Teþekkur Teþekkur:  0
Beðeni Beðeni:  0
Sayfa 5/5 ÝlkÝlk 12345
50 sonuçtan 41 ile 50 arasý

Konu: Saðlýklý Yaþam Önerileri

  1. #41

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    AKCÝÐER KANSERÝ - TEDAVÝ VE KORUNMA


    Akciðer tümörü tedavisi üç temel yönteme dayanýr: Cerrahi giriþim, ýþýn tedavisi (radyoterapi) ve ilaç tedavisi (kemoterapi). Bu üç ana yönteme bazý özel durumlarda laser tedavisi ya da baðýþýklýk tedavisi de eklenir. Hangi tedavinin seçileceðini hastanýn genel durumu, tümörün içinde bulunduðu geliþme evresi ve tümörün tipi belirler.

    • Cerrahi giriþim

    Küçük hücreli kanser (mikrositom) dýþýndaki bronþ kanserlerinde erken taný koþuluyla en çok yeðlenen tedavi yöntemi cerrahi giriþimdir.

    Cerrahi giriþim kararýnýn verilebilmesi ve giriþim yönteminin seçilmesi her þeyden önce tümörün ameliyat edilebilirliðinin kanýtlanmasýna baðlýdýr. Þu durumlarda tümör cerrahi yöntemlerle çýkarýlamaz:

    - Uzak yayýlým odaklarýnýn bulanmasý.

    - Akciðer zan boþluðunda kötü huylu hücre içeren sývý toplanmasý (kötü huylu hücre içermeyen aþýrý sývý toplanmalarý da akciðer göbeðindeki ya da akciðerler arasý bölgedeki büyük tümörleri düþündüreceðinden bu olgular da genellikle ameliyat edilemez).

    - Soluk borusunda da tümör bulunmasý.

    - Akciðerler arasý bölgedeki lenf düðümlerine yayýlan tümörün diyafram ve gýrtlak sinirlerinin felcine yol açmasý.

    - Küçük hücreli akciðer kanserleri (mikrositom).

    - Hastalýðýn son dönemlerinde solunum, böbrek ve karaciðer yetmezliði, kalp hastalýðý geliþmiþ olmasý.

    Ameliyat edilebilir hastalarda giriþimin temel amacý, tümörün bütünüyle çýkarýlmasýdýr. Tümör lezyonlarýnýn yalnýz bir akciðer lobunda olduðu ve merkezi lenf düðümlerine yayýlmadýðý olgularda kanserli lobun çýkarýlmasý (lobek-tomÝ) gereklidir. Bu yöntemde akciðer dokusunun büyük bölümü saðlam kalýr. Ameliyat sonrasý hastalýk ve ölüm oranlarý da düþüktür. Bir akciðerin tümüyle çýkarýlmasý (pnömonektomi) daha büyük ve yayýlmýþ tümörler için geçerli bir yöntemdir. Bu giriþim genellikle solunum yetmezliði, kalp ritminde bozukluk gibi komplikasyonlara yol açar. Ameliyat sonrasý ölüm oram 70 yaþýn üzerindeki hastalarda yüzde 30 u bulur.

    Bronþ-akciðer kanserli hastalarýn ancak yüzde 40-50 sÝ ameliyat edilebilir durumdadýr. Bu gruba giren hastalarýn yüzde 30 unda tümör çýkarýlýr; yüzde 10 unda yalnýz taný için doku Örneði alýnýr; yüzde 5 inde ise yalnýzca geçici çözüm saðlayan giriþimler uygulanýr. Bronþ-akciðer kanserinde yaygýn olarak uygulanan cerrahi tedavinin çok olumlu sonuçlar verdiði söylenemez. Ameliyattan sonra 5 yýldan çok yaþayabilen hastalarýn oraný yüzde 10 u geçmez. Bununla birlikte bazý tümör tiplerinde daha olumlu sonuçlar alýnabilmektedir.

    • Iþýn tedavisi (radyoterapi)

    Bronþ-akciðer kanserlerinin önemli bir bölümünde kesin tedavi deðeri olmadýðý halde, hem tedavi edici olarak, hem de belirtilerin hafiflemesini saðlamak amacýyla ýþýn tedavisi kullanýlýr. Bu tedavi lenf düðümlerine yayýlma bulunmayan, mediyastin ve ayný yandaki köprücük-kemiði üstü lenf düðümleri temiz olar ve tümörün yalnýzca bir akciðerle sýnýrlý olduðu hastalara uygulanabilir. Tümörün uzak organlara yayýldýðý ve genel durumu bozuk hastalara ýþýn verilemez. Iþýn tedavisi yapýlabilmesi için hastanýn

    - hemoglobin miktarý 100 ml kanda 10 gramýn üzerinde olmalý;

    - fiziksel etkinliðe baðlý nefes darlýðý bulunmamalý;

    - solunum kapasitesi saðlýklý insanlarýn en az yarýsý kadar, yedek soluk verme hacmi de en az 700 ml olmalý;

    - geçirilmiþ ya da geçirilmekte olan bakteriyel zatürree ve verem uygun antibiyotiklerle tedavi edilmiþ olmalýdýr.

    Iþýn tedavisinin kesin çizgilerle belirlenmiþ tek bir biçimi yoktur. Tedavi sürekli ya da aralýklý olabilir. Birincisi deðiþken dozlarla en az 2 hafta, en çok 6-7 hafta sürebilir; ikincisinde 5 günlük tedavinin ardýndan 3 hafta ara verilerek gene 5 günlük tedavi uygulanabilir. Ya-Þam beklentisi açýsýndan önemli bir deðiþikliðe yol açmamasýna karþýn, birçok uzman þu nedenlerle aralýklý tedaviyi yeðler:

    - Tedaviye uyum daha iyidir.

    - Tedavinin ilk ve Ýkinci bölümleri arasýnda deðerlendirme yapýlarak uzak yayýlým odaklan saptanýrsa tümör kütlesine gereksiz ýþýn verilmez.

    - Tedaviye baþlarken genel durumlarý çok iyi olmayan hastalar ara dönemde kendilerini toparlama olanaðý bulurlar. Böylece tedavinin ikinci yansý rahatça tamamlanabilir.

    - Ara dönemde kan kimyasý incelemeleri, sintigrafi ve biyopsi gibi yöntemlerle karaciðerin durumu kontrol edilerek yayýlým olmadýðý kesinleþtirilir. Karaciðerde tümör yayýlýmý yoksa tedavinin ikinci bölümüne geçilebilir; varsa yeni bir tedavi yöntemine baþvurulur.

    Kanserin baþlangýç evrelerinde bile ýþýn tedavisiyle saðlanan yaþama süresi, tek baþýna uygulanan cerrahi giriþimle saðlanan süreden daha kýsadýr. Ýleri evrelerde sonuçlar daha da olumsuzdur: Hastalarýn yüzde 38 i 1 yýl, yüzde 5 i 5 yýl yaþar. Iþýn tedavisinin olgularýn yaklaþýk yüzde 50 sinde tümörü öldürdüðü (kýsýrlaþtýrdýðý) göz önüne alýnýrsa bu oranlar çok düþüktür. Küçük hücreli akciðer kanserinde cerrahi giriþimden çok ýþýn tedavisi uygulanýr. Belirtileri geriletir ve hastalann yüzde 9O ý tedaviye iyi yanýt verir. Ama 5 yýl yaþayan hastalarýn oraný yüzde 2-5 i geçmez. Yakýnmalarý hafifletmeye yönelik ýþýn tedavisi birincil tümöre ya da yayýlým odaklarýna baðlý belirtileri denetim altýnda tutarak kanserli hastalann yaþam koþullarýný kýsa süre için de olsa iyileþtirir. Deðiþen dozlarýn verildiði 1 ya da 3-4 haftalýk hafifletici ýþýn tedavisi belirti ve bulgularý önemli ölçüde azaltýr: Kan tükürme (yüzde 95), öksürük (yüzde 55), aðn (yüzde 70-75), akciðer zarýnda sývý toplanmasý (yüzde 50-80), Paricoast sendromu (yüzde 70), nefes darlýðý (yüzde 60), mediyastin sendromu (yüzde 75), kafaiçi komplikasyonlar (yüzde 80), kalp dýþ zarýyla ilgili yakýnmalar (yüzde 40) azalýr. Olgulann yüzde 70 ten fazlasýnda genel bir iyileþme gözlenir. Küçük hücreli akciðer kanserinde beyne yayýlma olasýlýðý öbür tiplerden daha yüksek olduðundan beyne koruyucu ýþýn tedavisi uygulanýr. Beyne yayýlma hastalarýn yüzde 8-10 unda görülür. Koruyucu beyin ýþýnlamasý yapýlmayan olgularda bu oran yüzde 80 e yükselir. Bu olumlu etkisine karþýn, beyne uygulanan koruyucu ýþýn tedavisi yaþama süresini uzatmaya yaramaz. Ayrýca ýþýn tedavisinin uygulanma süresi konusunda da kesin bilgi yoktur. Deneyimlere dayanarak ideal dozun, ýþýn tedavisine yanýt alýndýktan sonraki 6 ay içinde 2-3 hafta süreyle beyne ýþýn verme olduðu düþünülmektedir.

    • Ýlaç tedavisi (kemoterapi)

    Ýlaç tedavisi olgularýn büyük bir bölümünde uygulanmakla birlikte etkili tedavi programlarýnýn seçilmesi hâlâ Önemli sorunlar yaratmaktadýr. Tümörün üremesini önleyecek ilaçlarla yapýlan tedavilerin sonuçlan, birçok etkene baðlýdýr. Tümörün tipi, hastalýðýn hangi evrede olduðu, hastanýn genel durumu, yaþý ve daha önce uygulanan tedaviler sonucu belirleyen baþlýca etkenlerdir.

    Bütün tümörlerde olduðu gibi, bronþ akciðer kanserinde de ilaç tedavisine tümör küçükken ve yalnýz çok küçük yayýlým odaklan varken, yani erken evrede baþlanmasý büyük önem taþýr. Tedaviye alman yanýtý nesnel olarak deðerlendirmenin zorluðu kadar kullanýlan ilaçlarýn gerçek etkisi konusundaki verilerin yetersizliði de önemli sorunlar yaratýr. Üstelik tedavinin olumlu yanýt verdiði olgularda bile yaþam süresi genellikle fazla uzamamaktadýr. Bunun nedeni birçok olguda hastalýðýn gerileme belirtilerinin aþýn iyimserlikle algýlanmasý dýr.

    Birleþik tedavi yöntemleri

    1. Iþýn tedavisi + cerrahi giriþim.

    Ameliyat Öncesi ýþýn tedavisi beklenen sonuçlan vermemiþtir. Yani ýþýn tedavisi tümörün çýkarýlabilirliðini saðlamak, cerrahi giriþimle çýkarýlmasý olanaksýz lenf düðümlerinde hastalýðý sýnýrlamak, tümör hücrelerinin uzaklara yayýlmasýný önlemek ve ameliyatla çýkarýlacak akciðer bölümüne komþu dokularý kurutmak amaçlarýna ulaþmamýþtýr. Bu durumda çeþitli dozlarla uygulanan ýþýn tedavisinden 4-6 hafta sonra cerrahi giriþim yapýlabilir. Ama birkaç seçilmiþ küçük hücreli kanser olgusu dýþýnda ameliyatýn yaþam süresini uzatýcý hiçbir etkisi görülmemiþtir.

    2. Cerrahi giriþim + ýþýn tedavisi.

    Cerrahi giriþim sonrasýnda ýþýn tedavisi uygulanmasý konusundaki tartýþmalar hâlâ sürmektedir. Ama bu yöntemin ayný yerde yeniden geliþen tümörleri azalttýðý, tümörün akciðer göbeði ve akciðerler arasý bölgedeki lenf bezlerine yayýlmýþ hastalarda yaþam süresini üç yýl uzattýðý görülmüþtür. Lenf bezlerinde yayýlma olmayan hastalarda ise hastalýðýn gidiþini düzeltmediði Ýçin uygulanmaz.

    3. Cerrahi giriþim + ilaç tedavisi.

    Cerrahi giriþimle birlikte ilaç tedavisinin amacý öbür tümörlerde olduðu gibi akciðer tümörlerinde de küçük yayýlým odaklarýný yok etmektir. Ama bu yöntem bronþ-akciðer kanserinde etkisiz kalmaktadýr. Bir ilacýn tek baþýna ya da baþka, örneðin baðýþýklýk sistemini uyarýcý ilaçlarla birlikte kullanýlmasý hastanýn yaþama süresini uzatmamaktadýr. Koruyucu amaçlý ýþýn tedavisiyle birlikte uygulanan ya da ýþýn tedavisinden 18 ay sonra yapýlan ilaç tedavisi de iyi sonuçlar vermemiþtir. Birleþik tedavilerin sonuçlarý, tedaviler ayn ayn uygulandýðýnda alýnan sonuçlardan daha olumsuzdur.

    Tedavinin yan etkileri

    1. Cerrahi giriþim.

    Ölüm oraný yüzde 5-10 arasýnda deðiþir. Baþlýca komplikasyonlarý derialtý amfizemi, akciðer zarý boþluðunda irin birikmesi (ampiyem), bronþ-akciðer zan fýstülü ve kalbin kendi ekseni çevresinde dönmesidir (torsiyon). Bu olumsuz sonuçlardan olabildiðince kaçýnmak için cerrahi giriþimin çok dikkatli yapýlmasý ve ameliyat sonrasýnda hastanýn sürekli bakým ile denetim altýnda tutulmasý gerekir. Bu yapýsal komplikasyonlarýn tedavisi de cerrahidir. Cerrahi giriþimden kaynaklanabilecek iþlevsel komplikasyonlar ise kalp ritmi bozukluklarý, solunum yetmezliði, miyokart enfarktüsü, kalp durmasý, akciðer sönmesi (atelektazi), ödem ve akciðer embolisidýr. Bu sorunlar uygun ilaç tedavileriyle giderilmeye çalýþýlýr.

    2. Iþýn tedavisi. En önemli komplikasyonlarý omurilik iltihabý (miyelit), kalp bozukluklarý ve ýþýným zatürreesidir.

    - Omurilik iltihabý (miyelit). Yüksek ýþýným dozuna baðlý olarak tedaviden bir yýldan uzun bir süre sonra hastalarýn yüzde 1-5 inde görülür.

    - Kalp bozukluklarý. Kalp kasýnýn kalýnlaþmasý biçiminde ortaya çýkan kalp kasý iltihabý (miyokardit) yavaþ geliþen bir komplikasyondur. Gene sýk görülen bir sorun da konstriktif perikardittir; kalp dýþ zarý iltihabýna ve sertleþmesine baðlý olarak kalp hareketlerinin sýnýrlandýðý bu bozukluk tedaviden yaklaþýk bir yýl sonra geliþir.

    - Akciðer hastalýklarý. Iþýn tedavisi sonrasýnda fýbroz, yaþ ya da kuru akciðer zarý iltihabý (plörezi) ve akut ýþýným zatürreesi geliþebilir. Iþýným zatürreesi tedavi kesildikten yaklaþýk 6 hafta sonra ve akciðerde baðdoku artýþýyla ortaya çýkar. Baþlýca etkenleri verilen ýþýnýn toplam dozu, ýþýnlanan alanýn geniþliði, ýþýnlanan toplam doku miktarý ve tedavinin süresidir. Duyarlýlýk eþiði yüksek bazý hastalarda uzun süre belirtisiz kaldýðý da görülmüþtür. Normal koþullarda röntgen filminde ilk bulgular ýþýn tedavisinden 2-6 ay sonra ortaya çýkar. Baðdoku artýþýnýn belirginleþmesi içinse 12 ay gereklidir. Iþýným zatürreesinde tedavi yalnýz belirtileri ortadan kaldýrmaya yöneliktir. Nefes darlýðý için kortikosteroitler, balgam kültürü sonuçlarýna göre de gerekli antibiyotikler verilir. Iþýn tedavisinin iþtahsýzlýk, halsizlik, bulantý ve kusma gibi yan etkileri fazla yaygýn ve önemli deðildir. Kansýzlýk da sýk görülmez. Yemek borusu ýþýným alan hastalarýn yaklaþýk yansýnda ortaya çýkan yutma güçlüðü 1-2 haftada kendiliðinden kaybolur. Hastalarýn daha küçük bir bölümünde ise deri bozukluklarý ve saç dökülmesi görülür. Iþýn tedavisi yan etkilerinden kaçýnmak için þunlara dikkat edilmelidir:

    - Iþýn verilen alanda saðlam akciðer dokusu kesinlikle bulunmamalýdýr.

    - Iþýn tedavisine cerrahi giriþimden en az 2-4 hafta sonra baþlanmalýdýr.

    - Tedavi planý dikkatle düzenlenmeli, tümöre gereðinden fazla ýþýn verilmemelidir. Böylece saðlýklý dokular gereksiz ýþýn almaz.

    3. Ýlaç tedavisi.

    Tümörün üremesini Önleyen ilaçlarýn en Önemli yan etkisi kemik iliðinde görülür. Bunlarýn baþýnda kemik iliðinde akyuvar üretiminin azalmasýna baðlý lökopeni (kanda akyuvar eksikliði) gelir. Etkiyi artýrmak amacýyla deðiþik ilaçlarýn bir arada kullanýldýðý tedavi programlarý kemik iliðini daha çok etkiler. Ýlaç tedavisinde akyuvar sayýsýnýn azalmasýndan baþka kullanýlan ilaca göre saç dökülmesi, kalp bozukluklarý, sinir sistemi bozukluklarý ve akciðer bozukluklarý gibi yan etkiler de görülür.

    4. Iþýn tedavisi + ilaç tedavisi.

    Ýki tedavinin bir arada uygulanmasý, istenmeyen yan etkilerin birbirine eklenerek ortaya çýkmasýna yol açar. Metotreksat gibi ilaçlarla birlikte uygulanan ýþýn tedavisi düþük dozlarda bile akciðerde baðdoku artýþýna neden olur ve zatürree tehlikesini artýrýr. Siklofosfamit, vinkristin ve hidroksiüre gibi ilaçlar ýþýn tedavisinin istenmeyen yan etkilerini þiddetlendirir. Toplam dozu 400 mg/m2 gibi düþük bir düzeyde de olsa adriamisin daha önce kalbi de kapsayan ýþýn tedavisi görmüþ hastalarda kalp bozukluklarýna yol açabilir. Üçten çok ilaç verilen hastalara eþzamanlý olarak ya da ilaç tedavisinin ardýndan ýþýn tedavisi de uygulanýrsa, enfeksiyon sýklýðý Önemli ölçüde artar: Darlýklara yol açan yemek borusu iltihabý, ýþýným zatürreesi, deri enfeksiyonlarý yaygýndýr. Böyle aðýr ilaç tedavilerinde Ölüm oraný yüzde 20 ye yaklaþýr.

    KORUNMA

    Günümüzde kesin tedavisi olmayan, yalnýz yakýnmalarý hafifletici geçici çözümler bulunabilen akciðer kanserinden korunmak birincil önem taþýr. Öncelikle gençlere sigaranýn zararlarý anlatýlmalýdýr. Hava kirliliði son yýllarda kamuoyunun dikkatini çekmekte ve çeþitli giriþimlerle Önlenmeye çalýþýlmaktadýr. Hava kirliliðine yol açan baþlýca etkenler fabrika dumaný, egzoz gazý ve ýsýtma sistemlerinin gazlarýdýr.

  2. #42

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    KOMPLÝKASYONLARI


    Akciðer tümörlerinin yayýlým olasýlýðýný belirleyen en az dört etken vardýr;

    - bölgede çok sayýda damar bulunmasý;

    - akciðer lenf aðýnýn geniþ olmasý;

    - tümörün hýzlý geliþen tip olmasý (mikrositom denen küçük hücreli akciðer kanseri gibi);

    - göðsün sürekli hareket ederek yayýlmayý kolaylaþtýrmasý. Tümör lenf dolaþýmý yoluyla göðüs boþluðu ve soluk borusu yanlarýndaki lenf bezlerine yayýlýr. Ayný yolla diyaframý aþarak yemek borusu, aort ve böbrek çevresindeki lenf bezlerine de yayýlabilir. Tek taraflý akciðer tümörleri genellikle ayný yandaki böbreküstü bezine de sýçrar. Otopsi sonuçlan bu tümörlerin uzaklýk ayrýmý olmaksýzýn geniþ bir alana yayýldýðýný göstermektedir. Yayýlýmdan etkilenen baþlýca organlar beyin (yüzde 45), karaciðer (yüzde 45), böbrek üstü bezleri (yüzde 35), kemikler (yüzde 30), böbrek (yüzde 25), pankreas (yüz de 10), dalak (yüzde 10), tiroit ve deridir (yüzde 3).

    Çeþitli tümör tipleri arasýnda en geniþ yayýlým küçük hücreli akciðer kanserinde (mikrositom) görülür. Mikrositom olgularýnda yapýlan otopsilerin yüzde 99 unda yayýlým saptanmýþtýr. Bunun ardýndan sýrasýyla büyük hücreli karsinom, adenokarsinom ve iðne hücreli karsinom gelir. Bronþçuk-hava keseciði (bronþiyol-alveol) tümörleri daha çok akciðer göbeðine yayýlýr. Bu olgularýn yüzde 10 unda tümör lenf bezleri, karaciðer ve kemiklere de sýçrar. Bronþ-akciðer tümörlerinin yerinde büyümesi ve uzak organlara yayýlabilmesi bir dizi önemli komplikasyona yol açar.

    • Pancoast sendromu

    Akciðer tepesinde yerleþen en tipik tümördür. Tümör ayný zamanda göðüs duvarýndaki yapýlarda, yani akciðer zarýnda, üzerindeki yumuþak dokularda, altýndaki iskelet ve kemiklerde de geliþir. Aþýnma ve baský yapmasý nedeniyle bir dizi tipik belirtiye yol açar. Kürekkemiði ile omuz baþý arasýndaki bölgede, köprücükkemiðinin üstünde, boyunda ve ayný taraftaki kolda gittikçe þiddetlenen Ýnatçý aðrýlar ortaya çýkar. Benzer belirtiler tümörün köprücükkemiði üstü ve boyun alt yanýndaki lenf bezlerine yayýlmasý durumunda da görülür.

    • Metastaz

    Bronþ-akciðer kanseri vücudun birçok yerine yayýlabilir. Yayýlýmdan en çok göðüs boþluðundaki ve köprücükkemiði üzerindeki lenf düðümleri etkilenir. Böylece kansere baðlý lenf daman iltihabý (karsinomatöz lenfanjit) geliþebilir. Tümörün karaciðer ve kemiklere yayýldýðý durumlara da rastlanýr. En çok küçük hücreli kanser türünde görülen beyin metastazlarý bazen tümörün ilk belirtilerini oluþturur. Akciðer tümörü tedavisi gören hastanýn genel durumunun bîrden bozulmasý, konuþma bozukluklan, felç gibi belirtilerin ortaya çýkmasý tümörün beyne sýçradýðýnýn en açýk iþaretidir.

    • Tümör dýþý sendrom

    Akciðer tümörünün ilk belirtileri vermeden geliþtiði durumlarda bu geliþmeye tümör dýþý sendrom eþlik edebilir. Sinir, iç salgý ve metabolizma sistemlerini ilgilendiren klinik belirtilerle ortaya çýkan bu sendrom tümör tanýþma yardýmcý olduðu için çok önemlidir.

    • Üst anatoplardamar týkanmasý

    Bronþ-akciðer kanseri akciðerler arasýndaki bölgeyi kaplayarak üst anatoplar-damarýn sýkýþmasýna ya da týkanmasýna neden olur. Bunun sonucunda tipik bir hastalýk tablosu ortaya çýkar:

    - Boyun, kollar ve yüzde morarma ve ödem görülür.

    - Kollarda toplardamar tansiyonu yükselir.

    - Göðüs kafesinin ön yüzünde yüzeysel toplardamarlar geniþler.

    • iltihaplý komplikasyonlar

    Bronþ týkanýklýðýna baðlý zatürree sýk görülen bir komplikasyondur. Akciðer apsesi de týkanýklýk ötesinde geliþen enfeksiyonlara ya da tümör çýkarýldýktan sonraki doku ölümüne baðlý olarak ortaya çýkar.

    • Akciðer zarýnda (plevra) sývý toplanmasý

    Genellikle tümörün doðrudan akciðer zarýnda geliþtiði olgularda görülür. Zar boþluðunda biriken sývý çoðunlukla kanlýdýr ve içinde kötü huylu hücreler bulunur. Tekrarlanan tahlillerle kötü huylu hücre içerdiði saptanmayan, ama çok uzun süren sývý toplanmasý da çoðu kez bronþ-akciðer tümörü belirtisidir.

    • Kalp dýþ zarýnda sývý toplanmasý

    Tümörün kalp dýþ zanna doðrudan yerleþmesi ya da akciðerler arasý bölgedeki lenf düðümlerine yayýlarak dolaylý yoldan buraya ulaþmasý sonucunda geliþir.

    • Diyafram siniri felci

    Tümörün akciðer göbeði lenf düðümlerine yayýlmasý sonucunda diyafram siniri felce uðrar.

    BEKLENEN GÝDÝÞÝ (PROGNOZ)

    Tedavi edilmeyen bronþ-akciðer kanseri çok hýzlý ilerler. Kanser türüne göre ortalama yaþam beklentisi 6 ile 13 hafta arasýnda deðiþir. Bu süre farklýlaþmamýþ hücreli karsinomlarda en kýsa, adenokarsinom ve yassý hücreli karsinomlarda biraz daha uzundur. Hastalýðýn gidiþini belirleyen çeþitli etkenler vardýr. Ama günümüzdeki tedavi olanaklarýyla akciðer tümörünün gidiþinde önemli bir iyileþme saðlanamamaktadýr. Son on yýl içinde de hastalýðýn gidiþiyle ilgili beklentiler deðiþmemiþtir. Bununla birlikte araþtýrmalar sürdürülmekte ve tedavi yöntemlerinin bulunmasýna çalýþýlmaktadýr. Bronþ-akciðer kanserinde erken taný ve tedavi zordur. Bu nedenle ölüm oranýnýn azaltýlmasý, hastalýðýn kanser yapýcý çevresel etkenlerin ortadan kaldýrýlmasýyla Önlenmesine baðlýdýr.

  3. #43

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    ALKOL REKTUM KANSERÝNE NEDEN OLUYOR


    Haftalýk içilen toplam alkolün üçte birini þarap olarak tüketenlerdeyse bu riskin bir miktar azalabildiði gözlendi.

    Danimarka da, yaþ ortalamasý 23-95 olan 29 bin kadýn ve erkek denek üzerinde araþtýrma yapýldý.

    Deneklerin haftada tükettiði bira ve þarabý belirleyen uzmanlar, ayrýca deneklerdeki baðýrsak kanseri riskini araþtýrdý. Bu riskler, sigara tüketimi, kilo durumu ve deneklerin egzersiz alýþkanlýðý göz önüne alýnarak deðerlendirildi.

    15 yýl izlenen denekler arasýnda 114 kalýn baðýrsak, 202 rektum kanseri vakasý belirlendi.

    Haftada 41 bardaktan fazla bira veya alkollü içki tüketen deneklerde, içki tüketmeyen deneklere göre, rektum kanseri oluþumunun 3 buçuk kat artabildiði saptandý.
    Ayný oranda alkolün haftada üçte birini þarap olarak tüketen deneklerdeyse bu risk içki tüketmeyen deneklere göre, iki kattan biraz daha az bulundu.

  4. #44

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    ASPÝRÝN BAÐIRSAK KANSERÝNDEN KORUYOR


    Ýngiliz bilim adamlarý, uzun süreli aspirin kullanýmýnýn baðýrsak kanserini önleyebildiðini tespit etti.

    Oxford üniversitesi bilim adamlarý, sonuçlarýný týp dergisi The Lancet’de yayýmladýklarý araþtýrmalarýnda, beþ yýl süreyle günde 300 miligramlýk doz aspirin kullanýmýnýn, bu süreyi takip eden 15 yýlda baðýrsak kanserine yakalanma ihtimalini yüzde 74 oranýnda azalttýðýný gördü.

    Mide rahatsýzlýklarý ve hatta mide kanamasýna kadar varan yan etkilerinden dolayý uzun süreli aspirin kullanýmýnýn ancak baðýrsak kanserine yakalanma riski yüksek olan kiþilere tavsiye edilebileceðini belirten bilim adamlarý, araþtýrmalarýný 7500 kiþi üzerinde yaptý.

    1970’li ve 80’li yýllarda baþlayan araþtýrmaya katýlanlara, günlük 300, 500, 1200 miligramlýk doz olarak aspirin ve bir gruba placebo verildi. Araþtýrmaya katýlanlara aspirin beþ ve yedi yýl süreyle kullandýrýldý. Daha sonra katýlýmcýlarýn saðlýk durumu 20 yýl süreyle izlendi.

  5. #45

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    ATEÞTE PÝÞÝRÝLEN ET KANSERE NEDEN OLABÝLÝYOR


    Araþtýrmacýlar, mangalda olduðu gibi yüksek ateþte ýzgara yapýlan etlerde oluþan bir bileþimin, farelerde prostat kanserinin ilerlemesine yardýmcý olduðunu öne sürdüler.

    Baltimore daki Johns Hopkins Üniversitesi nden doktor Angelo De Marzo ve meslektaþlarý, yaptýklarý açýklamada, PhIP adlý bu bileþimin, etin çok yüksek ateþte kýzartýlmasý sýrasýnda oluþtuðunu bildirdiler.

    Bu bileþimin, farelerdeki prostat kanserini hem baþlattýðý, hem de ilerlettiðinin üzerinde durulduðunu belirten De Marzo, farelerde piþmiþ etin hazmedilmesiyle kanser arasýnda olasý bir etkileþime rastladýklarýný ifade etti.

    De Marzo, etin piþirilmesi sýrasýnda deðiþik miktarlarda PhIP oluþtuðu için insanlarda bu bileþimin ne kadarýnýn hazmedildiðini söylemenin çok zor olduðunu belirtti.

    De Marzo ve ekibinin 8 hafta süren araþtýrmalarýnda, farelere PhIP karýþtýrýlmýþ gýda verildi. Daha sonra farelerin prostatlarý, baðýrsaklarý ve dalaklarý incelendi. Ekip, bu incelemenin sonunda, 4 haftadan sonra farelerin tüm organlarýnda genetik mutasyon olduðunu tespit ettiler.

    Amerikan Kanser Araþtýrmalarý Derneði ne sunulan bu araþtýrmanýn, et tüketimiyle yüksek prostat kanseri riski arasýndaki baðlantýnýn açýklanmasýna yardýmcý olabileceði belirtildi.

    Bu araþtýrmanýn ayrýca, kýzartýlýrken kömürleþen etin kansere neden olabileceðine iliþkin diðer araþtýrmalarý desteklediði kaydedildi.

  6. #46

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    BEBEK ANNESÝNÝ MEME KANSERÝNDEN KORUYOR


    ABD de yapýlan bir araþtýrma, doðum yapan kadýnlarýn, bebekten anneye geçen ve koruyucu etkisi olan hücreler sayesinde meme kanserine yakalanma riskinin daha az olabileceðini ortaya koydu.

    Washington Eyalet Üniversitesi Kanserle Mücadele Araþtýrma Merkezi ndeki bilim adamlarýnýn yaptýðý araþtýrmanýn baþýndaki V. K. Gadi, doðumdan sonra bile kimerizmin (hamilelik sýrasýnda fetüse ait kök hücrelerin göbek baðý bariyerini geçerek annenin kanýna karýþmasý) meme kanserine karþý koruyup koruyamayacaðýný inceledi.

    Bu hücelerin vücudu kanser hücrelerinden arýndýrýp arýndýrmadýðýný ya da diðer bir olasýlýk olarak kimerizmin hücrelerin yeniden oluþumuna katkýda bulunup bulunmadýðýný araþtýran Gadi, Benim varsayýmým fetüs hücrelerinin annenin vücuduna yerleþebileceði ve kansere dönüþebilecek hücreleri aktif olmadan önce tanýyabildikleri yönünde. Araþtýrma bunu gösteriyor dedi. Araþtýrma Cancer Research adlý derginin 2007 - Ekim ayý sayýsýnda yer alýyor.

  7. #47

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    BÝRA ÝÇENLERDE KANSER DAHA SIK


    1980 li ve 1990 lý yýllarda elde edilen veriler ýþýðýnda yapýlan araþtýrmaya göre, haftada 6 adet ya da daha fazla bira içen kiþilerin akciðer kanserine yakalanma riski, içmeyenlere göre yüzde 20 ila 50 oranýnda artýyor.

    McGill Üniversitesi nden araþtýrmacýlarýn, araþtýrmaya katýlanlarýn tütün alýþkanlýðý hakkýnda kesin bilgi edinmeleri sayesinde, tütüne baðlý akciðer kanserinin geliþimine neden olan faktörleri alkol tüketiminin neden olduðu faktörlerden ayrý tutmayý baþardýklarý ve bu sonuca ulaþtýklarý belirtildi.

    Alkol kullananlarýn genellikle sigara da içtiðini söyleyen araþtýrmacýlar, alkol ve akciðer kanseri konusunda daha önce yapýlan araþtýrmalarda karþýlaþýlan en önemli sorunun tütünün oynadýðý rolü belirlemek olduðunu ifade etti.

  8. #48

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    BÖBREK KANSERÝ


    Erken saptanabilen böbrek kanserlerinde cerrahi ile tam tedavi saðlama þansý oldukça yüksek. Bu nedenle hastalýðýn belirtileri ile ilgili bilgi sahibi olmak büyük önem taþýyor.

    Böbrekler, karýn üst bölgesinde bulunan ve idrarý oluþturan bir çift organdýr. Oluþan idrar üreter adý verilen iki ince borucuk aracýlýðýyla idrar kesesine aktarýlýr. Böbrekler sýrtta göðüs kafesinin iki yanýnda yer alýrlar ve kuvvetli sýrt adaleleri ve alt kaburga kemiklerince dýþ etkilere karþý korunurlar. Etrafýnda Gerota kýlýfý adý verilen kalýnca bir kýlýfla kaplý olup ayrýca da üst yüzeyi týpký bir elmanýn dýþ kýrmýzý kabuðu gibi bir zarla kaplýdýr.

    Ana atardamar (Aorta)dan gelen bir damarla kanlanýrken, toplayýcý damarý ana toplar damarlara (Vena Kava) boþalýr. Vücutta metabolizma sonrasý oluþan zararlý maddeleri ve fazla suyu idrar yoluyla uzaklaþtýrmak ana görevidir. Bunun yanýsýra kan basýncýný (tansiyon) ayarlamada ve kan yapýmýnda da rol oynarlar.

    Böbrek kanseri genellikle 50-70 yaþlarý arasýnda ortaya çýkar. Erkekte kadýna göre 2-3 kat daha fazla görülür. Böbrek kanserinin nedeni henüz tam olarak bilinmemektedir. Böbrek kanseri türlerini iyi huylu ve kötü huylu olmak üzere 2 guruba ayýrýrýz. Böbrekte en sýk görülen kitle basit böbrek kistleridir. Böbrek kisti iyi huylu bir kitle olup kanserden tamamen farklýdýr. Çoðu zaman raslantýsal olarak ortaya çýkan böbrek kistleri insan yaþamýný hiçbir zaman tehdit etmez. Böbrek kisti saptanan hastalar gereksiz yere paniðe kapýlýrlar ve tedavi arayýþý içine girerler. Gerçekte böbrek kistleri çoðu zaman tedaviyi bile gerektirmezler, yalnýzca izlemek hemen daima yeterli olur. Böbrek kanseri ise kötü huylu bir kitle olup, böbrek kistlerinin aksine insan yaþamý için tehdit oluþturabilmektedir. Renal hücreli kanser, böbrekte kaný süzen ve idrar oluþturan dokulardan köken alýr. Böbrek kanseri büyüdükçe etrafýnda yer alan lenf bezeleri, karaciðer, kalýn barsak ve pankreasa yayýlabilir. Bunun yanýnda, ana tümörden kopan tümör parçalarý vüCudun diðer uzak taraflarýna giderek yerleþebilir (metastaz).

    Böbrek kanserinin bilinen risk faktörleri:

    Sigara

    Aile öyküsü

    Diet

    Yüksek tansiyon

    Þiþmanlýk

    Mesleki risk faktörleri: Çelik endüstrisi, petrol, kadmiyum, kurþun endüstrisi çalýþanlarý ve asbestoza maruz kalanlarda böbrek kanseri riski artmaktadýr.

    Radyasyon

    Diyaliz: Kronik böbrek yetmezliði nedeniyle uzun süreli hemodiyaliz programýnda olan hastalarda böbrek kisti ve böbrek kanseri riski daha fazladýr.

    Genetik: Von Hippel-Lindau hastalýðý genetik geçiþli bir hastalýk olup beraberinde iki taraflý böbrek ve diðer bazý organlarda kanser ortaya çýkmasý söz konusu olabilir. Bu hastalar ve ailesi yakýndan izlenmelidir.

    BELÝRTÝLERÝ NELER?

    Böbrek kanserleri erken dönemlerinde sýklýkla herhangi bir belirti veya þikayet oluþturmaz. Böbrek kanserinin büyümesi ile birlikte bazý belirtiler ortaya çýkabilir.Bunlar;

    Ýdrarda kan varlýðý, gözle görülebilen kanama veya sadece idrar tahlilinde görülebilen mikroskobik kanama þeklinde olabilir.

    Böbrek bölgesinde muayenede ele gelen kitle

    Ýþtahsýzlýk

    Kilo kaybý

    Tekrarlayan ateþ

    Devamlý olabilen yan aðrýsý

    Genel halsizlik ve kendini kötü hissetme

    Tansiyon yükselmesi, kan deðerlerinde normalin altýna inme (kansýzlýk) de böbrek kanserlerinde görülebilir.Yukarda bahsedilen belirtiler böbrek kanseri dýþýndaki hastalýklarda da gözlenebilir. Bu belirtileri olan kiþiler doðru teþhis ve tedavi için en kýsa zamanda bir üroloji uzmanýna baþvurmalýdýr.

    Ancak unutulmamalýdýr ki erken dönem böbrek kanserlerinde hiçbir belirti olmayabilir. Bu nedenle doktora baþvurmak için yukarda bahsi geçen belirtilerin ortaya çýkmasý beklenmemelidir. Zira erken dönemde yakalanan böbrek kanserlerinin tedavi baþarýsý ve buna paralel olarak da tedavi sonrasý yaþam süresi çok daha yüz güldürücü olur.

    TANI NASIL KONULMAKTADIR?

    Doktorunuz ile görüþmenizde genel saðlýk durumunuz hakkýnda sorular sorulacak, takiben fizik inceleme yapýlacaktýr. Ardýndan, genel saðlýk durumunuzu deðerlendirmek amacýyla sizden kan ve idrar örnekleri alýnacaktýr. Böbrek ve çevre organlarýn deðerlendirilmesi amacýyla da çeþitli radyolojik tetkiklerden faydalanýlmaktadýr. Bunlar arasýnda ultrasonografi, ÝVP, bilgisayarlý tomografi, MRI vb. tetkikler yer alýr.

    Bir kez böbrek kanseri ön tanýsý konulduktan sonra hastalýðýn yayýlým derecesini anlamak amacýyla doktorunuz ek tetkikler isteyebilir.

    BÖBREK KANSERLERÝNDE TEDAVÝ

    Böbrek tümörünün tedavisi hastanýn yaþý, genel saðlýk durumu ve kanserin yayýlým derecesine (evre) göre belirlenir. Böbrek kanserlerinde birinci basamak tedavi cerrahi yöntemle mevcut kanserli dokunun tamamen çýkarýlmasýdýr. Ancak unutulmamalýdýr ki cerrahi ile tam tedavinin saðlanabilmesinde kanserin derecesi ve evresi çok önemlidir.

    Erken saptanabilen böbrek kanserlerinde cerrahi ile tam tedavi saðlama þansý oldukça yüksektir. Kanserin evresi, büyüklüðü ve sayýsýna göre deðiþmek üzere ya radikal operasyon ile böbrek, böbrek üstü bezi ve etrafýndaki zar ve yað tabakalarý ile birlikte tamamen çýkartýlýr (radikal nefrektomi) yada kýsmi olarak yalnýzca tümörün çýkarýlmasý (parsiyel nefrektomi) söz konusu olabilir. Cerrahi teknik cerrah tarafýndan belirlenmek üzere açýk operasyon yada laparoskopik denilen kapalý yöntemle olabilir. Kalan böbrek normal ise, hastalýklý böbreðin alýnmasý böbrek fonksiyonlarý açýsýndan her hangi bir sorun yaratmaz. Cerrahi tekniðe baðlý olmak üzere hasta genellikle ameliyattan sonra 3-4 günde hastaneden çýkarýlabilir. Hastaneden çýktýktan sonra rahatlýkla normal günlük aktiviteye geçilebilir. Çýkarýlan örnekler histopatoloji yöntemiyle incelenir ve tümörün cinsi, karakteri ve yayýlým derecesi belirlenir. Bu, hem tanýyý kesinleþtirir hem de yayýlým hakkýnda bilgi verir. Kanser Gerota kýlýfý içinde ise hastalarýn büyük kýsmýnda baþka ek bir tedaviye gerek kalmaz. Eðer tümör kýlýfýn dýþýna çýkmýþsa yada baþka yerde de mevcutsa cerrahi sonrasý ek bir tedavi gerekecektir.

    Ameliyattan sonra hastalýðýn derecesine göre gerekirse immünoterapi denilen ek bir tedavi yöntemine baþvurulabilir.

    Biyolojik tedavi (immunoterapi):

    Aslýnda vücutta da doðal olarak üretilen savunma sisteminin silahlarý olarak nitelendirilebilecek maddelerin Dýþarýdan vücuda verilmesi suretiyle biyolojik yapýnýn daha iyi kullanýlmasý ve güçlendirilmesi amaçlanmaktadýr. Bu maddelerin uygulanmasý doktor tarafýndan belirlenen bir program dahilinde olmaktadýr. Yan etkileri nedeniyle son derece dikkatli ve deneyimli merkezlerde uygulanmasý uygundur. Biyolojik tedavi sýrasýnda hasta yan etkilerinin izlenebilmesi için çoðu kez hastanede kalýr. Bu tedaviler yan etki olarak kas aðrýsý, halsizlik, dikkat kaybý, ateþ, kusma ve ishale neden olabilir. Hastalar genelde kendilerini çok yorgun hissederler. Bazýlarýnda deri dökülmesi olur. Bu problemler çok ciddi olabilir ama tedavi bitince bu etkiler kaybolur.

    Kemik tutulumu olan hastalarda bölgesel ýþýn tedavisinden de (Radyoterapi) faydalanýlýr. Radyasyon tedavisi:

    Radyasyon tedavisi vücut dýþýndaki radyoaktif bir kaynaktan gelen yüksek enerji içeren ýþýnlarýn kanser hücrelerini öldürmek için kullanýlmasýna dayanýr.

    Kemoterapi:

    Kemoterapi kanserli hücreleri öldürmek için ilaç kullanýlmasýdýr. Diðer bir çok kanserde etkili olmasýna raðmen böbrek kanserinde çok sýnýrlý bir etki gösterir. Buna raðmen araþtýrmacýlar yeni ilaç ve ilaç kombinasyonlarýný denemektedirler.

    Hormon tedavisi:

    Hormonlarla hücrenin büyümesi kontrol altýna alýnmaya çalýþýlýr. Hormon tedavisi ilerlemiþ böbrek kanserlerinde kullanýlýr.

    Akýlda tutulmasý gereken önemli bir nokta da böbrek kanserlerinde cerrahi tedavi sonrasý uzun yýllar boyunca düzenli takiplerin hastalýðýn kontrolü açýsýndan önemli olduðudur.

  9. #49

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    En Çok Ýncelenen Hastalýklar
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    En Çok Ýncelenen Bitkiler
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.

    Yeni Eklenen Bitkiler
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.
    » Bu Linki Görmeniz Ýçin SupersatForuma Uye Olmanýz Gerekmektedir.

  10. #50

    Kullanýcý Bilgi Menüsü

    Standart

    Bütün çaylar (yeþil ve siyah çaylar) bu bitkiden elde edilir.4000 yýldýr Çin'de týbbi amaçlarla kullanýlmaktadýr. Baþaðrýsý, vücut aðrýlarý, hazýmsýzlýk, depresyon, immun sistem destekleyicisi, toksinleri uzaklaþtýrýcý, enerji verici ve yaþam uzatýcý olarak kullanýlmaktadýr.
    Modern týpda þu özellikleri gözlemlenmiþtir: (Yeþil çay içindeki kateþinler sayesinde)
    • Kanser riskini azaltýr. (Reduces incidence of cancer)
        • Yeþil çay yemek borusu kanserini erkeklerde %57, kadýnlarda %60 oranýnda önlemektedir.
        • Yeþil çay düzenli içilmesi halinde prostat kanseri riskini üçte iki azalmaktadýr.
        • Yeþil çay deri kanserine yol açan ultroviyole ýþýnlarýn zararýndan korur.
      • Tümörü küçültür. (Reduces tumors)
      • Antioksidandýr. (Reduces oxidation by active oxygen)
        • Yeþil çaydaki antioksidan E vitaminindekinden 20 kez daha kuvvetlidir.
      • Kolestrolü düþürür. (Lowers blood cholesterol)
      • Tansiyonu ayarlar. (Inhibits increase of blood pressure)
      • Kan þekerini ayarlar. (Inhibits increase of blood sugar)
      • Bakterileri öldürürür. (Kills bacteria)
      • Grip virüsünü öldürür. (Kills influenza virus)
      • Aðýz kokusunu önler. (Prevents halitosis)
    • Yeþil çay içindeki kafein sayesinde :
      • Performansý etkiler,yorgunluk ve uyku halini ortadan kaldýrýr. (Stimulates wakefulness - removes fatigue and sleepiness)
      • Ýdrar söktürücüdür. (Acts as diuretick) , idrar söktürücü özelliðinden dolayý zayýflama rejimlerinde kullanýlýyor.
    • Yeþil çay içindeki C vitamini sayesinde :
      • Stresi azaltýr. (Reduces stress)
      • Gribi önleyicidir. (Prevents flu)
    • Yeþil çay içindeki flavonoidler sayesinde :
      • Kan damarlarýný güçlendirir. (Strengthen blood vessel walls)
    • Yeþil çay içindeki polisakkaridler sayesinde :
      • Kan þekerini düþürür. (Lowers blood sugar)
    • Yeþil çay içindeki fluorid sayesinde :
      • Diþ çürümesini engeller. (Prevents cavities)
    • Yeþil çay içindeki E vitamini sayesinde :
      • Antioksidan olarak rol oynar. (Acts as antioxidant)
      • Yaþlanmayý geciktirir. (Regulates aging)
    • Yeþil çay içindeki EGCG (Epigallokateþin Gallat) adý verilen kimyasal madde sayesinde :
      • Kanser hücrelerinin geliþmesini önlüyor.
      • Akciðer, mide, baðýrsak karaciðer ve deri kanserlerini önleyici etki yapýyor.
      • Sigara kullanýmýnýn toksik etkisini azaltýyor.
      • Yeþil çay içen hamile kadýnlar sorunsuz bir doðum gerçekleþtirebilirken, sakat çocuk dünyaya getirme riski de azalacak.
    • Yeþil Çay:
      • Anti enflamatuar, hücre yenileyicidir.
      • Arterioskleroz riskini azaltýr.
      • Damar sertliðinden koruyor. Kýlcal damarlarý büzerek ödem oluþmasýný önlüyor.
      • Deriyi besler
      • Kalp ve dolaþým sistemini olumlu etkiler ve, hastalýklarýný azaltýr.
      • Kemik erimesini engelliyor.
      • Kilo verdirir.
      • Mide ve barsak problemlerini hafifletir.
      • Migreni geçiriyor.
      • Sürekli kullanýmý, romatizmal hastalýklarýn tedavisinde fayda saðlar.
      • Vücuttaki yaðlarýn yakýlma sürecini hýzlandýrarak diyetleri destekler.
      • Ýstenmeyen yeðlarýn %30'unu absorbe eder.
    Bilim adamlarý, yeþil çayý fazlaca tüketen insanlarda neden kanser vakalarýnýn daha az meydana geldiðini þimdi daha iyi anlayabildiklerini belirtti. Yeþil çayýn içinde bulunan EGCG ve EGC gibi maddelerin, sigara ile iliþkili kanser riskine karþý da etkili bulunduðu belirlendi. EGCG maddelerin, brokoli, lahana, üzüm ve kýrmýzý þarapta bulunan flavonoid maddelerin deðiþik türü olduðu biliniyor.
    Önceki araþtýrmalarda, flavonoid maddelerin kansere karþý etkili olduðu gözlendi. Bilim adamlarý, yeþil çayýn romatizmal arterit ve kolesterole karþý da etkili olduðunu, kanser üzerindeki etkisinin ise yeni araþtýrmada yeni bir sürprizi ortaya koyduðunu açýkladý.

    AH AKTÝVÝTESÝNÝ ÖNLEYEBÝLÝYOR
    Yeni araþtýrmada uzmanlar, yeþil çayýn içindeki maddelerin AH (aryl hydrocarbon) molekülünün aktivitesini önleyerek, sigara dumaný ve dioxinin ortaya koyduðu toksin etkiyi yok edebildiðini belirledi. Bir molekül olarak bilinen AH reseptörünün, bazý genlerin deðiþerek zararlý hale gelmesi üzerinde etkili olduðu biliniyor. Antikanserojen etkisi bilinen yeþil çayýn AH reseptörü üzerinde etkili olduðu þimdiye kadar bilinmiyordu. Dr. Thomas Gasiewicz, yeþil çayýn içerdiði maddelerle bilindiðinden daha farklý olarak kansere karþý etkili bulunduðunun saptandýðýný açýkladý.
    ÇAY OLARAK TÜKETÝLMESÝNÝN ETKÝSÝ ARAÞTIRILACAK
    Uzmanlar, laboratuvar ortamýnda elde edilen etkili sonucun, çay olarak içilmesiyle de saðlanacaðýnýn söylenemeyeceðine deðindi. Normal olarak içilen yeþil çayýn ayný etkiyi ortaya koyup koymadýðýnýn ancak yeni araþtýrmalarla saptanabileceðine iþaret edildi.
    21 Temmuz tarihli “Chemical Research in Toxicology” dergisinde yer alan araþtýrma raporu, 4 Aðustos’ta özel bültenle duyuruldu.

    Saðlýk kaynaðý yeþil çay

    Moda, güzellik ve saðlýk hakkýnda birbirinden ilginç konular yer alan Votre Beaute Dergisi’nin haziran sayýsýnda yer alan habere göre günde dört bardak yeþil çay içmek kalp damar hastalýklarý ve kanser riskini azaltýyor, diþ çürümelerini ve kemik erimesini önlüyor, merkezi sinir sistemini uyarýyor, yaþlanmayý geciktiriyor.
    Merakla beklenen gençlik ve saðlýk kaynaðý yeþil çay Türkiye’ye ithal edilerek eczanelerde satýlmaya baþladý. Almanya’da Dr. B. Scheffler firmasý tarafýndan üretilen Additive Green Tea, yeþil çay ekstresinden elde edilmiþ. Doðal kafein ve C vitamini de eklenerek içecek tozu haline getirilmiþ. Yeþil çayýn sayýsýz yararlarý bilimsel olarak kanýtlanmýþ durumda.
    Bilimsel raporlara göre günde dört bardak yeþil çay, yaþlanmayý geciktirdiði gibi kalp damar hastalýklarý riskini azaltýyor. Kolesterol ve yað deðerlerini iyileþtirerek tansiyonu ve kan þekerini ayarlýyor. Böylece damar sertliðinden koruyor. Kýlcal damarlarý büzerek ödem oluþmasýný önlüyor. Bakteriler ve grip virüsü ile savaþýyor.Aðýz, yutak, mide ve baðýrsak mukozasýndaki ödemi azaltýyor.Yeþil çayýn yararlarý saymakla bitmiyor. Migreni geçiriyor. Ýdrar söktürücü özelliðinden dolayý zayýflama rejimlerinde yardýmcý oluyor. Diþ çürümesi ve kemik erimesini önlüyor.
    Stres için birebir
    Ayrýca bütün bunlarýn dýþýnda stres, aþýrý çalýþma, huzursuzluk gibi farklý nedenlerden kaynaklanan yorgunluk ve uyku halini ortadan kaldýrýyor. Ülkemizde her yirmi kiþiden birinde görülen ve tedavi edilmediðinde kiþilerin yaþam kalitesini bozan depresyonu yeniyor. Ýçimiyle ferahlýk veren, uyarýcý, canlandýrýcý Additiva Green Tea’nin tadý limon tuzu ve C vitamini de eklenerek daha lezzetli duruma getirilmiþ. Ürünün hazýrlanmasý da son derece pratik. Fincana bir poþet boþalttýktan sonra üzerine sýcak su doldurulup karýþtýrýlýyor. Ýçeriðinde þeker de bulunduðu için ayrýca tatlandýrmaya gerek kalmýyor.
    Kanseri de önlüyor
    Romatizmal arterit ve kolesterole karþý da etkili olduðu bilinen yeþil çayýn, kansere karþý bilinenden daha fazla etkili olduðu tesbit edildi.
    ABD’de Rochester Üniversitesi Çevre Saðlýðý Bilim Merkezi’nde yapýlan araþtýrmada, yeþil çay ve içindeki maddelerin kansere karþý bilinenden daha güçlü etki ortaya koyduðu saptandý.
    Bilim adamlarý, yeþil çayý fazlaca tüketen insanlarda neden kanser vakalarýnýn daha az meydana geldiðini þimdi daha iyi anlayabildiklerini belirtti. Yeþil çayýn içinde bulunan EGCG ve EGC gibi maddelerin, sigara ile iliþkili kanser riskine karþý da etkili bulunduðu belirlendi. EGCG maddelerin, brokoli, lahana, üzüm ve kýrmýzý þarapta bulunan flavonoid maddelerin deðiþik türü olduðu biliniyor.
    Önceki araþtýrmalarda, flavonoid maddelerin kansere karþý etkili olduðu gözlendi. Bilim adamlarý, yeþil çayýn romatizmal arterit ve kolesterole karþý da etkili olduðunu, kanser üzerindeki etkisinin ise yeni araþtýrmada yeni bir sürprizi ortaya koyduðunu açýkladý.
    AH AKTÝVÝTESÝNÝ ÖNLEYEBÝLÝYOR
    Yeni araþtýrmada uzmanlar, yeþil çayýn içindeki maddelerin AH (aryl hydrocarbon) molekülünün aktivitesini önleyerek, sigara dumaný ve dioxinin ortaya koyduðu toksin etkiyi yok edebildiðini belirledi. Bir molekül olarak bilinen AH reseptörünün, bazý genlerin deðiþerek zararlý hale gelmesi üzerinde etkili olduðu biliniyor. Antikanserojen etkisi bilinen yeþil çayýn AH reseptörü üzerinde etkili olduðu þimdiye kadar bilinmiyordu. Dr. Thomas Gasiewicz, yeþil çayýn içerdiði maddelerle bilindiðinden daha farklý olarak kansere karþý etkili bulunduðunun saptandýðýný açýkladý.
    ÇAY OLARAK TÜKETÝLMESÝNÝN ETKÝSÝ ARAÞTIRILACAK
    Uzmanlar, laboratuvar ortamýnda elde edilen etkili sonucun, çay olarak içilmesiyle de saðlanacaðýnýn söylenemeyeceðine deðindi. Normal olarak içilen yeþil çayýn ayný etkiyi ortaya koyup koymadýðýnýn ancak yeni araþtýrmalarla saptanabileceðine iþaret edildi.
    21 Temmuz tarihli “Chemical Research in Toxicology” dergisinde yer alan araþtýrma raporu, 4 Aðustos’ta özel bültenle duyuruldu.
    Dr. Lesley A. Mitscher ise geçtiðimiz yýl yayýnlanan ‘‘Yeþil Çay Kitabý’’ adlý çalýþmasýnda ‘‘Uzakdoðu Paradoksu’’ ile yeþil çay arasýnda baðlantý kuruyor. Çin ve Japonya’da büyük ölçüde sigara tüketildiðine ancak kalp damar hastalýklarýnýn yaygýn olmadýðýna deðiniyor. Mitscher, ‘‘Yapýlan araþtýrmalara göre bunun nedeni yeþil çayýn kolesterol ve yað deðerlerini iyileþtirmesi, tansiyonu düzenlemesi ve damar sertliðini önlemesidir’’ diyor. Ayrýca ABD’de yapýlan Hücre Biyolojisi Kongresi’nde de Purdue Üniversitesi’nden araþtýrmacý Dorothy Moore ve D. James Morre ve yeþil çayýn kanser hücrelerinin oluþmasýný önlediðini ve kanserli hücreleri öldürdüðünü bilimsel olarak açýklamýþlar. Ýki araþtýrmacý yeþil çayýn yapraklarýnda bulunan EGCg adlý bileþimin özellikle göðüs, prostat ve kalýn baðýrsak kanserini önlediðini kaydederek günde dört bardak yeþil çay içenlerin korunduklarýný belirtmiþler.
    Kaynak:11 Haziran 1999 Tarihli Hürriyet Gazetesinden alýnmýþtýr.
    Uzakdoðu’da yüzyýllardýr içilen, zengin antioksidan kaynaðý. Kendine özgü aromasý, yeþilimsi sarý rengi ve yalýn tadý ile saðlýklý bir seçim.
    Doðal Mucize Ýlaç 'Yeþil Çay'
    Yeþil Çay, deðiþik kanser risklerini azaltýyor, kan kolestrol seviyesini düþürüyor, yaþlanmayý geciktiriyor ve deðiþik bakterilerin geliþmesini engelliyor.
    Yüzüncü Yýl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gýda Mühendisliði bölümü öðretim üyesi Yrd.Doç.Dr. Hayri Çoþkun, yeþil çayýn yemek borusu kanserini erkeklerde yüzde 57, kadýnlarda yüzde 60 oranýnda önlediðini söylüyor.
    Yrd.Doç.Dr. Hayri Çoþkun, yaptýðý açýklamada, yeþil çay'ýn, oksidasyon olmamasý için toplandýktan sonra ezilme gibi iþlemlerden korunduðunu, böylece doðal bileþenlerinin ve aromasýnýn muhafaza edildiðini söyledi. Yeþil Çay'ýn polifenoller, polisakkaritler ve deðiþik vitaminler gibi birçok farklý kimyasal bileþen içerdiðini kaydeden Coþkun, þöyle konuþtu: "Yeþil Çay, deðiþik kanser risklerini azaltmakta, kan kolestrol seviyesini düþürmekte, yaþlanmayý geciktirmekte ve deðiþik bakterilerin geliþmesini engellemektedir. Yeþil çay, yemek borusu kanserini erkeklerde yüzde 57, kadýnlarda ise yüzde 60 oranýnda önlemektedir. Ultra viole ýþýnlarýnýn deride kanser ve buruþukluklara neden olduðu bilinmektedir. Yeþil çayýn ise bu tür deri hastalýklarýný koruyucu özelliði vardýr. Sigara dumanýnda potansiyel kanser yapýcý madde olan NNK, akciðer kanserine neden olmakta, Yeþil çayýn bu hastalýða karþý koruyucu etkisi bulunmaktadýr."
    GÜZELLÝK ÝÇÝN ÇAY

    Yeþil çay, özellikle gözlere iyi gelir. Yeþil çaydan yapýlan göz kremleri ve jelleri, vücut þampuaný ve nemlendiricileri piyasada bulabilirsin. Çayla yapýlan kremlerin suda erime özellikleri vardýr. Ayrýca cildin pH yapýsýna daha uygundur. Yalnýz dikkat etmek gerek; çaylý kremler yaralý ciltlere sürüldüðünde cildi tahriþ edebilir.

    Çay, banyo ve güzellik ürünlerinde de kullanýlýr. Çünkü cildi, içerdiði bitki yaðlarýyla nemlendirir. Ýçindeki maddelerle güneþ yanýklarýna karþý korur. Polifenolslarla ciltte oluþan kýzarýklarý ve güneþ yanýklarýný iyileþtirir.

    Yeþil çay duyarlý ciltleri yatýþtýrýr, olgunlaþma aþamasýnda cildi besler ve vaktinden önce yaþlanmaktan korur.
    süper Teklif sende üye ol sende kazan!!!!
    Ýþte Davet Linkin!!

    http://www.superteklif.com/SuperUye/...9-f6001b6878a1

Sayfa 5/5 ÝlkÝlk 12345

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Þu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanýcý var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
  •