Teþekkur Teþekkur:  0
Beðeni Beðeni:  0
Sayfa 1/2 12 SonSon
13 sonuçtan 1 ile 10 arasý

Konu: Çeþitli Hastalýklar Hakkýnda Bilgi

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart Çeþitli Hastalýklar Hakkýnda Bilgi

    SU ÇÝÇEÐÝ

    Belirtileri: Çiçek kadar tehlikeli olmayan bir hastalýktýr. Ancak çiçek gibi çok çabuk yayýlýr. Daha çok kýþ aylarýnda salgýnlar halinde görülür. Virüsler vücuda girdikten iki hafta sonra hastalýk baþgösterir.
    * Ateþ, baþ ve bel aðrýlarýyla baþlar.
    * Deðiþik irilikte kýrmýzý lekeler önce gövde sonra kol ve bacaklarda görülür.
    * Lekeler bir gün içinde sulanýr ve yavaþ yavaþ patlamaya baþlarlar.
    * Sivilceler patladýktan sonra, mikrop kapmadýklarý takdirde, iz býrakmazlar.
    * Kabarcýklar su topladýklarý zaman çok kaþýnýrlar. Bu kabarcýklar, ýlýk sirkeli su ile silinip pudralandýklarý takdirde kaþýntý hissi hafifletilebilir.
    * Kabarcýklar aðýz içine yayýldýklarý zaman hem kaþýntý hem de acýlýk hissi verirler. Aðýz, papatya çayý ile çalkalandýðý takdirde bu etkiler hafifleyecektir.
    * Kafa derisinde ortaya çýkan kabarcýklarýn kaþýntý hissini azaltmak için baþ sirkeli ýlýk su ile yýkanmalý ve temiz bir havlu ile kurulanmalýdýr.
    * Tenasül organlarýnda ve makatta görülen sivilceler için yine sirkeli ýlýk su ve papatya çayý tavsiye edilmektedir.
    DÝKKAT: Çocuðun kirli elle sulu kabarcýklarý kaþýmasýna izin vermeyiniz. Kirli elle kaþýnan ve mikrop kapan kabarcýklar iyileþtikleri zaman bir iz býrakacaklarýndan temizliðe son derece dikkat edilmelidir.
    NOT: Çiçek aþýsý, suçiçeði için de geçerli olduðundan, çocuk küçükken aþýlanmalý; salgýn vakalarýnda aþý tekrarlanmalýdýr.

  2. #2

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    KIZIL

    Belirtileri: Daha çok kýþ aylarýnda salgýnlar halinde görülür. Dayanýklý ve en zor þartlar altýnda bile uzun müddet yaþayabilen bir bakterinin marifetidir. Vücuda girdikten sonra, hastanýn direnci ile orantýlý olarak, bir ila yedi gün içinde hastalýk belirtileri baþlar.
    * Aniden yükselen ateþle kendisini belli eder.
    * Titreme, kuvvetli baþ aðrýsý, kusma, halsizlik, yutma güçlüðü ve boðaz aðrýsý en belli özellikleridir.
    * Bademcikler þiþer ve kýzarýr.
    * Boyun lenf bezleri þiþer ve bastýrýlýnca acýr.
    * Dilin üzeri beyaz bir tabaka ile kaplanýr.
    * Yukarýda saydýðýmýz belirtilerin ortaya çýkmasýndan bir gün sonra bütün vücutta küçük kýrmýzý lekeler ortaya çýkar.
    * Lekeler birbirlerine çok yakýn olup dýþarýdan bakýlýnca vücut kýrmýzýya boyanmýþ hissini verir.
    * Lekeler boyun ve göðüsten baþlayarak yayýlýr.
    * Kýzýl hastalýðýný diðer döküntülü hastalýklardan ayýran en bariz alameti, burun, çene ve aðýz kýsmý hariç olmak üzere yüzün kýpkýrmýzý görünmesidir.
    * Hastalýðýn ortaya çýkmasýndan yaklaþýk beþ gün sonra dil üzerindeki beyaz tabaka kaybolur. Ancak hemen arkasýndan bu sefer de çileði andýran kýrmýzý lekelerle kaplanýr. Kýzýl hastalýðýnýn tipik bir belirtisi de budur.
    * Birinci haftanýn sonunda ateþ düþer. Boyun lenf bezleri ile bademciklerdeki þiþlik iner.
    * Ýkinci hafta derinin üzeri pullanmaya baþlar ve zamanla pullar kuruyarak dökülür.
    * El ve ayak derisi üzerindeki pullanma tabakalar halinde olup bu da kýzýl hastalýðýna has bir durumdur.
    * Hastalýðýn çevreye yayýlmamasý için dökülen pullar yakýlmalýdýr.
    Ne Yapmalý?
    * Hasta mutlaka doktora gösterilmelidir. Zira kýzýl hastalýðýnýn çok tehlikeli yan etkileri yani ilave hastalýklarý vardýr.
    * Kýzýlýn çabuk iyileþmesi ve ilave hastalýklar doðurmamasý için penisilin tedavisi tatbik edilmektedir. Penisilin tedavisi on gün sürer.
    * Tedavi iyi netice verip hastalýk belirtileri ortadan kalktýktan sonra, hasta banyo edilir ve odasý deðiþtirilir. Eski odasý ve kullandýðý eþyalar dezenfekte edilir.
    * Hasta en az üç hafta müddetle yatak istirahatinde býrakýlýr.
    DiKKAT: Bir doktor nezaretinde tedavi görmeyen kýzýl hastalarý ölüme kadar varan ciddi hastalýklara yakalanabilirler. Bu tehlikeli hastalýklarý þöyle sýralayabiliriz:
    * Ortakulak iltihabý
    * Böbrek iltihabý
    * Kalp kaslarý iltihabý
    * Çene boþluðu iltihabý
    * Lenf bezleri iltihabý
    * Damarlarda kan pýhtýsý oluþmasý (tromboz).
    * Eklem yerlerinin iltihaplanmasý

  3. #3

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    YILANCIK

    "Streptokok" adý verilen bir cins mikrop tarafýndan meydana getirilen bir deri iltihaplanmasýdýr. Daha çok sinirli ve hassas kimselerde görülmektedir.
    Belirtileri:
    * Diðer döküntülü hastalýklar gibi bütün vücuda yayýlmayýp genellikle yüz, burun kanatlarý ve baldýrlarda ortaya çýkar.
    * Deri üzerindeki en küçük bir sýyrýktan bile içeri girerek kýsa zamanda tesirini gösterir.
    * Yüksek bir ateþle kendisini belli eder.
    * Kusma, nöbet ve baþ aðrýsý ile birlikte hasta bölgede bir kýzarýklýk belirir.
    * Kýzarýk bölgedeki deri sýcak ve hafif serttir.
    * Kýzarýk bölge diþ gibi uzantýlar yaparak çevreye yayýlýr.
    * Yayýlma sýrasýnda baþka nöbetler halinde þuur kaybýna uðrar.
    * Yayýlma durduðu zaman ateþ düþer ve hasta kendisini daha iyi hisseder.
    * Ýyileþme sýrasýnda kýzarýk bölgedeki deri kurur ve kabuklar halinde soyulur.
    DÝKKAT: Yüzde çýkan yýlancýk iltihabýnýn göze kadar yayýlma ve körlüðe sebep olma ihtimali vardýr. Doktor tarafýndan tedavi edilmediði takdirde zatürre, beyin zarý iltihabý, kalp ve böbrek iltihabý gibi ciddi ilave hastalýklara yol açabilir.
    Ne Yapmalý?
    * Ýlk belirtileri görülür görülmez mutlaka doktora gidiniz.
    * Yýlancýðýn bugün için en iyi tedavisi penisilin tatbikidir.
    * Bundan baþka kýzarýk bölge üzerine ýslak kompres uygulayarak ve pomat sürerek acýsý hafifletilebilir.

  4. #4

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    BOÐMACA


    Belirtileri: Boðmaca mikroplarýnýn üst solunum yollarýna yerleþmesinden iki hafta sonra hastalýk kendisini öksürük nöbetleri ile belli eder.
    * Ýlk günlerde "soðuk alðýnlýðý"na benzer iþaretlerle baþlar. Bir-iki hafta müddetle hafif ateþ ve kýrgýnlýk yaptýðýndan pek anlaþýlmaz. Hastanýn nezleye yakalandýðý zannedilir.
    * Bundan sonra, akþamlarý nöbetler halinde gelen öksürük devresi baþlar. Beþ hafta kadar süren öksürük nöbetleri sýrasýnda kasýlma ve kramplar görülür. Kramp sonunda kusmalar olabilir.
    DÝKKAT: Sýradan öksürükle boðmaca öksürüðünü birbirinden þöyle ayýrabilirsiniz. Boðmaca öksürüðü, önce kuvvetli öksürükler halinde gelir. Bunu derin bir soluk alma izler. Öksürük sýrasýnda hasta boðuluyormuþ gibi rahatsýz olur ve ýslýk sesine benzer bir ses çýkarýr. Öksürük nöbeti sona erip derin bir nefes alýnca hasta kendisini iyi hisseder.
    * Boðmaca hastalýðýný aðýr geçiren kimselerde en sýk görülen ilave hastalýk akciðer zarý iltihabýdýr (zatülcenp). Bebeklerde ölüme varan ciddi sonuçlar doðurur.
    * Boðmaca geçtikten sonra, hasta yatak istirahatý yapmadýðý takdirde "bronþit'e çevirebilir.
    * Yine doktor tedavisi görmeyen aðýr durumlarda adale krampý, felç, beyinde arýza, saðýrlýk, hatta körlük dahi yapabilmektedir.
    * Yan etkileri görülmediði yani normal seyrettiði takdirde süresi sekiz haftadýr.
    Ne Yapmalý?
    * Öksürük nöbetleri baþlar baþlamaz doktora müracaat ediniz ve onun tavsiyelerine göre hareket ediniz.
    * Hastalýk aðýr seyrettiði takdirde, doktor hastahane tedavisi tavsiye edecektir.
    * Hastanýn odasý bol güneþ almalý ve sýk sýk havalandýrýlmalýdýr.
    * Ateþ düþtükten sonra, hasta kýsa aralýklarla temiz havaya çýkarýlmalýdýr.
    * Sekiz hafta müddetince, hasta saðlam çocuklardan uzak tutulmalýdýr.
    * Kuru yiyecekler öksürüðü tahrik edeceðinden, hasta sulu ve bol vitaminli yiyeceklerle beslenmelidir.
    * Öksürük nöbetleri sýrasýnda kusma olabileceðinden; yemekler nöbetlerden on beþ dakika sonra verilmelidir.
    * Tesirli bir boðmaca aþýsý henüz bulunabilmiþ deðildir. Ancak yine de mevcut boðmaca aþýsýný yaptýrmakta fayda vardýr.

  5. #5

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    KABAKULAK

    Adýndan da anlaþýlacaðý üzere, kulaðýn ön ve altýndaki tükürük bezlerinde þiþlik yaptýðýndan kolay teþhis edilen bir hastalýktýr. Virüsleri vücuda girdikten yaklaþýk on sekiz gün sonra hastalýk kendisini gösterir. Daha çok erkeklerde rastlanýr.
    DÝKKAT: Yetiþkinlerde kabakulak virüsleri "er bezleri"ni de etkilediðinden kýsýrlýða varan ciddi bozukluklar yapabilmektedir. Bu sebeple, kabakulak geçiren yetiþkin erkekler mutlaka doktor tedavisi görmelidir.
    Belirtileri:
    * Halsizlik ve ateþle baþlar.
    * Kulaðýn ön ve altýndaki tükürük bezleri yutkunma sýrasýnda acýr.
    * Bilahare bu bezler þiþer ve dýþarýdan yumruk büyüklüðünde, sert bir þiþlik görülür.
    * Ýki hafta sonra hastalýk gerilemeye baþlar. Ancak, bu arada, er bezlerinde bir þiþlik ve aðrý ortaya çýkarsa mutlaka doktor çaðýrýlmalýdýr.
    Ne Yapmalý?
    * Kulaktaki þiþlik üzerine sýcak kompres uygulayýnýz.
    * Aðýz temizliðine dikkat ediniz.
    * Hastayý diðer aile üyelerinden ayýrýnýz.
    * Er bezlerinde aðrý ve þiþlik görülünce mutlaka doktor çaðýrýnýz.
    * Hastalýk belirtileri kayboluncaya kadar yatakta istirahat ediniz.
    * Tesiri tartýþýlmakla birlikte baðýþýklýk aþýsý yaptýrýnýz.


    VEREM -TÜBERKÜLOZ

    Bulaþýcý hastalýklar içinde en ciddi olanýdýr. Sinsi bir geliþme gösterdiðinden, geç farkedilir. Erken teþhis edildiði takdirde tedavisi zor deðildir. Özellikle sýk hastalanan, vücut dirençleri düþük kimselerde, alkol ve uyuþturucu kullananlarda, gece eðlencelerine düþkünlükten uykusuz kalanlarda, yeterli beslenemeyenlerde, güneþten ve temiz havadan mahrum yerlerde çalýþanlarda vereme yakalanma riski oldukça yüksektir. Keza, zayýf bünyeli ve asabi gençlerde -bilhassa kýzlarda- bu hastalýða sýk rastlanmaktadýr. Tabiatta birçok tüberküloz basili bulunmakla beraber, bunlardan yalnýz iki tanesi insanda hastalýk yapabilmektedir.
    Tüberküloz hastalýðý, belirtilerine göre, üç devrede incelenir.
    Birinci Devre
    * Tüberküloz basilleri girdikleri yerde küçük ve grimsi düðümcükler þeklinde iltihap oluþtururlar. Bu iltihap düðümlerine "tüberkül" adý verilmektedir.
    * Geliþen iltihap düðümleri birleþerek daha geniþ bir yer kaplarlar.
    * Ýlk yerleþtikleri alanda iltihap düðümleri meydana getirdikten sonra, basiller odak noktalarýndan çýkarak lenf damarlarý yoluyla lenf boðumlarýna yerleþirler. Lenf boðumlarýnda da iltihap düðümleri meydana geldikten sonra birinci devre sona ermiþ olur.
    Belirtileri
    * Ýltihap düðümleri teþekkül ederken hastada genel bir yorgunluk, iþtahsýzlýk, vücut ateþinde 38 dereceye kadar yükselme, sýrt aðrýlarý ve öksürük görülür.
    DÝKKAT: Bu belirtiler "soðuk algýnlýðý" zannedilerek ciddiye alýnmadýðý takdirde; daha tehlikeli olan "ikinci devre" baþ gösterir.
    Ne Yapmalý?
    * Hassas ve zayýf bünyeliler bu tür belirtilerle karþýlaþtýklarý zaman mutlaka bir doktora görünerek röntgen filmi çektirmelidirler. Zira, iltihap düðümleri (tüberküller) sadece röntgen filminde belli olurlar.
    Ýkinci Devre
    Birinci devrede hastalýk ciddiye alýnmadýðý ve gerekli tedavi uygulanmadýðý takdirde, vücut direncinin iyice düþtüðü bir zamanda tüberküloz basilleri yerleþtikleri bölgeyi ve lenf boðumlarýni terkederek bütün vücuda yayýlýrlar. Kan damarlarý ve lenf kanallarý yoluyla deri, kemik, eklemler, böbrekler, baðýrsaklar, gözler, beyin zarý gibi hassas bölgelere yerleþirler. Belirtileri birinci devredekine benzer þekilde kendisini gösterir.
    Vücut direncinin gücüne baðlý olarak iltihap düðümleri ya iyileþip kireçlenerek mevzi kalýrlar ya da vücudu sarmaya devam ederek en tehlikeli olan üçüncü devreyi baþlatýrlar.
    Üçüncü Devre
    * Grip ya da bronþiti andýran belirtilerle baþlar.
    * Yorgunluk, akþamlarý yükselen hafif ateþ ve balgamlý öksürükle devam eder.
    * Halsizlik, iþtahsýzlýk, kilo kaybý, gece terlemeleri üçüncü devrenin baþladýðýný belli eden kesin iþaretlerdir.
    * Balgamlý öksürük, tüberküllerin akciðerlere geçtiðini gösterir. Bir ila otuz milim geniþliðinde akciðerlerin köprücük kemiði altýnda kalan bölgesine yerleþen iltihaplý basil düðümleri, bilahare birleþerek daha geniþ alanlara yayýlýrlar.
    * Tüberküloz basilleri genellikle tek akciðerde yerleþirler. Ancak üçüncü devrenin ilerlemesi halinde diðer akciðere de geçiþ yaparak burayý da iþgal ederler.
    DÝKKAT: Hastanýn balgamlý öksürükleri baþladýðý zaman tüberküloz bulaþýcýlýk özelliði kazanýr. Tüberküloza yakalandýðý anlaþýlan hasta mutlaka hastahane tedavisi görmeli, eþi ve çocuklarý ile ayný odada yatmamalýdýr.
    Ne Yapmalý?
    * Çocuklarmýza daha birinci yaþýnda iken, hatta doktor uygun gördüðü takdirde ilk aylarda, verem (BCG) aþýsý yaptýrýnýz.
    * Ýlk belirtileri görülür görülmez hastahaneye gidip röntgen filmi çektiriniz ve "tüberkül deneyi" yaptýrýnýz. Deneyde sonuç negatif çýktýðý ve filimde tüberkül varlýðý tesbit edildiði takdirde; doktor sizi yatýracak 4 ila 9 ay müddetle tedavi edecektir.
    * Hastahane tedavisinden sonra sadece tehlikeli dönem atlatýlmýþ olacaðýndan; tüberküloz basillerinin vücuttan tamamen atýlabilmesi için tedavinin evde devam etmesi gerekecektir. Ýki yýl müddetle ilaç ve saðlýklý bir beslenme uygulandýðý takdirde vücuda yerleþmiþ olan basiller tamamen etkisiz hale getirilir. Hastalýk tekrarlamaz.
    * Ev tedavisi devam ederken, hasta sýk sýk temiz havaya çýkmalý; ruh saðlýðý ve morali yerinde olmalýdýr.
    TÜBERKÜLOZUN YAN ETKÝLERÝ
    Tüberküloza yakalanan hastanýn tedavisi geciktiði durumlarda tüberküloz basilleri tehlikeli ilave hastalýklara sebep olurlar. Bunlarýn basýnda "zatülcenp" gelir. Basillerin vücuda yayýlýp iltihap düðümleri oluþturmasý sýrasýnda kalp zarý (perikard), karýn zarý (periton) ve akciðer zarý (plevra) çok kolay etkilenirler. En evvel etkileneni de þüphesiz akciðer zarýdýr. Akciðer zarýnýn tüberküloz basilleri tarafýndan iþgal edilmesi ile ortaya çýkan hastalýða zatülcenp veya týp diliyle "plörezi" diyoruz.
    Zatülcenbi -etkileme derecesine göre- üçe ayýrýyoruz: Kuru, yaþ ve iltihaplý zatülcenp.
    Kuru Zatülcenp: Tüberküloz basillerinin akciðer zarýna yerleþmeleriyle birlikte; eðer vücut direnci yüksek ise iltihap yapacak fýrsatý bulamazlar. Soluk alma sýrasýnda boyun ve göðüs bölgesinde þiddetli aðrý ile kendisini belli eder. Hasta kesik kesik solur. Vücut ateþi 38 ile 39 derece arasýnda deðiþir. Tedavisi tüberkülozla beraber yürütülür. Ayrýca göðüs sargýsý, termofor ve elektrikli yastýk gibi usullerle göðüs bölgesi sýcak tutulur ve kuvvetlice oðulursa aðrýlarýn hafiflemesî temin edilmiþ olur. Eðer soluk alma güçlüðü ile birlikte öksürük de baþlarsa; öksürük için ilaç alýnabilir.
    Yaþ Zatülcenp: Vücut direnci yeterli olmadýðý durumlarla "kuru zatülcenp" geliþerek akciðer zarý arasýnda su toplanmasýna sebep olur. Sývý birikmesi fazla olduðu takdirde, hasta soluk alýrken göðsüne çivi batýyormuþ gibi acý duyar. Bu sebeple aðrý duyduðu tarafýn tersine yatar. Aþýrý terleme ve idrarda azalma görülür. Öksürük sýrasýnda balgam çýkaramadýðý için boðazda gýcýklanma olur. Ýki veya üç hafta müddetle 40 dereceye varan ateþ yapar. Mutlaka doktor kontrolünde tedavi edilmesi gerekir.
    Ýltihaplý Zatülcenp (Amfiyem): Yaþ zatülcenbin ilerlemiþ halidir. Akciðer zarý arasýnda biriken sývý iltihaplandýðý zaman bronþlarý patlatacak tehlikeli sonuçlar doðurabilir. Bu sebeple, akciðer zarýnda toplanan sývýnýn özel týbbî usullerle alýnmasý gerekir.

    ANJÝN

    Tipik bir üþütme hastalýðý olup "boðaz iltihabý" adý da verilmektedir. Iþýn tedavisi, burun ve boðaz bölgesindeki ameliyatlar da anjin yapabilmektedir. Mikroplarý vücutta baðýþýklýk meydana getirmediði için sýk tekrarlanabilir.
    DÝKKAT: Aðýr geçmesi halinde böbreklerde, kalp ve eklem yerlerinde ilave rahatsýzlýklara sebebiyet verebilir.
    Belirtileri:
    * Yutmada görülen güçlük halinde baþlar.
    * Ateþin yükselmesi ile birlikte kol ve bacaklarda aðrýlar ortaya çýkar.
    * Dil paslý ve þiþtir.
    * Hasta iþtahsýzdýr, aðýzý kokar.
    * Bademcikler þiþer, hasta aðzýný zor acýr.
    * Bademciklerin üzerindeki apselerin patlayarak akmasýndan sonra hasta kendisini daha iyi hisseder. Bademciklerin þiþi iner.
    Ne Yapmalý?
    * Hastanýn boðazýný sarýp sýcak tutunuz.
    * Hastayý doktora götürünüz. Doktor, iltihaplarý önlemek için antibiyotik tedavisi uygulayacaktýr.
    * Ayrýca boðaz aðrýlarýný hafifletmek için antiseptik solüsyonla gargara tatbik ediniz.
    * Doktora gitmeyi gerektirmeyen hafif anjinlerde, papatya çiçeði ve adaçayý kaynatýlarak suyu ile gargara yapýlabilir.
    * Hastaya sulu yiyecekler ve taze meyve sularý veriniz.
    DÝKKAT: Bademcik iltihaplarý tedavi edilmeyip aðýr seyrederse "kan zehirlenmesi" yapabileceðinden; hastayý doktora göstermeyi ihmal etmeyiniz

  6. #6

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    ROMATÝZMA

    Bilhassa soðuk ve rutebetli havalarda ortaya çýkan, oynar eklemlerde ve kemiklerde kendisini gösteren aðrýlardan þikayet ederiz. Yaþlý insanlarda bu tür þikayetlere daha sýk rastlanýr. Ancak, bahsini ettiðimiz bu aðrýlý þikayetler sadece eklemler için mevzu-bahis deðildir. Yani "romatizma" denince, mafsal ve kemik aðrýlarýndan baþka rahatsýzlýklar da ifade edilmektedir. Kas romatizmasý, kalp romatizmasý, göz romatizmasý sayabileceðimiz rahatsýzlýklardýr.
    Romatizmanýn en çok rastlanan þekillerini þöyle sýralayabiliriz:
    Ateþli Romatizma: Streptokok grubu mikroplarýn sebep olduðu ani ve sinsi alevlenmelerle kendisini belli eden; eklemleri, kalbi, sinir sistemini ve böbrekleri tutan bir hastalýktýr, iki yaþmdan önce görülemez. En sýk 6-9 yaþlarý arasýndaki çocuklarda görülür. Rutebetli ve soðuk bölgelerde, sosyo-ekonomik durumu düþük muhitlerde daha fazla rastlanýr. Üst solunum yollarýnda meydana gelen enfeksiyonlar da ateþli romatizmaya zemin hazýrlar.
    Belirtileri:
    * Romatizmal ateþ ortaya çýkmadan iki üç hafta önce, genellikle bir üst solunum yolu enfeksiyonu görülür.
    * Kalp iltihabý, yüzde altmýþ vakalarda ilk üç haftada kendisini belli eder. Kalp kapakçýklarýnda daralma ve yetmezliðe yol açtýðý gibi; kalbin dýþýný kaplayan perikard zarýný da etkileyebilir. Bu durumda aþýrý hareketlerde nefes darlýðý olur. Parmak uçlarýnda ve dudaklarda morarma görülür.
    * Eklemlerde aðrý ve þiþlik hemen ortaya çýkmaz. Önce boðaz aðrýsý, bademciklerde iltihaplanma veya nezle görülür. Bu belirtilerden sonra, hasta kendisini iyi hissettiði ve hastalýðý atlattýðýný sandýðý bir sýrada yeniden bir alevlenme olur. Vücut ateþi 39-40 dereceye çýkar. Nabýz hýzlanýr ve en fazla çalýþan eklemlerde þiþlik aðrý ve kýzarýklýk baþgösterir. Aðrý karþýlýklý, simetrik eklemlerde ayný anda hissedilir.
    * Vakalarýn yüzde yirmisinde gayri iradi hareketler görülür. Bunun sebebi, romatizmanýn beyin zarý üzerinde etkili olmasýdýr. Sebepsiz gülme, elindekini düþürme, sakarlýk, yazýda çirkinleþme, ani refleksler sayabileceðimiz davranýþlardýr.
    * Ateþli romatizma olaylarýnýn hemen hemen yarýsýnda kol ve bacak derisinde harita görünüþünde, pembe renkli kabarýklýklar ortaya çýkar. Kabarýk yerdeki deride döküntüler olur.
    * Ateþin ilk haftasýnda eklemlerin dýþ yüzlerinde, cilt altýnda mercimek büyüklüðünde, dokununca hissedilen yumrular baþgösterir.
    * Ateþ, genellikle öðle sonlarý yükselerek, 39-40 dereceye çýkar; el ayasýnda ve tabanlarda bol terleme yapar.
    Tedavi:
    Tedavinin baþlatýlabilmesi için, belirtilerin baþka hastalýklardan kaynaklanmadýðý iyice tesbit edilmelidir. Zira romatizma ile birlikte böbrek iltihabý ve baðýrsak bozukluklarý da görülebildiðinden yanlýþ teþhiste bulunma ihtimali vardýr. Ateþli romatizma, beraberinde birçok organ rahatsýzlýklarý getirdiði için; tedavi çok yönlü olarak yürütülmeli: öncelikle bu organlarýn zarar görmesinin önüne geçilmelidir. Bilahare aðrýyý hafifletici ilaçlar verilmeli, hastanýn iyi beslenmesi ve istirahatý saðlanmalýdýr. Soðuk ve rutubetli ortamdan kesinlikle kaçmalý, kuru ve ýlýk bir odada hastayý yatýrmalýdýr. Vücuttaki zararlý metobolizma artýklarýnýn çýkarýlmasýný kolaylaþtýrmak için bol sulu yiyecekler verilmeli; ayný zamanda enfeksiyona sebep olan mikroplarla savaþ için antibiyotik tedavisi uygulanmalýdýr. Penisiline alerjisi olan hastalar için streptokoklara karþý etkili baþka antibiyotikler denenmelidir. Romatizmada, kalp bozukluðu dýþýndaki bütün aðrýlar için aspirin kullanýlmaktadýr.
    Ýhtiyarlýk Romatizmasý: Halk arasýnda "Kireçlenme" tabir edilen yaþlýlýk romatizmasýnda, öncelikle eklemlerde ve eklemlere yakýn kemiklerde þekil bozukluklarý mevzubahistir. Bilhassa diz eklemlerinde yürümeyi zorlaþtýrýcý sertleþmelerden ve aðrýlardan þikayet edilir. Hareket, sýrasýnda eklemlerden "çýtýrtý" sesleri dikkati çeker. Aðrý kesici ilaçlarla hastanýn acýlarý dindirilmeli; bilahare fizik tedavisi ve kaplýcalar denenmelidir.
    Romatoit Artrit: Daha çok 20-45 yaþ arasý kadýnlarda görülen bir romatizma þeklidir. Genellikle el ve ayaklardaki küçük eklemleri sarar. Köprücük kemiði ile göðüs kemiði arasýndaki eklem de bundan etkilenebilir. Eklemlerde aðrý, þiþme ve hareket zorluðu ile kendisini belli eder. Bilhassa sabahlarý eklemlerde rahatsýzlýk verici bir sertlik mevzubahistir. Hastalýðýn ilerlemesi halinde, aðrý büyük eklemlere de geçerek bunlarý hareket ettiren kaslarý etkisi altýna alýr. "Sabah sertliði" baþladýðý zaman, hasta elinde çay bardaðýný tutamaz; düþürür. Parmaklarýný açmakta ve hareket ettirmekte zorluk çeker. Hastalýðýn aktif süresi boyunca yüksek olmayan bir ateþ vardýr. Zamanla eklem çevresindeki dokular þiþer, þekil bozukluklarý ortaya çýkar.
    Romatizmanýn baþlangýç döneminde aspirin, fenilbutazon gibi ilaçlarýn ve altýn zerklerinin faydalý olduðu bilinmektedir. Bunda da fizik tedavinin ve kaplýca kürlerinin etkisi büyük olmakta; çoðu zaman iyi neticeler vermektedir.
    * Çocuklarda ortaya çýkan boðaz ve aðýz enfeksiyonlarýyla vakit geçirmeden mücadele edilmeli; tedavisi saðlanmalýdýr. Diþ aspeleri, bademcik iltihaplarý, farenjit bunlarýn baþýnda gelmektedir.
    * Soðuk ve rutubetli havada fazla kalmamalý; ýslak elbise ile, yalýn ayak dolaþmamalýdýr. Bu cümleden olarak; kýþýn kazak, yün çorap, atký ve baþlýksýz dýþarý çýkmamalýdýr.
    * Saðlýk þartlarý yönüyle elveriþsiz ortamlarda çalýþmamalý; yorucu, yýpratýcý eðlencelerden, alkol ve sigaradan uzak durmalýdýr.
    * Ýstirahate yetecek kadar uyumalý, vitamin ve protein ihtiva eden sebzeleri ve gýdalarý sofradan eksik etmemelidir.
    * Nezle, grip ve soðuk algýnlýðý gibi mevsim hastalýklarýný hafife almamalý; hastalýk geçinceye kadar istirahat etmeli ve iyi beslenmelidir.
    ROMATÝZMALAR
    1- Ýltibabî Romatizma (Artrit): Ateþ, mafsallarda aðrý, þiþlik, kýzarýklýk ve hareket güçlüðü, halsizlik, iþtahsýzlýk þeklinde kendisini belli eder. Kalbi ve sinir sistemini etkileyen, çocuklarda ve yetiþkinlerde görülen bir hastalýktýr. Ateþli ve sükunetli devreleri vardýr. Ateþli devrede kaplýca tedavisi yerine yatakta istirahat ve ilaç tedavisi uygulanýr. Ýlaç tedavisi müsbet netice verip hasta ateþli devreyi atlattýktan sonra kaplýca destekleyici bir tedavi olarak tavsiye edilebilir. Bu durumda kaplýcanýn þu faydalarý görülecektir:
    * Mafsallarda arta kalan aðrýlar azalýr.
    * Ateþ ve nabýz normale döner.
    * Halsizlik ve iþtahsýzlýk sona erer; hasta kendisin! daha zinde hisseder.
    * Kansýzlýk ve kanda görülen romatizmal bulgular ortadan kalkar.
    * Yeni nöbetlerin gelmesi engellenmiþ olur.
    2- Yaþlýlýk Romatizmasý (Osteoartrit): Genellikle elli yaþýn üzerindeki erkeklerde görülür. Geçmiþte hastalanmýþ veya kaza geçirmiþ eklemleri tutar. Eklemler þiþer ve hareket sýrasýnda çok aðrý verir. Parmak kemiklerinin uç eklemlerine yakýn yerlerde kemik büyümesi görülebilir. Aðýrlýk taþýyan eklemler, hareket sýrasýnda gýcýrtýlý bir ses çýkarýr.
    Hastalýk ilerlemiþ ise; istirahat, fizikoterapi ve ortopedik müdahaleden sonra ancak kaplýca tedavisi uygulanabilir.
    3- Baþka Bir Hastalýk Sonrasýnda Ortaya Çýkan Romatizma (Romatoit Artrit): Umumiyetle yirmi-kýrk yaþ arasý kadýnlarda görülür. Sebebi tam bilinmemekle beraber, iltihabý bir kadýn hastalýðýndan sonra ortaya çýktýðý için; bir çeþit baðýþýklýk reaksiyonu olduðu sanýlmaktadýr. El ve ayaklarýn ufak eklemlerinde, altçene kemiðinin kafatasýna birleþtiði yerde, köprücük ve göðüs kemiði eklemlerinde aðrý ile birlikte þiþlikler görülür.
    Hastalýðýn ilerlemesini beklemeden bir doktora müracaat edilirse, kaplýca tedavisi çok iyi neticeler verecektir.
    4- Doku Harabiyeti ile Neticelenen Romatizmalar (Fibrozit):
    Mafsal aðrýlarý ve tutukluklarý ile birlikte; erkeklerde damar sertliði, kadýnlarda þiþmanlama eðilimi görülür. Eklem yerlerindeki bað doku iltihaplanma sonucu yýkýma uðrar ve tutukluklara sebep olur. Ýlerlemesi halinde hastada iþtahsýzlýk, hareketsizlik ve beslenme bozukluklarý görülür. Zaman zaman vücut ateþinde yükselmeler olur. Kaplýca tedavisinin iyi neticeler verdiði gözlenmiþtir.
    5- Ameliyat Sonrasý Ortaya Çýkan Eklem Tutukluklarý: Çeþitli iþ kazalarý sýrasýnda, hareket sistemlerinde meydana gelen kýrýk, çýkýk ve ezilmelerin bazan ameliyatla tedavisi gerekmektedir. Ameliyat sonrasýnda cerrahi müdahale gören eklem yerlerinde aðrýlar ortaya çýkabilir. Bu aðrýlar için de kaplýca tedavisi çok iyi neticeler vermektedir.
    Romatizmaya Yakalanmamak için: Romatizmanýn hemen hemen her çeþidinin tedavisi zor hastalýklardan olduðu kabul edilmiþtir. Bunun için, hastalýkla mücadeleden ziyade; koruyucu tedbirler daha önemlidir.
    DÝKKAT: Kemik tümörü olduðu teþhis edilen hastalar kesinlikle kaplýcaya gidemezler. Ayrýca, romatizma ile ilgisi olmayan, mikrobik kemik ve mafsal hastalýklarýnda da kaplýca tedavisi uygulanmamalýdýr.


    ALERJÝK HASTALIKLAR

    Organizmanýn vücuda giren yabancý maddelere ve sevmediði proteinlere karþý gösterdiði reaksiyondur. Vücudun kabul etmediði yabancý maddelere "antijen" adý verilir. Vücut, antijenleri etkisiz hale getirmek için bunlarla savaþacak "antikor"larý üretir. Antikorlar yabancý maddeyi öldürür; akyuvarlar da ölü maddeleri ortadan kaldýrýr. Vücut savaþtýðý bu antijen maddeyi unutmaz. Ýkinci bir defa onunla karþýlaþtýðý zaman, öncekine kýyasla çok daha hýzlý ve tesirli bir þekilde karþý koyar. Bulaþýcý hastalýklar konusunda buna "vücudun o mikroba karþý baðýþýklýðý" diyoruz.
    Yukarýda vücudun sevmediði proteinlere karþý da reaksiyon gösterdiðini söylemiþtik. Bazý bünyeler her türlü proteini kabul edebilirken, bir kýsým bünyelerin sevmediði proteinler vardýr. Her bünyenin sevmediði proteinler baþka baþkadýr. Ýþte þahýstan þahýsa deðiþen ve bünyenin sevmediði proteine karþý reaksiyon gösteren bu özelliðine "alerji" diyoruz. Vücut, sevmediði proteine karþý ayný yabancý maddelerdeki gibi antikorlar üretir ve o protein maddelerini yoketmeye çalýþýr.
    Bebekler, bir yaþýna kadar bazý proteinlere karþý reaksiyon gösterirler. Kadýnlar, daha çok, ergenlik çaðýnda, ayhali dönemlerinde, hamilelikte ve menopoz dönemlerinde bazý proteinlere karþý alerji duyarlar. Zayýf kiþiler, þiþmanlara kýyasla, alerjiye daha yatkýndýrlar. Alerjinin mesleklerle de yakýndan ilgisi vardýr. Fikir iþçileri, kimyevi madde üreten tesislerde çalýþan kimseler, deðirmenciler, eczacýlar, laborantlar, hastahane iþçileri ve ilaç fabrikasýnda çalýþanlar alerji vakalarý ile sýk karþýlaþýrlar. Alerjinin sinir sistemi ile de yakýn ilgisi vardýr. Normal insana kýyasla hassas bir bünyeye sahip olanlarda alerjiye sýk rastlanýr. Bazý ailelerde ayný tip alerjinin sýk görülmesi, bu reaksiyonun kalýtýmla da ilgisi olduðu ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
    Alerjide antikor - antijen mücadelesinin kanda deðil de vücut hücrelerinin yüzeyinde meydana geldiðini ileri süren araþtýrmacýlarýn sayýsý az deðildir. Bunlara göre antikor - antijen (veya allerjen) reaksiyonu sýrasýnda hücre duvarlarý bozulmakta ve "histamin" adý verilen bir madde açýða çýkmaktadýr. Histamin, hücrelere iki þekilde etki yapmaktadýr:
    a) Ýnce kan damarlarýnýn gerginliðini artýrarak kanýn "serum" adý verilen sývý kýsmýnýn doku aralarýna sýzmasýna sebep olur.
    b) Bazý kas gruplarýnda, özellikle bronþlarda, spazmlara yol açar.
    Serumun doku aralarýna sýzmasýndan sonra kabarcýklar, þiþlikler, deri, göz ve burunda rahatsýzlýklar kendisini göstermeye baþlar. Bronþlardaki spazmlar astým krizlerine sebep olur.
    Ne Yapmalý?
    * Alerji vakasýnýn tedavisi kiþiden kiþiye deðiþen ve daha da önemlisi doktorun tecrübesine bakan bir husustur. Bunun da sebebi, hastalýðýn psikolojik yönlerinin aðýrlýkta olmasýdýr.
    * En sýk baþ vurulan usul, alerjen (alerji yapan) maddeyi keþfedip hastayý bu maddeden uzak tutmaktýr.
    * Bir diðer usul, histamin maddesini analiz ettikten sonra, bu maddeyi etkisiz kýlan bir "antihistaminik" vermektir. Saman nezlesinde, sivilce ve þiþliklerde alerjik ilaçlar iyi netice vermektedir.
    DÝKKAT: Alerji ilaçlarý (antihistaminikler) hastada uyuklama hali yaptýðý için dikkat isteyen iþlerde (þoförler ve makina iþçileri) tehlikeli kazalara sebep olmaktadýr
    SERUM ALERJÝSÝ
    Tetanos, difteri ve kangren vakalarýnda hastaya tedavi maksadýyla verilen "at serumu" sonunda ortaya çýkan bir hastalýktýr. Vücut seruma karþý antikorlar üreterek savunmaya geçer.
    Belirtileri:
    * Serum verildikten 5-10 gün sonra ateþ, eklem aðrýlarý ve deride döküntüler baþlar.
    Tedavi:
    * Hastalýðýn etkileri giderilinceye kadar ilaç verilir.
    Korunma:
    * Antikor-antijen reaksiyonu göz önünde bulundurularak mecbur kalmadýkça at serumu verilmemelidir. Aktif baðýþýklýk kazandýrmak için aþýlar tercih edilmelidir.
    SAMAN NEZLESÝ
    Her yýl belirli zamanlarda ortaya çýkan ve daha çok bitki çiçek tozlarýyla bulaþan alerjik bir nezledir.
    Belirtileri:
    * Burun akýntýsý önce sulu sonra koyu ve sarý renktedir.
    * Burun akýntýsý ile birlikte öksürük de görülür.
    Ne Yapmalý?
    * Genellikle antihistaminik ilaçlar iyi netice vermektedir.
    * Hastalýðýn ilk günlerinde burun damlasý kullanmaktan sakýnmalý, tedavi doktora býrakýlmalýdýr.
    DÝKKAT: Ciddiye alýnmayan saman nezlesi geliþerek "astým bronþit"e sebep olur.
    * Alerjinin gerçek sebebi keþfedildikten sonra hazýrlanabilecek aþýlar da etkili olmaktadýr.
    * Saman nezlesi kuru ortamý sevdiðinden, tedavi sýrasýnda hasta nemli bir ortamda bulundurulmalýdýr

  7. #7

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    ASTIM BRONÞÝT

    Tedavi edilmeyen saman nezlesinden ve akciðer iltihabýndan sonra sýk görülen bir hastalýktýr. Ýnce bronþlarýn daralmasý þeklinde etki yaptýðýndan hasta soluk verirken zorluk çeker.
    Astým bronþit, bazý psikolojik rahatsýzlýklarla birlikte ortaya çýkabilmekte ve gerçek sebebi bulunamadýðý takdirde tedavisi oldukça zorlaþmaktadýr.
    Belirtileri:
    * Solunum güçlüðü daha çok geceleri nöbetler þeklinde kendisini gösterir.
    * Hasta oturduðu veya kurbaða gibi yattýðý zaman daha kolay nefes verir.
    * Bronþial astýmda nefes almada deðil, nefes vermede güçlük vardýr. Bu sebeple akciðerlerde þiþme görülür.
    Ne Yapmalý?
    * Nefes vermeyi kolaylaþtýrmak için solunum borularýný geniþletici ilaçlar verilirken; ayný zamanda hastalýða sebep olan madde veya olay keþfedilmelidir. Astýma sebep olan etki ortadan kaldýrýldýðý zaman tedavi kolaylaþmakta ve krizlerin önüne geçilebilmektedir.
    * Varsa iltihabi durumlar önlenmelidir.
    * Öksürüðü kesmek için tedbir alýnmalý, balgam söktürücü ilaçlar kullanýlmalýdýr.
    * Hasta sýk sýk solunum hareketleri yapmalý, bronþlarýn tabiî yolla açýlmasýna yardýmcý olmalýdýr.
    * Yine astýma yol açan alerjik madde tesbit edilmeli, bünyenin bu maddeye hassasiyeti giderilmelidir. Buda aþýlarla yapýlýr.
    * Saman nezlesi kuru ortamý sevdiðinden, tedavi sýrasýnda hasta nemli bir ortamda bulundurulmalýdýr.


    GASTRÝT (MÝDE ÝÇYÜZÜNDE ÝLTÝHAP)

    Çok sýk rastlanan bir hastalýktýr. Düzensiz beslenme, sinir gerginliði, alkol, sigara, fazla kahve ve çay bu hastalýða davet eden faktörlerdir. Akut ve kronik olmak üzere iki tipi vardýr. Belirtileri birbirine benzer. Demir eksikliðine baðlý kansýzlýk da gastrit yapabilmekte ve belirtileri kalýcý (kronik) olmaktadýr.
    Belirtileri:
    * Sindirim güçlükleri ile baþlar.
    * Yemeklerden sonra midede yanma ve aðrý olur.
    * Bulantý ve kusma yapar.
    * Hastalýðýn ilerlemesi halinde seyrek olarak kanama görülür.
    Ne Yapmalý?
    * Gastrite sebep olan tesirler keþfedilip hastanýn bunlarý terketmesi saðlanýr.
    * Tabiî beslenmeye önem verilir.
    * B vitamini ve demir eksikliði görüldüðü takdirde bunlar aðýz yolu ile takviye edilir.
    * Yemeklerden sonra yarým ya da bir saat dinlenmenin hastalýðýn tedavisine yardýmcý olduðu tesbit edilmiþtir.

  8. #8

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    MÝDE ÜLSERÝ

    Ülser de günümüzde sýk rastlanan bir hastalýktýr. Onikiparmak baðýrsaðýnda (duodenum) görülen ülser, mide ülserinden daha fazladýr. Ýkisinin de sebebi tam bilinmemekle beraber; yaþadýðý ortama uyum saðlayamayan hassas kimselerde, iþi aþýrý yorgunluk verenlerde, alkol tüketenlerde, aspirin ve benzeri aðrý kesici ilaçlarý fazla kullananlarda ülsere sýk rastlandýðý da bir gerçektir.
    Belirtileri:
    * Aðrý hemen yemeklerden sonra görülür ve hasta aç olduðu zaman kendisini daha iyi hissederse "mide ülseri"nden þüphe edilmelidir.
    * Eðer aðrý yemeklerden belirli bir zaman sonra ve aç iken de hissedilir ise; bu durumda "onikiparmak baðýrsaðý ülseri" mevzu bahistir. Aç karnýna aðrý geldiði zaman birþeyler yeyince geçer. Sabah aç karnýna iken aðrý duyulmaz.
    Ne Yapmalý?
    * Ýlaç tedavisinin yanýsýra diyet uygulanýr.
    * Alkol ve sigara kesinlikle terkedilmeli; sinir gerginliði yapan hadiselerden uzak durmalýdýr


    ÝSHAL

    Çoðu zaman midede ortaya çýkan bir rahatsýzlýk baðýrsaklara da intikal etmektedir. Uzun süren ishallerde kolera, tifo ve dizanteri gibi bulaþýcý hastalýklarýn etkisi vardýr. Keza tüberküloz, kan zehirlenmesi ve her türlü zehirlenmeler böbrek yetmezliði, guatr, safrakesesi hastalýðý, sindirim yolu iltihaplarý ve ruhsal bunalýmlar da ishallere sebep olurlar.
    Belirtileri:
    * Sarýmsý renkli, aðrýsýz ishaller incebaðýrsak kökenlidir.
    * Sümüksü, aðrýlý, kimi zaman kanlý ve iltihaplý geçen ishaller ise kalýnbaðýrsak kökenlidir, ishalle birlikte ateþ ve kusma görülür. Gribe benzer belirtiler de ortaya çýkabilir.
    DÝKKAT: Baþka bir hastalýðýn yan etkisi olmayan ve baðýrsaklarýn kendilerinden kaynaklanan ishaller kýsa zamanda geçer. Buna göre, uzun süren ishal vakalarýnda mutlaka doktora müracaat edip gerçek sebep ortaya çýkarýlmalý ve tedavisi saðlanmalýdýr.
    Ne Yapmalý?
    Baþka bir hastalýðýn yan etkisi þeklinde ortaya çýkmayan ishal ve kusmalar, organizmanýn kendi kendisini temizlemesi demek olduðundan ilaçla durdurulmaya çalýþýlmamalýdýr. Tedaviye bir kaþýk hintyaðý ile baþlanýr. Hintyaðý, baðýrsaklardaki zararlý maddelerin atýlmasýna yardým edecektir.
    * 24 saat hiçbir þey yememek en tesirli usuldür. Bu müddet içerisinde þekersiz papatya çayý veya nane çayý içilebilir. 24 saatin sonunda elma kürüne baþlanýr. Hastaya günde 1-1,5 kilo çið elma verilir, iki gün sonra hafif yemeklerden baþlayarak normal beslenmeye geçilir.
    * Bir hastalýðýn yan etkisi olarak ortaya çýkan ishallerde, ishalle deðil, asýl hastalýkla mücadele edilir


    GRÝP


    Salgýn halinde ortaya çýkan; deðiþik karekterde virüsler tarafýndan oluþturulan bir solunum yollarý hastalýðýdýr. Grip virüslerinin devamlý karekter deðiþtirmeleri sebebiyle tesirli bir aþýsý veya serumu yapýlamamaktadýr. Mikroplarýn vücuda girmesinden birkaç gün sonra hastalýk kendisini belli eder.
    Belirtileri:
    * Ateþ, halsizlik, eklemlerde aðrý ve hastalýk duygusu ile baþlar.
    * Göz yuvalarýnda ve alýnda aðrý yapar.
    * Öksürük, burun akýntýsý, boðazda aðrý, hastalýðýn yerleþtiðini gösteren kesin belirtilerdir.
    * Üç-dört gün sonra ateþ düþer ve hastalýk belirtileri hafifler.
    Ne Yapmalý?
    * Hastalýk belirtileri þiddetli olduðu takdirde doktora müracaat ediniz. Gribe doðrudan tesir eden bir ilaç olmamakla birlikte; öksürük, ateþ ve muhtemel yan tesirleri için ilaç tedavisi gerekebilecektir.
    * Hasta gribi atlatýncaya kadar yatakta istirahat ettirilmeli; bol vitaminli yiyecekler ve meyve sularý verilmelidir.
    DÝKKAT: Aðýr geçmesi halinde ortakulak iltihabý, karýn zan iltihabý, bronþit, akciðer zarý iltihabý, beyin ve sinir sistemi iltihaplarý yapabilmektedir.


    APANDÝSÝT

    Baðýrsaklarý tanýtýrken, kalýnbaðýrsaðýn onikiparmak baðýrsaðýna baðlanan yerinde, "kör baðýrsak" adý verilen kýsýmda, içi boþ, yaklaþýk 10 santim uzunluðunda bir çýkýntýdan bahsetmiþtik. Bu çýkýntý ya "apendis"; apandisin bakteriler marifetiyle iltihaplanmasýna da "apandisit" diyoruz.
    Belirtileri:
    * Göbek çevresinde ortaya çýkan bir aðrý ile kendisini belli eder.
    * Sonra bu aðrý yavaþ yavaþ karýn alt bölgesine iner.
    * Sindirim güçlüðü, kabýzlýk ya da ishal görülür.
    * Hasta sýk sýk kusabilir.
    * Aðýz ve dilde kuruluk olmasý sebebiyle iþtahsýzlýk belirir.
    DÝKKAT: Apandis patladýðý takdirde, ateþ birden bire yükselir. Karýn ön duvarýnda sertlik görülür. Müdahale edilmediði zaman hasta þoka girer.
    Tedavi:
    * Belirtiler ortaya çýkar çýkmaz hasta doktora götürülmelidir.
    * Ameliyattan baþka çaresi yoktur.

  9. #9

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    ÇIBAN


    Ateþli hastalýklardan sonra, yaralanmalarda ve vücudun zayýf düþmesini netice veren her durumda, hastalýk yapmaya fýrsat bulamayan bazý virüsler canlanarak dokuyu iþgal ederler, iþgal ettikleri zayýf dokuda önce aðrý þeklinde kendilerini belli ederler. Sonra aðrýlý bölgede bir kýzarýklýk baþlar. Kýzarýklýk zamanla sertleþmeye ve kabarýklýk yapmaya yönelir. Kabarýklýðýn ortasý iltihaplanarak baþ verir. Derideki kýzarýklýk sarýya dönüþür.
    Ne Yapmalý?
    * Çýbanýn çevresini sýk sýk bir antiseptik solüsyonla temizleyiniz.
    * Temizlikten sonra, çýbanýn üzerini bir gaz bezi ile örtüp bantlayýnýz.
    * Çýban iyileþinceye kadar su ile temas ettirmeyiniz.
    * Bulabildiðiniz taktirde karboynuzuotu tohumlarýný un haline getirinceye kadar dövünüz. Elde ettiðiniz lapa ile çýbanýn üzerine örtüp sarýnýz.
    * Keten tohumu dövülerek bal ile karýþtýrýlýrsa, elde edilen lapa da yukarýdaki karaboynuz otu tohumunun yerine geçer.


    KÝREÇLENME

    Yaþlanma ile birlikte görülen, genellikle kalça, diz ve omurga mafsallarýnda ortaya çýkan aðrýlý sertliklerdir. Bu sertliklerin sebebi, mafsal yüzeylerinde kalsiyum tuzlarýnýn birikmesidir.
    Bilhassa kýrk yaþýn üzerinde, az hareket isteyen, statik iþlerde çalýþan kimselerde görülen kireçlenme, namaz kýlan ve hareketli iþlerde çalýþan insanlarda seyrek rastlanýr.
    Ne Yapmalý?
    * Yaþý kýrkýn üzerinde olan kimseler hareketsiz iþlerde çalýþmamalý, sýk sýk yürüyüþe çýkmalýdýr.
    * Namaz, hemen hemen, bütün mafsallarý çalýþtýran ideal bir egzersiz olduðundan ve ayrýca ibadet ihtiyacýný karþýladýðýndan fizik ve ruh saðlýðý yönünden tavsiye edilmektedir.
    * Yaðlý, þekerli, tuzlu ve unlu yiyecekler azaltýlmalý, sebze yemeklerine aðýrlýk verilmelidir

    KABIZLIK

    Kabýzlýktan þikâyetçiyseniz...
    Bunlardan kaçýnýn: Kahve, gazlý içecekler (bira, þampanya ve soda dahil), mayalý ürünler, kuþkonmaz, brokoli ve karnabaharýn saplarý, tahýl gevrekleri, turp, nohut, konserve yiyecekler, þeker.
    Bunlarý tercih edin: Pancar, papaya, havuç, sarmýsak (1 - 2 diþi doðrayýn ve suyla beraber yutun).
    Bu içecekleri deneyin: Nane çayý, zencefil çayý, havuç suyu, 1 çay kaþýðý kuþburnu tohumu (akþamdan 1 bardak ýlýk suya atýn, sabah için

  10. #10

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    HÝPERTANSÝYON

    Vücudumuzdaki tüm organlar, saðlýklý bir þekilde iþlevlerini yapabilmek için kana, yani kanýn taþýdýðý oksijen ve besin maddelerine ihtiyaç gösterir. Kaný tüm organlara düzenli bir þekilde pompalayan da kalbimizdir. Emme-basma tulumba gibi düþünebilecegimiz kalp, organlardan gelen oksijeni azaltýp, kirlenmiþ kaný toplayarak akciðerlere gönderir. Akciðerlerde temizlenip oksijenle beslenen kaný da yine damarlar vasýtasýyla organlara iletir. Dolaþým, kapalý bir sisteme benzer. Kalbimiz bu görevi yerine getirebilmek için düzenli bir ritmde çalýþýrken dakikada ortalama 70 kez kasýlýr. Her kasýlmada pompaladýðý kanýn toplam hacmi 5 litre dolaylarýndadýr. Bedenimizdeki damar aðýnýn uzunluðu ise hemen hemen 10.000 km. kadardýr, iþte kalbimiz günboyu dokularýn ihtiyacýný karþýlamak için bu damar sistemine kaný pompalayýp durur.
    Kalbin kasýlmasýyla damarlara doðru yola çýkan kan, buralarda belirli bir dirençle karþýlaþýr. Vücudumuzdaki kan azalmýþ olsa da, kalp ayný güçle kaný pompalayacak, en uç noktalara kadar göndermeye çalýþacaktýr. Tansiyon iþte bu kalp damar iliþkisinde, dolaþým sýrasýnda meydana gelen damarlardaki basýnçtýr. Tansiyonumuz ölçülürken yapýlan, damarýn her santimetrekaresine düþen basýncý ölçmektir aslýnda. Bu yüzden de, bir civa sütununun yüksekliði ölçü birimi olarak alýnmýþtýr.
    Tansiyon aletiyle ölçülen, damar içindeki kanýn akabildiði düzeylerdir. Tansiyon aletinin kolluðuyla, kan damarlarýn içindeki akýmý sýkýþtýrdýðýmýzda, kanýn akýþý durur. Kolluk içindeki hava yavaþ yavaþ býrakýlýp, kanýn engellenmesi durunca kalp atýþlarý yeniden duyulmaya baþlar. Buna "sistolik kan basýncý" adý verilir. Yani, bu kalbin kasýlma sýrasýndaki damarlara yaptýðý basýnçtýr. Ayný zamanda buna "sistolik tansiyon"da denir. Halk arasýnda ise "büyük tansiyon" þeklinde tanýmlanýr.
    Tansiyon aletini boþaltýp, basýncý azalttýkça, öyle bir an gelir ki, kalp atýþlarý duyulmaz olur. Bu artýk kanýn hiçbir basýnçla karþýlaþmadan serbestçe damardan geçtiði andýr. Kalp artýk rahatlamýþtýr, bir gevþeme anýdýr bu. Kan damardan, yalnýzca gerilmiþ damarlarýn kendi basýncý ile geçmektedir. Buna da "diyastolik basýnç", yani "diyastolik tansiyon" adý verilir. Halk dilindeki adý ise 'küçük tansiyon"dur.
    Adlarý herhalde "büyük" ve "küçük" olduðundan insanlar nedense büyük tansiyonun önemli olup, küçük tansiyonun daha az tehlikeli oldugunu düþünürler. Oysa hipertansiyonda her iki basýnç da artar. Sadece damar sertliðiyle karþýlaþmýþ, damar çeperleri esnekliðini yitirmiþ insanlarda, büyük tansiyon yüksekken, küçük tansiyon alt seviyelerde olabilir. Bu maalesef iyi bir belirti deðildir ve normal damar yapýsýnýn bozulmuþ olduðunu gösterir.
    Bir yetiþkin normal tansiyonu, küçük tansiyon denilen "diyastolik basýncýn" 90 mm, büyük tansiyonun, yani "sistolik basýncýn" ise 140 mm. düzeyinden olmalýdýr. Bu ölçülerin üstündeki basýnç bir hipertansiyon belirtisidir. Bu kiþi büyük bir ihtimalle yüksek tansiyon hastasýdýr. Bu birimler her ne kadar, milimetre civa sütunu olarak ölçülse de, 9 ve 14 þeklinde ifade edilebilir.
    Belirtilerden Anlaþýlmayabilir
    Özellikle 40 yaþýn üstündeki kiþilerin yüzde 30'unda hipertansiyona rastlanýr. Ancak bunlarýn çoðu bunun farkýnda bile olmaz. Tesadüf eseri tansiyonu ölçüldüðünde anlaþýlýr.
    Halbuki yüksek tansiyonun da bazý iþaretleri vardýr: Baþ aðrýsý ve dönmesi, ateþ basmasý, sýk sýk susama veya idrara çýkma, çarpýntý, yorgunluk hali, sýrt aðrýsý hipertansiyon habercisi olabilir.
    Hipertansiyonun Sebepleri
    * Endokrin (hormonal): Tiroid bezi, böbrek üstü bezleri ve diðer hormon bozukluklarý.
    * Böbrek hastalýklarý
    * Kalp ve damar hastalýklarý
    * Þiþmanlýk
    * Gebelik ve doðum kontrol ilaçlarý
    Bu saydýklarýmýz sebebi bilinen hipertansiyon faktörleridir. Diðer bölüm, yani esansiyel (sebebi bilinmeyen hipertansiyon) hastalarýn yüzde 90'ýný oluþturur. Esansiyel hipertansiyonda þu faktörler rol oynar:
    * Kalýtým (soyaçekim)
    * Cinsiyet ve yaþ. 40 yaþýn üzeri olan erkeklerde daha sýktýr.
    * Tuz yeme alýþkanlýðý
    * Þiþmanlýk ve hareketsizlik
    * Sigara ve alkol
    * Stres ve endiþeler
    Beslenme Tarzý Deðiþmeli
    Yüksek tansiyon varsa, herþeyden önce beslenme tarzý deðiþmelidir. Bu konuda uzmanlarýn tavsiyeleri þöyle:
    * Herþeyden önce yaðý hayatýnýzdan neredeyse çýkarmalýsýnýz. Beyaz peynir, yoðurt, süt bile büyük ölçüde yað içerir. Bu besinleri küçük miktarlarda tüketmeli. Örneðin, beyaz peyniri günde 2 kibrit kutusu büyüklüðünde yemelisiniz. Bunun yaný sýra kaymak, katý margarinler, tereyaðý, çikolata, pasta, kremalar, yaðlý soslar sofranýza veda etmeli. Kýrmýzý eti haftada en fazla üç kez yiyebilirsiniz. O da çok az miktarda olmak þartýyla. Her türlü kýzartma ve karbonhidratlý besinden, yani tatlý ve hamur iþlerinden mümkün olduðunca uzak kalmalýsýnýz. Þiþmanlatýcý besinlerden uzak durmanýz, hem zayýflamanýza yardýmcý olacak, hem de sizi yüksek tansiyondan kurtaracaktýr. Bunun dýþýnda hareket etmek de çok önemli. Yürüyüþ de en yararlý hareket þekli hiç kuþkusuz. Günde en az 1 saat yol yürümek, damarlarý açar, dolaþýmý hýzlandýrýr ve tansiyonun yükselmesini önler. Kalbi rahatlatýr. Bu alýþkanlýðý hiçbir bahane ileri sürmeden bir an önce edinmelisiniz. Üstelik hareket insanýn hem kilo almasýný önler, hem de damarlarda dolaþan zararlý yaðlarýn azalmasýna yardýmcý olur.
    Ýlaç Tedavisi
    Günümüzde hipertansiyon tedavisinde çok çeþitli ve yararlý ilaçlar kullanýlýyor. Ancak burada uzmanlarýn en büyük sýkýntýsý, hastanýn kendi doktorunun verdiði deðil de, bir komþusuna ya da yakýnýna iyi gelen bir baþka ilacý kullanmak istemesi.
    Yüksek tansiyon hastasý olduðu belirlenen bir kiþinin hangi ilacý kullanacaðýna ve hangi ilacýn ona daha yararlý olacaðýna ancak onun doktoru karar verebilir. Çünkü doktoru gerek muayene sýrasýnda, gerekse istediði birtakým laboratuar tetkikleri sonucunda, hasta hakkýnda karar vermiþtir.
    Bunun dýþýnda tedavinin baþarýsý, hastanýn ilacýný, belirlenen dozda ve belirlenen saatlerde düzenli olarak almasýna baðlýdýr.
    Bugün hipertansiyon konusunda baþta "su atýcýlar", yani "diüretik ilaçlar" olmak üzere pek çok çeþitli ilaç kullanýlýyor. Bazýlarý kalp ve damar sistemi üzerinde bir etki yaparak, damarlarý açýp tansiyonu düþürüyor, diðerleri ise vücuttaki bazý enzimlerin zararlý etkisini azaltarak tansiyonu düþürüyor. Bu arada sakinleþtiricilerin de rolünü unutmamak gerekir. Doktor, en uygun olan ilaçlarý seçecektir.
    Tedavi önemli
    Bir insanýn hipertansiyon hastasý olduðunu anlamak için tek bir ölçüm yeterli deðildir. Yüksek tansiyon bulgularý görülen kiþiyi önce bir süre kontrol altýna almak gerekir. Durum devam ettiðinde artýk kuþkuya yer kalmaz ve bu kiþinin hipertansiyon hastasý olduðu anlaþýlýr. Artýk bundan sonrasý uzun ve saðlýklý yaþamak için belirli noktalara dikkat etmek, kendine iyi bakmak, düzenli yaþamak ve en önemlisi düzenli olarak, hiç aksatmadan ilaç kullanmaya kalýr.
    Herþeyden önce þunu akýldan çýkarmamak gerekir ki, hipertansiyon demek hayatýn sonu demek deðildir. Ama vücudumuzda oluþan bu olguyla yaþamayý öðrenmek zorundayýz. Günde üç öðün yemek yiyip, vücudumuza gerekli besinleri saðlamak bizim doðamýzda var. Ýþte ayný iþlemi ilaçlara da uygulayýp, onlarý düzenli aralýklarla alarak, damarlarda oluþacak basýncý önlemek zorundayýz. Aldýðýmýz ilacýn etkisi geçip, damarlar eski durumlanna gelmeden önce, tekrar saatinde ilaç almak bir tansiyon hastasý için çok önemlidir.
    Bazý hastalar kendilerini bir süre çok iyi hissedebilirler. Belirli bir diyet, sakin bir yaþam, hatta sakinleþtiriciyle kan basýncý normal düzeyine indirilmiþ olabilir. Ama bu geçici bir iyiliktir. Tansiyon hastasý biri olursunuz, pir olursunuz. Çünkü bu hastalýk bir ömür boyu sürerek, size arkadaþlýk edecektir. Bazý insanlar yüksek tansiyon hastasý olduklarýný, bir yaþlýlýk belirtisi olarak gördüklerinden kabul etmek istemezler. Bu bir tansiyon hastasýnýn yapacaðý en büyük yanlýþtýr. Evet, belki yüksek tansiyon belli bir yaþtan sonra ortaya çýkar ama bu kesinlikle yaþlýlýk belirtisi deðildir. Üstelik hastalýðý kabul etmeyip, diyete uymayan hastalar çok tehlikeli bir oyunun içinde bulurlar kendilerini. Çünkü sonuçta zarar gören kendileri olacaktýr. Yüksek tansiyonu, bir felaket olarak görmek çok yanlýþ çünkü çaresi var. Ama bunu düþünüp hastalýðý küçümsememeli de..
    Hipertansiyonun doðal ilacý:Sarýmsak
    Bugün týp dünyasýnda bile sarýmsaðýn tansiyon düþürücü etkisi kabul edilmiþ durumda. Sarýmsak "Ýbni Sina"nýn da yüzyýllar önce belirttiði gibi, damarlar üzerinde çok olumlu etkileri olan doðal bir ilaç olarak kabul ediliyor. Eskiler sarmýsaðýn: "Ölümden baþka her hastalýða þifa verdiðini" söylemiþler. Pek çok bitkinin gerçekten inanýlmaz þifa kaynaðý olduðu bir gerçek. Bu nedenle normal ilaçlarýn yaný sýra her sabah bir diþ sarmýsak yutmanýn tansiyonu düþürdüðü belirtiliyor. Ancak eðer sarmýsaðý yutamýyor ya da aðýz kokusu nedeniyle ona tahammül edemiyorsanýz, sarmýsak haplarýna ne dersiniz? Bunlar kokusuz olduklarý ve rahatça yutulabildikleri için pek çok tansiyon hastasý tarafýndan kullanýlýyor.

Sayfa 1/2 12 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Þu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanýcý var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
  •