Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 3/4 İlkİlk 1234 SonSon
36 sonuçtan 21 ile 30 arası

Konu: sağlıklı Yasamanin Sirlari

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    İlaç gibi meyveler

    İlaç gibi meyveler

    Art arda yapılan araştırmalarla meyvelerin yepyeni yararları keşfediliyor. Bilim adamları, son değerlendirmelere göre bazı meyvelerin yararlarını şöyle sıralıyorlar :

    AVOKADO: Gençlik kaynağı
    Hücrelerin yaşlanmasını yavaşlatır ve kanseri önler. Protein bakımından zengindir. İçerdiği E vitamini sayesinde kalp ve deriyi koruyarak dolaşımı düzene sokar. Ayrıca potasyum ve B6 vitamini de içerir.

    AYVA: Kani temizler, ishal ve dizanteriyi keser. Mide ve bağırsakları kuvvetlendirir. İnce bağırsak iltihabını giderir. Kani temizler. Çarpıntıyı dindirir.

    BADEM: Ağrılara bire bir. Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Böbrek ve mesanedeki iltihapları giderir. Bas ağrısı, karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir.

    CEVIZ: Zekayı geliştirir. Her sabah kahvaltıda yenen bir miktar ceviz Zekayı geliştirir. Yeşil cevizin kabukları kaynatılarak içildiğinde erkeklerde cinsel gücü artırır.

    ÇAMFISTIGI: Bronşite ve kalbe. Bronşit, verem, akciğer hastalıklarının çabuk iyileşmesine yardımcı olur. Ruhsal sorunlara iyi gelir. Kalp hastalıklarında faydalıdır.

    ÇILEK: Tansiyonu düşürür. Cilt sorunları olanlar için iyi bir meyvedir. Böbrek, idrar yolları ve bağırsak sorunlarına iyi gelir. Ayrıca diş etlerini güçlendirir, dişlerdeki tartarı önler, ağız kokularını ve boğaz ağrılarını giderir. C vitamininin yanısıra yüksek tansiyon ve kolesterolü düşüren maddeler içerir.

    DUT: İdrar söktürür. Beyaz dut yaprakları idrar söktürür. Vücutta biriken suyu boşaltır. Aç karnına yenen beyaz dut bağırsak solucanlarını söktürür.

    ELMA: Günde 1 tane. Günde bir elma yemek doktoru evinizden uzak tutar.. Kalp ve dolaşım sorunlarına karşı korur, ısırarak yenen elma dişetlerini güçlendirir. Kolesterolü yok eder ve kabızlığı önler.. Sindirimi kolaylaştırır. Kokusu rahatlatır ve kan basıncını düşürür.. Artrit, romatizma ve gut hastalıklarına karsı da yararlıdır.

    FINDIK: Minik beyaz dev. Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Vücuda kuvvet ve enerji verir. Nekahet devresinin çabuk geçmesini sağlar. Cildi güzelleştirir.

    GREYFURT: Kanserden korur. C vitamini bakımından zengin meyve olan greyfurt günlük C vitamini ihtiyacının yüzde altmışını sağlar. İçinde kolesterol oranını düşüren pektin maddesi bulunur. Kansere karsı koruyucu özellik taşır. İştah açar.

    INCIR: Enerji kaynağı. Bağırsakları yumuşatır. kabızlığı giderir. Bronşit, öksürük ve boğaz ağrılarında faydalıdır. Enerji verir.
    KIRAZ: Kan yapar. Ağrı kesici özelliği vardır. Kani sulandırarak kalp sağlığı üzerinde de olumlu etkiler yapar.

    KIVI: Sindirime yararlı. C vitamini ve potasyum bakımından zengindir. Sindirimi kolaylaştırır ve kabızlığı önler.

    KUSBURNU: Her derde deva. Kani temizler, Bağırsakları yumuşatır. Mide kramplarına ve sindirim sistemi zorluklarına karsı yararlıdır. Romatizma ağrılarını giderir Ayrıca basur tedavisinde iyi sonuç verir. Marmelat alyuvarların hızla çalışmasını sağlar. Kuşburnu çayı ise hastalıktan yeni kurtulmuş bedene kuvvet verirken soğuk algınlığına, böbrek ve mesane üşütmesine de iyi gelir.

    MUZ: En zengin meyve. Folik asit, potasyum ve B6 vitamini bakımından son derece zengin bir meyvedir. Potasyum krampları önler.

    NAR: Kalbi korur. Vücudu ve kalbi kuvvetlendirir, korur. İshali keser. Vitamin deposudur.

    PORTAKAL: C vitamini deposu. Kanser önleyici maddeler ile bol miktarda C vitamini içerir.

    VISNE: Ateşi düşürür. İshali keser, Ateşi düşürür, idrar söktürür ve vücuda rahatlık verir.
    __________________

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Mutfaktaki Doktorlar


    Sağlıklı hayatın sırrı, mutfağınızda
    bulundurmanız gereken ve ...

    Mutfaktaki Doktorlar


    Sağlıklı hayatin sırrı, mutfağınızda bulundurmanız gereken ve "10 Doktor" diye nitelenen yiyeceklerde saklı. Kanserden, kalp krizine kadar, bir dizi ölümcül hastalık ile mücadele eden bu "10 Doktor":
    Balık, havuç, sarmısak, karnabahar, fasulye, soğan, zeytinyağı, elma, portakal soya fasulyesidir.

    ABD'de yapılan, önleyici tedavi ve sağlıklı hayata ağırlık verilen araştırmalara göre balık, kalp krizine karsı iyi geliyor. Somon,
    alabalık ve ton balığı türleri, taşıdıkları D vitamini ve Omega-3 yağı ile yüksek tansiyonu düşürüyor.

    Günde beş adet havuç, kalp krizi riskini üçte iki oranında azaltıyor. Havuç, ayrıca gözler için de yararlı.
    Sarmisak, soğuk algınlığına karsı savaşıyor. Enfeksiyonlarla mücadele için, günde iki diş sarmisak yenilmesi, büyük fayda sağlıyor. Sarmisak, bakteriyel ve virütik hastalıklara ve enfeksiyonlara karşı doğal bir antibiyotik görevi yapıyor.
    Karnabahar, kanseri kısıtlayan karotenoid maddesi taşıyor. Özellikle çiğ olarak yenilmesi tavsiye ediliyor.

    Fasulye, seker hastalığını önlüyor ve vücuttaki inüsilin üretimini dengede tutuyor. Soğan, kollestrol düzeyini düşürüyor. Böylece, kalp krizi ve kansere karşı önleyici görev üstleniyor.

    Zeytinyağı yüksek tansiyonu düşürüyor ve vücutta tas oluşmasını önlüyor. Zeytinyağı ayrıca, kötü kolesterol LDL düzeyini azaltıyor, iyi kolesterol HDL'yi ise koruyor ya da artırıyor.

    Elma kolon kanserini önlüyor. Beyin ve kemiklerin ihtiyaç duyduğu borom maddesini barındırıyor. Elmadaki balic asid ise, boşaltım sistemi için yararlı.

    Portakal, C vitamini deposu portakal, hamile kalmayı kolaylaştırıyor, virüsler ve alerji ile mücadele ediyor.

    Soya fasulyesi, kemik hastalıklarına karşı, birebir diye niteleniyor ve vücuttaki kemiklerin gücünü koruyor. Yapılan bir araştırmada, proteini etten sağlayan kadınların, soya fasulyesinden sağlayanlar, günde 50 mg daha fazla kalsiyum kaybettiği ortaya kokuyor.

    Özetle "Mutfaktaki 10 Doktor"
    Balık: Kalp krizi, yüksek tansiyon.
    Havuç: Kalp krizi, göz.
    Sarımsak: Enfeksiyon önleyici.
    Karnabaharı: Kanser.
    Fasulye: Seker.
    Soğan: Kolesterol, safra kesesi, böbrekte tas.
    Zeytinyağı: Kolesterol.
    Elma: Kolon kanseri, beyin ve kemik takviyesi, boşaltım.
    Portakal: Virüs, alerji, hamileliği kolaylaşlatırma.
    Soya fasulyesi: Kemik hastalıkları

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Beyni Çalıştıran Besinler

    Beyni çalıştıran besinler

    Bazı yiyecekleri daha fazla yiyerek hafıza, algılama yeteneği ve dikkati artırıp, daha hızlı düşünebilmenin mümkün olduğunu belirten uzmanlar, sınavlara hazırlanan öğrencilerin beyinlerinin daha iyi çalışması için zencefil, kimyon, havuç, ceviz, fındık, fıstık, lahana, karides gibi besinleri almalarını öneriyor.
    Diyetisyen Ferin Batman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşan sınav günleri öncesinde, ilköğretim ve liselerin son sınıflarında okuyan öğrenciler için "beynin daha iyi çalışmasına yardımcı olacak yiyecekler" hakkında bilgi verdi.
    Batman, öğrencilerin sınavlar için son hazırlıklarını yaptıklarını, ancak pek çoğunun, "konsantre olamamaktan, öğrendiklerini çabucak unutmaktan, dikkatini veremeyip aynı sayfayı tekrar tekrar okuduklarından" yakındıklarını söyledi.
    Vücudun küçük bir bölümünü oluşturan beynin, yiyeceklerle alınan enerjinin yüzde 20’sini harcadığını, beynin, kanın taşıdığı oksijen ve glikozla beslendiğini kaydeden Ferin Batman, "Araştırmalar, belirli yiyecekleri daha fazla yiyerek hafızanızı, algılama yeteneğinizi, dikkatinizi artırıp, daha hızlı düşünebileceğinizi gösteriyor" diye konuştu.

    ODAKLANMA İÇİN CEVİZ, FINDIK

    Batman, bir konuya "odaklanma" için ceviz, fındık, fıstık, soğan ve karides gibi yiyeceklerin yenmesini önerdi. Batman, şunları söyledi:
    "Ceviz, fındık, fıstık gibi yiyecekler konferanslarda, konserlerde, uzun araba yolculuklarında, sinirleri kuvvetlendirirken, beyindeki haber alma maddelerinin oluşumunu hareketlendirirler.
    Soğan, aşırı yıpranmaya, fiziksel yorgunluğa karşı kanı sulandırır, beyin oksijeni daha iyi alır.
    Karides, beyin besinidir. Vücuda önemli omega 3 yağ asitleri sağlar. Dikkat verme süresini daha uzatır."

    STRESSİZ ÖĞRENME İÇİN LAHANA

    Öğrenmenin artırılması için çeşitli önerilerde bulunan Batman, şunları kaydetti:
    "Lahana, tiroit bezlerinin aktivitesini yavaşlattığı için daha stressiz öğrenmeyi sağlar. Stresin getirdiği atıştırma krizlerinde, düşük kalorisi sayesinde bol bol çiğ olarak yenebilir.
    Limon- Portakal, C vitamininden dolayı canlandırır, algılama yeteneğini artırır. Çalışma ve sınav öncesi, limonata veya portakal suyu için.
    Yaban mersini, beynin kanla daha iyi beslenmesi için, uzun süreli bir öğrenmede ideal bir meyvedir."

    EZBER İÇİN HAVUÇ

    Hafızayı güçlendirmek için de havuç, ananas, avokado, zencefil, kimyon gibi yiyecek ve baharatların tüketilmesini isteyen Ferin Batman, bu besinlerin yararlarını şöyle anlattı:
    "Havuç, beyin metabolizmasını canlandırarak, hatırlama yeteneğini arttırır, bir şey ezberlerken bir küçük tabak sıvı yağlı havuç salatası yiyin.
    Uzun bir metin ezberleyebilmek için fazla miktarda C vitaminine ihtiyaç vardır. Ananas bunu sağlar, ayrıca önemli bir element olan mangan içerir.
    Avokado, kısa süreli hafıza içindir. Fazla miktarda yağ asidi içerir. Çalışırken yarım avokado yeterlidir."

    YENİ FİKİRLER ÜRETMEK İÇİN ZENCEFİL

    Yaratıcılığın geliştirilmesi için zencefil yenmesini öneren Batman, zencefilin içerdiği maddelerin beynin yeni fikirler üretmesini sağladığını söyledi. Batman, "Zencefil alındığı zaman kan sulandığı için vücutta daha serbest akar, beyin oksijenle beslenir" diye konuştu.
    Kimyonun da içerdiği uçucu yağların bütün sinir sistemini uyardığını söyleyen Ferin Batman, "Aniden bir fikre, bir buluşa ihtiyacı olan kimyon çayı içmelidir. Çay, bir fincana iki tatlı kaşığı dolusu kimyon eklenerek yapılabilir" dedi.

    MUTLULUK

    Ferin Batman, küçük bir kase çileğin, stresi gidererek mutluluk verdiğini, muzun da "serotonin" maddesi içerdiği için mutluluk verdiğini kaydetti. Batman, kırmızı biberdeki aroma maddelerinin de vücudun mutluluk hormonu salgılanmasına neden olduğunu belirterek, çiğ ve acı olan kırmızı biberin en etkilisi olduğunu bildirdi.

    SINAV ÖNCESİ STRESE KARŞI

    Batman, sınav öncesi strese karşı da öğrencileri uyararak, "Gerginken yenmek istenen çikolata, hamur işi, tatlı gibi besinler, kola, kahve gibi içecekler çok miktarda şeker ve kafein içerdikleri için sinirleri bozar. Doğru bir beslenme, stresli zamanların üstesinden gelmemizde bize yardımcı olacaktır" diye konuştu.
    Bunun için yanlış alışkanlıkların değiştirilmesini isteyen Batman, öğrencilere şu beslenme önerisinde bulundu:
    "-Kahvaltı etmeden güne başlamayın. Sabahları vücudun ve beynin enerji deposu boştur. Bu nedenle sinirli ve dikkatsiz olunabilir. Okul çocukları ile yapılan bir araştırmada iyi bir kahvaltı edenlerin daha verimli oldukları ortaya çıkmıştır. Kahvaltıda karbonhidrat ile protein doğru bir karışımdır. Örneğin, kepek veya çavdar ekmeği ile peynir veya yulaf ezmesi ile meyve veya yoğurt, süt yenebilir.

    STRESE KARŞI BALIK

    -Stres, vitaminlere ve minerallere olan ihtiyacı arttırır. Önemli anti-stres maddeleri mineral olarak kalsiyum (süt ürünlerinde, yeşil sebzelerde) ve magnezyumdur (kepek, çavdar, baklagiller, bal kabağı ve ayçiçeği çekirdeği). B vitaminleri grubu aynı zamanda sinir vitaminleri olarak adlandırılır. B vitaminleri ette, balıkta, kepek çavdar ürünlerinde ve koyu yeşil sebzelerde bulunur. Haftada en az 2 kez balık tüketilmelidir.
    -Çikolatayı seyrek, meyveyi sık yiyin. Arada bir az miktarlarda çikolata yenmesi stresi azaltır ama fazla yendiğinde kan şekeri önce artar, sonra hemen düşer. Sonuçta yorgunluk ve tatlılara karşı istek ortaya çıkar. Buna karşılık meyve veya kepek, çavdar ürünleri organizma tarafından daha yavaş enerjiye dönüştürülür, kan şekerinin dengesi bozulmaz.
    -Yemekleri küçük porsiyonlarda, sık yiyin. Birden aşırı miktarda ve yağlı yemekler uykunuzu getirir. Enerjinizi uzun süre korumak ve aynı düzeyde tutmak için günde en az 6 öğün ve az miktarlarda yenmelidir.
    -Kahveyi ve kolayı azaltın. Sabahları bir iki fincan kahve uyku sersemliğinizi gidermede yardımcı olur. Fazlası ise kalp çarpıntısına, huzursuzluğa, geç saatlerde de uykusuzluğa, korku ve endişeye neden olur. Kolalı içeceklerde bol miktarda kafein içerir. Alkol ise ertesi sabah unutkanlığa neden olur."

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Cildimizin 7 DÜsmani
    Saglikli Cilt hepimizin amacidir... öyleyse cildimizi koruyalim, iyi bakalim...

    CILDIMIZIN 7 DÜSMANI

    Sabahları aynaya baktıgınızda yorgun, çizgileri derinleşmiş, hatta sivilceli bir yüzle mi karşılaşıyorsunuz? Günün başlangıcında canınızı sıkan bu tür sorunlar nereden kaynaklanıyor?

    1- Sigara ve içki
    İkisi de vücudunuzu zehirler ve geriye pörsümüş sarkık bir cilt bırakır. Sigara ayrıca agız kenarındaki çizgilerin derinleşmesini hızlandırır.

    2- Yetersiz uyku
    Geç yatılmış bir gecenin izleri hemen grileşmiş yorgun görünümlü bir ciltle kendini ele verir. Eger yeterli derecede uyuyamıyorsanız, bunu uyandıgınızda kan dolaşımını saglayacak hareketler ve yüzünüze soguk su çarparak telafi etmeye çalışın. Uykusuzlu un yol açtı ı çizgileri kapatmak için hafif bir nemlendirici sürün.

    3- Makyaj temizlemeden yatmak
    Gözenekleri tıkayarak toksinlerin cilt yüzeyine çıkıp atılmasını önler. Göz makyajı silinmedigi takdirde bir göz iltihabına neden olabilir.

    4- Sivilcelerle oynamak
    Deri dokularına zarar verir. Ayrıca enfeksiyonun çevreye yayılmasına neden olarak sorunu büyütür. Sivilcelerle hiçbir zaman oynamayın. Enfeksiyonlu bölgeye antiseptik merhem sürün.

    5- Yüzü ovmak ya da aşırı fırçalamak
    Yüzünüzdeki ölü deriyi temizlemek için satılan bazı toz ya da kremler deriniz için fazla kaba gelebilir. Cilt tipiniz ne olursa olsun yüzünüze daima nazik davranın.

    6- Çok sıcak suyla yıkamak
    Yıkanırken suyun kaynar derecede sıcak olmaması için önlem alın. Aşırı sıcak, cildi kurutur ve dokuları zedeler.

    7- Yanlış beslenme
    Saglıksız besleniyorsanız deriyi koruyucu yaşamsal maddeleri alamıyorsunuz demektir. Ayrıca ultraviyole ışınlarından da uzak durun.


    IŞIL IŞIL BİR CİLT İÇİN ALTIN KURALLAR!

    - Hergün en az 1.5 litre su tüketin.

    - İnce bir yastık, mümkünse hiç yastık kullanmadan, yüzdeki kırışıklıkları engellemek için sırt üstü yatın ve düzenli uyumaya özen gösterin.

    - Nemlendiriciyi yüzünüze masaj yaparak yayın.

    - Yaz aylarında uzun müddet güneşlenmekten kaçının.

    - Günde en az bir saat temiz havada yürüyüş yapın.

    - Mümkün oldugu kadar yüz ve vücut temizligini alışkanlık haline getirin.

    - Uzman rehberli inde cilde uygun, yaşlılıgı geciktirici kozmetik ürünleri kul

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Cep Telefonunun Zararları



    İki bilim adamının yazdığı 'Tehlikeli Oyuncak' adlı kitap, cep telefonunun zararlarına ilişkin tehlikenin boyutlarını gözler önüne serdi. İşte cebimizin madde madde kısa ve uzun vadeli zararları;

    Cep telefonuyla ilgili yeni teknolojilere kulağımızı kabartmışken, iki bilim adamı keyfimizi kaçırdı. Tehlikeli Oyuncak adlı kitap, cep telefonunun insan sağlığı üzerindeki zararlarına ilişkin çarpıcı araştırma sonuçlarını, cep telefonu lehine yapılan bilimsel çalışmaların nasıl fiyasko ile sonuçlandığını ve bilim adamlarının ilginç itiraflarını içeriyor. İşte cep telefonunun ortaya çıkaracağı rahatsızlıklar ve ondan korunma yöntemleri...

    ÖLÜMÜNE KONUŞUYORUZ...

    Cep telefonumuz yoksa, varlığımızın da bir anlamının kalmayacağı günlere doğru koşar adım gidiyoruz. Kısa sürede elimiz ayağımız zannettiğimiz bu cihaz sayesinde konuşuyor, yazışıyor, fotoğraf çekiyor, TV izliyor, müzik dinliyor, tansiyonumuzu ölçüyor, haberdar oluyor, hesaplarımızı düzenliyor, ödüyor, harcıyor ve daha pek çok şey yapıyoruz.

    Kulaklarımızı, cep telefonlarının muhteşem işlevlerine kabartmışken alın üç yeni gelişme size: Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), cep telefonlarından ve baz istasyonlarından maruz kalınan radyo dalgalarını içine alan elektromanyetik alanları, muhtemel kanserojen içeren 2-B grubuna aldı. Bu bilgi muğlak geliyorsa, işte daha anlaşılır olanı: İngiltere Radyolojik Koruma Kurulundan: Cep telefonları küçük çocuklarda tümör riski yaratıyor. Bu türden bilgilerden daha çok var; çünkü zaman ilerliyor ve kullandığımız teknolojinin uzun vadede görülecek zararları bir bir ortaya çıkmaya başladı: Dünya iletişim devlerinden AT&T için çalışıp cep telefonunun zararının olmadığını söyleyen Dr. George Carlo, şirketten ayrıldıktan sonra yazıp konuşabiliyor ancak: Laboratuvar deneyleri, cep telefonu radyasyonunun genetik şifre bozukluklarına yol açtığını göstermiştir.

    Medyada arada bir yayınlanan haberler, cep telefonlarının zararsız olduğu, yapılan araştırmalarda zararının henüz tam olarak tespit edilemediği yönünde bilgiler veredursun; bu harika cihaz sayesinde sağlığımızın büyük bir tehdit altında olduğu, artık bilimsel verilerle ve yüksek sesle dillendirilmeye başlandı. Türkiyede madalyonun kara yüzü ile ilgili yayınlanan ilk kitap, geçtiğimiz günlerde okurun ilgilisine sunuldu. Hayykitap Yayınlarının çıkardığı Tehlikeli Oyuncak adlı eser, Prof. Dr. Selim Şeker ve Anıl Korkut tarafından yazıldı. Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümünün hocalarından Prof. Selim Şeker, 25 yılı aşkın zamandır elektromanyetik ve bunun insan üzerindeki etkileri konularında bilimsel çalışmalar yapmış, eserler kaleme almış bir isim. Anıl Korkut ise moleküler biyoloji, genetik ve kimya okumuş, halen Amerika Colombia Üniversitesinde genetik konusunda doktora çalışmalarını sürdüren bir bilim adamı... Şeker ve Anıl"ın bilimsel-akademik bir dile boğulmadan, herkesin anlayabileceği bir dil ve üslupla kaleme aldıkları kitap, cep telefonunun sağlığımız üzerindeki zararlarına ilişkin çarpıcı araştırma sonuçlarını, dehşet verici çelişkileri, cep telefonu üreticilerinin cep telefonu lehine destekledikleri bilimsel çalışmaların nasıl fiyasko ile sonuçlandığını gösteren örnekleri, bilim adamlarının ilginç itiraflarını içeriyor. Kanserden beyin tümörüne, yüksek tansiyondan hafıza kaybına, cep telefonunun kısa ve uzun vadede ortaya çıkan ve çıkması muhtemel olumsuz etkilerinin anlaşılır bir dille açıklandığı kitapta, en az zararla gerçekleştirilecek kullanım için, bir kısmını üst tarafta alıntıladığımız tavsiyelerde bulunuluyor.

    Konu ile ilgili görüştüğümüz Prof. Dr. Selim Şeker, kulağımızın neredeyse içine sokup beynimize bu kadar yakın tuttuğumuz, elektromanyetik radyasyon yayan başka bir cihazın olmadığını belirtiyor ve şöyle diyor: Diğer aletlerin kullanımında aldığımız zararı, vücut kendini yenileyerek bertaraf edebiliyor. Oysa cep telefonunu yoğun kullandığımız için buna fırsat vermiyoruz. Cep telefonunun kullanımı gün geçtikçe artıyor. Dolayısıyla daha da bağımlısı oluyoruz ve tehlike gittikçe büyüyor.

    Prof. Şeker, zaman zaman medyada cep telefonlarının insan sağlığına zararı olmadığı yönündeki haberleri nasıl karşıladığı yönündeki sorumuzu, sigara örneği ile açıklıyor: 1960larda sigaranın zararlarından hiç söz edilmiyor, sadece öksürük yaptığı konuşuluyordu. Ama şimdi kanser yaptığını biliyoruz. Biz sigarada yapılan hatanın cep telefonunda da yaşanmaması için dikkatli olmamız gerektiğini, zararlı yanlarıyla ilgili sonuçları ve ihtimalleri belirtip uyarmayı istiyoruz. Bu teknolojiyi bilinçli kullanmak, çocuklardan uzak tutmak gerektiğini, bir bilinç oluşturup cep telefonu üreticilerini, daha az elektromanyetik radyasyon yayan cihazlar yapmaları için zorlamak gerektiğini söylüyoruz.

    Türkiyede bazı GSM operatörlerinin hazırladığı ve cep telefonunun sağlığa zararının olmadığını belirttiği broşürlere, para karşılığında, konu ile ilgili bir tane bile makalesi olmayan bilim adamlarının imzasının alındığını belirtiyor Prof. Şeker ve ekliyor: Bu türden çalışmaları bağımsız kuruluşlar yapar. Şikayetçi olunan tarafın, şikayet ile ilgili çalışma yapması etik acıdan ne kadar doğru olur? Ama medya bu kuruluşlardan büyük miktarlarda reklam girdisi sağladığı için aleyhte sonuç veren çalışmaları değerlendirmiyor, lehte olan çalışmaları ön plana çıkarıyor.


    Cep telefonundan korunmanın basit yolları

    Cep telefonu görüşmelerini mümkün olduğunca kısa tutup gereksiz konuşmalardan kaçınmak, yakında sabit hat varsa onu tercih etmek.

    Acil durumlar hariç çocuklara cep telefonu kullandırtmamak, telefonları onların yakınında tutmamak.

    Cep telefonu görüşmelerini çocuklardan mümkün olduğunca uzakta yapmak.

    Hamilelikte cep telefonunu acil durumlar dışında kullanmamak, hamilelik süresince evdeki cep telefonlarını kapalı tutmak.

    Cep telefonunu bir kulaklık aracılığıyla kullanmak. (Bu, zararı bütünüyle önlemez, ancak azaltabilir. Çünkü kulaklıkla da radyasyon beyne ulaşır.)

    Konuşma dışında cep telefonunun ekstra özelliklerini kullanmaktan kaçınmak. (Bir çalar saat, gece boyunca başucunuzda durarak biyolojik ritminizi altüst edecek cep telefonuyla aynı işlevi görecektir.)

    Kısa bilgi gönderiminde SMS kullanmak.

    Cep telefonlarının en savunmasız zamanda yakalayacağı geceleri cihazı kapatma alışkanlığı kazanmak.

    Cep telefonlarının en çok radyasyon yaydığı zamanlar, telefon çaldığı ve çevirdiğiniz numaranın bağlandığı anlardır. Bu sırada telefonu baş bölgesinden uzakta tutmak. (Gelen çağrıyı açtıktan veya karşı taraf görüşmeye açtıktan 1-2 saniye sonra cihazı kulağa götürmek daha güvenlidir.)

    Asansör ve otomobil gibi dar ve kapalı alanlarda cep telefonu ile görüşme yapmamak. (Cihaz çekmediği için görüşmenin gerçekleşmesi baz istasyonun daha fazla elektromanyetik radyasyon iletmesini gerektirir.)

    Baz istasyonları ve taşıma hatlarını, okul, kreş, hastane ve huzurevi gibi alanların uzağında kurmak. (Radyasyondan en çok zararı çocuklar, hamileler ve yaşlılar görür.)

    SAR değeri daha düşük cihazı tercih etmek daha az radyasyona maruz kalmak demek. SAR değeri düşük cep telefonlarını tercih etmek.

    Harici antenli cep telefonlarını tercih etmek.

    Cep telefonunu gün içinde vücudunuzdan olabildiğince uzakta, çantada; çantanız yoksa, en dış cebinizde taşımak.

    Cep telefonlarını elektromanyetik fren sistemli taşıtlarda, petrol istasyonlarında ve hastanelerde kullanmamak.

    Cep telefonunu kalp, beyin ve cinsel organlara yakın bir yerde taşımamak.

    Yakınınızda bulunan baz istasyonunu kaldırtmak ve servis yetkililerine, istasyonları için sağlığı tehdit etmeyecek yerler seçme konusunda sorumluluklarını hatırlatmak.

    Cep telefonunun bir organımız olduğunu zannetmemek, hayatı cep telefonu olmadan idare etmenin yollarını aramak, mümkün mertebe klasik iletişim araçlarını kullanmak.

    Kısa vadeli zararları (24 saat)

    Görüş alanında daralma.

    Kalp pilinin bozulma riski.

    Yoğun stres ve yorgunluk hissi.

    Konsantrasyon ve dikkat bozulması.

    Kulak çınlaması ve kulaklarda ısınma

    İşitmede geçici aksaklıklar oluşması.

    Baş ağrıları ve sersemleme

    Uzun vadeli zararları (10 yıl)

    Genetik yapının bozulması.

    Beyaz kan hücresi (lenfoma) kanseri.

    Kan beyin bariyerinin zedelenmesi.

    Kalp rahatsızlıkları.

    Hafıza zayıflaması ve beyin tümörü riski

    Kalıcı işitme bozuklukları.

    Embriyo gelişiminin zarar görmesi.

    Kadınlarda düşük riskinin artması.

    Kan hücrelerinin bozulması.

    Bağışıklık sisteminin bozulması.

    Yüksek tansiyon.

    Sperm sayısının azalması.

    Cilt kanseri.

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    7 Günde Sigaraya VEDA


    7 Günde Sigarayı Bırakma Programı
    Kendinizi 7 günlük programa hazırlayabilmeniz için aşagıdaki önerileri uygulayın:

    En çok ihtiyacınız olan şey içtiginiz sigaraların adedi yazan bir listedir. Bu isteyi sigara paketinizin üzerine saglamca yapıştırın. Her gün bu tip bir listeye ihtiyacınız olacak. Bu nedenle listenizi fotokopi ile çogaltın ve yanınızda hazır bulundurun.

    Spor, sigaranın yerini tutabilecek en iyi şeydir. Spordan sonraki tatlı yorgunlukiçindeki bir bedenle sigara içmek hiç de çekici gelmeyecektir. Bu nedenle içinizde step dansı ya da yoga ö renmek, tenis oynamak veya koşmak için bir arzu duymuşsanız, şimdi bunu gerçekleştirmenin tam sırasıdır. Eger bu etkinliklere sigarayı bırakmanın birinci günü başlarsanız çok daha iyi olur. Kendinize bir cimnastik kitabı alıp içindekileri evinizde kendi başınıza da uygulayabilirisiniz.
    Sigarayı bırakma gününden önceki gün içebildi iniz kadar çok sigara içmek de yararlı olur. Birinci günden önceki gün üç paket ya da içebildi iniz kadar fazla sigara için. Sigaranın yaratabilecegi en berbat duruma düşün; yo un duman içinde bir oda, acıyan bir bo az, agızda leş gibi nikotin tadı ve kıpkırmızı gözler.
    Sigarayı bırakmayı bir işkence gibi görmeyin. Sigara içmeyi biraktıg ınız ilk günler bir parça rahatsızlık duyabilirsiniz. Örne in ci erler temizlenmeye başladı ı için birkaç gün öksürük şiddeti ve balgam artabilir. E er bu şikayetler sizi endişelendiriyor ise doktorunuza danışıp ayrıntılı bilgi alın.

    1.GÜN
    Sigarayı bırakmanızın temel nedenlerini bir liste halinde yazın. Bu listeyi gözünüze çarpacak heryere asın; banyo aynasına, buzdolabına veya televizyonun üstüne. Bir kopyasını da yanınızda taşıyıp iradenizin zayıfladı ını hissettiginizde cebinizden çıkarıp tekrar okuyun.
    Bütün sigara paketlerinizi atın.
    Yalnızca bir paket ve en sevmedi iniz sigarayı alın. Böylece sigaranıza zahmetsizce ulaşamayacak ve içti inizde beklediginiz zevki alamayacaksınız. Normalde içtiginizden daha düşük nikotin ve katran içeren bir markayı seçmeniz vücudunuzun nikotinsiz günlere daha kolay adapte olmasını saglar.
    İçti iniz sigara miktarını gösteren listeyi paketinizin üzerine yapıştırın. İçti iniz her sigarayı yakmadan önce kaydetmeyi ve numaralandırmayı unutmayın. Böylece kısa süre sonra günde ne kadar sigara içti iniz konusunda bir fikriniz olacaktır. "1" numaralı sigara, onu içmeden yapamayaca ınız sigara, "2" numaralı sigara çok istedi iniz ancak birinci kadar dayanılmaz olmayan ve "3" numaralı sigara onu içmeden de yaşayabilece iniz sigaradır. Sigaranın yanına zamanı ve onu içerken içinde bulundu unuz durumu da yazın. Örne in otobüs ya da önemli bir telefon beklerken veya sıkıntılı ve endişeli oldu unuz bir zaman gibi. Canınız her sigara içmek istedi inde, bu liste doldurma işini eksiksiz yapmayı ihmal etmeyin. Kül tablalarınızı temizlemeyin. Kül tablanızın bir süre sonra a zına kadar doldu unda ortaya çıkan i renç tabloyu gözlerinizle görün.

    2.GÜN
    Bugün "3" nolu sigarayı içmeyeceksiniz ve kendinizi numaralandırma hataları yaparak kandırmayacaksınız.
    Sigara, tiryakinin a zını meşgul eder. Bunun bir başka yolu da şekersiz sakız çi nemektir. Yanınızda her zaman sakız bulundurun. Bunun yerine şekerleme ve meyva suyu da yiyip içebilirsiniz. Birçok kişi kilo almaktan korktugu için sigarayı bırakmadıgını söylemektedir. Eger planlı ve dengeli yerseniz şişmanlamazsınız. Sigara yakma alışkanlı ınız varsa yeme iniz bitti i an da sofradan kalkın ve 5 dakikalık kısa bir yürüyüşe çıkın. Duman yerine ci erlerinize dolan temiz hava yeme in tadını daha iyi çıkarmanıza yardımcı olacaktır.

    3.GÜN
    "3" numaralı sigaraları içmemek çok da kötü bir işkence sayılmazmış. Bugün belki "2" numarayı bile içmeyebilirsiniz. İçti iniz sigaraları listenize kaydetmeyi unutmayın. Her sigaradan önce kendinize "bu sigarayı gerçekten istiyor muyum? " sorusunu sorun.
    Sigara içmek yerine derin nefes alıp verme egzersizi yapmayı deneyin. Rahatlayın iki ya da üç kez derin nefes alıp verin. Kendinizi gerçekten daha iyi hissedeceksiniz. Bu egzersiz, sigara içmeme kararınızı destekleyecektir.
    Sigara içmeden durabilece iniz belli bir süre belirleyin. Örne in günün en fazla sigara içti iniz döneminde sigara içmeden en fazla ne kadar dayanabilece inizi ölçün. Günün ilk sigarasını içmeyi mümkün oldu u kadar geciktirin. Eger çok tiryaki iseniz en az bir saat, ortalama sigara içen biriyseniz iki saat ve az sigara içen biri iseniz yarım gün sigara içmemeyi deneyin. Unutmayın ki otobüs ya da tiyatro gibi sigara içmenin yasak oldu u yerlerde kendinize hakim olabiliyorsunuz.
    Sigara markanızı de iştirme zamanı geldi. Artık daha düşük katran ve nikotin içeren bir sigara alıp tütünün vücudunuza verdi i zararı daha da azaltabilirsiniz.

    4.GÜN
    Bugün "2" numaralı sigarayı bırakıyorsunuz. Gerçekçi olun. Yalnızca gerçekten ihtiyacınız olan "1" numaralı sigarayı gerçekten ihtiyacınız oldu u bir anda için.
    Şimdi biraz rahatlıyoruz. Gidip gerçekten sevdi iniz ne varsa yiyin. Paranızı biftek, ananas, karides gibi şeylere harcayın. Özellikle çok sevdi iniz bir yiyece i bol bol yiyin. Ama kilo probleminiz varsa tatlı konusunda biraz dikkatli olun.
    Genellikle sigara içti iniz bir ortam seçin. Bir kokteyl ya da sigara dumanına bogulmuş bir toplantı odası ve bu ortamda bulundu unuz süre içinde hiç sigara içmeyin. Eger kendi sınırlarınızı kendiniz belirlerseniz, bunlara uymak o kadar da zor olmaz.
    Çakmak ve kibritlerinizi atın. Sigaranızı yakmak için ateş aranmanız, size ne yapmak üzere oldu unuzu ve kaç sigara içti inizi düşünmek için kolaylık saglayacaktır.

    5.GÜN
    Artık sigara almayın. İçtiginiz sigara listesini yanınızda taşıyın ve kaydetmeye devam edin. Bugün sadece "1" numaralı sigarayı içeceksiniz unutmayın.
    Bugün arkadaşlarınıza sigarayı bıraktıgınızı söyleyin. Onlardan özellikle de içmeyenlerden büyük destek göreceksiniz. Kararınızı tanıdıklarınıza açmanız bu kararı daha da kesinleştirir.
    Kül tablalarınızı dökmemenizi istemiştik. Şimdi onları kullanmanızın zamanı geldi. Bütün kültablalarınızdaki kül ve izmaritleri bir kavanoza doldurup üstüne biraz su ekleyin. Bu kavanozu sürekli elinizin altında bulundurun ve canınız sigara içmek istedi inde kapa ını açıp biraz koklayın. Canınız hala sigara içmek istiyor mu?
    Bu akşam kül tablalarınızı yıkayıp dolabın üst raflarına kaldırın. Yarın hiç sigara içmeyece iniz için onlara hiç ihtiyacınız olmayacak.

    6.GÜN
    24 saat hiç sigara içmeyin.
    Sigara içmenin yasak oldu u yerlere gidin. Müzeleri ya da sigara içmeyen arkadaşlarınızı ziyaret edin, sinemaya gidin, üst üste film seyredin.
    Alkollü içeceklerden uzak durun. Alkol ve sigara birlikte iyi gider. Alkol ayrıca iradenizi ve direncinizi de zayıflatır.

    7.GÜN
    24 saat daha sigara içmeyin.
    Bu hafta içmedi iniz sigaralardan kalan parayla kendi kendinize özel bir tasarruf hesabı açın. Bir yıl boyunca her hafta bu hesaba aynı miktarda para yatırın. Yıl sonunda tahmin edece inizden çok daha fazla para birikmiş oldu unu göreceksiniz. Bu parayla çok isteyipte alamadı ınız bir şey alın.
    Sigarayı bırakmaya ba lı depresyon ya da fiziksel semptomlar hissederseniz doktorunuza başvurup yardım isteyin.
    İnsan oldu unuzu unutmayın. İradeniz kırılıp bir sigara içerseniz hemen umutsuzlu a kapılmayın. Sigarayı bırakma nedenlerinizi tekrar okuyun ve yeni nedenler varsa ekleyin. Sizin üzerinizde en etkili olan teknigi deneyimlerinizle bulacaksınız. Buldu unuz teknikleri uygulamaya devam edin. Zorlanmadı ınızı hissetti iniz günün programına geri dönün. Devam edin. Bırakabilirsiniz ve bırakacaksınız.

    ZAFER GÜNÜ Artık siz de sigara içmeyenlerdensiniz. Neden bir parti verip bunu kutlamıyorsunuz? Size, sigarayı bırakmanız konusunda destek veren tüm dostlarınızı ça ırıp, bunu birlikte kutlayın.

    Ben hiç denemedim... ama Kimbilir Faydasi olur????

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Çok tükürenler bu haber size!


    Ağzınızdaki tükürüğü aklınıza geldikçe dışarı atmayın. Tükürüğün faydasını veren bu haberi okuduktan sonra bir daha tükürmeyeceksiniz. İşte ağzımızdaki sıvı hazine...

    Trafikte beklemenin verdiği sıkıntı bir yana camını açıp rahat rahat yere tükürenlere dayanmak mümkün değil. Tabii Çin'i düşününce Türkiye biraz daha iyi durumda. Çin hükümeti, tükürükle geçebilen ve ülkeyi tehdit eden SARS (Akut Solunum Yetmezliği Sendromu) ile mücadele etmek için sokaklara tükürük torbaları bile yerleştirdi. Ülkemizde henüz tükürük torbaları yok ama yere tükürmek alışkanlığından vazgeçmek için birçok neden olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bulaşıcı hastalıkların yayılmasında etkili olan tükürük, tüküren kişinin vücudunda ilaç gibi etkili. Yani ağzında tutsa birçok hastalıktan korunacak.

    İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Osman Gümrü, tükürüğün vücut için çok önemli bir sıvı olduğunu hatırlatıp eksikliği halinde ortaya çıkan sorunlara dikkat çekti: 'Tükürüğün içindeki oksijen, ağız dokularının beslenmesini sağlıyor. Ağız oksijensiz kalınca dişeti hastalıkları ve ağız kokusu ortaya çıkıyor. Ağzın içini kaplayan pembe renkteki mukozanın ıslak kalmasını sağlıyor. Tükürük azalıp bu doku kuruduğunda ise çatlaklar ve yaralar oluşuyor. Yaralarda üreyen bakteriler mantara neden oluyor. Tükürük azaldığında tat alma duyusu bozulur. En küçük lokma dahi yutulamaz. Çünkü tükürüğün lokmaları yapıştırıcı ve kaydırıcı özelliği var. Tükürük azaldığında dil rahatlıkla dönemediği için hastanın konuşması bozulur. Radyoterapi tedavisi gören kanser hastalarında bu soruna çok sık rastlanır. Bu nedenle yanlarında su şişesi bulundururlar. Tükürüğün yokluğunun ne demek olduğunu en iyi onlar anlar.'

    Tükürüğün vücut için birçok faydası varken bu doğal ilaçtan mahrum kalmak uğruna gün içinde sıkça tükürenlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Gümrü, bunun nedenini şöyle açıklıyor: 'İnsanlar tükürüğün vücut için ne kadar faydalı olduğunu bilmiyor. Tükürüğü, burundaki sümük gibi sanıyorlar. Kötü olduğunu düşünerek yere tükürüyor. Yolda, hastane bahçesinde gördüklerimi uyarıyorum.'



    Dişlerin çürümesini önlüyor

    Prof. Dr. Osman Gümrü, tükürüğün dişlerin çürümesini nasıl önlediğini anlattı: 'Dişlerin arasında kalan gıda artıkları çürümeye neden oluyor. Tükürüğün dişleri yıkama özelliği ise bu sırada devreyi giriyor. Konuşurken, yutkunurken salgılanan tükürük, dişleri yıkayıp bakterilerin bir noktada tutunmasına engel oluyor. Burnundan sorunu olanlar ağızlarından nefes alır. Bu durum da ağız kuruluğuna ve dişlerin çürümesine neden olur.'

    Sindirime yardımcı oluyor

    Lokmaların rahat yutulmasını sağlıyor.

    Tükürükteki enzimler sindirime yardımcı olup midenin görevini azaltıyor.

    Tükürüğün içindeki bol miktarda oksijen ağız içindeki dokuların beslenmesini sağlıyor.
    Diş çürüklerine ve ağız kokusuna engel oluyor.

    Ağzın kendi kendini temizlemesini sağlıyor.
    Günde 1.5 litre tükürük salgılıyoruz


    Prof. Dr. Osman Gümrü, vücudun doğal ilacı tükürük hakkında bilgi verdi:

    Vücut günde 1-1.5 litre tükürük salgılıyor.

    Ana tükürük bezleri; kulak önünde (parotis), çene altında (submandibüler) ve dil altında (sublingual) yer alıyor. Yanakta, dudakta ve boğazın çevresinde yüzlerce tükürük bezi var.

    Tükürüğün içinde vücudun ihtiyaç duyduğu protein, mineral ve elektrolit var.

    Sakız çiğnemek tükürük salgısının üç kat artmasını sağlıyor.

    1 santimetreküp tükürükte 750 bin bakteri var. Bu bakteriler normal şartlarda vücutla dost geçiniyor. Bağışıklık sistemi zayıflayınca hastalığa neden olabiliyor. Tükürük yere saçıldığı anda bu bakteriler bir başkasının hasta olmasına zemin hazırlıyor.

    Tükürükle geçen hastalıklar; difteri, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, öldürücü gripler.

    Ağızlarında tükürük miktarı azalan hastaların protez damakları sık sık düşüyor.

    Parkinson, diyabet hastalarında tükürük miktarı azalıyor.

    ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) AIDS'e yol açan HIV virüsünü tükürükten teşhis eden testi onayladı. Yakın tarihte bu test uygulanacak. AIDS hastalığı şimdiye kadar kan testleriyle teşhis ediliyordu

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Dikkat! Yataktan aniden kalkmayın


    Yataktan kalkış sırasında bacağın kıvrılmaması, koldan da destek alınmaması boyun ve bel ağrısı şikayetlerini artırabiliyor

    Nöroşirürji Uzmanı Op. Dr. Veli Çıtışlı 'Yanlış duruş, oturuş, yatış ve kalkışların, kas gerilmesinin en önemli sebebi strestir. Strese girildiğinde önce boyun kasları gerilir. Bu gerilme sonucunda 'C' harfine benzeyen boyun omurgamız düzleşir, omuz ve sırta giden sinirlerin çıkışları daralır ve sinirler baskı altında kalır. Bu baskıyla birlikte sırttaki kaslar gerilir ve ağrı duyulur' diyor.

    YAN YATIN
    Yüzüstü yerine yan yatarak uyumak, baş ve boyuna yastıkla destek sağlamak, kolları aşağıda tutmak önemlidir. Sert ortopedik yatak kullanılması, bel ve boyunda rahatlık sağlar. Yatak altına tahta konulması da faydalıdır'diyor.

  9. #9

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Saç Dökülnmesinin Nedenleri ?


    Tüm toplumlarda saç ve saç şekillerinin sosyal ve kültürel bir önemi vardır. Saç dökülmesi ile karşılaşan bir insan kendisini fiziksel ve ruhsal olarak zayıf görmeye başlayarak bu durumdan kurtulabilmek için değişik yöntemlere başvurabilir. Ancak saç dökülmesine neden olan sebep bulunmadan doğru bir tedavi şekli uygulanamaz. Bu nedenle , aşırı saç dökülmesi, saç köklerinde zayıflık ve saç tellerinde incelme şikayetleri başlayan insanların Deri Hastalıkları Uzman hekimlerine başvurmaları gerekmektedir

    Nomal Saç Büyümesi:
    Sağlıklı bir insansanda saçların yaklaşık %90'ı sürekli uzama halindedir. Bu büyüme evresi 2-6 yıl kadar sürebilir.Geriye kalan %10'luk kısım ise 2-3 ay kadar süren dinlenme evresinde bekler.Bu dinlenme evresi sonucunda saçlar dökülür., dökülen saç köklerinden yeni saçlar büyümeye başlar ve döngü bu şekilde devam eder. Saç telleri ayda ortalama 1-1.5 cm kadar uzar. İnsanlar yaşlandıkça saç uzama hızları yavaşlar. Doğal sarışınlar(140.000), esmer(105.000) ve kızıllardan(90.000) daha çok saç teline sahiptirler. Saç dökülmelerinin çoğunun sebebi normal saç büyüme döngüsünden kaynaklanır. Günde 50-100 adet saç telinin dökülmesi normal sınırlar içerisinde kabul edilir.Eğer aşırı miktarda saç kaybı,saçlarda gözle görülen incelme oluşursa en kısa zamanda doktora baş vurulmalıdır.

    Saç dökülmesinin başlıca nedenleri:

    Uygunsuz saç bakımı ve kozmetik ürün kullanımı: Saça uygulanan her türlü boya, renk açma, saçı düzleştirme veya perma gibi yöntemler uygun koşullarda yapılmazsa saça zarar verebilir.Bu yöntemlerin sık sık veya aynı anda uygulanması da saçı zayıflatıp kırılmasına neden olabilir. Saçı çeken saç şekillerinin de (atkuyruğu, örgü, saçı sıkı lastiklerle toplama gibi) sıklıkla uygulanmaması gerekir çünkü saç diplerine etki eden sabit çekme kuvveti saç kaybına neden olabilir. Saçı sık sık yıkamak, taramak ve fırçalamak da saçı kırabilir.Saçı sampuanladıktan sonra saç kremi kullanmak saç taranmasını kolaylaştırır. Saç ıslakken daha kırılgandır bu nedenle havlu ile saçı ovalayarak kurutmaya çalışmak, taramak ve fırçalamaktan kaçınılmalıdır.Geniş ağızlı ve düz uçlu taraklar tercih edilmelidir.

    Ailesel saç kaybı : Saç dökülmelerinin en sık sebebi kalıtsal özelliktir. Bu kalıtıma sahip olan kadınlarda da saçlarda azalma görülür ancak kellik oluşmaz. Bu duruma ' Erkek Tipi Kellik' denir, 10-20-30'lu yaşlarda başlayabilir. Son zamanlarda yeni tıbbi tedavi seçenekleri sunulmasına rağmen kalıcı bir düzelme sağlamak saç transplantasyonu dışında henüz mümkün değildir. Hasta için uygun olacak yöntem doktor tarafından seçilmelidir.

    Alopesi areata: Bu tip saç kayıplarında düzgün yüzeyli, para büyüklüğünde veya daha geniş yuvarlak yama tarzı alanlar oluşur. Nadiren tüm saç ve vücut kıllarında kayıp oluşabilir. Çocuk ve erişkin her yaşta gözlenebilir. Saç dökülmesini yapan neden bilinmemektedir.Bir çok hastada saçlar kendiliğinden büyür. Şiddetli ve uzun süren durumlarda sürme veya ağızdan tedaviler uygulanabilir.

    Doğum sonrası: Gebe bayanlarda saçlarının büyük bir kısmı büyüme halindedir. Doğum sonrası saçlar saç büyüme döngüsünün dinlenme fazına geçerler. 2-3 ay içerisinde saçların aşırı miktarda döküldüğü fark edilebilir, bu süreç 1-6 ay kadar sürebilir ve çoğunlukla saçlar büyüyerek eski miktarlarına ulaşırlar.

    Yüksek ateş, ağır enfeksiyon ve soğuk algınlığı: Hastalıklar saçların dinlenme evresine girmesine neden olabilir. Yüksek ateş ve ağır bir hastalıktan 4 hafta ile 3 ay sonra yoğun bir saç kaybı gelişebilir.Zaman içerisinde saçlar tekrar eski halini alır.

    Tiroid hastalıkları: Fazla ve az çalışan tiroid bezi saç kaybına neden olabilir.Tiroid hastalıkları laboratuar testleri ile araştırılabilir. Tiroid hastalığının tedavisi ile saç kayıpları da düzelir.

    Eksik protein içerikli beslenme: Proteinden fakir diyetler yapan veya anormal beslenme alışkanlığına sahip kimselerde protein eksikliği oluşur ve vücut proteini muhafaza etmek için saçları dinlenme evresine sokar.2-3 ay sonra yoğun bir saç kaybı oluşur. Saç kökleri zayıflar. Bu durum diet ile yeterli miktarda protein alınımı ile düzelebilir.

    İlaçlar: Bazı ilaçlar geçiçi bir süre saç dökülmesine neden olabilir. Romatizmal, gut, depresyon, kalp hastalığı, yüksek tansiyon için reçete edilen ilaçlar ve yüksek doz A vitamini saç dökülmesi yapabilir.

    Kanser tedavileri: Bazı kanser tedavileri saç hücrelerinin bölünmesini durdurabilir. Saçlar deriden çıkınca zayıflar ve kırılır. Bu durum terapiden 1-3 hafta sonra gerçekleşir ve hastalar saçlarının %90 'ını kaybeder , terapi sona erdikten sonra saçlar tekrar büyüme gösterir ve eski haline döner.

    Doğum kontrol hapları: Doğum kontrol hapı kullanan bir bayanda saç dökülmesi sıklıkla kalıtsal bir yatkınlıkla oluşabilir. Saç dökülmesi gelişirse haplar Kadın-doğum doktorları tarafından değiştirilmelidir. Hap kullanımını kesen bir bayanda 2-3 ay sonra saç dökülmesi başlayabilir ve 6 ay kadar sürebilir. Bu durum doğum sonrası gözlenen saç dökülmesi mekanizması ile benzerdir.

    Düşük serum demir düzeyi: Demir eksikliği saç dökülmesine neden olur.Bazı insanlar demiri besinsel olarak eksik alırken bazılarında ise demirin bağırsaklardan emilimi yetersizdir. Bayanlarda adet kanamaları nedeni ile demir eksikliği daha sık görülür. Demir eksikliği laboratuar testleri ile araştırılıp , demir hapları ile tedavi edilmelidir.

    Büyük cerrahi girişimler ve kronik hastalıklar: Büyük cerrahi operasyon geçiren hastalar 1-3 ay içinde aşırı bir saç dökülmesi fark edebilirler. Bu durum birkaç ay içinde geçer. Ağır kronik hastalığı olan hastalığı olan kişilerde saç kaybı ömür boyu devam eder.

    Mantar hastalıkları: Küçük yamalar halinde kabuklanmalar ile başlayıp yayılabilir, saçlarda kırılma saçlı deride kızarıklık şişlik ve hatta sızıntıya neden olabilir. Bu bulaşıcı hastalık çocuklarda daha sık görülür ve ilaç ile tedavi edilmelidir.

    Trikotilomani(Saç koparma hastalığı): Çocuklar ve bazen erişkinler saç, kaş veya kirpiklerini koparıncaya kadar çekebilirler ve bunu bir alışkanlık haline getirirler. Böyle durumlarda psikoloji danışmanlarına başvurulması uygundur.

  10. #10

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    KÖtÜ AĞiz Kokusu (halitosis -

    Kötü ağız kokusu, çoğu zaman mahcubiyete, sosyo-psikolojik problemlere sebep olur; hatta evlilikleri bile etkileyebilir.


    SEBEPLERİ:
    Ağız boşluğunda yaşayan bakterilerin artıkları olan sülfürlü bileşikler kötü kokuya yol açar. Ölü ve ölmek üzere olan bakteriler sülfür bileşikleri açığa çıkarır.
    Bakteri tabakaları ve yiyecek artıkları dilin arka tarafında birikir. Dilin yüzeyi oldukça pürüzlü bir yapıdadır ve bakterilerin yaşamasına elverişli bir özelliğe sahiptir. Büyük miktarda sülfür bileşikleri de bu alanlarda birikir.
    Eğer diş yüzeyi temizlenmezse kısa sürede bakterilerin yaşamasına elverişli bir hal alır.
    İleri derecede dişeti rahatsızlığına sahip olanlarda kişinin kendi başına temizleyebilmesi pek mümkün olmayan, ulaşılamayan alanlar vardır. derin dişeti cepleri gibi böyle alanlar da kötü kokuya sebep olur.
    Şanslıyız ki ağız boşluğundan kaynaklanan kötü kokuların tedavisi kısa sürede sonuç vermektedir ve problem halledilebilmektedir.



    TEDAVİ YÖNTEMLERİ (Ağız boşluğu kaynaklılarda)


    Diş problemleriyle diğer patolojik nedenlerin tedavisini yapın. Tam bir ağız muayenesi yaptırın. Koku testleri uygulanabilir ki bu testlerle uçucu sülfür gazları ve halitosis hastalığının boyutları tespit edilir.

    İleri dişeti hastalıkları ve/veya diş çürükleri tedavi edilmelidir.

    Ağız enfeksiyonları yok edilmeli gömük, sorunlu dişler çekilmelidir.

    İyi bir ağız hijyenine özen gösterilmeli. Dişlerin tüm yüzleri ve dil sırtı temiz tutulmalıdır. ağız enfeksiyonları tedavi edildikten sonra gargaralar ve diş macunları da yardımcı olabilir.

    Ağız kuruluğuna mani olmak için gün boyu su için.

    Tükürük salgısını hareketlendirin: bakteri oluşumunu önlemek için ağzın oksijenlenmesine yardımcı olur. Şekersiz sakız çiğnemek bunun en kolay yoludur. Bu arada mentollü pastillere dikkat! Kokuyu giderir gibi görünse de kuruluğa neden olur.

    Su içeriği bol olan sebze (domates, kereviz, pırasa) ve meyveler (elma muhteşem bir ilaçtır) tüketin. Yiyeceklerinizin üzerine maydanoz doğrayın.

    Eczanelerde satılan maydanoz yağı bazlı kapsüller alın.

    Sarımsak, soğan ve baharattan kaçının (ya da, sarımsak ve soğanı pişirerek yemeyi tercih edin). Çoğunlukla kötü sindirildiklerinden süt ürünleri de bu probleme neden olabilir.

    Dilinizin üzerinde biriken bakterileri temizlemek için bir dil raspası kullanın veya fırçalama sırasında dilinizi temizleyin.

    Kahve taneleri çiğneyin, portakal veya limon kabuğu emin.

    Alkol ve sigarayı bırakın.


    Kötü ağız kokusundan şikayet edenler bu konunun üzerine gitmelidir. çünkü basit bir müdahale ile bu probleminizden tamamen kurtulmanız mümkün olabilir. Eğer ağız ve dişlerinize yapılan müdahaleden sonra hala ağız kokusundan şikayetçi iseniz diğer sebepleri de araştırmak gerekecektir:



    AĞIZ KOKUSUNUN DİĞER SEBEPLERİ:
    Özellikle sinüs ve akciğer kaynaklı enfeksiyonlar
    Şeker hastalığı (Diyabet) (aseton kokusu)
    Böbrek yetmezliği (balık kokusu gibi)
    Karaciğer yetmezliği
    Metabolizma bozuklukları (teşhisi zor olabilir, zaman zaman ortaya çıkan kötü bir balık kokusu)
    Açlık, diyet, ağız kuruması, oruçlu olmak (Sıvı gıda eksikliklerinde vücuttaki yağ ve protein çözünmeye başlar, bu metabolizmanın yan ürünleri kötü ağız kokusu olarak yansır)

Sayfa 3/4 İlkİlk 1234 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •