselliği vasıtasıyla belleğine kodlar. Bu ilk kodlama insan için çok önemlidir. Bu kodlama gerçekleştikten sonra kişinin anadili oluşur. Kişi kavramlara ve eyleme artık anadilinde kodladığı sözcükler ile tepki verir ve bu dil ile düşünür.
Daha sonraki yıllarda genellikle çok iyi düzeyde yabancı dil öğretilse bile kişi düşünmeyi yine anadili ile sağlar. Etrafından işittiği yabancı bir tepkiyi öğrendikten sonra bunu anlamak için beyninde bu kavramın karşılığını anadiline çevirir. Daha sonra anadili ile düşünür ve anlatacağı olayı yabancı dile çevirerek karşısındakine aktarır. Şu bilinmelidir ki “bir kişinin birden fazla anadili olamaz.” Anadilini iyi öğrenmeyen kişiler yabancı dili de iyi öğrenemezler.
5) YABANCI DİLLE ÖĞRETİMİN DÜNYADAKİ ÖRNEKLERİ
Yabancı dil öğrenmek, kuşkusuz her ülke için bilgi çağının gereklerindendir. Bu yüzden pek çok ülke yabancı dil öğrenimine önem vermiştir. Ancak uygar ve bağımsız olan uluslar “Yabancı Dille Öğretim” sistemini kendi ülkelerinde uygulamamaktadır. Uygar ve gelişen uluslar hiçbir şekilde anadillerinden vazgeçmemektedir. Bağımsız olan uluslar, yabancı dil öğrenimini en iyi biçimde gerçekleştirmek için öğrenim teknikleri geliştirmektedirler. Görsel ve işitsel yabancı dil öğrenim teknikleri ile çok iyi düzeyde yabancı dil öğrenmektedirler. Eğitimlerini de anadillerinde yapmaktadırlar.
Ülkesinde her alanda dilini koruyan ve eğitimini anadili ile yapan Çin gibi ülkelerin gelişmesi ortadadır. Amerikan şirketleri, Çin ile ticaretini geliştirmek için Çince bilen yöneticiler aramaktadır. Görüldüğü gibi bir ülkenin gelişmişliği ancak kendi benliğine ve diline sahip çıkması ile mümkündür. Hindistan bile sömürgelikten kurtulduktan sonra anadilde eğitime geçmeye başlamıştır. Hindistan’da eğitim sisteminde anadile geçiş ile büyük bir gelişme gerçekleşmiştir.
Dünyada yabancı dille öğretim sistemini uygulayan ülkelerin tamamı sömürgeleşmiş ülkelerdir. Yabancı dil öğretimini en az bir evrenkentinde (üniversitesinde) uygulayan ülkelerin listesini verelim:
Üniversitelerinden En Az Birinde Yalnız İngilizce Eğitim Yapılan Ülkeler :
Ülke
İngilizceyle Eğitim Yapan Bilimkent (Üniversite) Sayısı / Toplam Bilimkent Sayısı
Bilimkentlerde İngilizceyle Eğitim Gören Öğrenci Sayısı ile Yüzdesi
Nijerya
24 / 24
40.000 , %100
Kenya
5 / 5
40.000 , %100
Etiyopya
2 / 2
21.000 , %100
Gana
3 / 4
19.000 , % 99
Uganda
2 / 3
6.900 , % 97
Tanzanya
2 / 3
4.300 , % 53
Filipinler
23 / 55
230.000 , % 36
Hindistan
33 / 140
1.200.000 , % 19
Arnavutluk
1 / 4
1.700 , % 12
Pakistan
11 / 21
30.000 , % 11
Mısır
2 / 13
40.000 , % 5
Sudan
2 / 8
2.200 , % 4
Bangladeş
1 / 9
1.300 , % 2
Bulgaristan
2 / 17
2.900 , % 2
Macaristan
1 / 20
450 , % 0,4
Buradan çıkarmamız gereken sonuç ise, anadilin bilimsel gelişimde ne kadar önemli olduğudur. Büyük hızlanmalar yaşayan uluslar kendi benliklerine ve dillerine sahip çıkarak önemli aşamalar kaydetmekteler.
6) YABANCI DİL NASIL ÖĞRENİLEBİLİR?
Yabancı dil öğretimi tüm uygar uluslarda olduğu gibi, yabancı dil dersleri ile yapılmalıdır. Yabancı dil öğreniminde görsel ve işitsel öğrenme teknikleri ile yabancı dil öğrenilmelidir. Bu yöntemi baskıcı bir unsur olarak uygulamayan ve ilköğretimden itibaren ulusun varlığına korumak içgüdüsü gereği yurttaşlarına eğitim sisteminde ulusal çıkarımların gerekliliğini anlatan uluslar yabancı dil öğrenimde de başarılı olmaktadır. Buradan şunu çıkarmalıyız ki, sorun yabancı dil öğretim tekniğinin yetersiz olduğunda değil, yabancı dil öğreniminin gerekli olduğunu öğrencilerine aşılayamayan milli eğitim sistemindedir.
7) SONUÇ
Yabancı dille öğretimin uzun vadede toplumları büyük zararlara ve bozulmalara uğrattığını tarih bize söylüyor. Avrupa kavimlerinden birisi olan “Kelt kavminin” Romalılar tarafından tarih sahnesinden silinmesinde yabancı dille öğretim yönteminin etkisi olmuştur. Keltler, yabancı dil öğretim sistemi ile önce aşağılık duygusuna kapılmış ve sonrasında benliklerini yitirmişlerdir.
Dünya’da sömürge olmayan hiçbir ulusun uygulamadığı bu sistemle milletimiz büyük bir tehdit altındadır. Bu yüzden bir an önce bu sistemi terk ederek; yeniden tam bağımsız, başı dik ve onurlu bir Türkiye’nin oluşmasına katkı sağlayarak, bu topraklarda mutlu bireylerin toplumunu oluşturmalıyız.
Yer imleri