[QUOTE=rexsi;330018]Bu ülkede yaklaşık 100 yıldır devlet mekanizması, kurumlar milletin rağmına, milleti dikkate almaksızın ve milleti şekillendirmek için çalışmaktadır.

Harici ellerce ülkemize kurulan bu derin yapı, sürekli milleti ezmiş, ama dinleme, dikkate alma ihtiyacı duymamıştır. 27 Mayıs’ın yıldönümünü yaşadığımız şu günlerde milleti dinleyen Menderes’in başına gelenler gazetelerde tefrika edilmektedir. Bu gayrı milli derin yapı Menderesi astığı gibi sulbünü de iflah etmemiştir. Bütün oğulları şaibeli kazalarla öldürülmüşlerdir. Son oğlu Aydın da siyasete bulaşıp, millete yönelince kaza(?) geçirmiş tekerlekli sandalyeye mahkûm hale getirilmiştir.

Türkiye’nin derin kodları yaklaşık 60 yıldır ABD kontrolündedir. Türkiye ne zaman biraz palazlansa, kendisine çizilen sınırları aşmaya, ABD direktiflerinden çıkmaya başlasa “BİG BOSS” hemen devreye girer ve dengeleri yeniden kurar. 1950’lerden bu tarafa hemen her 10 yılda bir ABD odaklı müdahalelere maruz kalmıştır ülkemiz. ABD, “içeride konuşlandırdığı adamları-kurumları” devreye sokarak Türkiye’yi hep yarı canlı ve kontrolünde tutmayı başarmıştır. 1980’de ABD Başkanının “bizim çocuklar başardı” dediği eli silahlı çocuklar pek çok defa devreye girmiş ve ül***i ABD-İsrail hedefleri doğrultusunda yeniden düzenlemiştir.

Söylemlerinin aksine, ABD, AB’nin güçlenmesine ve etkin hale gelmesine taraftar değildir. Türkiye’nin kendi inisiyatif alanından uzaklaşarak AB’ye yaklaşmasından rahatsızdır. Türkiye’nin gereğinden fazla(!) demokratikleşmesi, bağımsız politikalar izleyebilecek kadar güçlenmesi de ABD’yi rahatsız etmektedir.

ABD ile AB’yi kıyasladığımızda AB tercihi bizim için daha selametli görünmektedir. ABD bize talimatlarından çıkmayan bölgesel bir jandarma rolü biçmiştir. Aktör olma eğilimi gösterdiğimizde “derin” ellerini sokarak müdahale etmektedir. AB yekvücut hareket edebilen siyasi bir iradeye sahip değildir. Türkiye’ye müdahale etmesi yönlendirmesi, bloke etmesi daha zordur. AB’nin üyelere ve adaylara yönelik deklere ettiği, bağlayıcı normları, demokratik kriterleri vardır. Ama ABD ile ilişkilerimizde ABD’yi bağlayıcı en küçük bir kriter yoktur.

Son yıllarda yaşadığımız olaylara bir de AB-ABD mücadelesi açısından bakmak ta yarar var. Bu mücadelede AB, demokrasinin, özgürlüklerin, ekonomik gelişmenin tarafı olurken; ABD bürokratik elitin, militer güçlerin, millet iradesine saygısız kesimin yanında yer almaktadır. Ulusalcı kesimin şiddetli AB muhalefeti buradan kaynaklanmaktadır. Buna rağmen Neo-Con’ların Türkiye ayağı ulusalcı kesim utanmadan başkalarını Amerikancılıkla itham edebilmektedirler.

yazının burasına kadar katılıyorum...gerisi akp nin mazlum rolü...başka bişey değil...bence tabii...selametle