REKLAM

Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 1/5 12345 SonSon
41 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Ata'nın Tabutunun Açıldığı An

  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Ata'nın Tabutunun Açıldığı An

    Alıntıdır


    Kefen sıyrıldı ve…Özel solüsyonla ıslatılmış pamuk kitlesi

    kaldırılınca Ata’nınyüzü ortaya çıktı. Derisi kahverengi bir hal almış, ama
    hatları bozulmamıştı.Sanki uyuyordu…



    Özel solüsyonla ıslatılmış pamuk kitlesi kaldırılınca
    Ata’nın yüzü ortaya çıktı. Derisi kahverengi bir hâl almış, ama hatları
    bozulmamıştı. Sanki uyuyordu…

    8 Kasım 1953 Pazar gecesi saat 23:00′da Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu’nun ev
    telefonu çaldı. Prof. Mutlu, Ankara Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji
    Kürsüsü Başkanı’ydı ve patalogdu. Arayan ise Ankara Valisi Kemal Aygün’dü…
    Aygün, ‘Hocam’ dedi, ‘10 Kasım günü Atamızın naaşını Anıtkabir’e taşıyacağız.
    Bunun için bir komite kurduk. Naaşı

    geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz. Ancak bozulmadan korunduğunu
    belgelemek için muayene etmenizi rica ediyoruz.



    ‘Prof. Mutlu önce reddetti. Mutlu, o sırada 40 derece ateşle yatıyordu.
    Hastalığını gerekçe göstererek bu görevi bir başka meslektaşının yapmasını rica
    etti. Ancak Vali Aygün ısrarcıydı: ‘Ben sizi sarar sarmalar götürürüm, bu tarihi
    bir görev’ dedi. Mutlu kabul etti ve 9 Kasım sabahı Etnografya Müzesi’ne gitti.
    Başbakan Adnan Menderes oradaydı. Meclis Başkanı Refik Koraltan ve eski başkan
    Abdulhalik Renda… Mutlu, görevden affını istemekle ne büyük hata ettiğini o
    zaman anladı.

    Gerçekten tarihi bir tanıklıktı bu… Ata’nın gül ağacından tabutu, 4 Kasım
    günü, geçici kabrinden çıkarılıp müzenin holündeki mermer katafalka konulmuştu.
    Bir hafta boyunca sırayla öğrenciler, subaylar ve generaller katafalk başında
    nöbet tutmuştu. Nihayet tabutun açılma günü gelip de komite üyeleri tamam
    olunca, Prof.Dr. Kamile Mutlu ‘Başlayın’ talimatını verdi.

    Bunun uzerine tabutun vidaları söküldü. Tahta tabutun içinde madenî bir sanduka
    bulunuyordu. Bu sandukada gaz birikmiş olma ihtimali düşünülerek önce bir burgu
    ile delik açıldı. Gaz ya da koku çıkmadı. Sanduka talaş doluydu. Sandukanın içi,
    muhafaza solüsyonu ile ıslatılmış tahta talaşı doluydu. Bu talaş, naaşın ayak
    yönüne doğru toplandı. Talaşın arasında, ağzı kapalı ve içi sıvı dolu bir şişe
    bulundu. Bu, cesedi muhafaza icin kullanılan solüsyondan bir numuneydi. Üzerinde
    terkibi yazılıydı. Ata’nın naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra kahverengi bir
    muşambayla kaplanmıştı. Sargıları açmaya başladılar. Herkes nefesini tutmuştu.

    Çünkü, ‘Naaş çürüyüp bozulmuş, çıkan gazlar tabutu patlatmış, nöbetci er,
    kokudan bayılmış’ diye bir sürü söylenti geziniyordu. Ve 15 yıl sonra ilk kez
    Ata’nın yüzünü göreceklerdi. Kefenin sargıları aralanınca Prof. Kamile Şevki
    Mutlu, orada bulunanların yardımıyla katafalka çıktı ve Atatürk’ün yüzüne baktı.
    Ata’nın derisi kahverengi bir hâl almış, ama yüz hatları bozulmamıştı. Menderes
    sapsarı olmuştu Prof. Mutlu, gördüğü tabloyu daha sonra şöyle anlatacaktı:
    ‘Yüzünü örten ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca Ata’nın heykel gibi duran yüzü
    ile karşılaştım. Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz kapağının üzerine
    düşmüştü. Atatürk, Dolmabahçe Sarayı’ndaki yatağında uyuyor gibiydi. ‘ Prof.
    Mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun başına cağırdı. Onlar da tek
    tek tabutun içine baktılar. En başta Başbakan Adnan Menderes vardı. Koyu renk
    takım elbisesi içindeki Menderes de yanındakilerin yardımıyla katafalka çıktı,
    ürkek bir şekilde aşağı, tabuta doğru baktı. O an ne olduğunu Prof. Kamile
    Mutlu’dan aktaralım: ‘Menderes çok heyecanlandı. Rengi sapsarı oldu. Bir de
    baktım ki, müzenin kapısına doğru gidiyor. Atatürk’ün yüzüne bakmadı. Tahmin
    ediyorum, kendinde o kuvveti bulamadı. En sona Abdulhalik Renda kalmıştı. O da
    Ata’yla karşı karşıya gelir gelmez tabutun yanına yığılıverdi. Salondaki herkes
    Atatürk’ü tek tek gördükten sonra naaş, tekrar solüsyonla ıslatıldı. Ata’nın
    başı pamuklarla örtüldü ve vücudu beyaz kefenle sarıldı. Bu sırada bir komiser,
    orada görevli adlî tıp doçenti Dr. Cahit Özen’in yanına yaklaşıp avucunda
    taşıdığı bir kağıdı gösterdi ve şöyle dedi: ‘Bu kağıdı, Atatürk’ün hemşiresi
    Makbule Hanım gönderdi. Kefenin içine Atatürk’ün göğsü üstüne konmasını istiyor.
    ‘Doc. Özen, kağıda bir göz attı. Eski Türkçe bir şeyler yazılıydı. ‘Böyle bir
    kağıdı Atatürk kabul etmez. Bize kızar, darılır’ dedi. Komiser kağıdı katlayıp
    cebine koydu ve uzaklaştı. Bütün işlemler

    bittikten sonra salonda bulunanlar naaşın iki yanından geçip hep bir ağızdan
    besmele çektiler ve cesedi yeni tabuta yerleştirdiler. Bu tabut da 15 yıl içinde
    yattığı büyük gül ağacı tabutun içine konuldu. Üzeri bayrakla örtüldükten sonra
    kapağı kapatıldı.

    Ve 10 Kasım sabahı, Ata’nın naaşı 15 yıl önce onu Dolmabahçe’den Ankara’ya
    taşıyan top arabasına yerleştirilip son

    durağı olacak Anıtkabir’e taşındı. Artık ebediyen orada kalacaktı…

    Atatürk’ün tabutu, Menderes’in huzurunda açılmıştı. Ata’nın 15 yıl Etnografya
    Müzesi’nde bekletilen naaşı, 12 askerin

    omuzları üzerinde oradan alınmış ve 136 asteğmenin çektiği bir top arabası ve
    matem marşı eşliğinde Anıtkabir’e taşınmıştı. Radyodan naklen yayımlanan o
    görkemli tören, en az 15 yıl önceki kadar hüzünlüdür. Ancak o törenden hemen
    önce yaşananlar, tarihçilerin pek ilgisini çekmemiştir.

    Bilindiği gibi, Anıtkabir yapılana dek, Atatürk’ün naaşının korunabilmesi için
    ‘tahnit’ denilen bir işlem yapılmıştı. Gülhane Patolojik Anatomi Profesörü Dr.
    Lütfi Aksu tarafından gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şırıngayla özel
    bir formül enjekte edilmiş ve üzerine formüllerin yapıştırıldığı iki küçük ilaç
    şişesi, Ata’nın koltuk altlarına yerleştirilmişti. Bu işlem sayesinde Ata’nın
    naaşı da, diyelim bugün Lenin’in mozolesinde olduğu gibi olduğu günkü haliyle
    korunabilirdi. Ancak İslâm dini, olunun defnini şart koştuğundan, geçici
    tahnitin bozulması şarttı. Nakilden önce, bu işlem için bir komite kuruldu. O
    komite, törenden bir gün önce, Başbakan Adnan Menderes’in huzurunda Atatürk’ün
    tabutunun açılmasını kararlaştırdı.

    Tabut açılınca tahnit bozulacak ve ceset çürümeye başlayacaktı. Bir başka
    deyişle Atatürk’ün (mumyalanmış gibi) korunmuş naaşını son görenler, o törene
    katılanlar olacaktı. Atatürk’le ilgili belgesel çalışmaları sırasında o törene
    katılanların bir kısmıyla konuşmuştuk. Bu yazıda yer alan bilgilerin bir kısmı o
    tanıklıklara, önemli bir bölümü ise değerli Atatürk araştırmacısı Prof. Dr.
    Utkan Kocatürk’ün, Prof Dr. Kamile Şevki Mutlu ile yaptığı sohbetten
    aktardıklarına dayanıyor. Ata’nın yarım asır önceki son yolculuğu, sanırım bu
    ayrıntılarla daha da ilginç bir boyut kazanıyor.



    Atatürk’ü son görenler anlatıyor:

    ‘Yüzünde iki günlük sakal vardı’ Osman Ersoy ve Halide İntepe, 10 Kasım 1953′te
    Etnografya Müzesi’nde asistan olarak çalışıyorlardı. O yüzden 50 yıl önceki o
    töreni ve tabutun içindeki Atatürk’ü son kez görme fırsatı buldular.
    İzlenimlerini şöyle anlattılar:

    OSMAN ERSOY: ‘Sağlığında görmemiştim Atatürk’ü… Korkunç

    heyecanlıydım. Biz çalışanlar, asistanlar, memurlar sıra ile

    katafalka

    çıktık. Oldukça sararmış ve küçülmüş bir çehre… 1 - 2 günlük

    sakalı

    vardı. Kaşları fevkalade iyi şekilde fark ediliyordu.’

    ‘ Gözleri aralıktı’

    HALİDE İNTEPE:

    ‘Tabut kapanmadan en son gittim baktım.

    Başı yana

    doğru eğikti. Yüzü hiç bozulmamıştı. Azıcık sakalları çıkmıştı.

    Hani

    insan hasret giderek ölürse, gözleri aralık kalırmış ya, öyle

    aralıktı

    gözleri… Ama bir ölü yüzü yoktu. Uyuyor gibiydi.’

    nur içinde yatsın ..............
    VATAN SANA MİNNETTARDIR

    "Sahipsiz memleketin batması haktır, Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır."




  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    paylaşımın için sağol arkadaşım. ancak ben iki resim görebildim. başka resim varmıydı?

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    teşekkürler paylaşım için

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    müthiş bir paylaşım arkadaşım son harfine kadar tek tek okudum.ellerine sağlık...

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    teşekkürler arkadaş çok güzel eline sağlık

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    paylaşım için teşekkürler kardeş
    NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Rica ederim arkadaşlar

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    teşekkürler saglıcakla
    :45:
    saygılar
    yanıklarda iz bırakmaz

  9. #9

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    nur içinde yatsın ..............
    VATAN SANA MİNNETTARDIR
    Amin..

    Allah herkese böyle lider nasip etmez.. Atam iyiki varsın.. Vatan Ve Millet Sana Minnetdardır..

  10. #10

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    teşekkürler paylaşım için

Sayfa 1/5 12345 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •