Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 2/16 İlkİlk 123456789101112 ... SonSon
162 sonuçtan 11 ile 20 arası

Konu: GaMze GaMze DoLmuyoR YüzüM.. Bak Acı! Bak Ya$! Bak SoğuK !

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart


    Seni düşünürken
    Bir çakıl taşı ısınır içimde
    Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
    Bir gelincik açılır ansızın
    Bir gelincik sinsi sinsi kanar

    Seni düşünürken
    Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
    Deliler gibi dönmeğe başlar
    Döndükçe yumak yumak çözülür
    Çözüldükçe ufalır küçülür
    Çekirdeği henüz süt bağlamış
    Masmavi bir erik kesilir ağzımda
    Dokundukça yanar dudaklarım

    Seni düşünürken
    Bir çakıl taşı ısınır içimde

    Bedri Rahmi Eyüboğlu

  2. #2
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Seni İntihar Ettim .. | Kahraman Tazeoğlu


    deli dolu geçtik ateş hatlarından
    sevgim korkuyla beraber büyüdü içimde
    sevdikçe korktum
    korktukça daha çok sevdim
    er geç birbirini boğacaktı bu duygular biliyordum
    neden sonra farkına varıyor insan
    ayağına takılan bütün taşları
    yoluna kendi döşediğinin
    senin yarınlara inancın benden yüklüydü
    daha cesaretliydin
    planı çatılmamış yarınlara ektiğin umutlar
    er geç açacaktı biliyordun
    deli sevdalı çocuk ruhumun
    nicelerinin uğruna kıyametler kopardığı
    değersiz değerlere sırt dönmüş güvenli saflığında
    bir sonsuzluk buldun kendine
    ve hayatımızın resimlerini çizdin duvarlarımıza
    sonra birden
    yeşil bir kentte
    ılık bir yaz gecesine astın beni
    sevdalı ömrümün dakikası beş para etmedi
    ödedim
    cümlelerim seni taşımaktan yorgun düştü
    son sözün
    ve son anın efendisi olmaya bilenmiş yüreğine yenildim
    geçmişten nefes alıp geçmişe nefes verdim
    anılar kemirdi yüreğimi
    felç oldu hislerim
    zamanın çoktan dibe çöktüğü kum saatimin belinden
    tek bir saniye bile süzülmüyordu
    ters çevirmeye cesaretim yoktu
    çünkü yeniden başlayacak bir hayatın
    korkağı olmuştum
    aşkların sonrasında hüzün vardır
    ya sen hüznü boğarsın
    ya da hüzün seni boğar
    ama birisi kanatlarını kırarsa eğer
    yaralı kuş rolüne soyunacağına
    yürümeyi denemelisin
    hayata dönmelisin
    bunları düşünebilmek bile kendime dönüşümdü
    ve sonunu infaz ediyordu içimde
    o gece yüreğimden sağ çıksaydın eğer
    ölen ben olurdum
    o gece
    hayatın lekesiz bir anında
    seni intihar ettim
    şimdi katil benim
    artık güncemde bir boşluksun
    yavaş yavaş taze anıların altına gömülüyorsun
    ve sana ait sandığım her şeyin
    aslında benim olduğunu öğreniyorum
    hiçbir duygunun tek ilhamı değilsin
    kendimi keşfettikçe
    seni kaybediyorum
    ve ufkuma sensizliği
    korkusuzca geriyorum


  3. #3
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart



    Gözleri..,
    Misket misket sımsıcak..
    Gözleri..,
    Siyah kınında iki bıçak..
    O gözlerdir işte..,
    Uğrunda can verilip, can alınan...
    Yine o gözlerdir..,

    /..Bebeklerinde müebbet mahpus yatılan../


    Zeynep Didem

    __________________

  4. #4
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Her nefret bir aşktır aslında

    Bugün sana yabancıyım yüreğim..
    Düşünmeden dökmek istiyorum içimdekileri..

    Belki biraz kırıl istiyorum bana..
    Biraz üzül
    Biraz anla…


    Vazgeç istiyorum,

    Hayallerden
    Kimbilir !
    Belki de benden…


    Saçmalamak istiyorum alabildiğine…
    Bağırmak, durup dururken..
    Gülmek, nedensizce..
    Tersine yaşamak istiyorum hayatı
    Anla işte !
    Saçma ne varsa yapmak istiyorum kendimce…

    Ve sende saçmala istiyorum acımasızca


    Belki de…
    Gelişi güzel ağlamak istiyorum sana
    Her bir damla da bensizliğe alış istiyorum …
    Alış ki kolay olsun gitmek..
    Can yakmadan…
    Yaralamadan...

    Yalan !
    Hiçbir gidiş, acısız gitmez

    Giderse ‘’o ‘’ gidiş olmaz

    Ama sen git...
    Ve öyle bir git ki,
    Her adımda, senden değil kendimden vazgeçtiğimi hissettir acıyla

    Yüreğim
    Sözün özü;
    Vazgeç, saçmala ve git istiyorum izinsizce…!


    Ben gidemiyorum
    ...
    Sen de git işte !

  5. #5
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Tutamadım kendime verdiqim sözü yine..

    AkLımın daLLarında yuva yapmış sustuqum herşey..
    CevapLarını buLduqum her$ey qibi yitip qidiyor $u qecmek biLmeyen zaman..


    [Firar......!]

    Evet, Firardı senin yaptığın.. "Biz"den firar ettin "sen"..
    Zamanını söyLeyemem ama, adımını attığın an anLamaLıydım diye de hayıfLanırım..




    [Yazık......!]

    Evet, yazık ettin sen!
    GönüLLerce yoL katettikten sonra karşıma gecip, saLıverdin üzerime "umutLarını ! "
    Neden yaptın!


    Madem , miLatLarca yıL sonra dahi oLsa Firar edecektin, neden yaptın, ne demeye saLdın o umutLarı üzerime!

    BiLiyorum herşeyi , sus! kıpırdamasın dudakLarın !


    [BiLme......!]


    Evet , biLme ne kadar aciz kaLdıqımı , ve , biLme sensizLiqin suLarında boğuLduğumu..
    qönüLLerce yoL katettikten sonra neden sindirdin kokunu akLımın gamzesine!
    O cukurda hapis kaLdım ben!


    BiLme!

    Bakamıyorum aynaya artık, kimin icin hazırLayacaksın ki sacLarının LüLesini!
    Yokum ki!
    geLdim mi ki?!
    Birde , gönüLLerce yoL katettikten sonra soruyorsun "Bu bir gercek mi?" diye!



    [Gercek......!]


    Evet, Gercek / ti...... gözLerinin renqi kadar, yaLın/yaLnız/ayak koştugun kadar, girip/cıktığın kadar benden ba$ka her gönüLe, ve! ve döndüqün kadar buz tutmuş koLLarıma!
    gercekti evet! BiLiyordum!


    BiLiyordum, cırıLcıpLak kaLacaktı "umut"Larım o iLk adımı attığında!

    Ah kafam....! Ah akıLsız başım!

    gözLerin, sacLarını aLnından geriye atışın, en onuLmaz qerceqim, bitmek tükenmek biLmeyen hasretim!!!!!!!!!!!!!!!!
    Artık cok qec....Sende biLiyorsun, uzakLar ve ........



    [BiLmece'msin....]


    Gec kaLmışLıqımın öfkesi
    Yaptıqım her hatanın sebebi
    gördüğüm renkLerin en güzeLisin biLiyorum..


    Cıkar beni bu karanLıktan

    Yitip gidiyorum...



    [bıRaktığım gibiyim ama sana yOkum ,
    ve ;

    bendEki tüm saatLeR ayRıLığa kuRuLu..

    yine dE , meRhaba sana.. sanCıLı qeCeLeRimin en anLamLı nedEni..
    meRhaba gidip gidip dönmeLeRin en qüzeLi.. ]

  6. #6
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Artık yazmayacağım! ..

    Kalemimle vedalaştığım gündür bu gün..Kalemimin gözyaşlarıdır bunlar! ..
    Kırk yıllık kadim dostum, can yoldaşım, lisanım, feryadım ve gönlümün sesi “kalemimi kırıyorum! ..” Ve kalemimi kırarken, içimde ki bomba’nın da fitilini ateşliyorum! .. Ben de yokum artık…. Kalemim gibi! ..

    Çünkü; “ARTIK YAZMAYACAĞIM”

    Kalemiyle “yaşar” şair ve… ve “kalemiyle ölür! ..”
    Sen; ister “intihar” de buna, istersen cinayet! .. Ben mağduruyum bu infazın suçlusu değil! ..
    Madem ki “AŞK” koca bir yalandı, madem ki ben “yalan’ı sevdim” madem ki yalanlarla beslenip, yalanlarla ümitlendim ve madem ki sonunda tükendim o halde ben; “yalan” bir kalemşördüm nihayet! ..

    Ve sen;
    Konuşan, ağlayan, yazan, çizen ve susan! .... SEN! .....

    Konuştuğunda;
    Anlamlandırmalıydın bütün sözcükleri, soyutlamalıydın tüm yanlış anlamalardan… Sesin duyulmalı, anlaşılmalıydı ne dediğin! .. Yerine ve zamana göre değiştirmeden…, her hal ve şartta korkmadan…., dişlerinin arasında ezmeden kelimeleri….. böylece konuşmalıydın! ...

    Çizdiğinde;

    Çocuksu sevinçlerimi, korkularımı çizmeliydin tuvaline, sonra bir fırtına resmi ve kasırga… sonra “tufan”
    Ve geriye kalan enkaz ve harabeleri göstermeliydi her fırça darbesi.. Siyah siyah noktaları damlatarak tuvalin beyaz yüzüne, gözyaşlarımı resmetmeliydin! .. Çizdiğinde böyle çizmeli anlamlandırmalıydın, bir anlamı olmalıydı çizgilerinin! ...

    Ağladığında;
    Çaresizliğini gölgelemek, zayıflığını, korkaklığını, basiretsizliğini saklamak için,
    Gözyaşlarının ardına sığınıp “aczin” parçası olmak, itiraf edemediklerinden kaçmak ve sıyrılmak için,
    Yapamadıkların adına değil, “yapmadığın” ve “tercihlerini” kendi istediğin şekilde kullandığın sonuçlar için “ağlamamalıydın! ..”
    Ağladığında, bu; Yüreğinin ağlaması olmalıydı, gözlerinin değil! .. Riya kokmamalıydı dökülen yaşlar… Ağladığın da böyle ağlamalıydın! ..

    Yazdığında;
    Sivri olmalıydı kalemin, kelimenin en hasını, cümlenin en vuırucu olanını seçmeliydin…, içimi titretmeli nefesimi kesmeliydi vurguların! .. Aşk kokmalı, sevda tütmeliydi satırların, yazacaksan böyle yazmalıydın! ..
    Daha sonra pişman olup üstünü çizmeyeceğin, silgi kullanıp silmeyeceğin şeyler olmalıydı! ..

    Sustuğunda, ki; susmuştun! ...

    Bende susacağım! ... Lakin senin cehennemin olacak benim suskunluğum! .. Sindirerek oku! .. Tekrarı olmayacak! .. Bir şairin susuşu “Kıyametin kopuşu” kaleminin kırılması ise “depremlerin sonucu” gibidir! ..


    Hülasa;

    Senin için dün ne yazılmış, hatta düne kadar yazılmış ne varsa hepsini yakıyorum! .... Kalemimin kırık parçalarını da! .... Yüreğimi ve tüm yaşanmışlıkları karanlığa fırlatıyorum! .. Şaire yaraşır biçimde “ŞAİRE AİT NE VARSA” katlediyorum! .. Senin yarım bıraktığın “cinayet teşebbüsünü” katliamla tamamlıyorum! ..
    Konuşan tek yanımı “Kalem’imi de” susturuyorum! ....
    Yoluna çıkacak tüm yollardan dönüyor, yoluma çıkan tüm yollara “barikatlar” kuruyorum.. Hayatından eksiliyorum… Sen; eksiği hissetmesen de, “eksiklikten bahsetmesen de”
    Var olduğu “iddia edilen” dostluğu, arkadaşlığı, yarenliği ve yine “Var olduğu yalanına” kendimi inandırdığım aşkı, sevgiyi, sevdayı, mazinin çöplüğüne ve bilinmezliğin zindanlarına gömüyorum! ....

    Geriye;
    Ne anlatılacak bir masal(!) , ne közüne üfleyecek rüzgar, ne yanaklardan süzülecek bir damla nedamet, ne tebessümle yad edilecek bir anı, ne de muhabbete dair bir konu bırakıyorum! ..
    Yarınlara bakarken, ibretle temaşa ettiğim “umutların” yok oluşunu gördükten sonra, geriye bakıp “her ne varsa” mazide tarumar ediyorum! ..

    Makale, şiir veya edebi bir kompozisyon değildir bu yazdıklarım..

    “Susmadan” az önceki son nefes alışlarımdır! ..

    ŞAİR SUSMUŞSA ÖLMÜŞ DEMEKTİR VE ÖLMÜŞTÜR ŞİİRLERİNDE KİM VARSA! ..

    'Gönlüm sevmeden önce ne bir çöldü ne vaha
    Sen arkanı döndün ya! .. Gayrı yazmam bir daha! ...'

  7. #7
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    -susmak aşkın diLidir- diyen sevgiLi konuş şimdi, keLimeLerine ihtiyacım var…”


    Parça tesirLi sancıLar düşüyor kaLbime…düştükçe uçurum,sancıdıkça aşk…

    ve aşkLaştıkça kaLp daha çok parçaLanıyor,
    hayat yakLaştıkça daha bir özLüyorum kabuL ediyorum,

    GaLibimsin !!


    ve ben her şeyini savaş aLanında bırakan mağLup bir komutan gibiyim şimdiLerde..


    Tüm zaferLerimi sende yitirmişim, kör bir şahinin gözLeriyLe yoL arıyorum kendime, sana çıkmayacağını biLdiğim yoLLarı görmekten korkuyorum beLki de kim biLir?..




    Çıkmaz sokakLarda kısır kaLıyorum döngüLere..

    ve ben dönemezken kendime

    LabirentLerinde kayboLmuşken, sağım sen, soLum sen, yoLum sen, yönüm sen oLmuşken, senden gayrısına yok, yokLuğuna râm oLmuşken,

    susma ömrüm!...






    YoL kesiL cehenneme...




    Keskin bir virajsın içimde bir türLü aLamadığım..

    Ne zaman geçmeye kaLksam senden, ya bir uçurum boşLuğu, ya bir şarampoL oLuyor sonum..

    Uzanan eLLeri tutmuyorum..
    Yüreğime taktığın aLyans tutuyor içimi, içini bırakmıyorum..
    DuL bir hasrete yâd/igar kaLıyorum öteLerde
    Yar dediğimi ağyar, yaban dediğimi yar sanıyorLar..

    SancıLanıyorum sessizLiğine
    Tam vakti;
    susturucu takıLmışken yüreğime, haykıramazken, her kurşun içimi parçaLarken, infiLak ederken isyanLarım sensizLiğe,
    ve akarken gözümden ırmak ırmak,


    susma ömrüm!...







    Ateş kesiL cehenneme...




    Tüm piyonLarım tükendi

    ELimde bir şah… nereye koysam kendine mat çekiyor..

    CemreLer ihanet ediyor adına, AsLı hükümsüz..
    kendini biLe ısıtmıyor..
    Adım LâL kaLıyor zemheri ayazLarına..
    d-üşüyorum..

    Muhaciri değiLim gayrı bu Arafın..
    Ne cennet kokabiLiyorum, ne cehennem yanabiLiyorum..
    Kendimsiz bir kent kuruyorum yokLuğunun sokağına..
    BaykuşLara sakinLik yapıyor kentimin ıssızLığı… sesine parazit yapan bir sesLe yıkıLıyorum . . .
    Uğraşma aşk..!



    KaL (n)dıramazsın; kumdan kaLeLer gibi bir rüzgarLık değiL, bir cümLeLik yıkımLarım..


    BiLmem ki hangi rihter öLçer sarsıntıLarımı.. artçı seLLere verirken sitemimi,

    sana “sus”arken,
    öLüme “su”sarken,
    MüpteLâsıyken kahramanı bıçakLanmış masaLLarın aşk için aşıkLarı ezip geçmişken,


    susma ömrüm!...





    Şehâdet getir cinnetime...




    Öznesi sen oLan bir ömre verdim adını, ki öLüm yar oLana kadar tek yar dediğim oL diye..

    sana geldim, ölüme yar etme diye.


    Susma diye çırpınışLarımın tek müsebbibisin..
    BiLiyorum aLdırmıyorsun, dönmeyeyim istiyorsun suLtanLığına
    Ve asLında aşk’tan korkuyorsun

    ZuLmetin sırtımda yama oLurken yar/aLarıma





    Hani oLur da geLdiğimde bir gün kapanacaksa yüzüme şehrinin kapıLarı,

    Her Lisanı LâL bırakan bakışLarım anLamını yitirecekse eğer ve eL eLini tutacaksa eLLerin, eLimde değiL yanacağım . . .






    O vakit güLüp geçeceksen yangınLarıma,

    Sarmayacaksan,

    BenimLe kınanıp, benimLe yanmayacaksan,
    Cennetten kovuLmayı göze aLmayacaksan,
    Bir sözüne çöLde vaha gibi susarken öyLe umarsız susacaksan…

    Sen de sus ömrüm!...





    Sus!..

    Sus ki, öLüm bana yar,


    ben öLüme YAR oLayım…




    Sen. . .


    . . . . . . . toprak kesiL cesedime . . . . . .

  8. #8
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Düştü keLepçeLi gözLerin, kırıLan deLi sözLerinin yanına
    İçimden fersah fersah kaçışın iç denizine, sancım oLur


    Benim sancım Ankara gibidir, biLiyorsun…
    SayfaLara sığmayacak kadar bitimsiz
    Coğrafyamı bertaraf eden rüzgâr gibidir yâr …

    Yar/sızım…



    SusuzLuğun en kesif sayfaLarındayım…
    Uzun sesLenişLere dönüyor suskunLukLarım…

    Başını aLıp gitmiş bir hikayenin peşinden koşarken, düşürdüğüm sözcükLeri dipnot düşüyorum eksik günceme…

    Hangi kıvrımından tutunsam acıdan büküLmüş harfLere;
    KırıLgan İmâ’Lar çatırdayarak saLdırıyor sanki,
    içimdeki sancıLara…
    Uzun ve derin camkesiği çizikLerimden kanıyor, anLamı morarmış güncemin önsözü…


    İç içe geçmiş anLamLarın karmaşıkLığında sıkışıyor,zamana direnen sevdam…

    Zaman/sızım…


    Kekeme yüreğim adını sayıkLıyor habire.
    Adını şerh, yüzünü dipnot düştüm içime! ...
    Ki yağmur sonrası toprak kokar adın
    Hadi ifşa et de düşLerini gökyüzüne
    İçsizLiğine (h)içLeneyim.
    AL işte;

    (H )içim…

    Koynuma doLdurduğum insancıL cümLeLerin diLi sürçüyor…
    Şizoid bir krizin, arsız ısrarıyLa kaybediyorum benLiğimi…
    ÖfkeLi serzenişLer çıkıyor demir kapıLarımdan aLtından, hızLa ve yanarak…


    SavaşLardan bana kaLan her şeyi, diğerLeri gibi takıp koLuma;
    Yürüyoruz duvardan duvara…

    no(k)tası konuLmamış satırLarını
    kararLı “ES”LerLe no(k)taLıyorum…
    BoğuLmuş sesimLe
    Acı (K)ayıpLar afişLiyorum şehrimin duvarLarına…

    (K)ayıbım…


    ELimde beLki çoktan unuttuğun iki fotoğrafın var
    Hangisine baksam (d)üşüyorum yâr..


    Akrebin yeLkovanı defaLarca kez yakaLadığı zamanLarda,
    ben seni ezberimden siLemiyorum. . .
    Susuyorum / üşüyorum / düşüyorum.
    Duyumsuyor musun?

    SoLukLarıma sinen kokunu

    (D)uyuyormusun …

    HapisLik gibi atıştıran yağmurLarda yine hüzünLere gönüLLü devriyeLik yapıyor
    gece yürüyüşLerim…
    Bahçemdeki sarı ışığın uzayan göLgesinde,
    sessiz ve yasak yaLnızLıkLar büyütüyorum kaLabaLıkLara…
    Hüznün röntgenini çıkarıyorum biLmeden…


    Hadi ! tut/un bana güneşi ,LekeLerim çıksın ortaya…
    Ya da güneşe tut/un beni…

    (K)aranLıktayım…

    ÖLmeyi denedim kendime, öLemedim.



    Sana geLecek zamanLarda tükendim. Artık geLemem. . .
    ELLerim (d)üşüyor.
    Nefesim tükeniyor
    Ne desem duyuLmuyor

    Sen duy beni ey yar…


    SessizLiğin teninden soyamadım çığLıkLarı…
    Bu yüzden deLiyorum öfkemin ambargosunu…
    Yine saLıyorum yüreğimi
    öLümLü kavgaLarın şiddetLi çarpışmaLarına…
    YaLana büyüyen bir çocuğu emziriyor zaman…
    İnfazLar büyütüyor geçmişimin beşiğinde…
    SaLLanıyorum…


  9. #9
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Ahdımdı,
    Yüreğimi sıvadığın baLçıkLar arasından ışıLdamak
    Yeni güne saLt umutLarLa başLayıp
    ÜmitLeri bir tespihe sıraLamak. . .


    Açmadın çaLdığım kapıLarı
    Kapına göz pınarLarımı bıraktım
    Her damLası vurdu avLuLarına
    Gümüş tenteLerinden damLadı sevinçLerim
    Yüzünden süzüLdü bir çok defa
    Kafanı kaLdırıp bir kez biLe bakmadın. . .


    Acın hangi diLde acıtmaz?
    SöyLe de onu yazsın kaLemim
    ÇekiLecek acı kaderde kaLmaz
    Eminim. . .


    Yaramdı,
    GönLünün yaren oLuşu, biLmediği coğrafyaLarda
    FethettikLerin kara buLutLarca işgaL ediLirken
    FethedemedikLerinin sancısı vardı karnında
    Yetemedim
    Gözünde büyüttükLerine
    Yetemedin
    Bu yangını söndürmeye...



    Son vedam / dı,

    ŞiirLerimLe eLLerinin arasına buruşturup bıraktığım
    KaLbinin nasır tutmuş yanLarını
    BiLeyLedi mi söz yaşLarım?
    Bu aşkLa birLikte küLLenemedi yazık
    Kapında nöbet tutan gözyaşLarım...

  10. #10
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    yüReĞimi uYutmAyA gidİyoRum

    Canım yanıyor,tüm kelimelerim tükenmiş,kaynağını bulamayan su gibiyim,deli gibi çağlarken akamıyorum. Duvarlar mı örülmüş aşkın önüne,setler mi çekilmiş. Buradayım diyorsun,yüreğim yüreğinde. Neden hissetmez yüreğim yüreğini. Suretin yanımdayken,ruhun ruhumla neden buluşamıyor .Neden ulaşamıyorum yüreğine.

    Derin uykulara çekilme vaktidir şimdi. Yorulan yüreğimi uyutma vaktidir.

    Ben beynimle sevmeyi öğrenemedim sevgili,oysa ki sizin dünyanızda aşk farklı,yüreğimle seviyorum derken beyninizle seviyorsunuz. Sorguluyor,yargılıyor ve kararlar alıyorsunuz,oysa ki duygular sorgulanmayı sevmez ne hissediyorsan onu yaşamak istersin. Yargılanmaktan hoşlanmaz,kırılır.

    Aşk coşturandır,heyecanlandırandır,beklenendir,özlenen dir,tektir,parça parça yaşanmaz aşk. Bir parçasını şimdi yaşayayım nasılsa seviyor benimdir diyemezsin,her an gidebilecek kadar hassastır aşk. Seviyorsa kalır diyemezsin,aşktan bu kadar kolay gidilebilir mi diye sorgulayamazsın. Duygular akamazsa ruhuna ve çarparsa duvarlarına,unutma aynı şiddette geri döner geldiği yere.


    Ben senin dünyanda ki aşkı anlayamadım sevgili. Öğrenmeye çalıştım. İçim acıdıkça, acıyan yanlarımı sevginle iyileştirmeye çalıştım. Bir gülüşün unutturdu bazen acılarımı,bir öpüş döndürmeye yetti başımı. Sevgi sözcüklerinle zirveye tırmandım ve o zirvede kaybolmamak için sıkı sıkıya tuttum ellerinden. Hayatımda esen rüzgarımdın benim. Ve o rüzgarın dinmemesi için tanrıya yakarışlarımdın. Anlık değildi sevmelerim her ne kadar anlarda sevmeye çalışsam da seni diye kelimelere dokunuşlarım.

    İçim acıyor şimdi sevgili,yüreğimi uyutma vakti,senin dünyanda ki gibi sevmeyi beceremedim.

    Aşk beynimizi uyuşturmak için kendi kendimize söylediğimiz yalanların toplamıdır somut dünyanızda,ben soyut dünyamda gerçeklerimle mutluydum.

    Ey sevgili sebebini bilmediğim hayal kırıklıklarınla dolu şu an yüreğim. Sen beni,ben seni anlamaya çalışırken yorulan yüreğimi uyutmaya gidiyorum.

    Yürek olmadan yaşanabilirse bir sevda hala senin aşk dediğin yerdeyim ,bekliyorum.

    Öğret bana dünyanda ki aşkı,sen benim dünyamda ki aşka aşık oldun,çünkü aşk benim dünyamda çok güzel,çok özel,sende öğret bana sende ki aşkı,gönüllüyüm öğrenmeye. Yürek olmadan aşk oluyorsa öğret bana sana dair ne varsa,ben yüreğimi avutmaya gidiyorum.

Sayfa 2/16 İlkİlk 123456789101112 ... SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •