Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
45 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Evcil Hayvan Hastalıkları ile İlgili Bilmediklerimiz

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Dondurulmuş Boğa Sperması Nasıl Çözdürülür?Dondurulmuş boğa spermaları su banyosunda, +38 C'de, 25-30 saniye bekletilerek ve payet suyun içerisinde biraz hareket ettirilerek çözdürülür. Çözdürme süresi ile, suyun sıcaklığı arasında ters orantı vardır. Yani; suyun sıcaklığı arttıkça çözdürme süresi kısalır.

    Bu konuda birçok çalışma yapılmış, en az risk taşıyan sıcaklık ve süre saptanmıştır. Çalışmalara göre; yüksek sıcaklıkta kısa süreli tutmanın, düşük sıcaklıkta uzun süreli tutmaktan daha iyi sonuçlar verdiği görülmüştür. Yine çalışmalarda, toplu suni tohumlama yapılacağı durumlarda kullanılmak üzere 38 C’ de çözdürülen payetlerin 10 dakika kadar risksiz bir şekilde çözme kabında tutulabileceği ortaya konulmuştur. Boğalarda normal rektal ısı 38.5 C, dişilerde ise bu değer 38.8 C'dir.
    Bilimsel temeller ve sahadan alınan sonuçlar ışığında dondurulmuş boğa spermasının çözündürülmesinde kullanılan su banyosunun sıcaklığının 38 C ve süresinin 25-30 saniye olmasının en uygun yöntem olduğu kanaatine varılmıştır.

    Ancak; ana eksen bu değerler olacak şekilde aşağı ya da yukarı hafif sapmalar spermayı tehli***e atmaz.

    KAYNAK: EGEVET

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Kedilerin Nankör Olduğu Doğru Değil
    Doç. Dr. Aksoy, kedilerin diğer evcil hayvanlara göre daha 'özgür ve yabani' davranışları olduğunu söyledi.
    Bu durumun bir kedinin köpekle kıyaslandığında sadık olmadığı görüntüsü doğurduğunu ifade eden Aksoy, bu durumun kedinin insanlarla iç içe yaşama serüvenin köpekler kadar geçmişinin olmamasından kaynaklandığını savundu.


    Köpeklerin tamamen insana bağımlı bir yaşam tarzını içine sindirerek benimsediğini dile getiren Aksoy, kedilerin ise yaban hayatın getirdiği reflekslerden hala kendini kurtaramadığını anlattı.


    Kedilerin doğada rekabet halinde, daha içgüdüsel hareketler sergilediğine dikkat çeken Aksoy, şunları kaydetti:

    “Kedilerin halk arasında nankör hayvan diye nitelenmesi yanlış bir değerlendirmedir. Kediler nankör hayvan değildir. Köpekler 13 bin yıldır, kediler ise 3 bin yıldır insan hayatına ve ev yaşamına girdikleri için kedilerin 'tam evcil' olduğunu söyleyemeyiz. Kedi bulduğu besini en kısa sürede tüketir ve bir köpek gibi onu saklama güdüsüyle hareket etmez. Anlık içgüdüleri ile yaptığı hareketlerde, agresif tavır sergilediğinde, bazı kişiler tarafından nankörlükle suçlanır. Kedinin doğasında olan bazı davranışlar gereği yaptığı tavırlar da nankörlük olarak görülemez.”


    Evcil hayvan satıcıları ise kedilerin balık ve kuş türlerinden sonra en çok tercih edilen evcil hayvanlar arasında yer aldığını belirttiler.
    Günay Petshop Limited Şirketi yetkilisi Muharrem Aktan mağazasında aralarında Siyam ve İran kedisinin bulunduğu çeşitli türleri sattıklarını ifade ederek, müşterilerden gelen taleplerden memnun olduklarını söyledi.


    Kedilerin en çok çocuklu aileler tarafından tercih edildiğine dikkat çeken Aktan, “Aileler çocuklara paylaşımı öğrenmeleri ve bazı kıskançlık duygusundan kurtulması için kedi satın alıyorlar. Kediler özellikle çocuk yaş grubuyla en iyi anlaşan ve uysal olan evcil hayvanlar arasında yer alıyor” dedi.

    Kaynak: hurriyet.com

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Dikkat Kene MevsimiDoç. Dr. Kenan Keskin, yaptığı açıklamada her yıl yaşanılan ölümlerle gündeme gelen kenelerin neden olduğu Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hakkında bilgi verdi. Hastalığın, aslında kenelerin bir enfeksiyonu olduğunu bildiren Doç.Dr. Keskin, bu hastalığa “Nairovirus” adında bir virüsün neden olduğunu bildirdi. Bu virüsün keneler arasında enfeksiyon yaparak yayıldığını bildiren Doç. Dr. Keskin, “Virüs, hastalık taşımayan kenelerin hastalıklı konakçıdan kan emmesi sırasında, onlara da bulaşmaktadır. Bu hastalık aynı zamanda kenelerin cinsel yolla bulaşan hastalıklarıdır. Yani keneler arasında yayılma yollarından birisi de kenelerin çiftleşmesi sırasında bulaşma şeklindedir” dedi.

    VİRÜS KENEDE BELİRSİZ ENFEKSİYONA İNSANDA ÖLÜME YOL AÇIYOR
    Doç. Dr. Kenan Keskin, virüsün hayvanlarda belirtisiz bir enfeksiyona sebep olurken; insanlarda ise yüksek oranda ölümle sonuçlanan, kanamalarla seyreden ciddi bir hastalığa neden olduğunu bildirdi. Kenelerin Türkiye’de genellikle Nisan-Ekim döneminde aktif olduklarını ifade eden Doç. Dr. Keskin, “Bu nedenle bu dönemde hastalığın sıklığında belirgin bir artış olmakta ve salgınlara bu dönemde rastlanmaktadır. Ülkemizde başta Karadeniz ve Orta Anadolu olmak üzere Tokat, Sivas ve Çorum gibi illerle birlikte 22 ilimiz Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi yönünden risk altındadır. KKKA hastalığı, ülkemizde 2002 yılında görülmeye başlamıştır” dedi. Doç Dr. Keskin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının temel bulaşma yollarını ise şöyle sıraladı:

    “Virüsü taşıyan kenelerin ısırması ile: Kırsal kesimde yaşayan ve gerek evcil, gerekse vahşi hayvanlarla ilişkisi olan kimselere, ev hayvanları ve sokak hayvanları ile ilişkisi olanlara, kırsal kesimde özellikle çalılıklar ve otların olduğu yerlerde piknik, av veya çeşitli amaçlarla bulunanlara bulaşma olabilmektedir.

    Enfekte hayvanların kan ve vücut sıvıları ile temas sonucu: Veterinerler, avcılar, kasaplar ve çiftçilerde, meslek hastalığı olarak görülebilir. Ayrıca bu hayvanların etlerinin hazırlanması sırasında ev hanımlarına ve bu işle uğraşanlara bulaşma olabilir.

    Hasta kişilerin kan ve vücut sıvıları ile temas sonucu: Doktor, hemşire ve sağlık memuru ve laborantlar gibi sağlık görevlileri ile evde hasta bakan hasta yakınlarına bu yolla bulaşma olmaktadır.

    Hastalığın bugün için hava yolu ile ya da hastalıklı hayvanların sütleri ile geçtiğine dair bir bilgi bulunmamaktadır.”

    İŞTAHSIZLIK VE YÜKSEK ATEŞ YAKINMALARINA DİKKAT
    Bir kenenin insandan kan emmesi ile hastalık belirtilerinin ortaya çıkması arasında ortalama iki gün geçtiğini belirten Doç Dr. Keskin, “Hastalık iştahsızlık, baş ağrısı, yüksek ateş, yaygın kas ağrıları, mide ağrısı, kusma ve bazen de ishal şikayetleri ile ani olarak başlar. Birkaç gün içinde gözlerde ve yüzde kızarıklık, göğüste noktasal kanamalar, vücutta yaygın cilt altı kanamaları, burun kanaması, dışkıda ve idrarda kan bulunması gibi ciddi kanama bozukluğu bulguları görülebilir” dedi. Ağır vakalarda, hastalığın beşinci gününden sonra karaciğer ve böbrek yetmezliği ile akciğer yetmezliği ve santral sinir sistemi bozuklukları gelişebileceğine de işaret eden Doç Dr. Kenan Keskin, “Hastalar genellikle hastalığın ikinci haftasında karaciğer, akciğer veya böbrek yetmezliği tablosu nedeni ile kaybedilirler” dedi. Keskin, iyileşmeninse, genellikle onuncu günden sonra başladığını, bazı vakalarda ise dört haftaya kadar uzayabildiğini ifade etti. Ölümlerin genellikle hastalığı ağır seyreden hastalarda, hastalığın ikinci haftasında gerçekleştiğini kaydeden

    Doç Dr. Keskin, tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar, veterinerler, kasaplar ve mezbaha işçileri sağlık personeli ile endemik bölgelerde kamp ve piknik yapanların risk grubunda yer aldığını da söyledi.

    “SIK OTLARIN VE ÇALILARIN OLDUĞU BÖLGELERDEN UZAK DURUN”

    Kenelerin daha çok sık otların ve çalıların bulunduğu yerlerde ve hayvan barınma alanlarında görüldüklerini bildiren Doç. Dr. Keskin, korunma yollarını şöyle sıraladı:

    “Kırım-Kongo Kanamalı Ateşinden korunmak öncelikle hastalığa neden olan virüsü taşıyan kenelerden uzak durmak ile mümkündür.

    Kene yönünden şüpheli ve tehlikeli olan bölgelerden uzak durulmalıdır.
    Hayvanlarla gereksiz temaslardan kaçınılmalıdır.
    Hayvan barınakları veya kenelerin yaşayabileceği alanlarda, çıplak ayakla dolaşılmamalı, kısa giysiler giyilmemeli, mümkünse açık renkli (kenelerin kolaylıkla fark edilebilmeleri açısından), uzun kollu ve uzun paçalı giysiler giyilmelidir.
    Vücut belirli aralıklarla kene yönünden muayene edilmeli, vücuda yapışan keneler kesinlikle ezilmeden ve kenenin ağız kısmı koparılmadan (bir pensle sağa sola oynatarak, çivi çıkarır gibi) alınmalıdır.

    Kenelerin üstüne kimyasal dökülmesi, kibrit ile yakılması gibi işlemler kenelerin hastalık etkenlerini aktarma riskini artırabilir. Bu tarz uygulamalardan kaçınılmalıdır. Ormanlarda çalışan işçilerin ve ava çıkanların lastik çizme giymeleri veya pantolonlarının paçalarını çorap içine sokmaları kenelerden koruyucu olabilmektedir.

    Gerek insanları gerekse hayvanları kenelerden korumak için repellent olarak bilinen böcek kaçıran ilaçlar dikkatli bir şekilde kullanılabilir. Hayvan barınakları kenelerin yaşamasına imkân vermeyecek şekilde yapılmalı, çatlaklar ve yarıklar tamir edilerek badana edilmelidir.

    KKKA insandan insana bulaşabilmektedir, bu nedenle hastalarla temastan kaçınılmalı, zorunlu olarak temas edenler ise mutlaka gerekli tedbirleri almalıdırlar. Sağlık personeli bu konuda yayınlanmış rehberlerde belirtilen özel tedbirleri alarak hasta ve şüphelilere yaklaşmalıdırlar. Hasta ya da şüpheliler yine konuyla ilgili rehberlerde belirtildiği şekilde izole edilmelidir.

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Kedi Beslemek Kalp Krizi Riskini AzaltıyorEvde kedi beslemek kalp krizi ve felç geçirme riskini yüzde 30 oranında azaltıyor.

    ABD’li bilimadamlarının son araştırmasına göre, kediler insanların stres ve endişeden kurtulmalarında yardımcı oluyor.

    Bu da kan basıncını dengelemeye, kalp krizi ve felç riskini de düşürmeye yarıyor.
    Üstelik, sigara içen ya da yüksek kolesterolü olanlarda bile kedi beslemek riski azaltıyor.

    Kaynak : NTVMSNBC

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Köpek Beslemek Çocukları Alerjiden KoruyorBir köpek sahibi olmanın çocuğu doğru türde kirlerle zamanında tanıştırdığını belirten araştırmacılar, bağışıklık sisteminin gelişmesi için çocuğun erken yaşlarda köpekle birlikte yaşamaya başlamasının önemli olduğuna dikkat çekiyor.

    Köpek beslenen evdeki küçük çocukların solunum yolları alerjisine yakalanma riskinin diğer çocuklara göre az olabileceği belirlendi. Alman araştırmacılar, yaklaşık 9 bin çocuğu doğumlarından 6 yaşına kadar izledi. Çocukların ebeveynlerine köpeklerle temasları hakkında ayrıntılı sorular yönelten araştırmacılar, “alerjik duyarlılığı” gösteren antikor seviyesini saptamak üzere kan örneği aldı.

    Küçük yaşta evde köpek beslemek ile “özellikle köpek tüylerine duyarlılık göstermek” arasında bağlantı olmadığını belirten araştırmacılar, bununla birlikte evde köpeğin olması ile daha düşük seviyede polen ve solunumla ilgili duyarlılık gösterme arasında ilişki olduğunu söylediler.

    Bu koruyucu etkinin, evinde köpek beslenmeyen, ancak köpeklerle düzenli olarak temasta bulunan çocuklarda görülmediği kaydedildi.
    Araştırmacılar, evde köpek beslemek ya da düzenli olarak temasta bulunmayla astım, egzama ve alerjik rinit gibi hastalıkların gelişmesi ya da semptomları arasında da bağlantı bulamadı.

    EVE KÖPEK ALIN TAVSİYESİ İÇİN ÇOK ERKEN

    Bununla birlikte araştırmacılar, ebeveynlere “Eve köpek alın” tavsiyesinde bulunmak için çok erken olduğunu, araştırmadan henüz böyle bir sonuç çıkarılamayacağını vurguladı.
    Araştırmacılardan Joachim Heinrich, alerjiden koruma etkisinin dolaylı olabileceğini, köpeklerin dışarıdan tüyleri yoluyla taşıdığı çok sayıda bulaşıcı ajana erken maruz kalmanın bağışıklık sisteminin olgunlaşmasını sağlayabileceğini söyledi.
    Bilim adamları, bu yararlı etkinin uzun dönemde de geçerli olup olmadığını görmek için araştırmaya katılan çocukların 10 yaşına gelmesini bekleyecek.

    Yıllardır küçük yaşlardan itibaren köpek ya da kedi gibi evcil, tüylü hayvanların alerjiye karşı yararlı etkisi olup olmadığı sorusu sık sık gündeme geliyor, ancak araştırmalar bu soruya henüz kesin bir yanıt veremiyor.
    Makale, Avrupa Pnömoloji Dergisi’nin mayıs sayısında yer alıyor.

    Kaynak: NTVMSNBC.com

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Icon12 uyuz hastalıgı nedir?

    Uyuz Nedir ?Uyuz, köpeklerde normal deride dahi az da olsa bulunan ve bağışıklık sisteminin zayıf düştüğü (hastalık, yoğun stres, uzun süreli açlık vs. ) durumlarda vücudu ele geçiren bir parazittir. Kıl köklerine yerleşerek tipik uyuz belirtilerinin görülmesine neden olur. Yaralar sıklıkla göz çevrelerinde, bacaklarda, kuyruk sokumunda; hastalığın seyrine göre lokal (sınırlı bölgelerde) veya generalize (tüm vücuda yayılmış) olarak kendini gösterir. Tedavisi uzun sürmektedir ve inatçı bir bakım gereklidir. Kaşıntı iyileşme safhasında normal olarak görülmektedir. Hastalığın tedavi sonrasında enfeksiyonun yeniden ortaya çıkması mümkündür. Bu nedenle düzenli bir tedavi ve sürekli bakım gereklidir. Bu süreçte hastanın beslenmesi de çok iyi desteklenmeli ve bağışıklık sistemi güçlendirilmelidir. Benzeri oluşumları köpeğiniz ya da kedinizde gördüyseniz en kısa zamanda bir Veteriner Hekime danışmanız tavsiye edilir. Erken teşhis tedavi süresini imkanlar dahilinde kısaltacaktır.

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Icon12 parazit nedir?

    Parazit Nedir ?Parazit; yaşamını konakçısından sağlayan ve ona zarar veren canlılara verilen genel bir isimdir. Evcil hayvanlarımızda sıklıkla görülen parazitleri temel olarak iki grupta sınıflandırabiliriz. İç Parazitler ve Dış Parazitler; Bu parazitlerden korunmak ve mevcut parazitleri evcil hayvanınızdan uzaklaştırmak için en doğru yöntemleri hekimiz size detaylı olarak anlatacaktır.
    Unutulmaması gereken önemli bir nokta, BU PARAZİTLERİN BAZILARI İNSANLARA DA BULAŞARAK HALK SAĞLIĞINI TEHDİT ETMEKTEDİRLER. Bu nedenle mutlaka düzenli olarak minik dostunuzun iç ve dış paraziter uygulamalarınin hekiminiz tarafından yapılmasını sağlayınız.

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •