HER ŞEYİ MAVİYE DÖNÜŞTÜREN
BİR DÜŞ MÜYÜM BEN?
Maviye dönen düş. Düş geleceğe bakmıyor hiç. Düş yerinde duruyor. Düş
oyalıyor beni. Düş dönüşüyor. Kendime yakınlaştırıyor. Bazen sadelik
oluyorum, bazen abartı. Rüküşlüğü de yaşıyorum. Boyuyorum duygularımı
renkten renge. Üstelik bilirken ne olduğumu. Üstelik biliyorum nereye kadar.
Düne kadar. Yarınsız bir varlık bu, her şey dün kadar. Her şey bir an.
İkinci bir ana zamanı yok duygumun artık. Bir düşüm ben, düşünen,
düşünmekten ürken. Ürkek bir düşüm ben. Hayaller gibi, gerçeğe tutunamayan,
sabah kalkınca uykudan her şeyi unutan. Berrak bir sabahı dengeler gibi
mahmur bir bakışa uyanan. Uyumayan ve uyanan. Sonra sonra anlayan. Bir
şeylere tapınan.
Yolculuğum, nereye diye soramadığım yollara açılır. Yolculuğum ben dahil
bütün benliğimi yolda bırakır. Kendime kaçışlarım beni kendimden
uzaklaştırır. Yaşadığım telaş kör bir saatte alıkoyar benliğimi. Sarhoş
olur, sona yaklaşırım. Ötesizliktir bu zaten, öteden beri içime yerleşen.
Kendimi kollarım, kollamaz beni bakışım. Saatler yazarım. Zaman tutarım.
Zamanı kovarım. İçi içine sığmayan bir duyguya aşkımı adar, aşkı kendimi
yitirirken anlarım. Okuduğum çok şey uçar. Ama sözler uçmalı yüreğimden.
Sözlere kanarım. Kandığımı bilir kanarım, biraz daha yakın yaşamak için o
yalandan gerçeği belki de. O herkesin inandığı, peşinden koşup ağladığı
oyalanma seferlerine. Gerçek seferimi yanıbaşımda, yerine aşina olduğum bir
yerlerde saklarım. Yakın olmak için çoğunluğun hırslarına. Kendime satırlar
adarım. Bir başkasına satırlar adarım. Benimkiler hep kalır da, o başkaları
giderek başkalaşır. Sonlanır. Yiter. Kendi yitik bahçelerindeki karmaşaya
bırakılır. Tutun dediğim her duygudan arınma günüm bugün. Bugün anlama
günüm, susma günüm, konuşmaya küsme günüm, duygumu yitirme günüm, bügün
benim yeniden varoluş günüm. Varlığa dönüş, içinde yaşadığım yokluğa
tutunarak. Tutunarak benliğimden kopan yaşam dürtüsüne. Üstelik bahar, hep
yağmur da yağsa, hep üşüsem, yol almaktan korksamda hep. Bahar üstelik. Açan
çiçeklere karanlıkta da dokunsam. Ben olmasam, ben onu yaşamasam da bahar.
Sona döndü duygum, yokluğa döndü. İnişe geçtim. Taşa bastım çıplak ayak. Ya
da düştüm kimbilir? Henüz oldu bunlar ve ben şimdi olanı şimdi anlayacak
kadar büyümedim. Henüz kendimden geçemedim. Dışıma çıkamadım. İçimde kaldım,
içimden atamadım. Yoramadım. Yorulmaktan henüz kaçamadım.Düş dediğim bir
çeşit oyalama. Oyalanma yolunda şaşırdığım sokaklar onlar. Ve yürürken
sağımı solumu rehin bıraktığım. Son yakın. Sona çok yakın yalnızlığım.
Yabancı,yabancılık duygu... Unutuş, başından beri hatırlamak için
uğraştığım. Kaç nefeslik yeri var denizimin benim için? Kaç varışlık yolu?
Kaç cevapsız soru saklı kaldı gömüğümde? Sus diyor "ben", her söylediğime.
Gitmek... diyor bir de. Bir karanlık gecede, yıldızların altında, ay
ışığında, üstü açık eski bir arabanın içinde yola bakarken, yaz, hanımeli
kokan bir sokağı özlerken gitmek... Gitmek. Bir şarkı, bir film karesi, bir
tablo anlamsız, bir fotoğraf, çocukların ürkekçe baktığı... Her şeyi yanına
alarak gitmek.Susmak. Sessizliğini bozacak bir çokluk yerine, yalnızlık
almak. Yalnızlık satmak kendine. "Ben" de, "benlik" de. Ne istersen söyle.
Gülümse. Fotoğrafını çekiyor uzay. Uzay seni içine hapsediyor. Gülümse.
Resmin senin gibi ince, resmin bilmek gibi olsun. Öğrettiğin gibi gerçeği
kendine. Gülümse.Havada kalıyor sözcükler yine. Hava ağırlaşıyor giderek.
Erken mi kararıyor gün ne? Nedir, dert mi yine? Henüz çok yakınım kendime.
Henüz çok içindeyim benliğimin. Henüz uzaklaşmadım tuzaklarımdan. Henüz
susamadım geçeğime. Öylesine bir yalnızlık, öylesine bir susuş bu,
yanıbaşımda bitiveren. Poz bu. Karmaşa yaratıyorum. Karmaşa yaşıyorum. Henüz
çok yakınım kendime. Düşman bellediğim birkaç "ana", düşman bellediğim
birkaç sokağa ve yok oluşa koşuyorum. Nefesim tükenmiyor, tükenmek
istiyorum. Korkuyorum başka bir gerçeğe uyanmaktan. Kendi ruhuma veda edip,
başka bir ruha adanmaktan. Zaman. Zamanı yazıyorum. Kurcalamaya korktuğum,
anlamında yorulduğum.
Korkmak yine. Anlatamamak,onca sözcüğe oyunlar yazıp... Onca sözcüğüne anlam
kattığım o anlamı var edememek. Kendi içimde başka bir düşe dönüştürememek.
Susuş, unutuş, unutuluş tek çare yok oluş. İz bırakıp yüreğinde. Yüreğinle
yazıp kendini başka bir koca denize.Ben ve sıkıldığım yüzü bu şehrin, bu
şehrin sıkıldığım yüzü insanlar. Düşlerim... Gördüklerim... Gerçeklerin düş
yaşamı bunlar, düşlerin gerçeğe yansıması.Yok diyerek var etmeye çalıştığım
yollar. Kendi gibi olmaya çalışan her imgeye farklı bir anlam yüklüyor
yaşananlar.Yaşananlar düş, anlatılanlar.Ve ben,Bir düşmüyüm kedilerin
krallık kurmasını isteyen? Sarhoş olunca her şey maviye dönüşüyor. Her şeyi
maviye dönüştüren bir düşmüyüm ben? Nasıl da gerçek hayat düşünmezsen.


Teşekkur:
Beğeni:
Alıntı

Yer imleri