Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
162 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: GaMze GaMze DoLmuyoR YüzüM.. Bak Acı! Bak Ya$! Bak SoğuK !

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart KanamaLı Bir Aşk İçin Bayat Kan Aranıyor

    Kötü bir oyun bu... Beni hep çıkmazlara sürüklüyorsun...

    Ruhumdan uzak tut hınzır oyunları...

    Hiçbir şey gerçek değil...
    Hiçbir şey olması gerektiği gibi,
    hiçbir şey olması gerektiği yerde değil...

    Ben de, sen de... Biliyorsun bunu...
    O tepenin üzerinde oturuyor ve kaygısız düşler kuruyorum,
    yaşam yalnızca kaygısız düşlerimi solduran realizm taraftarı atık parçacığı...

    Onlar sihri göremiyorlar
    ve bu yüzden gördükleri olur olmaz absürtlükleri sihir sanıyorlar...
    Öylesine körler, öylesine somutlar ve öylesine gerçekler ki, mide bulandırıyorlar...

    White lion dinliyorum...
    Ve bu tınıyla bulunduğun boyuta gelip
    seninle sonsuza (?) dek dans etmek istiyorum...

    Bir tek ben değilim...
    Bir tek sen değilsin...

    Bir tek biz değiliz görmekten, duymaktan ve bilmekten yakınan,
    Tanrı’ ya, yanıtsız bırakacağıni bile bile sorularla dolu kanlı mektuplar yollayan...
    Bu odada, bir başıma acıdan parçalanırken ruhum,
    kaygısız gibi görünmekten mazosistçe zevk alıyorum...
    O odada, bir başına, acı çekiyorsun... Sen de...
    Neden gözlerini kaçırıyorsun durmaksızın...
    Ruhuna yapışan sızıyı görmelerine izin ver...
    Oldukca fazlayız...
    Bu kentte, gece yarıları, ışıkları açık, yüzlerce tedirgin ruh sancı çekiyor...
    Çokluğumuz, yalnızca ruhlarımızın kanamasını artırıyor hepsi bu...

    Zihnime yansıyan kurguları sayıklıyorum...
    O, kurgularımın uzağında öylece gülümsüyor son fotoğraflarında...
    “Küçük çocuk ağlama, uyursun ve uyandığında hepsi geçer”...
    Soluk düşlerin arasından gündüze uyanıyorum,
    tanıdık gülümseyişler üzerime üzerime geliyor,
    sırf öyle olması gerektiği için ya da toplum bana bunu dikte ettiği için,
    konuşuyor, gülümsüyor, yaşıyor ve ölüyorum...

    Bu oyunun dışına hapsedilmiş bir izleyiciyim,
    içeri giremiyorum, dışarı da çıkamıyorum...

    İki boyut arası sıkışıp kaldım... Hayat, ölüm...
    Başka şeyler bulmalısın artık Tanrı(m)...

    Bu kavramlar oldukça klişeleşti... Dengemi yitirdim...
    Bu anlamsız kurguda yer almak oldukça canımı yakıyor,
    silik düşler biriktiriyorum, isimsiz, uyduruk adreslere postalıyorum düşlerimi...
    Cevapsız... Sorular biriktiriyorum ayyaş gecelerime...
    Uykular biriktiriyorum huzurlu günlerime...
    Uykusuzum, ayığım, bedenim sağlıklı, ruhum verem...

    Küçük mutluluklar biriktiriyorum,
    ileride benim de büyük bir mutluluğum olması için...

    Geri dönmek... Artık... Beklemiyorum...

    Sadece yürüyorum o loş sokağın neonları arasında bir siluete dönüşene dek...
    Sen, uyuyakalıyorsun hep hikayemin son paragrafında...
    Ben ruhuma bayat kanlar biriktiriyorum...
    Sönük düşler, kuşkular, özlemler, erdemler, erdemsizlikler,
    hezeyanlar, kabuslar, kırık ümitler, tınılar, cesetler biriktiriyorum...
    Yüzüme anlamsızca bakınan gözler biriktiriyorum,
    ruhumu acıtan tümceler biriktiriyorum...

    Uykusuzum... Uykusuz ve eksiğim bu kentte...
    Gülümseyen yüzünün tezatında, kötücül kahkahalar savuruyor yaşam...
    Kanamalı bir ruh için! EVET! Tam da şimdi...

    KANAMALI BİR RUH İÇİN ACİL BAYAT KAN ARANIYOR!..

    Sıtmalı tümcelere gereksinim duymadan söyleyeceğim ;

    HAYAT! YARIŞMAK DEĞİL, YALNIZCA KAZANMAK ÖNEMLİDİR!

    Bu saçma oyunda, biteviye kaybedeceğimizin bilincinde soluksuz ilerliyoruz...
    Bilinç NEREDE?

    Ruhunuz nerenizde takılı kaldı?!

    Yaşam nerede, bu mekanik ölüler cehenneminde?

    Ne zamandır uykudasınız?

    Çocukluğunuza özlem duyuyorsunuz,
    finans bültenlerinde ruhunuzun son parçasını da yitirirken...

    Gökyüzü nerede?!
    Martıları ne zamandır görmüyorsunuz?...

    İyisi mi "siz"devam edin öylece...

    "Biz", nasılsa silinip gideceğiz...

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

  2. #2
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart



    Gecenin uğultusuna yaslanmış bedenime ağır gelenleri, kelime kelime döküyorum sancılarımla..
    Her şey ama her şey fazlalığa dair bu gece

    Dibe vurmuş yüzüne susuyorum yalnızlığımın..
    Geceye düşen ayrılıkları, acıya yüklüyorum usanmadan
    Anlamına tutunduğum sözleri sindire sindire yuttuğum bu fazlalığın hıçkırıklara kapılmasına yüz tutuyorum bile bile..

    Hani damlalara karışıp aksın istersin ya gözlerin
    Öyle bir an, sana haykırıyorum parça parça
    Hiçliğe fısıldıyorum, notaları kayıp melodileri
    Yırtıyorum anlamsızlığını her satırının..
    Zehrine karışıyorum yüreğinin


    Düğümlüyorum çığlıklarımı, kalemime

    İçine attığın her acı, bir gün gelir sen- olur demişti,
    Yüreğiinci bir dost

    O yazıyor, ben yazıyorum;
    Durmuyor, durmuyorum;

    Birgün ;bana; susacak sesim;
    Şimdi
    Yazıyor,
    Bağırıyor,
    Vuruyor dipsiz yokoluşlara;.

    Ama birgün;

    Ne bir ses ne bir darbe..
    Susacak, susturacak;

    O gün,
    İçime bölüneceğim


  3. #3
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart



    Demedim mi bu hasret bitirir seni
    Ay dolanır gider, yalnız kalırsın
    Her gün yeni baştan dağılır, ufalırsın

    DEMEDİM Mİ YÜREĞİM SEVME!!!


    İşte ne gözyaşı, ne yemin, ne söz....
    Geri dönen hangi güvercinin var?
    Senin hangi çiçeğini sakladı bahar?

    DEMEDİM Mİ AKLIM İNANMA!!!

    Bir gün naza çeker kendini demedim mi?
    Görmesen zindana döner bu şehir...
    Görsen, umursamaz, aldırmaz

    DEMEDİM Mİ GÖZLERİM BAKMA!!!

    Demedim mi bu ürperten sıcaklık...
    Bu taze güzellik kaybolur bir gün?
    Sonra boşu-boşuna aranır, dövünürsün

    DEMEDİM Mİ ELLERİM DOKUNMA!!!

    Demedim mi bir gün susar şarkılar
    Sesine ses veren rüzgar olur...
    istediğin kadar artık bekle dur...

    DEMEDİM Mİ KULAĞIM DUYMA!!!

    Bir gün çıkıp gideceği belliydi
    Ayan-beyan belliydi anlayamadın.
    Başka bir rüyada şimdi o

    DEMEDİM Mİ KOLLARIM SARMA!!!

    Bütün çektiklerim senin yüzünden
    Gölge bile geçirmezdin bir zaman üzerinden
    Ah! şimdi paramparça oldun bin bir yerinden

    DEMEDİM Mİ GURURUM KIRILMA!!!

  4. #4
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart



    Şimdiye kadar ne kadar ayrılık, ne kadar ölüm, ne kadar terk ediliş varsa hepsini yüreğimde hissedip tek tek saçtım dünyanın bir köşesine. Karanlığı ve yalnızlığı katmasam eksik kalırdı yazdıklarım sanki, sanki ben onların bir parçasıydım. Güneş doğar mıydı, bir kez olsun kalmak için gelen olur muydu hayatıma düşündüm durdum. Mümkün müydü bu, sevebilmek başka bir yürekle dünyayı, tutunabilmek bir insana, günü karşılamak en içten tebessümle, üzülebilmek beraber yitenlerin ardından…. Her şey ne kadar da uzaktı bana oysa, umut umutsuzluğa katmışken kendini, nasıl olurda sıyrılabilirdim geçmişimden, ağırlığından hüznün……


    Bu sondur sevgili, ayrılığın, karanlığın, ölümün ve yalnızlığın böylesi bir anlamla cümlelerimde son yer edişidir. Bu son karartışıdır kelimelerimi… Öyleki bundan gayri ben ayrılık desem karşımda bulacağım seni, ölüm desem yanımda…. Ben ki en büyük inkarcısı olmuşum kendimin, inananların en kutsal gecesinin birinde, inkar etmişim eski beni, mutluluğu kendine haram kılan beni, yokmuşcasına inkara durmuşum…. Önce Tanrıya sonra sana sığınrım ki af eyleyin beni… Sözüm ikinizden yanadır , siz terk etmedikçe terk edemeyeceğim sizi. ....


    Adını Tanrıyla bir anarım delalım, adına yıldızlardan önce kanarım... Şimdi umut mevsimine dururken zaman, en koyu haliyle umut biriktiriyorum içimde burham burham, hiç bir zaman inanmadığım kadar inanıyorum geleceğe seninle... İçimde biriken onca şeye rağmen yazamamak ne kötüdür bilir misin? Oysa tam da şimdi,herkesten gizli topladığım sevgimi, dayayıp yedi renge sekizini ekleyecek olan gökkuşağına, ayak basılmamış bir düzlükte ki kar ışıltısı kadar pürüzsüz anlatabilmek vardı sana.. Zor olan bundan sonrasına değinmekmiş belkide.. Betimleyememek cümlelerle, cümlelerin içinde bulamamak onu, benzetememek hiç birşeye... Yazmak şimdi daha anlamlı benim için aslında, öyleki kalemimi mürekkebe her buladığımda sana seslenecek olmanın gerçekliği var önümde. Amaçsız, salınan, kırgın ,yarım mektuplara inat anlatmak var seni, ama bırakmıyor içimdeki çoşku, ona saniyelerin arasındaki boşlukta kerelerce çarpıyorum.. Acıyı ne güzelde anlatırdım oysa, hüznü,karanlığı nasılda kolay ortak ederdim kendime. Şimdi göründüğüm gibiyim işte, kalemi eline alan , ilk defa kendini harflerle anlatmaya çalışan bir çocuk acemiliğinde. Artık tek korkum sana içimdeki duyguyu anlatamayacak olmak, eksik kalacak olmak hissetiklerime........



    Bu son delalım... son kez, ölümü katışım hayatın içine... bu kalemimin ayrılıkları son çizimi. Kim ne derse desin, hain bir zamanın insanlarıda olsak, sevgi tükenmiş artık yok da deseler, sana öylesine inanıyorum ki, dünyamı kapatabilirim insanlara... Zaten yetmezmi bana içinde bir sen olsan bir de ben.... Hatta dünyayı yeniden kurabiliriz bile böylelikle, bizden olanlara öğretebiliriz barışı, dostluğu, sevdayı... masallarını kurarız beraber içinde milyon çeşide bulanmış umut olan. Bizim dünyamızda ölende olmaz kavgalar yüzünden, kimse aldatmazda sevdiğini öyle değil mi? Seni korkularımla beklediğim zamanlara and olsunki, o anlarımın çaresizliği, acıları ve kutsallığı üzerine yemine dururum ki, anlatamadığım, eşine denk getiremediğim şu içimdeki varlığın varlığımın kanıtıdır...

    Gecenin tam ortasındayım şimdi... ve sana söz verdiğim gibi terk eden ben oluyorum geceyi... Geceleri tuttuğum nöbetler başka bir bekleyenin olsun artık..

  5. #5
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart



    Yağmur yağıyor ve sen yoksun
    Yağmur yağıyor! Hem de sağanak halinde! ..
    “-utangaç suların sırdaşı oldum/ yüreğim üşüyor, ömrüm firari-” Ama sen yoksun! .. Belki de insanların en duygusal olduğu, yalan söylemediği, sevdâlı gözlerin sislenip birer cigara yaktığı, sevginin; kitaplar arasındaki kurutulmuş güllerden kurtulup sessiz bir ceylan gibi yüreklere girdiği ve yalnızlıkların ilk karanfil yaprağında büyüdüğü, çoğu kez de hüzünle birlikte sessizlik içinde yaşanan bir andır bu...Fakat kimsecikler farkına varmaz bile... Olsa olsa ancak şairler hatırlar yağmur kokan bir sabaha karşı camlarını açtıklarını. Havada asılı kalmış bir bulutu, bir kuşun titreyerek uçtuğunu, gül yaprakları üzerinde tomur tomur gülümseyen şebnemleri, yalan yeminlerin şâhidi papatyaların göz yaşlarıyla ıslandığını ancak şâirler hisseder...
    “Ve bütün bunlar; aşkın güzelliğiyledir! ” derler! ..

    Yağmur yağıyor! Hem de sağanak hâlinde! ..
    “-utangaç suların sırdaşı oldum/ yüreğim üşüyor,ömrüm firâri-” Yağıyor işte; korkarak, yavaş sesle... Hatta bazen cesaretleniyor benim gibi, ve hışımla vuruyor camlara... Sonra yine ürkek! İhanet edercesine... Offf serçeeee! ...

    Yağmur yağıyor! Fısıltıyla, nazla... Bir eski hikayenin sonunu getirircesine... İnsanlar bilmiyor bu hikâyeyi, gökyüzü dilsiz! .. Hava da anlaşılamamanın verdiği kahrolası hüzün...
    Ah şu esrik bulutlarda geçmese gözlerimden, derken...

    Yağmur yağıyor işte “ömrüm firârî” makamında...
    “Yüreğim üşüyor..! ” Ve ben bu gecenin 25.saatlerinde “utangaç sırların sırdaşı” oluyorum cân! ..

    Yağmur yağıyor diyorum, duymuyor musun? ! ..
    Ve sen yoksun! ..

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •