Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Raportör ’matrak’ çıktı
Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can, raporunda "AKP kapatılmasın" demişti...
"Kapatılmasın" deyince de...
Hemen bazı çevrelerden "Yoksa bu da mı Fethullahçı?" fısıldamaları yükselivermişti...
Ne Fethullahçısı?
Meğer Anayasa Mahkemesi’ne, acayip matrak, acayip hayta ve acayip kafa dengi bir "raportör" sızmış...
Nereden mi çıkarıyorum bunları?
Nereden olacak?
Ahmet Abi’nin gazetesinin en arka sayfasında yer alan "20 Soru" köşesine, Osman Can’ın verdiği yanıtlardan...
* * *
En sevdiği kelime "Özgürleşme" imiş...
"Ama / Fakat" kelimelerinden nefret edermiş...
"Piyano sesi"ne bayılırmış...
"Hiyerarşik niteliği bulunan" meslekleri yapmak istemezmiş...
"Zamanda yolculuk" gibi bir doğal yeteneği olsun istermiş...
"Siena" denilen yerde yaşamak istermiş...
Bir kahramanı yokmuş, dahası kahramanlardan nefret edermiş...
Şu andaki ruh hali "Tarihe tanıklık etmenin kaotik hali" imiş...
Hayat felsefesini şu slogan özetlermiş: "Yasaklar belki güvenlik sağlar, ancak özgürleştirmez".
Şimdi sıkı durun...
Son soru:
"Öldüğünüzde cennete giderseniz Tanrı’nın kapıda size ne söylemesini istersiniz?".
Osman Can’ın yanıtı:
"Beni tanımadın, ancak beni tanıdığını iddia edenlere göre daha dürüst olduğundan cennete hoş geldin!".
Vay be!
Demek ki "AKP kapatılmasın" diyen Osman Can, bırakın Fethullahçı olmayı, agnostik falan bile değilmiş...
Düpedüz ateistmiş...
* * *
Sonuç şudur:
Tanrıtanımaz Osman Bey, Tanrı’yı tanımamakla birlikte...
"Tanrı’yı tanıdıklarını iddia edenler"e göre...
Daha dürüst bir adam olduğuna inanıyor...
Bu nedenle Tanrı’nın kendisine "Cennetime hoş geldin Osman kulum" diyeceğini umut ediyor...
Şimdi "Raportör"e soruyorum:
Osman Bey...
Tanrı’yı tanıdıklarını iddia edip de dürüst olmayanlar içinde "Kapatılmasın" diye fetva verdiğiniz AKP’nin önemli isimleri var mı?
Bir iddianame daha var
HEPİMİZ "Ergenekon İddianamesi"ne kilitlenmişken...
Sessiz sedasız bir "İddianame" daha ortaya çıktı...
Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez hakkında, "Küçük yaştaki kıza cinsel saldırıda bulunmak" suçlamasıyla Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı...
Üzmez, 26 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak...
Hüseyin Üzmez hakkındaki iddianame için şu kadarını söyleyebilirim:
Dikkat! Korku ve cinsellik içerir!
Neyse...
Biz şimdi şuna bakalım:
Acaba Vakit gazetesi, "Ergenekon İddianamesi"ne hangi muameleyi çekiyorsa, aynısını "Üzmez İddianamesi"ne de çekecek mi?
Mesela şu türden başlıklar atacak mı?
"Herif neler yapmış neler!"
"Yazarımızın yaptığını gavur yapmaz!"
"Meğer anne de işin içindeymiş!".
Yoksa "Bunlar henüz iddia! Her şey yargılamadan sonra belli olacak" mı diyecekler?
Belki de hiç utanmadan, "Hüseyin Abimiz yaptıysa bile abimizdir" derler...
Ne diye merak ediyorum ki bütün bunları?
Şu Vakit denilen gazeteyi çıkaranların tıynetlerinde bir belirsizlik mi var?
Bir tüketici olarak restimi çekiyorum
EĞER müşterisi olduğum "Cep telefonu" şirketi...
İmajını "Recep İvedik" tiplemesine bağladıysa...
"5 milyon kişi izlemiş kardeşim... Boru değil" yaklaşımı, bu şirketin hareket noktası olabiliyorsa...
"Kalitesiz mizah" ya da "Düşük beğeni düzeyi" bu şirketin umurunda bile olmuyorsa...
Bu şirket, mizah anlayışı "Yellenene gülmek" seviyesinde olanlar üzerine oynamayı kendine yakıştırıyorsa...
Hedef kitleleri buysa...
Ben bu hedef kitlenin içinde daha fazla yer alamam...
Benim açımdan iş bitmiştir...
"Recep İvedik" tiplemesinin imajını belirlediği bir telefon şirketiyle daha fazla vakit kaybedemem...
Her şeyi göze aldım:
"Yeni numaram şudur" diye sağa sola mesajlar atmayı göze almış durumdayım...
Bana ulaşması gerekenlerin ulaşamaması riskine de katlanacağım...
Ve diyorum ki:
Recep’ini de, tahammülsüz Şahan’ını da, Recep’in tavuğunu da, 5 milyon izleyicini de, gişeni de, Doğa’nı da, 0533’ünü de...
Al ve git başımdan...
Yer imleri