Fotoðraf, doðada mevcut gözle görülebilen maddi varlýk ve þekilleri, ýþýk ve bazý kimyasal maddeler yardýmýyla ýþýða karþý duyarlý hale getirilmiþ film, kaðýt veya her hangi bir madde üzerine saptayan fiziksel ve kimyasal bir iþlemdir. Kelime Yunanca ýþýk anlamýna gelen "photos" ve yazý anlamýna gelen "graphes" kelimelerinden oluþmaktadýr. Yani ýþýkla yazmak anlamýna gelmektedir. Fotoðrafçýlýk uluslararasý bir dildir ve modern hayatta üçüncü bir göz vazifesi görür. Fotoðrafçýlýk bakmakla görmenin ayrý ayrý þeyler olduðunu kanýtlar. Fotoðraf bugünkü geliþme devrinde bir bilim ve diðer bilim kollarýnýn da hiç þüphesiz ki en büyük yardýmcýsýdýr.
TARÝHÇESÝ
Fotoðrafçýlýðýn baþlangýç tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Fotoðraf tarihi karanlýk kutu içinde görüntü elde etmenin tarihi olduðu kadar, bu görüntüleri fotokimyasal yollarla saptamanýn da tarihidir.
Sekizinci yüzyýlda Cabir Ýbni Hayyam adlý bir Arap'ýn Gümüþ Nitrat'ýn güneþ ýþýðý etkisiyle karardýðýný bulmasý ve 15. asýrda büyük sanatçý Leonardo da Vinci'nin karanlýk odada mevcut ufak bir deliðin dýþ dünyadaki görünümlerini aksettirmesi fotoðrafçýlýk tarihindeki önemli baþlangýçlardýr. Sanatçýlar Rönesans devrinde karanlýk kutuyu buldular. Böylece, ýþýðýn girdiði ufak bir delik aracýlýðýyla karanlýk kutunun öbür ucunda konunun ters çevrilmiþ bir görüntü görebiliyordu. 18. yüzyýlda karanlýk kutunun bir ucuna mercek ve diðer ucuna da buzlu cam konularak görüntü kutunun dýþýnda görülebilir hale getirildi.
Iþýðýn kimyevi maddeler üzerindeki etkisi ve gümüþ tuzlarýnýn görüntü sapma duyarlýlýðý 200 yýl önceden biliniyordu. 1725 yýlýnda, kireç ve gümüþ nitrat sürülmüþ bir kaðýt üzerine bir þekil konulup güneþe tutulduðunda kaðýt üzerinde bu þeklin bir görüntüsünün meydana geldiði görülmüþtür. 19. yüzyýlýn baþýnda kaðýt, gümüþ nitrat çözeltisine batýrýlarak negatiflerin elde edilmesi baþarýldý. Fotoðrafçýlýðýn ilk ve esaslý geliþmesi, vernikle saydam hale getirilmiþ olan kaðýt üzerindeki bir görüntünün kalay levha üzerine getirilmesidir. Daha sonra, Yuda Bitümü ile kaplanmýþ kalay levha üzerine düþürülen bir görüntüde güneþ ýþýðý düþen yerlerin beyazlaþtýðý görülmüþtür.
Niepce ile baþlayan fotoðraf çalýþmalarý 1829 da Jacques Mande, Daugerre ile birleþip 1837 de Daugerreotype'ý ortaya koymalarýyla birden geliþim göstermeye baþladý. Bu iþlem gümüþle karýþtýrýlmýþ bakýr bir levhanýn sünger tozu ve zeytinyaðý ile silindikten sonra 1/16 oranýnda su ve nitrik asit birleþiminde yýkanýp hafif bir ateþte ýsýtýlmasýný ve ikinci defa nitrik aside batýrýlmasýný gerektiriyordu. Böylece hazýrlanan levha iyoda batýrýlýp makineye yerleþtiriliyor, ýþýk durumuna göre 5 ile 40 dakika poz veriliyordu. Elde edilen görüntü 47.5ºC ýsýdaki cývayý kapsayan bir tepsinin içine konulana kadar ortaya çýkmýyordu.
1840 yýlýnda ýþýðý 16 kere fazla geçiren bir mercek kullanýlarak poz süresi düþürüldü. Daugerre tipi ile elde edilen görüntü çok net olmakta ise de gümüþ bakýr karýþýmý levhanýn kolayca kýrýlmasý ve bu yönden çok pahalý olmasý fazla geliþmesini önledi.
Ayný süreler içinde Henry Fox Talbot bir takým kimyasal maddelere batýrýlmýþ kaðýtlar üzerinde görüntü elde etmeyi baþardýysa da yavaþ yavaþ kararmasý ve görüntünün net olmamasý nedeniyle kolayca unutuldu. Ancak Talbot'un bu buluþu için ilk defa "FOTOÐRAF" kelimesi kullanýlmýþtýr. Bir süre sonra da negatiflerin pozitife çevrilmesi baþarýlmýþtýr. Böylece modern fotoðrafçýlýðýn temeli atýlmýþtýr.
Daha sonra fotoðraf kaðýtlarý, yumurta akýna batýrýlarak pürüzsüz bir yüzey elde edilmiþtir. Ancak bu yöntem ayrýntýlarý ortaya çýkarmakta baþarýsýz olmuþtur. Yumurta akýnýn iyotlaþmasý ise baþarýlý sonuç vermiþtir. Bundan sonra ýslak levha yöntemi daha donra da kuru levha yöntemi bulunmuþtur.
Bu tarihlerde bir fotoðraf çekebilmek için ulaþýlabilmiþ en büyük poz süresi 1/25 saniye idi.
1852 yýlýnda George Eastman, Kodak makinelerinde 10 poz çekebilen bromür kaplý Jelatin rulolar bulunan Kodak fotoðraf makinelerini piyasaya sürerek çok büyük aletler taþýmasý gereken fotoðrafçýya kolay hareket imkaný saðladý. Fotoðraf çekildikten sonra makine fabrikaya gönderiliyor ve jelatin film kaðýttan ayrýldýktan sonra bir cam üzerine yerleþtiriliyor ve sonra yeniden makineye film doldurularak sahibine iade ediliyordu.
1870 de Hermann Vogel emülsiyonlarý muhtelif banyolara batýrýlarak duyarlýlýklarýný arttýrma yolunu buldu. 1880 yýlýnda kýrmýzýya karþý duyarlýlýðý çok sýnýrlý olan ortokomatik filmin yanýnda, pankromatik filmler ortaya çýktý. Fotoðraf 19. ve 20. asýrda deðiþik astigmat merceklerin, selüloz asýllý filmlerin kullanýlmasý, fotoðraf makinesi ve film sanayinde geliþmelerle günümüzdeki durumuna geldi.
OsmanLý ÝmparatorLuðunda Fotoðraf
Bu asýr Avrupa'sýnda, en görkemli yýllarýný yaþayan endüstri devrimi, Osmanlý Ýmparatorluðu'nu politik, kültür ve sanat, askeri ve ticari yönlerde de etkilemeye baþladý ve Batý'ya dönük bir politikanýn esas alýnmasýna neden oldu. Toplumun beðenileri deðiþti. Resim, mimari ve müzikte gelenekselin yanýsýra, Osmanlý toplumunda elit zümreyi oluþturan entellektüel, bürokrat ve saray çevrelerine Batý zevki girmeye baþladý.
Batýlý hükümdarlarýn bir gelenek haline getirdiði, kendi portrelerinin devlet dairelerine astýrýlmasý ve hediye edilmesi alýþkanlýðý, Osmanlý Ýmparatorluðu'nda ilk kez Sultan II. Mahmud (Saltanatý 1808-1839) döneminde uygulandý. Yeniçeri olayýndan (1826) sonraki günlerde, 6.5X7.5 cm. boyutunda, kabartma sarý ve pembe güllerin, üzerlerinde elmas bulunan mavi çiçeklerin çevrelediði bir alanýn ortasýna, askeri üniforma giymiþ olan Sultanýn bir resmi hazýrlandý. Tasvir-i Hümayun adý verilen bu niþanlar zincir ile boyuna takýlýr veya resmi dairelerin duvarlarýna asýlýrdý.
Bir kýsým tutucu çevreler Sultanýn bu davranýþýndan rahatsýz olduklarý için bunu yýkmak isteyen Sultan, 1832 yýlýnda Cuma Selamlýðýndan sonra, Küçüksu'da ikamet eden Þeyhülislam Abdülvahab Efendi'yi huzuruna kabul ederek kendisini Tasvir-i Hümayun ile ödüllendirdi. 1835'de Harbiye Mektebi'ne ve 1836'da, Rami ve Selimiye Kýþlalarýna büyük bir törenle Sultanýn resimleri asýldý. Ve II. Mahmud, Mýsýr Valisi Kavalalý Mehmed Ali Paþa kuvvetlerine karþý çarpýþacak olan Osmanlý ordusunun kumandaný �erkez Hafýz Mehmed Paþa'ya, 1838 yýlýnda, moral vermesi için bir resmini gönderdi.
3 Ekim 1839'da Gülhane Hatt-ý Hümayunu'nun Reþid Paþa tarafýndan okunmasýndan bir iki hafta sonra, fotoðrafýn bulunuþu ilk kez, Ýstanbul'da yayýnýný Türkçe, Arapça, Fransýzca sürdüren Takvim-i Vekayi gazetesinin 28 Ekim 1839 (19 Þaban 1255) Pazartesi günü 186. sayýsýnda duyuruldu.
1840 yýlýnda Yenicami avlusunda ilk Postane-i Amire kuruldu. Ayný yýl Ýngiliz William Churchill'in yabancý basýndan aktardýðý yazýlarla yayýnýna baþlayan Ceride-i Havadis Gazetesi'nin 25 Aðustos 1840 (26 Cemazýyelahýr 1256) Salý günü 47. sayýsýnda, Daguerre'in ticari amaçla çoðalttýðý makinasýndan söz edilmekteydi.
1839 yýlýnýn Ekim ayýnda, Fransýz ressam Horace Vernet (1789-1893), yeðeni Charles Marie Bouton ve Daguerreotypist Goupil Fesquet (1806-1893), Marsilya limanýndan yola çýkarak dünyadaki ilk fotografik geziye baþladýlar.
Suriye, Ýskenderiye, Kahire, Sina, Filistin, Tyre, Saidon, Deir El Kamar, Þam, Kudüs, Nazareth, Beyrut ve Baalbeck'den sonra, 4 Þubat 1840'da Ýzmir'e vardýlar. Fesquet tarafýndan hazýrlanmýþ olan aný defterinde, 13 Þubat 1840'da Iena gemisinin bordasýndan çekilen Ýzmir'in Daguerreotype'larýndan söz edilmektedir.
Bu yýllarda matbaa ve baský tekniði geliþmediðinden, çekilen fotoðraflarý yayýn organlarýnda ve kitaplarda göstermek olanaksýzdý. Bu çekimler, fotoðraflara ara tonlar verilerek yeniden ressamlar tarafýndan çizildi. Fotoðraftan tekrar çizim yolu ile hazýrlanmýþ ilk kitap Excursions Daguerriennes: Vues et Monuments Les Plus Remarquables du Globe (1840-1844) adý ile Paris'te N.P. Lerebours tarafýndan yayýmlandý. Bunlar Avrupa ve Ortadoðu'nun çeþitli yerlerinden saptanmýþ görüntülerdi.
Ýslam mimarisi üzerine araþtýrmalar yapan Joseph Philbert Girault de Prangey (1804-1892), Ortadoðu'da 1842-1845 yýllarý arasýnda 1000'in üzerinde Daguerreotype çekti. Bunlardan yapýlan illüstrasyonlar 1846'da Paris'te Monuments Arabes d'Egypte de Syrie, et d'Asie-Mineure Dessines et Mesures de 1842 a 1845 adý ile basýldý.
Fransýz asýllý Kompa'nýn 1842 yýlýnda Ýstanbul'a geldiði ve Beyoðlu Belvü'de çalýþtýðý, Ceride-i Havadis gazetesinin 16 Temmuz 1842 (8 Cemazýyelahýr 1258) Cumartesi günü 95. sayýsýnda duyuruldu.
Fransýz yazar Maxime du Camp (1822-1894), 1843'de Ýzmir, Efes ve Ýstanbul'da çektiði fotoðraflarýný, 1848'de Paris'te, Souvenirs et Paysages d'Orient: Smyrne, Ephese, Magnesie, Constantinople, Scio adlý kitabýnda yayýmladý.
Jacob August Lorent (1813-1884), 1842 yýlýnda Ýstanbul'dan baþlayarak, Ýzmir, Mýsýr, Kudüs, Karadeniz'e yaptýðý seyahatini, 1845 yýlýnda Wanderungen im Morgenlande 1842-1843 adlý kitabýnda yayýmladý.
Bu yýllarda Osmanlý Ýmparatorluðunun baþkenti Ýstanbul'da Batýlý anlamda geliþme çabalarý içinde, Haliç giriþinde Karaköy-Eminönü arasýna inþa edilen ilk tahta köprü 1845 yýlýnda açýldý. 1847'de ilk banka kuruldu ve ayný yýl ilk telgraf denemesi eski Beylerbeyi sarayýnda yapýldý.
Ernest de Caranza, 1852'de Ýstanbul'a geldi ve Anadolu yarýmadasýný gezerek pekçok Calotype çekti. Bunlardan 55 adedi ile hazýrladýðý albümü Sultan Abdülmecid'e ( Saltanatý: 1839-1861) takdim ederek, "Sultan Fotoðrafçýsý" ünvanýný almayý baþardý.
Yine ayný yýl Alfred Nicolas Normand (1822-1909), Ýstanbul'un 16 X 21 cm boyutunda Calotype'larýný çekti.
Ýrlanda'lý John Shaw Smith'in (1811-1873), 1852 yýlýnda çektiði Pera fotoðrafý, iki negatiften oluþmuþ, bilinen en eski çiftli baskýdýr.
Bu yýllarda Osmanlý yönetimi Ýmparatorluðun deðiþmekte olan çehresine yeni katkýlarda bulunuyordu. 1854 yýlýnda Kahire-Ýskenderiye arasýna ilk demiryolu yapýldý. Ayný yýl Dolmabahçe Sarayý yaptýrýldý. Saray, Türk Rokoko'su adý ile tanýnan eklektik tarzýn doruk noktalarýndan biri olmuþtu. 1857'de Matbuat Nizamnamesi çýkarýldý.
Francis Frith (1822-1898), Ýzmir'i 1860'lý yýllarda gezdi ve yörenin fotoðraflarýný çekti. 37 fotoðraflýk albümün ilk sayfasýna, Türk kostümleri içinde kendi portresi de basýldý.
Francis Bedford (1816-1894), Galler Prensi VII. Edward'ýn Türkiye ve Ortadoðu'ya 1862'de yaptýðý geziye katýlarak, Wet Collodion'lar çekti. Bu gezinin fotoðraflarý, Londra'da Day&Son tarafýndan basýldý.
Arkeologlar için bulunmaz bir hazine olan Küçük Asya topraklarý, Fotoðrafla uðraþan ve eski eserlerle ilgilenen gezginlere fotoðrafýn bulunuþu ile birlikte yeni bir çalýþma olanaðý sunmuþ oldu.
1861'de George Perrot, mimar Edmond Guillaume ile Anadolu yarýmadasýna arkeolojik bir gezi düzenledi. 1862'de Paris'te Exploration Archeologique de la Galatie et de Bithynie adýnda bir kitap yayýmladýlar. Jules Delbet'nin fotoðraflarýyla yayýmlanan bu kitapta verilen bilgiler, arkeologlara yol gösterici oldu.
Fransa'nýn Osmanlý Ýmparatorluðu'ndaki elçisi Marquis de Moustier'in akrabasý olan A. de Moustier, 1862 yýlýnda Ýstanbul'dan baþlayarak, Marmara bölgesi ve
Kuzey Ege'nin çeþitli görüntülerini çekti. Bu fotoðraflar, gravür tekniði ile hazýrlanarak, 1864'de Le Tour de Monde adlý 15 ciltlik kitabýn içinde yayýmlandý.
Felix Bonfils (1831-1885) ve oðlu Adrien Bonfils'in (1861-1929) Beyrut'ta fotoðraf stüdyolarý vardý. Baba-oðul, Ýstanbul ve Anadolu yarýmadasýnýn fotoðraflarýný da çektiler.
Askeri öðrenimde üç boyutlu eþyanýn doðru görüntüsünü yakalayabilmek amacý ile, Batý tarzýnda ilk resim dersleri Mühendishane-i Berri-i Hümayun'un 18. yüzyýlda programýna alýnmýþtý. 19. Yüzyýlda fotoðraf derslerinin eklendiði bu okulda öðretmenliði, ressam sýnýfýndan mezun olan öðrenciler yaptýlar. Sultan II. Abdülhamid'in de tüm olaylarýn fotoðraflarýný onlara çektirerek izlediði Mühendishane ve diðer askeri okul öðrencileri arasýnda; Yüzbaþý Hüsnü (1844-1896), Bahriyeli Ali Sami, Servili Ahmed Emin (1845-1892), Ali Rýza Paþa (?-1907), Ali Sami Aközer (1866-1936) gibi isimler vardý.
Gazete fotoðrafçýlýðý anlayýþýnýn öncülüðünü, 1840 yýlýnda Osmanlý darphanesinde þef desinatör olarak çalýþmaya baþlayan James Robertson (1813-1888), Kýrým Savaþý sonlarýnýn, 1855 yýlýnda çektiði fotoðraflarý ile yaptý.
Ýmparatorlukta yerleþik stüdyolar da açýlmaya baþladý.Bu stüdyolarýn sahipleri, çevre görüntülerinin yanýsýra, portre çekimlerine de yer verdiler. Bu ilk portreler, o güne kadar görüntülemek için kullanýlan resim sanatýndaki genel eðilimleri yansýtýyor gibiydiler. �evre görüntüleriyse, gravürlerdeki ana konularý içermekteydi.
Carlo Naya (1816-1882), Ýtalya'dan Pera'ya gelip yerleþen ilk fotoðrafçýlardan oldu. 1845 yýlýnda Ýstanbul'da baþlayan çalýþmalarýný günün gazetelerine verdiði ilanlarla da duyurdu. Stüdyosu, Grande rue de Pera'da, Rus elçiliðinin karþýsýndaydý. �alýþmalarýný 1857 yýlýna kadar burada sürdürdü.
Osmanlý halkýndan Basile Kargopoulo, fotoðraf stüdyosunu 1850'de Pera'da açtý. �zellikle Ýstanbul þehir panoramasý ve þehir belgelemeciliðinde etkin bir rol oynayan Basile Kargopoulo'nun fotoðrafhanesinde, süslenme heveslisi ayak takýmý gençlerin kýyafet deðiþtirerek, fotoðraf çektirmeleri için, geniþ bir gardrobu vardý.
1848'de Osmanlý Ýmparatorluðu'na sýðýnan Macar mültecilerinden Raif Efendi, 1854 yýllarýnda Ýstanbul'da �emberlitaþ'ta fotoðrafla uðraþmaya baþladý.
Alman kimyager Rabach, 1856'da Beyazýt'ta bir stüdyo açtý.
Pascal Sebah, 1857'de El Chark adý ile açtýðý stüdyosunda, yerel giysileri içinde dönemin Osmanlý tiplerini çekti. 1888'de Policarpe Joaillier'nin de katýlmasý ile stüdyonun adý Sebah&Joaillier olarak deðiþtirildi.
1867 yýlýnda Beyazýt'ta bir stüdyo açan Nikolai Andreomenos (1850-1929), otuz yýla yakýn burada çalýþtýktan sonra, Pera'da da bir þube açtý. Andreomenos'un Sultan II. Abdülhamid'den iki madalyasý vardý.
Ýsveçli Guillaume Berggren (1835-1920), bir gemi yolculuðu sýrasýnda uðradýðý Ýstanbul limanýnda karaya çýkýnca, yolculuðunun devamýndan vazgeçti. Doðu'nun bu gizemli þehrini gördüðü anda burada kalmaya karar vermiþti. 1870'li yýllarýn baþýnda Pera'da bir stüdyo açan Berggren, Ýstanbul'un en güzel görüntülerini usta tekniði ve kompozisyon anlayýþý ile belgeledi.
Pera'lý fotoðrafçýlardan Gülmez Kardeþler, özellikle portreler ve Ýstanbul'un kýrsal görüntülerinin fotoðrafçýlarýydýlar.
Ünlü Pera fotoðrafçýlarý içinde Bogos Tarkulyan (?-1940), fotoðrafçýlýðýnýn yanýsýra portre ressamlýðý konusunda da çalýþmalar yapmaktaydý. Foto Phebus'ün sahibi olan Tarkulyan, daha sonra fotoðrafhanesinin adý ile kendi adý birleþtirilerek "Febüs Efendi" diye çaðýrýlmaya baþlandý.
Tüm bu fotoðrafçýlara teknik donanýmý saðlayan, fotoðrafýn ticareti ile uðraþan, fotoðraf malzemeleri ithal eden en büyük firmalar; Onnik Diraduryan, Caracache Biraderler ve Nadir Fotoðrafhanesi'nin sahibi G. Paboudjian'dý.
Fotoðraf Tarihine Kýsa Bir Bakýþ
Ýlk fotograf, Joseph Nicephore Niepce'in penceresinden görünüm, 1827965-1038 Karanlýk Kutuyu (Camera Obscura) ilk kullanan, ortaçaðda güneþtutulmasý sýrasýnda güneþ ýþýnlarýný incelemek isteyen zamanýnýn ünlü optik bilgini Basralý el-Hasan'dýr. Roger Bacon, 13.yüzyýl Arap yazmalarýndan öðrendiði "Karanlýk Kutunun" ayrýntýlý bir tanýmýný yapmýþ. 1460-1472 döneminde Leon Battista Alberti ve Leonardo da Vinci de Karanlýk Kutu dan yararlanarak cisimlerin görüntülerini yansýtmayý baþarmýþlardýr. 1553 Giovanni Battista Della Porta "Magiea Naturalis Libri IV" adlý eserinde Karanlýk Kutuyu etraflýca anlatmýþtýr.(Bu yüzden Karanlýk Kutunun ilk mucidi sayýlýr) 1568'de Danillo Barbaro, karanlýk kutunun ýþýk gören deliðine bir mercek yerleþtirmiþ ve görüntü kalitesini belirgin bir biçimde artýrmýþtýr.
Bir çok deðiþiklikler sonrasýnda; Gerekli yerlere yerleþtirilen ayna ve mercek sistemiyle Karanlýk Kutuya bir resim masasý niteliði kazandýrýlmýþ ve saydam yüzeyinde meydana gelen görüntülerin çizilmesinde kullanýlmýþtýr. Daha sonralarý görüntülerin kaðýt üzerine elle çizilmesi yerine bu tür zorluklarý ortadan kaldýracak tespitler aranmaya baþlanmýþtýr.
1727'de Johann Heinrich Schulze gümüþ tuzlarýnýn ýþýða tutulunca deðiþikliðe uðramasýnýn nedeninin ýþýk olduðunu açýkladý.
1777'lerde Scheele, mavi ve mor ýþýnlarýn kýrmýzý ýþýnlardan daha etkin olduklarýn kanýtladý.
1780 Johan Kaspar LAVATER'in Silüet Makinasý.
Bu geçen sürede ýþýðýn etkisiyle, duyarlý maddeler üzerinde görüntüleri tespit etmek konusunda bir çok denemeler yapýldý.
1813'de Joseph Nicepore Niepce ýþýða duyarlý bir levha üzerinde, kalýcý görüntüler elde etmeyi baþardý.
1826'da Joseph Nicephore Niepce ayný iþlemi Karanlýk Kutuya da uyguladý. 1829'da kendisi gibi Karanlýk Kutu da meydana gelen görüntüleri tespit etme yollarý üzerinde çalýþan Louis-Jacques-Mande Daguerre ile birleþerek bir ortaklýk kurdu.
1837'de fizik bilgini Francois Arago tarafýndan Daguerre'in metodunun (Daguerrotype) esasý, bir gümüþ levhayý, iyot buharýna tutarak, üzerinde bir gümüþ iyödür tabakasý elde etmek ve bu levhayý karanlýk kutuda uzun süre ýþýða tuttuktan sonra, civa buharýyla tutarak banyo yaptýrmaktan ibaret olduðunu açýkladý. Daguerrotype metodunda kopyasý elde edilen tek kopya göeüntü aynadaki görüntünün tersiydi. 1839 ve 1840'larda William Hanry Fox-Talbot gümüþ tuzlarýna batýrýlmýþ bir kaðýt kullanarak elde edilen negatif görüntülerden, yine ayný usulle hazýrlanmýþ kaðýtlara istenilen sayýda pozitif fotograf basmayý baþarmýþtýr. 1847 Albumin, 1851 Kollodyum ve 1873 Jelatin usulleri duyartabakayý bir cam levha üzerine dayandýrdýlar ve kaðýt yerine de saydam ince bir film kullandýlar. 1888'de John Curbult gerçek anlamda (selüloit levha üzerine ýþýða duyarlý madde kaplanmýþ) ilk fotograf filmini hayata geçirdi. Bunu takip eden yýllarda George Eastman roll film kullanan yeni bir kamera tasarladý. 1895 Lumiere kardeþler saniyede 16 kare gösterim kapasitesine sahip sinema makinasýný tanýttýlar.


Teþekkur:
Beðeni:









Alýntý






































Bu iliþkiyi birkaç örnek ile açýklayacak olursak; 

















Yer imleri