Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 3/5 İlkİlk 12345 SonSon
50 sonuçtan 21 ile 30 arası

Konu: Sağlıklı Yaşam Önerileri

  1. #21

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    HANGİ SEBZE HANGİ MEVSİMDE YENİR


    Günümüzde tarım ve teknolojide yaşanan gelişmeler sayesinde hemen her mevsimde bütün sebze ve meyvelere ulaşma imkanımız var. Ancak bu sağlıklı bir beslenme şekli mi. Yüzlerce yıl önce İbn-i Sina: sebze ve meyveyi mevsiminde yiyin, şeklinde bir öneride bulunmuş. Bunun önemi, ürünlerin doğallığının değeri günümüzde yeni/yeniden keşfedilir. Peki... sebzelerin doğal olarak yetiştiği aylar ve hangi mevsimde ne yemeliyiz ?

    SEBZELER

    BAMYA: Haziran - Temmuz - Ağustos

    BARBUNYA: Nisan - Mayıs - Haziran

    BEYAZ LAHANA: Kasım - Aralık - Ocak - Şubat

    BEZELYE: Nisan Mayıs - Haziran

    BROKOLİ: Ocak - Şubat - Mart

    CARLİSTON BİBER ve DOLMALIK BİBER: Haziran - Temmuz - Ağustos - Eylül

    DEREOTU: yılın her mevsimi

    DOMATES: Haziran - Temmuz - Ağustos - Eylül - ekim - Kasım

    HAVUC: Eylül - Ekim - Kasım - Aralık - Ocak - Şubat - Mart

    İÇ BAKLA: Nisan - Mayıs - Haziran

    ISPANAK: Kasım - Aralık - Ocak - Şubat - Mart

    KARNABAHAR: Kasım - Aralık - Ocak - Şubat - Mart

    KEREVİZ: Kasım - Aralık - Ocak - Şubat

    KIRMIZI LAHANA: Kasım - Aralık - Ocak - Şubat

    KIRMIZI SALÇALIK BİBER: Ağustos - Eylül - Ekim

    KURU SOGAN: Yılın her mevsimi

    MADIMAK: Mayıs

    MANTAR: Eylül - Ekim

    MAYDANOZ: yılın her mevsimi

    MARUL: Nisan - Mayıs - Haziran

    PATATES: yılın her mevsimi

    PATLICAN: Haziran - Temmuz - Ağustos - Eylül - Ekim - Kasım

    PIRASA: Kasım - Aralık - Ocak - Şubat - Mart

    SALATALIK: Mayıs - Haziran - Temmuz - Ağustos - Eylül - Ekim

    SEMİZOTU: Nisan - Mayıs - Haziran

    SİVRİ BİBER: Haziran - Temmuz - Ağustos - Eylül - Ekim

    TAZE FASULYE: Mayıs - Haziran - Temmuz - Ağustos - Eylül

    TAZE YEŞİL KABAK: Kasım - Aralık - Ocak - Şubat - Mart

    TURP: Ocak - Şubat - Mart

    MEYVELER: Ağaçta büyüyen meyveler için yukarıdaki durum söz konusu değil ama bunların da depolanma suresi boyunca kullanılan ilaçların zararını en aza indirmek için yıkama işleminde titiz davranmak gerektiği belirtiliyor. Çilek üretimi farklı olduğu için belirtmek gerekir:

    ÇİLEK: Mayıs - Haziran

    Aylara Göre Beslenme Şekli

    OCAK: Sebze ve et suyu ile hazırlanmış çorbaları sofranızdan eksik etmeyin. Hareketsiz gecen soğuk kış günlerinde çorbalar bağırsak sistemini düzenler. Soğuk havalarda vücuda direnç veren balık ve baklagiller de en çok tüketilmesi gereken besinlerden.

    ŞUBAT: Kansere karşı etkili lahanagilleri (lahana, Brüksel lahanası, karnabahar ve brokoli) sık sık yiyin. Bol betakaroten içeren havuç ile salata, zeytinyağlı yemek veya havuç suyu hazırlayın.

    MART: Mart, yaza hazırlık ayıdır. Hafif beslenmeye ve diyet yapmaya başlamanın tam zamanıdır. Mart, ayni zamanda ilkbahara geçiş ayıdır. Bu nedenle hafif bir o kadar da direnç verici besinleri tüketmeye özen göstermek gerekir. Balık, ızgara et, sebze ve meyveler bol tüketilmeli.

    NİSAN: Kuzu etinin en taze ve lezzetli zamanı. Bu aylarda et olarak kuzu etini tercih edin. Sutlu hafif tatlılar pişirin. Sabah kahvaltısında ve geceleri yatmadan önce bir bardak sut için. Hafif ama sağlıklı beslenerek ve açık havada düzenli yürüyüşler yaparak fazla kilolarınızdan kurtulabilirsiniz.

    MAYIS: Çilek kısa omurlu bir meyve. içeriğindeki zengin vitamin (özellikle C vitamini) ve mineraller sayesinde ani enerji verip, geçiş mevsiminde ortaya çıkan yorgunluk belirtilerini giderir.

    HAZİRAN: Kısa omurlu dut ve kirazı bu ayda bol bol tüketin. Her ikisi de zengin vitamin ve mineral kaynağı.

    TEMMUZ: Semizotu, balıktan sonra en çok omega - 3 içeren sebze. Vücut tarafından üretilmeyen bir yağ asidi olan Omega - 3, kalp hastalıklarına, zihinsel karışıklığa ve bunamaya karsı etkili.

    AĞUSTOS: Yaz meyve ve sebzelerinin en olgun zamanı. Meyveleri bol yiyin. Bunun yanı sıra balık, zeytinyağlı sebze, hafif soslu makarnaları günlük öğünlerinize paylaştırın.

    EYLÜL: Eylül, kışa hazırlık ayıdır. Vücudu soğuk mevsime hazırlamak gerekir. Bol balık, sebze, meyve ve makarna gibi enerji verici karbonhidratlar ağırlıklı beslenin. Mürdüm erik ve fındığı hergün belli bir miktar tüketmeye özen gösterin.

    EKİM: Ekim ayı omega - 3 içerikli cevizin tam zamanı. Cevizi bu aylarda bol bol tüketin. Ayrıca mantarlı nefis yemekler pişirebilirsiniz. Mantar, balık, et ve sebzelere çok yakışır. Mantarı ızgarada üzerine peynir serperek pişirip kahvaltıda da yiyebilirsiniz.

    KASIM: Kasım ayında balkabağından bol bol yararlanın. Çorbası, tatlısı ve pastası ile nefis lezzetler hazırlayabilirsiniz . Balkabağını ayrıca etli sebze yemeklerine de ilave edebilirsiniz. içerdiği bol betakaroten sayesinde kansere karşı etkili bir sebze.

    ARALIK: Soğuk algınlığı hastalıklarına yakalanmamak için sağlıklı beslenin. Portakal veya greyfurt suyu için. Ispanak, baklagil, et, yoğurt, muz,elma ve kuruyemişleri bol tüketin.

  2. #22

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ALKOL GENÇLERDE HAFIZAYA ZARAR VERİYOR


    Doktorlar, gençlerin aşırı alkol tüketerek hafızalarına yıllarca zarar verebilecekleri uyarısında bulundu. 12 yaşındaki çocukların bile alkolizm tedavisi gördüğü uyarıları yapıldığı bir zamanda, bilim adamları, alkol tüketen gençlerde 20’li yaşlarına gelmeden önemli bozulmalar görüldüğünü ortaya koydu.

    Aşırı alkol tüketmenin, beynin gelişmesindeki kritik aşamaya müdahale ettiği ve bu sorunun yaşla daha da kötüleştiği halihazırda biliniyor.

    Araştırmacılardan Thomas Heffernan yaptığı açıklamada, “gençlerde aşırı alkolün ve içki alemlerinin, beyinde günlük hafızayı destekleyen bölüme zarar verdiğine dair kanıt bulunduğunu” söyledi.

    Heffernan, bu gençlerin hafızalarına zarar vermekle kalmadıklarını, ayrıca bu durumun, gençlerin beyinleri gelişme safhasında olduğu sürece gelecek için de sorun oluşturacağını belirtti.

    Northumbria ve Keele üniversiteleri tarafından denekler üzerinde yapılan bu araştırmanın sunumu, İngiliz Psikolojik Derneği konferansında yapıldı. Araştırmada incelenen deneklerin, beynin gelişme safhasında bulunduğu 17 ile 19 yaş arasında oldukları bildirildi

  3. #23

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    TATLANDIRICILAR ŞİŞMANLATABİLİR


    ABD’de yapılan bir araştırmada, şeker yerine yapay, kalorisiz bir tatlandırıcı kullanmanın kilo vermeyi kolaylaştırıcı değil, zorlaştırıcı olabileceği ortaya çıktı.

    Indiana eyaletinin West Lafayette kentindeki Purdue Üniversitesi’nde yapılan araştırmada, yapay sakarin tatlandırıcısı ve normal şeker olan glikoz ile beslenen fareler incelendi.

    Glikozla tatlandırılan yoğurt verilen farelerle kıyaslandıklarında, sakarinli yoğurt yiyen farelerin, daha fazla kalori harcadıkları, daha fazla kilo aldıkları ve daha fazla vücut yağı depoladıkları tespit edildi.

    Tatlı gıdaların vücudu daha fazla kalori almaya yönlendirebileceğini, ancak yapay tatlandırıcı biçimindekilerin büyük miktarda kalori sağlamadıklarından vücudun şaşırdığını ve daha fazla yeme hissi ortaya çıktığını ya da normalden az enerji harcadığını belirten araştırmacılar, elde ettikleri verilerin kalorisiz sakarin ile tatlandırılan bir gıdanın daha fazla kilo almaya ve şişmanlığa yol açabileceğini gösterdiğini kaydettiler.

    American Psychological Association tarafından Behavioral Neuroscience dergisinde yayımlanan araştırmada, aspartam gibi diğer yapay tatlandırıcıların da benzer etkileri olabileceği belirtildi.

  4. #24

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ERKEKLER YAŞINIZA GÖRE BESLENİN


    Erkeklerin cinsel hayatlarında sağlıklı olabilmeleri için 20, 30 ve 40 lı yaşlarda dikkat edilmesi gerekenler var.

    20 li yaşlarda erkeklerin özellikle yumurta yemeleri cinsel isteği artırıyor. Yumurtada bulunan B vitamininin stres hormonlarını azaltıp, vücudun gevşemesini sağladığını belirten uzmanlar, günde en az bir yumurta yenmesi gerektiğini söylüyor.

    30 lu yaşlarda ise erkeklerin kirli havadan uzak durmaları gerekiyor. Uzmanlara göre bu yaşlarda da spor çok önemli.

    40 lı yaşlarda ise erkeklerin bol bol meyve yemesi gerekiyor. Meyvedeki vitaminler kolesterolü azaltıyor. Bu sayede damar tıkanıklığı önleniyor ve kan dolaşımı normale dönüyor.

  5. #25

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ZEKA DESTEĞİ BESİNLER


    Aniden bir fikre ihtiyacınız varsa diyetisyenler kimyon çayı içmenizi öneriyor. Odaklanmak için ceviz, yaratıcılık için zencefil, problem çözmek içinse üzüm suyu tavsiye ediliyor.

    Her gün düzenli olarak kahvaltı yapan kişilerin diğerlerine oranla daha başarılı ve verimli oldukları biliniyor.

    Yoğun bir güne başlarken; peynir, süt, yumurta gibi protein içeren besinlerden oluşan bir kahvaltı, şekerli çay ve simitten oluşan bir kahvaltıya kıyasla daha iyi sonuç almayı sağlıyor. “Odaklanma” için ceviz, fındık, fıstık gibi sinirleri kuvvetlendiren yiyeceklerin yenmesi öneriliyor.

    Uzmanlar yaratıcılığın geliştirilmesi için zencefil yenmesini öneriyor. Kimyonun da içerdiği uçucu yağların bütün sinir sistemini uyardığını söyleyen diyetisyenler “Aniden bir fikre, bir buluşa ihtiyacı olan kimyon çayı içmelidir. Çay, bir fincana iki tatlı kaşığı dolusu kimyon eklenerek yapılabilir” önerisinde bulunuyor.

    Çilek: İçeriğindeki fisetin maddesi hafıza kaybının etkilerini azaltıp, bunamayı geciktiriyor.

    Tahıl: Önemli bir B vitamini kaynağı olan tahıllar, kan şekerini dengeliyor.

    Patates: Kan şekerini dengeli olarak yükseltiyor bu sayede zekâ daha verimli çalışıyor.

    Yoğurt: İçinde bulunan tirozin isimli madde hafızayı güçlendirip, beyni uyarıyor.

    Üzüm suyu: Dopamin salgılanmasını arttırarak problem çözme yeteneğini geliştiriyor.

    Fasulye: Lif ve protein bir arada özellikle çocuklarda zekâyı açıyor.

    Kırmızı ve turuncu renkli sebzeler: Özellikle domates, havuç ve kırmızı biberde bulunan antioksidan beynin daha uzun süre sağlıklı kalmasını sağlıyor.

    Somon: Omega-3 yağları hem beyni koruyor hem hafızayı güçlendiriyor.

    Yağsız kırmızı et: Tam bir demir deposu, özellikle sağlıklı alyuvarlar için vazgeçilmez... Beyin gelişimi için büyük yarar sağlıyor.

    Lahana: Tiroit bezlerinin aktivitesini yavaşlattığı için daha stressiz öğrenmeyi sağlar.

  6. #26

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    SİGARAYI BIRAKMADA YARDIMCI UYGULAMALAR


    Tarih belirlemek: Sigara bırakma tarihinin doğum günü gibi önemli bir tarih olması, bunun ilan edilmesi büyük yarar sağlar.

    Sigara içme alışkanlıkları: Bırakmadan evvel sigaranın içildiği durumlar ve saatlerin not edilmesi gereklidir.

    Sigarayı bırakma nedenleri: Kişilerin sigarayı bırakma nedenleri farklılık gösterse de en öne çıkan iki neden sağlıklı yaşamak ve çocuklarına iyi örnek olma isteğidir.

    BIRAKMA EVRESİNDE İŞE YARAYACAK 9 ÖNERİ!

    1- Sigara bırakıldığında ilk günler çok önemlidir. Eğer sigara bir hekimin süpervizörlüğünde bırakılıyorsa ilk iki hafta düzenli görüşme ve sonra 1, 3, 6 ve 12 aylarda görüşme faydalıdır.

    2- Görüşmelerde sigarayı bırakmış kalma durumu, motivasyonun sürekliliği, yeniden başlama (relaps) eğilimi değerlendirilir.

    3- Sigaraya yeniden başlama eğilimleri, sigara içmenin bırakıldığı ilk haftalar içinde olmaktadır. Bırakan kişi ilk iki kontrolüne kadar sigara içmemişse bırakmış kalma olasılığı yüksektir.

    4- Ancak yeniden başlamalar başarısızlık olarak değerlendirilmemeli ve yeniden bırakma yönünde kişi motive edilmelidir.

    5- Sigarayı azaltarak bırakanların yeniden başlama ihtimali bir anda keserek bırakanlara göre daha çoktur.

    6- Sigara bırakıldığında ilk günler 3-5 dakika süren sigara isteği dalgaları sıklıkla gelecektir. Bu dalgaların kişinin sigara içme alışkanlıklarına göre, önceden de farkedilebilecek zaman ve durumlarda gelmesi, bırakma açısından kolaylık sağlar. Sigaranın zararlarına yoğunlaşarak veya bir arkadaşı ile sohbet ederek bu dalgayı atlatabilir.

    7- Aynı zamanda sigarayı bırakan kişi için el alışkanlığının yerini alacak başka el ve ağız alışkanlıkları oluşturulur. İlk günler sigara içilen sosyal ortamlardan uzak kalarak 3-5 dakikalık dalgaların gelme sıklığının azaltılmasına çalışılır.

    8- Bol sıvı gıda ve meyve tüketilerek hemen ağız alışkanlıkları değiştirilir hem de sağlıklı beslenilerek kilo alınmasının önüne geçilir.

    9- Egzersize başlamak sigara bırakma sırasında görülen fazla yemenin getireceği fazla kilolar ve motivasyon açısından faydalıdır.

  7. #27

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    MESANE KANSERİ


    Erkek mesane kanseri olması riski kadınlardan üç kat daha fazladır. Amerika da her yıl yaklaşık kırk bin yeni mesane kanseri olayı teşhis edilir ve onbeş binden fazla ölümün nedeni bu hastalıktır. Mesane kanseri kırk yaşın altındakilerde nadiren görülür. Bunun en azından çevresel faktörlerle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bu hastalık sigara içenlerde boya, kimya ve lastik sanayiinde çalışan işçilerde daha fazla görülür.
    Belirtiler
    -İdrarda kan;
    -Pelvik sancı (ön ve yanlardaki kalça kemiklerinde sancı);
    -İdrar yapmada zorluk;
    Teşhis
    En sık görülen ilk belirti, ağrı ya da başka bir rahatsızlık olmaksızın, idrarda kan bulunmasıdır. Sık yapılan bir teşhis hatası, idrardaki bu kanın mesane iltihabına bağlanmasıdır. Eğer mesane kanserini düşündüren şikayetleriniz varsa, doktorunuz kanserli hücreleri saptamak üzere idrar tahlili yaptıracaktır. IVP denilen özel bir böbrek röntgeni çekilebilir ve doktorun mesanenin içini görebilmesi için, sistoskopi yapılacaktır. Sistoskopi sırasında, habis hücreler açısından mikroskop altında incelenmek üzere, mesane duvarından parça alınır.
    Eğer kanser saptanırsa, doktorunuz kanserin hangi evrede olduğunu saptamak için, karın ya da pelvis tomografisi isteyebilir. Kanserin mesane dışına yayılıp yayılmadığını anlamak için yapılan testler, göğüs röntgeni ve kan tahlilleridir.
    Eğer mesanedeki tümör küçükse ve mesaneyi kaplamamışsa, iyileşme şansı yüksektir. Bu türden mesane kanseri olan insanların yaklaşık %50si ile 70i arasında kalan kısmı üç yıllık bir süre içerisinde iyileşme gösterecektir.
    Mesane kanserinin çevre dokulara yayılması kötü prognoz göstergesidir, bu nedenle erken teşhis son derece önemlidir.
    Tedavi
    Yüzeysel mesane kanserindeki tedavi genellikle tümörün kendisinin alınması şeklindedir. Bunun için büyük bir ameliyat gerekmez, çünkü cerrah tümörü bir sistoskop aracılığıyla alınabilir.
    Yüzeysel tümörün alınmasından sonra biyopsiyi ihtiva eden sistoskopik değerlendirme her 3 ile 6 ayda bir kanserin yeniden oluşup oluşmadığını belirlemek için yapılır. Eğer bu olay yinelenirse, tümör yeniden sistoskopi ile alınabilir. Ancak bu sefer gelecekteki mesane kanseri olasılığını azaltmak için kanserle mücadele edici ilaçlar verilir.
    Eğer hastalık mesane kasları ve yağ dokusunu kaplarsa mesanenin kendisinin, erkeklerde de prostat bezinin de birlikte olmak üzere, alınması gerekir. İlerlemiş mesane kanseri olan kadınlarda da yumurtalıkların, rahmin ve vajinanın bir kısmının alınması gerekir.
    Mesanenin alınması, idrarın geçeceği bir açıklığın yaratılmasını gerektirir. Bunu yapmanın değişik yolları vardır. En başarılı olan tekniklerden birinde üreterler, bir parça bağırsaktan yapılmış yapay bir mesaneye bağlanırlar. Yani mesane göbeğin yan tarafından vücudun iç kısmına tutturulur. Daha sonra idrarı giysilerin altından vücut üzerinde bir torbaya boşaltmak üzere karın duvarından bir delik açılır. Buna ileal kanal işlemi denir.
    Bazı hekimler, invazif (yayılma gösteren) mesane kanseri için bu operasyondan sonra radyasyon terapisi ve kemoterapi önerirler. Tümör lenf ise kemoterapi kullanılabilir. Metastatik hastalığı (diğer organlara yayılan kanser) olan şahısların %30 ile 70 i arasındaki kısmında kemoterapi kanserin yayılmasını kontrol altına almak ve ağrıyı hafifletmek açısından yararlıdır. Ancak bunun yararı 6 aydan daha fazla sürmez ve kanser bu süreden sonra ilerlemeye devam eder. Mesanenin ameliyat ile alınması veya radyasyon terapisi ile devam eden kemoterapinin bir kombinasyonu yayılma gösteren (invasiv) hastalığı olan şahısların bazılarında yaşamı uzatır.

  8. #28

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    YÜKSEK ENERJİLİ BESLENEN KADINLARIN OĞLU OLUYOR!!!


    Enerji bakımından zengin besinler alan kadınların erkek çocuk doğurma olasılığı daha yüksek olabilir...

    İngiltere’deki Exeter Üniversitesinden Fiona Mathews ve ekibi, annenin beslenme şekli ve bebeğin cinsiyeti arasındaki ilişkiyi araştırdı.

    740 hamilenin, gebelikten önce ve gebelik sırasındaki beslenme alışkanlıklarını inceleyen bilim adamları, ilk çocuğuna gebe kalan ve bebeğin cinsiyetini bilmeyen bu kadınları hamile kalırken, kalori desteklerine göre 3 gruba ayırdı.

    Enerji desteğini en fazla alan kadınların yüzde 56’sının erkek, en az alanların yüzde 45’ininse kız bebek dünyaya getirdiği görüldü.

    Araştırmada, kahvaltıda tahıl tüketimi, potasyum, kalsiyum, C, E ve B12 vitaminleri bakımından daha zengin ve daha çeşitli besin tüketimi ve erkek çocuk doğurma arasında güçlü bir ilişkinin olabileceği de ortaya çıktı.

    Mahthews, “bu çalışmaların, genç kadınların az kalorili beslenme tarzını tercih ettiği gelişmiş ülkelerde neden erkek oranının azaldığını açıklamaya yardımcı olabileceğini” söyledi.

    Son 40 yılda sanayi ülkelerinde erkek bebek sayısının az da olsa azaldığı gözleniyor. Bu düşüş, tüketim ürünlerindeki kimyasal maddelere bağlanıyor. Bununla birlikte araştırmacılar, gelişmiş ülkelerdeki genç kadınların değişen beslenme alışkanlıklarının da bu düşüşü açıklayabileceğini belirtti.

    Kahvaltı alışkanlığının gelişmiş ülkelerde neredeyse ortadan kalktığını söyleyen araştırmacılar, ABD’de kahvaltı yapan erişkinlerin oranının, 1965’te yüzde 86 iken 1991’de yüzde 75’e düştüğünü vurguladı.

    Araştırmacılar, kahvaltıyı atlamanın normal gece açlığı süresinin uzamasına, bu nedenle glikoz seviyesinin düşmesine neden olabileceği görüşünü savunuyor. Daha önce laboratuvarda yapılan araştırmalar, glikozun erkek bebek dünyaya getirme olasılığını artırabileceğini göstermişti.

  9. #29

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    İŞTAHINIZA HAKİM OLMA YÖNTEMLERİ


    Diyetin en zor kısmı canınızın bir şeyler çektiği zamanlar. Eğer siz de iştahınıza hakim olamıyor, sürekli bir şeyler yeme arzusu duyuyorsanız Diyetisyen Yasemin Batmaca nın önerilerine kulak verin.

    ATIŞTIRMA KRİZLERİNDEN KURTULUN

    Gün içinde sık ve az öğünler yemek, iştahınızın kontrolden çıkmasını önlemenin en kolay yolu. Belki yine arada bir şeyler atıştırmak isteyebilirsiniz, ama bu sefer yiyeceğiniz miktarlar az olacaktır. Böyle bir durumda atıştırmak için sağlıklı karbonhidratlara yönelin, çünkü bu besin türü sindirim sisteminde daha uzun süre kalıyor ve şeker seviyenizi yavaşça yükselterek daha uzun süreli bir tokluk hissi sağlıyor.

    ÇİĞNEYEREK YİYİN

    Yiyecekleri uzun süre çiğnedikten sonra yutmak, beynin vücuda giren besinleri kaydetmesine zaman tanımak anlamına geliyor. Üstelik bu şekilde tat alma duyusu da tatmin oluyor. Böylece doyduğunuzu anlamanızla, yemeye son vermeniz arasındaki zaman kısalıyor. Fazla yemekten kaynaklanan sindirim sorunlarından kurtulmanız da ayrı bir avantaj!

    TAT ALMA DUYUNUZU UYANDIRIN

    Yapılan araştırmalara göre, tat alma duyusunu değişik tatlarla tatmin etmek, daha az miktarlarla yetinmeyi sağlıyor. Sürekli aynı yemeği yemek de, özellikle tadı hoşunuza gitmiyorsa, bir süre sonra tat alma mekanizmanızın iptal olmasına yol açıyor. Ve bu nedenle de kendinizi sanki hiç yemek yememiş gibi hissedebiliyorsunuz. Böyle bir durumu engellemek için öğünlerinizi taze otlarla ve baharatlarla tatlandırabilirsiniz.

    Susasıkça Su İçin

    Su içmek kendinizi tok hissetmeniz açısından önemli. Ayrıca vücudunuz susuz kaldığında çoğu zaman açlık hissine benzeyen sinyaller gönderiyor. Su içmek, bedeninizin su istediği zamanlarda yemeğe yönelmenizi engelleyecektir. Susadığınızda gazoz, meyve suyu vs değil su için.

    GÜÇ GEREKTİREN EGZERSİZLER YAPIN

    Egzersizleriniz zorlaştıkça vücut ısınız artıyor ve daha fazla kalori yakmaya başlıyorsunuz. Bu durum da egzersizi takip eden birkaç saat boyunca iştahınızın bastırılmasına neden oluyor. Böyle bir durumda normal öğün saatinden birkaç saat önce egzersiz yapmak en mantıklısı. Çünkü öğün saati geldiğinde spor yapmanın verdiği etkiyle iştahınız biraz daha kapanır. Fakat asla öğün atlama hatasına düşmeyin, aksi halde hem vücudunuz zayıf düşer, hem de bir süre sonra aşırı yeme isteği duyarsınız.

    YEME İSTEĞİ BEYİNDE BAŞLIYOR

    Beyin, vücutta enerjinin azaldığını fark eder etmez açlık hissetmemize yol açan kimyasal maddeler salgılıyor. Bunun sonucu doğal olarak biz de yeme gereği hissediyoruz. Ancak beynimizin bu kimyasal maddeleri salgılayan kısmı, aynı zamanda duyguları da kontrol ediyor. İşte, sıkıldığımız veya kendimizi kötü hissettiğimizde hemen buzdolabına koşmamızın başlıca sebebi bu. Ayrıca yemeklerin tadı, kokusu veya görüntüsü de açlık duygusuna neden olabiliyor. Örneğin, yemek sonrasında canınız tatlı vitrininde duran o dondurma kasesinden çekiyorsa, bunun nedeni kesinlikle aç olmanız değil, kontrolden çıkan yeme isteğinizdir. Eğer bunu aklınızdan çıkarmazsanız, tokken yediğiniz yemek miktarını en aza indirmiş olursunuz.

  10. #30

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    AKCİĞER ATARDAMARI DARLIĞI


    Kanın sağ karıncıktan akciğer atardamarına geçtiği yolun darlığıdır, oldukça iyi sonuç alınan cerrahi girişimlerle düzeltilebilir.

    Doğumsal akciğer atardamarı darlığında, çeşitli bölgelerde ve değişik biçimlerdeki darlık sonucunda kan sağ karıncıktan akciğer atardamarına geçerken engellenir.

    Bu bölümde, karıncıklar arası bölmenin sağlam ve aortun normal olduğu koşullarda ortaya çıkan, yani tek basma görülen akciğer atardamarı darlıkları incelenecektir. Karıncıklar arası bölmede delik ya da daha karmaşık kalp hastalıklarıyla, örneğin Fallot (tetraloji) dörtlemesiyle birlikte görülen akciğer atardamarı darlıkları konu dışı bırakılacaktır.

    Tek başına görülen akciğer atardamarı darlığına oldukça sık rastlanır. Bütün doğumsal kalp hastalıklarının yüzde 10-15 ini bu hastalık oluşturur. Kalp cerrahisi girişimleriyle başarılı bir biçimde tedavi edilebilen ilk oluşum bozukluklarından biridir.

    Nedenleri

    Akciğer atardamar darlığı hemen her zaman doğumsal dır. Çeşitli nedenler sonucunda, örneğin, kalp İç zan iltihabına bağlı olarak geliştiği kesin bir biçimde gösterilen edinsel olgu sayısı çok azdır (romatizmal kalp hastalığı, diplokok enfeksiyonları, belsoğukluğu, frengiye bağlı olgular gibi).

    Yerleştiği bölgeye göre akciğer atardamarı darlıkları çeşitli gruplara ayrılabilir:

    • Kapak darlığı. Hastalık yalnızca akciğer atardamarı kapağını tutmuştur, kapak kanatları birbirine iyice kaynaşmıştır, ayrılmaları olanaksızdır. Kapak koni ya da kubbe biçimini almıştır, tepesinde küçük bir delik görülür; darlık oldukça ileridir. Bazen kapak kanatlarının yalnız bir bölümü birleşmiştir ve kısmen ayrılabilme özelliği taşır; bu olgularda darlık daha gevşektir. Bazen kapakta oluşum bozukluğu olabilir; örneğin, iki kanatlı yani iki ayrı kanattan oluşan bir kapak bulunabilir.

    • Akciğer atardamar kökünde darlık. Darlık yalnız akciğer atardamarının dibindedir, kapak yapısında bozukluk yoktur.

    • Kapak ve kökün darlığı. Her iki oluşum bozukluğunun birlikte bulunmasıdır.

    • Kapak üstü darlığı. Akciğer atardamar gövdesinde, ana dallardan ya da daha uç dallardan birinde darlık bulunmasıdır.

    Dolaşım Üzerindeki Etkileri

    Olağan koşullarda, karıncıkların kasılması sırasında kan sağ karıncıktan akciğer atardamarına kolayca atılır, çünkü bağlantı deliği bütünüyle açıktır. Darlık durumunda ise kan delikten zorlukla geçer. Kan dinamiğinin bozulmasına neden olan bu aksaklık önemli sonuçlar doğurur.

    Darlığın üst bölümünde, yani kanın sağ karıncıktan akciğer atardamarına akmasını zorlaştıran engelin üst bölümünde şu değişiklikler gözlenir.

    • Sağ karıncıkta. Darlığın sonuçlarından en erken etkilenen kalp bölümüdür. Çünkü karıncık kasılması ile akciğer atardamarına atılması gereken kanın bir bölümü daralan deliği aşamayarak sağ karıncık boşluğunda kalır ve kasılma sonunda karıncık içinde normal olarak kalan kana eklenir. Böylece sağ karıncık kanla aşırı dolmaya başlar. Her dolum (diyastol) döneminde sağ kulakçıktan normal olarak gelen kan, bir önceki kasılmada atılması gerekirken karıncıkta kalmış olan kanla birleşir. Aşın çalışan sağ karıncık kaslarında kalınlaşma ballar. Sağ karıncık duvarındaki kasların kalınlığı bazen sol karıncık duvarının kalınlığına erişebilir; hatta daha kaini hale gelebilir. Karıncık kasındaki bu kalınlaşma, akciğer atardamarının darlığı ile doğru orantılıdır. Kalp içine gönderilen kateter ile elde edilen çok önemli bir veri de, sağ karıncık içi basınç artışının, farklı olgularda darlığın düzeyine göre değişiklik göstermesidir.

    Sağ karıncığın kan atım kapasitesindeki artma ile birlikte sağ karıncığın atım (ya da kanı fırlatma, püskürtme) zamanı, yani kasılma süresi de uzamıştır. Yukarıda anlatılan aşın çalışma sürecinin yanı sıra kasılma süresinin uzaması sağ karıncık boşluğunu bütünüyle boşaltmaya yöneliktir.

    Kısa ya da uzun sürebilen bir dönemden sonra, sağ karıncığın kası yorulmaya başlar, gücü giderek zayıflar, kasılma yeteneği azalır ve sağ karıncık boşluğunda daha çok kan birikmeye başlar. Böylece önce basit bir genişleme, ardından da karıncık duvarlarında güçsüzlük görülür. Sağ karıncık boşluğunun da genişlemesiyle sağ karıncık hacmi önemli ölçüde artar.

    Sağ karıncığın aşın büyümesi kalbin kendi ekseni çevresinde saat yönünde dönmesine neden olur ve kalp yalnız bu hastalıkta görülen di*** bir görünüm alır.

    • Sağ kulakçıkta. Sağ karıncıktaki kan göllenmesi ve basınç artışı geriye doğru etki yaparak Önce sağ kulakçığa yansır. Oldukça şiddetli olan bu yansıma sağ kulakçıkla sağ karıncığı ayıran deliğin aşırı genişlemesine neden olur ve üç kanatlı kapak artık bu deliği örtemez hale gelir. Sonuçta üç kanatlı kapakta, işlevsel yetersizlik görülür. Bu aşamaya gelindiğinde, sağ karıncığın her kasılmasında, içinde biriken kanın bir bölümü sağ kulakçığa kaçar. Sağ kulakçık bir süre sonra genişler, aşın kalınlaşır ve sağ karıncıkla birlikte büyümeye başlar. Son aşamada kalbin tüm sağ yarısının hacmi artar. Kalp kateterizasyonu ile sağ kulakçıkta, tıpkı sağ karıncıkta olduğu gibi basınç artışı saptanır.

    • Akciğer atardamarındaki darlığın altında. En önemli sonuç akciğer atar damarı basıncının azalması dır. Artan sağ karıncık basıncı ile azalan akciğer atardamarı basıncı arasındaki fark, akciğer atar damarındaki darlığın düzeyini gösterir. Buna darlık endeksi ya da darlık düzeyi endeksi adı verilir; basınç farkı ne kadar fazlaysa darlığın o ölçüde ciddi olduğu anlaşılır.

    Belirtileri

    Hastalık belirtileri darlığın derecesiyle ilgilidir. Darlık orta derecedeyse hasta normal gelişimini sürdürebilir. Yalnızca dinlemede akciğer odağında bir üfürüm ile ikinci kalp sesinde sönme tek oluşum bozukluğu belirtisi olarak saptanabilir. Darlık ileri düzeydeyse, gelişme geriliği, güç harcandığında görülen nefes darlığı ve morarma ile sağ kalp yetmezliği bulguları ortaya çıkar. Bu belirtiler yaşamın İlk aylarında ya da yıllarında başlar ve giderek ağırlaşır.

    Özellikle sağ kalp yetmezliği oluştuktan sonra sağ kulakçığın gerisindeki tüm toplardamar sisteminde kan göllenmesi ve buna bağlı belirtiler görülür:

    • Morarma. Hastalığın ileri devrelerinde son derece ağırlaşabilir, özellikle yüz, dudaklar, burun, kulaklar ve ellerde belirgindir. Öksürme, titreme ve vücut hareketleriyle artar. Hastalık uzun sürdüğünde seyrek olarak polisitemi (kandaki alyuvarlar sayısının aşırı artması), el ve ayaklarda soğuma ve parmaklarda çomaklaşma (hipokrat parmağı) gibi belirtiler de görülebilir.

    • Karaciğer büyümesi. Toplardamar sistemindeki kan göllenmesinin karaciğerde yoğunlaşması bu organın büyümesine yol açar.

    • Kan basıncı düşmesi ve nabzın zayıflaması. Genel dolaşıma atılan kan miktarının azalmasına bağlıdır.

    Komplikasyonlar

    Akciğer atardamarı darlığının gidişi sırasında görülebilen başlıca komplikasyonlar şunlardır:

    • Emboli (pıhtı parçalarının ana pıhtıdan koparak kan akımıyla başka organlara sürüklenmesi). Sağ karıncık ya da akciğer atardamarından kopan pıhtı parçaları akciğer enfarktüsüne neden olabilir.

    • Tekrarlayan bronşit. Bu durum, solunum sisteminin yeterli kan almaması sonucunda kötü beslenmesine bağlıdır. Akciğer tüberkülozu. Akciğerin aynı koşullar nedeniyle yeterince kan alamamasına bağlıdır.

    • Kalp iç zarının (endokart) bakteri kökenli subakut iltihabı. Bir kapak lezyonu varsa, mikropların yerleşmesi ve üremesi için elverişli bir ortam yaratılmış olur.

    Gidişi

    Hastalığın gidişine göre iki tip darlık ayırt edilir. Birinci tip darlıkta hastalık oldukça ağır gidişlidir. Kısa sürede ölümcül sonuçlar ortaya çıkabilir ya da erken bir dönemde düzeltilmesi olanaksız dolaşım bozuklukları görülür. İkinci darlık tipinde ise orta ağırlıkta bir tablo gözlenir. Hasta önceleri uzun süre iyi bir uyum gösterir, ama daha sonra hastalık aşağıda belirtilen evreleri izleyerek kötüleşir.

    • Birinci devre ya da düzenlenme devresi. Darlık çok ileri değilse, sağ karıncık kası genellikle sağlam olduğundan, kan dinamiği dengesi yukarıda tanımlanan düzenleme süreçleriyle (aktif genişleme, yüksek basınç ve kaslarda kalınlaşma) kısa ya da uzun bir süre korunur.

    • İkinci devre ya da yetmezlik devresi. İkinci devre bazı olgularda aniden, bazılarında ise aşamalı olarak gelişir.

    Bu devrede birinci devre belirtileri ağırlaşır ve genel toplardamar sisteminde kan göllenmesi belirtileri ortaya çıkar.

    İkinci devrenin klinik tablosunu sağ karıncık yetmezliği belirler. Hastanın ömrünü kısaltacak başka komplikasyonlar gelişmezse, akciğer atardamarı darlığının son devresini oluşturur.

    Tanı

    Akciğer atardamarı darlığı tanısı, belirtiler tam ve belirginse genellikle zor değildir.

    Elektrokardiyogramda, genellikle sağ karıncığın, bazen de sağ kulakçığın aşın büyümesine ilişkin belirtiler saptanır. Göğüs filminde, orta derecede darlık olan olgularda genellikle kalbin normal boyutlarda olduğu ya da biraz büyüdüğü saptanırken, kalp yetmezliği olgularında kalbin büyüdüğü gözlenir. Büyüme sağ karıncık ve sağ kulakçıkla sınırlıdır.

    Kapak darlıklarında sol kalbin oldukça özgün bir görünümü vardır. Akciğer atardamarı darlığının neden olduğu genişlemeye bağlı olarak akciğer atardamarı yayı belirginleşmiştir. Akciğer alanında havalanma artışı, damarlanmada ise azalma saptanır. Hastalığın ayırt edilmesinde kulakçıklar arası bağlantı önemli ipuçları verir. Çünkü kalbin sol yayındaki genişlemenin yanı sıra, kulakçıklar arası bağlantı çevresinde, akciğer alanında, kanlanma artışı görülür. Kesin tanı için sağ kalp kateterizasyonu oldukça önemlidir; sağ karıncıkta 100-200 mmHg ye varan basınç artışı olduğu saptanır, aynı anda akciğer atardamarı basıncı 15-20 mmHg olarak Ölçülür.

    Kalp kateterizasyonu aynca darlığın tipi konusunda da bilgi sağlar: Kateter akciğer atardamarından sağ karıncık içine çekildiğinde kapak tipi darlıkta ani, atardamarın köküne ait darlıkta ise aşamalı basınç artışı saptanır.

    Kalp boşluklarının kontrast madde verilerek görülebilir hale getirilmesi ilkesine dayanan anjiokardiyografi, bu hastalıkla birlikte görülebilen başka kalp bozukluklarını, örneğin, kulakçıklar ya da karıncıklar arası bölmede bir delik bulunup bulunmadığını, ayrıca darlığın yerini ve tipini belirlemede yardımcı olur.

    Beklenen Gidişi (Prognoz)

    Akciğer atardamarı darlığı ağır gidişli bir hastalıktır. Eskiden hastaların önemli bir bölümü, 50 yaşma varmadan görece kısa bir sürede yaşamlarını yitiriyordu. Gene de iyi koşullarda daha uzun yaşayan hastalar görülmüştür. Ama oldukça iyi sonuçlar veren cerrahi yöntemlerin uygulanmasıyla hastalığın gidişinde önemli iyileşmeler sağlanmıştır.

    Tedavi

    1945 e değin akciğer atardamarı darlığım tedavi edebilecek etkin yöntemler bilinmiyordu. Yetmezlik belirtilerini geciktirecek bazı önlemler alınır (aşırı yorgunluk ve beslenme dengesizliklerini önlenme gibi) ve özellikle kalp iç zarının bakteri kökenli subakut iltihabı başta olmak üzere enfeksiyonların önlenmesine çalışılırdı,

    1945 ten sonra, kanın akciğerlere akımını artırmaya yönelik, oldukça iyi sonuç veren bir cerrahi girişim yöntemi uygulanmaya başladı.

    Cerrahi girişimin bazen hemen uygulanması gerekir. Nefes darlığı, morarma ve kalp yetmezliği bulgulan ile hekime başvuran küçük çocuklarda, hastanın yaşamını sürdürmesi ancak cerrahi girişimle sağlanabilmektedir.

    Ayrıca belirtilerin çok ağır olduğu, sağ karıncık ile akciğer atardamarı arasındaki basınç farkının 50 mmHg den, ya da sağ karıncık içi basıncın 80 mmHg den yüksek olduğu tüm olgularda kesinlikle cerrahi girişim uygulanmalıdır. Klinik belirtilerin çok hafif olduğu orta derecede darlıklarda cerrahi girişim için en uygun zaman 5 yaş dolayıdır.

    KULAKÇIKLAR ARASI BÖLMEDE DELİKLE BİRLİKTE BULUNAN AKCİĞER ATARDAMARI DARLIĞI

    Akciğer atardamar kapağı darlığı ile kulakçıklar arası bölme deliğinin bir arada bulunmasına oldukça sık rastlanır. Eskiden ayrı bir hastalık olarak kabul edilen bu tabloya Fallot üçlemesi adı verilmişti, ama günümüzde bu kavram artık kullanılmamaktadır. Buna karşın Fallot dörtlemesi kavramı hâlâ kullanılmaktadır. Hastalığın anatomik özellikleri:

    • Kapak düzeyinde akciğer atardamarı darlığı tek başına görülen bir akciğer atardamarı darlığıdır; Fallot dörtlemesindeki akciğer atardamarı kökü darlığından farklıdır.

    • Kulakçıklar arası bağlantı: Kulakçıklar arasındaki deliğin büyüklüğüne göre bağlantı az ya da çok olabilir.

    • Bazen önemli boyutlara varabilen akciğer atardamarı darlığı sonucunda sağ karıncık aşın biçimde büyüyebilir.

    Yukarıda tanımladığımız anatomik bozuklukların neden olduğu kan dinamiği bozukluktan ise şunlardır:

    • Akciğer atardamarı kapağının darlığı, tek başına görülen akciğer atardamarı darlığı bölümünde geniş olarak açıklanan aynı yapısal-işlev sel bozukluklara neden olur.

    • Kulakçıklar arası bağlantı iki kulakçık arasında bir kısa devre (kan geçişi) yaratır; bu kısa devre her zaman aynı yönde değildir:

    • Atardamar-toplardamar kısa devresi. Sol kulakçıktan sağ kulakçığa doğrudur, genellikle Önemsizdir, hafif derecede akciğer atardamar darlığı bulunan ya da başlangıç dönemindeki hastalarda görülür. İki yönlü kısa devre. Kan hem sağ kulakçıktan sol kulakçığa hem de ters yönde geçiş yapar; darlığın daha belirgin olduğu ya da hastalığın ileri aşamaya geldiği hastalarda görülür.

    • Toplardamar- atardamar kısa devresi. Kan sağ kulakçıktan sol kulakçığa kaçar. Nedeni sağ karıncıkta kan göllenmesi ve basınç artışı sonucunda sağ kulakçıkta da basıncın artmasıdır. Ergenlik döneminden sonra sağdan sola kısa devre akışı oldukça süt görülür.

    Belirtileri

    Belirtiler, tek başına görülen akciğer atardamar darlığında anlatılanlarla aynıdır; vücut gelişiminde gerilik, güç harcanırken nefes darlığı, kolay yorulma gözlenir. Dinleme ile muayenede, akciğer odağında emici tipte atım (sistol) sırasında duyulan üfurüm saptanır. Bu olgularda morarma daha kolay ortaya çıkar.

    Göğüs filmi ve elektrokardiyogram bulguları da aynıdır. Anjiyokardiyografi ve kalp kateterizasyonuyîa kulakçıklar arası bölmede delik bulunduğu anlaşılır.

    Gidişi

    Hastalığın gidişi anatomik lezyonların ve özellikle atardamar darlığının yapısına göre farklı özellikler gösterir. Fallot üçlemesi olgularının büyük bir bölümünde hastalar uzun süre iyi uyum gösterirler. Önemli bir bozukluk görülmez; hafif morarma ve zorlanma sırasında orta derecede bir nefes darlığı dışında belirti yoktur. Ama genel olarak hastalığın sonunda oldukça ağır bir tablo ortaya çıkar.

    Ani morarma nöbetleri, bazen de ölümcül bayılmalar görülebilir.

    Olguların bir bölümünde morarma ve nefes darlığı giderek belirginleşir ve zamanla sağ karıncığa bağlı yetmezlik belirtileri ortaya çıkar.

    Tedavi

    Akciğer atardamarındaki darlığın düzeltilmesi ve kulakçıklar arası bölmedeki deliğin kapatılması kalp ameliyatı ile sağlanır. Ameliyat sırasında kan dolaşımı, kalp-akciğer makinesi ile sürdürülür.

Sayfa 3/5 İlkİlk 12345 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 5 Kullanıcı var. (0 Uye ve 5 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •