REKLAM

Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Spor Yazarlarından Tarihi Maçın Yorumları...

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Spor Yazarlarından Tarihi Maçın Yorumları...

    Geç de olsa

    Erman TOROĞLU



    MAALESEF Fatih Hoca’nın bazı takıntıları bu maçın başlama kadrosunda da kendini gösterdi.

    Mutlak bir şeyler yapıyor. Mesela İbrahim Kaş. Senin elinde kendi takımında son zamanlarda mükemmel oynayan Gökhan Gönül var. Onu da bırakın kendi takımında bile daha henüz oynamayan İbrahim Kaş’la başladın. Ama Allah herhalde yukarıdan dedi ki, "Ya Fatih kardeşim sen bir türlü akıllanmayacaksın. Bari son defa sana bir kıyak yapayım." İbrahim Kaş sakatlandı, Gökhan girdi. Ondan sonra takım normale döndü. Bizim bu maçtaki en büyük avantajımız, beraberliğin Norveç’e yetmesiydi. O psikoloji altında ezildiler. Aslında aydan gelen toptan gol yedik. Norveç bir hata yaptı. Hep Carew’in üzerine oynadılar. Kenarlara fazla inmediler. Biz de oyunu Gökhan girdikten sonra ortaya iyi sıkıştırdık. Nihat, Hamit ve Emre boş top kullanmayınca, Norveçliler rahatsız olmaya başladılar. Ayağa top yaptığımız zaman oyundan düşüyorlardı. İlk 30 dakika çabuk çıkamadık. Bir türlü karar veremiyorduk.

    Koskoca 2 yıl kaybettik

    Aslında bu maçtan evvel maçtan fazla ümidim yoktu. Sebebi, biz son zamanlarda takım olma hüviyetimizi kaybetmiştik. Teknik direktörün gazetecilerle mücadelesi, kendi takımlarında oynamayan bazı futbolcuların ayrıcalıkları varmış gibi iyi de olmasalar kadroya alınıp oynatılmaları benim bütün ümidimi kırdı. Ama herhalde Futbol Federasyonu’nun son aldığı kararla yetki biçimlerinin sınırlanması, görev bölümünün yaptırılması ya da bazı futbolculardan vazgeçilmesi tekrar doğruya dönmemizi sağladı.

    Milli takım bugün çıkan kadroya yakınını kurmaya Ersun Yanal döneminde iki sene önce başlamıştı. Ne yazık ki, Yanal’dan sonra tekrar yanlış yapılmaya başlandı. Koca bir iki sene kaybettik.

    Bazı şeyler gözden geçmeli

    Şunu çok net söylüyorum. İyi olduğumuz zaman pembe bulutların üzerine çıkmayalım. Fatih Terim, yardımcıları ve futbolcular her şeyi iyice gözden geçirmeliler. Eğer iki yıldır yaptıkları inanılmaz hataları görüp vazgeçerlerse tamam. Yoksa hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmamalı. Markus Merk’in herhalde son uluslararası maçı. Ona da fazla iş düşmedi. Bence lehimize çalmadığı elle oynama penaltıydı. İkinci yarı Emre’nin adama basması da tartışılır.

    Bosna Hersek maçı bitmeden hiçbir şey garanti değil. Futbol Federasyonu’nun ve Fatih Terim’in Avrupa Şampiyonası finallerine gitsek dahi bazı şeyleri gözden geçirmeleri gerekir. Takım mı olacağız, yoksa yaz boz tahtası mı? "Ben yaptım oldu mu?" yoksa "Aklın yolu bir mi?" Hep birlikte göreceğiz.
    ------------------------------------------------------------
    Doğru adam

    Can BARTU



    MİLLİ Takım gerçekten çok büyük iş başardı. Kolay değil, maçın başında 1-0 yenik duruma düşüyorsun, rakip sahadasın ve üstelik moralin dibe vurmuş durumda.

    Böyle bir ortamda maç kazanmak gerçekten büyük başarı. Norveç, kişisel becerileri fazla olmayan, sadece fizik güçleriyle bir şeyler yapmaya çalışan, kötü İngiliz futbolu oynayan bir takım. Böyle bir takımı yenmenin yolu en az onlar kadar mücadele etmekten geçiyordu. Milli futbolcular işte bunu yaparak zafere ulaştılar.

    Bu zafer her ne kadar önemli olsa da yapılan büyük hataları kapatmaz. Gökhan Gönül 5-6 maçtır Fenerbahçe’nin en iyi futbolcu. Fatih Terim yine fantaziye kaçıp bu oyuncunun yerine İbrahim Kaş’la maça başladı. Fakat, ne gariptir ki, normalde yedek kulübesinde olması gereken bu futbolcu maçın henüz 16. dakikasında sakatlanınca yerine doğru adam, yani Gökhan girdi. Ve o Gökhan da maçın kahramanı oldu. Önünde oynayan Hamit Altıntop da onun kadar iyi olsaydı, Norveç’in sol kanadını iyice felç ederdik.

    Dün sahanın en iyilerinden biri de Emre Belözoğlu idi. Zaten bu futbolcu daha önceki maçlarda da böyle oynasaydı, biz Norveç’e 4-5 puan farkla önde gider, böyle eziyet çekmezdik. Emre Belözoğlu bugüne dek topu ileriye vurmaktan kaçınıyordu. İyi mücadele ediyor ama aldığı her topu yana veya geriye oynadığı için yeterince etkili olamıyordu.

    Stressiz oynadılar

    Milli takımda dün bütün futbolcular çok iyiydi. Bunun en önemli sebebi oyuncuların stressiz olmasıydı. Fatih Terim de maç öncesindeki basın toplantısında son derece stressizdi. İlk defa ağzını burnunu oynatmadan bir basın toplantısı yaptı. Onun bu ruh hali takıma da olumlu yansıdı.

    Norveç maçındaki mücadelemiz her türlü övgüye değerdi. Ancak eksik olan bir şey vardı, o da topu ileride tutamayışımız. O bölgede Mehmet Yıldız gibi topu iyi saklayan ve vücudunu kullanabilen bir oyuncu olsaydı, biz son dakikalarda bu kadar zorluk çekmezdik.

    Çoğu kişinin maç öncesi en çok korktuğu futbolcu olan John Carew dün hiçbir şey yapamadı. Servet ona bir tane kafa topu aldırmadı. Zaten bu Carew öyle söylendiği gibi hava toplarında etkili bir forvet değil. Ama nedendir bilinmez bizim büyük takımlar habire onun peşinde koşup duruyorlar. Bütün milli futbolcuları ve Fatih Terim’i tebirk etmek lazım ama iş burada bitmiyor. Final bileti için bir maçımız daha var. Onlar Malta ile deplasmanda oynayacaklar, biz de evimizde Bosna Hersek’le. İnanın bana bizimki daha zor bir maç. Çok ama çok dikkatli olmak zorundayız.
    -----------------------------------------------------------------
    Finaller hakkımız

    İlker YASİN



    ÖNCE Fatih Terim ve Milli Takım oyuncularını yürekten kutlarım. Kanal D’de maç için hazırladığım tanıtımlarda ’Biz zoru severiz’ cümlesini kullanmıştım.

    Milli Takım hakikaten oynadığı tüm zorlu maçları başarıyla geçti. Yani denizi geçti, ama derede boğuldu. Aslında bu iş buraya kalmamalıydı. Malta, Moldova gibi dünya futbolunda esamesi okunmayan ülkelere 4 puan kaptıran, Bosna Hersek’e 3 puan veren, Atina’da 4 çektiği Yunanistan’a evinde yenilen Milli Takım mı gerçek Milli Takım...

    Yoksa, zora geldiğinde, kazanmak zorunda olduğu karşılaşmalarda dünkü futbolunu oynayan Milli Takım mı bizim gerçek Milli Takımımız...

    Zaten dün akşamki Norveç’in Avrupa Şampiyonası’nda ne işi var... Şişirme top yapmaktan ve uzun taç atışlarından başka futbol adına sergiledikleri hiç birşey yok. Terim, kendi takımlarında zor forma bulan İbrahim Kaş, Hakan Balta ve Semih gibi Milli formanın acemileri ile maça başladı. Bu büyük riskleri aldığının işaretiydi.

    Maçın başında İbrahim Kaş’ın sakatlanıp yerini bu sezon o yerin en iyisi Gökhan Gönül’e bırakması belki de maçın kaderinin değişti andı. Orta alanda ayağa paslar, yardımlaşmalı futbol, yüksek top tekniği ve iyi konsantrasyon Milli Takımı başka bir havaya sokmuştu. Maçın başında yine bir taç atışından gelen gol, Milli Takım oyuncularının inancını ve heyecanını bozmadı. Sabırlı ve rakibe az top vererek oynama düşüncesi sonuç verdi. Zaten Emre, Nihat, Hamit gibi oynadığı zaman maçların kaderini değiştiren yıldızları olan bir takım bizim Milli Takım...

    Planımız tuttu

    Planımız içinde golü uzaktan vurulan toplarla bulmak birinci sıradaydı. Öyle de oldu...Karşılaşmanın 31.dakikasında Emre’nin rakip sahanın ortasına yakın yerden attığı harika golde kaleci Opdel herhalde İsviçre-Avusturya rüyasına yatmıştı. Beraberlikten sonra da temel felsefeden ayrılmadı hiç Milli Takım. Kontrollü futbolu bırakmadık. 60.dakikada Nihat’ın golü de alkışlanacak güzellikteydi. Zaten Milli Takım buraya rakibi boğmaya, rakip kalenin önünden ayrılmamaya değil, bir pozisyon da bulsa maçı kazanmaya gelmişti. İkinci yarıda temposu düşen Hamit dışında kaleci Volkan yediği goldeki hatasını telafi eden kurtarışlara imza atarak Milli Takımda başarılı oyuncu grafiğini yükseltti.

    Kim ne derse desin, bu zor bir maçtı. Fakat dediğim gibi bizde, Fatih Terim de, futbolcularımızda zoru seviyoruz. Çarşamba günü bu inanç ve motivasyonla Bosna Hersek’ten de rövanşı alıp Avrupa Şampiyonası Finallerine gideceğiz. Emeği geçen herkese yürekten teşekkür...Avrupa Futbol Şampiyonası dün geceki Türkiye’nin hakkı. Finaller hakkımız.
    </B>---------------------------------------------------------------
    Ders almış!..

    Vedat Okyar



    Yaaa... Gördün mü Fatih kardeş? Ben ders almam ders veririm dedin, hem kendinle hem takımla o büyük kalabalığın cereyanını kestin. Takımın ritmini kendinle beraber bozdun. Ben de ağabeyin olarak ‘Ölene kadar ders almak var Fatih’ diye dile getirmiştim.

    Negatif kulvarlara girmek insanları zora sokar. Çıkmaz sokağa girmiştin, geri dönüş yaptın, dün akşamı kazandın. İnsanların kendi ettiği laflardan bile ders alması önemlidir. Kendini seninle başbaşa bıraktın herhalde, doğruyu buldun.

    Maç öncesi çıktın ‘Ben formdayım’ dedin. Sana maçı kazandıran işte bu laf Fatih. Sen bu ülkenin milli takımını çalıştıracak tek adamsın. Şu maçı kaybetsen bile sana bir yazı hazırlamıştım. Yazının ana fikri şu idi: Fatih bu ülkede senden daha iyisi yok. Bu ayıbı kapat.... Nasıl kapayacağını da şöyle dile getirecektim: Federasyon değişse de sen değişesin istemiyorum. Bu ayıbı bu ülkede kapatacak tek insan da sensin. Fedakârlık yap demiyorum. Bu fedakarlığın dışı bir şey. Artık para almadan 2010’a bu takımı hazırlayayım de. Kendi ayıbını ancak böyle kapardın. Dün akşam kazanılanla para da kazan be güzel kardeş.

    KEYFİNİ ÇIKARIYORUM

    Sahanın içine girelim... Maç öncesi Volkan kardeşime bir yazı verdim. Bu çocuklar 1 kişilik değil 3 kişilik koşacak, en zor yerlerde iyi işler çıkarıyorlar demiştim. Bunun da keyfini çıkarıyorum. Her oynayan, her şeyini sahaya bıraktı. Kaldı ki her zaman yediğimizden köfte bir gol yedik. Ama sonrasında su vermedik. Topu yere indirdiğimizde iyi işler yaptık, 2 gol bulduk, 2 fazlasını da yapabilirdik.

    Maçı ipten alacak oyuncular bizde. Rakip topu havadan indirmeden, yerden durdurmadan oynayan bir ekip. İkinci planları yok. Fatih, yazdığı senaryoyu oyuncularına ezberletmiş. Geriye düştüğümüzde bile inançlarını kaybetmediler. Kusursuz takım olmaz. Tabii ki vardı. Ama dün akşam için defolu bir takım değildik. Bana göre kusur İbrahim Kaş’la başlamak, Gökhan’ı kenarda tutmak. Kaş kötü futbolcu demiyorum, Kaş sağ bek değil stoper.

    Bir oyunun yönetimi ne kadar önemli dün yine gördük. Hakem ne bir oyuncuyu rahatsız etti, ne tribündekileri. Bizim hakemlere ders olsun diye gösterilmeli.

    -------------------
    Bükemediğin kolu öpeceksin

    Gökmen Özdemir


    Tek çare kazanmaktı. Kazandık... Türk futbol tarihinin en önemli maçı değildi elbette. Zaten olmamalı da... Öyle olsa, Dünya Kupası finali oynadığımızda (olur ya!) ne diyeceksiniz? Ama futbol literatürümüzün en tartışılan maçıydı. Öncesiyle, sonrasıyla da yıllar boyu unutulmayacak. İşi buraya kadar getirmek, riske sokmak hataydı. Fakat hatayı düzeltmek de güzel. Hem de çok güzel...

    2004 ve 2006’da uzağında kaldığımız büyük turnuvaların artık bir adım uzağındayız. Çarşamba akşamı Bosna maçını da kazanırız. Bu havayla başka bir düşünceye kapılmak hata olur... Bu galibiyette emeği geçen herkesi tebrik etmeliyiz. Ellerimiz patlayıncaya kadar alkışlamalıyız... Emreler’i, Nihat’ı, Semih’i, Arda’yı, Gökhan’ı, Hakan’ı, Volkan’ı, Mehmet’i alkışlamalıyız... Mükemmel mücadele ettiler. Zaten dün kazanmak için mükemmel oyuna değil, insan üstü mücadeleye ihtiyacımız vardı... Onu yaptık... Her maç yapmalıydık, her maç yapmalıyız. Mücadele etmeliyiz. Sorumluluk almalıyız. Türk Milli Takımı sahaya çıktığında rakip kiminle oynayacağını bilmeli, bize karşı önlem almalı. Tek istediğimiz bu. Kazanırız, kaybederiz önemli değil. Sadece iyi temsil edilmek istiyoruz.

    KAVGA BİTSİN ARTIK
    Emre Belözoğlu’na ayrı bir paragraf açmak gerek. Yunanistan maçında Basın Tribünü’nde açılan pankart onun gardını düşürdü. Kaptan olarak çıktığı sahada kendi halkını temsil eden basını tarafından protesto ediliyordu. Küstü. Sorumluluk almadı. Sonuçta kaybettik. Ama dün gecenin tartışılmaz yıldızıydı. Takımını sırtladı. Avrupa Şampiyonası’nın kapısına kadar götürdü. Terim ona dün gece kazanmayı emretmişti. Çıktı futbolunu oynadı. Artık çarşamba akşamı Euro 2008’e içeri giriş adımını attığımızda bu kavga da bitmeli. Eee, ne demişler? Bükemediğin kolu öpeceksin!

    Norveç maçı bizim açımızdan artık bazı defterlerin de kapandığının bir göstergesi oldu. Bu maç için sakat olmayıp da Milli Takım’a çağırılmayan futbolcular lütfen artık gölge etmesinler futbolumuzun üzerinde... Duygu sömürüsü istemiyoruz. Artık sahada gerçekten mücadele eden, birbirine kenetlenen bir takım istiyoruz.

    Son bir rica... Lütfen bu galibiyet gözlerimizi kör etmesin. Futbolumuzun çok eksiği var. Avrupa Şampiyonası’na katılmak, bizi gereken reformları yapmaktan alıkoymamalı. Yoksa bir arpa boyu yol alamayız...

    Tebrikler Fatih Terim... En zor anında, en tartışıldığı günlerde sorumluluk alıp, yeniden futbola geri döndüğü için tebrikler...
    -------------------------------------------------------------

    İbrahim Kaş iyi ki sakatlandı

    Mircea Lucescu


    Dünkü maçı seyrettikten sonra şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Eğer 2008’e Türkiye değil de Norveç gitseydi, futbol adına büyük haksızlık olurdu. Çünkü Türkiye finallere gitmek için sadece 1 puana ihtiyacı olan evsahibi Norveç’i tek kelimeyle ezdi geçti.. Yunanistan’dan sonra Norveç’i de deplasmanda yenip 2008 vizesini alan Türkiye’yi şimdiden kutlarım.. İlk tebrik etmek istediğim kişi Fatih Terim.. Bu maça çıkarken üstünde nasıl bir baskı olduğunu tahmin edebiliyorum.. Üstelik sakat ve cezalılar nedeniyle ideal kadronun dışında bir 11 sahaya sürmek zorunda kalmıştı. Mesela Emre Aşık-Servet ikilisi, başka hiçbir şartta yanyana gelemezdi. Ama bu ikili gol dışında nerdeyse hiç hata yapmadan oynadı, başta Carew olmak üzere uzun Norveç hücum hattına geçit vermedi. Yani Türk deyimiyle, eğrisi doğrusuna geldi.. Bu seçim, Terim’in şanslı olduğu noktaydı..

    EMRE BAŞ AKTÖRDÜ

    Ama Terim’i esas övmek istediğim nokta Emre Belözoğlu’yla ilgili.. Emre’ye karşı Türkiye’de oluşan tepkiyi yakından takip ettim. Belki başka bir teknik adam Emre’yi daha önce feda ederek yoluna devam edebilirdi. Ama Terim, büyük bir cesaret örneği gösterip, kendini de riske atarak Emre’ye sahip çıktı. İşte o Emre, dünkü maçı kazandıran ilk aktördü. Türkiye’nin paniğe kapıldığı anlarda gerçek bir lider gibi ortaya çıktı ve beraberlik golünü attı. Ondan sonra da orta sahayı adeta tek başına kaplayarak Türkiye’yi muhteşem organize etti. Son saniyeye dek durmadı. Kariyeri açısından da büyük bir zafere imza attı.

    Türkiye’nin ikinci şansı ise İbrahim Kaş’ın sakatlanması oldu. Uluslararası tecrübesi hiç olmayan Kaş’ın oynadığı bölümde, Norveç sol kanattan akın akın geldi. Uzun paslar ve taç dahil duran toplar dışında hiçbir taktik varyasyonu bulunmayan Norveç, ilk 16 dakika içinde Kaş’ın olduğu bölgeden 6 tehlikeli taç atışı kullandı. Kaş sakatlanıp çıktıktan sonra yerine giren ve en az onun kadar tecrübesiz olan Gökhan Gönül de maçın kaderini değiştiren isimlerden biri oldu. Hem sağ kulvarı çok iyi kapadı, hem de takımın ileriye çıkmasını sağladı. Nihat’ın attığı 2. golde de geriden gelip verdiği asist Gökhan’ın sonuç üzerinde ne kadar etkili olduğunun kanıtıydı.. Bana göre Oslo galibiyetinin baş mimarları Emre ile Gökhan’dı..

    UYARMAM GEREK

    Türkiye’nin dün yapması gereken tek şey topu yere indirmek ve sakin olmaktı.. lk 30 dakikada bunu hiç yapamadılar. Norveç’in tam direksiyonu aldığı sırada Emre’nin golü, bütün oyun kurgusunu değiştirdi.. Türkiye güven kazandı, Norveç ise teknik ve hızlı futbol karşısında çaresiz kaldı.. Türkler’i iyi tanırım.. İşler kötü gittikçe durumu toparlayamazlar.. Ama işler iyi giderken de onları tutmanın imkanı yoktur.. Kritik dönemlerde gelen 2 gol ve Norveç’in kısır futbolu sayesinde, bence dün gecenin en önemli zaferlerinden birini elde ettiler.. Yalnız çok sevdiğim Türkiye’yi uyarmadan edemeyeceğim:

    Bosna maçını kazanmadan finale gittiğinize emin olmayın, 3 gün daha gevşemeyin.. Çünkü futbolda eğer böyle tatsız sürprizler olmasa, Türkiye düne kadar final vizesini zaten cebine koymuş olurdu..

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    evet yine bildik yazılar (sonuca göre).

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    paylaşım için sağol

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •