Gözleri..,
Misket misket sımsıcak..
Gözleri..,
Siyah kınında iki bıçak..
O gözlerdir işte..,
Uğrunda can verilip, can alınan...
Yine o gözlerdir..,
/..Bebeklerinde müebbet mahpus yatılan../
Zeynep Didem
__________________
Gözleri..,
Misket misket sımsıcak..
Gözleri..,
Siyah kınında iki bıçak..
O gözlerdir işte..,
Uğrunda can verilip, can alınan...
Yine o gözlerdir..,
/..Bebeklerinde müebbet mahpus yatılan../
Zeynep Didem
__________________
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar
Seni düşünürken
Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
Deliler gibi dönmeğe başlar
Döndükçe yumak yumak çözülür
Çözüldükçe ufalır küçülür
Çekirdeği henüz süt bağlamış
Masmavi bir erik kesilir ağzımda
Dokundukça yanar dudaklarım
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bedri Rahmi Eyüboğlu
Seni İntihar Ettim .. | Kahraman Tazeoğlu
deli dolu geçtik ateş hatlarından
sevgim korkuyla beraber büyüdü içimde
sevdikçe korktum
korktukça daha çok sevdim
er geç birbirini boğacaktı bu duygular biliyordum
neden sonra farkına varıyor insan
ayağına takılan bütün taşları
yoluna kendi döşediğinin
senin yarınlara inancın benden yüklüydü
daha cesaretliydin
planı çatılmamış yarınlara ektiğin umutlar
er geç açacaktı biliyordun
deli sevdalı çocuk ruhumun
nicelerinin uğruna kıyametler kopardığı
değersiz değerlere sırt dönmüş güvenli saflığında
bir sonsuzluk buldun kendine
ve hayatımızın resimlerini çizdin duvarlarımıza
sonra birden
yeşil bir kentte
ılık bir yaz gecesine astın beni
sevdalı ömrümün dakikası beş para etmedi
ödedim
cümlelerim seni taşımaktan yorgun düştü
son sözün
ve son anın efendisi olmaya bilenmiş yüreğine yenildim
geçmişten nefes alıp geçmişe nefes verdim
anılar kemirdi yüreğimi
felç oldu hislerim
zamanın çoktan dibe çöktüğü kum saatimin belinden
tek bir saniye bile süzülmüyordu
ters çevirmeye cesaretim yoktu
çünkü yeniden başlayacak bir hayatın
korkağı olmuştum
aşkların sonrasında hüzün vardır
ya sen hüznü boğarsın
ya da hüzün seni boğar
ama birisi kanatlarını kırarsa eğer
yaralı kuş rolüne soyunacağına
yürümeyi denemelisin
hayata dönmelisin
bunları düşünebilmek bile kendime dönüşümdü
ve sonunu infaz ediyordu içimde
o gece yüreğimden sağ çıksaydın eğer
ölen ben olurdum
o gece
hayatın lekesiz bir anında
seni intihar ettim
şimdi katil benim
artık güncemde bir boşluksun
yavaş yavaş taze anıların altına gömülüyorsun
ve sana ait sandığım her şeyin
aslında benim olduğunu öğreniyorum
hiçbir duygunun tek ilhamı değilsin
kendimi keşfettikçe
seni kaybediyorum
ve ufkuma sensizliği
korkusuzca geriyorum
Her nefret bir aşktır aslında
Bugün sana yabancıyım yüreğim..
Düşünmeden dökmek istiyorum içimdekileri..
Belki biraz kırıl istiyorum bana..
Biraz üzül…
Biraz anla…
Vazgeç istiyorum,
Hayallerden…
Kimbilir !
Belki de benden…
Saçmalamak istiyorum alabildiğine…
Bağırmak, durup dururken..
Gülmek, nedensizce..
Tersine yaşamak istiyorum hayatı…
Anla işte !
Saçma ne varsa yapmak istiyorum kendimce…
Ve sende saçmala istiyorum acımasızca…
Belki de…
Gelişi güzel ağlamak istiyorum sana…
Her bir damla da bensizliğe alış istiyorum …
Alış ki kolay olsun gitmek..
Can yakmadan…
Yaralamadan...
Yalan !
Hiçbir gidiş, acısız gitmez…
Giderse ‘’o ‘’ gidiş olmaz…
Ama sen git...
Ve öyle bir git ki,
Her adımda, senden değil kendimden vazgeçtiğimi hissettir acıyla …
Yüreğim
Sözün özü;
Vazgeç, saçmala ve git istiyorum izinsizce…!
Ben gidemiyorum ...
Sen de git işte !
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Eksilmesin İmgen
Bana verdiğin mutluluğu
Paylaşacak kimsem yok
Sevincimi içime
Ve yalnız taşıyorum
(Biliyorsun ya
Susarak yaşamak zorundayım seni)
Bu yüzden gecelere ve sözcüklere
Bölüyorum ağırlığını
Yüzünü gözbebeklerime çiziyorum
Kırık kalemleriyle kirpiklerimin
Baktığım her yerde seni göreyim
Ve eksilmesin diye imgen
Uykularımda bile
Ömrümün evinden
Sır vermez derininden kalbimin
Tutamadım kendime verdiqim sözü yine..
AkLımın daLLarında yuva yapmış sustuqum herşey..
CevapLarını buLduqum her$ey qibi yitip qidiyor $u qecmek biLmeyen zaman..
[Firar......!]
Evet, Firardı senin yaptığın.. "Biz"den firar ettin "sen"..
Zamanını söyLeyemem ama, adımını attığın an anLamaLıydım diye de hayıfLanırım..
[Yazık......!]
Evet, yazık ettin sen!
GönüLLerce yoL katettikten sonra karşıma gecip, saLıverdin üzerime "umutLarını ! "
Neden yaptın!
Madem , miLatLarca yıL sonra dahi oLsa Firar edecektin, neden yaptın, ne demeye saLdın o umutLarı üzerime!
BiLiyorum herşeyi , sus! kıpırdamasın dudakLarın !
[BiLme......!]
Evet , biLme ne kadar aciz kaLdıqımı , ve , biLme sensizLiqin suLarında boğuLduğumu..
qönüLLerce yoL katettikten sonra neden sindirdin kokunu akLımın gamzesine!
O cukurda hapis kaLdım ben!
BiLme!
Bakamıyorum aynaya artık, kimin icin hazırLayacaksın ki sacLarının LüLesini!
Yokum ki!
geLdim mi ki?!
Birde , gönüLLerce yoL katettikten sonra soruyorsun "Bu bir gercek mi?" diye!
[Gercek......!]
Evet, Gercek / ti...... gözLerinin renqi kadar, yaLın/yaLnız/ayak koştugun kadar, girip/cıktığın kadar benden ba$ka her gönüLe, ve! ve döndüqün kadar buz tutmuş koLLarıma!
gercekti evet! BiLiyordum!
BiLiyordum, cırıLcıpLak kaLacaktı "umut"Larım o iLk adımı attığında!
Ah kafam....! Ah akıLsız başım!
gözLerin, sacLarını aLnından geriye atışın, en onuLmaz qerceqim, bitmek tükenmek biLmeyen hasretim!!!!!!!!!!!!!!!!
Artık cok qec....Sende biLiyorsun, uzakLar ve ........
[BiLmece'msin....]
Gec kaLmışLıqımın öfkesi
Yaptıqım her hatanın sebebi
gördüğüm renkLerin en güzeLisin biLiyorum..
Cıkar beni bu karanLıktan
Yitip gidiyorum...
[bıRaktığım gibiyim ama sana yOkum ,
ve ;
bendEki tüm saatLeR ayRıLığa kuRuLu..
yine dE , meRhaba sana.. sanCıLı qeCeLeRimin en anLamLı nedEni..
meRhaba gidip gidip dönmeLeRin en qüzeLi.. ]
Seviyorum ßiliyorsun
ßenden UzakLara
UzakLara Gidiyorsun
Ne kaDar KoLay SöyLeDin
ßitti Her$ey ßitti Diye
HoşçakaL SevgiLim
ßenden Uzakta..
'' Hoşça/kal ''
Tek olsanda, ayaktasın,
bir gün biteceğini,
bir gün yenileceğini bile bile,
bile bile ayaktasın,
bu adaletsizliğe meydan okurcasına..
Artık yazmayacağım! ..
Kalemimle vedalaştığım gündür bu gün..Kalemimin gözyaşlarıdır bunlar! ..
Kırk yıllık kadim dostum, can yoldaşım, lisanım, feryadım ve gönlümün sesi “kalemimi kırıyorum! ..” Ve kalemimi kırarken, içimde ki bomba’nın da fitilini ateşliyorum! .. Ben de yokum artık…. Kalemim gibi! ..
Çünkü; “ARTIK YAZMAYACAĞIM”
Kalemiyle “yaşar” şair ve… ve “kalemiyle ölür! ..”
Sen; ister “intihar” de buna, istersen cinayet! .. Ben mağduruyum bu infazın suçlusu değil! ..
Madem ki “AŞK” koca bir yalandı, madem ki ben “yalan’ı sevdim” madem ki yalanlarla beslenip, yalanlarla ümitlendim ve madem ki sonunda tükendim o halde ben; “yalan” bir kalemşördüm nihayet! ..
Ve sen;
Konuşan, ağlayan, yazan, çizen ve susan! .... SEN! .....
Konuştuğunda;
Anlamlandırmalıydın bütün sözcükleri, soyutlamalıydın tüm yanlış anlamalardan… Sesin duyulmalı, anlaşılmalıydı ne dediğin! .. Yerine ve zamana göre değiştirmeden…, her hal ve şartta korkmadan…., dişlerinin arasında ezmeden kelimeleri….. böylece konuşmalıydın! ...
Çizdiğinde;
Çocuksu sevinçlerimi, korkularımı çizmeliydin tuvaline, sonra bir fırtına resmi ve kasırga… sonra “tufan”
Ve geriye kalan enkaz ve harabeleri göstermeliydi her fırça darbesi.. Siyah siyah noktaları damlatarak tuvalin beyaz yüzüne, gözyaşlarımı resmetmeliydin! .. Çizdiğinde böyle çizmeli anlamlandırmalıydın, bir anlamı olmalıydı çizgilerinin! ...
Ağladığında;
Çaresizliğini gölgelemek, zayıflığını, korkaklığını, basiretsizliğini saklamak için,
Gözyaşlarının ardına sığınıp “aczin” parçası olmak, itiraf edemediklerinden kaçmak ve sıyrılmak için,
Yapamadıkların adına değil, “yapmadığın” ve “tercihlerini” kendi istediğin şekilde kullandığın sonuçlar için “ağlamamalıydın! ..”
Ağladığında, bu; Yüreğinin ağlaması olmalıydı, gözlerinin değil! .. Riya kokmamalıydı dökülen yaşlar… Ağladığın da böyle ağlamalıydın! ..
Yazdığında;
Sivri olmalıydı kalemin, kelimenin en hasını, cümlenin en vuırucu olanını seçmeliydin…, içimi titretmeli nefesimi kesmeliydi vurguların! .. Aşk kokmalı, sevda tütmeliydi satırların, yazacaksan böyle yazmalıydın! ..
Daha sonra pişman olup üstünü çizmeyeceğin, silgi kullanıp silmeyeceğin şeyler olmalıydı! ..
Sustuğunda, ki; susmuştun! ...
Bende susacağım! ... Lakin senin cehennemin olacak benim suskunluğum! .. Sindirerek oku! .. Tekrarı olmayacak! .. Bir şairin susuşu “Kıyametin kopuşu” kaleminin kırılması ise “depremlerin sonucu” gibidir! ..
Hülasa;
Senin için dün ne yazılmış, hatta düne kadar yazılmış ne varsa hepsini yakıyorum! .... Kalemimin kırık parçalarını da! .... Yüreğimi ve tüm yaşanmışlıkları karanlığa fırlatıyorum! .. Şaire yaraşır biçimde “ŞAİRE AİT NE VARSA” katlediyorum! .. Senin yarım bıraktığın “cinayet teşebbüsünü” katliamla tamamlıyorum! ..
Konuşan tek yanımı “Kalem’imi de” susturuyorum! ....
Yoluna çıkacak tüm yollardan dönüyor, yoluma çıkan tüm yollara “barikatlar” kuruyorum.. Hayatından eksiliyorum… Sen; eksiği hissetmesen de, “eksiklikten bahsetmesen de”
Var olduğu “iddia edilen” dostluğu, arkadaşlığı, yarenliği ve yine “Var olduğu yalanına” kendimi inandırdığım aşkı, sevgiyi, sevdayı, mazinin çöplüğüne ve bilinmezliğin zindanlarına gömüyorum! ....
Geriye;
Ne anlatılacak bir masal(!) , ne közüne üfleyecek rüzgar, ne yanaklardan süzülecek bir damla nedamet, ne tebessümle yad edilecek bir anı, ne de muhabbete dair bir konu bırakıyorum! ..
Yarınlara bakarken, ibretle temaşa ettiğim “umutların” yok oluşunu gördükten sonra, geriye bakıp “her ne varsa” mazide tarumar ediyorum! ..
Makale, şiir veya edebi bir kompozisyon değildir bu yazdıklarım..
“Susmadan” az önceki son nefes alışlarımdır! ..
ŞAİR SUSMUŞSA ÖLMÜŞ DEMEKTİR VE ÖLMÜŞTÜR ŞİİRLERİNDE KİM VARSA! ..
'Gönlüm sevmeden önce ne bir çöldü ne vaha
Sen arkanı döndün ya! .. Gayrı yazmam bir daha! ...'
-susmak aşkın diLidir- diyen sevgiLi konuş şimdi, keLimeLerine ihtiyacım var…”
Parça tesirLi sancıLar düşüyor kaLbime…düştükçe uçurum,sancıdıkça aşk…
ve aşkLaştıkça kaLp daha çok parçaLanıyor,
hayat yakLaştıkça daha bir özLüyorum kabuL ediyorum,
GaLibimsin !!
ve ben her şeyini savaş aLanında bırakan mağLup bir komutan gibiyim şimdiLerde..
Tüm zaferLerimi sende yitirmişim, kör bir şahinin gözLeriyLe yoL arıyorum kendime, sana çıkmayacağını biLdiğim yoLLarı görmekten korkuyorum beLki de kim biLir?..
Çıkmaz sokakLarda kısır kaLıyorum döngüLere..
ve ben dönemezken kendime
LabirentLerinde kayboLmuşken, sağım sen, soLum sen, yoLum sen, yönüm sen oLmuşken, senden gayrısına yok, yokLuğuna râm oLmuşken,
susma ömrüm!...
YoL kesiL cehenneme...
Keskin bir virajsın içimde bir türLü aLamadığım..
Ne zaman geçmeye kaLksam senden, ya bir uçurum boşLuğu, ya bir şarampoL oLuyor sonum..
Uzanan eLLeri tutmuyorum..
Yüreğime taktığın aLyans tutuyor içimi, içini bırakmıyorum..
DuL bir hasrete yâd/igar kaLıyorum öteLerde
Yar dediğimi ağyar, yaban dediğimi yar sanıyorLar..
SancıLanıyorum sessizLiğine
Tam vakti;
susturucu takıLmışken yüreğime, haykıramazken, her kurşun içimi parçaLarken, infiLak ederken isyanLarım sensizLiğe,
ve akarken gözümden ırmak ırmak,
susma ömrüm!...
Ateş kesiL cehenneme...
Tüm piyonLarım tükendi
ELimde bir şah… nereye koysam kendine mat çekiyor..
CemreLer ihanet ediyor adına, AsLı hükümsüz..
kendini biLe ısıtmıyor..
Adım LâL kaLıyor zemheri ayazLarına..
d-üşüyorum..
Muhaciri değiLim gayrı bu Arafın..
Ne cennet kokabiLiyorum, ne cehennem yanabiLiyorum..
Kendimsiz bir kent kuruyorum yokLuğunun sokağına..
BaykuşLara sakinLik yapıyor kentimin ıssızLığı… sesine parazit yapan bir sesLe yıkıLıyorum . . .
Uğraşma aşk..!
KaL (n)dıramazsın; kumdan kaLeLer gibi bir rüzgarLık değiL, bir cümLeLik yıkımLarım..
BiLmem ki hangi rihter öLçer sarsıntıLarımı.. artçı seLLere verirken sitemimi,
sana “sus”arken,
öLüme “su”sarken,
MüpteLâsıyken kahramanı bıçakLanmış masaLLarın aşk için aşıkLarı ezip geçmişken,
susma ömrüm!...
Şehâdet getir cinnetime...
Öznesi sen oLan bir ömre verdim adını, ki öLüm yar oLana kadar tek yar dediğim oL diye..
sana geldim, ölüme yar etme diye.
Susma diye çırpınışLarımın tek müsebbibisin..
BiLiyorum aLdırmıyorsun, dönmeyeyim istiyorsun suLtanLığına
Ve asLında aşk’tan korkuyorsun
ZuLmetin sırtımda yama oLurken yar/aLarıma
Hani oLur da geLdiğimde bir gün kapanacaksa yüzüme şehrinin kapıLarı,
Her Lisanı LâL bırakan bakışLarım anLamını yitirecekse eğer ve eL eLini tutacaksa eLLerin, eLimde değiL yanacağım . . .
O vakit güLüp geçeceksen yangınLarıma,
Sarmayacaksan,
BenimLe kınanıp, benimLe yanmayacaksan,
Cennetten kovuLmayı göze aLmayacaksan,
Bir sözüne çöLde vaha gibi susarken öyLe umarsız susacaksan…
Sen de sus ömrüm!...
Sus!..
Sus ki, öLüm bana yar,
ben öLüme YAR oLayım…
Sen. . .
. . . . . . . toprak kesiL cesedime . . . . . .
Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)
Yer imleri