REKLAM

Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Doğruya ne denirki

  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Doğruya ne denirki

    Önümüzdeki 2 ay içinde alınacak ve uygulamaya sokulacak kararlar bu ülkeyi 10 yıl içinde son derece kanlı bir iç savaşın içine sokacak kadar vahim...’

    Bu cümle geçen akşam bir araya gelip uzun uzadıya süreci irdelediğim bir siyasetçiye ait...

    O genelde eleştirisini AK Parti üzerine kurdu.

    AK Parti’yi; Başbakan’ı eleştirdi...

    Ben ise bu kapsamlı eleştirilerin bir kısmına “kısmen” katılmakla birlikte çok başka bir açıdan meselelere dair düşüncemi söyledim...

    Ben AK Parti’yi eleştirmiyorum. Bir parça geri çekilip tarihe bakınca sonuç şayet ilk paragraftaki kadar vahim bir sona gidiyorsa bunun müsebbibinin “emaneti” kötü yöneten kadrolar olduğunu düşünüyorum.

    Benim temel eleştirim ise askere daha doğrusu TSK’nın komuta kademesine.

    Açık açık konuşalım.

    2. AK Parti dönemi 2.Cumhuriyettir.

    AK Parti iktidarı Fethullah Gülen’in test sürüşüdür.

    1989’dan bu yana ve 11 Eylül’den bu yana olan bitenleri değerlendirdiğinizde; Fethullah Gülen hareketinin nereden ve neden desteklendiğini anladığınızda, 28 Şubat süreciyle beraber, bugüne baktığınızda sonuç budur.

    Jakoben Kemalistler başaramadılar.

    Bu gerçeği de itiraf edin artık.

    Devlet yani mülkiye ve harbiye ilk sorumludur.

    Mülkiye ve harbiye 1950’den beri Atatürk’ün mirasını kötü yönetmiştir. (Aslında İsmet Paşa’yı milat almak daha doğru...)

    İkinci sorumlu ise siyaset-tarikat-mafya üçgenidir. (Son döneme medyayı da eklemek şarttır.)

    Müteahhit kafalı sağ zihniyetler bu ülkeyi yağmalatmıştır.

    Eğitim, sağlık ve adalet göçmüştür.

    Özal’la başlayan süreç ise mutlak teslimiyettir.

    Kimse kendini kandırmasın. Derviş’le başlayan süreç AK Parti tarafından milim sapma olmadan “başarı” ile sürdürülmektedir.

    22 Temmuz günü ise ılımlı İslam artık iktidarını ilan etmiştir.

    Tandoğan’ı ve ardından birçok meydanı dolduran o milyonlara da, naçizane, bir önerim var...

    Aklınızdan geçen o cümleyi ben dahil herkes biliyor. Kendini Atatürkçü ve laik olarak niteleyen o “yüreği incinmiş” kitle son zamanlarda hep şu minvalde konuşuyor:

    “Özkök de bunlardan biriydi, Büyükanıt gelecek her şey bitecek. Hay Allah, galiba o da olmadı sıra Başbuğ’da...”

    Bu hastalıklı düşünceleri bir yana bırakın ve uyanın..!

    İddia ve tespitim şu: E-muhtıra’nın verildiği günden bu yana, bu ülkede en çok yıpranan kurum TSK’dır.

    Bunun müsebbibi de bizzat komuta kademesidir.

    Durun! Hemen hiddetlenmeyin... Biz daha öfkeliyiz.

    Neden mi? Şundan:

    5 Kasım süreciyle ortaya çıktı; 2. Cumhuriyetin ilk büyük adımı atılmakta ve başka ellerin kurdurduğu ve orta vadede bize açık bir tehdit olacak şoven milliyetçi bir Kürdistan’a “olur” verilmektedir.

    Diğer adımları da 2008 ortasına kadar göreceğiz. Tahmin etmek zor değil...

    Elbette bu bir tercihtir. Siyasi bir tercihtir... Demokratik bir tercihtir.

    Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin karakterini değiştirecek nitelikte bu tercihi tercih etmeyen yığınların endişelerini ifade ettiğini düşündükleri samimi ve güvenilir bir siyasi kadro yoktur.

    AK Parti ise kendi içinden empatik bir Cumhuriyetçi anlayış çıkarma dinamiğinden maalesef mahrumdur.

    Bu onun kaçınılmaz sonu olacaktır. Ama endişe veren mesele bu sonun aynı zamanda Cumhuriyetin de sonu olmasıdır.

    Burada durun ve bir zahmet Atatürk’ün gençliğe hitabesini okuyun... (Yok gerçekten okuyun...)

    Bu metni , bir kariyer için, ezbeleyenlere ve ezberletenlere değil...

    Anlayıp, her ne pahasına olursa olsun, uygulayacaklara ihtiyaç duyulan günlerdeyiz.

    Atatürk, o hitabeyi de kalkıp ne askeri-sivil bürokratlara ne de siyasilere yazdı...

    Gençliğe yazdı...

    Okuyun ve düşünün...

    Serdar AKİNAN
    26.11.2007-AKŞAM

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart






    ATATÜRK'ün GENÇLİĞE HİTABESİ

    Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet'ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

    Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.

    Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.

    İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.

    Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetln imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!

    Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.

    İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

    Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dagıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.

    Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler.

    Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.

    Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!

    Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!

    K. ATATÜRK 20 Ekim 1927.

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Ulu Önder memlekette bu gün yaşananları o zamandan görmüş

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •