Yalçýn Doðan, Osman Tamburacý ile Fatih Terim arasýnda geçen bir diyaloðu aktardý. Terim'in aðýr küfür ettiði yönündeki iddia yenilir yutulur gibi deðil.
Yalçýn Doðan'ýn yazýsý:
Küfürbaz Terim þangýr þungur
SPOR yazarý ve yorumcusu Osman Tamburacý’nýn yüzü bembeyaz oluyor. "Sen ne biçim konuþuyorsun" diyerek, yerinden fýrlýyor, sinirden eli ayaðý bir anda buz kesiyor.
9 Eylül, önceki gün. Saat 17.54. Levent Spor Yazarlarý Derneði. Bir grup arkadaþ sohbet ediyor. Aralarýnda Osman Tamburacý da var. Tamburacý derneðe gelmeden önce Sky TV’de Türkiye-Belçika milli maçýna iliþkin görüþlerini anlatýyor.
Dernekte arkadaþ grubu saðdan soldan söz ederken, koyu sohbet sýrasýnda Osman Tamburacý’nýn cep telefonu çalýyor.
TELEFONDA KÜFÜR
Tamburacý telefon açýyor, arayan Milli Takým Teknik Direktörü Fatih Terim.
Konuþmaya baþladýðý anda sinirleri gerilen Tamburacý, telefon konuþmasýný bir arkadaþýna dinletmeye baþlýyor.
Terim:
"Yahu Osman, biraz önce Sky TV’de konuþmuþsun, bana söylediler. Ben ne demiþim? Gündem deðiþtiriyormuþum, öyle demiþsin. Ulan bu ne biçim konuþma?"
Tamburacý bu üslup karþýsýnda þaþýrýyor, nezaket içinde:
"Hocam, beni hep böyle zamanlarda arýyorsun, bir kere de, nasýlsýn, diye arasana."
Terim’de fren tutmuyor:
"Ulan ben senin býyýðýný s...."
Tamburacý yerinde fýrlýyor, "Sen ne biçim konuþuyorsun" derken, sinirden zangýr zangýr titriyor. Milli Takým Teknik Direktörü kendini kaybediyor:
"Ulan ben senin, ananý, avradýný s....".
Tamburacý, "Doðru konuþ, konuþmasýný öðren" diye baðýrýrken, Fatih Terim galiz küfürlerini sýralamayý sürdürüyor.
Huzurunuzda Milli Takým Teknik Direktörü.
GENERAL PATTON
Bu duruma en az yedi-sekiz kiþi tanýk. Biri de, zaten dinliyor.
Telefon kapanýyor. Osman Tamburacý derhal avukatýný arýyor. Fatih Terim’i mahkemeye vermeye hazýrlanýyor. Telefon kayýtlarýyla birlikte.
Bu küfür yaðmuru ve ardýndan mahkeme, iki özel kiþi arasýndaki konuþma ve devamý deðil. Olmasý mümkün deðil. Çünkü, aðýz dolusu küfür eden milli takýmdan sorumlu teknik direktör.
Milli takýmý çalýþtýran bir teknik direktör, herhangi bir eleþtiri karþýsýnda kendini bu kadar kaybediyorsa, terbiye sýnýrlarýný çoktan aþmýþsa, o kiþi, hangi baþarýyý elde ederse etsin, artýk milli takýmýn baþýnda kalamaz.
Çok örnek var. Daha geçen yýl kendi yönettiði takýmda futbolculara küfür eden bir teknik direktöre, bir Ankara takýmý yol veriyor.
Tarihte ünlü bir örnek var. Ýkinci Dünya Savaþý’nýn en baþarýlý komutanlarýndan General Patton. Sinirli, yerinde duramayan, aðzýndan ne çýkacaðý belli olmayan bir general. Bir askere kýzýyor, küfürle karýþýk, onu tokatlýyor. General Patton’ýn kariyeri sona eriyor.
MESLEÐE HAKARET
Þimdi merak ediyorum.
Spor basýný ve basýn kuruluþlarý bu olay karþýsýnda nasýl tavýr alacak? Olayý görmezden gelip unutacak mý, yoksa mesleðe hakaret kabul ederek, Terim’in yakasýný býrakmayacak mý?
Ya Futbol Federasyonu?
Bir sinir anýdýr, diyerek geçiþtirecek mi, yoksa ahlakýn spordaki vazgeçilmez kuralýný iþletip, Terim’e teþekkür edecek mi?
O DA ÖFKELÝ
Terim’e bakýyorum, üslup, tavýr, çalým, o birisine çok benziyor. Baþbakaný’ndan aldýðý ilhamla, eleþtiriye öf***le karþýlýk veriyor, gazetecilere ders vermeye pek hevesli.
Daha önceki gün, gazetecilere yine "Çarþamba-cumartesi arasý nasýl davranacaðýnýzý hálá öðrenemediniz" diye fýrça atýyor. Yazýk ki, onlar da, cevap veremiyor. Terim meydaný boþ buluyor. Oysa, haddini öðrenmesi gerek.
Bu yazý dün öðleden sonra yazýlýyor, Belçika maçýndan önce. Belçika’yý istersen 10-0 yen, istersen dünya kupasýna katýl, ne fark eder?
Aristo’nun Büyük Ýskender’e sözü bu durumlarda geçerli: Zafer veya hiç.
Yalçýn Doðan/ Hürriyet


Teþekkur:
Beðeni:
Alýntý



Yer imleri