Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 10/16 İlkİlk 12345678910111213141516 SonSon
162 sonuçtan 91 ile 100 arası

Konu: GaMze GaMze DoLmuyoR YüzüM.. Bak Acı! Bak Ya$! Bak SoğuK !

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Ben seni sevdim,
    Senin yokluğunda her gün
    Sana kavuşmanın hayallerini içimde büyüttüm.
    Sensiz geçen her geceye,
    Bin kahır binbir sitem ilettim.
    Ruyalarımda her an seninle yatıp,
    Seninle sabaha günaydın dedim.

    İçimde büyüttüm sevgimi,
    Sabrımı, umudumu,
    Sensiz ne yaşayabildim,
    Ne de ölebildim.
    Her gün,
    Sensiz geçen bir günün eksilmesine sevindim,
    Öyle ya sensiz bir hayattan bir gün daha bitiyordu,

    Hep bunu düşündüm,
    Sana kavuşmanın sevincini içime hapsettim.
    Geceler; o kapkara geceler,
    Hastalıkların ve sevdaların yüreğimize,
    Acısının en derinlere işlediği geceler,
    Sensizlikte binlerce kez ölüp ölüp,
    Tekrar sabaha seninle baştan yaratıldığım geceler.

    Bir onlar şahit kanlı gözyaşlarıma,
    Bir onlar en sırdaş kanayan yaralarıma,
    Bir onlar şahit yüreğimde yamalı sevdana..
    Sensizlikmiş bu kadar canımı yakan,
    Acıtan, parçalayan,
    Bir sen vardın içimde...
    Bir de o vefasız sevdan...

    Gelişinle aydınlanacaktı dört duvar,
    Geceler an kadar kısalacaktı gülüşünle,
    Ne şafaklar doğacaktı günle kucaklaşan,
    Nice akşamlar paylaşılacaktı gecelere uzayan,
    Ne umutlar yeşerekti yüreğimizdeki topraktan,
    Bunca acıya, bunca ayrılığa, bunca kahıra,
    Dile gelecekti zaman..

    Uzayıp giden yollardan gelmişsin,
    Bizi, bizden çalan gönüllere girmişsin,
    Emanet kalbimi yerlere sermişsin,
    Beni soranlara, o kim? demişsin,
    Meğer sen, benden çoktan gitmişsin,
    Bir sen vardın içimde...
    Bir de o vefasız sevdan...

  2. #2
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bir şey var içimde…
    Ya da biri…
    Bazen bildiklerini fısıldıyor bana, ama genellikle susuyor. O susunca ben konuşuyorum, ben susunca da ilginç, melankolik bir havaya sokuyor beni gerçeklerini paylaşarak.
    Kimsin sen diye sormak aklıma gelmedi hiç. Çok “ben”imsediğimden olsa gerek… bazen öyle birileri çıkıyor ki karşımıza, benliğimiz gibi… “Kimsin sen?” diye sormak anlamsız geliyor. Neyse karşımıza çıkanları, gidenleri, kalanları karıştırmayalım. Ben karıştırmak istemedim aslında, içimdeki fısıldadı.
    İçimdeki, ufukları seyrederken melankolik takılmayı seviyor. en sevdiği şey ise kaçmak.
    Çoğu zaman korktuğu için kaçıyor; bazen de dayanamıyor “ben”im kuruntularıma, saklanıveriyor bir yerlere. Ben mi? Onu geri getirmek için çaba sarf etmiyorum, biliyorum gelecek!

    Bir şey var içimde…
    Ya da biri…
    Tavsiyelerini dikkate almıyorum bazen; çünkü o hala masallara inanıyor. İnce bir hüzün türküsü ona “yalan” söylemiyordur belki de kim bilir? Ya bilmediğinden “ben”i ya da görmek istemediğinden “ben”im dünyamı, ufak tefek, şirin masallar fısıldıyor; ne yalan söyleyeyim çok seviyorum masallarını... Masallarındaki adil dünya, gülen mutlu çocuklar, bitmeyen aşklar, kocaman yüreklerin taşıdığı kutsal sevgiler hep içimde kalsın ve ben bunları hissedeyim istiyorum. Ama sadece o kadar! İnanmalı mıyım, bilmiyorum…
    Bir şey var içimde…
    Ya da biri…
    Onun “zaman”ı başka!
    Belki bir yıl 1000 gün, belki daha fazla. Hızla büyümüyor “ben” gibi. Alınganlığı hafif çocuksuluğunun mirası. Elinden oyuncağı alınmış bir çocuk tavrıyla boşuna akıtıyor gözyaşlarını bazen. Bazen de en “büyümüş” haliyle gitmek istiyor uzaklara. Ama içimin en kuytusundan başka gidecek yeri yok, bilmiyor…Çoğu zaman susmayı tercih etse de, fazla suskun kalınca ufuklara çeviriyor gözlerimi. İkimiz birlikte susuyoruz…
    Bana benziyorsa eğer, bu kadar deşifre olmak hoşuna gitmemiştir. Onu anlatmayı bıraksam da, adi bir paparazzi tavrıyla en gizli yanlarını ortaya çıkarsam da o hep benim, biliyorum…
    Terk edemez beni!
    Ama küstürmek istemem. İstediğim tek şey şimdiye kadar sormadığım bir sorunun cevabını duymak…
    Kimsin sen?
    “ben” misin?
    Sen “ben”sen ben kimim?

  3. #3
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Özledim seni bugün sebep yokken

    Uzansam hayallere dokunurum sandım bak
    Yıllar geçmiş üstümüzden
    Hala ilk günkü gibi aklımdasın



    Söyleyecek çok sözüm vardı

    Hepsi yarım kaldı
    Neler ummuştum hayattan
    Elimde ne kaldı



    Kırılan kalbim miydi yoksa?

    Karnımdaki bu sancıyla
    Küflenmiş ruhum unutmadı
    Unutmadı seni hala



    Özledim seni bugün sebep yokken

    Uzansam hayallere dokunurum sandım bak
    Yıllar geçmiş üstümüzden
    Hala ilk günkü gibi aklımdasın
    Özledim seni, özledim seni, özledim seni..

  4. #4
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Gücüm yok... Ey sevgili tükendim artık! Çek ipimi öleyim...

    Aşk Olur Adı

    Sen!
    Ey yalnızlığımın adı, sevdanın adresi, sonsuz ahı hasretimin. Tükenmeyen hülyalarımın sahibi dil-i
    Benim bitmeyen yanlızlığım, yanlızlığımın bitmeyen umutışığı. Ruhumun sahibi, yüreğimin canyoldaşı.

    Beni diyar diyar süren gurbet ellere, seyyah edip gezdiren, hasretini çektiren ölümüne... Sonsuz acılara gark edip kanlı yaşlar döktüren gözlerimden... Gözlerindeki aşka mahkum kılan ve azat etmeyen bir ömür...

    Çıkıp gitme zamanı şimdi yine ey yar, uzaklar düşünce bir kez yüreğe, sen düşünce hayale, ruhumu zaptetmek mümkün müdür?... Ki, gittiğim her yerde senden izler ararım, hiç bir yerde olmadığını bile bile. Olmadık zamanlarda aklıma düşersin, yaralanırım...

    Dilimin ucuna her geldiğinde dilimi ısırırım, seni sevdiğimi haykırmamak için. Seni sevdiğimi yalnız sana söylemek için bir gün kavuştuğumda. Ne varki her yaklaştıkça uzaklaşıyorsun…

    Ama artık anlıyorumki sana kavuşmak sonsuz bir hayal, yine de sevdamı yükleyip yüreğime, seni bulmak, sana söylemek için sevdiğimi. her sabah düşerim yollara yeniden...

    Şimdi her seher çıkıp dağlara ismini haykırırım yankılı kayalara...

    İlan-ı aşk ederim, dinlemeselerde beni! Duymasalarda!
    “Ey dağlar, ey nehirler, ey rüzgar, ey bulutlar, ey insanlar duyduk- duymadık demeyin, ben onu seviyorum,” derim...

    Sensiz hayat yok benim için, yaşam yok. Söz vermiştim sevdama, yaşarsam aşk için yaşarım yalnız, aşkım için... Ölürsem aşk için...
    “Gönül her zaman gelmeyeni beklermiş” derler, sevdası saklı duran sevgiliyi. Gelmese de bir ömür yine beklenirmiş o sevgili…

    Sen benim bir ömür hasretini çektiğimsin, beklediğimsin ey yar. Bütün boşluklarını seninle doldurdum ömrümün… Yazdığım bütün şiirlerde, söylediğim bütün şarkılarda sen vardın yüreğimde. Aşka dair ettiğim bütün yeminlerde sen vardın yanımda. Gelmesende bekleyeceğim...

    …../Düşlerim dağınık şimdi, kara bulutlar kümelenip durur usuma, acılar çöreklenip yüreğime, yerden yere vurur beni olmadık zamanlarda. Ben seni sevdiğimden beri, ilmek ilmek hasret dokur ömrümün gergefine zaman... Seni ne zaman özleyip ağlasam güzelleşir yeryüzü, güzelleşir gökyüzü, ışık dolar gözlerime... Sevgiyi damıtır en derin yerinden gözlerim... Aşk olur adı...

    Ey yar yıldızım yitikse şimdi, doğmuyorsa ve ışımıyorsa gecelerime ay. Beni terkedip başka ufuklarda parlıyorsa, almıyorsa beni kucağına bir vefalı dost gibi ve gelmiyorsa beklediğim sabah. Özlediğimde yanımda yoksan eğer, uzaklar acımasızca vuruyorsa.
    Ben yine de hep seni düşlerim ışıl ışıl, seni özlerim zifiri gecelerde de olsa...

    Şimdi her gece bir tren kalkıyorsa gönlümün istasyonundan sana doğru, elim kalkmıyorsa ve sallayamıyorsam verdiğin mendili ardından. Gözyaşlarım ateş olup düşüyorsa ve hüzün olup yakıyorsa düştüğü yeri sebep sensin.

    Meğer ki aşk imiş beni bağlayan hayata bu güne kadar. Her soluk aldığımda sevdayı hissettiğim içinmiş, sevdayı yüreğimde ölümüne taşıdığım içinmiş ki yaşamışım... Ve savunmşum yaralı kalbimi, hicranlar içinde de olsa, savunmuşum gözyaşımı kimseye aldırmadan.

    Bilki, tomurcuklar açmadan kuruyorsa dalımda, her bahar bir tek kan gülleri açıyorsa gülşende, ey aşk, ey sevdiğim sensin sebep...

    Şimdi ölüme hüküm giyiyorsam her yargılandığım yerde, hüznün acılı ırmaklarında kalıyorsa hayallerim ve sonunda kırılıyorsa kalem. Bil ki sebep sensin ey aşk, ey sevgili.

    Ben sefilliği, garipliği, çölü, kimsesizliği, sahrayı, sahrada derviş olmayı, aşka mahkum olmayı senin için seçmişim ey yar...

    İstersen sev beni! istersen kır! Acıt, ez, öğüt, paramparça et.
    Gücüm yok tükendim ey yar! Çek ipimi...

    Söyle, ne desem son sözüm sorulup, zülfün boynuma dolandığında, Söyle ne etsem, nereye gitsem...

    Ah! etsem, delinir mi kara bağrım? Yaralı geyikleri kurtulur mu canevimin?

    Söyle, son sözüm sorulduğunda, tutar mı elimi aşk? Toplar mı yerlere savrulan hayallerimi? yaşatır mı anılarda?

    Gücüm yok... Ey sevgili tükendim artık! Çek ipimi öleyim...

  5. #5
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Derin rüyalarda saklı umutlarım, güllerin yapraklarını solup toprağa düştüğü gibi acılarla dolu hayatım, kin, öfke kaplı duygularım… Hayatlarda bir diken, bende kaplı bin diken… Gerçekleri aradım gece gündüz hayallerde, akıbetimle karşılaştım sadece, komadaki düşüncelerimle, istediğim her şey terkedilmiş şehirler, içlerine dikilmiş çöllerdeki cehennem meleğinin bayraklarıyla yabani eller… Kalbimdeki çocukta yaş dolu gözler, duyarsız sözler, gerçekleşmeyecek dilekler…
    Yürüyorum yalnızlıkla yan yana, sağımda solumda kırık dökük duygularla, geleceğimden umutsuzca, arkamda bıraktığım leş dolu hatıralarla. Stagflasyonda olan günahlar, spekülatif düşüncelerle yüklendi sırtıma, sürç-i lisanla… Suçlu yokmuş zamanda, suçlu olan zamansa… Elimden alınan Tanrı’dan intikal edilen duygulara karşılık bırakıldı iç karartan karamsarlıklarla, zamanda yorgun asırlık ruhlar, ruhuma. Unutulmuşluğun minik evinin odalarında yalnızlıktan üşümekteyim, hatırlanmamaktan, vefasızlıktan buz kesiyor yazın sıcağında bile halim. Yıldızlarım yavaş yavaş parlaklığını yitirmekte unutulup gitmekte halim… Şimdi gidiyorum, her şeye rağmen öyle ki hayallerimin peşinde sırtı dönük cehennem ateşi, suskun gönlüm pişmanlığın elinde çığlıklar gevezesi, karanlık karamsar yolunda ki kör izleyici kader sözlerinin içinde intiharda gizlice ve sessizce… Derin arbedeler geçirdim kendi kendime intiharda çocuksu duygularım gecenin karanlığında, dualarımsa derinlerde… Fecir’i beklerken karanlığımda konuşuyorum evimde, odamın eşyalarının arkasında saklanan hayaletlerle… Söyledikleri söyleceklerini tasdiklercesine. Günah ve kader asla birlikte olmaz diye, herkes ihanette yaşama ve eğer böyle giderse olmayacak asla unutulan ruhlara derd-i deva. Kalpler karşılıklı atıyor son zamanlarda solan yaşama hevesi kaçan acılarla dolu pişmanlıklarla. Canlar sonbaharda solan güller gibi solmakta. İnsanoğlu hayat oyununun sahnesinde sudan sebebiyetten kavga çıkartıyor evcil arzularla, dillerine batan dikenlerle umuda duyulan susuzlukla... Kaldırımlara ezilen ayaklarla pembe gezegenlerde yürümek isteyenler, hayatlarında tek gidişlik, tek vagonlu trenlerle, tutuklu baytiyarla, bir kalemde silinmiş yadigar umutlarla, bekleniyor karamsar umutsuzlukla. Suçlu duyulan aflara af aranmakta, hakimiyet gücü kalmamış padişahların karşısında kendimi ona bıraktım artık dayanacak gücüm kalmayınca. Unutulmuşluğun minik evine böylece karıştım, yerleştim yalnızlığımla tanıştım. Ebediyete intikalle, sessiz çığlıklar atan ruhuma olacaktır bu derdi deva…

  6. #6
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart



    Her sözün
    Bir öncekinden daha anlamlı,
    Her bakışın
    Öncekinden daha sıcak,
    Ve her dokunuşun
    Daha yakıcı.
    Doğuştan yazılmışım sana
    Sen de bana
    Öyleyse neden?
    Bu koskoca aşk,
    Hem bu kadar bize hak,
    Hem bu kadar yasak!

  7. #7
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Zaman geçiyor...



    Oturduğum yerden kalkmayışımın üzerinden de çokça zamanlar geçti.



    Ömrümün hangi anında takılı kaldığımdan dahi bihaber zamanlardayım.




    Suskunluğuma neyin ses olabileceği konusunda da herhangi bir fikrim yok.



    Kendine bile yabancılaşmaya başlamış bir kitleyim. "Kitle(!)" Evet, evet, ötesi yok. Ruhumun şimdilerde soluğu kesik.




    Mantık...



    Şurada bir köşede olacaktı. Zamansız lazım olur diye hep saklarım bir köşede. Bu yüzden belki beni kırdıklarında gözümden yaş akmıyor. Bu yüzden belki duygusuzlaşıyorum yitiklerimde bile.




    Konuşmak ist[em]iyorum...




    Başımda yedi baharın sarhoşluğunda kelebekler, kanat çırpıyor. Başım dönüyor bu yaşama hevesinden benim.



    Bir yerlerde incinmişlik var sanki de, zanlı kim? Buralarda düşleri kanlı birini gördünüz mü?



    Kırık'ım.



    Bir cellat bana yakınlardan el sallıyor!



    Ama...



    Dur daha, çok işimiz var {dı}

  8. #8
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart


    Sahi Erkekler De İncinir Mi?

    Erkekler de acı çekiyor mu? Endişe, korku, güvensizlik yaşıyormu? “Ya giderse? “diye titriyor mu içleri? Yollara dalıyor mu gözleri? İç çekerken çok ağlamış bir çocuk gibi titriyor mu göğüsleri?



    Aldırıyorlar mı karşılarındakinin suskunluğuna? Affediyorlar mı? Susuyorlar mı? Bekliyorlar mı? Yalnızlığa inat, inen akşam sonrası elektrik düğmesine uzanan elleri tanır mı sabretmenin kaderini? Konuşmamak canlarını sıkar mı onların da? Sormak isterken soramamak, koşmak isterken koşamamak boğar mı onları da?


    Dün sabah birden bunlar geldi aklıma.

    Sevdiğim birkaç adam vardır. Akıllarını severim. Kalplerini severim. Kalem tutan ellerini severim. Güzel gülen gözlerini severim. Geçtim karşılarına, herbirine sordum bu soruları..

    Biri dedi ki “ne diyorsun sen, erkek incinmez mi?”. Öbürü “ Ahhh!” dedi.,”Ah acır elbette kalbi erkeğin”. Diğeri ise “Olur mu hiç? İnsan değildir kalbi incinmeyen..”



    O zaman neden anlaşamıyoruz peki?

    Nedir yani bu kadar benzer kederler yaşarken paylaşamadığımız? Biri “Bilsem..” diye sustu. Öbürü “ Erkekler de yaşıyor ama kadınlar sürdürüyor” dedi. Diğeri “ Birbirimizi tanımıyoruz. Sır haline geliyoruz, getiriyoruz kendimizi. Hem bu ülkede kadın erkek birbirini tanıyalı 150 yıl oldu. İnsanlık tarihini düşünürsek çok kısa bir zaman bu. Biliyor musun kendimi inciterek sorunları halletmeye çalışıyorum galiba”

    Yani.. Aslında.. Benim çok sevdiğim bu üç adam da aynı içtenlikle “ah” etse de neden birbirimizden ayrı düştüğümüze üç ayrı yanıt verdiler


    “Neredesin? Kimlesin? Ne yapıyorsun? Sormasalar şu soruları kadınlar..”

    “Erkekler de merak eder evet. Ama bir yaşama biçimi haline getirmezler bunu. Yani kadınlar o kadar çok soruyor ki aynı soruları, bir bağımlılık haline geliyor bu onlarda. Sonunda erkek nerede olduğunu söylemekten bıkıyor ve durmadan sevildiğini duymak isteyen kadının İÇTENLİĞİNDEN ŞÜPHEYE DÜŞÜYOR. Kendini saklıyor belki de... Velhasıl akıl sır ermiyor bu işlere. Yorulmuşum ben artık” Böyle dedi içlerinden biri...

    Sonra yazımı yazmadan en uzaktakini aradım. “Sen” dedim “Tanıdığım incinme eşiği en yüksek erkeklerden biri gibi durursun.. anlat bana, neden uzaktayız bu kadar?”

  9. #9
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart



    UzakLarda bir adam sevdim
    Kendimin ne yanina dönsem onu anLatirdi
    Ömrümün ne yanina kacsam onu tutardi.
    Adi neydi? Umudumun icinden gecti.



    Adi neydi?
    Gri, dumanLiydi gözLeri
    Kor parcaLari gizLenirdi derinLerinde

    Öptügümde yakardi gözLeri





    Sevdiginde gün batar gibi
    Sevdiginde aksam gibi bakardi.

    Cocuktu gözLerinin küLLeri
    ÖzLediginde yetim gibi bakardi.




    UzakLardan bir adam sevdim
    Beni isizLiginas aLdi .




    Her sesi hoscakaL der gibiydi
    Her bakisi birakma beni...



  10. #10
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart



    VE ŞİMDİ KELİMELER KADAR YALNIZIM
    BİR ODAM BİR BEN HAYATA KAPANMIŞIM
    BAŞLAMAK ,İSTİYORUM YA TEKRARDAN
    YA DA ÇEKİP GİTMEK VARMAK İSTİYORUM HAYALLERE…

    ALDIĞIM NEFES KADAR ÜŞÜYORUM
    VERDİĞİM SOLUK KADAR ACIYOR BEDENİM
    ŞİMDİ YALNIZIM BİR ODAM BİR BEN
    VE İÇİMDEKİ ACEMİ ŞAİİRİN
    BURUŞUK KAĞITLARDA GİZLİ SAKLI ŞİİRLERİ

    KARANLIĞIN BUZ GİBİ GECELERİNDE
    RÜZGARIN SESİNİ DİNLİYORUM PENCEREMDE
    SESSİZLİK ÇIĞ GİBİ ÜZERİMDE
    BİLİYORUM ÇIKMAZ OLAN
    SONU OLMAYA N BİR YERE VARIYORUM

    GİDİYORUM BİR HAYALLERİM BİR KAĞIDIM
    VE BİR BEN BİR HAYAT İŞTE
    ONUDA GÖTÜRÜYORUM
    SONSUZ KERE

    VE SONSUZ KERE ANLIYORUM
    BEN YAŞAMIYORUM ASLINDA
    ÖLÜM ARDIMDA SESSİZ ADIMLARDA
    BELKİ HİSSETTİĞİM DUYGULARIMDA
    YA ONA GİDİYORUM YA DA ÇÖZEMEDİĞİM
    VARAMADIĞIM YOLLARA…..
    Konu paradise tarafından (18-07-2008 Saat 00:59 ) değiştirilmiştir.

Sayfa 10/16 İlkİlk 12345678910111213141516 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •