Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Sinemada Dövüş Sanatları.

  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    New41 Sinemada Dövüş Sanatları.

    Son Batman filminde dikkatimi çekti. Çok ilginç teknikle yapılmakta olan kavga sahneleri bulunuyordu. Kung-fu filmlerinden aşina olduğumuz kavga sanatı tekniklerine benzeyen bu yeni dövüş biçiminin, kendisine özgü bir koreografisi vardı. Filmi izledikten sonra kafayı taktım. (Ne de olsa eski bir Bruce Lee hayranıyım). Batman’de sergilenen dövüş sanatının temeline inmeye çalıştım.
    Serdar Turgut yazdı.





    Batman’de yeni dövüş sanatı

    Akşam gazetesi yazarı.Serdar Turgut'un yazısından alıntıdır.

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

    Son Batman filminde dikkatimi çekti. Çok ilginç teknikle yapılmakta olan kavga sahneleri bulunuyordu. Kung-fu filmlerinden aşina olduğumuz kavga sanatı tekniklerine benzeyen bu yeni dövüş biçiminin, kendisine özgü bir koreografisi vardı.

    Filmi izledikten sonra kafayı taktım. (Ne de olsa eski bir Bruce Lee hayranıyım).

    Batman’de sergilenen dövüş sanatının temeline inmeye çalıştım.

    Bu, ***si Fighting Method (KFM) olarak adlandırılıyormuş.

    Genelde dövüş sanatlarının orijinal çıkış kaynağı Çin’dir. Halbuki bu yeni metot Latin kökenli ve sokak dövüşlerinden türetilmiş.

    Bu tür işlerin uzmanı olmadığımdan dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım KFM’i.

    Bunun temeli, darbelere maruz kalan insanın kendisini içgüdüsel savunma pozisyonuna dayanıyormuş. Bunu, ‘Düşünen adam pozisyonu’ olarak nitelendiriyorlar. İki elinizle kafanızı ve içinize iyi kapandığınızda dirseklerinizle vücudunuzun hayati organlarını koruyabiliyorsunuz. (Teknik terimle buna ‘Pensador pozisyonu’ deniliyor).

    İçine kapanan kişi, bu kapanıştan sonra birden açılıp saldırgan haline dönüşebiliyor. 360 derecede her tarafa yönelik dövüşebiliyor.

    Kung-fu’nun aksine bu dövüş sanatında rakibe çok yakın durulabiliyor. Diğer dövüş sanatlarında olduğu gibi, KFM sadece dövüş tekniği değil, aynı zamanda bir felsefe de oluşturmuş kendisine. ‘Düşünen adam pozisyonu’, insanın beyninin ve vücudunun bir olması anlamına geliyormuş.

    1970’lerin patlaması

    1970’ler, Amerika’nın belli başlı büyük şehirlerinin sokaklarında vahşetin yaşandığı yıllardı. Çeteler ve kötü insanlar sokaklara hakimdi. Dolayısıyla sıradan olanlar korku içindeydi. O koşullar insanların bilincinde yenilmez savaşçı olmak duygusunu canlandırdı.

    Bu savaşçılık hayali herkesi büyüledi ve dövüş sanatlarına rağbet çok arttı.

    Yani Wuxia’nın ayağının yere basması ve gerçekçi olması zamanı gelmişti artık. Hong-Kong, Bruce Lee’yi keşfetti. Bu karizmatik genç adam hem iyi rol yapıyordu hem de çok artistik dövüşüyordu. İlk İngilizce çevrilen kung-fu filmi ABD’de gişe rekorları kırdı ve dünyada Bruce Lee salgını başladı.

    New York’ta bir gün

    İlk kung-fu filmi seyrettiğim günü bir heyecanlı film gibi hatırlıyorum. 42. Cadde’de ‘Harem’ adlı, ***** film oynatan sinemanın yanında bir sinemada oynuyordu ‘Enter The Dragon’ adlı film.

    Sokakta, aklınıza gelebilecek her türlü toplum dışına itilmiş insan duruyordu.

    Açıkça esrar satılıyor, içiliyor, sokakta, kaldırımda **** yapılıyordu. Bıçaklanan insanların yanına polis bir saatte gelemiyordu. ‘Espace From New York’ filminde anlatılan dehşet dolu New York, aslında gerçekti. Ben onu gördüm ve iyi bilirim. Filmi seyretmek için o insanların arasından sıyrılarak sinemaya girdim ama içerisi de bir başka âlemdi. Salonda yoğun bir marihuana kokusu vardı. Tuvaletlerde oral **** yapılıyordu. İnsanlar rutin olarak salonda tuvaletlerini yapıyorlardı. Bunlar, gerçekliği, filmin anlatabileceği bir fantastik hikayeden daha ilginç kılıyordu. Neyse; öldürülmemeyi bir sanat haline getirmiş olduğumdan varolmayı sürdürdüm ve filme konsantre oldum. Beyazperdede neredeyse bir vuruşta 10 kişiyi devirebilen Çinli, müthiş hareketlerle dövüşüyordu. Hemen o anda onun bu yeteneğine sahip olabilmeyi çok istedim.

    Bu işi en iyi Tarantino bilir

    Çin’in dövüş sanatları tarihini, anlamını ve Hong-Kong ekolünü dünyada en iyi bilen insanlardan bir tanesi herhalde yönetmen Quentin Tarantino olmalı.

    Kill Bill’in birçok sahnesinde, özellikle dövüş sahnelerinde hem Wuxia’ya hem de kung-fu ekolüne bol bol gönderme var.

    Ejderin ağzında

    Olimpiyatın açılış töreninde ortaya konan muhteşem tören bana, Çin’in zengin ve çok estetik olan dövüş sanatları tarihini düşündürttü. Bu çok da otantik bir düşünce değil tabii ki... Çünkü törenin yönetmenliğini HERO filminin yönetmeni Zhang Yimou yaptı. Bunu herkes biliyor.

    HERO filmi estetik güzelliğinin yanı sıra dövüş sanatları tarihi açısından da çok anlamlıdır. ‘Wuxia’ diye adlandırılan bir stil var.

    Bu dövüş stilinde, mistisizm ve kılıç kullanma teknikleri birleştirilmiştir. Masalsı bir anlatım vardır. Bu masallarda savaşçılar çok yükseklere fırlayabilir, adeta uçarak dövüşebilirler. Su üstünde yürüyebilir, dağlardan atlayıp yere konabilirler. Fantastik boyuttadır her şey ama her masal Çin’in bir hanedan dönemi ile ilgili sosyal olayı da anlatır.

    HERO filmindeki savaşçılar, Çin tarihinin bir döneminde yaşamış, hiçbir otoriteye bağımlı olmayan assasinslerin hikâyesini anlatır. Bu adamlar bir tür öldürme makinesiydiler.

    Wuxia masalları 20’nci yüzyılın başında Çin’deki gazetelerde dizi şeklinde yayınlandı ve çok da popüler oldu. Bruce Lee fenomenini bu tarihi bilmeden tam anlamak imkansızdır. Wuxia bu şekilde popülerleşince Hong-Kong’daki ‘Shaw Kardeşler Stüdyosu’ bunlara el attı.

    Shaw Kardeşler Stüdyosu, dövüş sanatları üzerine uzmanlaşmış bir film stüdyosudur. Wuxia’ya dayalı filmler de yapmaya başladılar. Bu filmler akrobatik şiddet içermekteydi ve sahnelenmeleri için çok kapsamlı bir koreografiye ihtiyaç duyuluyordu.

    Wuxia Hollywood’da

    Hollywood, Wuxia’nın çekiciliğini keşfetmekte gecikmedi. Hikâyeler Çin kaynaklı olmasına rağmen Hollywood yabancılık çekmedi. Çünkü anlatılan masallar temelde birer western’diler. Yani iyiler, kötüler ve düellolar vardı.

    Amerikan film endüstrisi Wuxia filmlerinden ithal etti ve 1960’lı yıllarda Cheng Pe Pei, Connie Chan Po-Chu, Angela Mao gibi güzel dövüşçü kadın yıldızların da olması nedeniyle masalsı dövüş sanatları genre’si Amerika’da tutmaya başladı.

    Kung-fu’da Wuxia etkileri

    Gerçi kung-fu dövüş sanatlarının ayağını yere değdirmişti ama Wuxia’nın etkilerini kung-fu’da da görmek mümkündü. Kung-fu dövüşçüleri bazen havaya zıplar ve adeta havada durur gibi olurlar ya; işte bu sahneler Wuxia’dan kalan etkilerdir. Aslında bunların hepsi de Çin masalıdır. Daha sonraki aşamayı temsil eden Jackie Chan ekolünde yani kung-fu komedisindeki bazı sahneler bile Wuxia etkilerini gösterir.

    Kung-fu Panda

    Çok sevimli bir film olan Kung Fu Panda, dövüş sanatları kültürünün, kültürümüze ne kadar fazla egemen olduğunu gösteriyor.

    Panda Po, filmde her dövüş sanatçısı uzmanının geçmesi zorunluluğunda olduğu aşamaları ve dersleri başarıyla verip usta oluyor. Çocuklar bu karakteri çok sevdiklerinden dövüş sanatı filmlerine takmış olan yeni bir kuşağın habercisi de olabilir bu film.

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Yo2 Sinema da dövüş ..

    Biz kendi filmimizi çektik. kısa bişi ama güzel .

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. :45:

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Alıntı zahitselman Nickli Üyeden Alıntı Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    Biz kendi filmimizi çektik. kısa bişi ama güzel .

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. :45:
    Bravo bir amatör için gayet başarılı olmuş tebrik ederim...
    Biz Yurt Diye Anadolu'yu
    Yol Diye Cumhuriyet'i
    Onur Diye Bağımsızlığı
    Önder Diye ATATÜRK'ü Seçtik.




Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •